Hormonlu Spiral: İntrauterin Sistem
Kadınların dilediği en iyi korunma yöntemi, yıllarca kafalarını bir daha meşgul etmeyecek, kısırlaştırma kadar güvenli, ama geri dönüşü de olan, uygulanması basit ve tahammülü kolay korunmadır. Avrupa piyasasına sürüldüğünden bu yana elde edilen olumlu deneyimlere bakılacak olursa, hormonlu spiral Mirena, bu taleplere en yakın yöntemdir.
Hormonlu spiral biçim olarak geleneksel spirallere benzer, ama hormonlu korunma ile bakirli spiralin avantajlarını birleştirir. Hormonlu spiral için kullanılan intrauterin sistem (İUS) kavramı, bu özelliği yansıtır.
Geleneksel spiraller gibi, İUS da T harfi şeklinde plastik bir gövdeden oluşur, ancak bakirli spiralde bakır sarmalın bulunduğu yerde İUS'ta silindir şeklinde minik bir depo, bunun içinde de sentetik sarı cisim hormonu (gestajen) levonorgestrel vardır. Mini hapta da bulunan bu hormon bir zar aracılığıyla sabit biçimde çok düşük bir dozda vücuda verilir. Hormon miktarı çok düşük olduğundan vücudun hormon dengesini pek etkilemez, yumurtlama eskisi gibi devam eder. Ama bu miktar, istenen lokal etkiyi sağlamaya yeterlidir.
Gestajen istenmeyen bir gebeliğe karşı üç düzeyde birden etkisini gösterir:
Rahim boynu kanalında mukoza üretimi değişir. Mukoza belirgin biçimde kalınlaşıp sertleşir ve spermlerin dölyatağına girmesini engeller.
Dölyatağında ve yumurta kanalında salgıların uğradığı değişiklik sonucunda, içeriye girebilen spermlerin canlılığı ve olgunluğu azalır.
Bütün bunlara karşın bir yumurta hücresi döllense bile yuvalanması mümkün olmaz, çünkü dölyatağı sümük derisi hormonun etkisiyle çok küçülmüştür.
Mukoza pıhtısının olumlu bir yan etkisi vardır: Artan enfeksiyonlara karşı iyi bir bariyer oluşturur. Çoğu zaman spermlerin "sırtına binip" içeriye koşturan bakterilere giriş yolu kapanır. Mirena kullanan kadınlarda iç cinsel organ iltihaplanmaları, bakirli spiral ya da başka korunma araçları kullanan kadınlara kıyasla çok daha ender görülür.
İntrauterin sistemin âdet üzerindeki etkisi, Hormonlu Spiraller
Gestajenin sürekli etkisi rahimde sümükderi yapısının gitgide zayıflamasına yol açar. Mirena kullanıldığı sürece âdet kanamaları gitgide hafifler ve daha kısa sürer. Sıkça yağlı kanamaların ve ara kanamaların ortaya çıktığı bir uyum evresinin ardından, ortalama bir yıllık kullanım süresinden sonra, ayın yalnızca bir gününde hafif bir kanama olur.
Her dört-beş kadından birinde kanamalar eninde sonunda tamamen kesilir. Bu, tıp açısından sakıncalı değildir. Doktor bilgilendirme görüşmesinde hastasını bu değişikliklere ve uyum sorunlarına iyice hazırlamak zorundadır. Bir kadının ilk kullanım dönemindeki yağlı kanamaları onaylayıp onaylamayacağı ya da âdet kanamaları kesildiğinde paniğe kapılıp kapılmayacağı, önceden özenle hazırlanmış ve bilgilendirilmiş olmasına bağlıdır.
Kandaki hormon derişikliğinin düşük olmasına karşın özellikle de ilk aylarda ortaya çıkabilecek baş ağrısı, memelerde gerginlik, cilt sorunları gibi istenmeyen yan etkiler de, eğer kadın bu sorunların genellikle birkaç ay sonra kendiliğinden kaybolacağını önceden bilirse, daha kolay kabullenilir.
İntrauterin sistemin takılması ve çıkarılması
İUS tıpkı geleneksel bakirli spiraller gibi yerleştirilir. Burada da en uygun zaman âdet dönemidir. İUS'un tıbbi açıdan sakıncalı olup olmadığı, doktorun yapacağı ayrıntılı görüşmenin ve muayenenin sonunda belirlenir. Bir sakınca yoksa, kolları katlanmış durumdaki İUS ince bir tatbik borusu yardımıyla rahim içine sokulur, boru geri alınınca kollar açılır. Son olarak da kontrol ipleri gerektiği kadar kısaltılır.
Bakirli spiraldekine benzer biçimde, burada da geçici olarak, aybaşı sancısını andıran, spazm şeklinde ağrılar ola bilir. Gevşemek ve sıcak tutmak işe yarar, normal olarak ağrı kesici gerekmez. İlk aybaşı kanamasının ardından bir kere, daha sonra da yılda bir-iki kere kontrol muayenesi tavsiye edilir. Doktor İUS'un rahimdeki konumunu genellikle ultrasonla kontrol eder.
İUS ne zaman istenirse çıkarılabilir. İUS kullanan bir kadın çocuk doğurmaya karar verirse ya da başka bir korunma yöntemine geçmek isterse, bu her an mümkündür. Dölyatağı sümükderisindeki değişiklikler hızla eski halini alır. Hormonlu spiralin çıkarılmasından sonraki ilk çevrimde bile gebelik oluşabilir.
İUS'un etkisi ne kadar sürer?
Üretici şirket, Mirena için dölyatağında kalma süresini beş yıl olarak veriyor.
İntrauterin sistemin komplikasyonları ve yan etkileri
Bakirli spiraller iç cinsel organlarda enfeksiyon riskini artırabilir; oysa intrauterin sistem, rahim boynu kanalında oluşan mukoza pıhtısı sayesinde enfeksiyonlara karşı koruma sağlar. Dolayısıyla İUS cinsel partnerini sıkça değiştiren kadınlar için de uygundur. Yumurta kanalı ve karın boşluğu gebeliği riski, korunmayan kadınlara kıyasla çok daha düşüktür. Bakteriyel rahim enfeksiyonlarına eğilimli kadınların İUS kullanmaması daha iyi olur.
Hangi Kadınlar Spiral Kullanmamalıdır?
Spiral birçok kadın için hiç kuşkusuz uygun bir korunma aracıdır. Bir kere takıldı mı, kontrol muayeneleri dışında, birkaç yıl korunma konusuyla uğraşmaya gerek kalmaz. Ancak bu tür korunma bazı kadınlar için uygun değildir. İster bakirli spiral ister ıntrauterin sistem olsun, spiral takma kararını vermeden önce doktorun birçok kontraendikasyonu dışarıda bırakmış olması gerekir. Bunlar arasında en yakındaki nedenler olarak örneğin geçmişteki bir yumurta kanalı gebeliği ya da rahimde yanlış oluşum sayılabilir, ama bu bağlamda ilk anda akla gelmeyen, örneğin çok ender rastlanan bakır alerjisi gibi faktörler de söz konusudur
Bakirli Spiral Dogum Kontrolu
Bakırlı Spiraller, Doğum Kontrol Yöntemleri Spiral
Ağır metallerin, özellikle de bakırın gebelik önleyici etkisi hayvanlarla yapılan deneyler sonucunda ortaya çıkarıldı. Etken maddesiz spirallerle edinilen deneyimden, peserin yüzey alanı ne kadar büyükse güvenilirliğinin de o kadar yüksek olduğu biliniyordu. Böylece, az çok T harfine benzeyen rahim içi peserler geliştirildi. İki yatay (düz ya da eğri) kol, dikey bir ayağa bağlanmıştır, bunun üzerine ince bir bakır tel sarılmış ve böylelikle uzun süre yetecek büyüklükte bir bakır deposu oluşturan büyük bir yüzey alam elde dilmiştir Ayağın alt ucuna kısa kontrol ipçikleri bağlıdır.
Bakırla çifte korunma etkisi
Bakirli spiraller sürekli olarak çok küçük miktarlarda bakır yayar. Önceleri gebelik önleyici etki bakirli spiralden yayılan bakır iyonlarına yoruluyordu, oysa bugün bilindiği gibi, gebeliği önleyen, her şeyden önce, bakır parçacıklarının rahimde ve yumurta kanallarında yol açtığı değişikliklerdir. Bakır iyonları dölyatağına ve yumurta kanallarına yayılır ve hem salgıların bileşimini, hem de dölyatağı sümük-derisinin yapısını değiştirir. Bu değişiklikler çifte koruma etkisi yapar:
Rahim boynundaki mukoza pıhtılarını aşmayı başaran spermler bu ortamda yumurtaya doğru ilerleyemez ve olgunlaşmaları engellenir. Böylece aslında döllenme bile olamaz.
Her şeye rağmen çok çevik bir sperm yumurta hücresine ulaşıp döllenmeyi başaracak olsa bile, yumurtanın değişmiş olan dölyatağı sümük derisinde yuvalanması imkânsızdır.
Bakır iyonlarının neden olduğu değişiklikler, spiral çıkarıldıktan sonra tamamen eski haline döner. İUP'un alınmasından sonraki ilk çevrim içinde bile gebe kalınabilir.
Ancak, spiralin güvenilirliği yalnızca bakır iyonlarına bağlı değildir. Spiralin uygun büyüklükte olması ve dölyatağına doğru konumda yerleştirilmesi de önemlidir. Bu nedenle, spiralin konumunun kontrol edildiği düzenli muayeneler büyük önem taşır. Her kadın ara sıra, dölyoluna sarkan ipçiği eliyle yoklayarak kontrol edebilir. Ama kontrol ipçiği ele gelmiyorsa bile paniğe gerek yoktur: Gerçi bazen spiral kendiliğinden (çoğu zaman da âdet sırasında) ve farkına varılmadan dışarıya atılmış olabilir, ama çoğunlukla kontrol ipleri dölyatağına kaçmış ya da spiralin rahimdeki konumu değişmiş olur. Neyse ki, spiralin rahim duvarını delip karın boşluğuna geçtiği tehlikeli komplikasyonlara çok ender rastlanmaktadır. Kontrol ipçiklerine dokunamadığınız durumlarda her ihtimale karşı doktorunuza gitmeniz iyi olur. Doktorunuz spiralin hâlâ rahimde olup olmadığını ultra-son muayenesiyle saptayabilir. İşi iyice sağlama bağlamak isterseniz, doktora gidinceye kadar ek korunma önlemine başvurmalısınız (örneğin prezervatif).
Bakirli spiralin takılması ve çıkarılması
Bazı kadınlar spiralle korunmayı aslında isteseler de spiralin takılmasından ya da çıkarılmasından korkarlar, çünkü başka kadınlardan bunun acıttığını duymuşlardır ya da kendileri daha önce kötü bir deneyim yaşamışlardır. Aslında yazık. Çünkü deneyimli, özenli kadın doktorları spiralleri kayda değer bir acıya meydan vermeden yerleştirip çıkarabilir.
Salt hukuki açıdan bakıldığında spiral takmak ameliyatlı bir müdahaledir. Dolayısıyla, doktorunuz sizinle bir ön görüşme yapıp spiralin etkileme mekanizması, olası yan etkileri, komplikasyonları, güvenilirliği ve yerleştirildiği yerde ne kadar kalabileceği konusunda bilgi vermekle yükümlüdür. Geçirmiş olduğunuz hastalıklar ve aile öyküsü konusunda tam bir sorgulama ile rahim boynundan ve dölyolundan hücre örnekleri alarak yapılan jinekolojik muayene, risk faktörlerini ya da iltihaplanma olasılığını ortadan kaldırmaya yarar.
Spiral nasıl takılır?
Normalde spiral âdet kanaması sırasında takılır. Bu sırada rahim ağzı yumuşak ve hafifçe açılmış olduğu için spirali taşıyan tatbik borusu içeriye kolay sokulur, ayrıca kadının gebe olmadığı da kesinlikle bilinmektedir. Spiralin yerleştirilmesi doğumu izleyen ilk 48 saat içinde de yapılabilir, ama normal olarak doğumdan sonra rahmin küçülmesi için 6-8 hafta beklenir.
Spiral takılırken narkoz gerekli değildir. Yine de rahim ağzı dudaklarına lokal anestezi uygulanabilir, böylece zorunlu esnetmede hiç acı hissedilmez. Spiral yerleştirilmeden önce dölyolu dezenfekte edilir ve ince bir sondayla dölyatağının ölçüsü alınır. Bu ölçüm değerine göre uygun bir spiral tipi seçilir. Spiral, kolları aşağıya katlanmış haldeyken ince bir tatbik borusu vasıtasıyla dölyatağına itilir, boru geri çekilince kollar açılır. Kontrol ipi rahim boynundan sarkmış olmalıdır ve birkaç santimetre kalacak şekilde kısaltılır.
Bütün bu işlemin nasıl hissedileceği ilgili kişinin tutumuna da bağlıdır. Gevşemeyi ve sakin kalmayı başaran kadınlar neredeyse hiç acı duymaz. Özellikle de doğum yapmış kadınlarda böyle olur. Henüz çocuk doğurmamış kadınlarda, spiralin yerleştirilmesi sırasında ve bundan birkaç saat sonra epeyce şiddetli spazm türü sancılar olabilir. Hatta kan dolaşımı sorunları ve baş dönmesi de görülür.
Spiralin doğru konumda olup olmadığı ultrasonla kontrol edilebilir. Kimi doktorlar ilk kontrolü spirali yerleştirdikten hemen sonra, kimileri ise ancak iki hafta sonra yapar. Daha sonraki kontroller altı ayda bir ya da hiç olmazsa yılda bir kere yapılmalıdır.
Spiral kullanan kadının partneri dölyoluna sarkmış olan kontrol ipini cinsel ilişki sırasında normalde hissetmez. İpler hissediliyorsa, doktor tarafından biraz daha kısaltılabilir. Tampon kullanımına da devam edilebilir. Kontrol ipi yeterince kısa olursa, spiralin de tamponla birlikte çekilip alınma olasılığı ortadan kalkar.
Spiral nasıl çıkarılır ya da nasıl değiştirilir?
Bakirli spirallerin rahimde kalma süresi üç-beş yılla sınırlıdır. Bir kadın artık spiralle korunmak istemezse ya da spiralin değiştirilmesi gerekiyorsa, bunu her an, âdet kanaması sırasında neredeyse hiç acısız olarak çıkarmak mümkündür.
Eskiden spiral değiştirildikten sonra tavsiye edilen bir aylık "dinlenme molası" fizyolojik açıdan gerekli değildir. Gelecekteki doğurganlığı olumsuz etkilemeden, spiralle korunmaya kesintisiz olarak devam edilebilir.
Bakirli spiral rahimde ne kadar kalabilir?
Spiraller üretici şirketin tavsiye ettiği süreden daha fazla rahimde kalmamalıdır, çünkü bu süre içinde spiral birçok değişikliğe uğrar. Spiral rahim boşluğundaki "bakir" durumunu uzun süre koruyamaz. Tam tersine, mercan resifine düşmüş yabancı bir cisim gibi, vücudun çeşitli maddeleriyle sarılır ve istila edilir. Bağladığı bu "kabuklar" nedeniyle bakır sarmalında tel tel köprücükler oluşur ve bu durum spiralin güvenilirliğini zedeleyebilir.
Bakırlı Spiralin Zararları ve Yan Etkileri
Özellikle henüz doğum yapmamış genç kadınlarda spiralin iltihaplanmaya yol açma olasılığı doktorlar arasında sürekli tartışma konusudur. Bazı doktorların bu kadınlara gebelikten korunmak için spiral tavsiye etmemesinin bir nedeni de budur. Ama şunu da belirtmek gerekir ki, kullanılan korunma yönteminden bağımsız olarak, genç kadınlarda dölyolu, dölyatağı ve yumurta kanalı iltihaplanmalarına bir ya da birkaç çocuk doğurmuş kadınlara kıyasla aslında daha sık rastlanır. Bu olgunun temelinde muhtemelen farklı yaşam tarzı ve farklı cinsel davranış yatıyor, bunun cinsel partner sayısıyla da ilişkisi var.
Hareketli spermlerin yumurta kanalı içindeki yumurta hücresine doğru yolculuğu sırasında, iltihaplara yol açan bakterileri de beraberinde sürükleyebildiği kanıtlanmış bir gerçektir. Bakirli spirallerin bunu önlemesi mümkün değildir. O nedenle altı ayda bir düzenli jinekolojik muayene gerekir. Akut ya da kronik alt karın iltihaplanması olan kadınlar spiral kullanmamalıdır.
Ağır metallerin, özellikle de bakırın gebelik önleyici etkisi hayvanlarla yapılan deneyler sonucunda ortaya çıkarıldı. Etken maddesiz spirallerle edinilen deneyimden, peserin yüzey alanı ne kadar büyükse güvenilirliğinin de o kadar yüksek olduğu biliniyordu. Böylece, az çok T harfine benzeyen rahim içi peserler geliştirildi. İki yatay (düz ya da eğri) kol, dikey bir ayağa bağlanmıştır, bunun üzerine ince bir bakır tel sarılmış ve böylelikle uzun süre yetecek büyüklükte bir bakır deposu oluşturan büyük bir yüzey alam elde dilmiştir Ayağın alt ucuna kısa kontrol ipçikleri bağlıdır.
Bakırla çifte korunma etkisi
Bakirli spiraller sürekli olarak çok küçük miktarlarda bakır yayar. Önceleri gebelik önleyici etki bakirli spiralden yayılan bakır iyonlarına yoruluyordu, oysa bugün bilindiği gibi, gebeliği önleyen, her şeyden önce, bakır parçacıklarının rahimde ve yumurta kanallarında yol açtığı değişikliklerdir. Bakır iyonları dölyatağına ve yumurta kanallarına yayılır ve hem salgıların bileşimini, hem de dölyatağı sümük-derisinin yapısını değiştirir. Bu değişiklikler çifte koruma etkisi yapar:
Rahim boynundaki mukoza pıhtılarını aşmayı başaran spermler bu ortamda yumurtaya doğru ilerleyemez ve olgunlaşmaları engellenir. Böylece aslında döllenme bile olamaz.
Her şeye rağmen çok çevik bir sperm yumurta hücresine ulaşıp döllenmeyi başaracak olsa bile, yumurtanın değişmiş olan dölyatağı sümük derisinde yuvalanması imkânsızdır.
Bakır iyonlarının neden olduğu değişiklikler, spiral çıkarıldıktan sonra tamamen eski haline döner. İUP'un alınmasından sonraki ilk çevrim içinde bile gebe kalınabilir.
Ancak, spiralin güvenilirliği yalnızca bakır iyonlarına bağlı değildir. Spiralin uygun büyüklükte olması ve dölyatağına doğru konumda yerleştirilmesi de önemlidir. Bu nedenle, spiralin konumunun kontrol edildiği düzenli muayeneler büyük önem taşır. Her kadın ara sıra, dölyoluna sarkan ipçiği eliyle yoklayarak kontrol edebilir. Ama kontrol ipçiği ele gelmiyorsa bile paniğe gerek yoktur: Gerçi bazen spiral kendiliğinden (çoğu zaman da âdet sırasında) ve farkına varılmadan dışarıya atılmış olabilir, ama çoğunlukla kontrol ipleri dölyatağına kaçmış ya da spiralin rahimdeki konumu değişmiş olur. Neyse ki, spiralin rahim duvarını delip karın boşluğuna geçtiği tehlikeli komplikasyonlara çok ender rastlanmaktadır. Kontrol ipçiklerine dokunamadığınız durumlarda her ihtimale karşı doktorunuza gitmeniz iyi olur. Doktorunuz spiralin hâlâ rahimde olup olmadığını ultra-son muayenesiyle saptayabilir. İşi iyice sağlama bağlamak isterseniz, doktora gidinceye kadar ek korunma önlemine başvurmalısınız (örneğin prezervatif).
Bakirli spiralin takılması ve çıkarılması
Bazı kadınlar spiralle korunmayı aslında isteseler de spiralin takılmasından ya da çıkarılmasından korkarlar, çünkü başka kadınlardan bunun acıttığını duymuşlardır ya da kendileri daha önce kötü bir deneyim yaşamışlardır. Aslında yazık. Çünkü deneyimli, özenli kadın doktorları spiralleri kayda değer bir acıya meydan vermeden yerleştirip çıkarabilir.
Salt hukuki açıdan bakıldığında spiral takmak ameliyatlı bir müdahaledir. Dolayısıyla, doktorunuz sizinle bir ön görüşme yapıp spiralin etkileme mekanizması, olası yan etkileri, komplikasyonları, güvenilirliği ve yerleştirildiği yerde ne kadar kalabileceği konusunda bilgi vermekle yükümlüdür. Geçirmiş olduğunuz hastalıklar ve aile öyküsü konusunda tam bir sorgulama ile rahim boynundan ve dölyolundan hücre örnekleri alarak yapılan jinekolojik muayene, risk faktörlerini ya da iltihaplanma olasılığını ortadan kaldırmaya yarar.
Spiral nasıl takılır?
Normalde spiral âdet kanaması sırasında takılır. Bu sırada rahim ağzı yumuşak ve hafifçe açılmış olduğu için spirali taşıyan tatbik borusu içeriye kolay sokulur, ayrıca kadının gebe olmadığı da kesinlikle bilinmektedir. Spiralin yerleştirilmesi doğumu izleyen ilk 48 saat içinde de yapılabilir, ama normal olarak doğumdan sonra rahmin küçülmesi için 6-8 hafta beklenir.
Spiral takılırken narkoz gerekli değildir. Yine de rahim ağzı dudaklarına lokal anestezi uygulanabilir, böylece zorunlu esnetmede hiç acı hissedilmez. Spiral yerleştirilmeden önce dölyolu dezenfekte edilir ve ince bir sondayla dölyatağının ölçüsü alınır. Bu ölçüm değerine göre uygun bir spiral tipi seçilir. Spiral, kolları aşağıya katlanmış haldeyken ince bir tatbik borusu vasıtasıyla dölyatağına itilir, boru geri çekilince kollar açılır. Kontrol ipi rahim boynundan sarkmış olmalıdır ve birkaç santimetre kalacak şekilde kısaltılır.
Bütün bu işlemin nasıl hissedileceği ilgili kişinin tutumuna da bağlıdır. Gevşemeyi ve sakin kalmayı başaran kadınlar neredeyse hiç acı duymaz. Özellikle de doğum yapmış kadınlarda böyle olur. Henüz çocuk doğurmamış kadınlarda, spiralin yerleştirilmesi sırasında ve bundan birkaç saat sonra epeyce şiddetli spazm türü sancılar olabilir. Hatta kan dolaşımı sorunları ve baş dönmesi de görülür.
Spiralin doğru konumda olup olmadığı ultrasonla kontrol edilebilir. Kimi doktorlar ilk kontrolü spirali yerleştirdikten hemen sonra, kimileri ise ancak iki hafta sonra yapar. Daha sonraki kontroller altı ayda bir ya da hiç olmazsa yılda bir kere yapılmalıdır.
Spiral kullanan kadının partneri dölyoluna sarkmış olan kontrol ipini cinsel ilişki sırasında normalde hissetmez. İpler hissediliyorsa, doktor tarafından biraz daha kısaltılabilir. Tampon kullanımına da devam edilebilir. Kontrol ipi yeterince kısa olursa, spiralin de tamponla birlikte çekilip alınma olasılığı ortadan kalkar.
Spiral nasıl çıkarılır ya da nasıl değiştirilir?
Bakirli spirallerin rahimde kalma süresi üç-beş yılla sınırlıdır. Bir kadın artık spiralle korunmak istemezse ya da spiralin değiştirilmesi gerekiyorsa, bunu her an, âdet kanaması sırasında neredeyse hiç acısız olarak çıkarmak mümkündür.
Eskiden spiral değiştirildikten sonra tavsiye edilen bir aylık "dinlenme molası" fizyolojik açıdan gerekli değildir. Gelecekteki doğurganlığı olumsuz etkilemeden, spiralle korunmaya kesintisiz olarak devam edilebilir.
Bakirli spiral rahimde ne kadar kalabilir?
Spiraller üretici şirketin tavsiye ettiği süreden daha fazla rahimde kalmamalıdır, çünkü bu süre içinde spiral birçok değişikliğe uğrar. Spiral rahim boşluğundaki "bakir" durumunu uzun süre koruyamaz. Tam tersine, mercan resifine düşmüş yabancı bir cisim gibi, vücudun çeşitli maddeleriyle sarılır ve istila edilir. Bağladığı bu "kabuklar" nedeniyle bakır sarmalında tel tel köprücükler oluşur ve bu durum spiralin güvenilirliğini zedeleyebilir.
Bakırlı Spiralin Zararları ve Yan Etkileri
Özellikle henüz doğum yapmamış genç kadınlarda spiralin iltihaplanmaya yol açma olasılığı doktorlar arasında sürekli tartışma konusudur. Bazı doktorların bu kadınlara gebelikten korunmak için spiral tavsiye etmemesinin bir nedeni de budur. Ama şunu da belirtmek gerekir ki, kullanılan korunma yönteminden bağımsız olarak, genç kadınlarda dölyolu, dölyatağı ve yumurta kanalı iltihaplanmalarına bir ya da birkaç çocuk doğurmuş kadınlara kıyasla aslında daha sık rastlanır. Bu olgunun temelinde muhtemelen farklı yaşam tarzı ve farklı cinsel davranış yatıyor, bunun cinsel partner sayısıyla da ilişkisi var.
Hareketli spermlerin yumurta kanalı içindeki yumurta hücresine doğru yolculuğu sırasında, iltihaplara yol açan bakterileri de beraberinde sürükleyebildiği kanıtlanmış bir gerçektir. Bakirli spirallerin bunu önlemesi mümkün değildir. O nedenle altı ayda bir düzenli jinekolojik muayene gerekir. Akut ya da kronik alt karın iltihaplanması olan kadınlar spiral kullanmamalıdır.
Dogum Kontrol Spiral Yontemi
Doğum Kontrol Spiral
Kadın doktoru küçük bir müdahalede bulunuyor ve yıllarca korunma sorununuz kalmıyor. Her gün bu konuyla uğraşmak istemeyen birçok kadın için bu, uygun bir korunma seçeneğidir.
Spiral, 60'lı yıllardan beri çok yaygın bir şekilde kullanılan, uzun vadeli bir korunma aracıdır. Tıptaki intrauterin peser (İUP) terimi yunancadan gelir (intrauterin dölyatağı içinde; pessos = taş) ve kaynağını geleneksel "rahim içi taş"tan alır. Elbette bugün artık dölyatağına taş değil, değişik biçim ve büyüklükte kullanıma sunulan plastik bir araç yerleştiriliyor. Yaygın olarak kullanılan ilk İUP'lar spiral biçimindeydi. Konuşma dilinde bugün hâlâ kullanılan "spiral" terimi o zamandan kalmadır.
Spiralin birçok avantajının yanı sıra, ciddiye alınması gereken bazı yan etkileri ve komplikasyonları da vardır, o nedenle bu korunma biçimi de tüm kadınlar için aynı ölçüde uygun değildir ve mutlaka kadın doktorundan iyice ve ayrıntısıyla görüş almayı gerektirir.
Bugün piyasada birbirinden temelden farklı üç tür rahim içi peser bulunur:
Etken maddesi olmayan spiraller (örneğin Lippes Lo-op) sadece mekanik bir etki yapar.
Bakirli spiraller (örneğin Cupric-T, Multiload Cu 250, Nova T) etkisini bakır parçacıkları (iyonlar) vererek gösterir.
Hormonlu spiraller (intrauterin sistem) etkisini küçük miktarda gestajen salarak gösterir.
Etken maddesiz spirallerin artık pek önemi kalmadı. Günümüzde kullanılan bakirli spiraller neredeyse hap kadar güvenli bir korunma sağlar. Hormonlu spiraller ise hap ya da kısırlaştırma kadar güvenlidir.
Spiral Nedir, Doğum Kontrol Yöntemleri Spiral
Yıllardır korundunuz. Her gün hap alma zamanını düşündünüz, ateşinizi ölçtünüz. Nihayet bu sorunlardan kurtulmak istiyorsunuz. Bundan böyle de güvenli bir şekilde korunmak istiyor, ama artık hergün bunu düşün mek istemiyorsunuz.
Sağlığınıza daha çok dikkat etmek istiyor ve hormon yutmak istemiyorsunuz. İstediğiniz zaman bir çocuk (daha) doğurma olanağını elde tutmak istiyorsunuz. Bu durumda spiral gibi uzun vadeli bir korunma aracı sizin için muhtemelen çok uygun olur.
Daha önce spiralle korunmayı denediniz, ama şiddetli âdet kanamaları yüzünden başka bir korunma aracına geçtiniz.
Bu durumda sizin için herhalde yeni hormonlu spiral Mirena doğru olacak. Bu spiral her gün az miktarda gestajen salar ve bu hormon yalnızca rahmi etkiler. Vücudun geri kalan kısmı hormonla yüklenmemiş olur. Üstelik Mirena kısırlaştırma kadar güvenlidir. Eğer daha sonra çocuk isteyecek olursanız, bir sonraki kanamanızda spirali aldırır, ertesi çevrim içinde gebe kalabilirsiniz.
Sıkça alt karın iltihaplanması çeken ya da miyomu olan kadınlar gebelikten korunmak için spiral kullanmamalıdır.
Adet kanamalarınız çok şiddetli ve sancılı oluyorsa, bakirli spiral kullanmamalısınız. Bu gibi durumlarda hormonlu spiralin olumlu etkisi olur.
Doğum Kontrolü Spiral Avantaj ve dezavantajlar
Bakirli spiral
Çok güvenli uzun vadeli koruma sağlar
Hormonsuzdur
Özellikle çocuklu kadınlar için çok u> gundur
Emzirme döneminde de uygundur (de ğumdan 6-8 hafta sonra)
Bakirli spiral çıkarıldıktan sonra heme gebe kalınabilir
Âdet kanamaları daha şiddetli olabilir
Cinsel yoldan bulaşan hastalıklardan k( rumaz
Hormonlu spiral Mirena
Kısırlaştırma kadar güvenlidir
Hormonlu spiral Mirena çıkarıldıkta sonra hemen gebe kalınabilir
Hormon (gestajen) etkisini yalnızca r himde gösterir
Östrojen alması yasak olan kadınlar iç, de uygundur
Emzirme döneminde de uygundur (c ğumdan 6-8 hafta sonra)
Enfeksiyon riski artmaz
Âdet kanamaları hafifler
İlk aylarda baş ağrısı, memelerde gerginlik ve cilt sorunları gibi geçici yan etkili olabilir
Kadın doktoru küçük bir müdahalede bulunuyor ve yıllarca korunma sorununuz kalmıyor. Her gün bu konuyla uğraşmak istemeyen birçok kadın için bu, uygun bir korunma seçeneğidir.
Spiral, 60'lı yıllardan beri çok yaygın bir şekilde kullanılan, uzun vadeli bir korunma aracıdır. Tıptaki intrauterin peser (İUP) terimi yunancadan gelir (intrauterin dölyatağı içinde; pessos = taş) ve kaynağını geleneksel "rahim içi taş"tan alır. Elbette bugün artık dölyatağına taş değil, değişik biçim ve büyüklükte kullanıma sunulan plastik bir araç yerleştiriliyor. Yaygın olarak kullanılan ilk İUP'lar spiral biçimindeydi. Konuşma dilinde bugün hâlâ kullanılan "spiral" terimi o zamandan kalmadır.
Spiralin birçok avantajının yanı sıra, ciddiye alınması gereken bazı yan etkileri ve komplikasyonları da vardır, o nedenle bu korunma biçimi de tüm kadınlar için aynı ölçüde uygun değildir ve mutlaka kadın doktorundan iyice ve ayrıntısıyla görüş almayı gerektirir.
Bugün piyasada birbirinden temelden farklı üç tür rahim içi peser bulunur:
Etken maddesi olmayan spiraller (örneğin Lippes Lo-op) sadece mekanik bir etki yapar.
Bakirli spiraller (örneğin Cupric-T, Multiload Cu 250, Nova T) etkisini bakır parçacıkları (iyonlar) vererek gösterir.
Hormonlu spiraller (intrauterin sistem) etkisini küçük miktarda gestajen salarak gösterir.
Etken maddesiz spirallerin artık pek önemi kalmadı. Günümüzde kullanılan bakirli spiraller neredeyse hap kadar güvenli bir korunma sağlar. Hormonlu spiraller ise hap ya da kısırlaştırma kadar güvenlidir.
Spiral Nedir, Doğum Kontrol Yöntemleri Spiral
Yıllardır korundunuz. Her gün hap alma zamanını düşündünüz, ateşinizi ölçtünüz. Nihayet bu sorunlardan kurtulmak istiyorsunuz. Bundan böyle de güvenli bir şekilde korunmak istiyor, ama artık hergün bunu düşün mek istemiyorsunuz.
Sağlığınıza daha çok dikkat etmek istiyor ve hormon yutmak istemiyorsunuz. İstediğiniz zaman bir çocuk (daha) doğurma olanağını elde tutmak istiyorsunuz. Bu durumda spiral gibi uzun vadeli bir korunma aracı sizin için muhtemelen çok uygun olur.
Daha önce spiralle korunmayı denediniz, ama şiddetli âdet kanamaları yüzünden başka bir korunma aracına geçtiniz.
Bu durumda sizin için herhalde yeni hormonlu spiral Mirena doğru olacak. Bu spiral her gün az miktarda gestajen salar ve bu hormon yalnızca rahmi etkiler. Vücudun geri kalan kısmı hormonla yüklenmemiş olur. Üstelik Mirena kısırlaştırma kadar güvenlidir. Eğer daha sonra çocuk isteyecek olursanız, bir sonraki kanamanızda spirali aldırır, ertesi çevrim içinde gebe kalabilirsiniz.
Sıkça alt karın iltihaplanması çeken ya da miyomu olan kadınlar gebelikten korunmak için spiral kullanmamalıdır.
Adet kanamalarınız çok şiddetli ve sancılı oluyorsa, bakirli spiral kullanmamalısınız. Bu gibi durumlarda hormonlu spiralin olumlu etkisi olur.
Doğum Kontrolü Spiral Avantaj ve dezavantajlar
Bakirli spiral
Çok güvenli uzun vadeli koruma sağlar
Hormonsuzdur
Özellikle çocuklu kadınlar için çok u> gundur
Emzirme döneminde de uygundur (de ğumdan 6-8 hafta sonra)
Bakirli spiral çıkarıldıktan sonra heme gebe kalınabilir
Âdet kanamaları daha şiddetli olabilir
Cinsel yoldan bulaşan hastalıklardan k( rumaz
Hormonlu spiral Mirena
Kısırlaştırma kadar güvenlidir
Hormonlu spiral Mirena çıkarıldıkta sonra hemen gebe kalınabilir
Hormon (gestajen) etkisini yalnızca r himde gösterir
Östrojen alması yasak olan kadınlar iç, de uygundur
Emzirme döneminde de uygundur (c ğumdan 6-8 hafta sonra)
Enfeksiyon riski artmaz
Âdet kanamaları hafifler
İlk aylarda baş ağrısı, memelerde gerginlik ve cilt sorunları gibi geçici yan etkili olabilir
Kadin Dogum Kontrol ve Yontem
Subdermal (derialtı) gestajen implantasyonu—Implanon
Kadın Doğum Kontrol Yontem
Sanki bir bilimkurgu filmi: Ufacık bir plastik çubuk deri altına yerleştiriliyor ve üç yıl boyunca korunma diye bir sorun kalmıyor. Üstelik son derece de güvenilir!
Implanon ticari adıyla bilinen bu ileri teknoloji ürünü 2000 yılının ortalarından beri piyasada bulunmaktadır. Aşağı yukarı kibrit çöpü büyüklüğünde plastik bir çubuktur ve üst kolun iç tarafında doğrudan deri altına (subdermal) yerleştirilir. Ekim lokal uyuşturmayla ve bir kanül (enjeksiyon iğnesi - ç.n.) yardımıyla yapılır. Bütün işlem yalnızca bir dakika sürer ve tahlil için kan alınmasından daha rahatsız edici değildir. Ekilen çubuk çok küçük ve esnektir. Deri altında görülmez ve bedenin hareketlerine engel olmaz. Ama parmakla yoklanabilir; bu önemli bir şeydir, böylece üç yıl sonra deride küçük bir keşi yapılarak uzaklaştırılır.
Hormonlu çubuk deri altında üç yıl boyunca etkin kalır. Her gün vücuda etonogestrel adlı gestajeni salar, bunun miktarı ağızdan alınan korunma araçlarına kıyasla çok küçüktür. Ama karaciğerden geçmediği için yumurtlamayı önlemeye ve rahim boynu mukozasını spermlerin geçemeyeceği şekilde koyulaştırmaya yeterli olur.
Implanonun istenmeyen yan etkileri, temelde diğer saf gestajen preparatlarındaki gibidir. Özellikle de ilk aylarda sık sık düzensiz kanamalar olur. Gestajenin etkisi sürdükçe, rahimde sümükderi yapısı gitgide zayıflar, dolayısıyla Implanon kullanan kadınların yaklaşık yarısında, zamanla âdet de zayıflayıp kısalır ya da tamamen kesilir.
Akneye eğilimli kadınlarda etonogestrel gestajeninin etkisiyle sivilceler artabilir. Baş ağrısı, memelerde gerginlik ve kilo alma gibi şikâyetler de görülür. Depo preparatlara (üç aylık iğne) kıyasla Implanonun avantajı, çocuk istendiğinde çubuğun küçük bir müdahaleyle alınabilmesi ve kadının hemen korunma öncesindeki doğurganlığına kavuşmasıdır. Gestajen vücutta çoğalmaz.
Kadın Doğum Kontrol Yontem
Sanki bir bilimkurgu filmi: Ufacık bir plastik çubuk deri altına yerleştiriliyor ve üç yıl boyunca korunma diye bir sorun kalmıyor. Üstelik son derece de güvenilir!
Implanon ticari adıyla bilinen bu ileri teknoloji ürünü 2000 yılının ortalarından beri piyasada bulunmaktadır. Aşağı yukarı kibrit çöpü büyüklüğünde plastik bir çubuktur ve üst kolun iç tarafında doğrudan deri altına (subdermal) yerleştirilir. Ekim lokal uyuşturmayla ve bir kanül (enjeksiyon iğnesi - ç.n.) yardımıyla yapılır. Bütün işlem yalnızca bir dakika sürer ve tahlil için kan alınmasından daha rahatsız edici değildir. Ekilen çubuk çok küçük ve esnektir. Deri altında görülmez ve bedenin hareketlerine engel olmaz. Ama parmakla yoklanabilir; bu önemli bir şeydir, böylece üç yıl sonra deride küçük bir keşi yapılarak uzaklaştırılır.
Hormonlu çubuk deri altında üç yıl boyunca etkin kalır. Her gün vücuda etonogestrel adlı gestajeni salar, bunun miktarı ağızdan alınan korunma araçlarına kıyasla çok küçüktür. Ama karaciğerden geçmediği için yumurtlamayı önlemeye ve rahim boynu mukozasını spermlerin geçemeyeceği şekilde koyulaştırmaya yeterli olur.
Implanonun istenmeyen yan etkileri, temelde diğer saf gestajen preparatlarındaki gibidir. Özellikle de ilk aylarda sık sık düzensiz kanamalar olur. Gestajenin etkisi sürdükçe, rahimde sümükderi yapısı gitgide zayıflar, dolayısıyla Implanon kullanan kadınların yaklaşık yarısında, zamanla âdet de zayıflayıp kısalır ya da tamamen kesilir.
Akneye eğilimli kadınlarda etonogestrel gestajeninin etkisiyle sivilceler artabilir. Baş ağrısı, memelerde gerginlik ve kilo alma gibi şikâyetler de görülür. Depo preparatlara (üç aylık iğne) kıyasla Implanonun avantajı, çocuk istendiğinde çubuğun küçük bir müdahaleyle alınabilmesi ve kadının hemen korunma öncesindeki doğurganlığına kavuşmasıdır. Gestajen vücutta çoğalmaz.
Dogum Kontrol Uc Aylik İgne
Depo gestajen (Üç Aylık İğne) ve Doğum Kontrol Çeşitleri
Üç aylık iğne de denen depo gestajenler ilk uzun vadeli hormonlu korunma şekliydi. Gestajenler kasa (kalça ya da üstkol) enjekte edilip orada depolanır ve etken madde buradan yavaş yavaş salınır. Kullanılan iki gestajen preparatı vardır, bunların önce iki ayda bir (ilk beş iğne), daha sonra üç ayda bir enjekte edilmesi gerekir:
150 mg MPA (medoksi progesteron asetat, örneğin Depo-clinovir). Bu tip gestajen çoğunlukla yumurtlamayı önler ve uzun vadede rahim sümükderisinin yıkımına yol açar. Dolayısıyla, sıkça ara kanamaların yaşandığı başlangıç evresinden sonra aybaşı kanamaları kesilir.
200 mg NET-Enantat (Noristerat). Bu gestajen ilk altı haftada yumurtlamayı önler, bundan sonra hormon yalnızca rahim sümükderisini ve rahim ağzı mukozasını etkiler.
Depo gestajenler hormonla korunmayı tercih eden, ama yaşam tarzı yüzünden hapı düzgün alamayan kadınlar için çok uygundur (örneğin vardiyalı çalışanlar, sık sık yolculuk yapan ve bir zaman kuşağından bir başkasına geçen kadınlar). Her gün hap alma külfeti ortadan kalktığından, alım hatası da söz konusu değildir.
Depo gestajenlerin önemli bir dezavantajı, yan etkiler ortaya çıktığında ya da artık korunmak istemediğinizde, iğnenin etki süresi içinde uygulamayı durdurmanın mümkün olmamasıdır. Depo iğneler daha çocuk doğurmak isteyen kadınlar için de pek uygun değildir. Uzun süre kullanıldı-ğında, gestajenin tekrar gebe kalmaya izin verebilecek derecede vücuttan atılması bazen iki yılı bulabilir.
Depo MPA kullanılması halinde, östrojen eksikliği nedeniyle uzun vadede kemik yoğunluğunda düşüş olması mümkündür.
Üç aylık iğne de denen depo gestajenler ilk uzun vadeli hormonlu korunma şekliydi. Gestajenler kasa (kalça ya da üstkol) enjekte edilip orada depolanır ve etken madde buradan yavaş yavaş salınır. Kullanılan iki gestajen preparatı vardır, bunların önce iki ayda bir (ilk beş iğne), daha sonra üç ayda bir enjekte edilmesi gerekir:
150 mg MPA (medoksi progesteron asetat, örneğin Depo-clinovir). Bu tip gestajen çoğunlukla yumurtlamayı önler ve uzun vadede rahim sümükderisinin yıkımına yol açar. Dolayısıyla, sıkça ara kanamaların yaşandığı başlangıç evresinden sonra aybaşı kanamaları kesilir.
200 mg NET-Enantat (Noristerat). Bu gestajen ilk altı haftada yumurtlamayı önler, bundan sonra hormon yalnızca rahim sümükderisini ve rahim ağzı mukozasını etkiler.
Depo gestajenler hormonla korunmayı tercih eden, ama yaşam tarzı yüzünden hapı düzgün alamayan kadınlar için çok uygundur (örneğin vardiyalı çalışanlar, sık sık yolculuk yapan ve bir zaman kuşağından bir başkasına geçen kadınlar). Her gün hap alma külfeti ortadan kalktığından, alım hatası da söz konusu değildir.
Depo gestajenlerin önemli bir dezavantajı, yan etkiler ortaya çıktığında ya da artık korunmak istemediğinizde, iğnenin etki süresi içinde uygulamayı durdurmanın mümkün olmamasıdır. Depo iğneler daha çocuk doğurmak isteyen kadınlar için de pek uygun değildir. Uzun süre kullanıldı-ğında, gestajenin tekrar gebe kalmaya izin verebilecek derecede vücuttan atılması bazen iki yılı bulabilir.
Depo MPA kullanılması halinde, östrojen eksikliği nedeniyle uzun vadede kemik yoğunluğunda düşüş olması mümkündür.
Dogum Kontrol İlaclari ve Aylik İgne
Doğum Kontrol İlaçları ve Mikro hap ile korunma
Mikro hap bağımsız bir hap tipi değildir. Östrojen ve gestajenlerden oluşan ve en çok 35 mg östrojen içeren özellikle düşük dozlu kombine preparatlara böyle deniyor. Gestajen kısmı olarak çok etkili ve tahammülü kolay pro-gesteron türevleriyle kombine edildiğinden, mikro hapların dolaysız yan etkileri ve uzun vadeli riskleri geleneksel kombine haplara kıyasla çok azalmıştır.
Sekanslı preparatlar (İki fazlı preparatlar)
Bu tür haplar, altı-yedi günlük ilk alım fazında 50 mg'ın üstünde görece yüksek dozda östrojen içerir, ama gestajen içermez. Tabletler ancak bundan sonra bir östrojen-gestajen kombinasyonunu içerir. Östrojen dozu her kadında ovülasyonu güvenilir bir şekilde önleyemediği ve ilk fazda ek olarak gestajen etkisi bulunmadığı için, bu preparatları kullanırken, kombine preparadara kıyasla biraz daha yüksek bir başarısızlık oranını hesaba katmak gerekir. Görece yüksek östrojen payı da, teorik olarak daha yüksek bir risk doğurur.
İki fazlı preparatların avantajı çok iyi bir çevrim kontrolü sağlamalarıdır. Bu haplar özellikle, kombine preparat tedavisinde sık sık ara kanaması olan kadınlar için uygundur.
Bir aylık iğne
Yakında gebeliği önlemek için bir başka olanağınız daha olacak: Bir gestajen (25 mg medroksi progesteron asetat, MPA) ile bir östrojenden (5 mg estradiol-cypionat) oluşan "bir aylık iğne."
Ayda bir yapılması gereken bu iğne haptan çok daha yüksek korunma güvenliği sağlar. Bu preparatın ilginç yanı, ilk kez bir doğal östrojen kullanılmasıdır. Bu "enjekte edilebilen haplar" ABD'de Kasım 2000'den beri satılıyor. Almanya'da "Luna" adıyla piyasaya sürülecek.
Mini hap ve doğum kontrol adet
Mini haplar geliştirilirken güdülen amaç, çevrimin doğal akışını bozmadan, gestajen vasıtasıyla sadece rahim sü-mükderisini ve rahim ağzını etkileyerek güvenilir bir hormonlu korunma sağlamaktı. Ne var ki, düşük gestajen dozuna karşın kimi kadınlarda yumurtlamanın baskılandığı ya da sarı cisim fonksiyonunun zarar gördüğü ortaya çıktı. Mini hapta östrojenin çevrimi düzenleyen etkisi eksik olduğu için, sık sık ara kanamalar olur ya da kanama tümüyle kesilir.
Kombine preparatlarda da olduğu gibi, gestajen rahim boynunda mukozanın koyulaşmasına ve rahim sümükde-risinde değişikliklere yol açar. Gestajenin etkisi enfeksiyonlara karşı belli bir koruma sağlar: Çoğu kez spermlerin "sırtına binerek" dölyatağına ulaşan mikroplar, mukoza pıhtıları nedeniyle içeriye sızma şansını neredeyse tümüyle kaybeder.
Gestajen haplarının önemli bir dezavantajı vardır: Bugüne kadar kullanılan gestajenlerin vücuttaki etkisi yalnızca 24 saat sürdüğünden, hapların hep aynı saatte alınması gerekir. Mini hap, kullanıcıdan büyük bir disiplin bekler ve hap alımında yapılan hataya tolerans göstermez. Hep aynı saatte alınması gereken mini hapların koruma güvenilirliği mikro haplara kıyasla epeyce düşük olduğu için, kanamaların tümüyle kesildiği durumlarda kadınlar açısından bir güvensizlik faktörü oluşturur. Etonogestrel adlı gestajeni içeren bir preparat (Cerazette), daha esnek bir kullanım şeması sunar ve hap alımında çok ender hata yapıldığı için daha yüksek korunma güvenliği sağlar.
Mini hapla korunmaya karşın bir gebelik söz konusu olursa, bunun yumurta kanalı gebeliği (dış gebelik - ç.n.) olma riski yüksektir. O nedenle, daha önce dış gebelik geçirmiş ya da yalnızca bir tane (sağlam) yumurta kanalı olan kadınlar mini hap kullanmamalıdır.
Mikro hap bağımsız bir hap tipi değildir. Östrojen ve gestajenlerden oluşan ve en çok 35 mg östrojen içeren özellikle düşük dozlu kombine preparatlara böyle deniyor. Gestajen kısmı olarak çok etkili ve tahammülü kolay pro-gesteron türevleriyle kombine edildiğinden, mikro hapların dolaysız yan etkileri ve uzun vadeli riskleri geleneksel kombine haplara kıyasla çok azalmıştır.
Sekanslı preparatlar (İki fazlı preparatlar)
Bu tür haplar, altı-yedi günlük ilk alım fazında 50 mg'ın üstünde görece yüksek dozda östrojen içerir, ama gestajen içermez. Tabletler ancak bundan sonra bir östrojen-gestajen kombinasyonunu içerir. Östrojen dozu her kadında ovülasyonu güvenilir bir şekilde önleyemediği ve ilk fazda ek olarak gestajen etkisi bulunmadığı için, bu preparatları kullanırken, kombine preparadara kıyasla biraz daha yüksek bir başarısızlık oranını hesaba katmak gerekir. Görece yüksek östrojen payı da, teorik olarak daha yüksek bir risk doğurur.
İki fazlı preparatların avantajı çok iyi bir çevrim kontrolü sağlamalarıdır. Bu haplar özellikle, kombine preparat tedavisinde sık sık ara kanaması olan kadınlar için uygundur.
Bir aylık iğne
Yakında gebeliği önlemek için bir başka olanağınız daha olacak: Bir gestajen (25 mg medroksi progesteron asetat, MPA) ile bir östrojenden (5 mg estradiol-cypionat) oluşan "bir aylık iğne."
Ayda bir yapılması gereken bu iğne haptan çok daha yüksek korunma güvenliği sağlar. Bu preparatın ilginç yanı, ilk kez bir doğal östrojen kullanılmasıdır. Bu "enjekte edilebilen haplar" ABD'de Kasım 2000'den beri satılıyor. Almanya'da "Luna" adıyla piyasaya sürülecek.
Mini hap ve doğum kontrol adet
Mini haplar geliştirilirken güdülen amaç, çevrimin doğal akışını bozmadan, gestajen vasıtasıyla sadece rahim sü-mükderisini ve rahim ağzını etkileyerek güvenilir bir hormonlu korunma sağlamaktı. Ne var ki, düşük gestajen dozuna karşın kimi kadınlarda yumurtlamanın baskılandığı ya da sarı cisim fonksiyonunun zarar gördüğü ortaya çıktı. Mini hapta östrojenin çevrimi düzenleyen etkisi eksik olduğu için, sık sık ara kanamalar olur ya da kanama tümüyle kesilir.
Kombine preparatlarda da olduğu gibi, gestajen rahim boynunda mukozanın koyulaşmasına ve rahim sümükde-risinde değişikliklere yol açar. Gestajenin etkisi enfeksiyonlara karşı belli bir koruma sağlar: Çoğu kez spermlerin "sırtına binerek" dölyatağına ulaşan mikroplar, mukoza pıhtıları nedeniyle içeriye sızma şansını neredeyse tümüyle kaybeder.
Gestajen haplarının önemli bir dezavantajı vardır: Bugüne kadar kullanılan gestajenlerin vücuttaki etkisi yalnızca 24 saat sürdüğünden, hapların hep aynı saatte alınması gerekir. Mini hap, kullanıcıdan büyük bir disiplin bekler ve hap alımında yapılan hataya tolerans göstermez. Hep aynı saatte alınması gereken mini hapların koruma güvenilirliği mikro haplara kıyasla epeyce düşük olduğu için, kanamaların tümüyle kesildiği durumlarda kadınlar açısından bir güvensizlik faktörü oluşturur. Etonogestrel adlı gestajeni içeren bir preparat (Cerazette), daha esnek bir kullanım şeması sunar ve hap alımında çok ender hata yapıldığı için daha yüksek korunma güvenliği sağlar.
Mini hapla korunmaya karşın bir gebelik söz konusu olursa, bunun yumurta kanalı gebeliği (dış gebelik - ç.n.) olma riski yüksektir. O nedenle, daha önce dış gebelik geçirmiş ya da yalnızca bir tane (sağlam) yumurta kanalı olan kadınlar mini hap kullanmamalıdır.
Dogum Kontrol Haplarinin Zararlari
Doğum Kontrol Haplarının Zararları ve Etkileri
En çok kullanılan hormonlu korunma aracı haptır. Tablet ya da drajeler bir östrojen-gestajen karışımı içerir. Bunlara ovülasyon önleyici de denir, çünkü etken maddeleri yumurtlamayı (ovülasyonu) baskılar. Bu, onların en önemli değilse bile en tipik niteliğidir. Daha sonra hormonlu korunma yöntemlerinin etkisini nasıl gösterdiğine daha yakından baktığımızda bunu açıkça göreceğiz.
Hap ve Ortakları" için Değerlendirme Avantajları
En güvenilir korunma yöntemidir
Uygulanması kolaydır
Seks yapmak istediğinizde korunma sorununuz baştan halledilmiştir
Âdet sancılarını ve şiddetli kanamaları olumlu etkiler
Dezavantajları
Hap ve mini hap: Her gün hapı düşünmek zorunda kalırsınız
Hormonlar istenmeyen yan etkiler yapabilir
Bazı hastalıklarda ve risk faktörlerinde hormonla korunma yapılamaz
35 yaşın üstündesiniz ve sigara içiyorsunuz. Bu durumda hormonla korunmamanız gerekir
Zührevi hastalıklardan korumaz
Hap: Usta işi bir ürün
Aslında "hap" dendiğinde kastedilen, kombine östrojen-gestajen preparatlarıdır. Bunlar, en önemli iki dişi cinsiyet hormonu olan östrojen ve progesteronu taklit ederek üretilen yapay hormonları içerir. Ovülasyon önleyici preparatların çoğu, ağızdan alındığında da çok etkili olan yapay östrojen etinil estradiol (EE) içerir.
Birçok hap hâlâ, ilk haplarda da bulunan ve değerini kanıtlamış olan etinil estradiol içerir. Progesteronun yapay türevi gestaj enlerde ise o zamandan bu yana çok gelişme kaydedildi. Kullanılan gestajenlerin birçoğu kimyasal bakımdan üç gruba girer: Progesteron türevleri, estranlar ve gonanlar.
Hap etkisini nasıl gösterir?
Dişi çevriminin mekanizmalarıyla ilgili bölümde gördüğümüz gibi, doğurganlıkla ilgili tüm süreçler hor-monlarca yönlendirilir. Hap bu mekanizmalara müdahale eder, denetim çemberinde aynı anda birkaç müdahale noktası bulduğu için, yüksek bir korunma güvenliği sağlar.
Östrojen-gestajen preparatları gebeliği üçlü bir biçimde önler. Haptaki hormonlar hipofız beziyle yumurtalıkların karşılıklı yönlendirme mekanizmalarını etkiler. Yumurtalıklar artık FSH ve LH hormonlarınca uyarılmaz ve yumurtlama olmaz. En başta da östrojenin neden olduğu bu mekanizma aksayacak olsa bile, geride daha gestaj enin yaptığı ve gebeliği olanaksız kılan ek etkiler vardır:
Yumurta kanalının iç yüzey örtüsü değişikliğe uğrar, yumurta dölyatağına ulaşamaz.
Gestajenin etkisiyle dölyatağı sümükderisi incelir ve farklı bir yapılanma gösterir, döllenen yumurta burada yuvalanamaz.
Normalde çevrimin doğurganlık aşamasında spermlerin kolayca geçebilmesine izin veren rahim boynu mukozası sert ve geçilmez bir bariyer haline gelir. Mini hapın başlıca etkileme mekanizması da budur.
Her şeye karşın dölyatağına girmeyi başaran spermler, oradaki değişmiş ortamda normal olgunlaşma süreçlerini (buna kapasitasyon denir) tamamlayamaz ve hiçbir yumurtayı dölleyemez.
Haptaki gestajen bir yandan rahim sümükderisini, öte yandan rahim boynu mukozasını etkilediği için, tek başına o bile döllenmeyi güvenilir bir şekilde önlemeye yeterlidir. Ama çoğu kadında düzenli bir âdet ritmi yalnızca östro-jenle kombine edildiğinde sağlanır. Östrojen olmadan birçok kadında çevrim düzensiz olur ya da yağlı kanamalar ortaya çıkar.
Hormonlarla korunan kadınlarda, çoğu preparatın kullanım şemasında öngörülmüş olan altı-yedi günlük hormonsuz aralarla vücuttaki doğal östrojen ve gestrajen düzeyinin çevrimsel düşüşü taklit edildiği zaman aybaşı kanaması olur. Böyle ortaya çıkan kanamaya yoksunluk kanaması da denir. Bu kanama normal âdet kanamasından çok daha hafiftir ve çok ender ağrı yapar, çünkü atılan dölyatağı sümükderisi hap kullanmayan kadınlardakine kıyasla çok daha ince ve yapı olarak farklıdır.
Aybaşı kanaması kadınlar açısından bir kontrol işlevi gördüğü ("hamile değilim") ya da vücutlarının hâlâ doğal ritme uyduğu hissini verdiği için, kadınların çoğu aylık çevrimini korumak ister. Ancak haplara ara vermek fizyolojik olarak gerekli değildir. Hapları altı-yedi günlük araları vermeden almak ve böylece yoksunluk kanamasından kaçınmak da mümkündür. Bu özellikle premenstrual sendrom (PMS) yaşayan kadınlar tarafından tercih edilen bir olanaktır.
Kombine preparatlar (tek fazlı preparatlar), Doğum Kontrol İlaçları
"Hap" dendiğinde aslında kombine preparatlar kastedilir. Bu gruptaki ovülasyon baskılayıcılarda östrojen ile gestajen hormonları kombine edilir, o nedenle de bu gruba kombine tip ya da östrojen-gestajen preparatları adı verilir. Her tablet aynı miktarda etken madde içerir, o yüzden bunlar tek fazlı preparatlar diye adlandırılır (monofazlı kombine preparatlar da denir).
Bütün kombine preparatlar aynı düzeyde korunma güvenliği sağladığı ve hap kullanımında ortaya çıkan ciddi komplikasyonların çoğu östrojen miktarına bağlı olduğu için, ilk elde düşük dozlu preparatlar verilir. Ama örneğin ara kanamaların sürekli tekrarlandığı durumlarda, doktorun daha yüksek dozlu haplar yazdığı da olur.
Bir aylık kombine preparat paketleri genellikle 21 tabletten oluşur, bunlar yedi günlük tabletsiz aradan sonra alınmaya başlanır. Yeni paketten hap almaya her zaman aynı günde başlanır. Kimi kadınlar yeni pakete hangi gün başlanacağını düşünmek zorunda kalmadan, her gün bir hap almayı tercih ederler. Onlar için 28 tabletlik birkaç preparat da vardır, bu tabletlerin son yedi tanesi etken madde içermez. Hormon alınmayan yedi gün içinde yoksunluk kanaması denen kanama olur.
Tek fazlı preparat alınırken yoksunluk kanaması genelde doğal âdet kanamasından daha hafif olur. O nedenle böyle preparatlar şiddetli âdet kanamalarında avantajlı olabilir. Kadınların yüzde 1-3'ünde aybaşı kanaması tama men kesilir, bu ise doğal olarak her zaman kuşku yaratır, gebe kalmamış olmanın kanama yoluyla onaylanması sona ermiştir çünkü. Hapa yeni başlandığında özellikle ilk çevrimlerde ara kanamalar olabilir, ancak bunlar tedavinin daha sonraki aşamalarında genellikle kaybolur.
En çok kullanılan hormonlu korunma aracı haptır. Tablet ya da drajeler bir östrojen-gestajen karışımı içerir. Bunlara ovülasyon önleyici de denir, çünkü etken maddeleri yumurtlamayı (ovülasyonu) baskılar. Bu, onların en önemli değilse bile en tipik niteliğidir. Daha sonra hormonlu korunma yöntemlerinin etkisini nasıl gösterdiğine daha yakından baktığımızda bunu açıkça göreceğiz.
Hap ve Ortakları" için Değerlendirme Avantajları
En güvenilir korunma yöntemidir
Uygulanması kolaydır
Seks yapmak istediğinizde korunma sorununuz baştan halledilmiştir
Âdet sancılarını ve şiddetli kanamaları olumlu etkiler
Dezavantajları
Hap ve mini hap: Her gün hapı düşünmek zorunda kalırsınız
Hormonlar istenmeyen yan etkiler yapabilir
Bazı hastalıklarda ve risk faktörlerinde hormonla korunma yapılamaz
35 yaşın üstündesiniz ve sigara içiyorsunuz. Bu durumda hormonla korunmamanız gerekir
Zührevi hastalıklardan korumaz
Hap: Usta işi bir ürün
Aslında "hap" dendiğinde kastedilen, kombine östrojen-gestajen preparatlarıdır. Bunlar, en önemli iki dişi cinsiyet hormonu olan östrojen ve progesteronu taklit ederek üretilen yapay hormonları içerir. Ovülasyon önleyici preparatların çoğu, ağızdan alındığında da çok etkili olan yapay östrojen etinil estradiol (EE) içerir.
Birçok hap hâlâ, ilk haplarda da bulunan ve değerini kanıtlamış olan etinil estradiol içerir. Progesteronun yapay türevi gestaj enlerde ise o zamandan bu yana çok gelişme kaydedildi. Kullanılan gestajenlerin birçoğu kimyasal bakımdan üç gruba girer: Progesteron türevleri, estranlar ve gonanlar.
Hap etkisini nasıl gösterir?
Dişi çevriminin mekanizmalarıyla ilgili bölümde gördüğümüz gibi, doğurganlıkla ilgili tüm süreçler hor-monlarca yönlendirilir. Hap bu mekanizmalara müdahale eder, denetim çemberinde aynı anda birkaç müdahale noktası bulduğu için, yüksek bir korunma güvenliği sağlar.
Östrojen-gestajen preparatları gebeliği üçlü bir biçimde önler. Haptaki hormonlar hipofız beziyle yumurtalıkların karşılıklı yönlendirme mekanizmalarını etkiler. Yumurtalıklar artık FSH ve LH hormonlarınca uyarılmaz ve yumurtlama olmaz. En başta da östrojenin neden olduğu bu mekanizma aksayacak olsa bile, geride daha gestaj enin yaptığı ve gebeliği olanaksız kılan ek etkiler vardır:
Yumurta kanalının iç yüzey örtüsü değişikliğe uğrar, yumurta dölyatağına ulaşamaz.
Gestajenin etkisiyle dölyatağı sümükderisi incelir ve farklı bir yapılanma gösterir, döllenen yumurta burada yuvalanamaz.
Normalde çevrimin doğurganlık aşamasında spermlerin kolayca geçebilmesine izin veren rahim boynu mukozası sert ve geçilmez bir bariyer haline gelir. Mini hapın başlıca etkileme mekanizması da budur.
Her şeye karşın dölyatağına girmeyi başaran spermler, oradaki değişmiş ortamda normal olgunlaşma süreçlerini (buna kapasitasyon denir) tamamlayamaz ve hiçbir yumurtayı dölleyemez.
Haptaki gestajen bir yandan rahim sümükderisini, öte yandan rahim boynu mukozasını etkilediği için, tek başına o bile döllenmeyi güvenilir bir şekilde önlemeye yeterlidir. Ama çoğu kadında düzenli bir âdet ritmi yalnızca östro-jenle kombine edildiğinde sağlanır. Östrojen olmadan birçok kadında çevrim düzensiz olur ya da yağlı kanamalar ortaya çıkar.
Hormonlarla korunan kadınlarda, çoğu preparatın kullanım şemasında öngörülmüş olan altı-yedi günlük hormonsuz aralarla vücuttaki doğal östrojen ve gestrajen düzeyinin çevrimsel düşüşü taklit edildiği zaman aybaşı kanaması olur. Böyle ortaya çıkan kanamaya yoksunluk kanaması da denir. Bu kanama normal âdet kanamasından çok daha hafiftir ve çok ender ağrı yapar, çünkü atılan dölyatağı sümükderisi hap kullanmayan kadınlardakine kıyasla çok daha ince ve yapı olarak farklıdır.
Aybaşı kanaması kadınlar açısından bir kontrol işlevi gördüğü ("hamile değilim") ya da vücutlarının hâlâ doğal ritme uyduğu hissini verdiği için, kadınların çoğu aylık çevrimini korumak ister. Ancak haplara ara vermek fizyolojik olarak gerekli değildir. Hapları altı-yedi günlük araları vermeden almak ve böylece yoksunluk kanamasından kaçınmak da mümkündür. Bu özellikle premenstrual sendrom (PMS) yaşayan kadınlar tarafından tercih edilen bir olanaktır.
Kombine preparatlar (tek fazlı preparatlar), Doğum Kontrol İlaçları
"Hap" dendiğinde aslında kombine preparatlar kastedilir. Bu gruptaki ovülasyon baskılayıcılarda östrojen ile gestajen hormonları kombine edilir, o nedenle de bu gruba kombine tip ya da östrojen-gestajen preparatları adı verilir. Her tablet aynı miktarda etken madde içerir, o yüzden bunlar tek fazlı preparatlar diye adlandırılır (monofazlı kombine preparatlar da denir).
Bütün kombine preparatlar aynı düzeyde korunma güvenliği sağladığı ve hap kullanımında ortaya çıkan ciddi komplikasyonların çoğu östrojen miktarına bağlı olduğu için, ilk elde düşük dozlu preparatlar verilir. Ama örneğin ara kanamaların sürekli tekrarlandığı durumlarda, doktorun daha yüksek dozlu haplar yazdığı da olur.
Bir aylık kombine preparat paketleri genellikle 21 tabletten oluşur, bunlar yedi günlük tabletsiz aradan sonra alınmaya başlanır. Yeni paketten hap almaya her zaman aynı günde başlanır. Kimi kadınlar yeni pakete hangi gün başlanacağını düşünmek zorunda kalmadan, her gün bir hap almayı tercih ederler. Onlar için 28 tabletlik birkaç preparat da vardır, bu tabletlerin son yedi tanesi etken madde içermez. Hormon alınmayan yedi gün içinde yoksunluk kanaması denen kanama olur.
Tek fazlı preparat alınırken yoksunluk kanaması genelde doğal âdet kanamasından daha hafif olur. O nedenle böyle preparatlar şiddetli âdet kanamalarında avantajlı olabilir. Kadınların yüzde 1-3'ünde aybaşı kanaması tama men kesilir, bu ise doğal olarak her zaman kuşku yaratır, gebe kalmamış olmanın kanama yoluyla onaylanması sona ermiştir çünkü. Hapa yeni başlandığında özellikle ilk çevrimlerde ara kanamalar olabilir, ancak bunlar tedavinin daha sonraki aşamalarında genellikle kaybolur.
Dogum Kontrol Yontemleri ve Hapi
Doğum Kontrol Yöntemleri ve Doğum Kontrol Hapı
Gebelik önleyici haplar 2001 yılında 40. yaşını kutladı. 40 yaşında bir kadının ne istediğini çok iyi bilmesi gibi, bizde en sevilen yöntem olan bu korunma aracı da bugün 1 Haziran 1961'de piyasaya sürüldüğü zamankinden daha fazlasını sunuyor. Günümüzde hapa güvenen kadınlar yalnız güvenli bir korunmadan değil, aynı zamanda bunun olumlu ek etkilerinden de yararlanıyor.
Ahlaka aykırı bir öykü
Haplar Avrupa piyasasına sürüleli çok oldu ama bunların gelişmesi de durmadı. Ve baştan beri haplar kesinlikle kadınların kurtuluşu olarak kabul görmedi, tam tersine ahlaki, politik ve dinsel açıdan dirençlerle karşılaştı, aslında bu tepkilerden bazıları günümüze kadar da uzandı.
20. yüzyıl başında en iddialı bilim adamları yeni bir araştırma alanı olan hormon araştırmasına yoğunlaşmışlardı, çok geçmeden de bu alanda elde edilen en son bilgileri doğum kontrolünde kullanma fikrine vardılar. Ama gebeliği hormonla önlemenin pratikte uygulanabilmesi ancak 20 yıl sonra, Amerikalı kimyacı Russel Marker'in yam köklerini (tropikal bölgelerde yetişen, patates benzeri bir yumru - ç.n.) steroit hormonları bakımından zengin bir kaynak olarak keşfetmesiyle olanaklı hale geldi.
Elde edilen bilimsel bulgulara sonunda pratikte kullanılma yolunu açan kişi bir kadındır. Hemşire ve kadın hakları savunucusu olan Margret Sanger, üreme biyolojisi uzmanı Gregory Pincus'un dikkatini hormonla korunma konusuna çeker. Onun girişimi ve bağışlarla sağladığı finansman sayesinde, bilim adamı, en etkili hormon kombinasyonunu araştırmaya başlar. İlk hap 1957'de Enovid adıyla Amerikan piyasasına sürülür. Ama hormonlu korunma aracı olarak değil, başta yalnızca âdet şikâyetlerine karşı ilaç olarak. İlk "doğum kontrol hapı"nın gebelik önleme aracı olarak kullanılmasına ancak üç yıl sonra izin verilir.
Hormonla korunma yöntemleri
Siz de yıllardır hapla korunan ve bundan memnun olan kadınlardan mısınız? Öyleyse bu korunma yöntemini sürdürmemeniz için hiçbir neden yok.
Hormonla korunmaktan memnunsunuz ama her gün hapı düşünmekten de gına mı geldi? Öyleyse hormonlu çubuk Implanon gibi uzun vadeli bir korunma yöntemine geçebilirsiniz.
Yoksa şimdiye kadar başka yöntemlerle korundunuz da, âdet sancılarına ve sivilcilere karşı bir şeyler yapabilmek için mi başka bir yönteme geçmek istiyorsunuz? Jinekologunuz birçok hap ve mini hap arasından sizin için böyle olumlu etkileri olanları seçebilir.
Hormonlar kilo almalarına yol açtığı için şimdiye kadar hapla korunmak istemeyen kadınlar da drospirenon adlı gestajeni içeren hapları deneyebilirler.
Son olarak bir iyi haber de bundan böyle âdet öncesinde performans kaybı yaşamak istemeyenler için: Düşük dozlu haplarla çevriminizi yıl içinde sadece birkaç kez âdet görecek şekilde ayarlayabilirsiniz. Hatta, hormonlu çubuk Implanon ile korunan kadınların birçoğunda bir geçiş döneminden sonra kanamalar tümüyle kesilir.
Hormonla korunmanın avantaj ve dezavantajları
Genel olarak hormonla korunma yöntemleri
Yüksek güvenilirlik sağlayan yöntemlerdir
Hormonların yan etkileri olabileceği için, bazı hastalıklarda ve risk faktörlerinde bu tür korunmaya gidilmemelidir. 35 yaşın üzerindeyseniz ve sigara içiyorsanız, hormonla korunmamalısınız.
Doğum Kontrol Hapı
Yüksek güvenilirlik, kolay uygulama
Âdet sancılarına ve şiddetli kanamalara karşı olumlu etki
Her gün alma zorunluluğu
Mini hap ve Doğum Kontrolü
Yalnızca gestajen içerir. Güvenilirliği kombine haplardaki kadar yüksek değildir. Ös-trojen almak istemeyen kadınlar için de uygundur
Mini hap disiplin ister: Düzgün almayanları affetmez
Sıkça ara kanamalar olur
Aylık iğne
Gestajen ve tahammülü çok kolay doğal bir östrojen içerir
Kombine haptan daha güvenlidir.
Ayda bir kere enjekte edilir
Depo gestajen (üç aylık doğum kontrol iğnesi ve Doğum Kontrol Kullanımı
Yalnızca gestajen içerir
Her gün hap almak istemeyen kadınlar içindir
Hâlâ çocuk isteyen kadınlar için pek uygun değildir, çünkü etkileme süresi içinde hormonun etkisi durdurulamaz ve uzun süre kullanıldığında gestajen çok ağır yıkıma uğrar
Yalnızca evli anneler için korunma
Batı Almanya ilk hapı bir yıl daha beklemek zorunda kalır. Schering firması cinsellik düşmanı Almanya'da riskli bir alana girmeyi göze alarak Anovral adlı preparatı piyasaya sürer. Bu ilk hap Avrupa'da da önceleri yalnızca "âdet bozukluklarının tedavisi" için kullanılır. Gebelik önleyici işlevine prospektüsün kıyı köşe bir yerinde sadece kısaca değinilmekle yetinilir. Doktorlara bu ilacı sadece, iki çocuklu evli kadınlara yazmaları tavsiye edilir. Oysa hükümet o sırada üç çocuklu aile propagandası yürütmektedir. O zamanki Demokratik Almanya Cumhuriyeti, bu Batılı hapın gitgide artan biçimde illegal yollardan ülkeye sokulmasına kendi hapını üreterek yanıt verir: 1965'te VEB Jenapharm, Ovosistonla karşı saldırıya geçer.
Böylelikle hormonla korunmanın öyküsü hak ettiği mutlu sona ulaştı. 1968 öğrenci hareketi cinsel tabuları yıktı ve cinsellik ile üreme arasındaki ayrımı gündeme getirdi. Bu andan itibaren hapın gücü, yalnızca tıbbi bir konu olmaktan çıkıp önemli bir sosyokültürel sorun haline geldi.
Az olsun öz olsun:
Sağlık açısından risklerin azaltılması
Hap kullanımı ta baştan kadınlar tarafından endişe ve kuşkuyla karşılandı, çünkü korunma sorunu yan etkilerden ve risklerden arınmış olarak çözülememişti. Bu nedenle ilk hapın yerleşmesinden sonra da araştırma tavsamadı; tam tersine, sağlık açısından riski alternatif yöntemlerle azaltma çabaları devam etti.
İlk hap 150 mg östrojen içeren bir "hormon balyozuydu," 1973'ten itibaren satışa çıkan ilk mini hap ise yalnızca 50 mg etinil estradiol içeriyordu. Bugün düşük dozlu östrojen ve gestajen kombinasyonlarına mikro hap deniyor. Gitgide daha etkili gestajen kombinasyonlarıyla, östrojen miktarı gitgide daha düşük tutulabiliyor.
Gebelik önleyici haplar 2001 yılında 40. yaşını kutladı. 40 yaşında bir kadının ne istediğini çok iyi bilmesi gibi, bizde en sevilen yöntem olan bu korunma aracı da bugün 1 Haziran 1961'de piyasaya sürüldüğü zamankinden daha fazlasını sunuyor. Günümüzde hapa güvenen kadınlar yalnız güvenli bir korunmadan değil, aynı zamanda bunun olumlu ek etkilerinden de yararlanıyor.
Ahlaka aykırı bir öykü
Haplar Avrupa piyasasına sürüleli çok oldu ama bunların gelişmesi de durmadı. Ve baştan beri haplar kesinlikle kadınların kurtuluşu olarak kabul görmedi, tam tersine ahlaki, politik ve dinsel açıdan dirençlerle karşılaştı, aslında bu tepkilerden bazıları günümüze kadar da uzandı.
20. yüzyıl başında en iddialı bilim adamları yeni bir araştırma alanı olan hormon araştırmasına yoğunlaşmışlardı, çok geçmeden de bu alanda elde edilen en son bilgileri doğum kontrolünde kullanma fikrine vardılar. Ama gebeliği hormonla önlemenin pratikte uygulanabilmesi ancak 20 yıl sonra, Amerikalı kimyacı Russel Marker'in yam köklerini (tropikal bölgelerde yetişen, patates benzeri bir yumru - ç.n.) steroit hormonları bakımından zengin bir kaynak olarak keşfetmesiyle olanaklı hale geldi.
Elde edilen bilimsel bulgulara sonunda pratikte kullanılma yolunu açan kişi bir kadındır. Hemşire ve kadın hakları savunucusu olan Margret Sanger, üreme biyolojisi uzmanı Gregory Pincus'un dikkatini hormonla korunma konusuna çeker. Onun girişimi ve bağışlarla sağladığı finansman sayesinde, bilim adamı, en etkili hormon kombinasyonunu araştırmaya başlar. İlk hap 1957'de Enovid adıyla Amerikan piyasasına sürülür. Ama hormonlu korunma aracı olarak değil, başta yalnızca âdet şikâyetlerine karşı ilaç olarak. İlk "doğum kontrol hapı"nın gebelik önleme aracı olarak kullanılmasına ancak üç yıl sonra izin verilir.
Hormonla korunma yöntemleri
Siz de yıllardır hapla korunan ve bundan memnun olan kadınlardan mısınız? Öyleyse bu korunma yöntemini sürdürmemeniz için hiçbir neden yok.
Hormonla korunmaktan memnunsunuz ama her gün hapı düşünmekten de gına mı geldi? Öyleyse hormonlu çubuk Implanon gibi uzun vadeli bir korunma yöntemine geçebilirsiniz.
Yoksa şimdiye kadar başka yöntemlerle korundunuz da, âdet sancılarına ve sivilcilere karşı bir şeyler yapabilmek için mi başka bir yönteme geçmek istiyorsunuz? Jinekologunuz birçok hap ve mini hap arasından sizin için böyle olumlu etkileri olanları seçebilir.
Hormonlar kilo almalarına yol açtığı için şimdiye kadar hapla korunmak istemeyen kadınlar da drospirenon adlı gestajeni içeren hapları deneyebilirler.
Son olarak bir iyi haber de bundan böyle âdet öncesinde performans kaybı yaşamak istemeyenler için: Düşük dozlu haplarla çevriminizi yıl içinde sadece birkaç kez âdet görecek şekilde ayarlayabilirsiniz. Hatta, hormonlu çubuk Implanon ile korunan kadınların birçoğunda bir geçiş döneminden sonra kanamalar tümüyle kesilir.
Hormonla korunmanın avantaj ve dezavantajları
Genel olarak hormonla korunma yöntemleri
Yüksek güvenilirlik sağlayan yöntemlerdir
Hormonların yan etkileri olabileceği için, bazı hastalıklarda ve risk faktörlerinde bu tür korunmaya gidilmemelidir. 35 yaşın üzerindeyseniz ve sigara içiyorsanız, hormonla korunmamalısınız.
Doğum Kontrol Hapı
Yüksek güvenilirlik, kolay uygulama
Âdet sancılarına ve şiddetli kanamalara karşı olumlu etki
Her gün alma zorunluluğu
Mini hap ve Doğum Kontrolü
Yalnızca gestajen içerir. Güvenilirliği kombine haplardaki kadar yüksek değildir. Ös-trojen almak istemeyen kadınlar için de uygundur
Mini hap disiplin ister: Düzgün almayanları affetmez
Sıkça ara kanamalar olur
Aylık iğne
Gestajen ve tahammülü çok kolay doğal bir östrojen içerir
Kombine haptan daha güvenlidir.
Ayda bir kere enjekte edilir
Depo gestajen (üç aylık doğum kontrol iğnesi ve Doğum Kontrol Kullanımı
Yalnızca gestajen içerir
Her gün hap almak istemeyen kadınlar içindir
Hâlâ çocuk isteyen kadınlar için pek uygun değildir, çünkü etkileme süresi içinde hormonun etkisi durdurulamaz ve uzun süre kullanıldığında gestajen çok ağır yıkıma uğrar
Yalnızca evli anneler için korunma
Batı Almanya ilk hapı bir yıl daha beklemek zorunda kalır. Schering firması cinsellik düşmanı Almanya'da riskli bir alana girmeyi göze alarak Anovral adlı preparatı piyasaya sürer. Bu ilk hap Avrupa'da da önceleri yalnızca "âdet bozukluklarının tedavisi" için kullanılır. Gebelik önleyici işlevine prospektüsün kıyı köşe bir yerinde sadece kısaca değinilmekle yetinilir. Doktorlara bu ilacı sadece, iki çocuklu evli kadınlara yazmaları tavsiye edilir. Oysa hükümet o sırada üç çocuklu aile propagandası yürütmektedir. O zamanki Demokratik Almanya Cumhuriyeti, bu Batılı hapın gitgide artan biçimde illegal yollardan ülkeye sokulmasına kendi hapını üreterek yanıt verir: 1965'te VEB Jenapharm, Ovosistonla karşı saldırıya geçer.
Böylelikle hormonla korunmanın öyküsü hak ettiği mutlu sona ulaştı. 1968 öğrenci hareketi cinsel tabuları yıktı ve cinsellik ile üreme arasındaki ayrımı gündeme getirdi. Bu andan itibaren hapın gücü, yalnızca tıbbi bir konu olmaktan çıkıp önemli bir sosyokültürel sorun haline geldi.
Az olsun öz olsun:
Sağlık açısından risklerin azaltılması
Hap kullanımı ta baştan kadınlar tarafından endişe ve kuşkuyla karşılandı, çünkü korunma sorunu yan etkilerden ve risklerden arınmış olarak çözülememişti. Bu nedenle ilk hapın yerleşmesinden sonra da araştırma tavsamadı; tam tersine, sağlık açısından riski alternatif yöntemlerle azaltma çabaları devam etti.
İlk hap 150 mg östrojen içeren bir "hormon balyozuydu," 1973'ten itibaren satışa çıkan ilk mini hap ise yalnızca 50 mg etinil estradiol içeriyordu. Bugün düşük dozlu östrojen ve gestajen kombinasyonlarına mikro hap deniyor. Gitgide daha etkili gestajen kombinasyonlarıyla, östrojen miktarı gitgide daha düşük tutulabiliyor.
Dogum Kontrol Yontemleri Anasayfa
---Hormonla Korunma---
Hormonla Korunma Yöntemleri
Doğum Kontrol Hapları
Doğum Kontrol İğneleri
Depo gestajen (Üç Aylık İğne) İle Korunma
Subdermal (Derialtı) Gestajen İmplantasyonu
---Spiral ile Korunma Yöntemleri---
Spiral İle Korunma
Bakırlı Spiraller
Hormonlu Spiraller
Doğal Aile Planlaması
---Bariyer Yöntemleri---
Bariyer ile Doğum Kontrolü
Prezervatif
Kadın Prezervatifi
Portio Başlığı
Diyafram ile Korunma
Doğum Sonrası Korunma
Hormonla Korunma Yöntemleri
Doğum Kontrol Hapları
Doğum Kontrol İğneleri
Depo gestajen (Üç Aylık İğne) İle Korunma
Subdermal (Derialtı) Gestajen İmplantasyonu
---Spiral ile Korunma Yöntemleri---
Spiral İle Korunma
Bakırlı Spiraller
Hormonlu Spiraller
Doğal Aile Planlaması
---Bariyer Yöntemleri---
Bariyer ile Doğum Kontrolü
Prezervatif
Kadın Prezervatifi
Portio Başlığı
Diyafram ile Korunma
Doğum Sonrası Korunma