Beta-laktam antibiyotikler, hepsinde ortak olan beta
laktam halkasını taşırlar. Penisilinler; aminopenisilinler (ör: amoksilin), sefalosporinler, karbapenemler (ör: imipenem) ve
monobaktamlar (ör: aztreonam) bu gruptadırlar. Penisilin ve diğer beta laktam
antibiyotikler insanlarda alerjik reaksiyona yol açan ilaçların başında gelir.
İnsanların yaklaşık %10’ u penisilinlere alerjik olduğunu ifade etse de yapılan
testlerle bunların %90’ında gerçek bir alerjinin olmadığı gösterilmiştir.
Penisiline bağlı bir alerjik reaksiyon gelişme
ihtimali, her bir tedavi kürü için %0.7-10’ dur. En sık görülen reaksiyonlar,
genellikle makülopapüler veya ürtikeryel döküntülerdir. Anaflaktik reaksiyonlar
çok nadirdir. Benzatin penisilin ile premedikasyon tedavisi alan 1740 hastanın
ortalama 3,4 yıl takip edilmesi ile yapılan bir çalışmada, alerjik reaksiyon
ihtimalinin %3.2, anaflaksi oranının 10.000 enjeksiyonda 1.2, fatal reaksiyonun
ise 32.000 enjeksiyonda bir olduğu saptanmıştır.
Penisiline karşı alerjik reaksiyon geçirme
ihtimalinin en yüksek olduğu yaş grubu 20-49 yaşları arasındaki erişkinlerdir.
Çoğunlukla sanıldığının aksine, atopik bünyeli kişilerde penisilin alerjisi
görülme ihtimali atopik olmayanlara nazaran daha fazla değildir, ancak
atopiklerde penisilin alerjisi çok daha ağır seyreder. Beta laktam dışı bir
antibiyotiğe karşı alerjisi olan hastalarda, penisiline karşı alerji gelişme
ihtimali daha yüksektir. Daha önce penisiline karşı alerjik reaksiyon geçirmiş
olan hastalarda penisilinlere karşı alerjik reaksiyon oluşma ihtimali 4-6 kat
daha fazladır.
Sefalosporinler molekül yapısı penisilinlere çok
benzeyen. Penisilin molekülündeki beş üyeli tiyazolidin yerine altı üyeli
dihidrotiyazin halkası bulunan beta laktam grubu antibiyotiklerdir.
Sefalosporinlerle, penisilinlere kıyasla daha az anafilaksi olgusu
bildirilmiştir. Penisilinlerle sefalosporinler arasında ne oranda çapraz
tepkime olduğu tam olarak bilinememektedir. Son yıllarda yapılan bazı
çalışmalarda penisilinlerle sefalosporinler arasında eski çalışmalara nazaran
yüksek oranda çapraz tepkime olmadığını saptanmıştır. Sefalosporinlerin
alerjenik determinantları tam olarak bilinmemekle beraber, bu ilaçlara karşı
olan immun cevapların molekülün çekirdek kısmına karşı değil, yan zincire karşı
olduğu düşünülmektedir. Bir sefalosporine karşı alerjik reaksiyon verdiği
halde, diğer bir sefalosporine hiçbir tepki vermeyen vakalar bildirilmektedir.
Monobaktamlar, diğer beta laktam antibiyotiklerdeki
bisiklik halka yerine monosiklik halka yapısını içeren bir beta laktam grubu
antibiyotiktir. Bu grupta klinik olarak bulunan tek antibiyotik, aztreonam’ dır.
Aztreonam, penisilin ve sefalosporinlere nazaran daha az alerjiktir. Yapılan
çalışmalarda penisilinlere alerjik olan bireylerde aztreonamla tepkime olmadığı
gösterilmiştir ancak sefalosporinlerden yalnızca seftazidim ile aztreonam
arasında çapraz tepkimeler saptanmıştır.
Karbapenemler penisiline benzer şekilde bisiklik
halka içerirler. Bu gruptan iki antibiyotik olan meropenem ve imipenem ile
penisilinler arasında çapraz tepkime olabilmektedir. Yapılan bir çalışmada
penisilinlerle alerjik tepkime öyküsü olan olguların %6-8’ inde imipenemle de
alerjik reaksiyon oluştuğu saptanmıştır.
Penisilin alındıktan sonra vücutta parçalanmakta
beta laktam halkası açılarak serum proteinlerine ve membranlara bağlı
proteinlere bağlanmaktadır. Ortaya çıkan antijenik yapı penicilloyl determinant
(Benzyl penicilloyl, BPO) olarak bilinir. Penisilin alan hastalarda, dominant
immün cevaplan ortaya çıkarır. Proteine bağlanan penisilin moleküllerinin
%95’i, penicilloyl türevleri olduğu için bu gruba majör determinant
denilmektedir. Penisilin, aynı zamanda diğer metabolik yollardan parçalanarak
değişik antijenik determinantlara (penisiloat ve peniloat gibi) dönüşmektedir.
Bunlar, az miktarlardadır ve değişik immün cevapları uyarabilmektedir, bunlara
minör determinant denilmektedir. Anafilaksi gibi ciddi alerjik reaksiyonlardan
minör determinantlar sorumludurlar.
Penisilin ilaç alerjisinde Gell ve Coombs
sınıflamasında bulunan 4 türlü immünopatolojik reaksiyonlardan her biri
görülebilir. Örnek olarak Tip 1 için ürtiker ve anaflaksi. Tip 2 için
hemollitik anemi, sitopeniler, interstisyel nefrit. Tip 3 için serum hastalığı
ve ilaç ateşi. Tip 4 için kontakt dermatit gelişimi verilebilir.
Penisilin alımından sonra gelişen ilaç alerjisi
kliniğinde anaflaktik şok,ürtiker ve bronkospazm gibi ani reaksiyonlar, ilacın
alımından veya enjeksiyonundan sonraki 1 saat içinde gelişir. Hızlanmış
reaksiyonlar, ürtiker, anjioödem, bronkospazm ve stridordur. İlaç alımından
1-72 saat içinde ortaya çıkar. Geç reaksiyonlar, ilacın alımından 3 gün sonra
ortaya çıkar, çoğunlukla mükokütanöz (döküntüler, eksfolyatif dermatit) veya
hematolojik (anemi, trombositopeni, nötropeni) tipte olur.
Penisilin alerjisi teşhisi klinik olarak
konulamamaktadır, bu nedenle penisilin ile herhangi bir Ig E’ye bağlı reaksiyon
öyküsü veren her hastaya penisilin deri testi yapılmalıdır. Penisilin alerjisi
olan hastalara MDM (minör determinant) ve BPO (majör determinant) ile prik ve
intradermal test yapılması hemen hemen kesin sonuçlar vermektedir. Penisilin
deri testlerinden birinin pozitif bulunması durumunda, %39-100 ihtimal ile
alerjik reaksiyon gelişeceğini göstermektedir. Birçok çalışmada, alerjik
reaksiyon hikayesi olan hastaların %80’inden fazlasında deri testlerinin
negatif olduğu gösterilmiştir. Anafilaksi ya da yaygın ürtiker hikayesi olan
326 hastanın, sadece % 13.2’sinde deri testleri pozitif bulunmuştur.