Bel Fitigi Egzersiz ve Hareketleri

Bel Fıtığı ve Ağrısı İçin Egzersizler ve Fiziksel Aktivite

Buraya kadarki konuşmamızda bel egzersizlerinin öne­mini vurguladınız. Egzersizler nasıl uygulanmalıdır? Egzersizler bel fıtıklı hastaların tedavisinde etkinliği gösterilmiş ve sık olarak uygulanan tedavi yöntemleri ara­sındadır. Belirli bir program içinde uygulanır. Bel ağrısın­dan korunmada, ağrının azaltılmasında, tekrarlanması ve yerleşmesinin engellenmesinde ve tedavide egzersizler te­mel rol oynar.

Egzersizlerin amacı tam olarak nedir?

Egzersizlerin başlıca amacı şunlardır:
Sırt, bel ve karın kaslarının kuvvetini, dayanıklılığını ve esnekliğini artırmak,
Duruşu iyileştirmek,
Eklemlerin hareketliliğini kolaylaştırmak,
Kondisyonu iyileştirmek.
Egzersizleri doktor önermeli

Egzersiz yaparken nelere dikkat edilmesi gerekir?

Egzersize ağrılı atak dönemi iyileştikten sonra doktor önerisiyle başlanmalıdır. Çünkü egzersizler rahatsızlığın du­rumuna göre verilmeli ve kişiye özel program yapılmalıdır.
Programa hafif yoğunlukta, az sayıda egzersizlerle baş­lanmalı, sonra yoğunluk giderek artırılmalıdır.

Bel Fıtığı Egzersizi

Egzersiz yapılırken nefes tutulmamalı, rahat nefes alıp vermeye özen gösterilmelidir.
Egzersiz yanlış uygulandığında yarar yerine zarar vere­bilir. Örneğin bel fıtıklı hasta egzersiz sırasında nefesini tu­tar ve kendini sıkarsa karın içi basıncını artırır, bu da fıtı­ğına zarar verir.
Egzersizler, yaşam biçimi olmalı ve düzenli olarak ya­pılmalıdır.
Sabah yapılan egzersizler güne rahat başlamada, ak­şam yapılan egzersizler ise uyumayı kolaylaştırmada etki­lidir.
Egzersizler yapıldığı sürece yararlıdır, bırakıldıktan sonra kısa sürede etkisi kaybolur.

Bel fıtıklı hastalar için ne tür egzersizler vardır?
Bu bölümün sonunda basit bazı egzersiz örnekleri vere­ceği, bunların dışında özel olarak uygulanan beli ve omurgayı doğal olarak korselemeye ve bazı özel kasları çalıştırmaya dayalı egzersiz programları da vardır. Stabilizasyon egzersizleri denen bu egzersizler, karın ve sırt kas­larını kullanarak omurgada fizyolojik pozisyonu bulmaya, doğal korselemeye dayalı bir dizi egzersizdir. Doğal korseleme, omurganın ve leğen kemiğinin ağrısız, en rahat du­rumda bulunduğu karın ve sırt kaslarının uyum içinde ça­lıştığı bir pozisyondur.

Doğal korseleme egzersizleri nasıl bir programla uygu­lanır?

Stabilizasyon egzersizleri, belirli bir program içinde aşama aşama uygulanan yaklaşık 30 egzersizden oluşur. Bel fıtıklı hastalarda ağrıyı azaltmada ve fonksiyonları iyi­leştirmede etkinliği kanıtlanmıştır. Haftada 2-3 gün ve 6-8 hafta süreyle klinikte uygulanan programa hasta daha sonra evinde devam eder.

Yeni bir araştırmamızda, bel fıtıklı hastalarda stabili­zasyon egzersizleri ile izokinetik egzersizler olarak adlan­dırılan ve pahalı bir cihazla uygulanan egzersizlerin etkin­liğini karşılaştırdık ve stabilizasyon egzersizlerinin diğerin­den daha etkili olduğunu saptadık. Stabilizasyon egzersiz­leri bel fıtığı ameliyatı sonrasında da iyileşmeyi kolaylaş­tırmaktadır.

Egzersizler ne gibi durumlarda uygulanmamalı?
Egzersizler şu durumlarda uygulanmamalıdır:
Ağrının şiddeti fazlaysa,
Egzersiz sonrası oluşan ağrı 2 saatten fazla sürüyorsa,
Enfeksiyon hastalıkları gibi genel durumu olumsuz et­kileyen hastalık varsa.

Kondisyon egzersizleri ne demektir?
Bel ağrısı ile kondisyon arasındaki ilişkinin belirlenme­sinden sonra kondisyon egzersizleri bel ağrısı tedavi prog­ramlarının önemli bir parçası haline gelmiştir. Ağrılı atak durumu iyileştikten sonra yoğunluğu zamanla artırılan kondisyon egzersizleri kasları güçlendirir, hareketliliği artı­rır. Endorfin denen bir hormon salgılatarak ağrıyı azaltır ve genel olarak iyi hissetmeyi sağlar. Genel vücut formunu iyileştirir. Kemikleri güçlendirerek ileri yaşlarda oluşan ke­mik zayıflamasından, osteoporozdan korunmada da etki­lidir.

Kondisyon egzersizlerinin vücudun genel sistemine et­kileri nasıldır?

Kas-iskelet yapı üzerinde olumlu etkileri yanında kalp ve akciğerlerin dayanıklılığını artırır. Kan basıncı, kan şe­keri ve kan yağlan üzerinde olumlu etki gösterir.
Kondisyon egzersizleri nasıl yapılmalıdır? Kondisyonu iyileştiren fiziksel aktiviteler belirli bir dü­zende haftada en az 3 kez, bir kerede en az 30 dakika sü­reyle ve belirli hedef kalp hızında yapılmalıdır. Hedef kalp hızı, maksimum kalp hızının (nabzın en çok artabileceği düzey) yüzde 50-80'idir. Maksimum kalp hızı şu formülle bulunur:
Maksimum kalp hızı = 220 - yaş
Örneğin 40 yaşındaki bir kişinin maksimum kalp hızı, dakikada,
220-40 = 180'dir.
Bu kişi fiziksel aktiviteye bu Habız sayısının yüzde 50'siyle başlayıp yüzde 80'ine kadar çıkabilir. Yani,
180 X % 50 = 90 nabızla başlar ve nabız sayısını za­manla yavaşça artırarak dakikada,
180 X % 80 = 144'e çıkarabilir.

Kondisyonu iyileştiren aktiviteler nelerdir?
En kolay yapılanı yürümedir. Ayrıca bisiklete binme, koşma, yüzme önerilen diğer aktiviteler arasındadır. Bu aktiviteler sırasında özellikle bisiklete binerken omurganın düzgün tutulması, beldeki kavisin korunması önemlidir.

Kondisyonu iyileştirmek için önerdiğiniz sporlar nelerdir?

Sırtüstü yüzme en çok önerilen sporlardan biridir. Ka­yak da önerdiğimiz bir diğer spordur. Çünkü kayak sıra­sında omurgayı düzgün ve dengede tutmak, futbol, tenis gibi sporlarla kıyaslandığında çok daha kolaydır.

Önerilmeyen sporlar var mıdır?


Birçok spor bel sorunu olanlar için önerilmemektedir. Ani dönme, ani hareket gereken sporlar tehlikelidir. Örne­ğin futbol, voleybol, tenis gibi sporlar öncesinde ısınma hareketleri yapılmazsa, kaslar iyice hazır olmadığı için sa­katlanmalar olabilir.

Yaşamında düzenli fiziksel aktivite olmayan ve yeni başlayanlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

45 yaş üstünde fiziksel etkinliğe başlayanların ve kalp, tansiyon, omurga sorunu ya da başka bir sistemle ilgili so­runu olanların, fiziksel aktivite planlanmadan önce dokto­ra danışmaları gereklidir.

Dogru Oturma Pozisyonu

Düzgün oturma ne demektir? Bel Fıtığı Hakkında

Oturma yerinizin ve pozisyonunuzun uygun olmama­sı, beli zorlayarak ağrıya neden olur. Oturulacak yer ne çok sert ne de yumuşak olmalı, kol koyma yerlerinin, oturma yerinin ve arkalığının yüksekliği ve eğimi kişiye uygun olmalıdır. Belin kavisini destekleyen, oturma yeri ile arkalığı arasında 90-110 derece açı bulunan ve arkalı­ğı omuzlara kadar yükselen sandalyeler doğru oturma için uygundur.

Bel sorunlarında en önemli konulardan biri de ağırlık kaldırma... Doğru ağırlık kaldırma nasıl olmalıdır? Ağırlık kaldırma bel ağrısının gelişmesinde önemli rol oynar. Emniyetli olarak kaldırılabilecek en fazla ağırlığın miktarı konusunda belirli bir kural yoktur. Bu, genellikle materyalin büyüklüğü, şekli ve ağırlığı, kaldırma pozis­yonu ve fiziksel güç gibi durumlara göre değişir. Belde zorlanma, omurganın kavisleri bozuldukça, bel kavisi düzleştikçe, tersine döndükçe ve yük vücuttan uzak tu­tuldukça artar. Ağırlık orta hatta ve gövdeye yakın tutul­malıdır. Ağır cisimlerin omuzlar seviyesinden yukarıya kaldırılması veya diz seviyesinden aşağı indirilmesi omurgayı zorlar. Ağırlığı kaldırmadan önce nasıl ve ne yapılacağı planlanmalı, cismin ağırlığı, cismi kaldırıp kaldıramayacağı, nereye götüreceği, geçilecek yolun açık ve güvenli olup olmadığı düşünülmelidir

Belinize Zarar Vermeden Ağırlık Kaldırmak, Doğru oturma Pozisyonu

Dengeli bir duruş sağlayabilmek için geniş bir destek alanı oluşturun. Bunun için ayaklarınızı birbirinden ayrı olarak, öndeki ayağınız ağırlığı hareket ettirece­ğiniz yönde olmak üzere bir ayağınızı diğerinin önü­ne koyun.
Belinizi öne eğmeden, omurganızı düzgün tutarak, kavislerini koruyarak, kalça ve dizlerden bükerek çömelin. Kaldırma sırasında omurganızın düzgünlü­ğünü koruyun, yana eğmeyin ve döndürmeyin.

Ağırlığı iki ucundan sıkıca tutarak kaldırıp kaldıra­mayacağınızı kontrol edin. Orta hatta ve gövdenize yakın tutun ve omurganızın düzgünlüğünü koruya­rak doğrulun. Ağırlığı aşağı koyarken aynı işlemin tersini sırayla tekrarlayın.
Cisim fazla ağırsa yardım isteyin veya yardımcı araç kullanın.
Cismi omuz seviyesinin üstüne kaldırmayın, gerekir­se bunun için merdiven veya basamak kullanın.
Cismi itmek veya çekmek gerekiyorsa itmek beli da­ha az zorladığı için itin

Birçok insan sabah yatağından bel ağrısıyla uyanır. Bunun nedeni, sıklıkla uygun olmayan yataklar ve uyu­ma pozisyonlarıdır. Yatağın ve uyuma pozisyonunun uy­gun olması için aşağıdaki önerilere dikkat edilmesi gere­kir:

Yatılan yer düz, ne çok sert ne de çok yumuşak ol­malıdır.
Yastık ince olmalı, omuzlara kadar gelmeli ve boyun kavisini desteklemelidir.
Ağrılı dönemlerde sırtüstü yatıldığında, belin ve diz­lerin altını küçük bir yastıkla desteklemek gerekir. Yan yatışta da dizlerin arasına küçük bir yastık kon­malıdır.

Uzun süreli araba kullanma sırasında bel kötü duruş ve titreşime bağlı olarak zorlanır. Son yıllarda araba ta­sarımlarında koltukların uygun ve ergonomik olmasına dikkat edilmektedir. Bel kavisini desteklemek, öne kamburlaşarak oturmamak, emniyet kemerini kullanmak, yanlardaki aynaların uygun olması zorlanmayı azalta­caktır. Uzun süreli araba kullanırken sık sık küçük mola­lar vermek ve hareket etmek bel sağlığı için yararlıdır.

Ev işi yaparken nelere dikkat etmek gerekiyor?

Günlük yaşamımızdaki pek çok hareket esnasında be­limizi ve vücudumuzu yanlış kullanmakta ve belimize za­rar vermekteyiz. Ev temizliği, ütü yapma, yemek yapma gibi ev işleri sırasında, alışverişte, seyahatte, bahçe işle­rinde omurgayı düzgün tutmaya, öne eğilirken dizleri bükmeye özen göstermek gerekir.

Beli Zorlayan Üç Hareket, Doğru oturma Şekilleri

1. Dizleri bükmeden öne eğilmek,
2. Bu pozisyonda ağır kaldırmak,
3. Kalçalar sabitken beli ve gövdeyi döndürmek.

Bel Ağrısından Korunmak İçin

Bel hastalıkları ve riskler hakkında bilgi sahibi olun­malı ve risklerden uzak durulmalı,
Günlük yaşamda ve işte bel, omurga ve vücut doğru pozisyonlarda kullanılmalı,
Düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite yapılmalı.

Bel Okulu ve Bel Fitigi

Bel Okulu Nedir? Bel Fıtığı

Bel okulu, kişilerin bellerini tanıdıkları, beli, omurga­yı ve vücudu doğru kullanarak bel ağrısından korunmayı ve bellerinin sorumluluklarını almayı öğrendikleri bir koruma eğitimi programıdır. Bel okulunda hasta grupla­rına günlük yaşamda beli koruma yöntemleri ve temel egzersizler öğretilir.

Bel okulu ülkemizde ne zamandır uygulanıyor?
Bel koruma eğitimi Batı dünyasında 1950'li yıllardan beri uygulanılıyor. Ülkemizde ise ilk bel okulu 1990 yı­lında, İstanbul Tıp Fakültesi'nde benim sorumluluğumda başlatıldı. İngiltere'de öğrendiğim İsveç bel okulu mode­lini örnek alarak başlattığımız eğitim programını, yıllar içinde hastalarımızdan ve çalışmalarımızdan elde ettiği­miz deneyimlerle geliştirdik ve kendi bel okulumuzu oluşturduk.

Kliniğimizde başlattığımız bel okulu, aynı zamanda Türkiye'nin son yıllarda çok yaygınlaşan hasta okulları­nın ilkidir.

Bel okulu kapsamında hastaya hizmet verme yanında uluslararası dergilerde yayınlanan ve kongrelerde sunu­lan aısaştırmalar yaptık. Çeşitli kurumlardan gelen he­kimlerimize eğitim verdik. Günümüzde bel okulu hem devlet kurumlarında hem de özel sektörde yaygınlaş?rak uygulanmaktadır. Bundan gurur duyuyoruz.

Bel okulu eğitiminin süresi ne kadardır?
Klasik uygulamalarda genellikle 4 saatlik bir eğitim­dir. Eğitimin süresi ve kapsamı uygulanan modele göre değişmektedir.

Bel okulunun etkinliği nasıldır?


Bel okulunun ağrıyı azaltmada ve fonksiyonları iyileş­tirmede etkili olduğu gösterilmiştir. Olumlu etki yıllar sonra da uzun süreli dönemlerde de devam etmektedir.

Bel Okulu Uzun Dönemde Etkili

İstanbul Tıp Fakültesi'nde Bel Okulu Programı'na ka­tılan 396 hasta 7 yıl sonra değerlendirildiğinde şunlar belirlenmiştir:
Hastaların yüzde 64'ü okulda öğrendiklerini hâlâ uyguluyor,
Hastaların yüzde %'sı ise bel okulunu yararlı bul­dukları için yakınlarına tavsiye ediyor.

Bel okulunun amacı nedir?
Temel amacı iyileştirmeyi çabuklaştırmak, nüksetmeyi engellemek ve belin sorumluluğunu almayı sağlamaktır.

Bel okulunun diğer amaçları nelerdir?
Bel okulunun başlıca amaçları şunlardır:
Belin yapısı, işleyişi, hastalıkları ve riskler hakkında bilgilendirmek,
Günlük yaşam ve iş yaşamında beli ve vücudu doğru kullanarak omurgaya binen yükü azaltmak,
Temel egzersizleri öğretmek,
Bel problemiyle başa çıkma yeteneğini geliştirmek,
Kendine güveni artırarak "belinin sorumluluğunu" almayı sağlamak, yaşam kalitesini düzeltmek,
Genel vücut formunu düzeltmek.

Beli ve vücudu doğru kullanmak ne demektir, biraz açar mısınız?
Beli ve vücudu doğru kullanmanın temeli, omurgadaki kavislerin korunarak belin zorlanmadan kullanılmasıdır.

Bel Fitigi Ameliyati

Bel Fıtığı Ameliyatı

Bel fıtığı tedavisinde ameliyata hangi durumlarda ka­rar verilir?

Bel fıtıklı hastaların yüzde 5 gibi çok az bir kısmında ameliyata gerek duyulur.
O zaman hastalan bilinçlendirmek amacıyla şöyle so­rayım. Fıtıkta ameliyat kararı
verilmesinin kriterleri neler­dir?
Ameliyat kararı için kesin kriter omuriliğe ve sinir kö­küne bası bulgularının bulunmasıdır. Bu bulgular bacakta ilerleyen kuvvet azalması, idrar ve dışkılama fonksiyonla­rında ve cinsel fonksiyonlarda bozulmadır.

Bacakta kuvvet azalması olduğunda hastanın yürüyüşü bozulur. Topukta ve parmak ucunda yürümede zorlanır. Genellikle hastalar bu durumlarının farkında olmaz. Sık­lıkla doktor muayenesiyle ortaya çıkarılır.

Bel Fıtığı Ameliyat

Ameliyat kararı "göreceli kriter" bulunmasında da ve­rilebilir. Yapılan iki aylık uygun ve doğru tedaviye yeterli cevap alınamaması durumunda ameliyat düşünülür.
"Sosyal gereklilik" denilen hastanın işi veya başka bir sosyal nedenle bir an önce ayağa kalkıp aktif olması gere­ken durumlarda da ameliyat önerilebilir.

Ameliyatta başarı oranı nasıldır?


Eğer uygun hasta seçildiyse ve doğru teknik kullanıldıysa ameliyat sonuçları başarılıdır. Günümüzde teknoloji­nin gelişmesiyle hızlı, iyi sonuç alınıyor. Ameliyat sonrası belin korunması ve egzersizlerin yapılması başarının art­masında etkilidir. Ameliyat sonrasındaki başarıyı devam ettirmek ve artırmak, tekrarlamayı azaltmak için ameliyat sonrasında bel koruma eğitimi ve egzersizler mutlaka verilmelidir. Çünkü başarısızlık durumunda yeni bir ameli­yat gerektiğinde başarı oranı ameliyat sayısı arttıkça düşer. Bu yüzden ameliyat için öncesinde hastayı bilgilendirmek ve birlikte karar vermek en uygun yoldur. Böylece hasta belinin sorumluluğunu almış olur.

Bel fıtığı ameliyatlarında hangi teknikler uygulanıyor? Ameliyatta klasik yöntemler ve çeşitli yeni yöntemler uygulanmaktadır. Ameliyat sırasında fıtığın sinire yaptığı bası kaldırılır. Diskin yakınındaki kemik kesilerek alınır. Böylece disk rahatlatılır. Bu işlemler mikroskopla uygula­nan mikro cerrahi yöntemiyle ve daha yeni bir yöntem olan lazerli yöntemlerle yapılır. Yeni bir teknik olan laze­rin uzun dönemdeki sonuçları henüz belli değildir. Tekni­ğin seçiminde hastanın durumu dikkate alınmalıdır. Mik­ro cerrahi günümüzde daha sıklıkla uygulanan bir yön­temdir.

Bel Fıtıkları ve Bel Fıtığı Ameliyatı Sonrası

Biraz önce başarısız bel cerrahisi dediniz. Bu kavramı biraz açıklar mısınız?
Başarısız bel cerrahisi, ameliyat sonrası hastanın yakın­malarının geçmemesi veya bir iyileşme döneminden sonra tekrarlamasıdır. "Başarısız bel cerrahisi sendronıu" olarak adlandırılan bu durum, ameliyat olanların yüzde 20-50'sinde görülür.

Başarısızlığın nedeni nedir?

Nedeni tam bilinmemekle birlikte ameliyat yapılan böl­gede oluşan "nedbe doku"sunun sinire ve diğer dokulara basısı yakınmalara neden olur. Ameliyat yapılan yerde me­kanik işleyiş bozulduğu için başka seviyeden fıtıklaşmaya yatkınlık oluşabiliyor. Başarısız bel cerrahisi nedeniyle de­falarca ameliyat gereken hastalar söz konusu.

Günümüzde teknikler çok gelişti tabii, ama yine de çok dikkatli olmak lazım. Çünkü hasta ameliyat sonrası tüm sorununun kısa sürede ortadan kalkacağını sanıyor.

Peki, hasta yanlış mı düşünüyor?
Ameliyat sonrasında ağrı azalmakla birlikte, tekrar­lama olasılığı, başarısızlık gibi sorunlardan hasta kur­tulmuş olmuyor. Ameliyat sadece ağrıyı azaltmak için yapılıyor. Her ameliyat sonrası başarı şansı azaldığından ameliyattan önce doğru karar vermek gerekli. Örneğin birinci ameliyatta yüzde 100 şans varsa ikinci ameliyat­ta bu oran yüzde 50'ye, üçüncüsünde yüzde 25'e, dör­düncü ameliyatta yüzde 10'lara, 5'lere kadar iniyor. Ya­ni ameliyat oldukça başarı şansı düşüyor. Sonuçta ame­liyat olmadan önce vücudu doğru kullanma egzersizleri­ne 5 kere dikkat edecekseniz, ameliyat olduktan sonra 10 kere dikkat edeceksiniz. Tekrarlamaması için bu şart.

Madem ameliyat kararı bu kadar önemli ve riskli, has­talara bu konuda ne önerirsiniz?
Hastanın hekimine güvenmesi ve farklı branşlardaki hekimlerden bilgi alması önemli. Yani kişinin beyin cerra­hı yanında fizik tedavi uzmanına da danışmasında yarar var.
Ameliyattan sonra kortizonlu tedavi kullanılıyor bildi­ğim kadarıyla... Halk arasında da kortizondan korkulur... Bu konuda sızın yorumunuz nedir?

Kortizonun kullanılmasının amacı iltihabın ve ödemin giderilmesidir. Ancak yan etkileri nedeniyle mümkün olduğunca uzak durmak lazım. Hastanın ameliyat sonrası kortizon kullanıp kullanmayacağına ameliyatı yapan dok­toru karar verir.

Ben bel fıtığı ameliyatı olmuş biri olarak ameliyattan önceki bacak ağrım geçti. Ama o bölge sanki hâlâ hissiz ve beldeki ağrılarım da zaman zaman sürüyor. Zaman geçtikçe bel eski haline kavuşur mu?
Ameliyat sonrası hiçbir şey olmamış gibi bir durumun olması söz konusu değildir. Bel fıtığına bağlı oluşan hasa­rın tamamen ortadan kaldırılması mümkün değil.

Belfıtığı Ameliyatı

O zaman ameliyattan sonra ne yapmak lazım?
Mutlaka bel doğru kullanılmalı ve düzenli olarak eg­zersiz ve fiziksel aktivite yapılmalı. Bu tedaviler dışında di­ğer tedavilerin etkisi geçicidir.

"Fizik tedavici fizik tedavi, beyin cerrahı da doğrudan ameliyat öneriyor" denir. Sizin yorumunuz nedir bu konu­da?

Kısmen doğru, ama ameliyat kararının doğru verilmesi başarı için önemli. Genellikle branşın özelliği olarak beyin cerrahi, tedavide ameliyatı öncelikli düşünüyor. Oysa bir fizik tedavicinin bel fıtıklı hastanın tedavisinde uygulaya­cağı çok sayıda tedavi yöntemi var. Fizik tedavi uzmanları başarısız bel cerrahi sendromlu çok sayıda hastanın soru­nuyla başa çıkmaya çalışıyor.

Ameliyattan sonra egzersiz bir hayat biçimi mi olmalı hasta için?
Ameliyat olmuş veya olmamış tüm bel fıtıklı hastalar için egzersiz ve fiziksel aktivite bir hayat biçimi olmalı ve düzenli yapılmalı.

Hocam ameliyatla ilgili, "Oran çok azdır" diyorsunuz. Ama bazı klinikler var ki sadece bel fıtığı ameliyatı rande­vusu verilmiş hastalarla dolu. Gerçekten ameliyatlık mı bu hastalar, yoksa çok fazla ameliyat kararı mı veriliyor? Evet bazı kliniklerde ameliyat oranı yüksek olabilir. Gereksiz yere de ameliyat yapılıyor olabilir. Ama ülkemiz­de bu konuyla ilgili yapılmış böyle bir çalışma olmadığı için net bir rakam söylenemez. Yurtdışında yapılmış bir bilimsel çalışmada, bel fıtığı nedeniyle ameliyat olanlar ile ameliyat olmayanları 4 yıl sonra değerlendirdiklerinde, so­nuç yönünden aralarında bir farklılık olmadığı saptanmış. Bu sonuç, bel fıtıklı hastalarda ameliyat oranımn düşük olması gerektiğini bir kez daha gösteriyor.

Bel Fitigi ve Omurilik Pilleri

Bel Fıtığı ve Omurilik pilleri

Bel fıtığı tedavisinde uygulanan başka girişimsel tedavi yöntemleri var mıdır?
Evet, daha yeni olan ve uzun dönemdeki sonuçları ko­nusunda yeterli bilginin olmadığı bazı yöntemler de vardır.

Radyofrekans yöntemi, diskin içine katater konarak düşük voltajlı akımla diskin ısıtılarak tahrip edilmesi tek­niğidir.

Bir diğer teknik de "omurilik pilleri"dir. Bu yöntemde diğer hiçbir yönteme cevap vermeyen, birkaç kez ameliyat olmuş başarısız bel cerrahisi durumlarında, inatçı ağrılar­da omuriliğe pil konarak ağrı kontrol edilmeye çalışılır. Bu yöntemin bir dezavantajı 30 bin dolara kadar varabilen çok büyük maliyetinin olması ve sık sık hekim kontrolü gerektirmesidir.

piller sadece bel fıtığında mı kullanılır?

Bel fıtığı ağrısı dışında da nöropati denilen dirençli ağ­rılarda, omurilik felcine ve damar hastalıklarına bağlı inatçı bacak ağrılarında da kullanılıyor.

Omurilik pilleri pek duyulmamış bir uygulama. Bu yöntemi sosyal güvenlik kurumları karşılıyor mu? Gerekli durumlarda sağlık kurulu raporlarıyla karşıla­nıyor.

Bel fıtığı hastalığı atak döneminde tedavi edilemez ve ağrı yerle­şirse nasıl bir tedavi uygulanır?

Bel ağrılı hastaların yüzde 10'unda ağrılı atak iyileşmez ve ağrı yerleşerek kroniklesin Bel ağrısı için yapılan tüm masrafların yüzde 80'i bu kronikleşen hastalar içindir. Ağ­rılı dönem 3 ayı geçtiğinde "kronik" sözcüğü kullanılır. Kronik dönemde hareket kısıtlılığı ile sakatlık gelişebilir, kondisyon bozulur. Bu dönemde fiziksel kısıtlanmalar ya­nında psikososyal durum bozulur ve sorun karmaşık bir hal alır. Yerleşik ağrıya bağlı korku sakınması dediğimiz hareketten korkma durumu oluşur ve ağrı davranışı geli­şir. Sekonder kazanç dediğimiz ağrıya bağlı hastanın kaza­nmanın olması bu durumu daha da zorlaştırır. Ağrı yerleş­tiğinde bel koruma eğitimini, yoğun hatta agresif egzersiz­leri, işe döndürme programlarını kapsayan fonksiyonel re­habilitasyon programı uygulanmalıdır.

Bel Fitigi Fizik Tedavi Hareketleri

Bel Fıtığında Fizik Tedavisi, Bel Fıtığı Egzersiz ve hareketleri

Biraz da fizik tedavi yöntemlerinden söz edelim... Fi­zik tedavi neleri içerir?
Elektroterapi olarak da adlandırılan fizik tedavi, alet­lerle ve elle uygulanan sıcak-soğuk uygulamalar, çeşitli elektrik akımları, traksiyon (çekme), masaj ve elle tedavi (manipülasyon) gibi fiziksel yöntemleri kapsar.

Fizik tedavi sorunu temelden çözen, ortadan kaldıran bir yöntem değildir. Fizik tedavinin amacı, ağrı ve kas gerginliğini azaltarak egzersizlerin yapılmasını ve hare­ketleri kolaylaştırmaktır. Fizik tedavide genellikle birkaç yöntem bir arada uygulanır.
Hem sıcak hem soğuk uygulamalar dediniz. Sıcak uy­gulama yaygın olarak bilinir, ama soğuk uygulama genellikle bilinmez. Soğuk uygulama hangi durumlarda uy­gulanır?

Boyun Bel Fıtığı

Çok şiddetli ağrılı dönemde buz paketleriyle soğuk uygulama önerilir. Buz doğrudan cilde uygulanmaz. So­ğuk uygulamanın, akut ağrılı dönemde, anı bel tutulma­sında özellikle ilk 3 gün içinde yapılması uygundur.

Daha sonraki dönemde ise sıcak suya batırılan havlu kompresi veya sıcak su torbası kullanılır.
Sıcak-soğuk yöntemler, elektrik akımları ve masaj te­davisiyle birleştirilebilir. Sıklıkla bel fıtıklı hastalarda ilaç tedavisi ve birkaç fizik tedavi yöntemi aynı anda kullanılarak ağrı hızla azaltılmaya çalışılır. Bu durumda fıtıkta iyileşme olmadan, ödem ve sinire bası azalmadan sadece ağrı azaldığından hasta aniden ayağa kalkar ve günlük işlerine başlar. Böylece tam iyileşme olmadan zorlanma ve yüklenmeye neden olur ve yakınmaları da tekrar artabilir.
Fizik tedavinin zararı da olabilir mi? Gerektiğinde ve doğru teknikle uygulandığında zarar­lı etkisi yoktur. Hatta başka rahatsızlıkları nedeniyle ilaç kullanamayan hastalarda, mesela mide ya da karaciğeri sorunu olan hastalarda fizik tedavi avantaj sağlar. Fizik tedavi uygulaması fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı tarafından önerilmeli ve fizyoterapist tarafından uygu­lanmalıdır.

Fizik tedavinin uygulanmaması gereken durumlar var mıdır?


Fizik tedavi kanser, iltihaplı mikrobik hastalıklar ve ciddi psikolojik rahatsızlıklar gibi bazı hastalıklarda ya­rar yerine zarar verdiğinden uygulanmaz.

Fizik Tedavi Hakkında Yanlış Bildiklerimiz

Fizik tedavi kanserli hastalarda kullanılan ışın tedavi­si değildir.
Fizik tedavi alışkanlık yapmaz.
Fizik tedavi seans sayısı hastanın durumuna göre de­ğişir. 21 seansın gerekli olduğu düşüncesi doğru değil­dir.
Fizik tedavi uygulamasından sonra istirahat şart de­ğildir. Seanstan sonra günlük yaşam sürdürülebilir.

Fizik tedavinin alışkanlık yaptığı konusunda bir iddia var, bu doğru mu?
Halk arasında fizik tedavi konusunda bazı yanlış bilgi­ler var. Kanserli hastaların tedavisinde uygulanan ışın te­davisiyle karıştırılır ve hücreleri öldürecek ve kurutacak diye endişe duyulur. Oysa bu bilgi tamamen yanlıştır. Fizik tedavinin ışın tedavisiyle hiçbir ilgisi yoktur.
Bir diğer yanlış bilgi de fizik tedavinin alışkanlık yaptı­ğı, bir kere uygulandığında her yıl tekrarlanması gerektiği yönünde. Bu doğru değil. Kesin olmamakla beraber 6 ay­dan önce yeni bir fizik tedavi kürü önerilmez.

Fizik tedavinin 21 seans uygulanması düşüncesi de yanlıştır. Süre hastaya göre değişmekle birlikte 10-15 se­ans yeterli olur.

Hastalar arasında fizik tedavinin istirahatla bir arada uygulanması gibi doğru olmayan bir düşünce de vardır. Hastaya sadece fizik tedavi sonrası ağır fiziksel aktivite yapmaması önerilir. Bunun dışında kişi günlük yaşamını sürdürebilir.

Korse kasları zayıflatır

Bel fıtığında çok sık kullanılan korselerin tedavideki yeri nedir?
Çeşitli tipteki bel korseleri ağrının azaltılmasında yar­dımcıdır. Ağrılı atak döneminde plastik destekli ve çelik balenli bel korseleri bel hareketlerini kısıtlayarak ağrının azalmasında etkilidir. Fakat uzun süreli kullanımları kas güçsüzlüğüne yol açtığından belli bir süre için ve uygun egzersizlerle birlikte kullanılmalıdır. Oturma sırasında bel kavisini küçük bir yastıkla destekleyerek beli koruyan bel destekleri yararlıdır. Bele konan küçük bir yastık aynı gö­revi görür. Bedensel .çalışanlarda, iş sırasında kullanılan destekleyici bel korseleri korunmada etkilidir.

Uzun süreli seyahat ve ağır fiziksel aktiviteler sırasında plastik destekli korse kullanılması önerilmektedir.

Korse gerekli olduğunda üç haftadan fazla kullanılma­malı ve mutlaka egzersizlerle bir arada uygulanmalıdır. Egzersiz uygulanmadığında hareketsizliğe bağlı olarak kasların hızla zayıfladığı unutulmamalıdır.

Genellikle eskiler bellerine yün kuşak sararlar. Bunun faydası var mıdır?
Evet, bele sarılan yün kuşak da bir çeşit yün elastik bel korsesi gibi görev görür. Beli sıcak tutarak belin his­sedilmesini sağladığından korunmada ve iyileşmede yar­dımcıdır.

Halk arasında bel çekme olarak bilinen yöntemle ilgili yorumunuz nedir?

Elle belirli bir teknikle uygulanan ve manipülasyon ola­rak adlandırılan tedavi, bel ağrısı ve bel fıtığında etkilidir. Uygulanmaması gereken durumlarda (kanser, iltihaplı ro­matizma gibi) ve yanlış teknikle uygulandığında sinir felci­ne hatta ölüme kadar varabilen ciddi zararlar verebilir. Bunun için manipülasyon mutlaka teknik konusunda eği­tim almış doktor tarafından yapılmalıdır.

Son zamanlarda yaygınlaşan akupunktur da tedavide kullanılan bir teknik midir?
Binlerce yıl önce Çin'de geliştirilen akupunktur, günü­müzde Batı tıbbında da yaygın olarak çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Bel fıtığında da ağrıyı azalt­mada yararlı olabilir. Ülkemizde akupunkturu uygulama sertifikası olan hekimler tarafından yapılması zorunludur.

Omurga enjeksiyonları ağrıyı azaltmada etkili

Bir de omuriliğe yapılan iğnelerle tedaviden söz edilir. Bu iğnelerin özelliği nedir?
Bel fıtığı tedavisinde sinir kökü yakınlarına, eklemlere ve omuriliğin bulunduğu kanala özel tekniklerle uygulanan ve girişimsel tedavi yöntemleri olarak adlandırılan omurga enjeksiyonları ağrıyı azaltmada etkilidir. Fakat bel fıtıklı hastada ilk tedavi seçeneği değildir. Bu yöntem, enjeksiyon tekniği bilen bir doktor tarafından uygun koşullarda, diğer tedavilerin etkili olmadığı durumlarda yapılmalıdır.

Bu iğneler sadece bel fıtığında mı uygulanır, yoksa bü­tün bel hastalıklarında kullanılır mı?
Daha çok bel fıtığında kullanılır. Fakat omurilik kanalı darlığında kasların tutulduğu miyofasial ağrı sendromunda ve arkadaki küçük eklemlerin tutulmasında da kullanılır.

Omurga enjeksiyonlarını hangi uzmanların yapması gerekir?
Omurga enjeksiyonları fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları ve ağrı tedavisi uzmanları (algologlar) tarafın­dan uygulanmaktadır.

Genellikle omurilik adını duyunca korkulur. Bu iğneler korkutucu sonuçlar doğurabilir mi?

Enjeksiyonlar, doğrudan omuriliğin içine değil, çevresi­ne yapılır. 50 yıl gibi çok uzun süreden beri yapılan bu uy­gulamada başarı için "skopi" denilen görüntüleme yön­temleri kullanılmalı ve steril koşullar sağlanmalıdır. Basan­da uygun hasta seçimi ve tekniğin doğru olması önem taşır.

Omurgaya yapılan iğnelerin yaran nedir?
Enjeksiyon sırasında kullanılan ağrı kesici ve kortizo­nun ağrıyı azaltma etkisi vardır. Böylece egzersiz yapılması kolaylaşır.

İğneler nasıl bir teknikle uygulanır?

Enjeksiyon, bel bölgesinden veya kuyruksokumundan girilerek yapılır. Enjeksiyondan birkaç saat sonra hasta evine gidebilir. Uygulama sonrası 24 saat kadar ağır fizik­sel aktivite yapılmaması önerilir.

Hasta işlem sırasında acı hisseder mi?
İşlemden önce enjeksiyon bölgesi ağrı kesici ilaçla uyuşturulduğundan genelde hasta ağrı hissetmez.

Omurga enjeksiyonlarının yan etkileri var mıdır?
Yapılan tekniğe ve kullanılan ilaca bağlı olarak az oranda da olsa yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler baş ağrısı, enfeksiyon, bacakta geçici hissizlik ve kuvvet azalması olabilir. Kullanılan kortizona bağlı olarak tansiyon, şeker metabolizması, böbreküstü bezleri ve kemikler olumsuz etkilenebilir. Ayrıca enjeksiyon sırasında kullanı­lan lokal anesteziye bağlı çok az oranda alerjik etki görü­lebilir. Özellikle yüksek tansiyonu ve şeker hastalığı olan­larda enjeksiyon için yan etkiler nedeniyle dikkatli karar verilmelidir.
iğnelerin yapılma sıklığı nasıl olmalıdır?

Genellikle bir yıl içerisinde, 15-20 gün aralıklarla 3 en­jeksiyon önerilir.

Bel Fitigi Tedavisi Yontemleri

Bel Fıtığı Tedavisi ve Bel Fıtığı Tedavi Yöntemleri

Tedavinin amacı ağrıyı azaltmak, ağrının yerleşmesini ve tekrarlamasını engellemek ve aktif yaşama ve işe dönü­şü sağlamaktır. Ağrılı atak döneminde ve kronik dönemde farklı tedaviler uygulanır.

Ağrılı atak dönemindeki tedaviyi açıklar mısınız?
Ağrılı atak döneminde bacakta ağrı ve karıncalanma, güçsüzlük, idrar ve dışkılama sorunları varsa acilen heki­me başvurulmalıdır. Sadece bel ağrısı varsa hastaya aşağı­daki uygulamalar önerilir:
Birkaç gün uygun pozisyonda yatak istirahatı,
Basit ağrı kesici ilaçların kullanımı,
Yüzeysel sıcak/soğuk uygulamaları (ağrılı atak döne­minin ilk üç gününde soğuk, sonra sıcak uygulama).
Bu uygulamalara rağmen bel ağrısı azalmıyor ve baca­ğa yayılıyorsa hekime başvurmak gerekir.

istirahatın nasıl olması gerektiği konusunda biraz ay­rıntı verebilir misiniz?
Eski yıllarda bel ağrılı bel fıtıklı hastalara haftalarca yatak istirahatı önerilirdi. Günümüzde istirahatın zararlı etkileri anlaşıldığından bel ağrılı hastaya sadece birkaç gün süreyle yatak istirahatı öneriliyor. Ancak ağrı bacağa ve/veya ayağa yayılıyorsa, karıncalanma, uyuşma gibi bel fıtığına uyan yakınmalar olduğunda uygun pozisyonda is­tirahat süresi doktorun önerisiyle 2-3 haftaya kadar uzatı­labilir.

Yatma sırasında belin ve dizlerin altına yastıkla destek sağlanarak uygun pozisyon verilir. Uzun süreli istirahat, kaslar, kemikleri zayıflatarak kondisyonu bozduğu için önerilmez. Kondisyon bozulduğunda iyileşme geciktiğin­den mümkün olduğunca istirahattan kaçınılmalı ve nor­mal yaşama erken dönmeye çalışılmalıdır.

Bel sorunu olan kişilerin yattığı yatak nasıl olmalı? Bel ağrılı hastalara sıklıkla sert yerde yatmaları önerilir, oysa çok sert yatak yakınmaları daha da artırır. Hastaya sert yerde yatması önerildiğinde genelde evinde halı üzerine bir battaniye koyarak yatar. Ertesi gün yakınmaları daha da artar. Oysa yatak ne çok sert ne de çok yumuşak olma­lıdır. Yatağın omurganın kavislerini desteklemesi önemlidir. En basitiyle ideal yatak, tahta ve sunta üzerine konulmuş yaklaşık 10 cm kalınlığında pamuk ya da yün yataktır.

Ortopedik yatak, bel sağlığı için uygun yatak mı de­mektir?
Ortopedik yatak sözcüğü çok sık kullanılmaktadır. Ke­lime olarak ortopedik kelimesi vücuda uygunluğu gösterir. Yatağın uygunluğu kişinin vücut yapısına göre değişir.


Yüzükoyun yatış pozisyonu önerilmez


Yatakta uygun yatış pozisyonu nasıl olmalıdır?
Ağrılı dönemde sırtüstü yatarken belin ve dizlerin altı­na konan küçük bir yastık bacağın gerginliğini azaltarak beli rahatlatır. Yan yatılan pozisyonda bacakların arasına küçük bir yastık konulabilir.

Yüzükoyun yatma önerilmez. Ayrıca bu pozisyon bo­yun için de zararlıdır.
Yüzükoyun yatma sırasında hastaya karnının altına küçük bir destek koymasını öneriyoruz.


Yastıkla ilgili bir kriter var mı?

Yastığın da boyun kavisini destekleyecek yükseklikte olması boyun sağlığı için önemlidir. Hiç yastıksız yatmak ya da yüksek yastıklar boynu zorlayarak zarar verebilir.

Tedavide kullandığınız ilaçlarla ilgili de biraz bilgi verir misiniz?
Bel fıtığı tedavisinde kullanılan ilaçlar, ağrı kesici, ilti­hap giderici ve kas gerginliğini çözücü ilaçlardır. Genellik­le bu ilaçlar bir arada kullanılır. İlk önerilen basit ağrı ke­sici dediğimiz parasetamoldür. Bunun dışındaki tüm diğer ilaçlar doktor önerisiyle alınmalıdır.

Antienflamatuar diye adlandırılan ve iltihabı azaltan ilaçlar ilaç sektöründe en çok tüketilen ilaç grupları ara­sındadır. Çok farklı kimyasal yapıları olan bu ilaçların et­kinlikleri arasında farklılık yoktur. Bu ilaçların ağrı ve di­ğer yakınmaları azaltarak tedavi etme etkileri yanında mi­de, bağırsak, kalp, karaciğer, böbrek ve kemik iliği üzerin­de yan etkileri vardır. Mide ülserli bir hastaya bu ilaçlar verildiğinde mide delinmesine kadar varabilen kötü sonuç­lar oluşabilir. Kas gevşetici ilaçların ise dikkat ve konsan­trasyon üzerinde yan etkileri görüldüğünden araba kulla­nanlar ve dikkat gerektiren işlerde çalışanlar bu konuda uyarılmalıdır.

Ağrı uzun sürdüğünde depresyon gibi psikolojik so­runlar gelişmişse psikiyatri doktorunun değerlendirme­siyle gerekli tedavi önerilir. Bel fıtığına bağlı sinire baskı sonucu oluşan ağrı, uyuşma ve karıncalanma gibi yakın­malar bu ilaçlara cevap vermeyebilir. Günümüzde hasta­yı çok rahatsız eden bu yakınmaları azaltmak için yeni çıkan ilaçlar kullanılmaktadır.

İlacın doğru kullanılması için bir uyarınız var mı?

Ağrıyı azaltma etkisi yanında ciddi yan etkisi de ola­bilen antienflamatuar ilaçlar doktorun önerisiyle etkin dozda ve hastaya göre değişmekle beraber 2-3 hafta sü­reyle kullanılmalıdır.
Rasgele, sadece ağrı olduğunda ilaç kullanımı doğru değildir. Bunun için hastaya ilacı ne şekilde kullanacağı hekim tarafından açıklanmalıdır.

Bel Fitigi İcin Teshis ve Tani

Bel Fıtığı Teşhisi ve Tanısı, Bel Fıtığı İçin

Bel fıtığında çeşitli tanı yöntemleri var: Hastanın öy­küsü ve muayene bulguları tanıda çok yararlıdır. Direkt röntgen filmi bel fıtığını göstermez. Ancak yaşlanma ve yıpranmayla birlikte fıtık oluşmuşsa bilgi verebilir. Ba­cağa giden sinirin hasar görme durumu hakkında "elektromiyografi" (EMG) dediğimiz kaslara iğne batırarak yapılan tetkik yararlıdır. Bel fıtığında kesin tanı, fıtığın yeri, büyüklüğü ve hangi yapıları etkilediği MR'la anla­şılır.

MR'dan bahsetmişken hangi durumlarda MR istenme­lidir?
Bel fıtığı ve özellikleri konusunda en iyi bilgiyi veren yöntem MR'dır, ama daha önce de bahsettiğimiz neden­lerle MR ilk başvurulacak yöntem değildir. Ağrılı atak du­rumunda, bacağa yayılan ağrı ve uyuşmada uygun tedavi­ye rağmen azalma yoksa, bacakta güçsüzlük ve kuvvet ku­suru varsa ya da uygulanan tedaviye rağmen sık sık nük­sediyorsa, fıtık dışında bel ağrısına yol açan ciddi hastalık­lardan şüpheleniliyorsa (iltihabi hastalıklar, tümör gibi) ve tedavi için ameliyat düşünülüyorsa MR istenmelidir. İlk ağrılı atakta, ilk tetkik olarak MR istemek doğru olmayan bir yaklaşımdır.

Peki, gözlediğim kadarıyla ülkemizde çok fazla MR tetkiki isteniyor. Bunun bir sakıncası var mıdır?
Evet, gereğinden fazla MR isteniyor. MR çekilmesinin bel fıtığına kesin tanı koyma açısından yararı var. Ama MR'da diskte bir bombeleşmenin (bulging) bel fıtığı ola­rak değerlendirilmesi ve ağrı kaynağı olarak fıtığın gösteri­lerek hastalığın etiketlenmesi, hastayı olumsuz etkileyebil­mektedir. Bunun için hasta tanıyla birlikte hastalık hak­kında bilgilendirilmelidir. Ayrıca MR pahalı bir tetkiktir. Kişinin sağlık güvencesi olsa bile sonuçta ülke ekonomisi­ni olumsuz etkilemektedir. O yüzden gerekli olduğunda MR istenmesinde yarar vardır.

Hamilelikte Bel Fitigi

Hamilelikte Bel Fıtığı Risk Faktörü müdür?

Hamilelik beli olumsuz etkiler. Bel bölgesinde fetüsün büyümesiyle eklenen ağırlık özellikle gebeliğin ilerleyen dönemlerinde bel kavisinin artmasına neden olur. Bu du­rum, belin biyomekanik yapısını ve işleyişini bozar.

Gebelikte bel fıtığı, değişen hormonal durum nedeniyle yumuşak dokuların, kasların, bağların ya da leğen kemiğinin yakı­nındaki eklemlerin olumsuz etkilenmesi, fıtığın oluşumu­nu kolaylaştırır.
Bel fıtığı olan hastalara hamilelikle ilgili ne gibi öneri­lerde bulunursunuz?
Bel fıtığı olanlara tedavi, egzersizler ve bel koruma eği­timiyle bel, omurga ve kas-iskelet yapısını güçlendirdikten sonra hamileliği öneriyoruz. Aksi halde hamilelikte sorun daha da büyür ve tedavi zorlaşır.

Peki, hamilede bel fıtığı varsa ne yapılmalıdır?
Hamilelikte bel fıtığı daha ciddi bir durum oluştur­maktadır. Çünkü tanı ve tedavi olanakları yan etkileri nedeniyle oldukça kısıtlıdır. Hamilelikte ilaç ve fizik te­davi yöntemleri yerine eğitim ve egzersiz önerilmektedir.

Sürekli spor yapanlar fıtığa daha az yakalanır, diye­bilir miyiz?
Düzenli fiziksel aktivite ve spor yapanlarda bel fıtığı riski azalır. Fakat spor sırasında vücudun yanlış kullanı­mı, zorlanması da bel ağrısı için risk oluşturmaktadır. Yarış sporu yapanlarda, spor esnasındaki aktivitelerle il­gili bel ağrısı ve bel fıtığı sporcuyu ve sporu olumsuz et­kileyen önemli bir sağlık sorunudur.

Fıtıkta cinsiyetin önemi var mı?


Her iki cinsiyette de bel fıtığına rastlanma oranı aynı­dır. Fakat ağır fiziksel aktivite gerektiren işlerde çalıştığı için erkeklerde daha fazla görüldüğü düşüncesi vardır.

Sanki kadınlarda daha sık rastlanır diye bilinir, ama bu doğru değil demek ki...
Kadınlar genelikle doktora daha sık gittikleri için böyle sanılıyor. Ev hanımlarının çalışanlara oranla daha fazla vakit bulabilmesi ve kişilerin sosyal güvencesinin olması doktora başvuruyu kolaylaştırmaktadır. Mesela benim görev yaptığım kinikte de hem ayakta tedavi gö­ren hem de yatan hastalarımızın çoğu kadın veya emekli hasta.

Yaşa göre bir kategori yapmak mümkün müdür?
Bel fıtığı orta yaşlarda, sıklıkla da 25-55 yaş arasında görülür. Bel ağrılı hasta 20 yaşının altındaysa ya da 55 yaşının üstündeyse, tanı ve tedavide ciddi durumlar dü­şünülmeli ve mekanik olmayan bel ağrısı nedenleri araş­tırılmalıdır.

Bel fıtığı ile ayakkabı arasında ilişki var mı?
Taban çökmesi ve rahat olmayan ayakkabılar belin işle­yişini olumsuz etkileyerek bel ağrısına yol açabilir. Bel sağ­lığı için yaklaşık 2 santimetrelik topuklu, ayağı sıkmayan, burnu geniş ve yüksek ayakkabılar önerilmektedir. Düzta­banlık varsa ortopedik ayakkabı ve egzersizler yararlıdır.

Muayenede ayaklar da kontrol ediliyor mu?
Ayaktaki sorunlar beli etkilediği için ayakları, ayrıca dizleri ve kalçaları da muayene etmek gereklidir.

Rutubet ve soğuk bel sağlığını etkiler mi?

Ortamın çok soğuk, cereyanlı olması ve mevsim geçişle­ri bel sağlığını olumsuz etkileyebilir. Hava değişikliklerinde, mesela yağmur öncesinde havada iyon değişiklikleri nede­niyle genel olarak romatizmal ağrılarda artma olabilir.

Bel fıtığında kaplıcalardan çok söz edilir. Gerçekten te­davi açısından kaplıcalara gitmek yararlı mıdır?
Kaplıcaların sıcaklığı, sudaki iyonları ve rahatlatıcı or­tamları bel sağlığı ve genel sağlığımız üzerinde olumlu et­kisi vardır. Ama kaplıcalar tek başına bir tedavi değil, ta­mamlayıcı bir yöntemdir. Hatta bazı bel hastalıklarında, örneğin iltihaplı ve mikrobik hastalıklarda zararlıdır. Kap­lıcaya doktora danışmadan gidilmemelidir.

Bel fıtığının seyri nasıldır?
Ağrılı atakların yüzde 90 gibi büyük çoğunluğu yakla­şık 6 haftada iyileşir. Aktif günlük yaşama dönüş sağlanır.

Yüzde 5-10 kadar bir kısmında ağrı yerleşir. Kişinin hare­ketleri sınırlanır, kondisyonu bozulur, iş ve günlük yaşamı ve psikolojik durumu olumsuz etkilenebilir. Böylece bel fı­tığı nedeniyle tüm yaşam kalitesi bozulabilir.

Biraz önce ağrı ataklarından bahsettiniz. Bu kavramı biraz açar mısınız?
Atak, yani akut dönemde şiddetli ağrı vardır. Ağrılı atak dönemi 1 hafta kadar sürerse "akut", 3 ayı geçerse "kronik ağrı" diyoruz. Ağrı yerleştiği zaman tedavi zorla­şıyor.

Ağrılı atak dönemi iyileştikten sonra tekrarlar mı?
Bel ağrısı ataklarının yüzde 40-80'inde bir yıl içinde ikinci kez tekrarlama olur. Kronik bel ağrısı olanlarda ise aynı yıl içinde bel ağrısı atağı geçirme oranı yüzde 80'dir.

Bu atakların tekrarlamaması için ne yapılmalıdır?

Her tekrarda oluşan hasar nedeniyle iyileşme ve teda­vi zorlaştığından tekrarlamanın engellenmesi önemlidir. İlk atakta tedavinin amacı, hastalığın nüksetmesini önle­mek. Çünkü ilk atak geçiren hastaların yüzde 80'inde bir yıl içerisinde hastalık nüksediyor. Her atak hasar bıraktı­ğından hastalık nüksettikçe tedavi zorlaşıyor. Tekrarla­mayı önlemek için bel koruma ve egzersizler en etkin yöntemlerdir.

Bel Fitigi Belirtileri Nasil Olur?

Bel Fıtığı Belirtileri ve Bulguları, Bel Fıtığı Nasıl

Bel fıtığı, seviyesine ve etkilediği yapılara göre çeşitli belirtiler verir. Başlıca belirtiler ve bulgular şunlardır:

Bel ağrısı,
Bacakta ağrı, uyuşma, karıncalanma (siyatik ağrısı),
Kuvvet azalması,
Hareket kısıtlanması,
Dışkılama ve idrar yapmada sorunlar.

Fıtık genellikle arka yan tarafa doğru oluştuğundan bacağa giden siniri sıkıştırabilir. Bacakta ağrı ve uyuşma gibi yakınmalarla seyrederek siyatik ağrısı ya da siyatalji denilen rahatsızlığa neden olabilir.

Fıtık nadiren arkaya doğru oluşarak omuriliği etkile­yebilir. Omuriliğin sonlandığı yerde kaudaekina denilen yapıyı etkilediğinde bacakta güçsüzlük, idrar yapma ve dışkılamada sorun, cinsel fonksiyonlarda bozulma ve makat çevresinde uyuşma olabilir. Kaudaekina sendromu olarak adlandırılan bu durum acilen ameliyat gerek­tirir.

Bel fıtığı dışında siyatik ağrısının başka nedeni var mı­dır?

Bacağa giden siyatik sinir, omurgada kireçlenme, omurga kanalında daralma ve kas kasılmasında da sıkışa­rak siyatik- ağrısına neden olabilir.

Siyatik siniri, kalça bölgesinde piriformis denen bir ka­sın içinden geçer. Bu kastaki kasılma ve spazm da siyatik ağrısına yol açabilir.
Her bacak ağrısı fıtık belirtisi değildir

Genellikle fıtık ameliyatı olanlar bacak ağrısıyla dok­tora koştuklarını söylerler. Her bacak ağrısı fıtık belirtisi midir?
Her fıtıkta bacak ağrısı olmaz. Fıtık, siyatik sinirini et­kiliyorsa bacak ağrısı olur. Orta hattaysa, bacağa giden si­niri tutmamışsa, etkilememişse, sadece bel ağrısı yapar. Ameliyat sonunda iyileşen öncelikle bacak ağrısıdır.

Bel fıtığı, bel hastalıkları arasında en ciddi olanı mıdır?
Bel fıtığı mekanik kaynaklı bel ağrıları arasında en fazla sıkıntı veren ve en fazla ameliyat gerektiren rahat­sızlıktır.

Fıtıkta en önemli risk faktörleri nelerdir?
Bel ağrısı için bahsettiğimiz tüm risk etkenleri bel fıtığı için de geçerlidir. En sık nedeni belin ve omurganın yanlış kullanımına bağlı hareketlerle, örneğin öne eğilme, ağırlık kaldırma, taşıma, uzanma gibi aktivitelerle zorlanmadır.

Bel fıtığı ile dizleri bükmeden öne eğilerek ağırlık kal­dırma ve gövdeyi döndürme arasında doğrudan ilişki ol­duğu kanıtlanmıştır. Bu hareketlerin tekrar tekrar yapıl­ması riski artırır.
Kötü duruş, kötü pozisyonda uzun süreli kalma, ağırlık taşıma, titreşim, kondisyon yetersizliği ve sırt, bel ve karın kaslarının zayıflığı bel fıtığı için diğer risk faktörleridir.

Çocuklarda ve gençlerde hiç bel fıtığına rastlanır mı?
Çocuklarda bel fıtığı çok nadir görülür. 10 yaşından küçüklerde ise hiç olmaz. 10 ile 18 yaş arasında da çok az rastlanır. Ergenlik döneminde hızlı büyüme sonrasında bel fıtığı riski artmaktadır. Çocuklarda ağır yarış sporu ve ağır fiziksel aktivite bel ağrısı riskini artırır.

Neden çocuklarda daha nadir görülür?


Erişkinlerde bel fıtığı için risk oluşturan tekrarlamalı, zorlamalı hareketler, kondisyon yetersizliği, aşırı kilo gibi riskler çocuklarda yoktur. Çocuklarda tam kemikleşme ta­mamlanmadığı için; yetişkinle kıyasladığımızda biyomekaniğin farklı olması da riski azaltmaktadır.

Bel Fitigi Nedir (Bel Fitik)

Bel Fıtığı Nedir, Bel Fıtık

Bel fıtığına gelirsek... Bel fıtığı bel hastalıkları arasında sanki en çok görüleni. Bu yanlış bir gözlem de olabilir. Ama pek çok insan, "Benim bel fıtığım var" diyor. Sahi­den arttı mı, yoksa biz mi böyle biliyoruz? Bel fıtığı, bel ağrısının oluşmasında önemli rol oynar. Bel ağrılı hastaların yüzde kaçında ağrının bel fıtığına bağlı olduğunu söylemek ağrı kaynağını belirlemedeki güçlük nedeniyle mümkün değildir. Fakat günümüzde si­zin de gözlemlediğiniz gibi bel fıtığı tanısı konan hasta sa­yısı arttı.

Bel fıtığı tanısı sıklığındaki artış sebeplerini şöyle açık­layabiliriz: MR istenmesi sıklığında artış ve bel fıtığıyla il­gili terminolojinin bilimsel olarak tartışmalı olması nede­niyle MR bulgularının yanlış yorumlanabilmesi. Örneğin bazen dizde çok hafif bir bombeleşme görülmesi bile bel fıtığı olarak değerlendirilebiliyor. Mekanik ağrıların diğer nedenleriyle karşılaştırıldığında, bel fıtığında ağrı ve diğer yakınmalar hastayı daha fazla rahatsız eder. Bunun için de hasta doktor? daha fazla başvurup çare arar.

Bel fıtığının yaygınlaşmasının başka nedenleri var mı?

Günlük yaşamda ve özellikle iş yaşamında bel fıtığı için risklerin fazlalaşması, endüstrileşmeyle birlikte ağır fiziksel aktivite gerektiren işlerin artması bel fıtığını yaygınlaştır­maktadır. Ayrıca toplumda bel fıtığı konusunda bilinçlen­menin artmasıyla birlikte kişi belinin farkına daha çok va­rıyor ve daha erken doktora başvuruyor.

Bel fıtğı tanımlar mısınız?

Bel fıtığı, omurlar arasındaki diskin ortasında bulunan çekirdeğin yer değiştirmesidir. Omurganın yapısını tekrar hatırlatırsak, omurlar arasında bele binen yükü karşıla­yan, hareketin oluşmasına yardım eden disk dediğimiz yastıkçıklar vardır. Yastıkçıkların ortasında jele benzer ya­pıda çekirdek ve çekirdeğin çevresinde koruyucu çember şeklinde güçlü bir yapı bulunur. Disk omurgada bir çeşit amortisör görevi görür. Bel fıtığı, diskin çekirdeğinin çev­resindeki yapı içine doğru yer değiştirmesidir.

Bel Boyun Fıtık 3 farklı şekilde ortaya çıkar:

1. Bulging (bombeleşme): Diskin ortasındaki çekirdek, etrafındaki koruyucu yapıdaki yarıklara ve çatlak­lıklara doğru sızar ve disk bombeleşir. Bu durum bel fıtığı başlangıcı olarak değerlendirilir.
2. Protrüzyon: Bir sonraki aşamada diskin çevresinde­ki bu taşma fıtıklasın Fıtıklaşma sinire bası yapabi­lir.
3. Ekstrüzyon: Diskin çevresindeki çember yırtılır ve diskteki jelatinimsi madde yayılır. Disk yırtılması olarak da adlandırılan bu durum en ciddi olanıdır.

Yaşlanmanın bel fıtığı oluşmasına etkisi var mıdır? Yaşlanmayla birlikte yıpranma bel fıtığı oluşumuna yatkınlık oluşturur. Diskin yapısının büyük kısmını su oluşturur. Çocuklukta su oranı yüzde 90'ken yaşlanmayla birlikte bu oran düşer. Orta yaşlardan sonra su içeriğinin azalmasına bağlı olarak diskin esnekliği ve üzerine düşen yükleri emme yeteneği azalır. Diskin dış kısmındaki yapı­da çatlaklar oluşur. Bu çatlaklar diskin ortasındaki çekir­değin dışarıya doğru sızmasını kolaylaştırır.

Belde Fıtık, belin tam olarak hangi bölgesinde oluşur?

Omurganın arka ve yan bölümündeki bağların zayıflığı nedeniyle bel fıtığı sıklıkla bu bölgede oluşur. Burada ba­cağa giden sinirlerin kökü bulunur. Fıtık bu köke bastırır­sa bacağa yayılan ağrı, uyuşma, karıncalanma gibi yakın­malara yol açar. Bel fıtığı en çok, 4. ile 5. bel omuru ve 5. bel omuru ile 1. kuyruksokumu omuru arasında görülür.

Fıtık omurgada en çok belde görülüyor, bu neden kay­naklanıyor?

Bel, biyomekanik özelliği nedeniyle zorlanmaya en yat­kın bölgelerimizden biridir. Bu durum belde fıtığın oluşu­munu kolaylaştırır.

Alt bel bölgesi, vücudumuzun yükünü taşır. Bu bölgede kaldıraç kolları özelliği nedeniyle yüklenme fazladır. Kal­dıracın merkezi kalça eklemindedir. Kaldıracın uzun ön kolu, kısa arka kolu vardır. Onun için yerden bir ağırlık kaldırırken, vücudumuzdan ne kadar uzak tutarsak bele o kadar fazla yük biner, zorlanma olur. Buna belin kavisinin tersine döndürülmesini eklersek, diskin arkaya doğru yer değiştirmesi daha da kolaylaşacağından bel fıtığı riski da­ha da artar.
Akşama doğru boy kısalabilir
Diskin yapısındaki sıvının yer değişimi başka bir etki gösterir mi?

Diskin içindeki sıvı pompa mekanizmasıyla yer değişti­rebilir. Bu yer değiştirmeyle diskteki atık maddeler uzak­laştırılır ve hücre beslenmesi için gerekli maddelerin alımı sağlanır. Yatay pozisyonda diskler daha fazla sıvı tutar, di­key pozisyonda ise sıvı içeriği azalır. Bu nedenle akşama doğru boyumuz da 1-2 santimetreye kadar kısalabilir.