Uyum (Akomodasyon Nedir)
Kırılma kusuru olmayan yani emetrop olan gözde sonsuzdan gelen ışınlar retinada odaklaşır. Cisim 6 m'den daha yakına geldiğinde görüntü retinada odakiaşmaz. Odaklaşma işleminin oluşması için kırıcı gücün artması gerekir. Bu işlemin yapılması ve uzaklığa ayarlanmasına uyum (akomodasyon) diyoruz. Özel bir refleksle yöneltilir ve uyarıcı etki görüntünün bulanıklığıdır. Aşağıdaki yol takip edilerek görüntü netleştirilir
Uyum Bozuklukları
1. Uyum Felci
Uyum felci silyer kas felcinden oluşur (okülomotor felci). Kişi yakını göremez ve çabuk yorulur. Küçük görmeden yakınır, göz bebekleri büyüktür. Göz travması midriyatik damlatılması (atropine, tropikamide) ve botulizm (gıda zehirlenmesi)'de rastlanır. Ayrıca ensefalit ve beyin tümörlerinde de rastlanır. Tedavi nedene yöneliktir.
2. Uyum Spazmı
Miozis (göz bebeğinin küçük olması) ve konverjans (gözlerin içe dönmesi) ile beraberdir. Hastalar uzağı görememekten yakınır, çoğunlukla psikolojiktir. Pilokarpine gibi bazı ilaçlar morfin alkol kullanıldığında da görülür (uyuşturucu kullananlar).
3. Presbiyopi Nedir
yakındaki nesneden gelen (6 m içinde algılanan) bulanık görüntü uyarısı sonucunda silyer cisim longititunal ve radyal kasları kasılır. Bunun sonucunda, sirküler kas öne doğru yer değiştirir. Ekvatorial lens zonülleri gerilir. Lens ekvatorunun ön ve arka yüzüne yapışan periferik fibriller, kökenlendikleri pars plana epitelinin kollajen liflerle bağlantılı olduğu radyal kası kasar ve öne doğru kayarak gevşemelerine neden olur. Lens içindeki oluşumlar (lens fibrilleri, nükleus) ekvatorial gerilme sonucu periferden göçerek merceğin ön-arka aksında hacminin ve kırıcılığının artmasına neden olur. Lens ön kapsülü (17 mikron) arka kapsülünden (4 mikron) kalın olduğu için bombeleşme arka yüzde daha fazla olacak, görüntü odaklanacak ve netleşecektir (Gulstram 1912 Nobel Ödülü). Bu olaya uyum (akomodasyon) diyoruz Bununla birlikte göz bebeği ufalır (miozis) ve gözler içeri döner (konverjans). Bunların hepsine birden ise yakın görme refleksi denir.
Diğer taraftan göz merceğinin ektodermal kökenli (tırnak, saç gibi) olması nedeni ile hayat boyunca büyümeye devam eder. Böylece her sene çapı 2 mikron artar (Schachar 1992). Bu bağlamda yaş ile göz merceğinin silyer sulkusa olan uzaklığı azalır ve sonucu ekvatorial zonül fibrilleri gevşer. Aynı zamanda göz merceğinin özellikle merkezinde bulunan çekirdeğin (nükleus) pupilla açıklığına uyması nedeni ile ultraviole ışınlarının toksik etkisi ile (dünyanın ekvator bölgesinde daha yoğun) skleroze olması ve yaşla da bu etkinin artması göz merceği elastikiyetinin azalması ve uyum gücünün düşmesine neden olur. Yukarıda belirtilen yaş ve ultraviole etkisi sonucu dünyada ekvator çevresinde yaşayanlarda 38 yaşından, Türkiye'de 40 yaşından ve daha kuzeyde yaşayanlarda ise 42 yaşından sonra kişilerde yakını görmede zorlanma veya odak uzaklığını ayarlamak için görüntüyü uzaklaştırmak ihtiyacı duyarlar. Bu olaya presbiyopi diyoruz. Her iki yaş için +0.25 dioptri eklenme ile düzeltilir.
Kişi hipermetrop ise daha erken (+ değere + eklenmesi) - erken yaşlanma psikozu, miyoplarda ise daha geç yaşta (- değere + eklenti nedeni ile azalma) etkilenirler.
Örneğin 45 yaşındaki bir hasta uzak için +1 kullanıyor ise (+1.0) + (+1-5) = 2.5 D yakın gözlüğü kullanır iken 45 yaşındaki bir hasta uzak için -1.0 kullanıyor ise (-1.0) + (+1.5) =+0.50 yakın gözlüğü kullanacaktır.
Anizometropi Nedir Anizometropik
Anizometropi Nedir, Anizometropik
İki göz arasındaki kırıcı güç farkına verilen addır. Yani bir gözün miyop, diğer gözün hipermetrop olması gibi.
Görme her iki gözde farklı düzeydedir.
Retina hayali farklı büyüklüktedir (anizeikoni).
Az gören gözde kayma eğilimi vardır.
Az gören gözde beyindeki hayalin silinmesi (supresyon-baskılama) ve görmenin tembelleşmesi (ambliyopi) gibi belirtiler gösterir.
İki göz arasındaki kırıcı güç farkına verilen addır. Yani bir gözün miyop, diğer gözün hipermetrop olması gibi.
Görme her iki gözde farklı düzeydedir.
Retina hayali farklı büyüklüktedir (anizeikoni).
Az gören gözde kayma eğilimi vardır.
Az gören gözde beyindeki hayalin silinmesi (supresyon-baskılama) ve görmenin tembelleşmesi (ambliyopi) gibi belirtiler gösterir.
Astigmat Hastaligi Nedir Astigmatizma Goz
Astigmatizma, Astigmat Hastalığı Nedir, Astigmat Göz
Gözün optik sistemi kabaca küresel kabul edilmekle beraber kırıcı ortamların hepsinde mercek meridyenleri eşit eğrilikte olmadıkları için odaklaşma nokta (stigma) şeklinde olmayıp, alan halinde (astigma) oluşur. Yani daha düz meridyenden gelen ışık bir noktada odaklaşırken, ortamın dik olan diğer meridyeninden gelen ışıklar başka bir noktada odaklaşmaktadır. Genelde yassı ve dik meridyenler gözde birbirine 90° diktir. Dolayısı ile astigmatizması bulunan bireyler örneğin boğaz köprüsüne bakarken köprünün gövdesini net, ayaklarını bulanık görür. İnsanların %95'inde astigmatizma vardır.
Astigmatizma Tipleri
a) Düzenli Astigmatizma
Yassı ve dik meridyenlerin birbirine 90° olmasıdır. Dikey aks daha dik ise (yatay aks daha düz) kurala uygun, yatay aks daha dik ise (dikey aks daha düz) kurala aykırı astigmatizma olarak adlandırılır
Astigmatizma dereceleri birbirini 180°'ye tamamlar ise bunlara simetrik astigmatizma denir. Yani bir gözde 20° diğer gözde 160° gibi. Eğer 90° ve 180° dışındaki astigmatik alanlarda yani her iki göz de 45°'de ise çapraz (oblik) astigmatizma denir.
Bu lip astigmatizmalarda kırıcılık düzeltme ile ortadan kalkabilir.
b) Düzensiz Astigmatizma
Kornea yüzeyinin düzgün olmadığı durumlarda ortaya çıkar. Kornea lekeleri keratokonus, kornea yaralanması sonucu oluşan skatris dokusu gibi düzeltme ile ortadan kalkmazlar.
c) Kırıcılık Cinsine Göre Astigmatizma
Bir aks emetrop, diğer aks ametrop (- veya +) ise basit astigmatizma denir
Her iki aks aynı cins ametrop ise (- veya +) birleşik astigmatizmadır
Her iki aks farklı kırıcı tipte ise (- veya +) karışık astigmatizma olarak adlandırılır
Astigmatizma Semptomları
Astigmatizma farkı 1 dioptriden büyük ise:
1. Bulanık görme, çift görme
2. Baş eğme
3. Baş çevirme
4. Göz yorgunluğu
5. Gölgeli görme
6. Alında baş ağrısı
7. Öne veya arkaya eğik yazma
8. Blefarit, sık arpacık çıkarma.
Gözün optik sistemi kabaca küresel kabul edilmekle beraber kırıcı ortamların hepsinde mercek meridyenleri eşit eğrilikte olmadıkları için odaklaşma nokta (stigma) şeklinde olmayıp, alan halinde (astigma) oluşur. Yani daha düz meridyenden gelen ışık bir noktada odaklaşırken, ortamın dik olan diğer meridyeninden gelen ışıklar başka bir noktada odaklaşmaktadır. Genelde yassı ve dik meridyenler gözde birbirine 90° diktir. Dolayısı ile astigmatizması bulunan bireyler örneğin boğaz köprüsüne bakarken köprünün gövdesini net, ayaklarını bulanık görür. İnsanların %95'inde astigmatizma vardır.
Astigmatizma Tipleri
a) Düzenli Astigmatizma
Yassı ve dik meridyenlerin birbirine 90° olmasıdır. Dikey aks daha dik ise (yatay aks daha düz) kurala uygun, yatay aks daha dik ise (dikey aks daha düz) kurala aykırı astigmatizma olarak adlandırılır
Astigmatizma dereceleri birbirini 180°'ye tamamlar ise bunlara simetrik astigmatizma denir. Yani bir gözde 20° diğer gözde 160° gibi. Eğer 90° ve 180° dışındaki astigmatik alanlarda yani her iki göz de 45°'de ise çapraz (oblik) astigmatizma denir.
Bu lip astigmatizmalarda kırıcılık düzeltme ile ortadan kalkabilir.
b) Düzensiz Astigmatizma
Kornea yüzeyinin düzgün olmadığı durumlarda ortaya çıkar. Kornea lekeleri keratokonus, kornea yaralanması sonucu oluşan skatris dokusu gibi düzeltme ile ortadan kalkmazlar.
c) Kırıcılık Cinsine Göre Astigmatizma
Bir aks emetrop, diğer aks ametrop (- veya +) ise basit astigmatizma denir
Her iki aks aynı cins ametrop ise (- veya +) birleşik astigmatizmadır
Her iki aks farklı kırıcı tipte ise (- veya +) karışık astigmatizma olarak adlandırılır
Astigmatizma Semptomları
Astigmatizma farkı 1 dioptriden büyük ise:
1. Bulanık görme, çift görme
2. Baş eğme
3. Baş çevirme
4. Göz yorgunluğu
5. Gölgeli görme
6. Alında baş ağrısı
7. Öne veya arkaya eğik yazma
8. Blefarit, sık arpacık çıkarma.
Miyop Hastaligi Nedir Miyopi Miyop Testi
Miyop Hastalığı Nedir, Miyopi, Miyop Testi
Gözün normalden (24 mm) uzun olması sonucu görüntü retinanın önünde odaklaşır ise bu duruma miyopi (uzağı görememe) diyoruz.
Miyop Çeşitleri
1. Gözün ön-arka uzunluğuna bağlı (aksiyal miyopi) miyopi: Göz normalden uzun (24 nım'den büyük) olmasına karşın kırıcı ortamlar normaldir. Gözün ön segmenti geniştir ve retinada patoloji olabilir.
2. Eğrilik miyopisi: Gözün ön-arka uzunluğu normal olmasına karşın kornea daha dik (keratokonus), ya da göz merceği eğriliği normalden fazladır ve daha yuvarlak (lentikonus, sferofaki) olması sonucudur.
3. İndeks miyopisi: Göz merceğinin çekirdeği (nükleus) yaş ile kesifleşir ise (nükleer katarakt) yalancı nitelikte miyopi yapar (kaynaklarda -36 dioptriye kadar miyopi bildirilmiştir). Kişi ileri yaşta yakını iyi görmesine karşın uzağı iyi göremez (ninenin iğneye iplik geçirmesi olayı).
4. Yatrojenik miyopi: Açlık kan şekerinin artması (diyabet), asipirin, kortizon ve pilokarpin gibi ilaçların uzun süreli kullanılmasıyla ortaya çıkan gelip geçici miyopi.
Miyopinin Seyri ve Klinik Tipler
A) Doğumsal Miyopi, Doğuştan Miyop
* Nadir
* İri gözlü bebekler (bu görünümü ile doğumsal glokomla karışır),
* Pupilladan retinadaki atrofik alanların görüntüsünün yansıması nedeni ile göz bebeği parlar (iokokori-kedi gözü)).
* Görmeleri düzeltme ile çok az artar,
* -10 dioptri civarındadır.
B) Sonradan Gelişen Miyopi
Gelişiminde çok çeşitli faktörler rol oynar.
* Irksal olarak Suudi Arap, Yahudiler, Japonlar'da daha yüksek oranda görülür
* İyi beslenme (fakirlerde %15, zenginlerde %35), kadınlarda %35, erkeklerde %28.4
* Kültür seviyesi (İlkokul mezunlarında %15, üniversite mezunlarında %35)
* Genetik geçiş gösterir (aile içi evlenmelerde yüksek) gibi nedenlerle 8-10 yaş civarında 24 mm olan göz uzunluğu yukarıdaki faktörlere bağlı olarak artmaya başlar ve üç yönde gelişir.
a) Basit Miyopi
8-10 yaşlarında gözün uzamasıyla ortaya çıkar, ilkokul çağı miyopisi de denir. Senede -0.25 ile -0.50 dioptri artış gösterir. Püberte ile hızlanır. Genelde 0 ile -6 dioptri arasında ve 24 - 25 yaş dolayında artışı durur. Sonra artış göstermez. Göz dipleri normaldir. Düzeltme ile görme tama çıkar. Miyop nüfusun (dünyada 1.5 milyar) %95'i bu tiptir.
b) Ara Tip (İntermedier) Miyopi
8-10 yaş dolayında başlayan ve her sene 2-3 dioptri artan miyopidir. 12 ile 14 dioptriye kadar ilerler. Göz dibinde dönük disk ve retinal incelme görülür. düzeltme ile görme tama çıkmaz, görme alanında daralma mevcuttur (Dikkat! Beyin tümörlerini taklit eder). Miyop nüfusun %I-2'sidir.
c) Dejeneratif Tip Miyopi (İlerleyici Miyopi – Patolojik Miyopi)
Miyopların %3-5'idir. Senede 1-2 dioptri artış sonucu gözün ön-arka uzunluğu 26 mm'nin üzerine çıkar. Gözün uzamasına paralel olarak önce retina optik diskin iç kenarında sıyrılır (miyopik kresent). İlerleme devam ederek 30-35 yaşma kadar sürebilir. Retina incelir. Kaplan postu manzarası ortaya çıkarak koroideanın damarsal dağılımı görülür hale gelir. Koroideanın yer yer ayrılması sonucu atrofik alanlar ortaya çıkar (posterior stafilom) (Şekil 2.9). Görme bu dönemde düzeltme ile artmaz. Eğer koroidal damarlarda kanama olur ise (Fuchs kanaması) görme kaybedilir. Bu tip hastalarda retina ince olduğu için retinanın yırtılması sonucu normal göze göre 13 kat fazla retina dekolmanı riski, göz merceğinin erken kesifleşmesi sonucu genç yaşta nükleer katarakt (komplike katarakt) ve glokom gelişir. Tüm bunların sonucunda 40 yaş dolayında görme 0,1 veya daha altına düşebilir.
Gözün normalden (24 mm) uzun olması sonucu görüntü retinanın önünde odaklaşır ise bu duruma miyopi (uzağı görememe) diyoruz.
Miyop Çeşitleri
1. Gözün ön-arka uzunluğuna bağlı (aksiyal miyopi) miyopi: Göz normalden uzun (24 nım'den büyük) olmasına karşın kırıcı ortamlar normaldir. Gözün ön segmenti geniştir ve retinada patoloji olabilir.
2. Eğrilik miyopisi: Gözün ön-arka uzunluğu normal olmasına karşın kornea daha dik (keratokonus), ya da göz merceği eğriliği normalden fazladır ve daha yuvarlak (lentikonus, sferofaki) olması sonucudur.
3. İndeks miyopisi: Göz merceğinin çekirdeği (nükleus) yaş ile kesifleşir ise (nükleer katarakt) yalancı nitelikte miyopi yapar (kaynaklarda -36 dioptriye kadar miyopi bildirilmiştir). Kişi ileri yaşta yakını iyi görmesine karşın uzağı iyi göremez (ninenin iğneye iplik geçirmesi olayı).
4. Yatrojenik miyopi: Açlık kan şekerinin artması (diyabet), asipirin, kortizon ve pilokarpin gibi ilaçların uzun süreli kullanılmasıyla ortaya çıkan gelip geçici miyopi.
Miyopinin Seyri ve Klinik Tipler
A) Doğumsal Miyopi, Doğuştan Miyop
* Nadir
* İri gözlü bebekler (bu görünümü ile doğumsal glokomla karışır),
* Pupilladan retinadaki atrofik alanların görüntüsünün yansıması nedeni ile göz bebeği parlar (iokokori-kedi gözü)).
* Görmeleri düzeltme ile çok az artar,
* -10 dioptri civarındadır.
B) Sonradan Gelişen Miyopi
Gelişiminde çok çeşitli faktörler rol oynar.
* Irksal olarak Suudi Arap, Yahudiler, Japonlar'da daha yüksek oranda görülür
* İyi beslenme (fakirlerde %15, zenginlerde %35), kadınlarda %35, erkeklerde %28.4
* Kültür seviyesi (İlkokul mezunlarında %15, üniversite mezunlarında %35)
* Genetik geçiş gösterir (aile içi evlenmelerde yüksek) gibi nedenlerle 8-10 yaş civarında 24 mm olan göz uzunluğu yukarıdaki faktörlere bağlı olarak artmaya başlar ve üç yönde gelişir.
a) Basit Miyopi
8-10 yaşlarında gözün uzamasıyla ortaya çıkar, ilkokul çağı miyopisi de denir. Senede -0.25 ile -0.50 dioptri artış gösterir. Püberte ile hızlanır. Genelde 0 ile -6 dioptri arasında ve 24 - 25 yaş dolayında artışı durur. Sonra artış göstermez. Göz dipleri normaldir. Düzeltme ile görme tama çıkar. Miyop nüfusun (dünyada 1.5 milyar) %95'i bu tiptir.
b) Ara Tip (İntermedier) Miyopi
8-10 yaş dolayında başlayan ve her sene 2-3 dioptri artan miyopidir. 12 ile 14 dioptriye kadar ilerler. Göz dibinde dönük disk ve retinal incelme görülür. düzeltme ile görme tama çıkmaz, görme alanında daralma mevcuttur (Dikkat! Beyin tümörlerini taklit eder). Miyop nüfusun %I-2'sidir.
c) Dejeneratif Tip Miyopi (İlerleyici Miyopi – Patolojik Miyopi)
Miyopların %3-5'idir. Senede 1-2 dioptri artış sonucu gözün ön-arka uzunluğu 26 mm'nin üzerine çıkar. Gözün uzamasına paralel olarak önce retina optik diskin iç kenarında sıyrılır (miyopik kresent). İlerleme devam ederek 30-35 yaşma kadar sürebilir. Retina incelir. Kaplan postu manzarası ortaya çıkarak koroideanın damarsal dağılımı görülür hale gelir. Koroideanın yer yer ayrılması sonucu atrofik alanlar ortaya çıkar (posterior stafilom) (Şekil 2.9). Görme bu dönemde düzeltme ile artmaz. Eğer koroidal damarlarda kanama olur ise (Fuchs kanaması) görme kaybedilir. Bu tip hastalarda retina ince olduğu için retinanın yırtılması sonucu normal göze göre 13 kat fazla retina dekolmanı riski, göz merceğinin erken kesifleşmesi sonucu genç yaşta nükleer katarakt (komplike katarakt) ve glokom gelişir. Tüm bunların sonucunda 40 yaş dolayında görme 0,1 veya daha altına düşebilir.
Hipermetrop Nedir Hipermetropi Goz Cesitleri
Hipermetrop Nedir, Hipermetropi, Hipermetrop Göz Tedavisi
Gözde oluşan hayal gözün kısalığı nedeniyle retinanın arkasında oluşur ise buna hipermetropi yani yakını görememe denir. Çocuklarda olduğu gibi yeteri derecede akomodasyon (uyum) yapılmadıkça yakın bulanık görülür. Eğer gözün optik sistemi kırma gücünü değiştirmek için çaba göstermez ise uzak da bulanık görülür. Bu genelde yaşlı insanlarda olur. Genellikle çocuklar +3 dioptri hipermetrop doğmalarına karşın bu 14 yaş dolayında kaybolur.
Hipermetropi Çeşitleri
a) Yapısal hipermetropi
b) Akomodatif hipermetropi
A) Yapısal Hipermetropi: Gözün kırıcı ortam yapısıyla oluşur.
1. Gözün ön-arka uzunluğuna bağlıdır. Gözün kırıcı ortamları (kornea, göz merceği) normal yapıda olmasına karşın gözün ön-arka uzunluğu normalden (24 mm) kısadır. Bu gözlerde ön kamera açısı dar olduğu için akut açı kapanması glokomu riski, optik sinir başı girişte küçük olduğu için ve genellikle +4 dioptri üzeri yüksek hipermetroplarda yalancı papilla ödemi görünümü ile sonuçlanır.
2. Eğrilik hipermetropisinde; göz normal uzunlukta olmasına karşın kornea ve göz merceğinin eğrilik yarıçapı azalmıştır.
3. indeks hipermetropisi ise; kırıcı ortamların kırıcılık indisindeki değişiklik (örneğin; kortikal katarakt) söz konusudur.
B) Akomodatif Hipermetropi: Hipermetrop gözler genellikle yakını iyi görmediğinden görüntüyü netleştirmek için aşırı uyum (akomodasyon) yapar. Uyum veya akomodasyon olayı 6 m'nin içindeki nesnelerin net görünmesi için göz merceğinin kırıcılık gücünü değiştirerek hayalin odaklaşmasını sağlamasıdır. Dolayısı ile hipermetropi gizli (latent) akomodasyonla gizlenen hipermetropi (akomodatif hipermetropi) ve açık (manifest) yani kişinin akomodatif gücü ile düzelterek normal görmesidir. Dolayısı ile bu tip kırma kusurları olan hastalarda ilk muayenede elde edilen ölçümlerin açık örneğin +1 dioptri iken, uyum ortadan kaldırıldığında (siklopleji ile) +2 dioptri oluyor ise aradaki fark yani +1 dioptri akomodatif hipermetropi veya gizli hipermetropidir. Özellikle çocuklarda kırılma kusuru muayenesi uyum ortadan siklopleji aracılığı ile kaldırıldıktan sonra değerlendirilmelidir. Akomodatif faktör nedeni ile uyum mekanizması yakın görme refleksini (uyum, göz bebeğinin ufalması ve gözlerin içe dönmesini) artırdığı için bu tip çocuklarda içe kayma (esotropia) eğilimi vardır.
Sonuç olarak hipermetrop gözler: AKUT AÇI KAPANMASI GLOKOMU
YALANCI PAPİLLA ÖDEMİ İÇE KAYMA riski taşırlar.
Hipermetropi Semptomları
1. Baş ağrısı: Yakın için uzun süre gözler kullanıldığında (okuma, TV seyri vs.) günün geç saatlerinde alında oluşan baş ağrısı olur.
2. Göz yorgunluğu (ASTENOPİA)
3. Yakını iyi görememe: +4 dioptri altındaki kişiler uzağı iyi görmelerine karşın yakını bulanık görürler.
4. Uzağı iyi görememe: +4 dioptri üzerindeki kişiler hem yakını hem uzağı iyi göremezler.
5. İşığa duyarlılık
6. Ani bulanık görme: Akomodasyon spazmı ile yalancı miyopik bulgu vermeleri sonucu oluşur (siklopleji yapılarak tanı konur).
Gözde oluşan hayal gözün kısalığı nedeniyle retinanın arkasında oluşur ise buna hipermetropi yani yakını görememe denir. Çocuklarda olduğu gibi yeteri derecede akomodasyon (uyum) yapılmadıkça yakın bulanık görülür. Eğer gözün optik sistemi kırma gücünü değiştirmek için çaba göstermez ise uzak da bulanık görülür. Bu genelde yaşlı insanlarda olur. Genellikle çocuklar +3 dioptri hipermetrop doğmalarına karşın bu 14 yaş dolayında kaybolur.
Hipermetropi Çeşitleri
a) Yapısal hipermetropi
b) Akomodatif hipermetropi
A) Yapısal Hipermetropi: Gözün kırıcı ortam yapısıyla oluşur.
1. Gözün ön-arka uzunluğuna bağlıdır. Gözün kırıcı ortamları (kornea, göz merceği) normal yapıda olmasına karşın gözün ön-arka uzunluğu normalden (24 mm) kısadır. Bu gözlerde ön kamera açısı dar olduğu için akut açı kapanması glokomu riski, optik sinir başı girişte küçük olduğu için ve genellikle +4 dioptri üzeri yüksek hipermetroplarda yalancı papilla ödemi görünümü ile sonuçlanır.
2. Eğrilik hipermetropisinde; göz normal uzunlukta olmasına karşın kornea ve göz merceğinin eğrilik yarıçapı azalmıştır.
3. indeks hipermetropisi ise; kırıcı ortamların kırıcılık indisindeki değişiklik (örneğin; kortikal katarakt) söz konusudur.
B) Akomodatif Hipermetropi: Hipermetrop gözler genellikle yakını iyi görmediğinden görüntüyü netleştirmek için aşırı uyum (akomodasyon) yapar. Uyum veya akomodasyon olayı 6 m'nin içindeki nesnelerin net görünmesi için göz merceğinin kırıcılık gücünü değiştirerek hayalin odaklaşmasını sağlamasıdır. Dolayısı ile hipermetropi gizli (latent) akomodasyonla gizlenen hipermetropi (akomodatif hipermetropi) ve açık (manifest) yani kişinin akomodatif gücü ile düzelterek normal görmesidir. Dolayısı ile bu tip kırma kusurları olan hastalarda ilk muayenede elde edilen ölçümlerin açık örneğin +1 dioptri iken, uyum ortadan kaldırıldığında (siklopleji ile) +2 dioptri oluyor ise aradaki fark yani +1 dioptri akomodatif hipermetropi veya gizli hipermetropidir. Özellikle çocuklarda kırılma kusuru muayenesi uyum ortadan siklopleji aracılığı ile kaldırıldıktan sonra değerlendirilmelidir. Akomodatif faktör nedeni ile uyum mekanizması yakın görme refleksini (uyum, göz bebeğinin ufalması ve gözlerin içe dönmesini) artırdığı için bu tip çocuklarda içe kayma (esotropia) eğilimi vardır.
Sonuç olarak hipermetrop gözler: AKUT AÇI KAPANMASI GLOKOMU
YALANCI PAPİLLA ÖDEMİ İÇE KAYMA riski taşırlar.
Hipermetropi Semptomları
1. Baş ağrısı: Yakın için uzun süre gözler kullanıldığında (okuma, TV seyri vs.) günün geç saatlerinde alında oluşan baş ağrısı olur.
2. Göz yorgunluğu (ASTENOPİA)
3. Yakını iyi görememe: +4 dioptri altındaki kişiler uzağı iyi görmelerine karşın yakını bulanık görürler.
4. Uzağı iyi görememe: +4 dioptri üzerindeki kişiler hem yakını hem uzağı iyi göremezler.
5. İşığa duyarlılık
6. Ani bulanık görme: Akomodasyon spazmı ile yalancı miyopik bulgu vermeleri sonucu oluşur (siklopleji yapılarak tanı konur).
Gozde Kirilma Kusurlari Goz Kirilmasi
Gözde Kırılma Kusurları, Göz Kırılması
Normal uzunluğa (24 mm) sahip bir göz istirahat halinde iken 6 m'den daha uzaktaki nesnelerin görüntüsünü retinada (fovea) odaklaştırırr ise normal kırma gücü olan göz yani emetrop göz diyoruz. Aksine bir nesnenin görüntüsü retina (fovea) üzerinde odaklaşmaz ise buna da kırılma kusuru olan göz yani ametrop göz demekteyiz. Dolayısı ile, göze gelen ışınlar kırıcı ortamlardan (gözyaşı, kornea, hümör aköz, göz merceği ve vitreus) geçtikleri için:
1. Ortamın yapısı yani kırma indisi
2. Ortamın eğrilik yarıçapları yani kurvatürleri
3. Kırılma sonucu odaklaşma uzunluğu (gözün ön - arka uzunluğu) yani gözün aksiyal uzunluğu
gibi olaylardan etkilenmekte ve bunların normal değerler dışına sapması sonucu ametropiye sebep olmaktadır.
Tüm bu bağlamlarda göz, insanın doğumundan ölümüne kadar değişim içinde olması nedeni ile yaşamın herhangi bir döneminde kırılma kusuru ile karşı karşıya kalmaktadır. Bugünkü anlayışa göre kırılma kusurları (ametropi) değişik toplumlarda ırk, genetik geçiş, beslenme ve kültür seviyesi gibi etkenlere bağlı olarak çok değişiklik göstermektedir. Çok değişiklikler olmasına karşın toplumun %75'inin emetrop olmasının nedeni emetrop gözün otomatik olarak uyumlu olmasıdır. Yani gözün ön-arka uzunluğu büyük bir gözde kornea eğriliğinin az ve lensin daha yaşlı olması gibi. Dolayısı ile bu gibi kırıcı ortamlar arasındaki ilişkinin bozukluğuna uyum ametropisi, kırıcı ortamlara bağlı nedenlerle ortaya çıkanlara yapısal ametropi denir.
Diğer taraftan gözdeki büyüme santral sinir sistemine benzer ve iki dönemi vardır. Hızlı Dönem ve Yavaş Dönem (Juvenil Faz).
Gözün ilk yaşta uzunluğu 16 mm ve göz merceğinin kırma gücü +36 dioptridir. Buna karşın korneanın daha dik olması nedeni ile bebeklerin %85'i kısa gözlü olması nedeni ile hipermetroptur (ametrop). Göz 4 yaşında 23 mm uzunluğa ulaşmasına karşın göz merceğinin kırıcı gücü daha çabuk azaldığı için 3 ile 6 yaş arasında hipermetropide artış olmaz, biraz azalır. 3 ile 14 yaş arasında göz ancak 0.1 mm daha uzayarak 24 mm'ye ulaşır. Bu dönemde +4 kadar olan hipermetropiler püberte ile emetropiye döner. Buna karşın genetik geçiş, beslenme, ırksal bazı faktörlerin etkisiyle göz uzamaya devam eder ve 24 mm'yi aşar ise ve kompen-satuvar elemanlar buna u-yum gösteremez ise göz bu dönemden sonra miyopi olarak adlandırılan ametro-pik duruma geçer . Sonuç olarak erişkin bir toplumda hipermetropi %I0-15, miyopi % 15-25 sıklıktadır. Geri kalan çoğunluk ise emetroptur. Prespiyopik kusuru da dikkate alırsak erişkin toplumun %75'inde şöyle veya böyle kırılma kusuru mevcuttur.
Normal uzunluğa (24 mm) sahip bir göz istirahat halinde iken 6 m'den daha uzaktaki nesnelerin görüntüsünü retinada (fovea) odaklaştırırr ise normal kırma gücü olan göz yani emetrop göz diyoruz. Aksine bir nesnenin görüntüsü retina (fovea) üzerinde odaklaşmaz ise buna da kırılma kusuru olan göz yani ametrop göz demekteyiz. Dolayısı ile, göze gelen ışınlar kırıcı ortamlardan (gözyaşı, kornea, hümör aköz, göz merceği ve vitreus) geçtikleri için:
1. Ortamın yapısı yani kırma indisi
2. Ortamın eğrilik yarıçapları yani kurvatürleri
3. Kırılma sonucu odaklaşma uzunluğu (gözün ön - arka uzunluğu) yani gözün aksiyal uzunluğu
gibi olaylardan etkilenmekte ve bunların normal değerler dışına sapması sonucu ametropiye sebep olmaktadır.
Tüm bu bağlamlarda göz, insanın doğumundan ölümüne kadar değişim içinde olması nedeni ile yaşamın herhangi bir döneminde kırılma kusuru ile karşı karşıya kalmaktadır. Bugünkü anlayışa göre kırılma kusurları (ametropi) değişik toplumlarda ırk, genetik geçiş, beslenme ve kültür seviyesi gibi etkenlere bağlı olarak çok değişiklik göstermektedir. Çok değişiklikler olmasına karşın toplumun %75'inin emetrop olmasının nedeni emetrop gözün otomatik olarak uyumlu olmasıdır. Yani gözün ön-arka uzunluğu büyük bir gözde kornea eğriliğinin az ve lensin daha yaşlı olması gibi. Dolayısı ile bu gibi kırıcı ortamlar arasındaki ilişkinin bozukluğuna uyum ametropisi, kırıcı ortamlara bağlı nedenlerle ortaya çıkanlara yapısal ametropi denir.
Diğer taraftan gözdeki büyüme santral sinir sistemine benzer ve iki dönemi vardır. Hızlı Dönem ve Yavaş Dönem (Juvenil Faz).
Gözün ilk yaşta uzunluğu 16 mm ve göz merceğinin kırma gücü +36 dioptridir. Buna karşın korneanın daha dik olması nedeni ile bebeklerin %85'i kısa gözlü olması nedeni ile hipermetroptur (ametrop). Göz 4 yaşında 23 mm uzunluğa ulaşmasına karşın göz merceğinin kırıcı gücü daha çabuk azaldığı için 3 ile 6 yaş arasında hipermetropide artış olmaz, biraz azalır. 3 ile 14 yaş arasında göz ancak 0.1 mm daha uzayarak 24 mm'ye ulaşır. Bu dönemde +4 kadar olan hipermetropiler püberte ile emetropiye döner. Buna karşın genetik geçiş, beslenme, ırksal bazı faktörlerin etkisiyle göz uzamaya devam eder ve 24 mm'yi aşar ise ve kompen-satuvar elemanlar buna u-yum gösteremez ise göz bu dönemden sonra miyopi olarak adlandırılan ametro-pik duruma geçer . Sonuç olarak erişkin bir toplumda hipermetropi %I0-15, miyopi % 15-25 sıklıktadır. Geri kalan çoğunluk ise emetroptur. Prespiyopik kusuru da dikkate alırsak erişkin toplumun %75'inde şöyle veya böyle kırılma kusuru mevcuttur.
Kornea Goz Mercegi Pupipal Retina Nedir
Gözün Kırıcı Ortamları
Basit anlamda yapı olarak göz fotoğraf makinesine benzetilebilir. Fotoğraf makinesinin objektif kısmını gözün kırıcı ortamları, diyaframını pupilla film tabakasını ise retina oluşturmaktadır.
Gözyaşı film tabakası kornea, göz merceği (lens), hümor aköz, vitreus gözün kırıcı ortamlarıdır. Gözyaşı film tabakası, hümor aköz ve vitreus sıvı ortamlar olmasına karşın kornea ve lens dokusal yapılardır. Sıvı ortamların kırıcılıktaki işlevi az olduğu için uygulama açısından etkin olan kornea ve göz merceğidir.
Kornea Nedir, Göz Kornea, Kornea Tabakası
Optik açıdan konveks-konkav bir mercektir. Ön yüzü (hava-gözyaşı-kornea ön yüzü) arka yüzden (kornea arka yüzü ile ümör aköz önyüzü arası) daha kırıcıdır. Korneanın kırıcı indisi 1.376, kırıcı gücü ise +43 diyoptridir. Gelişimini tamamladıktan sonra değerleri sabitleşir.
Not: Klinik uygulamada kornea önyüz yarıçapı ve kırıcı gücü KERATOMETRE ile. yüzey topografisi BİLGİSAYARLI KORNEA TOPOGRAFİ cihaz, kalınlığı ise PAKİMETRİ cihazları ile sayısal olarak değerlendirilir.
Göz Merceği (Lens), Göz Mercek
Bikonveks bir mercektir ve önde hümör aköz, arkada vitreııs ön yüzü ile temastadır. Daha az kırıcı bir ortamdır. Kırıcı gücü +19.70 dioptri ve kırıcı indisi 1.41 'dir.
Lensin işlevi akomodasyon (uyum) olayında 6 m içindeki nesnelerin retinada odaklaşması için kırıcılık gücü değiştirme özelliğidir.
Not: Klinik uygulamada gücü ULTRASONİK BİOMETRİ yöntemi ile kendine has formüller uygulanarak saptanabilir. Dolayısı ile katarakt ameliyatı ile alman göz merceği yerine yapay göz içi merceğinin (GİL) uygun diyoptride olanın uygulanması olanağını sağlar.
Gözün Kırıcı Ortam Değerleri
AKSİYEL UZUNLUK 22.3- 26 mm - (24.2 ± 0.85)
KORNEANIN KIRMA GUCU +39.0-47.6 D - (43.1 ± 1.62)
LENSİN KIRMA GÜCÜ + 15.5-23.9 D - (19.7 ± 1.62)
Pupipal
Göze giren ışık miktarını ve odak derinliğini ayarlar (uyum). Sapmaları ortadan kaldırılır.
Retina Nedir
Hayalin oluşması için çok düşük aydınlıkta bile çok hassas olan rodlarla ve aşırı aydınlatmada bile çözünüm ve ayrım yapabilen renkleri değerlendiren konileri içerir. Bir veya iki quantlık ışık enerjisi bile rodları uyarmaya yeter. Diğer taraftan tükenmez bir şekilde retinal görsel hücrelerin yenilenmesi, mevcut duruma hızla gerekli nöral ayarlamalara daha yavaş cevap vererek en düşük aydınlatma seviyesinde bile retinanın işlevini yapmasını sağlar. Oluşan hayalleri görsel beyin merkezlerine aktarır.
Basit anlamda yapı olarak göz fotoğraf makinesine benzetilebilir. Fotoğraf makinesinin objektif kısmını gözün kırıcı ortamları, diyaframını pupilla film tabakasını ise retina oluşturmaktadır.
Gözyaşı film tabakası kornea, göz merceği (lens), hümor aköz, vitreus gözün kırıcı ortamlarıdır. Gözyaşı film tabakası, hümor aköz ve vitreus sıvı ortamlar olmasına karşın kornea ve lens dokusal yapılardır. Sıvı ortamların kırıcılıktaki işlevi az olduğu için uygulama açısından etkin olan kornea ve göz merceğidir.
Kornea Nedir, Göz Kornea, Kornea Tabakası
Optik açıdan konveks-konkav bir mercektir. Ön yüzü (hava-gözyaşı-kornea ön yüzü) arka yüzden (kornea arka yüzü ile ümör aköz önyüzü arası) daha kırıcıdır. Korneanın kırıcı indisi 1.376, kırıcı gücü ise +43 diyoptridir. Gelişimini tamamladıktan sonra değerleri sabitleşir.
Not: Klinik uygulamada kornea önyüz yarıçapı ve kırıcı gücü KERATOMETRE ile. yüzey topografisi BİLGİSAYARLI KORNEA TOPOGRAFİ cihaz, kalınlığı ise PAKİMETRİ cihazları ile sayısal olarak değerlendirilir.
Göz Merceği (Lens), Göz Mercek
Bikonveks bir mercektir ve önde hümör aköz, arkada vitreııs ön yüzü ile temastadır. Daha az kırıcı bir ortamdır. Kırıcı gücü +19.70 dioptri ve kırıcı indisi 1.41 'dir.
Lensin işlevi akomodasyon (uyum) olayında 6 m içindeki nesnelerin retinada odaklaşması için kırıcılık gücü değiştirme özelliğidir.
Not: Klinik uygulamada gücü ULTRASONİK BİOMETRİ yöntemi ile kendine has formüller uygulanarak saptanabilir. Dolayısı ile katarakt ameliyatı ile alman göz merceği yerine yapay göz içi merceğinin (GİL) uygun diyoptride olanın uygulanması olanağını sağlar.
Gözün Kırıcı Ortam Değerleri
AKSİYEL UZUNLUK 22.3- 26 mm - (24.2 ± 0.85)
KORNEANIN KIRMA GUCU +39.0-47.6 D - (43.1 ± 1.62)
LENSİN KIRMA GÜCÜ + 15.5-23.9 D - (19.7 ± 1.62)
Pupipal
Göze giren ışık miktarını ve odak derinliğini ayarlar (uyum). Sapmaları ortadan kaldırılır.
Retina Nedir
Hayalin oluşması için çok düşük aydınlıkta bile çok hassas olan rodlarla ve aşırı aydınlatmada bile çözünüm ve ayrım yapabilen renkleri değerlendiren konileri içerir. Bir veya iki quantlık ışık enerjisi bile rodları uyarmaya yeter. Diğer taraftan tükenmez bir şekilde retinal görsel hücrelerin yenilenmesi, mevcut duruma hızla gerekli nöral ayarlamalara daha yavaş cevap vererek en düşük aydınlatma seviyesinde bile retinanın işlevini yapmasını sağlar. Oluşan hayalleri görsel beyin merkezlerine aktarır.
Geometrik Optik
Geometrik Optik
Işığın demet şeklinde yayılmasını ve ortamdaki davranışını inceler.
I. Kırılma (Refraksiyon)
Işık dik bir ortama çarparsa geçer ve geçtiği ortamın kırılma indisi ile orantılı olarak yavaşlar. Işık demeti, düşük kırılma indili bir ortamda (hava) yüksek kırılma indili bir ortama (su) girerse kırılma(refraksiyon)'ya uğrar yani açısı daralır ve hızı yavaşlar. Nedeni ise demetin alt kenarının üst kısımdan önce suya girmesi yani demetin alt kenarı suya girmiş ve hızı kesilmişken (300.000'den 200.000 km/sn'ye düşmesi) üst kenarı havada yoluna devam etmektedir ve sonuçta aşağı doğru sapar (kırılma).
Ters yönde ise geliş açısı büyüdükçe kırılma açısı her seferinde daha da artacak ve bir noktada 90° olacaktır. Yani ortam yüzeyine teğet olacaktır (kritik geliş açısı).
Gözlük camı ile hava düzeyi arasındaki ışık geliş açısı 41°, kornea ve hava düzeyi arasındaki kritik geliş açısı 46°'dir. Dolayısı ile göz içinden yansıyan ışık demetleri göz dışına çıkamayacağından ve göz içine yansır. Gözün ön kamera açısı görülmez. Göze yerleştirilen bir konlakt lens ile kritik geliş açısı aşılarak ön kamera açısı görünür hale getirilir (GONİOSKOPİ).
2. Prizmalar
Üçgen kesitli tabanı ve tepesi olan kırıcı ortamlardır. Işık demeti yolu üzerine bir prizma yerleştirilirse tüm demetler tabana doğru yer değiştirir. 1 metre uzaktaki bir cismin görüntüsünü 1 cm kaydıran prizmanın gücü 1 prizma dioptiridir (İD). Birçok prizmatik parçadan oluşmuş ve yüzey eğriliğine göre arkasındaki cismi büyüten veya küçülten saydam ortamlara mercek denir.
3. Mercekler
Yüzeyleri küre parçası olan merceklere sferik (küresel) mercek denir. Merceklerden taban tabana prizmalardan oluşmuşları konveks (dış bükey - yakınsak) ve konkav (iç bükey - ıraksak) tipleri vardır. Küresel olan mercekler miyopi ve hipermetropinin düzeltilmesinde kullanılır.
Işığın demet şeklinde yayılmasını ve ortamdaki davranışını inceler.
I. Kırılma (Refraksiyon)
Işık dik bir ortama çarparsa geçer ve geçtiği ortamın kırılma indisi ile orantılı olarak yavaşlar. Işık demeti, düşük kırılma indili bir ortamda (hava) yüksek kırılma indili bir ortama (su) girerse kırılma(refraksiyon)'ya uğrar yani açısı daralır ve hızı yavaşlar. Nedeni ise demetin alt kenarının üst kısımdan önce suya girmesi yani demetin alt kenarı suya girmiş ve hızı kesilmişken (300.000'den 200.000 km/sn'ye düşmesi) üst kenarı havada yoluna devam etmektedir ve sonuçta aşağı doğru sapar (kırılma).
Ters yönde ise geliş açısı büyüdükçe kırılma açısı her seferinde daha da artacak ve bir noktada 90° olacaktır. Yani ortam yüzeyine teğet olacaktır (kritik geliş açısı).
Gözlük camı ile hava düzeyi arasındaki ışık geliş açısı 41°, kornea ve hava düzeyi arasındaki kritik geliş açısı 46°'dir. Dolayısı ile göz içinden yansıyan ışık demetleri göz dışına çıkamayacağından ve göz içine yansır. Gözün ön kamera açısı görülmez. Göze yerleştirilen bir konlakt lens ile kritik geliş açısı aşılarak ön kamera açısı görünür hale getirilir (GONİOSKOPİ).
2. Prizmalar
Üçgen kesitli tabanı ve tepesi olan kırıcı ortamlardır. Işık demeti yolu üzerine bir prizma yerleştirilirse tüm demetler tabana doğru yer değiştirir. 1 metre uzaktaki bir cismin görüntüsünü 1 cm kaydıran prizmanın gücü 1 prizma dioptiridir (İD). Birçok prizmatik parçadan oluşmuş ve yüzey eğriliğine göre arkasındaki cismi büyüten veya küçülten saydam ortamlara mercek denir.
3. Mercekler
Yüzeyleri küre parçası olan merceklere sferik (küresel) mercek denir. Merceklerden taban tabana prizmalardan oluşmuşları konveks (dış bükey - yakınsak) ve konkav (iç bükey - ıraksak) tipleri vardır. Küresel olan mercekler miyopi ve hipermetropinin düzeltilmesinde kullanılır.
Optik Fizik İsigin Sacinimi Kamasma
Optik Fizik
Işığın girişimi, kırınımı, polarizasyonu ve saçılımı gibi olayları DALGA TEORİSİ ile açıklar.
1. Girişim
Aynı kaynaktan köken alan ışık kaynakları iki yarıktan bir ekrana yansıtılır ise aydınlık ve karanlık ortam oluşur. Işık dalgalarının birbirinin üzerine bindiği bölgelerde ışık yoğunluğu fazla —yapıcı girişim - birbirlerini yok ettiği bölgelerde ışık amplitüdünün sıfır olması - soluk (karanlık) girişim — olacaktır. Bu yöntem yansımaların önlenmesine örneğin gözlük camlarındaki filtrelerin çözümüdür.
2. Kırınım
Işık doğru yolla yayılmaktadır. Dar bir aralıktan geçirildiğinde aralığın kenarına çarpan kısmı yolundan saparak yeni doğrultusuna yayılır. Bu olaya KIRINIM adı verilmektedir.
3. Işığın Polarizasyonu
Polarize ışık yayılma çizgisi boyunca tek düzlemde titreşim gösteren ışık demetidir. Bu da polarize olmayan ışığın yansımasından ve açısının dik olmasından oluşur (polarize güneş gözlükleri -dik ışınları geçirir, yatay ışınları emer).
4. Işığın Saçınımı
Toz tanecikleri bulunan ortamda ışık bu taneciklere çarparak başka yönlere yansır. Tanecikler ışık dalga boyundan büyük ise saçılıma uğrar ve beyaz renk ortaya çıkar. Hava molekülleri gibi ışığın dalga boyundan küçük ortamlarda ışığın saçılımı dalga boyunun 4. kuvvetiyle ters orantılıdır. Örneğin mavi rengin dalga boyu kırmızının yarısı olduğu için mavi ışık havada kırmızıya göre 16 kez daha fazla saçılıma uğrar gökyüzünün mavi görülmesi buna bağlıdır.
Gözde ise kollajen fibrillerden yapılmış kornea ve fıbriller yapılı göz merceği gibi homojen yapılarda birbirine paralel ve sıkı yerleşim düzeni gösterirler ve aralarındaki boşluk ışığın dalga boyuna göre çok daha kısadır. Dolayısıyla kornea ve göz merceğinde saçılım olmaması nedeniyle SAYDAM görünürler. Sklera fibrilleri korneanınkine göre daha kalın olması, aralarının ışık dalga boyundan büyük olması nedeniyle saçılma fazla olduğundan doku KESİF görülür.
KAMAŞMA olayı ise: Parlak ışığın görme noktasındaki görüntünün kontrastını azaltması ve ayrıntının silinmesidir
Işığın girişimi, kırınımı, polarizasyonu ve saçılımı gibi olayları DALGA TEORİSİ ile açıklar.
1. Girişim
Aynı kaynaktan köken alan ışık kaynakları iki yarıktan bir ekrana yansıtılır ise aydınlık ve karanlık ortam oluşur. Işık dalgalarının birbirinin üzerine bindiği bölgelerde ışık yoğunluğu fazla —yapıcı girişim - birbirlerini yok ettiği bölgelerde ışık amplitüdünün sıfır olması - soluk (karanlık) girişim — olacaktır. Bu yöntem yansımaların önlenmesine örneğin gözlük camlarındaki filtrelerin çözümüdür.
2. Kırınım
Işık doğru yolla yayılmaktadır. Dar bir aralıktan geçirildiğinde aralığın kenarına çarpan kısmı yolundan saparak yeni doğrultusuna yayılır. Bu olaya KIRINIM adı verilmektedir.
3. Işığın Polarizasyonu
Polarize ışık yayılma çizgisi boyunca tek düzlemde titreşim gösteren ışık demetidir. Bu da polarize olmayan ışığın yansımasından ve açısının dik olmasından oluşur (polarize güneş gözlükleri -dik ışınları geçirir, yatay ışınları emer).
4. Işığın Saçınımı
Toz tanecikleri bulunan ortamda ışık bu taneciklere çarparak başka yönlere yansır. Tanecikler ışık dalga boyundan büyük ise saçılıma uğrar ve beyaz renk ortaya çıkar. Hava molekülleri gibi ışığın dalga boyundan küçük ortamlarda ışığın saçılımı dalga boyunun 4. kuvvetiyle ters orantılıdır. Örneğin mavi rengin dalga boyu kırmızının yarısı olduğu için mavi ışık havada kırmızıya göre 16 kez daha fazla saçılıma uğrar gökyüzünün mavi görülmesi buna bağlıdır.
Gözde ise kollajen fibrillerden yapılmış kornea ve fıbriller yapılı göz merceği gibi homojen yapılarda birbirine paralel ve sıkı yerleşim düzeni gösterirler ve aralarındaki boşluk ışığın dalga boyuna göre çok daha kısadır. Dolayısıyla kornea ve göz merceğinde saçılım olmaması nedeniyle SAYDAM görünürler. Sklera fibrilleri korneanınkine göre daha kalın olması, aralarının ışık dalga boyundan büyük olması nedeniyle saçılma fazla olduğundan doku KESİF görülür.
KAMAŞMA olayı ise: Parlak ışığın görme noktasındaki görüntünün kontrastını azaltması ve ayrıntının silinmesidir
Gorme Nedir Gorme Olayı Nasil Olur
Görme Nedir, Görme Olayı, Görme Nasıl Olur?
Görme, ortamdaki ışık ve cisimlerin duyusal retinadaki fotoreseptör hücreleri tarafından algılanmasıdır. Bu işlem fotoreseptör dış segmentlerindeki görme pigmentleri tarafından yapılır. Görme pigmentleri retinal ve opsin'den oluşur. Rod reseptörleri ndeki görme pigmenti rodopsin, koni reseptörlerindeki pigment, ise iodopsindir. Işığın etkisiyle retinal ve opsinin birbirinden ayrılması membran potansiyelde değişikliğe yol açar ve bir impuls yaratır. Bu fotoşimik olaylarla elektriksel impuls olarak optik sinire, oradan da oksipital korteksteki görme merkezlerine gönderilir. Olay üç nöronlu ve iki sinapslıdır. Birinci nöron, koni ve bipolur hücreler olup ganglion hücrelerle sinaps yapar. İkinci nöron olan ganglion hücreleri optik sinir aracılığı ile lateral genikulate cisme ulaşır. İkinci sinaps buradadır. Sinaps sonrası üçüncü nöron olarak optik radyasyo lifleriyle korteksteki görme merkezine ulaşır. Gözün bütün diğer yapıları bu işleme yardım etmekle görevlidir. Kornea ve lensin kırıcılığı, uveanın besleyici rolü, skleranın koruyuculuğu, gözdışı kaslar yardımı ile ilgi noktasına fiksasyon hep bu fotoreseptör işlevine yöneliktir ve görsel dünyadaki hayaller sürekli bir şekilde alınır ve iletilir. Bu işlevi yapan asıl nokta özellikle retinadaki makuladır. Dolayısıyla, görme kavramı makulanın görevi olan; görme keskinliği, kontrast görme, renkli görme, karanlık adaptasyonu ile görme alanı ve sonucu binoküler görme ile stereopsis (derinlik hissi) gibi birçok kalitatif ve kantitatif özelliklere sahiptir. Normal görme için tüm bunların fizyolojik sınır içinde olması gerekir.
Bunlar:
Görme Keskinliği: Çevreden göze 1 dakikalık açıyla gelen cismi fark edebilme yeteneğidir.
Kontrast Görme: Zemindeki aydınlık ile üzerindeki cismin aydınlık farkını, zıtlığını fark edebilme yeteneğidir (örneğin sisli havada sürücünün bir yayayı fark etmesi gibi).
Renkli Görme: 380-760 nm dalga boyundaki ışık insan gözü için algılanabilir yani görünebilir ışıktır. Detayı ve rengi görmeye yarayan kon reseptörleri 3 ayrı dalga boyundaki ışığı algılayabilecek biçimde farklılaşmıştır. Uzun dalga boyu algılayan konlar kırmızıya, orta dalga boyu algılayan konlar yeşile, kısa dalga boyu algılayan konları da mavi ışığa maksimum absorbsiyonla cevap verir. Konlardaki renk görme ile ilgili bu özellikleri eksikliğine bağlı olarak erkeklerin %8'inde kadınların %0,4'ünde sekse bağlı resesif kalıtımla geçen renk körlükleri ortaya çıkar.
Görme Alanı: Retinanın tüm periferi ile cevap verebildiği uzaysal alandır. Bir gözün belli bir noktaya fikse olduğu sırada çevrede algılayabildiği alanın tümüdür. Genişliği derece, derinliği ise duyarlılık olarak ifade edilir. Retina periferinde duyarlık özellikle karanlığa adapte gözlerde artmıştır. Bu rod reseptörlerinin alacakaranlıkta görmeye programlı oluşu nedeniyledir ve fonksiyonları karanlık adaptasyonu ile incelenir.
Binoküler Görme ve Derinlik Hissi: Her iki gözde foveaların algıladıkları görüntüler, oksipital korteks tarafından birleştirilir ve tek görüntüye çevrilir (füzyon). Cisimlerin kenarları, gölgeler iki ayrı gözün algıladığı görüntülerde küçük detay, farkı oluştur. Bu da stereoskopik yani derinlik hissi diğer anlamda da üç boyutlu görmeyi oluşturur.
Tüm bu görsel işlevler için gerekli olan enerji kaynağı ışıktır.
Güneş bitmeyen ışık kaynağıdır. Görme olayının meydana gelebilmesi için de elektromanyetik bir dalga olan ışığın algılanması gerekir.
Bilindiği gibi atom: Ortada bir çekirdek etrafında enerjilerine bağlı olarak belli uzaklıkta yerleşmiş yörüngelerde dönen elektronlardan oluşur (BOHR Atomu). Düşük enerji durumunda alt yörüngelerde bulunan elektronlar atomun enerjisi arttığında üst yörüngeye çıkar. Enerjisi uzun süre yetmeyeceğinden bir müddet sonra alt yörüngeye düşer. Aradaki enerji farkı bir ışık taneciği (foton) yaratır. Bu olay komşu atomdaki dış elektronun düşmesine ve diğer atomların da bu etkileşim sonucu sinüzoidal seyreden ışık dalgalarına dönüşerek saçılıma uğrar. Yayılma anında birbirlerine ve dalganın ilerleme yönüne dik bir elektriksel ve manyetik alan ortaya çıkarırlar (elektromanyetik dalgalar).
Elektromanyetik dalgalar yayılır, yansır ve emilir. Işığın boşluktaki yayılma hızı 186.000 mil/sn'dir (3xl010 cm/sn). Dalga boyu ise binlerce metreden (radyo dalgaları) çok ufak uzaklıklara (gamma ışınları) kadar olabilir. Geçtikleri ortamın atom yapısına bağlı olarak hızları yavaşlar, emilir veya yansır. Ancak elektromanyetik boyutun 380-760 nm dalga boyuna sahip olan kısmı "görülebilen ışık'"tır. Göz tarafından algılanma nedeni ise bu dalga boylarının rod ve konilerdeki pigment tarafından emilmesi ve sonucunda kimyasal reaksiyonların başlamasıdır (görme olayı). Daha yüksek veya daha düşük dalga boylarında bu olay olmadığı için bu ışınlar var oldukları halde görünmezler (görünmeyen ışınlar)
Elektromanyetik dalganın enerjisi dalga boyu ile ters orantılıdır. Bu nedenle dalga boyu kısaldıkça enerjisi artar. Örneğin 400 nm dalga boyundaki foton enerjisi 800 nm dalga boyuna göre iki kat enerji yüklüdür. Dolayısıyla X ışınları ağır doku harabiyeti, ultraviyole ışınları (UV) yanık yaparken, kırmızı ışık zararsızdır
Günümüzde ışığın üretildiği kaynakta (güneşte) ve emildiği ortamda (vücut-göz) foton özelliği boşluk, hava ve diğer saydam ortamlarda yayılırken dalga karakteri gösterdiği kabul edilmektedir. Işığın dalga özellikleri optik fizik ile ve ışığın demet şeklinde mercek prizma veya ayna gibi optik araçlardaki etkileşimini ise geometrik optik inceler. Dolayısıyla göz organının görme işlevini yapabilmesi ışığa, mercekler sisteminden oluşmuş gözün ise geometrik optik ilmi temelinde incelenmesi gerekir. Tüm bu bilimler göz muayenesi ve görmenin artırılması için kullanılan yardımcı araçların (muayene aletleri, gözlük gibi) temelini oluşturmaktadır.
Görme, ortamdaki ışık ve cisimlerin duyusal retinadaki fotoreseptör hücreleri tarafından algılanmasıdır. Bu işlem fotoreseptör dış segmentlerindeki görme pigmentleri tarafından yapılır. Görme pigmentleri retinal ve opsin'den oluşur. Rod reseptörleri ndeki görme pigmenti rodopsin, koni reseptörlerindeki pigment, ise iodopsindir. Işığın etkisiyle retinal ve opsinin birbirinden ayrılması membran potansiyelde değişikliğe yol açar ve bir impuls yaratır. Bu fotoşimik olaylarla elektriksel impuls olarak optik sinire, oradan da oksipital korteksteki görme merkezlerine gönderilir. Olay üç nöronlu ve iki sinapslıdır. Birinci nöron, koni ve bipolur hücreler olup ganglion hücrelerle sinaps yapar. İkinci nöron olan ganglion hücreleri optik sinir aracılığı ile lateral genikulate cisme ulaşır. İkinci sinaps buradadır. Sinaps sonrası üçüncü nöron olarak optik radyasyo lifleriyle korteksteki görme merkezine ulaşır. Gözün bütün diğer yapıları bu işleme yardım etmekle görevlidir. Kornea ve lensin kırıcılığı, uveanın besleyici rolü, skleranın koruyuculuğu, gözdışı kaslar yardımı ile ilgi noktasına fiksasyon hep bu fotoreseptör işlevine yöneliktir ve görsel dünyadaki hayaller sürekli bir şekilde alınır ve iletilir. Bu işlevi yapan asıl nokta özellikle retinadaki makuladır. Dolayısıyla, görme kavramı makulanın görevi olan; görme keskinliği, kontrast görme, renkli görme, karanlık adaptasyonu ile görme alanı ve sonucu binoküler görme ile stereopsis (derinlik hissi) gibi birçok kalitatif ve kantitatif özelliklere sahiptir. Normal görme için tüm bunların fizyolojik sınır içinde olması gerekir.
Bunlar:
Görme Keskinliği: Çevreden göze 1 dakikalık açıyla gelen cismi fark edebilme yeteneğidir.
Kontrast Görme: Zemindeki aydınlık ile üzerindeki cismin aydınlık farkını, zıtlığını fark edebilme yeteneğidir (örneğin sisli havada sürücünün bir yayayı fark etmesi gibi).
Renkli Görme: 380-760 nm dalga boyundaki ışık insan gözü için algılanabilir yani görünebilir ışıktır. Detayı ve rengi görmeye yarayan kon reseptörleri 3 ayrı dalga boyundaki ışığı algılayabilecek biçimde farklılaşmıştır. Uzun dalga boyu algılayan konlar kırmızıya, orta dalga boyu algılayan konlar yeşile, kısa dalga boyu algılayan konları da mavi ışığa maksimum absorbsiyonla cevap verir. Konlardaki renk görme ile ilgili bu özellikleri eksikliğine bağlı olarak erkeklerin %8'inde kadınların %0,4'ünde sekse bağlı resesif kalıtımla geçen renk körlükleri ortaya çıkar.
Görme Alanı: Retinanın tüm periferi ile cevap verebildiği uzaysal alandır. Bir gözün belli bir noktaya fikse olduğu sırada çevrede algılayabildiği alanın tümüdür. Genişliği derece, derinliği ise duyarlılık olarak ifade edilir. Retina periferinde duyarlık özellikle karanlığa adapte gözlerde artmıştır. Bu rod reseptörlerinin alacakaranlıkta görmeye programlı oluşu nedeniyledir ve fonksiyonları karanlık adaptasyonu ile incelenir.
Binoküler Görme ve Derinlik Hissi: Her iki gözde foveaların algıladıkları görüntüler, oksipital korteks tarafından birleştirilir ve tek görüntüye çevrilir (füzyon). Cisimlerin kenarları, gölgeler iki ayrı gözün algıladığı görüntülerde küçük detay, farkı oluştur. Bu da stereoskopik yani derinlik hissi diğer anlamda da üç boyutlu görmeyi oluşturur.
Tüm bu görsel işlevler için gerekli olan enerji kaynağı ışıktır.
Güneş bitmeyen ışık kaynağıdır. Görme olayının meydana gelebilmesi için de elektromanyetik bir dalga olan ışığın algılanması gerekir.
Bilindiği gibi atom: Ortada bir çekirdek etrafında enerjilerine bağlı olarak belli uzaklıkta yerleşmiş yörüngelerde dönen elektronlardan oluşur (BOHR Atomu). Düşük enerji durumunda alt yörüngelerde bulunan elektronlar atomun enerjisi arttığında üst yörüngeye çıkar. Enerjisi uzun süre yetmeyeceğinden bir müddet sonra alt yörüngeye düşer. Aradaki enerji farkı bir ışık taneciği (foton) yaratır. Bu olay komşu atomdaki dış elektronun düşmesine ve diğer atomların da bu etkileşim sonucu sinüzoidal seyreden ışık dalgalarına dönüşerek saçılıma uğrar. Yayılma anında birbirlerine ve dalganın ilerleme yönüne dik bir elektriksel ve manyetik alan ortaya çıkarırlar (elektromanyetik dalgalar).
Elektromanyetik dalgalar yayılır, yansır ve emilir. Işığın boşluktaki yayılma hızı 186.000 mil/sn'dir (3xl010 cm/sn). Dalga boyu ise binlerce metreden (radyo dalgaları) çok ufak uzaklıklara (gamma ışınları) kadar olabilir. Geçtikleri ortamın atom yapısına bağlı olarak hızları yavaşlar, emilir veya yansır. Ancak elektromanyetik boyutun 380-760 nm dalga boyuna sahip olan kısmı "görülebilen ışık'"tır. Göz tarafından algılanma nedeni ise bu dalga boylarının rod ve konilerdeki pigment tarafından emilmesi ve sonucunda kimyasal reaksiyonların başlamasıdır (görme olayı). Daha yüksek veya daha düşük dalga boylarında bu olay olmadığı için bu ışınlar var oldukları halde görünmezler (görünmeyen ışınlar)
Elektromanyetik dalganın enerjisi dalga boyu ile ters orantılıdır. Bu nedenle dalga boyu kısaldıkça enerjisi artar. Örneğin 400 nm dalga boyundaki foton enerjisi 800 nm dalga boyuna göre iki kat enerji yüklüdür. Dolayısıyla X ışınları ağır doku harabiyeti, ultraviyole ışınları (UV) yanık yaparken, kırmızı ışık zararsızdır
Günümüzde ışığın üretildiği kaynakta (güneşte) ve emildiği ortamda (vücut-göz) foton özelliği boşluk, hava ve diğer saydam ortamlarda yayılırken dalga karakteri gösterdiği kabul edilmektedir. Işığın dalga özellikleri optik fizik ile ve ışığın demet şeklinde mercek prizma veya ayna gibi optik araçlardaki etkileşimini ise geometrik optik inceler. Dolayısıyla göz organının görme işlevini yapabilmesi ışığa, mercekler sisteminden oluşmuş gözün ise geometrik optik ilmi temelinde incelenmesi gerekir. Tüm bu bilimler göz muayenesi ve görmenin artırılması için kullanılan yardımcı araçların (muayene aletleri, gözlük gibi) temelini oluşturmaktadır.