Düşüğün Genetik nedenleri, Gebelikte Düşük
Fetal kayıpları preklinik dönemdeki fetal kayıplar ve klinik dönemdeki fetal kayıplar olarak iki bölüme ayırmak uygun olur. Gebelik son menstrasyon kanamasından itibaren 5-6 hafta sonrasında tanınabilir. Bu 5-6 haftalık dönemde hassas biyokimyasal tetkikler ile (B-hCG takibi) gebelik anlaşılabilir. Preklinik dönemdeki erken düşükler ele alındığında yarıdan fazlasında genetik nedenlerin rolü öngörülmektedir. Embriyonik gelişim sürecinde meydana gelen anormal durumlar anomalili embriyo ve fetusun oluşmasına neden olmakta ve oluşan anormallik tolare edilemeyecek seviyede ise erken dönemde düşükle sonlanmakta veya gebeliğin devamına engel teşkil etmeyerek ya ileri gebelik haftalarında ölü doğum veya anomalili bebek doğumu ile sonuçlarımaktadır
Gebelik kayıplarında embriyoner veya fetal kromozom anomalileri önemli bir yer tutar. Gebelik haftalarına göre embriyoner veya fetal kayıplar ve kromozomal aberrasyonlar arasındaki ilişki aşağıda gösterilmektedir.
Gebelik kayıplarında fetal dokulardan yapılan sitogenetik çalışmalarda ensık görülen aberrasyonlar; Turner Sendromu, Trizomi 16, Triploidi, Tetraploidi, Dovvn Sendromu, Trizomi 22, Trizomi 18 ve yapısal yeniden düzenlenmeler olarak sıralanmaktadır.
Bunlara kısaca değinecek olursak, Turner sendromu (45,XO) spontan abortusların yaklaşık %20'sinde tespit edilmiştir. Toplumda yaşayan mozaik yapıdaki Turner Sendromlulann tersine, düşük materyalindeki pür 45,XO yapısı dikkati çekmektedir.Turner sendromu ile anne yaşı arasında herhangi bir ilişki ortaya konmamıştır.
Fetal kayıplarda ensık görülen otozomal kromozomlara ait anomali Trizomi 16'dır. Bunu Trizomi 21 ve Trizomi 22 takip etmektedir. Otozomal monozomili gebelikler çok erken dönemde sonlanmaktadır. Triploidi fetal kayıpların %15'inde görülmektedir. Tetraploidi ise fetal kayıpların yaklaşık %5'inde tespit edilmiştir.
Yapısal kromozom anomalileri fetal kayıpların yaklaşık %5'inden sorumludur. Burada dengeli translokasyon taşıyıcısı anne veya babanın gametlerindeki dengesiz kromozoma! yapının fertilizasyonu sonucu ortaya çıkar ve nadir olarak gözlenir.
Fetal kayıpların diğer bir nedeni de koryon villuslarda oluşan kistik dejenerasyon, fetal damarların yokluğu ve trofoblastik hücrelerin proliferasyonu ile karakterize olan ve yaklaşık %0.05 olarak görülen mol hidatiformdur. Mol hidatiformun komplet ve parsiyel olarak iki tipi vardır. Mol hidatiform kromozomal bir anomali ile ortaya çıkar. Komplet formda, normal sayıda kromozom olup, diploid yapıdaki kromozomal yapının her ikisi de babasal kaynaklıdır. Yani fertilizasyona ovumun annenin katkısı olmayıp, nullizomik bir ovum ile diploid yapıdaki spermiumun veya haploid yapıdaki spermiumun genetik materyalinin duplikasyonu ile tamamen babasal bir fertilizasyon gerçekleşir. Parsiyel molde ise, bir ovumun iki spermium ile fertilizasyonu sonucu triploidik yapılar görülmekte olup, bu tip gebelikler doğuma kadar ulaşmaktadır. Bu tip anomali ile doğan bebeklerde düşük doğum ağırlığı, santral sinir sistemi anomalileri, iskelet deformiteleri göze çarpar
Genetik nedenlerden şu ana kadar bahsedilenler ebeveynleri sitogenetik olarak normal yapıda olan fakat zigotik veya postzigotik dönemde ortaya çıkan ve embriyonel dönemde oluşan sitogenetik anomalilerden dolayı fetal kayıpların nedenleri irdelenmiştir. Çalışma konumuzun bir parçası olan ve fetal kayıpları olan ebeveynlerde görülen dengeli translokasyonlara ve cinsiyet kromozomları ile ilgili mozaik yapılara yaklaşık %5 oranında rastlanılmaktadır. Ebeveynlerden annelerde mevcut olan bu durumlar fetusa daha fâzla yansımaktadır. Yani babadaki düzensizliklerden fetus daha az etkilenmektedir.
Bu arada spontan abortuslu ailelerde yapılan sitogenetik incelemelerde kromozomlarda frajilitenin anlamlı dertecede arttığı ve bu artışın spontan abortus sayısı ile de paralellik gösterdiği tespit edilmiştir.
Dengeli translokasyon taşıyıcısı ebeveynlerin mayotik bölünmede dengesiz kromozomal yapıya sahip gamet oluşturma oram oldukça yüksektir. Herhangi bir dengesiz translokasyon taşıyıcısı bir gametin diğer ebeveyden normal yapıda gamet gelse dahi fertilizasyon ile dengesiz kromozomal yapıda anormal bir embriyo oluşturması her zaman mümkündür. Bu dengesizlik ne kadar fazla ise embriyonel veya fetal kayıp riski o derece yükselir ve erken dönemlere kayar
Translokasyonlar, homolog olmayan kromozomlar arasında kromozom segmentlerinin yer değiştirmesidir. Resiprokal ve Robertsoniyan olmak üzere iki tipi vardır. Resiprokal translokasyonlar, nonhomolog iki kromozomun kırılması ve kınlan segmentlerinin karşılıklı yer değiştirmesi ile oluşur. İki kromozomda kınlan segmentlerin karşılıklı yer değiştirmesiyle kromozom sayısı normal olmakta genetik materyal kaybı olmadığı için dengeli taşıyıcılık durumu ortaya çıkmaktadır. Yani böyle birisi fenotipik olarak normal olacak, fakat gametlerinde dengesiz kromozomal yapı taşıyabilecektir