Sıvı Elektrolit Dengesi Bozuklukları ve Dengesizlikleri
Preoperatif Değerlendirme
Hastanın bilinç durumu, aldığı ve çıkardığı sıvı miktarı, oturur ve yatar pozisyondaki kan basıncı, kalp hızı, cilt turgoru, idrar miktarının dikkatlice sorgulanması intravasküler sıvı volümü ve elektrolit değişiklikleri hakkında oldukça detaylı bilgi sağlar. Serum elektrolitleri ve bazen de serum ozmolalitesinin ölçülmesi gerekir. Hücredışı sıvının volümü, konsantrasyonu ve kompozisyonu intraoperatif sıvı ve elektrolit tedavisini yönlendirir.
Volüm ve Sıvı elektrolit dengesi
Hücredışı sıvı volümü, en iyi yatak başında belirlenir. Anestezik teknik ve ilaçların hemen hemen hepsi hücredışı sıvı volümü defısiti bulunan olgularda belirgin dolaşım depresyonuna neden olurlar. Kan basıncı normal olsa bile, ta-şikardi ve müköz membranların kuruluğu orta derecede volüm defısitini gösterir. Bu tip volüm defısiti; preoperatif dönemde oral alımın kısıtlanması gereken incelemeler yapılan olgularda (örn; tanısal radyolojik girişimler) veya çeşitli laboratuar testler için çok kan alınan olgularda gelişebilir.
Ortostatik hipotansiyonun saptanma-sı intravasküler volüm defısitinin daha ciddi boyutta olduğunu gösterir. Hasta yatar pozisyonda iken oturduğu veya ayağa kalktığı zaman sistolik kan basıncı 20 mmHg'dan daha fazla düşerse, sıvı olarak vücut ağırlığının %6-8'i kadar volüm defısiti vardır. Ancak, ortostatik hipotansiyonun ayırıcı tanısında kalp hızının gözlenmesi oldukça önemlidir.
Volüm defisitine bağlı ortostatik hipotansiyon meydana geldiği zaman kom-pahzasyon mekanizması ile kalp hızı artar. Kan basıncı düşmesine rağmen kalp hızında artma olmazsa otonom sinir sisteminin nonfonksiyone olduğu (örn; an-tihipertansif ilaç kullanımına bağlı) düşünülmelidir.
Hücredışı volüm defısitinin ağır olduğu hallerde idrar çıkışını daha iyi mo-nitorize etmek için mesane kateterizas-yonu gerekir. Saatlik idrar çıkışındaki belirgin azalma ya da hiç idrar çıkmaması ciddi hücredışı volüm defısitini gösterir.
Konsantrasyon ve sıvı elektrolit dengesizliği
Hücredışı volümünün konsantrasyonu geniş anlamda toplam vücut suyu içeriklerinin konsantrasyonunu yansıtır. Hücredışı sıvısının yani plazmanın normal ozmolaritesi 285-295 mOsm/L'dir.
Vücuttan elektrolit kaybı olmadan sadece su kaybı olduğu zaman, serum sodyumu ve serum ozmolaritesi yükselir. Bu durum genellikle su alımının kısıtlı olduğu hallerde ya da yüksek ateş veya yanıkh olgularda olduğu gibi aşırı su kaybı durumunda gelişir ve hipovole-mik hipernatremi olarak tanımlanır.
Vücutta normalden daha fazla su varsa, serum sodyum konsantrasyonu ve serum ozmolaritesi düşer. Elektrolitten zengin sıvı kayıplarının olduğu (kusma, diyare, fıstül drenajı gibi) olgularda, sadece su ile replasman yapılırsa hipervolemik hiponatremi tablosu gelişebilir. Bu nedenle ringer laktat gibi elektrolitten zengin kristalloid solüsyonlarla replasman yapılmalıdır. Bu durum, su alımının aşırı olduğu veya vücuttan suyun atılamadığı durumlarda da açığa çıkar (örn; transüretral prostat rezeksiyonu sırasında veya intravas-küler volüm defısitinin %5 Dektroz ile tedavi edilmesi halinde). Normovolemik hiponatremi ise, su alımının normal sürdüğü ancak sodyum alımının kısıtlandığı ve böbreklerin sodyumu tutamadığı durumlarda gelişir.
Kompozisyon ve Sıvı elektrolit tedavisi ppt
Hücredışı sıvının kompozisyonunu çeşitli elektrolitlerin varlığı belirler. Vücudun sıvı kompartmanları arasında elektrolitlerin dağılımı farklıdır. Hücredışı sıvılarda ana katyon sodyum iken, hücreiçi sıvıda ana katyon potasyumdur. Uyarılabilir hücrelerin elektro fizyolojisi hücreiçi ve hücredışı sodyum, potasyum ve kalsiyum konsantrasyonuna bağlıdır.
Hipernatremi; serum sodyum konsantrasyonunun >J45 mEq/L olmasıdır. Genellikle total vücut sodyumu fazla değil, vücudun total su içeriği azalmıştır. Renal patolojilerde olduğu gibi böbrek fonksiyon bozuklukları, karaciğer sirozu ve konjestif kalp yetmezliğinde total vücut sodyumu artabilir