Hormonlu Spiral - İntrauterin Nedir

Hormonlu Spiral: İntrauterin Sistem

Kadınların dilediği en iyi korunma yöntemi, yıllarca kafala­rını bir daha meşgul etmeyecek, kısırlaştırma kadar güven­li, ama geri dönüşü de olan, uygulanması basit ve taham­mülü kolay korunmadır. Avrupa piyasasına sürüldüğünden bu yana elde edilen olumlu deneyimlere bakılacak olursa, hormonlu spiral Mirena, bu taleplere en yakın yöntemdir.

Hormonlu spiral biçim olarak geleneksel spirallere ben­zer, ama hormonlu korunma ile bakirli spiralin avantajla­rını birleştirir. Hormonlu spiral için kullanılan intrauterin sistem (İUS) kavramı, bu özelliği yansıtır.

Geleneksel spiraller gibi, İUS da T harfi şeklinde plas­tik bir gövdeden oluşur, ancak bakirli spiralde bakır sarma­lın bulunduğu yerde İUS'ta silindir şeklinde minik bir de­po, bunun içinde de sentetik sarı cisim hormonu (gestajen) levonorgestrel vardır. Mini hapta da bulunan bu hor­mon bir zar aracılığıyla sabit biçimde çok düşük bir dozda vücuda verilir. Hormon miktarı çok düşük olduğundan vücudun hormon dengesini pek etkilemez, yumurtlama eskisi gibi devam eder. Ama bu miktar, istenen lokal etki­yi sağlamaya yeterlidir.

Gestajen istenmeyen bir gebeliğe karşı üç düzeyde bir­den etkisini gösterir:
Rahim boynu kanalında mukoza üretimi değişir. Mu­koza belirgin biçimde kalınlaşıp sertleşir ve spermlerin dölyatağına girmesini engeller.

Dölyatağında ve yumurta kanalında salgıların uğradığı değişiklik sonucunda, içeriye girebilen spermlerin can­lılığı ve olgunluğu azalır.

Bütün bunlara karşın bir yumurta hücresi döllense bile yuvalanması mümkün olmaz, çünkü dölyatağı sümük derisi hormonun etkisiyle çok küçülmüştür.

Mukoza pıhtısının olumlu bir yan etkisi vardır: Artan enfeksiyonlara karşı iyi bir bariyer oluşturur. Çoğu zaman spermlerin "sırtına binip" içeriye koşturan bakterilere giriş yolu kapanır. Mirena kullanan kadınlarda iç cinsel organ iltihaplanmaları, bakirli spiral ya da başka korunma araçla­rı kullanan kadınlara kıyasla çok daha ender görülür.

İntrauterin sistemin âdet üzerindeki etkisi, Hormonlu Spiraller

Gestajenin sürekli etkisi rahimde sümükderi yapısının git­gide zayıflamasına yol açar. Mirena kullanıldığı sürece âdet kanamaları gitgide hafifler ve daha kısa sürer. Sıkça yağlı kanamaların ve ara kanamaların ortaya çıktığı bir uyum ev­resinin ardından, ortalama bir yıllık kullanım süresinden sonra, ayın yalnızca bir gününde hafif bir kanama olur.

Her dört-beş kadından birinde kanamalar eninde sonunda tamamen kesilir. Bu, tıp açısından sakıncalı değildir. Dok­tor bilgilendirme görüşmesinde hastasını bu değişikliklere ve uyum sorunlarına iyice hazırlamak zorundadır. Bir ka­dının ilk kullanım dönemindeki yağlı kanamaları onaylayıp onaylamayacağı ya da âdet kanamaları kesildiğinde paniğe kapılıp kapılmayacağı, önceden özenle hazırlanmış ve bil­gilendirilmiş olmasına bağlıdır.

Kandaki hormon derişikliğinin düşük olmasına karşın özellikle de ilk aylarda ortaya çıkabilecek baş ağrısı, meme­lerde gerginlik, cilt sorunları gibi istenmeyen yan etkiler de, eğer kadın bu sorunların genellikle birkaç ay sonra kendiliğinden kaybolacağını önceden bilirse, daha kolay kabullenilir.

İntrauterin sistemin takılması ve çıkarılması

İUS tıpkı geleneksel bakirli spiraller gibi yerleştirilir. Bura­da da en uygun zaman âdet dönemidir. İUS'un tıbbi açı­dan sakıncalı olup olmadığı, doktorun yapacağı ayrıntılı görüşmenin ve muayenenin sonunda belirlenir. Bir sakınca yoksa, kolları katlanmış durumdaki İUS ince bir tatbik borusu yardımıyla rahim içine sokulur, boru geri alınınca kollar açılır. Son olarak da kontrol ipleri gerektiği kadar kı­saltılır.

Bakirli spiraldekine benzer biçimde, burada da geçici olarak, aybaşı sancısını andıran, spazm şeklinde ağrılar ola bilir. Gevşemek ve sıcak tutmak işe yarar, normal olarak ağrı kesici gerekmez. İlk aybaşı kanamasının ardından bir kere, daha sonra da yılda bir-iki kere kontrol muayenesi tavsiye edilir. Doktor İUS'un rahimdeki konumunu ge­nellikle ultrasonla kontrol eder.

İUS ne zaman istenirse çıkarılabilir. İUS kullanan bir kadın çocuk doğurmaya karar verirse ya da başka bir ko­runma yöntemine geçmek isterse, bu her an mümkündür. Dölyatağı sümükderisindeki değişiklikler hızla eski halini alır. Hormonlu spiralin çıkarılmasından sonraki ilk çevrim­de bile gebelik oluşabilir.

İUS'un etkisi ne kadar sürer?

Üretici şirket, Mirena için dölyatağında kalma süresini beş yıl olarak veriyor.

İntrauterin sistemin komplikasyonları ve yan etkileri

Bakirli spiraller iç cinsel organlarda enfeksiyon riskini artı­rabilir; oysa intrauterin sistem, rahim boynu kanalında oluşan mukoza pıhtısı sayesinde enfeksiyonlara karşı koru­ma sağlar. Dolayısıyla İUS cinsel partnerini sıkça değişti­ren kadınlar için de uygundur. Yumurta kanalı ve karın boşluğu gebeliği riski, korunmayan kadınlara kıyasla çok daha düşüktür. Bakteriyel rahim enfeksiyonlarına eğilimli kadınların İUS kullanmaması daha iyi olur.

Hangi Kadınlar Spiral Kullanmamalıdır?

Spiral birçok kadın için hiç kuşkusuz uygun bir korunma aracıdır. Bir kere takıldı mı, kontrol muayeneleri dışında, birkaç yıl korunma konusuyla uğraşmaya gerek kalmaz. Ancak bu tür korunma bazı kadınlar için uygun değildir. İster bakirli spiral ister ıntrauterin sistem olsun, spiral tak­ma kararını vermeden önce doktorun birçok kontraendikasyonu dışarıda bırakmış olması gerekir. Bunlar arasında en yakındaki nedenler olarak örneğin geçmişteki bir yu­murta kanalı gebeliği ya da rahimde yanlış oluşum sayıla­bilir, ama bu bağlamda ilk anda akla gelmeyen, örneğin çok ender rastlanan bakır alerjisi gibi faktörler de söz ko­nusudur

Bakirli Spiral Dogum Kontrolu

Bakırlı Spiraller, Doğum Kontrol Yöntemleri Spiral

Ağır metallerin, özellikle de bakırın gebelik önleyici etkisi hayvanlarla yapılan deneyler sonucunda ortaya çıkarıldı. Etken maddesiz spirallerle edinilen deneyimden, peserin yüzey alanı ne kadar büyükse güvenilirliğinin de o kadar yüksek olduğu biliniyordu. Böylece, az çok T harfine ben­zeyen rahim içi peserler geliştirildi. İki yatay (düz ya da eğri) kol, dikey bir ayağa bağlanmıştır, bunun üzerine ince bir bakır tel sarılmış ve böylelikle uzun süre yetecek büyüklük­te bir bakır deposu oluşturan büyük bir yüzey alam elde dilmiştir Ayağın alt ucuna kısa kontrol ipçikleri bağlıdır.

Bakırla çifte korunma etkisi

Bakirli spiraller sürekli olarak çok küçük miktarlarda bakır yayar. Önceleri gebelik önleyici etki bakirli spiralden yayı­lan bakır iyonlarına yoruluyordu, oysa bugün bilindiği gi­bi, gebeliği önleyen, her şeyden önce, bakır parçacıklarının rahimde ve yumurta kanallarında yol açtığı değişikliklerdir. Bakır iyonları dölyatağına ve yumurta kanallarına yayı­lır ve hem salgıların bileşimini, hem de dölyatağı sümük-derisinin yapısını değiştirir. Bu değişiklikler çifte koruma etkisi yapar:

Rahim boynundaki mukoza pıhtılarını aşmayı başaran spermler bu ortamda yumurtaya doğru ilerleyemez ve ol­gunlaşmaları engellenir. Böylece aslında döllenme bile olamaz.
Her şeye rağmen çok çevik bir sperm yumurta hücresine ulaşıp döllenmeyi başaracak olsa bile, yumurtanın değişmiş olan dölyatağı sümük derisinde yuvalanması imkânsızdır.

Bakır iyonlarının neden olduğu değişiklikler, spiral çı­karıldıktan sonra tamamen eski haline döner. İUP'un alın­masından sonraki ilk çevrim içinde bile gebe kalınabilir.

Ancak, spiralin güvenilirliği yalnızca bakır iyonlarına bağlı değildir. Spiralin uygun büyüklükte olması ve dölya­tağına doğru konumda yerleştirilmesi de önemlidir. Bu nedenle, spiralin konumunun kontrol edildiği düzenli muayeneler büyük önem taşır. Her kadın ara sıra, dölyoluna sarkan ipçiği eliyle yoklayarak kontrol edebilir. Ama kontrol ipçiği ele gelmiyorsa bile paniğe gerek yoktur: Gerçi bazen spiral kendiliğinden (çoğu zaman da âdet sı­rasında) ve farkına varılmadan dışarıya atılmış olabilir, ama çoğunlukla kontrol ipleri dölyatağına kaçmış ya da spiralin rahimdeki konumu değişmiş olur. Neyse ki, spiralin rahim duvarını delip karın boşluğuna geçtiği tehlikeli komplikasyonlara çok ender rastlanmakta­dır. Kontrol ipçiklerine dokunamadığınız durumlarda her ihtimale karşı doktoru­nuza gitmeniz iyi olur. Doktorunuz spi­ralin hâlâ rahimde olup olmadığını ultra-son muayenesiyle saptayabilir. İşi iyice sağlama bağlamak isterseniz, doktora gidin­ceye kadar ek korunma önlemine başvurmalısınız (örneğin prezervatif).

Bakirli spiralin takılması ve çıkarılması

Bazı kadınlar spiralle korunmayı aslında isteseler de spira­lin takılmasından ya da çıkarılmasından korkarlar, çünkü başka kadınlardan bunun acıttığını duymuşlardır ya da kendileri daha önce kötü bir deneyim yaşamışlardır. Aslın­da yazık. Çünkü deneyimli, özenli kadın doktorları spiral­leri kayda değer bir acıya meydan vermeden yerleştirip çı­karabilir.

Salt hukuki açıdan bakıldığında spiral takmak ameliyat­lı bir müdahaledir. Dolayısıyla, doktorunuz sizinle bir ön görüşme yapıp spiralin etkileme mekanizması, olası yan et­kileri, komplikasyonları, güvenilirliği ve yerleştirildiği yer­de ne kadar kalabileceği konusunda bilgi vermekle yü­kümlüdür. Geçirmiş olduğunuz hastalıklar ve aile öyküsü konusunda tam bir sorgulama ile rahim boynundan ve dölyolundan hücre örnekleri alarak yapılan jinekolojik muayene, risk faktörlerini ya da iltihaplanma olasılığını or­tadan kaldırmaya yarar.

Spiral nasıl takılır?

Normalde spiral âdet kanaması sırasında takılır. Bu sırada rahim ağzı yumuşak ve hafifçe açılmış olduğu için spirali taşıyan tatbik borusu içeriye kolay sokulur, ayrıca kadının gebe olmadığı da kesinlikle bilinmektedir. Spiralin yerleş­tirilmesi doğumu izleyen ilk 48 saat içinde de yapılabilir, ama normal olarak doğumdan sonra rahmin küçülmesi için 6-8 hafta beklenir.

Spiral takılırken narkoz gerekli değildir. Yine de rahim ağzı dudaklarına lokal anestezi uygulanabilir, böylece zo­runlu esnetmede hiç acı hissedilmez. Spiral yerleştirilme­den önce dölyolu dezenfekte edilir ve ince bir sondayla dölyatağının ölçüsü alınır. Bu ölçüm değerine göre uygun bir spiral tipi seçilir. Spiral, kolları aşağıya katlanmış hal­deyken ince bir tatbik borusu vasıtasıyla dölyatağına itilir, boru geri çekilince kollar açılır. Kontrol ipi rahim boynun­dan sarkmış olmalıdır ve birkaç santimetre kalacak şekilde kısaltılır.

Bütün bu işlemin nasıl hissedileceği ilgili kişinin tutu­muna da bağlıdır. Gevşemeyi ve sakin kalmayı başaran ka­dınlar neredeyse hiç acı duymaz. Özellikle de doğum yap­mış kadınlarda böyle olur. Henüz çocuk doğurmamış ka­dınlarda, spiralin yerleştirilmesi sırasında ve bundan birkaç saat sonra epeyce şiddetli spazm türü sancılar olabilir. Hatta kan dolaşımı sorunları ve baş dönmesi de görülür.
Spiralin doğru konumda olup olmadığı ultrasonla kon­trol edilebilir. Kimi dok­torlar ilk kontrolü spirali yerleştirdikten hemen sonra, kimileri ise ancak iki hafta sonra yapar. Da­ha sonraki kontroller altı ayda bir ya da hiç olmaz­sa yılda bir kere yapılma­lıdır.

Spiral kullanan kadı­nın partneri dölyoluna sarkmış olan kontrol ipini cinsel ilişki sırasında normalde hissetmez. İpler hissediliyorsa, doktor tarafından biraz daha kısaltılabilir. Tampon kullanımına da devam edilebilir. Kontrol ipi yeterince kısa olursa, spiralin de tamponla birlikte çekilip alınma olasılığı ortadan kalkar.

Spiral nasıl çıkarılır ya da nasıl değiştirilir?

Bakirli spirallerin rahimde kalma süresi üç-beş yılla sınırlı­dır. Bir kadın artık spiralle korunmak istemezse ya da spiralin değiştirilmesi gerekiyorsa, bunu her an, âdet kanaması sırasında neredeyse hiç acısız olarak çıkarmak mümkündür.

Eskiden spiral değiştirildikten sonra tavsiye edilen bir aylık "dinlenme molası" fizyolojik açıdan gerekli değildir. Gelecekteki doğurganlığı olumsuz etkilemeden, spiralle korunmaya kesintisiz olarak devam edilebilir.

Bakirli spiral rahimde ne kadar kalabilir?

Spiraller üretici şirketin tavsiye ettiği süreden daha fazla rahimde kalmamalıdır, çünkü bu süre içinde spiral birçok değişikliğe uğrar. Spiral rahim boşluğundaki "bakir" du­rumunu uzun süre koruyamaz. Tam tersine, mercan resi­fine düşmüş yabancı bir cisim gibi, vücudun çeşitli madde­leriyle sarılır ve istila edilir. Bağladığı bu "kabuklar" nede­niyle bakır sarmalında tel tel köprücükler oluşur ve bu du­rum spiralin güvenilirliğini zedeleyebilir.

Bakırlı Spiralin Zararları ve Yan Etkileri

Özellikle henüz doğum yapmamış genç kadınlarda spira­lin iltihaplanmaya yol açma olasılığı doktorlar arasında sü­rekli tartışma konusudur. Bazı doktorların bu kadınlara gebelikten korunmak için spiral tavsiye etmemesinin bir nedeni de budur. Ama şunu da belirtmek gerekir ki, kul­lanılan korunma yönteminden bağımsız olarak, genç ka­dınlarda dölyolu, dölyatağı ve yumurta kanalı iltihaplan­malarına bir ya da birkaç çocuk doğurmuş kadınlara kıyas­la aslında daha sık rastlanır. Bu olgunun temelinde muh­temelen farklı yaşam tarzı ve farklı cinsel davranış yatıyor, bunun cinsel partner sayısıyla da ilişkisi var.

Hareketli spermlerin yumurta kanalı içindeki yumurta hücresine doğru yolculuğu sırasında, iltihaplara yol açan bakterileri de beraberinde sürükleyebildiği kanıtlanmış bir gerçektir. Bakirli spirallerin bunu önlemesi mümkün de­ğildir. O nedenle altı ayda bir düzenli jinekolojik muaye­ne gerekir. Akut ya da kronik alt karın iltihaplanması olan kadınlar spiral kullanmamalıdır.

Dogum Kontrol Spiral Yontemi

Doğum Kontrol Spiral

Kadın doktoru küçük bir müdahalede bulunuyor ve yıl­larca korunma sorununuz kalmıyor. Her gün bu ko­nuyla uğraşmak istemeyen birçok kadın için bu, uygun bir korunma seçeneğidir.

Spiral, 60'lı yıllardan beri çok yaygın bir şekilde kulla­nılan, uzun vadeli bir korunma aracıdır. Tıptaki intraute­rin peser (İUP) terimi yunancadan gelir (intrauterin dölyatağı içinde; pessos = taş) ve kaynağını geleneksel "ra­him içi taş"tan alır. Elbette bugün artık dölyatağına taş değil, değişik biçim ve büyüklükte kullanıma sunulan plas­tik bir araç yerleştiriliyor. Yaygın olarak kullanılan ilk İUP'lar spiral biçimindeydi. Konuşma dilinde bugün hâlâ kullanılan "spiral" terimi o zamandan kalmadır.
Spiralin birçok avantajının yanı sıra, ciddiye alınması gereken bazı yan etkileri ve komplikasyonları da vardır, o nedenle bu korunma biçimi de tüm kadınlar için aynı öl­çüde uygun değildir ve mutlaka kadın doktorundan iyice ve ayrıntısıyla görüş almayı gerektirir.

Bugün piyasada birbirinden temelden farklı üç tür ra­him içi peser bulunur:
Etken maddesi olmayan spiraller (örneğin Lippes Lo-op) sadece mekanik bir etki yapar.
Bakirli spiraller (örneğin Cupric-T, Multiload Cu 250, Nova T) etkisini bakır parçacıkları (iyonlar) vererek gösterir.

Hormonlu spiraller (intrauterin sistem) etkisini küçük miktarda gestajen salarak gösterir.

Etken maddesiz spirallerin artık pek önemi kalmadı. Gü­nümüzde kullanılan bakirli spiraller neredeyse hap kadar güvenli bir korunma sağlar. Hormonlu spiraller ise hap ya da kısırlaştırma kadar güvenlidir.

Spiral Nedir, Doğum Kontrol Yöntemleri Spiral

Yıllardır korundunuz. Her gün hap alma za­manını düşündünüz, ateşinizi ölçtünüz. Ni­hayet bu sorunlardan kurtulmak istiyorsu­nuz. Bundan böyle de güvenli bir şekilde korunmak istiyor, ama artık hergün bunu düşün mek istemiyorsunuz.

Sağlığınıza daha çok dikkat etmek istiyor ve hormon yutmak istemiyorsunuz. İstediğiniz zaman bir çocuk (daha) doğurma olanağını elde tutmak istiyorsunuz. Bu durumda spiral gibi uzun vadeli bir ko­runma aracı sizin için muhtemelen çok uy­gun olur.
Daha önce spiralle korunmayı denediniz, ama şiddetli âdet kanamaları yüzünden baş­ka bir korunma aracına geçtiniz.

Bu durumda sizin için herhalde yeni hor­monlu spiral Mirena doğru olacak. Bu spiral her gün az miktarda gestajen salar ve bu hormon yalnızca rahmi etkiler. Vücudun ge­ri kalan kısmı hormonla yüklenmemiş olur. Üstelik Mirena kısırlaştırma kadar güvenli­dir. Eğer daha sonra çocuk isteyecek olursa­nız, bir sonraki kanamanızda spirali aldırır, ertesi çevrim içinde gebe kalabilirsiniz.
Sıkça alt karın iltihaplanması çeken ya da miyomu olan kadınlar gebelikten korunmak için spiral kullanmamalıdır.
Adet kanamalarınız çok şiddetli ve sancılı oluyorsa, bakirli spiral kullanmamalısınız. Bu gibi durumlarda hormonlu spiralin olumlu etkisi olur.

Doğum Kontrolü Spiral Avantaj ve dezavantajlar

Bakirli spiral

Çok güvenli uzun vadeli koruma sağlar
Hormonsuzdur
Özellikle çocuklu kadınlar için çok u> gundur
Emzirme döneminde de uygundur (de ğumdan 6-8 hafta sonra)
Bakirli spiral çıkarıldıktan sonra heme gebe kalınabilir
Âdet kanamaları daha şiddetli olabilir
Cinsel yoldan bulaşan hastalıklardan k( rumaz

Hormonlu spiral Mirena

Kısırlaştırma kadar güvenlidir
Hormonlu spiral Mirena çıkarıldıkta sonra hemen gebe kalınabilir
Hormon (gestajen) etkisini yalnızca r himde gösterir
Östrojen alması yasak olan kadınlar iç, de uygundur
Emzirme döneminde de uygundur (c ğumdan 6-8 hafta sonra)
Enfeksiyon riski artmaz
Âdet kanamaları hafifler
İlk aylarda baş ağrısı, memelerde gerginlik ve cilt sorunları gibi geçici yan etkili olabilir

Kadin Dogum Kontrol ve Yontem

Subdermal (derialtı) gestajen implantasyonu—Implanon

Kadın Doğum Kontrol Yontem

Sanki bir bilimkurgu filmi: Ufacık bir plastik çubuk deri al­tına yerleştiriliyor ve üç yıl boyunca korunma diye bir so­run kalmıyor. Üstelik son derece de güvenilir!

Implanon ticari adıyla bilinen bu ileri teknoloji ürünü 2000 yılının ortalarından beri piyasada bulunmaktadır. Aşağı yukarı kibrit çöpü büyüklüğünde plastik bir çubuk­tur ve üst kolun iç tarafında doğrudan deri altına (subder­mal) yerleştirilir. Ekim lokal uyuşturmayla ve bir kanül (enjeksiyon iğnesi - ç.n.) yardımıyla yapılır. Bütün işlem yalnızca bir dakika sürer ve tahlil için kan alınmasından da­ha rahatsız edici değildir. Ekilen çubuk çok küçük ve es­nektir. Deri altında görülmez ve bedenin hareketlerine en­gel olmaz. Ama parmakla yoklanabilir; bu önemli bir şey­dir, böylece üç yıl sonra deride küçük bir keşi yapılarak uzaklaştırılır.

Hormonlu çubuk deri altında üç yıl boyunca etkin ka­lır. Her gün vücuda etonogestrel adlı gestajeni salar, bu­nun miktarı ağızdan alınan korunma araçlarına kıyasla çok küçüktür. Ama karaciğerden geçmediği için yumurtlama­yı önlemeye ve rahim boynu mukozasını spermlerin geçe­meyeceği şekilde koyulaştırmaya yeterli olur.

Implanonun istenmeyen yan etkileri, temelde diğer saf gestajen preparatlarındaki gibidir. Özellikle de ilk aylarda sık sık düzensiz kanamalar olur. Gestajenin etkisi sürdük­çe, rahimde sümükderi yapısı gitgide zayıflar, dolayısıyla Implanon kullanan kadınların yaklaşık yarısında, zamanla âdet de zayıflayıp kısalır ya da tamamen kesilir.

Akneye eğilimli kadınlarda etonogestrel gestajeninin etkisiyle sivilceler artabilir. Baş ağrısı, memelerde gerginlik ve kilo alma gibi şikâyetler de görülür. Depo preparatlara (üç aylık iğne) kıyasla Implanonun avantajı, çocuk istendi­ğinde çubuğun küçük bir müdahaleyle alınabilmesi ve ka­dının hemen korunma öncesindeki doğurganlığına kavuş­masıdır. Gestajen vücutta çoğalmaz.

Dogum Kontrol Uc Aylik İgne

Depo gestajen (Üç Aylık İğne) ve Doğum Kontrol Çeşitleri

Üç aylık iğne de denen depo gestajenler ilk uzun vadeli hormonlu korunma şekliydi. Gestajenler kasa (kalça ya da üstkol) enjekte edilip orada depolanır ve etken madde bu­radan yavaş yavaş salınır. Kullanılan iki gestajen preparatı vardır, bunların önce iki ayda bir (ilk beş iğne), daha son­ra üç ayda bir enjekte edilmesi gerekir:

150 mg MPA (medoksi progesteron asetat, örneğin Depo-clinovir). Bu tip gestajen çoğunlukla yumurtlamayı önler ve uzun vadede rahim sümükderisinin yıkımına yol açar. Dolayısıyla, sıkça ara kanamaların yaşandığı başlangıç evresinden sonra aybaşı kanamaları kesilir.

200 mg NET-Enantat (Noristerat). Bu gestajen ilk altı haftada yumurtlamayı önler, bundan sonra hormon yalnız­ca rahim sümükderisini ve rahim ağzı mukozasını etkiler.

Depo gestajenler hormonla korunmayı tercih eden, ama yaşam tarzı yüzünden hapı düzgün alamayan kadınlar için çok uygundur (örneğin vardiyalı çalışanlar, sık sık yol­culuk yapan ve bir zaman kuşağından bir başkasına geçen kadınlar). Her gün hap alma külfeti ortadan kalktığından, alım hatası da söz konusu değildir.

Depo gestajenlerin önemli bir dezavantajı, yan etkiler ortaya çıktığında ya da artık korunmak istemediğinizde, iğ­nenin etki süresi içinde uygulamayı durdurmanın mümkün olmamasıdır. Depo iğneler daha çocuk doğurmak isteyen kadınlar için de pek uygun değildir. Uzun süre kullanıldı-ğında, gestajenin tekrar gebe kalmaya izin verebilecek derecede vücuttan atılması bazen iki yılı bulabilir.

Depo MPA kullanılması halinde, östrojen eksikliği nedeniyle uzun va­dede kemik yoğunluğunda düşüş olması mümkündür.

Dogum Kontrol İlaclari ve Aylik İgne

Doğum Kontrol İlaçları ve Mikro hap ile korunma

Mikro hap bağımsız bir hap tipi değildir. Östrojen ve gestajenlerden oluşan ve en çok 35 mg östrojen içeren özel­likle düşük dozlu kombine preparatlara böyle deniyor. Gestajen kısmı olarak çok etkili ve tahammülü kolay pro-gesteron türevleriyle kombine edildiğinden, mikro hapla­rın dolaysız yan etkileri ve uzun vadeli riskleri geleneksel kombine haplara kıyasla çok azalmıştır.

Sekanslı preparatlar (İki fazlı preparatlar)

Bu tür haplar, altı-yedi günlük ilk alım fazında 50 mg'ın üstünde görece yüksek dozda östrojen içerir, ama gestajen içermez. Tabletler ancak bundan sonra bir östrojen-gestajen kombinasyonunu içerir. Östrojen dozu her kadında ovülasyonu güvenilir bir şekilde önleyemediği ve ilk fazda ek olarak gestajen etkisi bulunmadığı için, bu preparatları kullanırken, kombine preparadara kıyasla biraz daha yük­sek bir başarısızlık oranını hesaba katmak gerekir. Görece yüksek östrojen payı da, teorik olarak daha yüksek bir risk doğurur.

İki fazlı preparatların avantajı çok iyi bir çevrim kontrolü sağlamalarıdır. Bu haplar özellikle, kombine preparat tedavisinde sık sık ara kanaması olan kadınlar için uy­gundur.

Bir aylık iğne

Yakında gebeliği önlemek için bir başka olanağınız daha olacak: Bir gestajen (25 mg medroksi progesteron asetat, MPA) ile bir östrojenden (5 mg estradiol-cypionat) oluşan "bir aylık iğne."
Ayda bir yapılması gereken bu iğne haptan çok daha yüksek korunma güvenliği sağlar. Bu preparatın ilginç ya­nı, ilk kez bir doğal östrojen kullanılmasıdır. Bu "enjekte edilebilen haplar" ABD'de Kasım 2000'den beri satılıyor. Almanya'da "Luna" adıyla piyasaya sürülecek.

Mini hap ve doğum kontrol adet

Mini haplar geliştirilirken güdülen amaç, çevrimin doğal akışını bozmadan, gestajen vasıtasıyla sadece rahim sü-mükderisini ve rahim ağzını etkileyerek güvenilir bir hor­monlu korunma sağlamaktı. Ne var ki, düşük gestajen do­zuna karşın kimi kadınlarda yumurtlamanın baskılandığı ya da sarı cisim fonksiyonunun zarar gördüğü ortaya çıktı. Mini hapta östrojenin çevrimi düzenleyen etkisi eksik ol­duğu için, sık sık ara kanamalar olur ya da kanama tümüy­le kesilir.

Kombine preparatlarda da olduğu gibi, gestajen rahim boynunda mukozanın koyulaşmasına ve rahim sümükde-risinde değişikliklere yol açar. Gestajenin etkisi enfeksiyon­lara karşı belli bir koruma sağlar: Çoğu kez spermlerin "sırtına binerek" dölyatağına ulaşan mikroplar, mukoza pıhtıları nedeniyle içeriye sızma şansını neredeyse tümüyle kaybeder.

Gestajen haplarının önemli bir dezavantajı vardır: Bu­güne kadar kullanılan gestajenlerin vücuttaki etkisi yalnız­ca 24 saat sürdüğünden, hapların hep aynı saatte alınması gerekir. Mini hap, kullanıcıdan büyük bir disiplin bekler ve hap alımında yapılan hataya tolerans göstermez. Hep aynı saatte alınması gereken mini hapların koruma güvenilirliği mikro haplara kıyasla epeyce düşük olduğu için, kanama­ların tümüyle kesildiği durumlarda kadınlar açısından bir güvensizlik faktörü oluşturur. Etonogestrel adlı gestajeni içeren bir preparat (Cerazette), daha esnek bir kullanım şeması sunar ve hap alımında çok ender hata yapıldığı için daha yüksek korunma güvenliği sağlar.

Mini hapla korunmaya karşın bir gebelik söz konusu olursa, bunun yumurta kanalı gebeliği (dış gebelik - ç.n.) olma riski yüksektir. O nedenle, daha önce dış gebelik ge­çirmiş ya da yalnızca bir tane (sağlam) yumurta kanalı olan kadınlar mini hap kullanmamalıdır.

Dogum Kontrol Haplarinin Zararlari

Doğum Kontrol Haplarının Zararları ve Etkileri

En çok kullanılan hormonlu korunma aracı haptır. Tablet ya da drajeler bir östrojen-gestajen karışımı içerir. Bunlara ovülasyon önleyici de denir, çünkü etken maddeleri yu­murtlamayı (ovülasyonu) baskılar. Bu, onların en önemli değilse bile en tipik niteliğidir. Daha sonra hormonlu ko­runma yöntemlerinin etkisini nasıl gösterdiğine daha ya­kından baktığımızda bunu açıkça göreceğiz.

Hap ve Ortakları" için Değerlendirme Avantajları

En güvenilir korunma yöntemidir
Uygulanması kolaydır
Seks yapmak istediğinizde korunma sorununuz baştan halledil­miştir
Âdet sancılarını ve şiddetli kanamaları olumlu etkiler

Dezavantajları

Hap ve mini hap: Her gün hapı düşünmek zorunda kalırsınız
Hormonlar istenmeyen yan etkiler yapabilir
Bazı hastalıklarda ve risk faktörlerinde hormonla korunma yapı­lamaz
35 yaşın üstündesiniz ve sigara içiyorsunuz. Bu durumda hor­monla korunmamanız gerekir
Zührevi hastalıklardan korumaz

Hap: Usta işi bir ürün

Aslında "hap" dendiğinde kastedilen, kombine östrojen-gestajen preparatlarıdır. Bunlar, en önemli iki dişi cinsiyet hormonu olan östrojen ve progesteronu taklit ederek üre­tilen yapay hormonları içerir. Ovülasyon önleyici preparatların çoğu, ağızdan alındığında da çok etkili olan yapay ös­trojen etinil estradiol (EE) içerir.

Birçok hap hâlâ, ilk haplarda da bulunan ve değerini kanıtlamış olan etinil estradiol içerir. Progesteronun yapay türevi gestaj enlerde ise o zamandan bu yana çok gelişme kaydedildi. Kullanılan gestajenlerin birçoğu kimyasal ba­kımdan üç gruba girer: Progesteron türevleri, estranlar ve gonanlar.

Hap etkisini nasıl gösterir?

Dişi çevriminin mekanizmalarıyla ilgili bölümde gördüğümüz gibi, doğurganlıkla ilgili tüm süreçler hor-monlarca yönlendirilir. Hap bu mekanizmalara müdahale eder, denetim çemberinde aynı anda birkaç müdahale nok­tası bulduğu için, yüksek bir korunma güvenliği sağlar.

Östrojen-gestajen preparatları gebeliği üçlü bir biçim­de önler. Haptaki hormonlar hipofız beziyle yumurtalıkla­rın karşılıklı yönlendirme mekanizmalarını etkiler. Yumur­talıklar artık FSH ve LH hormonlarınca uyarılmaz ve yu­murtlama olmaz. En başta da östrojenin neden olduğu bu mekanizma aksayacak olsa bile, geride daha gestaj enin yaptığı ve gebeliği olanaksız kılan ek etkiler vardır:
Yumurta kanalının iç yüzey örtüsü değişikliğe uğrar, yumurta dölyatağına ulaşamaz.

Gestajenin etkisiyle dölyatağı sümükderisi incelir ve farklı bir yapılanma gösterir, döllenen yumurta burada yuvalanamaz.

Normalde çevrimin doğurganlık aşamasında spermlerin kolayca geçebilmesine izin veren rahim boynu muko­zası sert ve geçilmez bir bariyer haline gelir. Mini hapın başlıca etkileme mekanizması da budur.
Her şeye karşın dölyatağına girmeyi başaran spermler, oradaki değişmiş ortamda normal olgunlaşma süreçle­rini (buna kapasitasyon denir) tamamlayamaz ve hiçbir yumurtayı dölleyemez.

Haptaki gestajen bir yandan rahim sümükderisini, öte yandan rahim boynu mukozasını etkilediği için, tek başına o bile döllenmeyi güvenilir bir şekilde önlemeye yeterlidir. Ama çoğu kadında düzenli bir âdet ritmi yalnızca östro-jenle kombine edildiğinde sağlanır. Östrojen olmadan bir­çok kadında çevrim düzensiz olur ya da yağlı kanamalar ortaya çıkar.

Hormonlarla korunan kadınlarda, çoğu preparatın kul­lanım şemasında öngörülmüş olan altı-yedi günlük hor­monsuz aralarla vücuttaki doğal östrojen ve gestrajen dü­zeyinin çevrimsel düşüşü taklit edildiği zaman aybaşı kana­ması olur. Böyle ortaya çıkan kanamaya yoksunluk kana­ması da denir. Bu kanama normal âdet kanamasından çok daha hafiftir ve çok ender ağrı yapar, çünkü atılan dölyatağı sümükderisi hap kullanmayan kadınlardakine kıyasla çok daha ince ve yapı olarak farklıdır.

Aybaşı kanaması kadınlar açısından bir kontrol işlevi gördüğü ("hamile değilim") ya da vücutlarının hâlâ doğal ritme uyduğu hissini verdiği için, kadınların çoğu aylık çevrimini korumak ister. Ancak haplara ara vermek fizyo­lojik olarak gerekli değildir. Hapları altı-yedi günlük arala­rı vermeden almak ve böylece yoksunluk kanamasından kaçınmak da mümkündür. Bu özellikle premenstrual sendrom (PMS) yaşayan kadınlar tarafından tercih edilen bir olanaktır.

Kombine preparatlar (tek fazlı preparatlar), Doğum Kontrol İlaçları

"Hap" dendiğinde aslında kombine preparatlar kastedilir. Bu gruptaki ovülasyon baskılayıcılarda östrojen ile gesta­jen hormonları kombine edilir, o nedenle de bu gruba kombine tip ya da östrojen-gestajen preparatları adı veri­lir. Her tablet aynı miktarda etken madde içerir, o yüzden bunlar tek fazlı preparatlar diye adlandırılır (monofazlı kombine preparatlar da denir).

Bütün kombine preparatlar aynı düzeyde korunma gü­venliği sağladığı ve hap kullanımında ortaya çıkan ciddi komplikasyonların çoğu östrojen miktarına bağlı olduğu için, ilk elde düşük dozlu preparatlar verilir. Ama örneğin ara kanamaların sürekli tekrarlandığı durumlarda, dokto­run daha yüksek dozlu haplar yazdığı da olur.

Bir aylık kombine preparat paketleri genellikle 21 tab­letten oluşur, bunlar yedi günlük tabletsiz aradan sonra alınmaya başlanır. Yeni paketten hap almaya her zaman ay­nı günde başlanır. Kimi kadınlar yeni pakete hangi gün başlanacağını düşünmek zorunda kalmadan, her gün bir hap almayı tercih ederler. Onlar için 28 tabletlik birkaç preparat da vardır, bu tabletlerin son yedi tanesi etken madde içermez. Hormon alınmayan yedi gün içinde yoksunluk kanaması denen kanama olur.

Tek fazlı preparat alınırken yoksunluk kanaması genel­de doğal âdet kanamasından daha hafif olur. O nedenle böyle preparatlar şiddetli âdet kanamalarında avantajlı ola­bilir. Kadınların yüzde 1-3'ünde aybaşı kanaması tama men kesilir, bu ise doğal olarak her zaman kuşku yaratır, gebe kalmamış olmanın kanama yoluyla onaylanması sona ermiştir çünkü. Hapa yeni başlandığında özellikle ilk çev­rimlerde ara kanamalar olabilir, ancak bunlar tedavinin da­ha sonraki aşamalarında genellikle kaybolur.

Dogum Kontrol Yontemleri ve Hapi

Doğum Kontrol Yöntemleri ve Doğum Kontrol Hapı

Gebelik önleyici haplar 2001 yılında 40. yaşını kutladı. 40 yaşında bir kadının ne istediğini çok iyi bilmesi gi­bi, bizde en sevilen yöntem olan bu korunma aracı da bu­gün 1 Haziran 1961'de piyasaya sürüldüğü zamankinden daha fazlasını sunuyor. Günümüzde hapa güvenen kadın­lar yalnız güvenli bir korunmadan değil, aynı zamanda bu­nun olumlu ek etkilerinden de yararlanıyor.

Ahlaka aykırı bir öykü

Haplar Avrupa piyasasına sürüleli çok oldu ama bunların gelişmesi de durmadı. Ve baştan beri haplar kesinlikle ka­dınların kurtuluşu olarak kabul görmedi, tam tersine ahla­ki, politik ve dinsel açıdan dirençlerle karşılaştı, aslında bu tepkilerden bazıları günümüze kadar da uzandı.

20. yüzyıl başında en iddialı bilim adamları yeni bir araştırma alanı olan hormon araştırmasına yoğunlaşmışlar­dı, çok geçmeden de bu alanda elde edilen en son bilgile­ri doğum kontrolünde kullanma fikrine vardılar. Ama ge­beliği hormonla önlemenin pratikte uygulanabilmesi an­cak 20 yıl sonra, Amerikalı kimyacı Russel Marker'in yam köklerini (tropikal bölgelerde yetişen, patates benzeri bir yumru - ç.n.) steroit hormonları bakımından zengin bir kaynak olarak keşfetmesiyle olanaklı hale geldi.

Elde edilen bilimsel bulgulara sonunda pratikte kulla­nılma yolunu açan kişi bir kadındır. Hemşire ve kadın hak­ları savunucusu olan Margret Sanger, üreme biyolojisi uz­manı Gregory Pincus'un dikkatini hormonla korunma ko­nusuna çeker. Onun girişimi ve bağışlarla sağladığı finans­man sayesinde, bilim adamı, en etkili hormon kombinas­yonunu araştırmaya başlar. İlk hap 1957'de Enovid adıyla Amerikan piyasasına sürülür. Ama hormonlu korunma aracı olarak değil, başta yalnızca âdet şikâyetlerine karşı ilaç olarak. İlk "doğum kontrol hapı"nın gebelik önleme aracı olarak kullanılmasına ancak üç yıl sonra izin verilir.

Hormonla korunma yöntemleri

Siz de yıllardır hapla korunan ve bundan memnun olan kadınlardan mısınız? Öyleyse bu korunma yöntemini sürdürmemeniz için hiçbir neden yok.

Hormonla korunmaktan memnunsunuz ama her gün hapı düşünmekten de gına mı geldi? Öyleyse hormonlu çubuk Implanon gibi uzun vadeli bir korunma yöntemine geçebilirsiniz.
Yoksa şimdiye kadar başka yöntemlerle korun­dunuz da, âdet sancılarına ve sivilcilere karşı bir şeyler yapabilmek için mi başka bir yönte­me geçmek istiyorsunuz? Jinekologunuz bir­çok hap ve mini hap arasından sizin için böy­le olumlu etkileri olanları seçebilir.

Hormonlar kilo almalarına yol açtığı için şim­diye kadar hapla korunmak istemeyen kadınlar da drospirenon adlı gestajeni içeren hapları deneyebilirler.

Son olarak bir iyi haber de bundan böyle âdet öncesinde performans kaybı yaşamak isteme­yenler için: Düşük dozlu haplarla çevriminizi yıl içinde sadece birkaç kez âdet görecek şe­kilde ayarlayabilirsiniz. Hatta, hormonlu çu­buk Implanon ile korunan kadınların birço­ğunda bir geçiş döneminden sonra kanamalar tümüyle kesilir.

Hormonla korunmanın avantaj ve dezavantajları

Genel olarak hormonla korunma yöntemleri


Yüksek güvenilirlik sağlayan yöntemlerdir
Hormonların yan etkileri olabileceği için, bazı hastalıklarda ve risk faktörlerinde bu tür korunmaya gidilmemelidir. 35 yaşın üzerindeyseniz ve sigara içiyorsanız, hor­monla korunmamalısınız.

Doğum Kontrol Hapı

Yüksek güvenilirlik, kolay uygulama
Âdet sancılarına ve şiddetli kanamalara kar­şı olumlu etki
Her gün alma zorunluluğu

Mini hap ve Doğum Kontrolü

Yalnızca gestajen içerir. Güvenilirliği kom­bine haplardaki kadar yüksek değildir. Ös-trojen almak istemeyen kadınlar için de uy­gundur
Mini hap disiplin ister: Düzgün almayanları affetmez
Sıkça ara kanamalar olur

Aylık iğne

Gestajen ve tahammülü çok kolay doğal bir östrojen içerir
Kombine haptan daha güvenlidir.
Ayda bir kere enjekte edilir

Depo gestajen (üç aylık doğum kontrol iğnesi ve Doğum Kontrol Kullanımı

Yalnızca gestajen içerir
Her gün hap almak istemeyen kadınlar için­dir
Hâlâ çocuk isteyen kadınlar için pek uygun değildir, çünkü etkileme süresi içinde hormo­nun etkisi durdurulamaz ve uzun süre kulla­nıldığında gestajen çok ağır yıkıma uğrar

Yalnızca evli anneler için korunma

Batı Almanya ilk hapı bir yıl daha beklemek zorunda kalır. Schering firması cinsellik düşmanı Almanya'da riskli bir alana girmeyi göze alarak Anovral adlı preparatı piyasaya sürer. Bu ilk hap Avrupa'da da önceleri yalnızca "âdet bo­zukluklarının tedavisi" için kullanılır. Gebelik önleyici işle­vine prospektüsün kıyı köşe bir yerinde sadece kısaca de­ğinilmekle yetinilir. Doktorlara bu ilacı sadece, iki çocuk­lu evli kadınlara yazmaları tavsiye edilir. Oysa hükümet o sırada üç çocuklu aile propagandası yürütmektedir. O za­manki Demokratik Almanya Cumhuriyeti, bu Batılı hapın gitgide artan biçimde illegal yollardan ülkeye sokulmasına kendi hapını üreterek yanıt verir: 1965'te VEB Jenap­harm, Ovosistonla karşı saldırıya geçer.

Böylelikle hormonla korunmanın öyküsü hak ettiği mutlu sona ulaştı. 1968 öğrenci hareketi cinsel tabuları yık­tı ve cinsellik ile üreme arasındaki ayrımı gündeme getirdi. Bu andan itibaren hapın gücü, yalnızca tıbbi bir konu ol­maktan çıkıp önemli bir sosyokültürel sorun haline geldi.

Az olsun öz olsun:

Sağlık açısından risklerin azaltılması

Hap kullanımı ta baştan kadınlar tarafından endişe ve kuş­kuyla karşılandı, çünkü korunma sorunu yan etkilerden ve risklerden arınmış olarak çözülememişti. Bu nedenle ilk hapın yerleşmesinden sonra da araştırma tavsamadı; tam tersine, sağlık açısından riski alternatif yöntemlerle azalt­ma çabaları devam etti.

İlk hap 150 mg östrojen içeren bir "hormon balyozuy­du," 1973'ten itibaren satışa çıkan ilk mini hap ise yalnız­ca 50 mg etinil estradiol içeriyordu. Bugün düşük dozlu östrojen ve gestajen kombinasyonlarına mikro hap deni­yor. Gitgide daha etkili gestajen kombinasyonlarıyla, ös­trojen miktarı gitgide daha düşük tutulabiliyor.

Dogum Kontrol Yontemleri Anasayfa

---Hormonla Korunma---

Hormonla Korunma Yöntemleri

Doğum Kontrol Hapları

Doğum Kontrol İğneleri

Depo gestajen (Üç Aylık İğne) İle Korunma

Subdermal (Derialtı) Gestajen İmplantasyonu

---Spiral ile Korunma Yöntemleri---

Spiral İle Korunma

Bakırlı Spiraller

Hormonlu Spiraller

Doğal Aile Planlaması

---Bariyer Yöntemleri---

Bariyer ile Doğum Kontrolü

Prezervatif

Kadın Prezervatifi

Portio Başlığı

Diyafram ile Korunma

Doğum Sonrası Korunma