Kısırlık Nedir, Kısırlık Hakkında Bilgiler
Hamile Kalma, Nasıl Gebe Kalınır
Kısırlık Nedenleri, Kısırlık Sebepleri
Erkeklerde Kısırlık Nedenleri
Kadınlarda Kısırlık Nedenleri Belirtileri
Yumurtalık (Yumurtlama) Kısırlık Sorunu
Kadınlarda Diğer Kısırlık Faktörleri
Kadınlarda Kısırlığın Araştırılması
Kısırlık Tedavisi Yöntemleri; Prolaktin, Endometrium Biopsi...
Kısırlık Tedavisinde Diğer Yöntemler
Laporoskopi Nedir ve Ameliyatı Hakkında Bilgiler
Kısırlıkta Rahim Ağızının Faktörü ve Tedavi Testleri
Kısırlıkta Kadınlara Uygulanan Tedavi Yöntemleri
Rahimden Kaynaklanan Kısırlık Nedenleri ve Tedavisi
Sperm Bankası Türkiye, Suni Döllenme
Tüp Bebek Yöntemi ve Aşamaları Hakkında Bilgiler
Erkekte Kisirlik Erkeklerde Kisirlik Nedenleri
Erkekte Kısırlık, Erkeklerde Kısırlık Nedenleri
Aslında kesinlikle erkek kısırlık konusunda kadın doğum uzmanlarının söz söylemeye hakkı yoktur. Konu kadın doğum uzmanlarına müracaat edildiğinde ve erkekte bir kusur tespit edildiğinde erkek üreme organları uzmanına yollanmalıdır. Ancak, biz burada çok kısa da olsa erkekte olabilecek kısırlık nedenlerini size bir fikir verebilme açısından sıralamak istiyoruz.
Erkekte tıpkı kadında olduğu gibi erkek tohum hücresi onun yumurtalıklarında yapılır. Yalnız bu yapılma işinde idare "hipotalamus" dediğimiz beynin altında bulunan bir bölgededir. Bu bölgenin ürettiği hormonlar ile emirler, gene kafatası içinde bulunan "baş gudde", "baş iç ifraz bezi" diyeceğimiz "hipofiz" bezine gelir. Onda üretilen hormonlarda erkek yumurtalıklarına (testisler) giderek orada erkek tohum hücreleri üretimi ve erkeği erkek yapan erkeklik hormonlarının (androjen hormonları) yapımı mümkün olur. Olayın ikinci kademesin-deüretilmiş kâfi miktarda normal şekilli ve normal hareketli erkek tohum hücrelerinin (spermlerin) birtakım borucukluklarla erkek penisine aktarılmasıdır. Eğer bu borucuklarda bir tıkanma veya hastalık varsa olayın ikinci bölümünde yetersizlik var demektir. Unutulmaması lazım gelen bir konu da da son zamanlarda tespit edildiği gibi normal olarak testislerde hazırlanmış olan erkek tohum hücrelerine (sperm) kadındaki yumurtayı dölleme kabiliyeti verilmedikçe (kapasitasyon) spermler yumurtayı dölleyememektedir. İşte bu ikinci bölümdeki tüplerdeki bazı bezler bu spermlere akışkanlık, direnç, dölleme kabiliyeti veren sıvılar, enzimler, proteinler vererek onları kadın vücudunda görev yapabilmeleri, yumurtayı dölleyebilmeleri için cihazlandırmakta, güçlendirmektedir.
0 halde eğer erkekte bir kısırlık söz konusu ise iki bölümde ele alınmalıdır.
1 — Erkek tohum hücrelerinin oluşmasına kadar olan basamaklardaki yetersizlikler,
2— Meydana gelmiş tohum hücrelerinin taşınması ve cihazlanmasında oluşan yetersizlik veya engelleme.
O halde sebepleri daha ayrıntılı sıralayalım:
I— a) Hipotalamus işlev bozuklukları,
b) Hipofiz bezi işlev bozuklukları.
Bunun içine bu bezin hormonları FSH (Folikül sitimüle edici hormon), LH (Luteinize edici hormon) gibi hormonların yetersiz yapması yanında, PRL (prolaktin, "Süt hormonu) gibi hormonu fazla yapması gibi olaylar girebilir. Bu arada hipof izin tiroid, böbreküstü bezi, pankreas v.b. gibi bezleri de iyi çalıştıramaması üreme olayının sistemini bozabilir.
c) Yumurtalıklarda doğuştan veya sonradan (iltihap tümör v.b.) gibi nedenlerle olan işlev bozukluğu burada hem erkek hücre üretme bozukluğu (sayıca, şekilce, hareketçe yetersizlik) söz konusu olduğu gibi doğrudan doğruya erkeklik hormon yapımı yetersizliği de söz konusudur.
Erkek testislerinde sperm yapma gücünün hiç olmaması veya yetersiz olması doğuştan olduğu gibi sonradan çevre faktörleri veya ikincil hastalıklara bağlı olabilir.
Çevre faktörlerine örnek, yüksek yerlerde oturan (yüksek dağ) erkeklerin çocukları veya ısı değişikliğine uğrayan (sıcak) erkeklerde spermler testis içinde gelişememekte bu kademede gelişme işlemi durmaktadır.
Fizik çevre etkileri arasında röntgen ışınları da yer almaktadır. Bazı zatürree, sarılık, grip v.b. enfeksiyon hastalıklarının geçici olarak sprem yapımını durdurduğu da bilinmektedir. Bazı fiziksel etkiler ve kimyasal maddelere maruz kalan işçilerde de sperm gelişmesinin durduğu bilinmektedir. Çelik işçileri, fırıncılar, maden eriticileri v.b. gibi.
Testisleri harap eden hastalıklar arasında özellikle ülkemizde en başta kabakulak ve tüberküloz gelmektedir. Ayrıca belsoğukluğu geçirmiş olmak bu konuda önemli bir faktörü oluşturmaktadır. Çiçek hastalığı, lepra ve adi mikroplar ile mantarların iltihaplarının testisi çalışmaz hde getirdiği bilinmektedir. Şeker hastalığı vetiroid hastalıkları da erkek kısırlığında önemli etkenler arasında sayılabilir.
II— Testislerden çıkan olgunlaşmış spermlerin görevlerini yapa-' bilmesine mani olan hastaların başında mikrobik hastalıklar önemli bir yer tutar. Epididimis dediğimiz bölgenin iltihapları, prostat iltihapları bunlar arasında sayılır. "Varikosel" testis bölgesi mavi kan damarları genişlemelerinin kısırlık sebebi olduğu da bilinen başka gerçeklerdendir.
Ayrıca vücudu ileri derecede bitkin düşüren genel iltihabı hastalıklar, kansızlık ve bağışıklık sebebi ile olan sperm hastalıklarında da kısırlık söz konusu olabilir.
Kısırlık şüphe edilen bir ailede işte bu nedenle erkek muhakkak ürolog tarafından muayene edilmeli ve onun tarafından yapılan (sper-mogram) sperm muayenesi değerlendirilmelidir. Bugünkü bilgilerimize göre ortalama 2-3 santimetre küplük sperm sıvısı içinde 1 santimet-reküp en alt hudut 40-45 milyonsperm ihtiva etmeli ve bunların yüzde 80-90'ı normal şekil ve hareketli olmalıdır
Kuşkusuz bu rakamların daha altındaki sperm sayılı erkekler de çocuk sahibi olabilir. Yani, 1 santimetreküp 10 milyon spermi olan erkeğin de çocuğu olur ama bir tesadüftür ve beklenilmesi lazım gelen bir olaydır. Kitabın başında da anlatıldığı gibi normal tariflerin dışında kalır. Şimdiye kadar anlattıklarımızdan ve de daha sonra ayrıntılı anlatacağımız gibi dölleme için erkeğin cinsel temasta bulunma gücü çocuk sahibi olmada önemli bir rol alacaktır. Ancak, cinsel temasta bulunma gücü, çok normal olmasına rağmen bir erkeğin yetersiz sayı ve fonksiyonda spermi yoksa (oligospermi) o erkeğin çocuğu çok zayıf ihtimalle olur. Eğer hiç spermi yoksa (azospermi, aspermi) o erkek kesin kısırdır ve hiç çocuk sahibi olma ihtimali yoktur.
Aslında kesinlikle erkek kısırlık konusunda kadın doğum uzmanlarının söz söylemeye hakkı yoktur. Konu kadın doğum uzmanlarına müracaat edildiğinde ve erkekte bir kusur tespit edildiğinde erkek üreme organları uzmanına yollanmalıdır. Ancak, biz burada çok kısa da olsa erkekte olabilecek kısırlık nedenlerini size bir fikir verebilme açısından sıralamak istiyoruz.
Erkekte tıpkı kadında olduğu gibi erkek tohum hücresi onun yumurtalıklarında yapılır. Yalnız bu yapılma işinde idare "hipotalamus" dediğimiz beynin altında bulunan bir bölgededir. Bu bölgenin ürettiği hormonlar ile emirler, gene kafatası içinde bulunan "baş gudde", "baş iç ifraz bezi" diyeceğimiz "hipofiz" bezine gelir. Onda üretilen hormonlarda erkek yumurtalıklarına (testisler) giderek orada erkek tohum hücreleri üretimi ve erkeği erkek yapan erkeklik hormonlarının (androjen hormonları) yapımı mümkün olur. Olayın ikinci kademesin-deüretilmiş kâfi miktarda normal şekilli ve normal hareketli erkek tohum hücrelerinin (spermlerin) birtakım borucukluklarla erkek penisine aktarılmasıdır. Eğer bu borucuklarda bir tıkanma veya hastalık varsa olayın ikinci bölümünde yetersizlik var demektir. Unutulmaması lazım gelen bir konu da da son zamanlarda tespit edildiği gibi normal olarak testislerde hazırlanmış olan erkek tohum hücrelerine (sperm) kadındaki yumurtayı dölleme kabiliyeti verilmedikçe (kapasitasyon) spermler yumurtayı dölleyememektedir. İşte bu ikinci bölümdeki tüplerdeki bazı bezler bu spermlere akışkanlık, direnç, dölleme kabiliyeti veren sıvılar, enzimler, proteinler vererek onları kadın vücudunda görev yapabilmeleri, yumurtayı dölleyebilmeleri için cihazlandırmakta, güçlendirmektedir.
0 halde eğer erkekte bir kısırlık söz konusu ise iki bölümde ele alınmalıdır.
1 — Erkek tohum hücrelerinin oluşmasına kadar olan basamaklardaki yetersizlikler,
2— Meydana gelmiş tohum hücrelerinin taşınması ve cihazlanmasında oluşan yetersizlik veya engelleme.
O halde sebepleri daha ayrıntılı sıralayalım:
I— a) Hipotalamus işlev bozuklukları,
b) Hipofiz bezi işlev bozuklukları.
Bunun içine bu bezin hormonları FSH (Folikül sitimüle edici hormon), LH (Luteinize edici hormon) gibi hormonların yetersiz yapması yanında, PRL (prolaktin, "Süt hormonu) gibi hormonu fazla yapması gibi olaylar girebilir. Bu arada hipof izin tiroid, böbreküstü bezi, pankreas v.b. gibi bezleri de iyi çalıştıramaması üreme olayının sistemini bozabilir.
c) Yumurtalıklarda doğuştan veya sonradan (iltihap tümör v.b.) gibi nedenlerle olan işlev bozukluğu burada hem erkek hücre üretme bozukluğu (sayıca, şekilce, hareketçe yetersizlik) söz konusu olduğu gibi doğrudan doğruya erkeklik hormon yapımı yetersizliği de söz konusudur.
Erkek testislerinde sperm yapma gücünün hiç olmaması veya yetersiz olması doğuştan olduğu gibi sonradan çevre faktörleri veya ikincil hastalıklara bağlı olabilir.
Çevre faktörlerine örnek, yüksek yerlerde oturan (yüksek dağ) erkeklerin çocukları veya ısı değişikliğine uğrayan (sıcak) erkeklerde spermler testis içinde gelişememekte bu kademede gelişme işlemi durmaktadır.
Fizik çevre etkileri arasında röntgen ışınları da yer almaktadır. Bazı zatürree, sarılık, grip v.b. enfeksiyon hastalıklarının geçici olarak sprem yapımını durdurduğu da bilinmektedir. Bazı fiziksel etkiler ve kimyasal maddelere maruz kalan işçilerde de sperm gelişmesinin durduğu bilinmektedir. Çelik işçileri, fırıncılar, maden eriticileri v.b. gibi.
Testisleri harap eden hastalıklar arasında özellikle ülkemizde en başta kabakulak ve tüberküloz gelmektedir. Ayrıca belsoğukluğu geçirmiş olmak bu konuda önemli bir faktörü oluşturmaktadır. Çiçek hastalığı, lepra ve adi mikroplar ile mantarların iltihaplarının testisi çalışmaz hde getirdiği bilinmektedir. Şeker hastalığı vetiroid hastalıkları da erkek kısırlığında önemli etkenler arasında sayılabilir.
II— Testislerden çıkan olgunlaşmış spermlerin görevlerini yapa-' bilmesine mani olan hastaların başında mikrobik hastalıklar önemli bir yer tutar. Epididimis dediğimiz bölgenin iltihapları, prostat iltihapları bunlar arasında sayılır. "Varikosel" testis bölgesi mavi kan damarları genişlemelerinin kısırlık sebebi olduğu da bilinen başka gerçeklerdendir.
Ayrıca vücudu ileri derecede bitkin düşüren genel iltihabı hastalıklar, kansızlık ve bağışıklık sebebi ile olan sperm hastalıklarında da kısırlık söz konusu olabilir.
Kısırlık şüphe edilen bir ailede işte bu nedenle erkek muhakkak ürolog tarafından muayene edilmeli ve onun tarafından yapılan (sper-mogram) sperm muayenesi değerlendirilmelidir. Bugünkü bilgilerimize göre ortalama 2-3 santimetre küplük sperm sıvısı içinde 1 santimet-reküp en alt hudut 40-45 milyonsperm ihtiva etmeli ve bunların yüzde 80-90'ı normal şekil ve hareketli olmalıdır
Kuşkusuz bu rakamların daha altındaki sperm sayılı erkekler de çocuk sahibi olabilir. Yani, 1 santimetreküp 10 milyon spermi olan erkeğin de çocuğu olur ama bir tesadüftür ve beklenilmesi lazım gelen bir olaydır. Kitabın başında da anlatıldığı gibi normal tariflerin dışında kalır. Şimdiye kadar anlattıklarımızdan ve de daha sonra ayrıntılı anlatacağımız gibi dölleme için erkeğin cinsel temasta bulunma gücü çocuk sahibi olmada önemli bir rol alacaktır. Ancak, cinsel temasta bulunma gücü, çok normal olmasına rağmen bir erkeğin yetersiz sayı ve fonksiyonda spermi yoksa (oligospermi) o erkeğin çocuğu çok zayıf ihtimalle olur. Eğer hiç spermi yoksa (azospermi, aspermi) o erkek kesin kısırdır ve hiç çocuk sahibi olma ihtimali yoktur.
Kisirlik Nedenleri Kisirlik Sebepleri
Kısırlık Nedenleri, Kısırlık Sebepleri
1 — Yaş: Kadınların çocuk sahibi olabilme şansının en yüksek olduğu dönem 20-26 yaşları arası olup, bu şans 30 yaşından sonra hızla azalmaktadır.
Tam sağlıklıbirkadının18-20 yaş arası gebe kalma oranı yüzde 94, 20-24 yaş arası yüzde 91, 25-29 yaşı arası yüzde 86, 30-34 yaşı arası yüzde 77, 35-39 yaşı arası yüzde 60, 40-45 yaş arası yüzde 30'dur.
Yaşla bu ilişkinin sebepleri arasında en önemli etken,kadının sağlıklı yumurta yapma kabiliyetidir ki, o da kadın yaşlandıkça güçleşir ve seyrekleşir.
2— Evlilik süresi: Kitabın başında da belirttiğimiz gibi evliliğin ilk yılı içinde gebe kalma şansı yüzde 75 kadarken, bu oran bir yıl daha beklemekle, yani 2 yıl sonunda ancak yüzde 10 bir artış göstererek yüzde 85'e çıkmaktadır.
3— Eşlerin çocuk sahibi olma isteği:Evli bir çiftte,eğer eşlerden biri isteksiz ise, o çiftin çocuk sahibi olma şansı azalmaktadır.
4— Evlenme yaşı: 16-20 yaşlar arasında evlenmiş kadınlarda ancak yüzde 4.5 oranında bir kısırlık
görülmektedir. Buna karşılık 35-40 yaşları arasında evlenmiş olanlarda ise bu oran yüzde 31.3'e yükselmektedir. 40 yaşından, sonra evlenmiş olan kadınlarda ise bu oran yüzde 70 dolaylarındadır.
5— Cinsel birleşme sıklığı: Çocuk sahibi olabilmek için en uygun cinsel temas haftada 2-4 kezdir. Haftada 2-4 kezden fazla veya az sayıdaki temaslar çocuk sahibi olabilme şansını azaltmaktadır. Bunun yanında, cinsel temas günlerinin, kadının yumurtlama günlerine rastlayan günlerde yapılması da gebelik şansını arttırmaktadır.
6— Cinsel birleşme tekniği: Gebe kalabilmek için en uygun teknik, klasik olarak bilinen kadının altta, erkeğin üstte olduğu "yüz-yüze" olan tekniktir. Ayrıca temas sonrası bir süre kadının sırt üstü yatması da gebelik şansını artırmaktadır.
7— Cinsel birleşmenin ağrılı oluşu: Tıpta "disparoni" adı verilen ağrılı cinsel temas bazı hastalıklardan kaynaklanabilir ve bu ne-' denle isteksizlik ve korkuya yol açarak cinsel birleşmeyi engelleyerek, gebelik şansını azaltır.
8— Aşırı şişmanlık: Bu durum genellikle hem bir hormonal bozukluğun sonucu olabileceği gibi, hem de sağlıklı birleşmeye engel olarak gebe kalma şansını azaltabilir.
9— Beslenme bozuklukları: Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu görülen vitamin eksiklikleri de kesin olmamakla birlikte kısırlık nedenleri arasında kabul edilmektedir.
10— Zehirlenmeler: Özellikle keyif verici maddelerin yol açtığı ortaya çıkan kronik zehirlenmeler de gebe kalmayı engellemektedir. Bu keyif verici maddelere, aşırı sigara ve alkol alışkanlıkları da dahildir.
11— Gerilim (ruhsal baskı, stres): Gerilim, başta yumurtlamayı olmak üzere tüm kadın üreme organlarını olumsuz yönde etkileyerek, gebelik şansını azaltır.
12— Bilgisizlik: Ülkemizde cinsel eğitim eksikliği kısırlık etkenleri arasında önemli bir yer almaktadır. Bilgisizce yapılan cinsel temaslar, çocuk olması için kullanılan kocakarı ilaçları, çocuk düşürme teşebbüsleri, sonunda ciddi bir şekilde kısırlık nedeni olabilmektedir.
Buraya kadar (Kısırlık Belirtileri) kısırlık hakkında genel bir bilgi verdik. Bundan sonra da erkek ve kadını ayrı ayrı ele alarak önce erkekteki sonra da kadındaki kısırlığa rol açan faktörleri, teşhisini ve tedavilerini birer birer ele alacağız.
1 — Yaş: Kadınların çocuk sahibi olabilme şansının en yüksek olduğu dönem 20-26 yaşları arası olup, bu şans 30 yaşından sonra hızla azalmaktadır.
Tam sağlıklıbirkadının18-20 yaş arası gebe kalma oranı yüzde 94, 20-24 yaş arası yüzde 91, 25-29 yaşı arası yüzde 86, 30-34 yaşı arası yüzde 77, 35-39 yaşı arası yüzde 60, 40-45 yaş arası yüzde 30'dur.
Yaşla bu ilişkinin sebepleri arasında en önemli etken,kadının sağlıklı yumurta yapma kabiliyetidir ki, o da kadın yaşlandıkça güçleşir ve seyrekleşir.
2— Evlilik süresi: Kitabın başında da belirttiğimiz gibi evliliğin ilk yılı içinde gebe kalma şansı yüzde 75 kadarken, bu oran bir yıl daha beklemekle, yani 2 yıl sonunda ancak yüzde 10 bir artış göstererek yüzde 85'e çıkmaktadır.
3— Eşlerin çocuk sahibi olma isteği:Evli bir çiftte,eğer eşlerden biri isteksiz ise, o çiftin çocuk sahibi olma şansı azalmaktadır.
4— Evlenme yaşı: 16-20 yaşlar arasında evlenmiş kadınlarda ancak yüzde 4.5 oranında bir kısırlık
görülmektedir. Buna karşılık 35-40 yaşları arasında evlenmiş olanlarda ise bu oran yüzde 31.3'e yükselmektedir. 40 yaşından, sonra evlenmiş olan kadınlarda ise bu oran yüzde 70 dolaylarındadır.
5— Cinsel birleşme sıklığı: Çocuk sahibi olabilmek için en uygun cinsel temas haftada 2-4 kezdir. Haftada 2-4 kezden fazla veya az sayıdaki temaslar çocuk sahibi olabilme şansını azaltmaktadır. Bunun yanında, cinsel temas günlerinin, kadının yumurtlama günlerine rastlayan günlerde yapılması da gebelik şansını arttırmaktadır.
6— Cinsel birleşme tekniği: Gebe kalabilmek için en uygun teknik, klasik olarak bilinen kadının altta, erkeğin üstte olduğu "yüz-yüze" olan tekniktir. Ayrıca temas sonrası bir süre kadının sırt üstü yatması da gebelik şansını artırmaktadır.
7— Cinsel birleşmenin ağrılı oluşu: Tıpta "disparoni" adı verilen ağrılı cinsel temas bazı hastalıklardan kaynaklanabilir ve bu ne-' denle isteksizlik ve korkuya yol açarak cinsel birleşmeyi engelleyerek, gebelik şansını azaltır.
8— Aşırı şişmanlık: Bu durum genellikle hem bir hormonal bozukluğun sonucu olabileceği gibi, hem de sağlıklı birleşmeye engel olarak gebe kalma şansını azaltabilir.
9— Beslenme bozuklukları: Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu görülen vitamin eksiklikleri de kesin olmamakla birlikte kısırlık nedenleri arasında kabul edilmektedir.
10— Zehirlenmeler: Özellikle keyif verici maddelerin yol açtığı ortaya çıkan kronik zehirlenmeler de gebe kalmayı engellemektedir. Bu keyif verici maddelere, aşırı sigara ve alkol alışkanlıkları da dahildir.
11— Gerilim (ruhsal baskı, stres): Gerilim, başta yumurtlamayı olmak üzere tüm kadın üreme organlarını olumsuz yönde etkileyerek, gebelik şansını azaltır.
12— Bilgisizlik: Ülkemizde cinsel eğitim eksikliği kısırlık etkenleri arasında önemli bir yer almaktadır. Bilgisizce yapılan cinsel temaslar, çocuk olması için kullanılan kocakarı ilaçları, çocuk düşürme teşebbüsleri, sonunda ciddi bir şekilde kısırlık nedeni olabilmektedir.
Buraya kadar (Kısırlık Belirtileri) kısırlık hakkında genel bir bilgi verdik. Bundan sonra da erkek ve kadını ayrı ayrı ele alarak önce erkekteki sonra da kadındaki kısırlığa rol açan faktörleri, teşhisini ve tedavilerini birer birer ele alacağız.
Gebe Kalma Hamile Nasil Kalinir
Gebe Kalma Koşulları Nelerdir, Nasıl Hamile Kalınır
Kanımızca bir ailede çocuk olmaması problemini anlayabilmek için önce bir çocuk nasıl meydana gelir onu bilmek gereklidir. Gelin bu iş için önce ana ilkelere bir göz atalım:
1— Bir yavruyu oluşturmak için annede yumurtaya ve babada da erkek tohum hücrelerine ihtiyaç vardır.
2— İkinci önemli nokta bu hücreler sağlıklı ve döllenebilir olmalıdırlar. Daha açıklarsak bu hücreler belli bir zaman içinde döllenirler ve üzerlerinde döllenmeyi sağlayacak ve döllendikten sonra da rahimde yerleşecek kimyasal birtakım maddelere de noksansız (enzimler, polipeptitler, proteinler v.b.) olarak sahip olmalıdır.
3— Kadının rahim ağzının anatomik yapısı ve "servikal mukus" adı verilen rahim ağzı salgısı, spermlerin rahim içine geçebilmeleri için uygun özelliklerde olmalıdır.
4— Yumurta ve erkek tohum hücresi (sperm) yollarda durdurulmadan tubada (rahimle yumurtalık arasındaki 11-12 santimetre uzunluğunda ve 1.5 milimetre kalınlığındaki boru) muhakkak karşılaşmalıdırlar.
5— Bu karşılaşma sırasında yumurta, 1 tanedir ama spermler yüz- lerce, binlerce olmalıdır.
6— Karşılaşma yeri tubanın ampulla(tubanın yumurtaya yakın kısmında, uzunluğu 5-6 santimetre ve kalınlığı 5 milimetre olan bölümü) kısmında olmalıdır.
7— Döllenmiş yumurta (ampulla tubada) hiçbir güçlüğe uğramadan rahim içine doğru ilerlemelidir.
8— Döllenmiş yumurta rahim boşluğunda yerleşebilecek enzim ve hormonal desteği sahip olmalıdır.
9— Rahim boşluğu çocuk büyütecek genişlikte olup rahim adalesi de bu büyümeye ayak uydurabilecek kapasitede olmalıdır.
10— Bu olayların meydana gelmesi sırasında sperm ve yumurta arasında bağışıklık maddeleri açısından hiçbir problem olmamalıdır.
Bir Çocuk Nasıl Doğar
Gelin şimdi bu kilometretaşı diyebileceğimiz ana noktaları tespit ettikten sonra çocuğun meydana gelişini izleyelim.
Spermler vagina (hazne)nın içine cinsi münasebet esnasında milyonlarca olarak atılırlar. Bu olayın gerçekleşmesi için erkeğin orgazm olması şarttır, ancak hemen kaydedelim kadının gebe kalması için orgazm olması şart değildir. Hazne içine atılan 30-60 milyon kadar sperm kendi içinde bulundukları sıvılarında mevcut birçok koruyucu öğelere rağmen haznenin asit vasatında veya yollarını şaşırdıkları için rahim ağzından girmeden telef olurlar. Rahim ağzından ancak 500-1000 civarında sperm geçebilir. Bu spermler çok süratle hareket ederek yukarı rahimin içine doğru ilerlemeye çalışırlar.
Ancak rahim ağzının gerek fiziki, gerek kimyasal ve gerekse bağışıklık (immünolojik) açısından bu spermlere geçiş izni vermesi şarttır. En müsait geçiş zamanı bugünkü bilgilerimize göre kadının âdetlerinin ortasında yumurtlama zamanı civarındadır.
Spermler süratle rahimin içinden geçerek tubaya ulaşmaya çalışırlar. Ancak rahim içinde de birçoğu fiziksel ve kimyasal engellemelerle yok olurlar (spermlerin 1 dakikada 1-3 mm yol alabileceği cinsel münasebetten 30 dakika sonra tubalarda spermlere rastlandığı ileri sürülmüştür).
Spermler, en fazla 2 saat sonra tubanın rahim kısmını geçerek ampulla bölgesine gelmelidirler. Burada yumurta ile karşılaşacaklardır. O halde aynı saatlerde yumurtada kadının yumurtalığında hazırlanmış olmalı ve tubanın içine atılmış bulunmalıdır.
Gene bugünkü tıp bilgilerimize göre, kadın yumurtalığı, normal âdet gören kadında ayda bir tane yumurta yapar. Bu yumurtanın belli bir süre döllenme ve yaşama kabiliyeti vardır. İnsanda yumurta için döllenme kabiliyeti 36 saat kabul edilmektedir. O halde spermle buluşma, bu 36 saat içinde tubanın ampulla kısmında olmalıdır. Erken veya geç olan bu karşılaşmada döllenme düşünülemez. Ayrıca spermin de dölleme kabiliyeti saatle sınırlıdır. Muhtemelen de bu süre 48 saattir.
Yüzlerce spermle, yumurta tubada karşılaşır ve spermler yumurtaya hücum edip onun içine girmek isterler ancak yumurta bunlardan bir tanesine izin verir, o da içeri girer. Spermin başı yumurtaya girer kuyruğa atılır döllenme tamamlanmış olur.
Döllenme tuba (ampulla bölümü)'da meydana geldikten sonra döllenmiş yumurta 7 gün içinde rahim içine nakil olur. Döllenmede iki yarım hücre yani (22 tane normal bir cinsiyet kromozomu ihtiva eder, yumurta ile 22 normal kromozom bir cinsiyet kromozomu ihtiva eden sperm ^bir araya gelir (22 + 1) = 23+ (22 + 1) = 23 = 46 kromozomlu tek hücre oluştururlar. İşte bu çocuktur ve bu tek hücre 7 gün içinde çoğalarak 25-30 hücrelik hale geldiği zaman rahim içine gelir yerleşir. Bu hücreler kümesini tubanın adale hareketleri içindeki tüycükler veya sıvı akımları rahime taşır. Rahim içinde bu hücre kümesi yerleşirse asıl gebelik başlamış demektir (nidasyon) günümüzde anlaşılmıştır ki, birçok kere normal âdet gören kadınlar, o bir ay içinde hamile kalmakta birçok aksaklıklara bağlı olarak o ayın içinde gebe kaldığının farkında olmadan o hücre kümesini kaybetmektedirler.
işte çocuk, geri kalan günlerini sağlıkla 280 güne tamamlarsa, başka bir deyişle normal gebelik süresini tamamlarsa doğabilecek hale gelmektedir.
Burada bu maceranın oluşunun anlatımına son verirken bir iki enteresan noktayı belirlemek istiyorum.
— Her gebelik demek ki bir dış gebelik olarak rahim dışında başlamaktadır.
— Çocuğun cinsiyetini ancak erkek hücre tayin eder. Zira kadının cinsiyet hücreleri yumurtasındaki de dahil kadiri cinsiyet hücresi özelliği olan X kromozomu taşır. Erkekte ise hem X, hem de erkeklik kromozomu olan Y vardır dolayısıyla yumurtayı dölleyen sperm X taşıyorsa çocuk kız, Y taşıyorsa erkek olur.
Kanımızca bir ailede çocuk olmaması problemini anlayabilmek için önce bir çocuk nasıl meydana gelir onu bilmek gereklidir. Gelin bu iş için önce ana ilkelere bir göz atalım:
1— Bir yavruyu oluşturmak için annede yumurtaya ve babada da erkek tohum hücrelerine ihtiyaç vardır.
2— İkinci önemli nokta bu hücreler sağlıklı ve döllenebilir olmalıdırlar. Daha açıklarsak bu hücreler belli bir zaman içinde döllenirler ve üzerlerinde döllenmeyi sağlayacak ve döllendikten sonra da rahimde yerleşecek kimyasal birtakım maddelere de noksansız (enzimler, polipeptitler, proteinler v.b.) olarak sahip olmalıdır.
3— Kadının rahim ağzının anatomik yapısı ve "servikal mukus" adı verilen rahim ağzı salgısı, spermlerin rahim içine geçebilmeleri için uygun özelliklerde olmalıdır.
4— Yumurta ve erkek tohum hücresi (sperm) yollarda durdurulmadan tubada (rahimle yumurtalık arasındaki 11-12 santimetre uzunluğunda ve 1.5 milimetre kalınlığındaki boru) muhakkak karşılaşmalıdırlar.
5— Bu karşılaşma sırasında yumurta, 1 tanedir ama spermler yüz- lerce, binlerce olmalıdır.
6— Karşılaşma yeri tubanın ampulla(tubanın yumurtaya yakın kısmında, uzunluğu 5-6 santimetre ve kalınlığı 5 milimetre olan bölümü) kısmında olmalıdır.
7— Döllenmiş yumurta (ampulla tubada) hiçbir güçlüğe uğramadan rahim içine doğru ilerlemelidir.
8— Döllenmiş yumurta rahim boşluğunda yerleşebilecek enzim ve hormonal desteği sahip olmalıdır.
9— Rahim boşluğu çocuk büyütecek genişlikte olup rahim adalesi de bu büyümeye ayak uydurabilecek kapasitede olmalıdır.
10— Bu olayların meydana gelmesi sırasında sperm ve yumurta arasında bağışıklık maddeleri açısından hiçbir problem olmamalıdır.
Bir Çocuk Nasıl Doğar
Gelin şimdi bu kilometretaşı diyebileceğimiz ana noktaları tespit ettikten sonra çocuğun meydana gelişini izleyelim.
Spermler vagina (hazne)nın içine cinsi münasebet esnasında milyonlarca olarak atılırlar. Bu olayın gerçekleşmesi için erkeğin orgazm olması şarttır, ancak hemen kaydedelim kadının gebe kalması için orgazm olması şart değildir. Hazne içine atılan 30-60 milyon kadar sperm kendi içinde bulundukları sıvılarında mevcut birçok koruyucu öğelere rağmen haznenin asit vasatında veya yollarını şaşırdıkları için rahim ağzından girmeden telef olurlar. Rahim ağzından ancak 500-1000 civarında sperm geçebilir. Bu spermler çok süratle hareket ederek yukarı rahimin içine doğru ilerlemeye çalışırlar.
Ancak rahim ağzının gerek fiziki, gerek kimyasal ve gerekse bağışıklık (immünolojik) açısından bu spermlere geçiş izni vermesi şarttır. En müsait geçiş zamanı bugünkü bilgilerimize göre kadının âdetlerinin ortasında yumurtlama zamanı civarındadır.
Spermler süratle rahimin içinden geçerek tubaya ulaşmaya çalışırlar. Ancak rahim içinde de birçoğu fiziksel ve kimyasal engellemelerle yok olurlar (spermlerin 1 dakikada 1-3 mm yol alabileceği cinsel münasebetten 30 dakika sonra tubalarda spermlere rastlandığı ileri sürülmüştür).
Spermler, en fazla 2 saat sonra tubanın rahim kısmını geçerek ampulla bölgesine gelmelidirler. Burada yumurta ile karşılaşacaklardır. O halde aynı saatlerde yumurtada kadının yumurtalığında hazırlanmış olmalı ve tubanın içine atılmış bulunmalıdır.
Gene bugünkü tıp bilgilerimize göre, kadın yumurtalığı, normal âdet gören kadında ayda bir tane yumurta yapar. Bu yumurtanın belli bir süre döllenme ve yaşama kabiliyeti vardır. İnsanda yumurta için döllenme kabiliyeti 36 saat kabul edilmektedir. O halde spermle buluşma, bu 36 saat içinde tubanın ampulla kısmında olmalıdır. Erken veya geç olan bu karşılaşmada döllenme düşünülemez. Ayrıca spermin de dölleme kabiliyeti saatle sınırlıdır. Muhtemelen de bu süre 48 saattir.
Yüzlerce spermle, yumurta tubada karşılaşır ve spermler yumurtaya hücum edip onun içine girmek isterler ancak yumurta bunlardan bir tanesine izin verir, o da içeri girer. Spermin başı yumurtaya girer kuyruğa atılır döllenme tamamlanmış olur.
Döllenme tuba (ampulla bölümü)'da meydana geldikten sonra döllenmiş yumurta 7 gün içinde rahim içine nakil olur. Döllenmede iki yarım hücre yani (22 tane normal bir cinsiyet kromozomu ihtiva eder, yumurta ile 22 normal kromozom bir cinsiyet kromozomu ihtiva eden sperm ^bir araya gelir (22 + 1) = 23+ (22 + 1) = 23 = 46 kromozomlu tek hücre oluştururlar. İşte bu çocuktur ve bu tek hücre 7 gün içinde çoğalarak 25-30 hücrelik hale geldiği zaman rahim içine gelir yerleşir. Bu hücreler kümesini tubanın adale hareketleri içindeki tüycükler veya sıvı akımları rahime taşır. Rahim içinde bu hücre kümesi yerleşirse asıl gebelik başlamış demektir (nidasyon) günümüzde anlaşılmıştır ki, birçok kere normal âdet gören kadınlar, o bir ay içinde hamile kalmakta birçok aksaklıklara bağlı olarak o ayın içinde gebe kaldığının farkında olmadan o hücre kümesini kaybetmektedirler.
işte çocuk, geri kalan günlerini sağlıkla 280 güne tamamlarsa, başka bir deyişle normal gebelik süresini tamamlarsa doğabilecek hale gelmektedir.
Burada bu maceranın oluşunun anlatımına son verirken bir iki enteresan noktayı belirlemek istiyorum.
— Her gebelik demek ki bir dış gebelik olarak rahim dışında başlamaktadır.
— Çocuğun cinsiyetini ancak erkek hücre tayin eder. Zira kadının cinsiyet hücreleri yumurtasındaki de dahil kadiri cinsiyet hücresi özelliği olan X kromozomu taşır. Erkekte ise hem X, hem de erkeklik kromozomu olan Y vardır dolayısıyla yumurtayı dölleyen sperm X taşıyorsa çocuk kız, Y taşıyorsa erkek olur.
Kisirlik Nedir Kisirlik Hakkinda Bilgiler
Kısırlık Nedir, Kısırlık Hakkında Bilgiler
Kısırlığın sözcük anlamı döl veya ürün vermemedir. Tıp dilinde kullanılan deyimler sterilite veya infertilitedir. İnfertilite anlamı döllenememedir.
Bir aile için kısırlık tarifi tıp kitaplarında şöyle yapılmaktadır: 2 yıl süre ile hiç ayrılmadan yaşayan ve en az haftada ortalama 2 kere münasebette bulunan bir çiftin çocukları halen olmamışsa o çift, kısır.ka-bul edilmeli ve o ailede tetkiklere başlanmalıdır. İstatistikler göstermektedir ki, böyle bir normal çiftin 2 ay içinde gebelik meydana getirme oranı yüzde 25, 6 ay içinde yüzde 45, 1 yıl içinde yüzde 75, 2 yıl sonunda yüzde 85'tir. Buradan da anlaşılacağı gibi iki yıl geçmiş olmasına rağmen yüzde 15 oranında gebelik ortaya getirmemiş normal çiftler olabilir.
Bir kere daha gerçek ortaya çıkmaktadır telaş etmek, sabırsızlanmak tıbbi istatistik verilerine aykırıdır. Zira, unutulmamalıdır ki, özellikle kadının sağlıklı yumurta meydana getirdiği ve yumurtanın döllenebilir olduğu süreler. saatlerle ölçülebilen kısa zamanlardır ve döllenme olayı her şeyden evvel rastlantı işidir.
Esasen özellikle belirli dönemlerde kadında fizyolojik kısırlık dediğimiz doğal zamanlar vardır ve bu sürelerde döllenmesi kesinlikle mümkün değildir. Bu fizyolojik kısırlık dönemleri, genellikle kadınlarda "hormonal nedenlere bağımlı olarak yumurtlamanın olmadığı zamanlardır.
Kısırlığın sözcük anlamı döl veya ürün vermemedir. Tıp dilinde kullanılan deyimler sterilite veya infertilitedir. İnfertilite anlamı döllenememedir.
Bir aile için kısırlık tarifi tıp kitaplarında şöyle yapılmaktadır: 2 yıl süre ile hiç ayrılmadan yaşayan ve en az haftada ortalama 2 kere münasebette bulunan bir çiftin çocukları halen olmamışsa o çift, kısır.ka-bul edilmeli ve o ailede tetkiklere başlanmalıdır. İstatistikler göstermektedir ki, böyle bir normal çiftin 2 ay içinde gebelik meydana getirme oranı yüzde 25, 6 ay içinde yüzde 45, 1 yıl içinde yüzde 75, 2 yıl sonunda yüzde 85'tir. Buradan da anlaşılacağı gibi iki yıl geçmiş olmasına rağmen yüzde 15 oranında gebelik ortaya getirmemiş normal çiftler olabilir.
Bir kere daha gerçek ortaya çıkmaktadır telaş etmek, sabırsızlanmak tıbbi istatistik verilerine aykırıdır. Zira, unutulmamalıdır ki, özellikle kadının sağlıklı yumurta meydana getirdiği ve yumurtanın döllenebilir olduğu süreler. saatlerle ölçülebilen kısa zamanlardır ve döllenme olayı her şeyden evvel rastlantı işidir.
Esasen özellikle belirli dönemlerde kadında fizyolojik kısırlık dediğimiz doğal zamanlar vardır ve bu sürelerde döllenmesi kesinlikle mümkün değildir. Bu fizyolojik kısırlık dönemleri, genellikle kadınlarda "hormonal nedenlere bağımlı olarak yumurtlamanın olmadığı zamanlardır.