Anestezi Nasıl Yapılır
Genel Anestezinin Evreleri ve Klinik Bulguları
Genel anestezinin güvenli bir şekilde uygulanması ve cerrahi girişim için uygun koşulların oluşturulabilmesi için yeterli anestezi derinliğinin sağlanması şarttır. Anestezi derinliği, uygulama süresince klinik belirtilerin ve cerrahi uyarının neden olduğu yanıtların yakından gözlenmesi ile değerlendirilir. Bu nedenle anestezistin anestezi derinliği ile ilgili belirtiler, bunları değerlendirme yöntemleri ve anestezik ilaçların etkinliği konusunda yeterli bilgiye sahip olması gerekir.
Anestezi derinliği ilk kez Plombey ve Snow tarafından tanımlanmış olmakla birlikte, Guedel 1937'de eter anestezisi sırasında gözlenen değişikliklere göre genel anestezi evrelerini geniş kapsamlı bir şekilde 4 evrede tanımlamıştır. Anestezi Ppt
1. Amnezi ve Analjezi Evresi
Anestezi indüksiyonu ile başlar ve bilinç kaybına kadar sürer. İstemli hareketler yavaşlar. Pupiller hafif dilate olur. Kan basıncı ve kalp atım hızında artış gözlenir. Amnezi ve analjezi gelişir.
2. Deliryum Evresi
Büinç ve istemli reaksiyonlar kaybolur. Çevreden gelecek hoş olmayan uyarılar nedeniyle eksitasyon ve istemsiz reaksiyonlar gözlenebilir. Kas tonu-su artışı, solunum düzensizliği, pupil dilatasyonu, hipertansiyon ve taşikardi hatta soluk tutma, laringospazm, kusma, istemsiz hareketler ve aritmi görülebilir. Göz küreleri deviye olur.
3. Cerrahi Anestezi Evresi
Bu evrenin başında solunum düzenli hale gelir. Göz küresi santrale döner ve pupiller küçülür. Anestezinin derinliği arttıkça koruyucu refleksler baskılanır, tüm kaslarda paralizi oluşur. Bu evre solunum durumu, dolaşım bulguları, bazı refleksler, pupil ve göz kürelerinin durumuna göre 4 basamağa ayrılır. Solunumun durması, pupillerin dilate ve ışığa reaksiyonsuz hale gelmesi ile bu evre sonlanır
4. Medüller Depresyon Evresi
Solunum durur. Kaslar gevşek, pupiller iyice dilatedir. Refleks aktivite tamamen kaybolmuştur. Kardiyovaskü-ler kollaps gelişir. Aşırı dozaj sonucu gözlenir.
Tek bir inhalasyon anesteziğinin kullanımı ile oluşan bu belirtiler anestezi derinliğini değerlendirmeyi oldukça kolaylaştırmaktadır. Ancak zaman içerisinde potent inhalasyon anestezikleri, opioidler, intravenöz anestezikler ve kas gevşeticilerin kullanıma girmesi, anestezi derinliğinin değerlendirilmesini zorlaştırmıştır. Adı geçen evrelere ait özellikler modern anesteziklerle kısmen gözlenmekte, aynı düzen ve derinlikte izlenmemektedir. Günümüzde pratik önemini yitirmiş olsa bile Guedel'in tanımladığı bu evrelendirmenin bilinmesi, hastaların uyanıklık durumundan anesteziye geçişini tanımlamada yarar sağlar.
Anestezi yeterli derinliğe ulaştığında zararlı uyaranların (örn; cerrahi uyarı) yol açacağı refleks yanıtları ve klinik bulguları baskılar. (Anestezi Tez)
Uygulama sırasında anestezinin yü-zeyel veya fazla derin olmasından kaçınılmalıdır. Yüzeyel anestezi somatik ve otonomik refleksleri yeteri kadar baskı-layamadığı için zararlı olabilmektedir. Özellikle kardiyak hasta gibi rezervleri sınırlı hastalarda tehlikeli durumlara yol açacaktır. Fazla derin anestezi ise yaşamsal fonksiyonları deprese ettiğinden koma ve ölüme neden olabilmektedir. Günümüzde daha çok kirpik ve kornea refleksleri, pupil büyüklüğü ve ışığa reaksiyonu, göz kürelerinin hareketi, göz yaşarması, kan basıncı, nabız, solunum sayısı, derinliği, düzeni, cilt insizyonu-na kardiyovasküer ve solunumsal yanıt, terleme, iskelet kası tonusu, yutkunma, trakeal çekilme, diyagrafmatik solunumun durumu, akciğerlerin esnekliği gibi klinik belirtiler değerlendirilerek anestezi derinliğine karar verilmektedir. Burada en önemli ölçüt cerrahi kesinin bu belirtilerde yol açtığı değişikliklerdir.
Bahsedilen klinik değerlendirmenin yanısıra günlük uygulamada henüz yaygınlaşmamış daha ileri izlem yöntemleri de vardır. Bunlardan bazıları,
Elektroensefalografı
Bispektral indeks
Uyarılmış potansiyel teknikleri
Alt özofageal kontraktilitedir.