Fleksör Hallusis Longus Tenosinoviti Nedir
İlk olarak Lapidus ve Seidenstein tarafından tanımlanmıştır. Literatürde yaklaşık 50 olgu tanımlanmıştır çoğu olgu sunumu olsa da Hamilton ve arkadaşları tarafından seriler bildirilmiştir. Tenosinovit en sık tendonun fibroosseoz tünele girdiği sustantakulüm tali seviyesinde proksimalde gelişir. Sıklıkla bale dansçılarında plantar fleksiyon end point pozisyonu ile ilişkilidir. Tendon hipertrofisi, sinovyal yapışıklıklar, FHL tendonun daha distale yapışması, longitudinal dejeneratif yırtıklar, fibroosseoz tünel bölgesinde nodülarite gibi çeşitli patolojiler bu durum ile ilişkilendirilmiştir. Mccarrol ve Kolletis bu durumun nedeni olarak kas uzaması ve FHL kasının daha distale yapışmasını öne sürmüşlerdir. Tenosinovitle ilişkili longitudinal yırtıklar oluşabileceği bildirilmiştir. Hamilton FHL tenosinoviti ile ilişkili semptomatik os trigonum bildirmiştir. Ancak Kollatis os trigonum olmayan bir çok olgu sunmuştur.
Değişen derecelerde tenosinovit, FHL’ de tetiklenme, nodülarite ve tendonda kalınlaşma, FHL’de dejeneratif yırtığa sebep olabilir. Frenete ve Jakson ve diğer yazarlar stenozan tenosinoviti tanımlamışlardır. Trepman aktif plantar fleksiyon ve başparmağın pasif dorsifleksiyonu ile posteromedial ayak bileği ağrısı ortaya çıkan bir hasta bildirmiştir. Hastanın posteromedial ayak bieğinde yırtılma hissi, şişlik ve ekimoz bulunmuş. Eksplorasyonda FHL’de longitudinal yırtık saptanmış ve primer tamir yapılmıştır. Aşırı kullanma sonucu tendonda fusiform genişleme, erozyon ve kilitlenme meydana gelir.
Ayak bileği arkasında FHL tetiklenmesi hikayesi olan prosfesyonel bir dansçıda baş parmakta kilitlenme ile ilişkili daha akut ani bir ağrı ortaya çıkmış, eksplorasyonda FHL kılıfında stenoza ek olarak FHL’ de flep tarzında bir yırtık saptanmıştır. Kılıfın serbestleştirilmesi ve flep yırtığın çıkarılması sonrasında hasta profesyonel iş yaşantısına geri dönebilmiştir. Bu nedenle, tendonun mekanik irritasyonu ağrı kaynağı olmayabilir. Fakat rüptür veya yırtık için bir risk faktörüdür.
Bu durum FHL tendonunda fusiform kalınlaşma ile birlikte santral liflerde rüptür bildiren Sammarco ve Miller gibi çeşitli yazarlar tarafından gözlenmiştir. Kolettis tendon kılıfında stenoz, snovyal hipertrofi, yapışıklık, mukoid dejenerasyon, tendonda nodularite ve birkaç kısmi FHL tendon yırtığı olgusu bildirmiştir. Bu durum kasılmış FHL kasına başparmağa güçlü ektansiyondan sonra oluşabilir. FHL’ de kalınlaşma ve hipertrofi ve fleksör digitorum longus aksesoryum varlığı eşlik eden tenosinovitle birlikte fibrosseoz tunelde sıkışmaya yol açabilir.
FHL’in sıkışması ve FHL skarlaşması distal tibia, ayak bileği ve kalkaneus kırıkları sonrası görülebilir. Hastalar ön ayak üzerinde yüklenememe ve dorsifleksiyon fleksibilitesini yapamamadan şikayet ederler. Bu olgularda ayak bileği dorsifleksiyonu ile deformite artarken plantar fleksiyonda azalır. Eğer tendon yumaşak doku veya kemiğe yapışık ise serbestleşmesinden fayda görür. Eğer tendon yapışıksa ve kas gövdesi fibroze ise veya posterior tibiya bağlı ise serbestleştirme daha az etkilidir ve kas gövdesi eksizyonu ve tendonu tam kat kesmek gerekmededir.
Mekanik faktörlere ek olarak tendon enflamatuar artropati ile ilişkili patolojik süreçler geçirebilir.
Kaynak: http://zehirlenme.blogspot.com