Tedavi uyumu, ilaç tedavisi alan, diyet ve/veya
yaşam şeklinde değişiklik yapan hastaların, doktorlarının tavsiyeleriyle uyum
içinde olma derecesini ifade eder (Perkins, 2002; WHO, 2003). Kompliyans
sıklıkla uyum ile eşanlamlı olarak kabul edilmektedir ancak uyum kompliyansdan
farklı olarak hastanın önerileri desteklediği, hemfikir olduğu anlamlarını da
içermektedir. Bu yazı içerisinde uyum ve kompliyans eşanlamlı olarak kabul
edilecektir.
Tedaviye uyumsuzluk birçok kronik hastalık için
olduğu gibi depresyon içinde önemli ve sık rastlanılan bir sorundur. Depresyon
hastalarında ideal koşullarda uygun doz ve sürede antidepresan kullanımı ile
hastaların ancak üçte birinde yanıt alınabilmekteyken, bu oran tedaviye uyum
sorunları nedeniyle daha da aşağıya çekilebilmektedir (Bollini ve ark., 2006). Hansen ve Kessing (2007) tedavi uyumsuzluğunun depresyon
hastalarında sonlanımı belirleyen başlıca etken olduğunu öne sürmüştür.
Depresyon hastalarında tedaviye uyumsuzluğun artmış özkıyım riski, kronik
hastalık süreci, kötü psikososyal sonlanım ile ilişkili olduğu saptanmıştır (Weiss ve Gorman, 2005).
Majör depresyon hastalarında tedavi uyumunda bozulma
iki farklı davranış şeklinde karşımıza çıkar: birincisi hastaların tedaviye
başlamaması veya zamanından önce son vermesi, ikincisi hastaların önerilenden
daha az ya da çok miktarda ilaç almasıdır (Rush, 1999; Jeon-Slaughter, 2012). Randomize kontrollü çalışma sonuçları hastaların %20-40’ının
ilk 6 ay içerisinde antidepresan kullanmayı bıraktıklarını göstermektedir
(Frank ve Judge, 2001). Doğal izlem
çalışmalarında ise ilk 6 ay içinde bu oran %50’ye ulaşabilmektedir
(Demyttenaere, 2003). Özellikle ilk 6 hafta tedavi uyumsuzluğu ve artmış
özkıyım riski nedeniyle depresyon tedavisinde kritik bir dönemdir (Datto ve
ark., 2003). Bu dönemde daha çok hasta-doktor iletişiminde yaşanan sorunlar,
ilaç etkisi henüz ortaya çıkmadan yan etkilerin ortaya çıkması nedeniyle tedavi
uyumu bozulmaktadır (Bull ve ark., 2002; Stassen ve ark.,
Depresyon tanısı ile izlenen hastaların, %26’sının tedavinin
akut döneminde, özellikle ilk 2 haftada ilaç kullanmayı bıraktığı
belirlenmiştir (Warden ve ark., 2007b).