Gebelik hastalıkları, Gebelik Hastalığı
Gebelik normal olmakla birlikte, Hamilelik sırasında görülmesi mümkün olan hastalık ve bozuklukların vaktinde teşhis ve tedavi edilmesi gerekir. Bunun için de gebe kadının doğumdan önce düzgün olarak kontrol altında bulundurulması şarttır. Gebe kadının, gebeliği süresince sağlıklı olması hem kendisi hem de bebeği için son derece önemlidir.
Düşük, Gebelikte Düşük, Hamilelik Düşük Nedir
Gebeliğin 28. hafta içinde son bulmasına düşük adı verilir. Düşük, fetüsün ölmesi ve rahimden atılması olayıdır. Düşük yapmanın çeşitli nedeni olmakla birlikte, bunlar dört grupta toplanabilir: Hamilelikte Düşük Nedenleri;
1. Döllenmiş yumurtadaki gelişim bozuklukları (% 50).
2. Rahimde görülebilecek yapı bozuklukları (% 20).
3. Bulaşıcı hastalıklar ve diğerleri (% 30).
4. Kazalar (% 100).
Belirtileri: Karın alt bölgesinde sancılar ve vajinal kanamalar.
Tedavi: Yatak dinlenmesi ve hormon tedavisi, vitamin verilmesi.
Korunma: Her türlü vajinal kanama mutlaka doktora haber verilmelidir.
Dış gebelik (Tuba Gebeliği)
Anormal olan bu gebeliğe çok ender olarak rastlanır. Yumurta normalde fallop borusu içinde döllenir ve rahime inerek plasentaya yerleşir. Fakat çok ender olarak döllenmiş yumurta fallop borusunun duvarına yapışarak gelişimini burada sürdürür. Yumurtanın süratle gelişimi sonucu fallop borusu yırtılır ve karın içine kanama olur. Eğer kanama şiddetliyse kadın birkaç dakika içinde bayılır. Kanamanın yavaş olması halinde karında sancı ve vajinal kanama olur.
Dış Gebelik Belirtileri: Bütün karın bölgesinde ve omuzlara kadar yayılan şiddetli ağrıyla birlikte vajinal kanama görülür. Tedavi: Ameliyat.
Gebelik kusmaları: Gebe kadınların çoğunluğu gebeliğin 8-16 haftalarında mide bulantısı ve kusmadan şikâyet ederler. Genellikle gebeliğin ilk haftalarında başlayan kusmalar 3. ayda kesilir. Özellikle gebeliğin 4. ayından sonra başlayan kusmaların mutlaka tedavi edilmesi gereklidir. Bu tip kusmalar genellikle ilk kez doğum yapacak kadınlarda çok sık görülür ve çoğunlukla psikolojiktir.
Belirtileri: Günde 5-10 kez kusma, zayıflama ve halsizlik.
Süreci: Genel sağlık durumunda bozulma görülür. Aşırı kusma sonucu su ve tuz kaybı büyüktür. Tedavinin geciktirilmesi halinde idrarda aseton miktarı yükselir, bayılmalar ve karaciğer bozuklukları ortaya çıkar.
Dış Gebelik Tedavisi: Hastane tedavisi gereklidir. Vücuttan kaybolan su ve tuz damar yoluyla verilir. Daha sonraki kusmalar da ilaçlarla önlenir. Her şeyden önce kadının psikolojik sorunlarının ortadan kaldırılması gerekli ve önemlidir.
Eklampsi Nedir, Preeklampsi
İdrarda albümin bulunması, kan basıncının yükselmesi ve dokularda su toplanması gebe kadın için son derece tehlikeli göstergelerdir. Böyle durumlar tedavi edilmedikleri takdirde pre eklampsi ve eklampsi nedeni olurlar. Her ikisi de genellikle ilerlemiş gebeliklerde ya da doğumdan hemen sonra görülen nöbet ve koma halidir.
Belirtileri: Başın arka kısmında ağrı, göz kararması, mide bulantısı ve kusma, bacaklarda su toplaması, idrarda albümin miktarının yüksek olması, kan basıncının yükselmesi ve dokularda su toplanması.
Tedavi: Hastane tedavisi öngörülmelidir. Hastaya yatıştırıcı ilaçlar verilmeli ve sakin bir ortam sağlanmalıdır. Eğer hasta gebeyse ve doğum olayı henüz başlamamışsa, yapay doğum ya da sezaryen uygulanmalıdır.
Korunma: Gebelik süresinde düzgün olarak doktor kontrolünde bulunmalıdır.
Loğusalık humması (puerperal humma)
Mikroplu bir hastalıktır. Genellikle plasentanın atılmasından sonra rahimin yara yüzeyinin mikroplanması sonucu olur.
Belirtileri: Genel sağlık durumunda bozulma görülür. Ateş sık sık yükselir. Loğusalık akıntısı artar ve çok kötü kokar. Rahimde büyüme ve dokunmaya karşı duyarlık vardır.
Seyri: Tedavi geciktirildiği takdirde dış üretim organlarında iltihaplı durumlar ortaya çıkar. Ağır vakalarda yumurtalıklar, fallop boruları ve karın zarı iltihapları görülür.
Tedavi: Antibiyotik tedavisidir. Penisilinin bulunuşundan beri hastalık öldürücü niteliğini kaybetmiştir.
Korunma: Tek korunma çaresi doğum sırasında ve sonrasında temizliğe önem verilmesidir.
Memenin Akut İltihabı (Kronik Mastit Nedir)
Meme apsesi loğusalık döneminin en sık rastlanan bir hastalığıdır. Stafilokok cinsi bir bakterinin neden olduğu bu hastalıkta bakteriler genellikle meme ucundaki çatlaklardan içeri girerler ve süt bezlerini iltihaplandırırlar.
Belirtileri: İltihaplı bölgede kızarıklık, ağrı, ateş, huzursuzluk
Süreci: Meme bezleri şiş ve dokunulduğu zaman duyarlıdır. Parmaklarla yoklandığında tek tük düğümcükler hissedilir. Düğümcüklerin üzerindeki deri iyice kızarmış ve gerilmiştir.
Tedavisi; İlaç tedavisidir. Yatak dinlenmesi verilir. Bebek memeden kesilir ve memedeki süt elle sağılarak boşaltılır. Eğer apse oluşmuşsa mutlaka yarılıp iltihabın boşaltılması gerekir.
Gebelikten Korunma Yollari Yontemleri İcin
Gebelikten korunma Yolları, Korunma Yöntemleri
Evli çiftlerin ekonomik, sosyal ve sağlık koşullarına göre çocuk yapmak ya da çocuk sayısını artırmak istememeleri çok doğaldır. Gebelikten korunmak birbirinden farklı yöntemleri vardır. Gebelikten korunma için alınacak tüm önlemlerde amaç, dişi yumurta ile erkek dölleyici hücresinin birleşmesini engellemektir.
Gebelikten Korunmak için başlıca üç yöntemi vardır:
1. Gebeliğin doğal yöntemlerle önlenmesi:
— Cinsel birleşme sırasında boşalmanın vajen dışına yapılması.
— Menstrüasyon kanaması döneminin takvimle izlenmesi ve cinsel birleşimin tehlikesiz dönemlere rastlayan günlerde gerçekleşmesi. Normal menstrüasyon devresinin 28 gün olduğu kabul edilecek olursa, devrenin 8. ve 18. günleri arası tehlikeli günler olarak kabul edilmelidir.
— Vücut ısısının ölçülmesiyle de gebeliğin önlenmesi mümkündür. Birinci âdet gününden itibaren sabah ve akşam alman vücut ısısı bir grafiğe işlenir. On dört gün civarındaki yükseliş yumurtanın atılış zamanını gösterir.
2. Gebeliğin mekanik yöntemlerle önlenmesi:
— Kondom ya da prezervatif.
— Rahim ağzına ya da içine yerleştirilen yüksük, diyafram ve spiral gibi engelleyicilerin kullanılması.
3. Gebeliğin kimyasal yöntemlerle önlenmesi:
— Doğum kontrol tabletleri gebeliği büyük bir olasılıkla önlemektedir. Yalnız, doğum kontrol tabletlerinin bir doktora danışıldıktan sonra kullanılması salık verilir.
— Cinsel birleşimden önce vajene köpük tabletleri ya da merhemler sürmekle gebeliğin önlenmeye çalışılması.Bütün bu yöntemlerin hiçbir zaman kesinlikle gebeliği önleyeceği söylenemez. Kullanılan kondomlarda olabilecek küçük bir delik gebeliği gerçekleştirebilir. Doğum kontrol tabletlerinin de bir gün aksatılması aynı sonucu doğurur. Kimyasal maddelere de yeteri kadar güvenilemez. Ayrıca, bu tür bileşiklerin vajeni tahriş ederek birçok hastalıklara yol açabileceği unutulmamalıdır. Cinsel birleşim sırasında geri çekilme yöntemi de psikolojik yönden sakıncalı olabilir.
Evli çiftlerin ekonomik, sosyal ve sağlık koşullarına göre çocuk yapmak ya da çocuk sayısını artırmak istememeleri çok doğaldır. Gebelikten korunmak birbirinden farklı yöntemleri vardır. Gebelikten korunma için alınacak tüm önlemlerde amaç, dişi yumurta ile erkek dölleyici hücresinin birleşmesini engellemektir.
Gebelikten Korunmak için başlıca üç yöntemi vardır:
1. Gebeliğin doğal yöntemlerle önlenmesi:
— Cinsel birleşme sırasında boşalmanın vajen dışına yapılması.
— Menstrüasyon kanaması döneminin takvimle izlenmesi ve cinsel birleşimin tehlikesiz dönemlere rastlayan günlerde gerçekleşmesi. Normal menstrüasyon devresinin 28 gün olduğu kabul edilecek olursa, devrenin 8. ve 18. günleri arası tehlikeli günler olarak kabul edilmelidir.
— Vücut ısısının ölçülmesiyle de gebeliğin önlenmesi mümkündür. Birinci âdet gününden itibaren sabah ve akşam alman vücut ısısı bir grafiğe işlenir. On dört gün civarındaki yükseliş yumurtanın atılış zamanını gösterir.
2. Gebeliğin mekanik yöntemlerle önlenmesi:
— Kondom ya da prezervatif.
— Rahim ağzına ya da içine yerleştirilen yüksük, diyafram ve spiral gibi engelleyicilerin kullanılması.
3. Gebeliğin kimyasal yöntemlerle önlenmesi:
— Doğum kontrol tabletleri gebeliği büyük bir olasılıkla önlemektedir. Yalnız, doğum kontrol tabletlerinin bir doktora danışıldıktan sonra kullanılması salık verilir.
— Cinsel birleşimden önce vajene köpük tabletleri ya da merhemler sürmekle gebeliğin önlenmeye çalışılması.Bütün bu yöntemlerin hiçbir zaman kesinlikle gebeliği önleyeceği söylenemez. Kullanılan kondomlarda olabilecek küçük bir delik gebeliği gerçekleştirebilir. Doğum kontrol tabletlerinin de bir gün aksatılması aynı sonucu doğurur. Kimyasal maddelere de yeteri kadar güvenilemez. Ayrıca, bu tür bileşiklerin vajeni tahriş ederek birçok hastalıklara yol açabileceği unutulmamalıdır. Cinsel birleşim sırasında geri çekilme yöntemi de psikolojik yönden sakıncalı olabilir.
Kalitsal Hastaliklar Nelerdir Hakkinda
Kalıtsal Hastalıklar Nelerdir, Kalıtsal Hastalıklar Hakkında
Kalıtım öğelerini taşıyan faktörler gen adını alır. Genler, belirli bir özelliğin kuşaktan kuşağa geçişini kontrol ederler. Bazı hastalıklar ve benzerlikler kalıtım yoluyla geçerler. Kalıtım yoluyla yalnızca hastalık geçmez, hastalık eğilimleri de kuşaktan kuşağa aktarılabilir. Ancak, bu eğilimlerin ilerde ortaya çıkacağı da garanti edilemez. Kalıtsal hastalıklar için şu örnekleri verebiliriz: Geri zekâlılık, şizofreni, epilepsi (sara), şekil bozuklukları, üretim organlarındaki bozukluklar vb.
Böyle hastalıkların görüldüğü durumlarda, bu kalıtsal hastalıkların ya da bozuklukların kalıtım yoluyla kuşaktan kuşağa geçip geçmeyeceğini, geçerse hangi olasılıklarla ortaya çıkabileceğini saptamak hemen hemen olanaksızdır. Bununla birlikte, yapılan araştırmalardan şu pratik sonuç alınabilir:
— Kan akrabalığı olan evliliklerde, kalıtsal hastalık nedeni olan aynı unsurlar birleşerek gelecek kuşağın hastalıklı doğma olasılığını artırır.
— Kan akrabalığı olmasa bile, eğer eşler kalıtsal hastalık nedeni olan aynı kalıtım unsurlarını taşıyorlarsa, aynı kalıtsal hastalığın gelecek kuşakta ortaya çıkması olasılıdır.
Kalıtsal Hastalıkların Önlenmesi, Kalıtım Hastalığı Tedavisi
Evlenmeye karar veren eşlerin, evliliklerinden sağlıklı bir çocuk dünyaya getirebilmeleri için birbirleri hakkında birtakım araştırma yapmaları gerekir. Ancak bu şekilde çocukların sağlıklı doğması ve sakat doğumların üçte birinin önlenmesi mümkün olabilir. Sakat doğan çocukların üçte birinin de erken teşhisle iyileştirilmesi olanak içindedir. Kalıtım yoluyla oluşabilecek hastalık ya da sakatlık tehlikesi şu durumlarda oldukça büyüktür:
— Daha önce sakat bir çocuk doğurulmuşsa.
— Eşlerden birinde ya da ailesinde sara, sağırlık, körlük, yarık dudak ya da damak vb. gibi bozukluklar varsa.
— Özellikle anne 35 yaşın üstündeyse.
— Kan akrabalığı varsa.
— Kadın çok fazla düşük yapmışsa.
Bazı kalıtsal hastalıklar bir kuşağı atlayabilirler. Bu nedenle eşler kendilerinden önceki kuşaklarda kalıtımla ilgili bir hastalık bulunup bulunmadığını araştırmalıdır. Ana-baba kalıtımla ilgili hastalıkların tehlikesi, önemi ve tedavi olasılıkları üzerinde bilgilendirilmelidir. Tehlikenin var olduğu hallerde evli çiftlere çocuk yapmamaları salık verilmelidir. Eğer çocuk yapmaktan kaçırılmamışsa, gebe kadının, gebeliği sırasında ve doğumdan sonra da bebek sürekli kontrol altında tutulmalı, herhangi bir olasılıkta erken teşhis ve tedavi yönüne gidilmelidir.
Kalıtım öğelerini taşıyan faktörler gen adını alır. Genler, belirli bir özelliğin kuşaktan kuşağa geçişini kontrol ederler. Bazı hastalıklar ve benzerlikler kalıtım yoluyla geçerler. Kalıtım yoluyla yalnızca hastalık geçmez, hastalık eğilimleri de kuşaktan kuşağa aktarılabilir. Ancak, bu eğilimlerin ilerde ortaya çıkacağı da garanti edilemez. Kalıtsal hastalıklar için şu örnekleri verebiliriz: Geri zekâlılık, şizofreni, epilepsi (sara), şekil bozuklukları, üretim organlarındaki bozukluklar vb.
Böyle hastalıkların görüldüğü durumlarda, bu kalıtsal hastalıkların ya da bozuklukların kalıtım yoluyla kuşaktan kuşağa geçip geçmeyeceğini, geçerse hangi olasılıklarla ortaya çıkabileceğini saptamak hemen hemen olanaksızdır. Bununla birlikte, yapılan araştırmalardan şu pratik sonuç alınabilir:
— Kan akrabalığı olan evliliklerde, kalıtsal hastalık nedeni olan aynı unsurlar birleşerek gelecek kuşağın hastalıklı doğma olasılığını artırır.
— Kan akrabalığı olmasa bile, eğer eşler kalıtsal hastalık nedeni olan aynı kalıtım unsurlarını taşıyorlarsa, aynı kalıtsal hastalığın gelecek kuşakta ortaya çıkması olasılıdır.
Kalıtsal Hastalıkların Önlenmesi, Kalıtım Hastalığı Tedavisi
Evlenmeye karar veren eşlerin, evliliklerinden sağlıklı bir çocuk dünyaya getirebilmeleri için birbirleri hakkında birtakım araştırma yapmaları gerekir. Ancak bu şekilde çocukların sağlıklı doğması ve sakat doğumların üçte birinin önlenmesi mümkün olabilir. Sakat doğan çocukların üçte birinin de erken teşhisle iyileştirilmesi olanak içindedir. Kalıtım yoluyla oluşabilecek hastalık ya da sakatlık tehlikesi şu durumlarda oldukça büyüktür:
— Daha önce sakat bir çocuk doğurulmuşsa.
— Eşlerden birinde ya da ailesinde sara, sağırlık, körlük, yarık dudak ya da damak vb. gibi bozukluklar varsa.
— Özellikle anne 35 yaşın üstündeyse.
— Kan akrabalığı varsa.
— Kadın çok fazla düşük yapmışsa.
Bazı kalıtsal hastalıklar bir kuşağı atlayabilirler. Bu nedenle eşler kendilerinden önceki kuşaklarda kalıtımla ilgili bir hastalık bulunup bulunmadığını araştırmalıdır. Ana-baba kalıtımla ilgili hastalıkların tehlikesi, önemi ve tedavi olasılıkları üzerinde bilgilendirilmelidir. Tehlikenin var olduğu hallerde evli çiftlere çocuk yapmamaları salık verilmelidir. Eğer çocuk yapmaktan kaçırılmamışsa, gebe kadının, gebeliği sırasında ve doğumdan sonra da bebek sürekli kontrol altında tutulmalı, herhangi bir olasılıkta erken teşhis ve tedavi yönüne gidilmelidir.
Kalitim Kromozom Nedir Kromozomlar
Kalıtım, Kromozom Nedir, Kromozom Yapısı
Kalıtım faktörleri hücrede bulunan 46 (23 çift) kromozom sayısı arasında dağılmış durumdadır. Hayvan, bitki, canlı organizma ve insanlardaki kalıtım faktörlerinin yapısı birbirinin benzeridir. Kalıtım faktörü olan kromozom, protein zincirinden oluşmuş ve birbirine sarılmış iki iplikçikten meydana gelmiştir. İnsan organizmasındaki her çift kalıtım iplikçiğinde on milyar tek parça bulunduğunu düşünmek bile şaşırtıcıdır.
Kromozomlar, Canlılarda Kromozom
Her hücrede toplam olarak 46 tek (23 çift) kromozom vardır. Kromozomlar çifter çifter sıralandıkları için 23 çift kromozom olduğunu düşünmek daha olumlu olur. İnsan cinsliğini belirleyen bu kromozomlardan yalnızca bir tanesidir. Bu nedenle bunlara «cinslik kromozomları» adı verilebilmektedir. İnsan vücudundaki her hücrede 46 tek kromozom, yani 23 çift kromozom olmasına karşın, döllenme yeteneği olan yumurta ve sperma hücresindeki kromozom sayısı, bu miktarın yarısıdır. Kromozom sayısının yarıya inmesinin nedeni, yumurta ve sperma hücrelerinin olgunlaştıktan sonra bölünmesidir. Döllenmeyle oluşan embriyondaki kromozom sayısı, ana-baba hücrelerindeki kromozom sayısının katkısıyla yine 23 çifte ulaşır. Bir hücrenin her bölünüşünden sonra kromozom sayısı iki katına çıkar, böylece, oluşan iki yeni hücrenin kromozom sayısı, her birinde yine 23 çifttir.
Cinslik kromozomları
Kadında XX, erkekte XY-cinslik kromozomları bulunur. Bu kromozomların birer tanesinin birleşiminden bebeğin cinsliği oluşur. Geri kalan 22 çift koromozom erkek ve kadında değişmez. Yumurtanın olgunlaşma bölünmesinden sonra hücrede daima bir X-cinslik kromozomu, sperma hücresinde ise, bölünmeden sonra ya X ya da Y cinslik kromozomu vardır. Dişi bir hücrenin, X-cinslik kromozomu taşıyan bir erkek hücreyle birleşiminden kız özelliğini veren XX-cinslik kromozomu taşıyan hücre oluşur, yani doğacak bebek kızdır. Eğer dişi hücre, Y-cinslik kromozomu taşıyan bir erkek hücresiyle birleşirse, oluşan hücrede XY-cinslik kromozomu ortaya çıkar, bu takdirde de doğacak bebek erkektir. Bu tablo, cinsliğin tamamen babanın kromozomlarına bağlı olduğunu göstermektedir.
Doğacak çocuğun cinsliğini gebelikten önce saptamak mümkün olamaz. Cinsliğin saptanabilmesi için ana rahmindeki embriyonun bulunduğu kese içindeki sıvıdan bir miktar alınır ve özel yöntemlerle sıvı içindeki hücreler büyütülerek bölünmeleri sağlanır. Bölünme sırasında görülebilen kromozomlar sayılır. İki X ya da bir XY kromozomları belirlenir. Eğer iki X kromozomu varsa bebek kız, bir XY kromozomu varsa bebek erkek olacak demektir.
Kalıtım faktörleri hücrede bulunan 46 (23 çift) kromozom sayısı arasında dağılmış durumdadır. Hayvan, bitki, canlı organizma ve insanlardaki kalıtım faktörlerinin yapısı birbirinin benzeridir. Kalıtım faktörü olan kromozom, protein zincirinden oluşmuş ve birbirine sarılmış iki iplikçikten meydana gelmiştir. İnsan organizmasındaki her çift kalıtım iplikçiğinde on milyar tek parça bulunduğunu düşünmek bile şaşırtıcıdır.
Kromozomlar, Canlılarda Kromozom
Her hücrede toplam olarak 46 tek (23 çift) kromozom vardır. Kromozomlar çifter çifter sıralandıkları için 23 çift kromozom olduğunu düşünmek daha olumlu olur. İnsan cinsliğini belirleyen bu kromozomlardan yalnızca bir tanesidir. Bu nedenle bunlara «cinslik kromozomları» adı verilebilmektedir. İnsan vücudundaki her hücrede 46 tek kromozom, yani 23 çift kromozom olmasına karşın, döllenme yeteneği olan yumurta ve sperma hücresindeki kromozom sayısı, bu miktarın yarısıdır. Kromozom sayısının yarıya inmesinin nedeni, yumurta ve sperma hücrelerinin olgunlaştıktan sonra bölünmesidir. Döllenmeyle oluşan embriyondaki kromozom sayısı, ana-baba hücrelerindeki kromozom sayısının katkısıyla yine 23 çifte ulaşır. Bir hücrenin her bölünüşünden sonra kromozom sayısı iki katına çıkar, böylece, oluşan iki yeni hücrenin kromozom sayısı, her birinde yine 23 çifttir.
Cinslik kromozomları
Kadında XX, erkekte XY-cinslik kromozomları bulunur. Bu kromozomların birer tanesinin birleşiminden bebeğin cinsliği oluşur. Geri kalan 22 çift koromozom erkek ve kadında değişmez. Yumurtanın olgunlaşma bölünmesinden sonra hücrede daima bir X-cinslik kromozomu, sperma hücresinde ise, bölünmeden sonra ya X ya da Y cinslik kromozomu vardır. Dişi bir hücrenin, X-cinslik kromozomu taşıyan bir erkek hücreyle birleşiminden kız özelliğini veren XX-cinslik kromozomu taşıyan hücre oluşur, yani doğacak bebek kızdır. Eğer dişi hücre, Y-cinslik kromozomu taşıyan bir erkek hücresiyle birleşirse, oluşan hücrede XY-cinslik kromozomu ortaya çıkar, bu takdirde de doğacak bebek erkektir. Bu tablo, cinsliğin tamamen babanın kromozomlarına bağlı olduğunu göstermektedir.
Doğacak çocuğun cinsliğini gebelikten önce saptamak mümkün olamaz. Cinsliğin saptanabilmesi için ana rahmindeki embriyonun bulunduğu kese içindeki sıvıdan bir miktar alınır ve özel yöntemlerle sıvı içindeki hücreler büyütülerek bölünmeleri sağlanır. Bölünme sırasında görülebilen kromozomlar sayılır. İki X ya da bir XY kromozomları belirlenir. Eğer iki X kromozomu varsa bebek kız, bir XY kromozomu varsa bebek erkek olacak demektir.
Ana Rahmi Gorevleri Anne Rahimi
Ana Rahmi Görevleri, Anne Rahmi
Ana rahmi 40 hafta süreyle fetüsü barındırır ve korur. Rahim 40. haftanın sonunda normaldeki büyüklüğünün yaklaşık 30 katına ulaşır. Gebeliğin 16. haftasında elle muayene edildiği takdirde vajen açıklığının iki santim kadar üstünde duran rahimin varlığını hissetmek mümkündür. Gebeliğin 24. haftasında üst kenarı göbek bölümü hizasına, 36. hafta sonunda ise kaburga kemiklerinin alt yayı düzeyine kadar ulaşır. Fetüsün büyümesiyle orantılı olarak genişlemesi fetüs için gerekli boşluğun oluşmasına yeterlidir. Rahimin en büyük görevi, döllenmiş yumurtanın yuvalanabileceği plasentayı hazırlamaktır. Fetüse, canlı bir organizmanın yaşaması için gerekli olan her şeyi sağlamak plasentanın görevidir. Plasenta ana fetüs arasındaki bağı gerçekleştirir ve fetüse gerekli olan oksijenle gıdayı sağlar, solunum nedeniyle oluşan karbonik asit ve çeşitli gıda artıklarını dışarı atar; böylece fetüsün akciğer, mide, bağırsak, karaciğer ve böbrek işlevlerini yüklenmiş olur. Ana-fetüs arası kan bağlantısı plasenta tarafından sağlandığı halde, ana ile fetüs kan dolaşım sistemi birbirinden ayrıdır. Plasentanın görevleri arasında hormonları salgılamak da vardır. Gebelik dönemi sırasında salgıladığı hormonlardan üçü gebeliğin sürmesini gerçekleştirir, ayrıca salgılanan hormonlar gebe anneyi doğuma hazırlar. Döllenmiş yumurtanın embriyona ve fetüse dönüşümü ilk on iki hafta içinde gerçekleştiğinden bu dönem çok önemlidir. Bu dönemde mikroplar, ilaçlar, oksijen yetmezliği gibi birtakım etkenler embriyonu ya da fetüsü etkileyebilir. Ayrıca kadının, fetüse zararlı ilaçlar kullanması, uyuşturucu maddeler alması oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Ana rahmi 40 hafta süreyle fetüsü barındırır ve korur. Rahim 40. haftanın sonunda normaldeki büyüklüğünün yaklaşık 30 katına ulaşır. Gebeliğin 16. haftasında elle muayene edildiği takdirde vajen açıklığının iki santim kadar üstünde duran rahimin varlığını hissetmek mümkündür. Gebeliğin 24. haftasında üst kenarı göbek bölümü hizasına, 36. hafta sonunda ise kaburga kemiklerinin alt yayı düzeyine kadar ulaşır. Fetüsün büyümesiyle orantılı olarak genişlemesi fetüs için gerekli boşluğun oluşmasına yeterlidir. Rahimin en büyük görevi, döllenmiş yumurtanın yuvalanabileceği plasentayı hazırlamaktır. Fetüse, canlı bir organizmanın yaşaması için gerekli olan her şeyi sağlamak plasentanın görevidir. Plasenta ana fetüs arasındaki bağı gerçekleştirir ve fetüse gerekli olan oksijenle gıdayı sağlar, solunum nedeniyle oluşan karbonik asit ve çeşitli gıda artıklarını dışarı atar; böylece fetüsün akciğer, mide, bağırsak, karaciğer ve böbrek işlevlerini yüklenmiş olur. Ana-fetüs arası kan bağlantısı plasenta tarafından sağlandığı halde, ana ile fetüs kan dolaşım sistemi birbirinden ayrıdır. Plasentanın görevleri arasında hormonları salgılamak da vardır. Gebelik dönemi sırasında salgıladığı hormonlardan üçü gebeliğin sürmesini gerçekleştirir, ayrıca salgılanan hormonlar gebe anneyi doğuma hazırlar. Döllenmiş yumurtanın embriyona ve fetüse dönüşümü ilk on iki hafta içinde gerçekleştiğinden bu dönem çok önemlidir. Bu dönemde mikroplar, ilaçlar, oksijen yetmezliği gibi birtakım etkenler embriyonu ya da fetüsü etkileyebilir. Ayrıca kadının, fetüse zararlı ilaçlar kullanması, uyuşturucu maddeler alması oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Dollenme Nedir Cesitleri Dollenmis Yumurta
Döllenme Nedir, Döllenme Çeşitleri, Üreme Döllenme
Cinsel birleşim sırasında içinde yaklaşık 200 milyon dolayında sperma hücresi bulunan 3-4 cm. küp kadar meni boşalımı olur. Sperma hücresi baş ve kuyruk olmak üzere iki parçalıdır. Boyu ortalama 0.05 mm.'dir. Sperma hücresinin başı 0.003 mm. kadardır ve kalıtım özelliğini gösteren kromozomları taşır. Sperma hücresi hareketini kuyruğuyla sağlar. Meni içinde 200 milyon kadar sperma hücresi olduğu halde, dişi yumurtayı ancak biri döller. Döllenme fallop boruları içinde gerçekleşir. Rahim boynundan fallop borularına geçen sperma hücresi, fallop borusundan rahime inmekte, olan yumurtayı döller ve böylece gebelik gerçekleşmiş olur. Gebelik süresi yaklaşık 270-280 gündür. Gebeliğin ilk işareti âdet kanamasının kesilmesidir. Bundan sonra memelerde büyüme, sık idrara çıkma ve sabah ya da akşam kusmaları başlar. Yapılan gebelik testleri pozitifse gebelik kesinleşmiş olur.
Döllenmiş Yumurta, Döllenen Yumurta
Döllenmiş olan yumurta yaklaşık üç gün içinde rahime iner. Bu üç gün süre içinde yumurta hücresi, bölünerek 4, 8, 16... hücre grubu oluşturur. Döllenmiş yumurtanın rahim duvarındaki plasentaya yerleşmesi uzun sürer. Yerleşmenin tamamlanmasından bir hafta kadar sonra döllenmiş yumurta embriyon adını alır. Embriyon dönemi sekiz hafta kadardır. Embriyon, göbek kordonuyla plasentaya bağlıdır ve sıvı dolu bir kese içindedir. Dördüncü haftanın sonunda embriyonda kulaklar, kol ve bacaklar tomurcuklar halinde kesinleşmeye başlar. Sekizinci hafta sonunda embriyon kesinlikle insan şeklini alır. Embriyon döneminin sonunda, embriyon, fetüs adını alır ve fetüsle birlikte başlayan gebeliğin ikinci dönemi doğuma kadar sürer. Gebeliğin 28. gününde fetüsün boyu 1 santimi bulur. 16. haftanın sonunda fetüsün boyu 16 santim ve ağırlığı yaklaşık 100 gramdır. 28. haftanın sonunda ise boy 35 santim, ağırlık 1000 gram olur. 36. haftanın sonunda fetüsün boyu 45 santime ağırlığı 2500 grama ulaşır. Artık doğum olayı ile gebeliğin ikinci dönemi bitmek üzeredir.
Cinsel birleşim sırasında içinde yaklaşık 200 milyon dolayında sperma hücresi bulunan 3-4 cm. küp kadar meni boşalımı olur. Sperma hücresi baş ve kuyruk olmak üzere iki parçalıdır. Boyu ortalama 0.05 mm.'dir. Sperma hücresinin başı 0.003 mm. kadardır ve kalıtım özelliğini gösteren kromozomları taşır. Sperma hücresi hareketini kuyruğuyla sağlar. Meni içinde 200 milyon kadar sperma hücresi olduğu halde, dişi yumurtayı ancak biri döller. Döllenme fallop boruları içinde gerçekleşir. Rahim boynundan fallop borularına geçen sperma hücresi, fallop borusundan rahime inmekte, olan yumurtayı döller ve böylece gebelik gerçekleşmiş olur. Gebelik süresi yaklaşık 270-280 gündür. Gebeliğin ilk işareti âdet kanamasının kesilmesidir. Bundan sonra memelerde büyüme, sık idrara çıkma ve sabah ya da akşam kusmaları başlar. Yapılan gebelik testleri pozitifse gebelik kesinleşmiş olur.
Döllenmiş Yumurta, Döllenen Yumurta
Döllenmiş olan yumurta yaklaşık üç gün içinde rahime iner. Bu üç gün süre içinde yumurta hücresi, bölünerek 4, 8, 16... hücre grubu oluşturur. Döllenmiş yumurtanın rahim duvarındaki plasentaya yerleşmesi uzun sürer. Yerleşmenin tamamlanmasından bir hafta kadar sonra döllenmiş yumurta embriyon adını alır. Embriyon dönemi sekiz hafta kadardır. Embriyon, göbek kordonuyla plasentaya bağlıdır ve sıvı dolu bir kese içindedir. Dördüncü haftanın sonunda embriyonda kulaklar, kol ve bacaklar tomurcuklar halinde kesinleşmeye başlar. Sekizinci hafta sonunda embriyon kesinlikle insan şeklini alır. Embriyon döneminin sonunda, embriyon, fetüs adını alır ve fetüsle birlikte başlayan gebeliğin ikinci dönemi doğuma kadar sürer. Gebeliğin 28. gününde fetüsün boyu 1 santimi bulur. 16. haftanın sonunda fetüsün boyu 16 santim ve ağırlığı yaklaşık 100 gramdır. 28. haftanın sonunda ise boy 35 santim, ağırlık 1000 gram olur. 36. haftanın sonunda fetüsün boyu 45 santime ağırlığı 2500 grama ulaşır. Artık doğum olayı ile gebeliğin ikinci dönemi bitmek üzeredir.
Rahim Nedir Uterus Vajen Klitoris Yapisi
Rahim Nedir (Uterus), Gebelikte Rahim
Armut biçiminde içi boş bir organ olan rallimin uzunluğu (Uterus Boyutları) 7-9 cm., genişliği 2-5 cm., kalınlığı 2-2,5 cm. kadardır. Rahim, rahim gövdesi ve rahim boynu olmak üzere iki bölümdür. Rahim gövdesi rektumun önünde, idrar torbasının arka üst kısmında, biraz öne eğik olarak durur. Rahimin duruşu, tabanı üstte olan bir üçgen görünümündedir. Rahimin üst kısmının sağ ve sol uçlarından fallop boruları başlar. Alt kısmı incelerek rahim boynunu (serviks) oluşturur. Rahim boynu vajenin üst kısmına açılır. Rahimin içi salgı bezleri yönünden çok zengin müköz bir zarla örtülüdür, duvarları gebelik sırasında genişleyebilen helezon biçiminde uzanan kas dokusuyla kaplıdır. Rahim aşırı öne eğik ya da arkaya yatık olabilir. Bunun doğurmamış kadınlarda önemi yoktur. Gebe kadının doğumdan sonra rahminin sarkması oldukça büyük tehlikeler doğurabilir. Bu durum basit bir ameliyatla düzeltilebilir. Rahimin iç yüzü endometriyum adını alır ve rahim her ay, döllenmiş yumurtanın yerleşebileceği gibi hazırlık yapar. Rahimin oluşturduğu tabaka (plasenta) gebelik olmadığı takdirde bir miktar kanla birlikte tekrar yenilenmek üzere rahimin dışına atılır. Rahimde görülen bu kanama âdet kanaması ya da menstrüasyon adını alır. Menstrüasyon olayının dört devrede incelenmesi mümkündür. Birinci devre sakin devredir ve yaklaşık 2 gün sürer. İkinci devre, endometriyum dokusunun kalınlaşma devresidir. Menstrüasyon devresinin başında yumurtalıkta olgunlaşan ve içinde bir yumurta bulunan folikülün salgıladığı östrojen, folikülün yumurtayı atmasından sonra oluşan sarı cismin salgıladığı projesteron hormonları sonucu endometriyum dokusu kalınlaşır ve döllenmiş yumurtayı almaya hazırlanır. Üçüncü devre, endometriyum dokusunun (plasentanın) yıkım devresidir. Gebelik oluşmadığı takdirde östrojen ve projesteron salgılarının durması üzerine endometriyum dokusu yıkılır. Dördüncü devre, onarım devresidir. Menstrüasyon kanamasının durmasından sonra endometriyum onarımı başlar. Kan artıkları emilmeye uğrar ve yıkılan doku yeniden yapılır. Yıkılma devresinde rahim boşluğuna kan sızar ve bir süre sonra sızan bu kanla birlikte yıkılmış olan endometriyum dokusu dışarı atılır. Menstrüasyon süresi 28 gündür. Normalde 5 günü kan damarlarının dolması, 4 günü kanama, 7 günü onarımla geçer. Geri kalan 12 gün sakin devredir. Yumurtlama 28 günlük devrenin yaklaşık 14. gününe rastlar. Döllenme fallop borularının içinde olacağı için her ayın üç günü gebelik gerçekleşebilir. Menstrüasyon olayının tümü yumurtalık ve hipofiz bezinin yaptığı hormon salgılarının etkisi altında geçer.
Doğum kanalı (Vajen Nedir, Vajen Hastalıkları)
Kadının hem doğum kanalı hem de cinsel birleşim yoludur. Yaklaşık 7-10 cm. uzunlukta, esnek kaslardan yapılmıştır. Vajenin içi, salgı yönünden zengin müköz zarla kaplıdır. Vajenin ağız kısmına yakın ve iki tarafında, vajeni salgılarıyla nemli tutmakla görevli bir çift Bartolin bezi vardır. Vajen içinde birtakım yararlı basiller yaşar ve bunların salgıladıkları bir çeşit asit birçok hastalık mikroplarını öldürür. Rahim boynu (serviks) vajenin dip tarafına açılır. Vajenin ağzı iç ve dış dudaklarla (vulva) korunur.
Erektil organ (Klitoris, Klitoris Yapısı)
Görevi yalnızca cinsel birleşim sırasında cinsel duyguların uyarılması ile ilgilidir.
Himen (kızlık zarı): Vajen girişinde halka biçiminde bir zardır. Çok ince olan bu zar ilk cinsel birleşim sırasında yırtılarak vajen ağzının kenarlarına çekilir ve zamanla yıkıma uğrar
Armut biçiminde içi boş bir organ olan rallimin uzunluğu (Uterus Boyutları) 7-9 cm., genişliği 2-5 cm., kalınlığı 2-2,5 cm. kadardır. Rahim, rahim gövdesi ve rahim boynu olmak üzere iki bölümdür. Rahim gövdesi rektumun önünde, idrar torbasının arka üst kısmında, biraz öne eğik olarak durur. Rahimin duruşu, tabanı üstte olan bir üçgen görünümündedir. Rahimin üst kısmının sağ ve sol uçlarından fallop boruları başlar. Alt kısmı incelerek rahim boynunu (serviks) oluşturur. Rahim boynu vajenin üst kısmına açılır. Rahimin içi salgı bezleri yönünden çok zengin müköz bir zarla örtülüdür, duvarları gebelik sırasında genişleyebilen helezon biçiminde uzanan kas dokusuyla kaplıdır. Rahim aşırı öne eğik ya da arkaya yatık olabilir. Bunun doğurmamış kadınlarda önemi yoktur. Gebe kadının doğumdan sonra rahminin sarkması oldukça büyük tehlikeler doğurabilir. Bu durum basit bir ameliyatla düzeltilebilir. Rahimin iç yüzü endometriyum adını alır ve rahim her ay, döllenmiş yumurtanın yerleşebileceği gibi hazırlık yapar. Rahimin oluşturduğu tabaka (plasenta) gebelik olmadığı takdirde bir miktar kanla birlikte tekrar yenilenmek üzere rahimin dışına atılır. Rahimde görülen bu kanama âdet kanaması ya da menstrüasyon adını alır. Menstrüasyon olayının dört devrede incelenmesi mümkündür. Birinci devre sakin devredir ve yaklaşık 2 gün sürer. İkinci devre, endometriyum dokusunun kalınlaşma devresidir. Menstrüasyon devresinin başında yumurtalıkta olgunlaşan ve içinde bir yumurta bulunan folikülün salgıladığı östrojen, folikülün yumurtayı atmasından sonra oluşan sarı cismin salgıladığı projesteron hormonları sonucu endometriyum dokusu kalınlaşır ve döllenmiş yumurtayı almaya hazırlanır. Üçüncü devre, endometriyum dokusunun (plasentanın) yıkım devresidir. Gebelik oluşmadığı takdirde östrojen ve projesteron salgılarının durması üzerine endometriyum dokusu yıkılır. Dördüncü devre, onarım devresidir. Menstrüasyon kanamasının durmasından sonra endometriyum onarımı başlar. Kan artıkları emilmeye uğrar ve yıkılan doku yeniden yapılır. Yıkılma devresinde rahim boşluğuna kan sızar ve bir süre sonra sızan bu kanla birlikte yıkılmış olan endometriyum dokusu dışarı atılır. Menstrüasyon süresi 28 gündür. Normalde 5 günü kan damarlarının dolması, 4 günü kanama, 7 günü onarımla geçer. Geri kalan 12 gün sakin devredir. Yumurtlama 28 günlük devrenin yaklaşık 14. gününe rastlar. Döllenme fallop borularının içinde olacağı için her ayın üç günü gebelik gerçekleşebilir. Menstrüasyon olayının tümü yumurtalık ve hipofiz bezinin yaptığı hormon salgılarının etkisi altında geçer.
Doğum kanalı (Vajen Nedir, Vajen Hastalıkları)
Kadının hem doğum kanalı hem de cinsel birleşim yoludur. Yaklaşık 7-10 cm. uzunlukta, esnek kaslardan yapılmıştır. Vajenin içi, salgı yönünden zengin müköz zarla kaplıdır. Vajenin ağız kısmına yakın ve iki tarafında, vajeni salgılarıyla nemli tutmakla görevli bir çift Bartolin bezi vardır. Vajen içinde birtakım yararlı basiller yaşar ve bunların salgıladıkları bir çeşit asit birçok hastalık mikroplarını öldürür. Rahim boynu (serviks) vajenin dip tarafına açılır. Vajenin ağzı iç ve dış dudaklarla (vulva) korunur.
Erektil organ (Klitoris, Klitoris Yapısı)
Görevi yalnızca cinsel birleşim sırasında cinsel duyguların uyarılması ile ilgilidir.
Himen (kızlık zarı): Vajen girişinde halka biçiminde bir zardır. Çok ince olan bu zar ilk cinsel birleşim sırasında yırtılarak vajen ağzının kenarlarına çekilir ve zamanla yıkıma uğrar
Kadin Ureme Organi Yumurtaliklar Folikul
Kadın Üreme Organları, Kadınlarda Üreme Organı
Kadın üreme organı, çoğalma yoluyla cinsin sürmesini sağlar, yaşamın durmayan akışına yön verir. Erkek ve kadın cinsleri arasında, genel olarak organlarda bir ayrım görülmezse de, üreme organları ayrım gösterir. Kadınlarda üreme organları dış ve iç olmak üzere ikiye ayrılır. Dış üreme organları büyük ve küçük dudaklar, doğum kanalı ya da vajen, kızlık zarı (Himen) ve erektil organ ya da klitoristir. İç üreme organları rahim, yumurtalıklar ve fallop borularıdır.
Yumurtalıklar (Overler)
Yaklaşık 4 cm. boyunda, badem biçiminde, rahimin sağında ve solunda, yumurtalık kanallarının (fallop boruları) ağızları yakınında bulunan dişi seks bezleridir. Yumurtalıklar doğurganlık dönemi boyunca, germ hücrelerinin gelişimini izleyen, dönümlü bir çalışma yaparlar. Görevi her 28 günde bir içinde tek yumurta bulunan bir folikül geliştirmektir. Yumurtalığın çalışması menopoz (âdetten kesilme dönemi) dönemine kadar sürer. Yumurtalıklarda yaklaşık olarak dört yüz bini aşkın yumurta bulunmaktadır.
Folikül Nedir, Folikül Kist, Folikül Sayısı
Yumurtlama devresini hipotalamus ve etkilediği hipofiz bezi düzenler. Hipofiz bezinin salgıladığı folikülü harekete geçiren hornıan (FSH) etkisiyle her 28 günde bir 400 bin yumurtanın bir tanesinden yumurta yumağı gelişmeye başlar ve içi bir sıvıyla dolarak 5-8 mm. çapında bir baloncuk oluşturur. Bu baloncuğun adı folikül'dür. Gelişmekte olan folikül bu yumurtayı korur ve östrojen hormonu salgısını yapar. Östrojen hormonu rahim dokusunun yumuşamasını, kan yönünden zenginleşmesini ve yumurtanın yerleşeceği bir ortamın hazırlanmasını sağlar. Gelişiminin on dördüncü günü folikül patlar ve yumurtasını dışarı verir. Folikül tarafından atılan yumurta fallop boruları tarafından emilerek rahime kadar ulaştırılır. Yumurtanın atılmasından sonra folikül, «sarı cisim» adı verilen bir oluşum yapar ve bu oluşum on gün süreyle projesteron hormonu salgılar. Sarı cisimciğin oluşması, kandaki östrojen hormonunun artması üzerine hipotalamus bezinin uyardığı hipofiz bezinin sarı cisimcik yapımına olanak sağlayan hormon (LH) salgısıyla olur. Sarı cisimciğin salgıladığı hormonlar rahim iç dokusunu yeniler ve yumurtanın yerleşmesine olanak sağlayacak olan süngersi bir doku oluşturur. Yumurtanın döllenmemesi halinde sarı cisim bozulur ve yerine beyaz bir kist oluşur. Bu oluşum üzerine hormon salgıları kesilir. Kandaki östrojen ve projesteron düzeyi azalınca da hipofiz bezinin yaptığı FSH ve LH hormon salgıları da azalır. Bunun üzerine rahim duvarı üzerinde oluşan süngersi doku (Plasenta) âdet kanamasıyla dışarı atılır. Bu devre tam 28 gün sürer.
Fallop boruları, Fallop Tüpleri
Rahimin üst köşelerinden başlayarak yumurtalıklara kadar uzanan fallop borularının uzunluğu 10-20 santim, çapı 2-10 mm. kadardır. Fallop borularının yumurtalıklara açılan uçları serbesttir, ama parmaksı uzantılar yumurtalıklarla bağıntıyı sağlar. Boruların iç yüzeyleri, yumurtanın borulara girmesini ve rahime ulaştırılmasını sağlayan kirpiksi epitel dokuyla kaplıdır. Folikül patlayıp yumurtayı dışarı attığı zaman yumurta kirpiksi epitel doku vasıtasıyla rahime kadar ulaşır. Genellikle yumurtanın döllenmesi fallop tüpü içinde olur. Döllenen yumurtanın rahime inmesi 14 gün sürer. Döllenen yumurta kimi zaman fallop borusunun duvarında yuvalanır ve burada gelişerek fallop borusunun yırtılmasına neden olur (dış gebelik ya da tuba gebeliği). Yırtılma sonucu karın boşluğu içine olan şiddetli bir kanama görülür. Tedavi mutlaka ameliyattır.
Kadın üreme organı, çoğalma yoluyla cinsin sürmesini sağlar, yaşamın durmayan akışına yön verir. Erkek ve kadın cinsleri arasında, genel olarak organlarda bir ayrım görülmezse de, üreme organları ayrım gösterir. Kadınlarda üreme organları dış ve iç olmak üzere ikiye ayrılır. Dış üreme organları büyük ve küçük dudaklar, doğum kanalı ya da vajen, kızlık zarı (Himen) ve erektil organ ya da klitoristir. İç üreme organları rahim, yumurtalıklar ve fallop borularıdır.
Yumurtalıklar (Overler)
Yaklaşık 4 cm. boyunda, badem biçiminde, rahimin sağında ve solunda, yumurtalık kanallarının (fallop boruları) ağızları yakınında bulunan dişi seks bezleridir. Yumurtalıklar doğurganlık dönemi boyunca, germ hücrelerinin gelişimini izleyen, dönümlü bir çalışma yaparlar. Görevi her 28 günde bir içinde tek yumurta bulunan bir folikül geliştirmektir. Yumurtalığın çalışması menopoz (âdetten kesilme dönemi) dönemine kadar sürer. Yumurtalıklarda yaklaşık olarak dört yüz bini aşkın yumurta bulunmaktadır.
Folikül Nedir, Folikül Kist, Folikül Sayısı
Yumurtlama devresini hipotalamus ve etkilediği hipofiz bezi düzenler. Hipofiz bezinin salgıladığı folikülü harekete geçiren hornıan (FSH) etkisiyle her 28 günde bir 400 bin yumurtanın bir tanesinden yumurta yumağı gelişmeye başlar ve içi bir sıvıyla dolarak 5-8 mm. çapında bir baloncuk oluşturur. Bu baloncuğun adı folikül'dür. Gelişmekte olan folikül bu yumurtayı korur ve östrojen hormonu salgısını yapar. Östrojen hormonu rahim dokusunun yumuşamasını, kan yönünden zenginleşmesini ve yumurtanın yerleşeceği bir ortamın hazırlanmasını sağlar. Gelişiminin on dördüncü günü folikül patlar ve yumurtasını dışarı verir. Folikül tarafından atılan yumurta fallop boruları tarafından emilerek rahime kadar ulaştırılır. Yumurtanın atılmasından sonra folikül, «sarı cisim» adı verilen bir oluşum yapar ve bu oluşum on gün süreyle projesteron hormonu salgılar. Sarı cisimciğin oluşması, kandaki östrojen hormonunun artması üzerine hipotalamus bezinin uyardığı hipofiz bezinin sarı cisimcik yapımına olanak sağlayan hormon (LH) salgısıyla olur. Sarı cisimciğin salgıladığı hormonlar rahim iç dokusunu yeniler ve yumurtanın yerleşmesine olanak sağlayacak olan süngersi bir doku oluşturur. Yumurtanın döllenmemesi halinde sarı cisim bozulur ve yerine beyaz bir kist oluşur. Bu oluşum üzerine hormon salgıları kesilir. Kandaki östrojen ve projesteron düzeyi azalınca da hipofiz bezinin yaptığı FSH ve LH hormon salgıları da azalır. Bunun üzerine rahim duvarı üzerinde oluşan süngersi doku (Plasenta) âdet kanamasıyla dışarı atılır. Bu devre tam 28 gün sürer.
Fallop boruları, Fallop Tüpleri
Rahimin üst köşelerinden başlayarak yumurtalıklara kadar uzanan fallop borularının uzunluğu 10-20 santim, çapı 2-10 mm. kadardır. Fallop borularının yumurtalıklara açılan uçları serbesttir, ama parmaksı uzantılar yumurtalıklarla bağıntıyı sağlar. Boruların iç yüzeyleri, yumurtanın borulara girmesini ve rahime ulaştırılmasını sağlayan kirpiksi epitel dokuyla kaplıdır. Folikül patlayıp yumurtayı dışarı attığı zaman yumurta kirpiksi epitel doku vasıtasıyla rahime kadar ulaşır. Genellikle yumurtanın döllenmesi fallop tüpü içinde olur. Döllenen yumurtanın rahime inmesi 14 gün sürer. Döllenen yumurta kimi zaman fallop borusunun duvarında yuvalanır ve burada gelişerek fallop borusunun yırtılmasına neden olur (dış gebelik ya da tuba gebeliği). Yırtılma sonucu karın boşluğu içine olan şiddetli bir kanama görülür. Tedavi mutlaka ameliyattır.
Kadin Hastaliklari Anasayfa
Kadın Hastalıkları ve Kadın Sağlığı Hakkında Genel Bilgiler
Kadın Üreme Organları; Yumurtalıklar, Fallop Tüpü, Folikül
Rahim (Uterus), Vajen, Klitoris ve Kızlık Zarı
Döllenme, Döllenmiş Yumurta Gelişimi
Ana Rahmi, Anne Rahminin Görevleri
Kalıtım ve Kromozomların Yapısı
Kalıtsal Hastalıklar ve Korunma Yolları
Gebelikten Korunma Yöntemleri
Gebelik Hastalıkları; Düşük, Dış Gebelik, Eklampsi, Mastit
Kadın Hastalıkları; Menstrüasyon (Adet Düzensizliği), Menopoz
Kadın Hastalıkları; Vajinit, Rahim Şekil Bozukluğu, Rahim Tümörü
Kadın Hastalıkları; Yumurta Kisti, Polip, Servisit, Rahim Kanseri
Kadın Hastalıkları; Meme Kanseri, Endometriyozi, Selülit
Kadın Üreme Organları; Yumurtalıklar, Fallop Tüpü, Folikül
Rahim (Uterus), Vajen, Klitoris ve Kızlık Zarı
Döllenme, Döllenmiş Yumurta Gelişimi
Ana Rahmi, Anne Rahminin Görevleri
Kalıtım ve Kromozomların Yapısı
Kalıtsal Hastalıklar ve Korunma Yolları
Gebelikten Korunma Yöntemleri
Gebelik Hastalıkları; Düşük, Dış Gebelik, Eklampsi, Mastit
Kadın Hastalıkları; Menstrüasyon (Adet Düzensizliği), Menopoz
Kadın Hastalıkları; Vajinit, Rahim Şekil Bozukluğu, Rahim Tümörü
Kadın Hastalıkları; Yumurta Kisti, Polip, Servisit, Rahim Kanseri
Kadın Hastalıkları; Meme Kanseri, Endometriyozi, Selülit
Kadin Hastaliklari Sagligi Hastalik
Kadın Hastalıkları, Kadın Sağlığı Hakkında Genel Bilgiler
Sağlık bilgisinin en eski dalı, doğum olayıdır. 17. Yüzyıla kadar doğum işleri yalnızca kadınların elindeydi. Doktorlar yavaş yavaş bu konuya girebildiler. Bu işe önce kadın vücudunu ve doğum olayını inceleyerek, aynı zamanda doğum olayı üzerine dersler vererek başladılar. Daha sonra doğum uzmanları ameliyatları da programlarına aldılar. 1751 yılında ilk kez Göttingen Üniversitesi doğum kliniği açıldı ve doğum olayı bir tıp dalı olarak geliştirildi. Macar asıllı doktor İgnaz Philipp Semmelweis (1818-1865) ilk kez elle rahim muayenesini yaptı ve bu olay büyük bir aşama olarak nitelendirildi. Daha sonra Sezaryen ameliyatı geliştirildi ve 170 doğum olayı başarıyla gerçekleştirildi. Böylece, kadın hastalıklarını inceleyen jinekoloji dalı, cerrahinin en yeni dalı oldu. Her şeyden önce kadın hastalıkları her ne kadar doğum alanına girmemekteyse de, kadın üreme organları hastalıkları, hormon bozuklukları ve düzensizlikleri, üreme organlarında oluşan kanserler genellikle jinekoloji dalında incelenmektedir.
Sağlık bilgisinin en eski dalı, doğum olayıdır. 17. Yüzyıla kadar doğum işleri yalnızca kadınların elindeydi. Doktorlar yavaş yavaş bu konuya girebildiler. Bu işe önce kadın vücudunu ve doğum olayını inceleyerek, aynı zamanda doğum olayı üzerine dersler vererek başladılar. Daha sonra doğum uzmanları ameliyatları da programlarına aldılar. 1751 yılında ilk kez Göttingen Üniversitesi doğum kliniği açıldı ve doğum olayı bir tıp dalı olarak geliştirildi. Macar asıllı doktor İgnaz Philipp Semmelweis (1818-1865) ilk kez elle rahim muayenesini yaptı ve bu olay büyük bir aşama olarak nitelendirildi. Daha sonra Sezaryen ameliyatı geliştirildi ve 170 doğum olayı başarıyla gerçekleştirildi. Böylece, kadın hastalıklarını inceleyen jinekoloji dalı, cerrahinin en yeni dalı oldu. Her şeyden önce kadın hastalıkları her ne kadar doğum alanına girmemekteyse de, kadın üreme organları hastalıkları, hormon bozuklukları ve düzensizlikleri, üreme organlarında oluşan kanserler genellikle jinekoloji dalında incelenmektedir.