Molluskum Kontagiosum, Molluscum Kontagiosum
Molluskum kontagiosum derinin poks virüs grubuna ait bir virüsle oluşturulan derinin yaygın bir enfeksiyondur. Deriden deriye temasla bulaşır. Tipik molluskum kontagiosum lezyonu, pembe renkli veya deri renginde olan, grimsi bir tıkaç bulunan göbek şeklinde görülen papüllerdir. Bir veya birkaç lezyon bulunabilir. Yüz ve genital bölgeler sık tutulur.
Patoloji
Epidermis kupa şeklinde kalınlaşmıştır ve hücrelerin globülar eozinofilik cisimciklere dönüştüğü granüler hücre tabakasında karakteristik dejeneratif değişiklikler görülür.
Molluskum tedavisinde küretaj ve koter kullanılabilir Ayrıca, güçlü şahsilik asit preparatların kullanımından sonra veya sadece yumuşak orta kısmını sıkarak birkaç ayda kendiliğinden iyileşme görülür.
Orf (Koyunların Kontagioz Püstüler Dermatiti)
Bu hastalık daha çok koyunları ama bazen inekleri de tutabilen bir poks virüs tarafından yapılır. Lezyonlar tek, akut, yangılı ve su toplamış olup en çok parmaklarda bulunur. Atak sonrasında hastalarda büyük bir oranda eritema multiforme gelişebilir
Viral Sigiller Viral Sigil
Viral Siğiller, Viral Siğil
Siğiller çok değişik antijenik tipleri olan bir human papillomavirüs grubu tarafından oluşturulur. Klinikte görülen özel siğil türleri özel antijenik tiplerden oluşur. Muhtemelen virüs taşıyan siğillerden direkt temas ile bulaşırlar. Genital siğillerin çoğu (ama hepsi değil) cinsel temas ile bulaşır. Bazı perianal siğiller homoseksüel ilişki veya "çocuk istismarı" ile bulaşabilir.
Genellikle siğillerin yüzeyinde uzamış dermal papillalara bağlı oluşan kapiller trombozların neden olduğu siyah, küçük noktalar bulunur.
Ayak tabanı siğilleri ağrılıdır, bazı siğiller irritasyon yapabilir ama bütün siğiller kötü görünümlü olup rahatsızlık vericidir. Bunlar immünsuprese hastalarda önemli bir sorun oluşturur. Bir konjenital hastalıkta düz siğiller kol, yüz, gövde ve ekstremitelerde yayılır ve bazı lezyonlar skuamöz hücreli karsinoma dönüşür. Epidermodisplasia verrusiformis olarak bilinen bu nadir hastalığın temelinde muhtemelen gecikmiş tip aşırı duyarlılık sorunları yatmaktadır.
Epidermal kalınlaşma ve özellikle bir karekteristik görünümü olan bazofilik noktalı alanı içeren granüler hücre tabakasında artış bulunmaktadır.
Bütün siğiller kendiliğinden iyileşir ama aylar veya yıllar boyuda sürebilir. Tedavi genellikle çok memnun edici değildir ve lokal olarak doku harabiyeti temel alınmalıdır. En çok kullanılan teknikler ise, kriyoterapi (sıvı nitrojen veya solid karbon dioksit ile doku dondurulması), küretaj ve koter ile şahsilik asit, laktik asit, podofilin veya glutaraldehit kullanılarak yapılan kimyasal harabiyettir. Yaygın kullanılan preparatlarda yüksek konsantrasyonda şahsilik asit (% 12-20) ve laktik asit (%4-20) veya podofilin (%15'e kadar) bulunur. Podofilin güçlü sitotoksik alkaloidler içeren bir bitki ürünüdür, bu maddelerden biri olan podofilotoksin saf bir preparat olarak da bulunur (%0.5). Bleomisin gibi sitotoksiklerin intrakütan enjeksiyonu ve rekombinant interferon enjeksiyonu kullanılan diğer yöntemler arasındadır.
Siğiller çok değişik antijenik tipleri olan bir human papillomavirüs grubu tarafından oluşturulur. Klinikte görülen özel siğil türleri özel antijenik tiplerden oluşur. Muhtemelen virüs taşıyan siğillerden direkt temas ile bulaşırlar. Genital siğillerin çoğu (ama hepsi değil) cinsel temas ile bulaşır. Bazı perianal siğiller homoseksüel ilişki veya "çocuk istismarı" ile bulaşabilir.
Genellikle siğillerin yüzeyinde uzamış dermal papillalara bağlı oluşan kapiller trombozların neden olduğu siyah, küçük noktalar bulunur.
Ayak tabanı siğilleri ağrılıdır, bazı siğiller irritasyon yapabilir ama bütün siğiller kötü görünümlü olup rahatsızlık vericidir. Bunlar immünsuprese hastalarda önemli bir sorun oluşturur. Bir konjenital hastalıkta düz siğiller kol, yüz, gövde ve ekstremitelerde yayılır ve bazı lezyonlar skuamöz hücreli karsinoma dönüşür. Epidermodisplasia verrusiformis olarak bilinen bu nadir hastalığın temelinde muhtemelen gecikmiş tip aşırı duyarlılık sorunları yatmaktadır.
Epidermal kalınlaşma ve özellikle bir karekteristik görünümü olan bazofilik noktalı alanı içeren granüler hücre tabakasında artış bulunmaktadır.
Bütün siğiller kendiliğinden iyileşir ama aylar veya yıllar boyuda sürebilir. Tedavi genellikle çok memnun edici değildir ve lokal olarak doku harabiyeti temel alınmalıdır. En çok kullanılan teknikler ise, kriyoterapi (sıvı nitrojen veya solid karbon dioksit ile doku dondurulması), küretaj ve koter ile şahsilik asit, laktik asit, podofilin veya glutaraldehit kullanılarak yapılan kimyasal harabiyettir. Yaygın kullanılan preparatlarda yüksek konsantrasyonda şahsilik asit (% 12-20) ve laktik asit (%4-20) veya podofilin (%15'e kadar) bulunur. Podofilin güçlü sitotoksik alkaloidler içeren bir bitki ürünüdür, bu maddelerden biri olan podofilotoksin saf bir preparat olarak da bulunur (%0.5). Bleomisin gibi sitotoksiklerin intrakütan enjeksiyonu ve rekombinant interferon enjeksiyonu kullanılan diğer yöntemler arasındadır.
Herpes Zoster (Zona) ve Varisella
Herpes Zoster (Zona) ve Suçiçeği (Varisella)
Aynı küçük DNA virüsü, sadece yayılımı, semptomlar ve hastanın bağışıklık durumu açısından değişen bu hastalıkların her ikisine de neden olur. Su çiçeği (varisella) vakalarının çoğu (ama hepsi değil) bebek veya çocukluk çağında gelişir. Bu hastaların bazılarında virüs aktifleşip zonaya neden olur.
Varisella
Çocukluk çağının bu yaygın hastalığı damlacık enfeksiyonu olarak ve lezyondan bulaşır, inkübasyon süresi 14-21 gündür. Beraberinde ateş ve halsizlik bulunur. Lezyonlar daha çok yüz ve gövdede bulunur, ancak bazen ekstremitelerde de görülür. Papüller ve papüloveziküller kabuklanır ve bu kabuklar 7-14 günde düşerek bazen küçük çukurcuklar şeklinde izler bırakabilir.
Herpes Zoster (Zona)
Hastaların çoğu 50 yaşın üzerindedir, ancak, AİDS gibi bağışıklık sistemi bozulmuş hastaları da tutabilir. Bulaşmaz ama spinal sinirlerin gangliyon köklerinde latent kalabilen virüslerin aktivasyonu ile oluşur. Zona hastadan hastaya bulaşmaz ama su çiçeği bulaşabilir.
Hastalık çoğunlukla bir veya birkaç dermatomun dağılım bölgelerinde parestezi veya ağrı ile başlar. Maksiler, mandibular veya oftalmik duyusal sinirlerin dağılımı ile beraber trigeminal gangliyonun dallarından birinin tutulumu en sık görülen formlardır. Servikal ve torasik dermatomlar da sık tutulur. Lezyonlar, primer enfekte dorsal köklerin inerve ettiği alanlarla ile sınırlıdır ama bazen başka yerlerde de küçük lezyonlar bulunabilir. Zona hastalarının yüzde 25-30'u deri lezyonları yok olduktan sonra bile ağrı ve parestezi'den şikayet edebilir.
Herpes zoster, AİDS veya lenfoma gibi immünsuprese hastalarda da görülebilir. Bu durumda hastalık şiddetli seyreder ve birkaç dermatomu tutabilir.
Çoğu zaman lezyonu temiz tutmak dışında başka bir spesifik tedaviye gerek yoktur, gerekli olduğu durumlarda sekonder enfeksiyonları önlemek veya tedavi etmek için antibiotikler kullanılabilir. İlk günde oral veya intravenöz asiklovir 800 mg günde beş kez kullanımı hastalığın süresini ve şiddetini kısaltır.
Aynı küçük DNA virüsü, sadece yayılımı, semptomlar ve hastanın bağışıklık durumu açısından değişen bu hastalıkların her ikisine de neden olur. Su çiçeği (varisella) vakalarının çoğu (ama hepsi değil) bebek veya çocukluk çağında gelişir. Bu hastaların bazılarında virüs aktifleşip zonaya neden olur.
Varisella
Çocukluk çağının bu yaygın hastalığı damlacık enfeksiyonu olarak ve lezyondan bulaşır, inkübasyon süresi 14-21 gündür. Beraberinde ateş ve halsizlik bulunur. Lezyonlar daha çok yüz ve gövdede bulunur, ancak bazen ekstremitelerde de görülür. Papüller ve papüloveziküller kabuklanır ve bu kabuklar 7-14 günde düşerek bazen küçük çukurcuklar şeklinde izler bırakabilir.
Herpes Zoster (Zona)
Hastaların çoğu 50 yaşın üzerindedir, ancak, AİDS gibi bağışıklık sistemi bozulmuş hastaları da tutabilir. Bulaşmaz ama spinal sinirlerin gangliyon köklerinde latent kalabilen virüslerin aktivasyonu ile oluşur. Zona hastadan hastaya bulaşmaz ama su çiçeği bulaşabilir.
Hastalık çoğunlukla bir veya birkaç dermatomun dağılım bölgelerinde parestezi veya ağrı ile başlar. Maksiler, mandibular veya oftalmik duyusal sinirlerin dağılımı ile beraber trigeminal gangliyonun dallarından birinin tutulumu en sık görülen formlardır. Servikal ve torasik dermatomlar da sık tutulur. Lezyonlar, primer enfekte dorsal köklerin inerve ettiği alanlarla ile sınırlıdır ama bazen başka yerlerde de küçük lezyonlar bulunabilir. Zona hastalarının yüzde 25-30'u deri lezyonları yok olduktan sonra bile ağrı ve parestezi'den şikayet edebilir.
Herpes zoster, AİDS veya lenfoma gibi immünsuprese hastalarda da görülebilir. Bu durumda hastalık şiddetli seyreder ve birkaç dermatomu tutabilir.
Çoğu zaman lezyonu temiz tutmak dışında başka bir spesifik tedaviye gerek yoktur, gerekli olduğu durumlarda sekonder enfeksiyonları önlemek veya tedavi etmek için antibiotikler kullanılabilir. İlk günde oral veya intravenöz asiklovir 800 mg günde beş kez kullanımı hastalığın süresini ve şiddetini kısaltır.
Viral Enfeksiyon Herpes Simpleks Tip 1-2
Viral Enfeksiyon Nedir, Viral Enfeksiyonlar
Herpes Simpleks
Bu enfeksiyon, tip I ve II antijenik formu olan küçük bir DNA virüsü ile oluşur. Tip II herpes simpleks genital bölgeyi tutar, tip I ise yaygın görülen yüz, orofarenksin ve nadir diğer bölgelerdeki herpetik enfeksiyonların etkenidir.
Ağır geçen ilk enfeksiyon stomatit, sistemik rahatsızlık ve ateş ile çoğunlukla çocuklarda görülür. İyileşme yaklaşık 10 günde olur. Bazı olgularda herhangi bir zamanda herpes enfeksiyonu tekrarlar. Hastaların yüzde 20'sinde tekrarlayan veziküller (bunlara soğuk algınlığı yaraları da denir) görülür; böyle denmesinin sebebi bağzı ateşli hastalıklar tarafından tetiklenir olmasıdır. Güneşlenme de bunu tetikleyebilir. Lezyonlar genellikle ağız etrafında veya dudak üzerinde görülür. Gruplaşmış, hassas ve/veya ağrılı papüller veya papüloveziküller çıktıktan sonra birleşerek, kabuklu bir erozyonu oluşturur. Rahatsızlığın başladığı ilk günden, makûlün görüldüğü son pembe lezyona kadar geçen yaklaşık süre 7-14 gündür.
Genital herpes, glans penisi ve korpusu etkiler. Kadınlarda genellikle vulval bölge veya labium minör tutulur. Ama lezyonlar kalçada veya pubisin üst kısmında da görülebilir. Periyodik olarak, mensturasyon ile birlikte görülebilir.
Bu hastalık cinsel ilişki ile bulaşır ve çok yaygın görülmeye başlanmıştır. Lezyonlar çok ağrılı olduğu için, cinsel aktiviteye engel olur.
Veziküller epidermal hücre dejenerasyonu sonucu oluşur ve lezyondan alınan örnekte dejenere hücrelerin görülmesi tanıya yardımcı olabilir. Tanı için, aynı zamanda herpes virüsüne karşı antikor kullanarak immünof-loresans boyama yapılabilir.
Tedavisi
Hastaların çoğunda tedaviye gerek yoktur. İdoksuridin bir viral metabolik antagonist olup hastalığın erken evresinde % 5 losyon formunda sık kullanılırsa hastalık süresini kısaltabilir. Asiklovir (% 5 krem) erken başlanırsa ve günde 5-6 defa kullanılırsa atağı kısaltmak için en etkili ajandır. Ağır enfeksiyonlarında asiklovir oral (200 mg günde 5-6 defa) olarak kullanılabilir. Famsiklovir'in de benzer etkisi vardır.
Herpes Simpleks
Bu enfeksiyon, tip I ve II antijenik formu olan küçük bir DNA virüsü ile oluşur. Tip II herpes simpleks genital bölgeyi tutar, tip I ise yaygın görülen yüz, orofarenksin ve nadir diğer bölgelerdeki herpetik enfeksiyonların etkenidir.
Ağır geçen ilk enfeksiyon stomatit, sistemik rahatsızlık ve ateş ile çoğunlukla çocuklarda görülür. İyileşme yaklaşık 10 günde olur. Bazı olgularda herhangi bir zamanda herpes enfeksiyonu tekrarlar. Hastaların yüzde 20'sinde tekrarlayan veziküller (bunlara soğuk algınlığı yaraları da denir) görülür; böyle denmesinin sebebi bağzı ateşli hastalıklar tarafından tetiklenir olmasıdır. Güneşlenme de bunu tetikleyebilir. Lezyonlar genellikle ağız etrafında veya dudak üzerinde görülür. Gruplaşmış, hassas ve/veya ağrılı papüller veya papüloveziküller çıktıktan sonra birleşerek, kabuklu bir erozyonu oluşturur. Rahatsızlığın başladığı ilk günden, makûlün görüldüğü son pembe lezyona kadar geçen yaklaşık süre 7-14 gündür.
Genital herpes, glans penisi ve korpusu etkiler. Kadınlarda genellikle vulval bölge veya labium minör tutulur. Ama lezyonlar kalçada veya pubisin üst kısmında da görülebilir. Periyodik olarak, mensturasyon ile birlikte görülebilir.
Bu hastalık cinsel ilişki ile bulaşır ve çok yaygın görülmeye başlanmıştır. Lezyonlar çok ağrılı olduğu için, cinsel aktiviteye engel olur.
Veziküller epidermal hücre dejenerasyonu sonucu oluşur ve lezyondan alınan örnekte dejenere hücrelerin görülmesi tanıya yardımcı olabilir. Tanı için, aynı zamanda herpes virüsüne karşı antikor kullanarak immünof-loresans boyama yapılabilir.
Tedavisi
Hastaların çoğunda tedaviye gerek yoktur. İdoksuridin bir viral metabolik antagonist olup hastalığın erken evresinde % 5 losyon formunda sık kullanılırsa hastalık süresini kısaltabilir. Asiklovir (% 5 krem) erken başlanırsa ve günde 5-6 defa kullanılırsa atağı kısaltmak için en etkili ajandır. Ağır enfeksiyonlarında asiklovir oral (200 mg günde 5-6 defa) olarak kullanılabilir. Famsiklovir'in de benzer etkisi vardır.
Sark Cibani Nedir Tedavisi
Şark Çıbanı Nedir (Leishmaniasis)
Bu terim, benzer protozoal parazitler tarafından oluşturulan, küçük kemirgenlerde geçirdikleri süreyi de içeren kompleks bir hayat siklusuna sahip olan bir grup hastalığa verilen isimdir. Bu hastalıklar, tropik ve subtro-pik bölgelerde artropodların ısırmasıyla bulaşır. Bazı formlar ağır sistemik hastalığa neden olur ve Afrika, Güney Amerika ile Hindistan'da yaygın görülür, diğerleri ise daha çok kütanöz ve mukokütanöz hastalıklar yapar.
Kütanöz formları Akdeniz ülkelerinde ve Kuzey Afrika ile Güney Amerika' da görülür. "Akdeniz" tipi Leishmania majör ve L. tropika tarafından oluşturulur. 2 aylık bir kuluçka süresinden sonra genellikle açık deride çıban benzeri bir lezyon görülür (Halep çıbanı). Daha sonra bu lez-yon yerini kötü bir ülsere bırakır, bu sonuncusu birkaç ay sonra bağışıklık ve skar bırakarak spontan iyileşir.
Mukokütanöz formları daha çok Güney Amerika'da görülür (Yeni dünya leishmaniasisi) ve L. meksikana ve L. brasiliensis' e bağlı gelişir. Küçük ülserler gelişir (Chiclero ülseri) ve Eski Dünya tiplerinden daha ağır ve dirençli görünür; hastalığın geç evrelerinde hastaların yaklaşık yarısında nazal mukozayı etkileyen yıkıcı lezyonlar ortaya çıkar.
Viseral formlara bağlı olarak gelişen kutanöz komponent nadir görülür. Bu gruba dahil olarak, lepramatöz lepraya benzer plak ve nodüllerle seyreden yaygın kütanöz bir form mevcuttur ve durum daha ağırdır. İkincisinde, lupus vulgaris'e benzer kalıcı plaklarla tekrarlayan bir durum mevcuttur. Son olarak, rezidivan form olan ve viseral hastalıktan sonra ortaya çıkar, çok sayıda papüllerle belirgin hale gelen post kala-azar (der-mal leishmaniasis) şeklinde olabilir.
Biyopside miks tip granülomatöz yangı görülür. Parazitler özel boyalarla görülebilir ve özel ortamlarda üretilebilir. İntrakütanöz deri testinde (leishmanin) enjeksiyonundan sonra hastaların çoğunda yangı gelişir.
Şark Çıbanı Tedavisi
Küçük lokalize lezyonlar kendiliğinden iyileşir ancak dondurarak veya küretaj ile tedavi edilebilir. Sodyum stiboglukonat enjeksiyonu da uygulanmaktadır. Ağır ve dirençli hastalarda sistemik stiboglukonat veya pentamidin de kullanılabilir.
Bu terim, benzer protozoal parazitler tarafından oluşturulan, küçük kemirgenlerde geçirdikleri süreyi de içeren kompleks bir hayat siklusuna sahip olan bir grup hastalığa verilen isimdir. Bu hastalıklar, tropik ve subtro-pik bölgelerde artropodların ısırmasıyla bulaşır. Bazı formlar ağır sistemik hastalığa neden olur ve Afrika, Güney Amerika ile Hindistan'da yaygın görülür, diğerleri ise daha çok kütanöz ve mukokütanöz hastalıklar yapar.
Kütanöz formları Akdeniz ülkelerinde ve Kuzey Afrika ile Güney Amerika' da görülür. "Akdeniz" tipi Leishmania majör ve L. tropika tarafından oluşturulur. 2 aylık bir kuluçka süresinden sonra genellikle açık deride çıban benzeri bir lezyon görülür (Halep çıbanı). Daha sonra bu lez-yon yerini kötü bir ülsere bırakır, bu sonuncusu birkaç ay sonra bağışıklık ve skar bırakarak spontan iyileşir.
Mukokütanöz formları daha çok Güney Amerika'da görülür (Yeni dünya leishmaniasisi) ve L. meksikana ve L. brasiliensis' e bağlı gelişir. Küçük ülserler gelişir (Chiclero ülseri) ve Eski Dünya tiplerinden daha ağır ve dirençli görünür; hastalığın geç evrelerinde hastaların yaklaşık yarısında nazal mukozayı etkileyen yıkıcı lezyonlar ortaya çıkar.
Viseral formlara bağlı olarak gelişen kutanöz komponent nadir görülür. Bu gruba dahil olarak, lepramatöz lepraya benzer plak ve nodüllerle seyreden yaygın kütanöz bir form mevcuttur ve durum daha ağırdır. İkincisinde, lupus vulgaris'e benzer kalıcı plaklarla tekrarlayan bir durum mevcuttur. Son olarak, rezidivan form olan ve viseral hastalıktan sonra ortaya çıkar, çok sayıda papüllerle belirgin hale gelen post kala-azar (der-mal leishmaniasis) şeklinde olabilir.
Biyopside miks tip granülomatöz yangı görülür. Parazitler özel boyalarla görülebilir ve özel ortamlarda üretilebilir. İntrakütanöz deri testinde (leishmanin) enjeksiyonundan sonra hastaların çoğunda yangı gelişir.
Şark Çıbanı Tedavisi
Küçük lokalize lezyonlar kendiliğinden iyileşir ancak dondurarak veya küretaj ile tedavi edilebilir. Sodyum stiboglukonat enjeksiyonu da uygulanmaktadır. Ağır ve dirençli hastalarda sistemik stiboglukonat veya pentamidin de kullanılabilir.
Lyme Hastaligi Nedir
Lyme Hastalığı Nedir
Birleşik Krallık dahil Avrupa'nın birçok bölgelerinde ve Amerika'da görülen Lyme hastalığı kene ısırığıyla bulaşabilen Borrelia burgdorfii ile meydana gelir. Bir multisistem hastalığı olup, genel durum bozukluğu, artropati, kardiyovasküler, santral sinir sistemi tutulumları vardır. Deri erken evrelerde tutulabilir ve dışa doğru yayılan halka şeklinde bir eritem görülür (Eritema kronikum migrans). Daha sonra deri atrofisi (akroderma-titis kronika atrofikans) veya fibroz gelişebilir. Tanı dokuda mikroorganizmanın tespiti veya kanda antikorların bulunmasıyla koyulur. Tedavide, tercihen penisilin türü antibiyotikler kullanılır.
Birleşik Krallık dahil Avrupa'nın birçok bölgelerinde ve Amerika'da görülen Lyme hastalığı kene ısırığıyla bulaşabilen Borrelia burgdorfii ile meydana gelir. Bir multisistem hastalığı olup, genel durum bozukluğu, artropati, kardiyovasküler, santral sinir sistemi tutulumları vardır. Deri erken evrelerde tutulabilir ve dışa doğru yayılan halka şeklinde bir eritem görülür (Eritema kronikum migrans). Daha sonra deri atrofisi (akroderma-titis kronika atrofikans) veya fibroz gelişebilir. Tanı dokuda mikroorganizmanın tespiti veya kanda antikorların bulunmasıyla koyulur. Tedavide, tercihen penisilin türü antibiyotikler kullanılır.
Lepra (Hansen Hastaligi) Tedavisi
Lepra Hastalığı Nedir (Hansen Hastalığı)
Diğer İsmi Lepra Olan Hansen Hastalığı, yavaş büyüyen ve in vitro olarak üretilemeyen ancak arma-dillo ve küçük kemirgenlerle transfer edilebilen bir mikobakterium tipi (M. lepra) tarafından oluşturulur. Tüberküloz basilinde olduğu gibi, bu basil de Ziehl-Nielsen boya veya immünositokimyasal boyamalarla tespit edilebilir. Hastalık damlacık yoluyla veya hasta kişilerle yakın temas ile bulaşır. Lepra, l-2milyon aktif hasta ile halen dünyada ciddi bir sorun oluşturur, çoğunlukla Afrika ve Asya'nın fakir ülkelerinde görülür.
Klinik özellikleri
Tutulum şekli kişinin bağışıklık sistemi ile direk ilişkilidir. Anerjik kişilerde lepramatöz form ve yüksek direnci olanlarda tüberküloid form bu hastalığın iki uç (polar) kısmıdır. Bu iki uç arasında birçok basamak olduğundan klinik bulgular ve isimlendirme oldukça karışık olmaktadır. Değişiklikler tüberküloid tipine yakınsa 'borderline tüberküloid' terimi kullanılır; aynı şekilde diğer tarafa daha yakın lezyonlarda ise "borderline lepramatöz" terimi kullanılır. Her iki lezyon tipinin bulunduğu durumlara ise 'dimorfik' denir. Tüberküloid formda sinirler enfekte olup kalınlaşmıştır. Etkilenen alanlar iyi sınırlı, maküler ve hipopigmente, aynı zamanda sinir tutulumuna bağlı anestetiktir.
Anestezinin sonucunda yaralanma, deformi-te ve uzuvların kullanılmaması başlar. Lepramatöz leprada enfeksiyon çok daha yaygın olup etkilenen dokular kalınlaşmıştır, deri yüzeyinde değişiklikler ve hipopigmentasyon vardır. Yüzde, bu kalınlaşma etkisiyle burun ve supraorbital bölgelerin yumuşak doku belirginleşmesine bağlı olarak, karakteristik aslan yüzü görünümünü oluşur. Direnci iyi olan hastaların lezyonlarında çok az bakteri görülebilir (Lepranın az basilli tipi). Çok bakterinin bulunduğu ve hastanın anerjik olduğu durumlar ise "çok basilli" olarak bilinir.
Genelde iyi tedavi edilmedikçe hastalık korkunç deformiteler ve sakatlıklar oluşturur, bu yüzden ilkel toplumlarda halen büyük korkuya neden olur. Yama şeklinde hipopigmentasyon yaptığından ayrıcı tanıya vitiligo, pitiriasis versikolor ve pitiriasis alba girer.
Çok az M. lepra bulunduğu tüberküloid tipte, dev hücrelerin çok olduğu yoğun granülomatöz birikim bulunur. Lepramatöz tipte, M. lepra ile dolu çok sayıda makrofaj (köpüklü makrofaj görünümünü yapan) bulunur.
Tedavisi
Tedavide az basilli formu için ilk seçenek olarak dapson (100 mg günde, en az 6 ay) ve rifampisin (600 mg ayda bir) verilir. Tedavi sırasında eritema nodozum benzeri ve iktiyoz reaksiyonları ortaya çıkarak hastanın durumu alevlenebilir veya kötüleşebilir. Çok basilli formu için dapson (100 mg/gün) kullanılır, ek olarak rifampisin (600 mg/ay) ve klofazimin (50 mg/gün) verilir. Bu ilaçlara direnç önemli bir sorun haline gelmiştir.
Diğer İsmi Lepra Olan Hansen Hastalığı, yavaş büyüyen ve in vitro olarak üretilemeyen ancak arma-dillo ve küçük kemirgenlerle transfer edilebilen bir mikobakterium tipi (M. lepra) tarafından oluşturulur. Tüberküloz basilinde olduğu gibi, bu basil de Ziehl-Nielsen boya veya immünositokimyasal boyamalarla tespit edilebilir. Hastalık damlacık yoluyla veya hasta kişilerle yakın temas ile bulaşır. Lepra, l-2milyon aktif hasta ile halen dünyada ciddi bir sorun oluşturur, çoğunlukla Afrika ve Asya'nın fakir ülkelerinde görülür.
Klinik özellikleri
Tutulum şekli kişinin bağışıklık sistemi ile direk ilişkilidir. Anerjik kişilerde lepramatöz form ve yüksek direnci olanlarda tüberküloid form bu hastalığın iki uç (polar) kısmıdır. Bu iki uç arasında birçok basamak olduğundan klinik bulgular ve isimlendirme oldukça karışık olmaktadır. Değişiklikler tüberküloid tipine yakınsa 'borderline tüberküloid' terimi kullanılır; aynı şekilde diğer tarafa daha yakın lezyonlarda ise "borderline lepramatöz" terimi kullanılır. Her iki lezyon tipinin bulunduğu durumlara ise 'dimorfik' denir. Tüberküloid formda sinirler enfekte olup kalınlaşmıştır. Etkilenen alanlar iyi sınırlı, maküler ve hipopigmente, aynı zamanda sinir tutulumuna bağlı anestetiktir.
Anestezinin sonucunda yaralanma, deformi-te ve uzuvların kullanılmaması başlar. Lepramatöz leprada enfeksiyon çok daha yaygın olup etkilenen dokular kalınlaşmıştır, deri yüzeyinde değişiklikler ve hipopigmentasyon vardır. Yüzde, bu kalınlaşma etkisiyle burun ve supraorbital bölgelerin yumuşak doku belirginleşmesine bağlı olarak, karakteristik aslan yüzü görünümünü oluşur. Direnci iyi olan hastaların lezyonlarında çok az bakteri görülebilir (Lepranın az basilli tipi). Çok bakterinin bulunduğu ve hastanın anerjik olduğu durumlar ise "çok basilli" olarak bilinir.
Genelde iyi tedavi edilmedikçe hastalık korkunç deformiteler ve sakatlıklar oluşturur, bu yüzden ilkel toplumlarda halen büyük korkuya neden olur. Yama şeklinde hipopigmentasyon yaptığından ayrıcı tanıya vitiligo, pitiriasis versikolor ve pitiriasis alba girer.
Çok az M. lepra bulunduğu tüberküloid tipte, dev hücrelerin çok olduğu yoğun granülomatöz birikim bulunur. Lepramatöz tipte, M. lepra ile dolu çok sayıda makrofaj (köpüklü makrofaj görünümünü yapan) bulunur.
Tedavisi
Tedavide az basilli formu için ilk seçenek olarak dapson (100 mg günde, en az 6 ay) ve rifampisin (600 mg ayda bir) verilir. Tedavi sırasında eritema nodozum benzeri ve iktiyoz reaksiyonları ortaya çıkarak hastanın durumu alevlenebilir veya kötüleşebilir. Çok basilli formu için dapson (100 mg/gün) kullanılır, ek olarak rifampisin (600 mg/ay) ve klofazimin (50 mg/gün) verilir. Bu ilaçlara direnç önemli bir sorun haline gelmiştir.
Sarkoidoz Hastaligi Nedir Buruli Ulseri
Diğer Bazı Mikobakteriyel Enfeksiyonlar
Yüzme havuzu granülomu
Suda yaşayan Mikobakterium marinum bazen yüzme havuzlarından veya balık akvaryumlarından bulaşır. 3 haftalık inkübasyon süresinden sonra özellikle dirsek ve dizlerde plaklar, apseler ve erozyonlar yapar.
Bu hastalık minosiklin veya trimetoprim sulfametaksazol kombinasyonuna cevap verir.
Buruli ülseri
Uganda ve güneydoğu Asya'da görülen hastalığın etkeni Mikobakterium ülserans' dır. Çok hızlı ortaya çıkan büyük ülserler gelişir ve uzun süre iyileşemez. Günümüzdeki, en iyi tedavisi cerrahi girişimlerdir.
Sarkoidoz Hastalığı, Sarkoidoz Nedir
Birçok hastadan elde edilen son bilgiler, bu hastalığın M. tuberkülosis'e karşı gelişen farklı bir reaksiyon olduğunu işaret eder. Sarkoidoz solunum sistemi, retiküloendotelyal sistem, deri, santral sinir sistemi ve kardiyovasküler sistemi ve nadiren kemikleri etkileyen bir multisistem hastalıktır. Deride en çok görülen formu, birden fazla sayıda kırmızı-morumsu papüller şeklindedir. Soğuk şişkinliğindeki gibi parmakların, burnun ve kulakların mavimsi renkte şişmesi şeklinde derin nodul ve plaklar da görülebilir (lupus pernio). Bu formlarda tipik olarak sarkoidoz'un doku birikimi vardır (aşağıya bakın) ancak başka bir klinik formu olan eritema nodozum'da bu durum görülmez.
Histolojik olarak çok fazla lenfosit içermeyen makrofaj ve dev hücrelerden oluşan çıplak tüberküller tipik lezyonlardır.
Kendiliğinden iyileştiklerinden dolayı lezyonlar sorun oluşturmuyor ise tedavi gerekmeyebilir ancak büyük lezyonlar skar bırakabilir. Büyük lezyonlarda sistemik kortikosteroidler veya nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar kullanılabilir.
Yüzme havuzu granülomu
Suda yaşayan Mikobakterium marinum bazen yüzme havuzlarından veya balık akvaryumlarından bulaşır. 3 haftalık inkübasyon süresinden sonra özellikle dirsek ve dizlerde plaklar, apseler ve erozyonlar yapar.
Bu hastalık minosiklin veya trimetoprim sulfametaksazol kombinasyonuna cevap verir.
Buruli ülseri
Uganda ve güneydoğu Asya'da görülen hastalığın etkeni Mikobakterium ülserans' dır. Çok hızlı ortaya çıkan büyük ülserler gelişir ve uzun süre iyileşemez. Günümüzdeki, en iyi tedavisi cerrahi girişimlerdir.
Sarkoidoz Hastalığı, Sarkoidoz Nedir
Birçok hastadan elde edilen son bilgiler, bu hastalığın M. tuberkülosis'e karşı gelişen farklı bir reaksiyon olduğunu işaret eder. Sarkoidoz solunum sistemi, retiküloendotelyal sistem, deri, santral sinir sistemi ve kardiyovasküler sistemi ve nadiren kemikleri etkileyen bir multisistem hastalıktır. Deride en çok görülen formu, birden fazla sayıda kırmızı-morumsu papüller şeklindedir. Soğuk şişkinliğindeki gibi parmakların, burnun ve kulakların mavimsi renkte şişmesi şeklinde derin nodul ve plaklar da görülebilir (lupus pernio). Bu formlarda tipik olarak sarkoidoz'un doku birikimi vardır (aşağıya bakın) ancak başka bir klinik formu olan eritema nodozum'da bu durum görülmez.
Histolojik olarak çok fazla lenfosit içermeyen makrofaj ve dev hücrelerden oluşan çıplak tüberküller tipik lezyonlardır.
Kendiliğinden iyileştiklerinden dolayı lezyonlar sorun oluşturmuyor ise tedavi gerekmeyebilir ancak büyük lezyonlar skar bırakabilir. Büyük lezyonlarda sistemik kortikosteroidler veya nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar kullanılabilir.
Fronkul (Ciban) Karbonkuller Antraks
Fronkül (Çıban) ve Karbonküller
Kıl folliküllerindeki bu lezyonların her ikisinde de etken Stafilokok aure-us'dur. Muhtemelen hijyenik şartlardaki düzelmeye bağlı olarak, günümüzde 20-30 sene öncesinden çok daha az görülür. Buna rağmen halen tekrarlayan çıbanların sorun olduğu kişi ve aileler vardır. Çoğu zaman patojen özellik taşıyan stafilokoklar dış burun deliklerinde, perineum ve vücudun diğer bölgelerinde kolonize olur ve temizlenmesi zordur. Lezyonlar lokalize, kırmızı, hassas ve ağrılı şişliklerdir; karbonküller 3-4 cm'e kadar çok büyük olabilir ve birçok follikülün bir arada enfeksiyonunun varlığını işaret eder.
Merkezinde iltihabi reaksiyon varsa cerrahi olarak drenajı yapılmalıdır. Sistemik antibiyotikler kullanılmalıdır ve kültürdeki duyarlılıklarına göre düzenlenmelidir.
Antraks
Antraks nadir görülen siyah, kabuklu yaralar ve septisemi yapan potansiyel ölümcül bir Gram pozitif basil (Bacillus anthracis) tarafından oluşturulur. Çiftlik hayvanlarından bulaşır ve dirençli bir spor formu olduğundan toprakta yıllarca canlı kalabilir. Amerika'da teröristler tarafından kasıtlı yayılmasına çalışılmasından dolayı büyük öneme sahiptir.
Tüberküloz
Tüberküloz, Mikobakterium tüberkülosis'in yaptığı bir multi sistem hastalığıdır. Eskiden birçok deri tüberküloz formu görülmesine rağmen günümüzde gelişmiş ülkelerde nadir olarak rastlanır. Ancak AİDS'in görülmesi ve yayılmasıyla birlikte tüberküloz maalesef tekrar sık görülmeye başlanmıştır. İn vitro olarak, basilin özel ortamlarda kültürü yapılabilir ama çok yavaş ürer. Dokuda tespit etmek için özel boyalar gereklidir.
Lupus Vulgaris
Lupus vulgaris tüberküloz basilinin neden olduğu deride yavaş gelişme gösteren ve granülomatöz plaklarla seyreden nadir bir hastalıktır. On, yirmi veya otuz yılda çapı yavaşça büyür. Sıklıkla kalınlaşmış bir psoriasi-form görünüm alır ama mikroskop altında granülomatöz yangıya bağlı olarak gelişen gri-yeşil fokuslar (elma marmelatı nodülleri) görülür.
Tedavisinde rifampisin, pirazinamid ve izoniazid'ten oluşan 'üçlü tedavi 2 ay süreyle verilir, daha sonra izoniazid ve pirazinamid ile devam edilir.
Tüberkülosis verrukoza kütis (siğilli tüberküloz)
Toprakla temas sonucu oluşan sıyrıklar sonucunda el sırtı, dizler, dirsekler ve kalçalarda görülür. Bazen viral siğillerle karışabilen kalın siğil benzeri plaklar görülür. Tanı için biyopside tüberküloid granülomları ve kazeöz nekrozunu görülmesi gereklidir.
Tedavisi lupus vulgaris'in aynısıdır.
Diğer deri tüberküloz formları
Temas yerinde uzun süren bir ülser 'primer' enfeksiyon olarak ortaya çıkabilir.
Altta yatan bir tüberküloz enfeksiyon odağından deriye sinüs oluştuğunda kenarları mavimsi olan erode sızıntılı bir alan görülür. Tüberkülidler tüberküloz basiline karşı oluşan aşırı duyarlılığa bağlı gelişebilir. Papüllonekrotik tüberkülit'de papüller büyür ve ortasında siyah kabuklu nekroz oluşur. Eritema induratum nadir görülen ve birçok olguda herhangi bir tüberküloz enfeksiyonuna cevap olarak geliştiğine inanılan ilginç bir hastalıktır. Baldırların alt kısmında plak benzeri endurasyonlar ve nekroz ile karakterize olan bu hastalık daha çok genç kadınlarda görülür.
Kıl folliküllerindeki bu lezyonların her ikisinde de etken Stafilokok aure-us'dur. Muhtemelen hijyenik şartlardaki düzelmeye bağlı olarak, günümüzde 20-30 sene öncesinden çok daha az görülür. Buna rağmen halen tekrarlayan çıbanların sorun olduğu kişi ve aileler vardır. Çoğu zaman patojen özellik taşıyan stafilokoklar dış burun deliklerinde, perineum ve vücudun diğer bölgelerinde kolonize olur ve temizlenmesi zordur. Lezyonlar lokalize, kırmızı, hassas ve ağrılı şişliklerdir; karbonküller 3-4 cm'e kadar çok büyük olabilir ve birçok follikülün bir arada enfeksiyonunun varlığını işaret eder.
Merkezinde iltihabi reaksiyon varsa cerrahi olarak drenajı yapılmalıdır. Sistemik antibiyotikler kullanılmalıdır ve kültürdeki duyarlılıklarına göre düzenlenmelidir.
Antraks
Antraks nadir görülen siyah, kabuklu yaralar ve septisemi yapan potansiyel ölümcül bir Gram pozitif basil (Bacillus anthracis) tarafından oluşturulur. Çiftlik hayvanlarından bulaşır ve dirençli bir spor formu olduğundan toprakta yıllarca canlı kalabilir. Amerika'da teröristler tarafından kasıtlı yayılmasına çalışılmasından dolayı büyük öneme sahiptir.
Tüberküloz
Tüberküloz, Mikobakterium tüberkülosis'in yaptığı bir multi sistem hastalığıdır. Eskiden birçok deri tüberküloz formu görülmesine rağmen günümüzde gelişmiş ülkelerde nadir olarak rastlanır. Ancak AİDS'in görülmesi ve yayılmasıyla birlikte tüberküloz maalesef tekrar sık görülmeye başlanmıştır. İn vitro olarak, basilin özel ortamlarda kültürü yapılabilir ama çok yavaş ürer. Dokuda tespit etmek için özel boyalar gereklidir.
Lupus Vulgaris
Lupus vulgaris tüberküloz basilinin neden olduğu deride yavaş gelişme gösteren ve granülomatöz plaklarla seyreden nadir bir hastalıktır. On, yirmi veya otuz yılda çapı yavaşça büyür. Sıklıkla kalınlaşmış bir psoriasi-form görünüm alır ama mikroskop altında granülomatöz yangıya bağlı olarak gelişen gri-yeşil fokuslar (elma marmelatı nodülleri) görülür.
Tedavisinde rifampisin, pirazinamid ve izoniazid'ten oluşan 'üçlü tedavi 2 ay süreyle verilir, daha sonra izoniazid ve pirazinamid ile devam edilir.
Tüberkülosis verrukoza kütis (siğilli tüberküloz)
Toprakla temas sonucu oluşan sıyrıklar sonucunda el sırtı, dizler, dirsekler ve kalçalarda görülür. Bazen viral siğillerle karışabilen kalın siğil benzeri plaklar görülür. Tanı için biyopside tüberküloid granülomları ve kazeöz nekrozunu görülmesi gereklidir.
Tedavisi lupus vulgaris'in aynısıdır.
Diğer deri tüberküloz formları
Temas yerinde uzun süren bir ülser 'primer' enfeksiyon olarak ortaya çıkabilir.
Altta yatan bir tüberküloz enfeksiyon odağından deriye sinüs oluştuğunda kenarları mavimsi olan erode sızıntılı bir alan görülür. Tüberkülidler tüberküloz basiline karşı oluşan aşırı duyarlılığa bağlı gelişebilir. Papüllonekrotik tüberkülit'de papüller büyür ve ortasında siyah kabuklu nekroz oluşur. Eritema induratum nadir görülen ve birçok olguda herhangi bir tüberküloz enfeksiyonuna cevap olarak geliştiğine inanılan ilginç bir hastalıktır. Baldırların alt kısmında plak benzeri endurasyonlar ve nekroz ile karakterize olan bu hastalık daha çok genç kadınlarda görülür.
Bakteriyel Enfeksiyon İmpetigo Kontagiosa
Derinin bakteriyel enfeksiyonları
Akut Bakteriyel Enfeksiyonlar, Bakteriyel Enfeksiyon
İmpetigo kontagiosa
İmpetigo genellikle Stafilikok aureus ve bazen de hemolitik Strepto-kok'lar tarafından oluşturulan bulaşıcı bir yüzeyel deri enfeksiyonudur.
Klinik özellikleri Deri yüzeyinde kırmızı, bazen de veziküllü ağrılı bölgeler olur . Lezyonların üzerini birkaç günde ortaya çıkan ve yayılabi-len sarımsı bir kabuk kaplayabilir. Daha çok püberte öncesi çocukların bir hastalığıdır. Bu bulgular egzema alanları üzerinde de görülebilir, bu durumda "impetiginizasyon" denir.
Tropikal ve subtropikal alanlarda impetigo benzeri bir hastalık böcekler ve artropodlar tarafından oluşturulur. En çok beta hemolitik streptokokların yaptığı bu hastalık, bilinen impetigodan daha ağır bir formdur ve daha derin sızıntılı ve kabuklu yaralara neden olur. Bu durum bazen ekti-ma olarak adlandırılır.
Bu bulaşıcı hastalık sonrasında, birçok akut glomerülonefrit atağı görülmüştür.
Tedavisi
Lokal tedavide, ilk olarak antibakteriyel sıvılar kullanılarak kabuk ve debris kaldırılır. Ayrıca, betadin veya mupirosin gibi bir topikal antibiyotik kullanılabilir. Eğer, alan çok küçük ve tek değilse, penisilin V (250 mg / 6 saatte bir, 7 gün süreyle) verilmelidir. Hasta genellikle birkaç günde düzelir.
Erizipel ve Erizipel Tedavisi
Erizipel beta hemolitik streptokokların yaptığı ağır bir enfektif hastalıktır.
Yüzde veya alt ekstremitelerde ani başlangıçlı sınırları belirgin, ödem-li ve eritemli alanlar şeklinde görülür. Yangı çok şiddetli olup, tutulan bölge derisi hemorajik ve hatta sızıntılı olabilir. Genellikle beraberinde ateş ve halsizlik bulunabilir.
Oral antibiyotiklerle tedavi (penisilin V, 250 mg/6 saatte bir) çok etkilidir.
Sellülit
Değişik mikroorganizmaların neden olduğu bu yaygın yangısal hastalık, deri ve subkütis'i tutar.
Göreceli olarak sık görülür, özellikle ekstremiteleri tutarak venöz ülse-rasyon veya lenf ödemin bulunduğu bacaklarda sık görülür. Ağrı, hassasiyet, hafif şişme ve değişik derecelerde yaygın eritem vardır.
Mikroorganizmalar gram negatif (E. coli) veya gram pozitif olabildiğinden verilecek antibiyotikler içinde geniş spektrumlu olanlar tercih edilmelidir. Sefradin ve flukloksasilin (250 mg 6 saatte bir) iyi bir kombinasyon olarak tercih edilir
Akut Bakteriyel Enfeksiyonlar, Bakteriyel Enfeksiyon
İmpetigo kontagiosa
İmpetigo genellikle Stafilikok aureus ve bazen de hemolitik Strepto-kok'lar tarafından oluşturulan bulaşıcı bir yüzeyel deri enfeksiyonudur.
Klinik özellikleri Deri yüzeyinde kırmızı, bazen de veziküllü ağrılı bölgeler olur . Lezyonların üzerini birkaç günde ortaya çıkan ve yayılabi-len sarımsı bir kabuk kaplayabilir. Daha çok püberte öncesi çocukların bir hastalığıdır. Bu bulgular egzema alanları üzerinde de görülebilir, bu durumda "impetiginizasyon" denir.
Tropikal ve subtropikal alanlarda impetigo benzeri bir hastalık böcekler ve artropodlar tarafından oluşturulur. En çok beta hemolitik streptokokların yaptığı bu hastalık, bilinen impetigodan daha ağır bir formdur ve daha derin sızıntılı ve kabuklu yaralara neden olur. Bu durum bazen ekti-ma olarak adlandırılır.
Bu bulaşıcı hastalık sonrasında, birçok akut glomerülonefrit atağı görülmüştür.
Tedavisi
Lokal tedavide, ilk olarak antibakteriyel sıvılar kullanılarak kabuk ve debris kaldırılır. Ayrıca, betadin veya mupirosin gibi bir topikal antibiyotik kullanılabilir. Eğer, alan çok küçük ve tek değilse, penisilin V (250 mg / 6 saatte bir, 7 gün süreyle) verilmelidir. Hasta genellikle birkaç günde düzelir.
Erizipel ve Erizipel Tedavisi
Erizipel beta hemolitik streptokokların yaptığı ağır bir enfektif hastalıktır.
Yüzde veya alt ekstremitelerde ani başlangıçlı sınırları belirgin, ödem-li ve eritemli alanlar şeklinde görülür. Yangı çok şiddetli olup, tutulan bölge derisi hemorajik ve hatta sızıntılı olabilir. Genellikle beraberinde ateş ve halsizlik bulunabilir.
Oral antibiyotiklerle tedavi (penisilin V, 250 mg/6 saatte bir) çok etkilidir.
Sellülit
Değişik mikroorganizmaların neden olduğu bu yaygın yangısal hastalık, deri ve subkütis'i tutar.
Göreceli olarak sık görülür, özellikle ekstremiteleri tutarak venöz ülse-rasyon veya lenf ödemin bulunduğu bacaklarda sık görülür. Ağrı, hassasiyet, hafif şişme ve değişik derecelerde yaygın eritem vardır.
Mikroorganizmalar gram negatif (E. coli) veya gram pozitif olabildiğinden verilecek antibiyotikler içinde geniş spektrumlu olanlar tercih edilmelidir. Sefradin ve flukloksasilin (250 mg 6 saatte bir) iyi bir kombinasyon olarak tercih edilir
Derin Mantar Enfeksiyonu
Derin Mantar Enfeksiyonları, Mantar Enfeksiyonu
Derin ve bazen hayatı tehdit eden enfeksiyonlara neden olan birçok mantar bulunmaktadır. Daha çok akkiz immüm yetmezlik sendromlu hastalar (AİDS), transplant hastaları, kortikosteroid veya immünsuprese ajan kullananlar ve konjenital immün yetersizlikler gibi bağışıklık sisteminin zayıf olduğu kişilerde görülür. Histoplazmoz, kriptokokkoz ve koksidioidomikoz gibi yaygın sistemik enfeksiyonlar çok nadiren deriyi tutar.
Aktinomikoz, sporotrikoz ve blastomikoz ise deri ve subkütan dokuları etkileyerek kronik yangılı hiperplastik ve bazen erozyonlu lezyonlara neden olur. Sporotrikoz lenfatik drenaj boyunca bir seri yangılı nodüller yapabilir. Bu tip derin mantar enfeksiyonları, dev hücreler, histiositler, po-limorf ve lenfositlerden oluşan bir granülomatöz enfeksiyon şeklinde görülür.
Madura ayağı Afrika kıtasında ve Hindistan'da görülen ayağın derin mantar enfeksiyonudur. Etkilenen ayakta şişlik ve yangıyla birlikte sinüsler görülebilir. Enfeksiyon ayağa yayılarak kemiği de tutabilir ve çok kötü bir şekilde hasar yaparak yaşamı zorlaştırabilir.
Derin ve bazen hayatı tehdit eden enfeksiyonlara neden olan birçok mantar bulunmaktadır. Daha çok akkiz immüm yetmezlik sendromlu hastalar (AİDS), transplant hastaları, kortikosteroid veya immünsuprese ajan kullananlar ve konjenital immün yetersizlikler gibi bağışıklık sisteminin zayıf olduğu kişilerde görülür. Histoplazmoz, kriptokokkoz ve koksidioidomikoz gibi yaygın sistemik enfeksiyonlar çok nadiren deriyi tutar.
Aktinomikoz, sporotrikoz ve blastomikoz ise deri ve subkütan dokuları etkileyerek kronik yangılı hiperplastik ve bazen erozyonlu lezyonlara neden olur. Sporotrikoz lenfatik drenaj boyunca bir seri yangılı nodüller yapabilir. Bu tip derin mantar enfeksiyonları, dev hücreler, histiositler, po-limorf ve lenfositlerden oluşan bir granülomatöz enfeksiyon şeklinde görülür.
Madura ayağı Afrika kıtasında ve Hindistan'da görülen ayağın derin mantar enfeksiyonudur. Etkilenen ayakta şişlik ve yangıyla birlikte sinüsler görülebilir. Enfeksiyon ayağa yayılarak kemiği de tutabilir ve çok kötü bir şekilde hasar yaparak yaşamı zorlaştırabilir.
Kandidiasis (Moniliasis - Pamukcuk)
Kandidiasis (moniliasis, pamukçuk)
Yaygın görülen bu enfeksiyon, gastrointestinal kanalda zarar vermeden yaşayan bir maya patojene bağlıdır (Kandida albikans). Hamile kadınlarda, oral kontraseptif veya akne için geniş spektrumlu antibiyotik kullananlarda vulvo-vaginitin sık olmayan bir nedenidir. Aynı zamanda çocuklarda stomatit yapan etkenlerden biri olup, immünsuprese hastalarda gastrointestinal kanal ve diğer vücut kısımlarında enfeksiyon etkenidir. Obezlerin vücut katlantı yerlerinde görülen intertrigonun ve çocuk bezine temas eden yerlerde görülen deri enfeksiyonunun oluşumunu da etkileyebilir. Topikal ve sistemik imidazol preparatlarıyla yapılan tedavi genellikle etkilidir. Oral ve vajinal moniliasis, imidazoller kadar nistatin ve amifenazol preparatlarına da cevap verir. Ciddi kandida enfeksiyonları sistemik flukonazol ile tedavi edilebilir.
Yaygın görülen bu enfeksiyon, gastrointestinal kanalda zarar vermeden yaşayan bir maya patojene bağlıdır (Kandida albikans). Hamile kadınlarda, oral kontraseptif veya akne için geniş spektrumlu antibiyotik kullananlarda vulvo-vaginitin sık olmayan bir nedenidir. Aynı zamanda çocuklarda stomatit yapan etkenlerden biri olup, immünsuprese hastalarda gastrointestinal kanal ve diğer vücut kısımlarında enfeksiyon etkenidir. Obezlerin vücut katlantı yerlerinde görülen intertrigonun ve çocuk bezine temas eden yerlerde görülen deri enfeksiyonunun oluşumunu da etkileyebilir. Topikal ve sistemik imidazol preparatlarıyla yapılan tedavi genellikle etkilidir. Oral ve vajinal moniliasis, imidazoller kadar nistatin ve amifenazol preparatlarına da cevap verir. Ciddi kandida enfeksiyonları sistemik flukonazol ile tedavi edilebilir.
Tinea Pedis Tinea Korporis Kapitis
Tinea Enfeksiyonları
Dermatofit enfeksiyonlar için sorumlu tutulan mikroorganizmalar Triko-fiton, Mikrosporum ve Epidermofiton türleridir. T. rubrum, T. mentagro-fites ve E. flokkosum insanlarda dermatofit enfeksiyonlarına neden olan en yaygın gruplardır. Köpekler, kediler veya çocuklardan geçen Mikrosporum kanis çocuklarda tinea kapitis yapar, nadiren de diğer tinea enfeksiyonlarına neden olur. Bazen çok yangılı bir mantar enfeksiyonu, ineklerden (T. verrukosum) veya atlardan (T. equinum) da bulaşabilir.
Tanı deri kazıntılarının, saç veya tırnakların yüzde 20 potasyum hidroksit içinde 20 dakika bekletildikten sonra fungal hiflerin mikroskobik olarak görülmesiyle koyulur. Yukarıda anlatılan siyanoakrilat ile yapılan "yüzeyel deri biyopsi tekniğinin" kullanımı tanıyı çok kolaylaştırır .
Direk mikroskopi negatif olduğunda kültür denebilir ancak 2-3 hafta veya daha fazla zaman alır.
Tinea enfeksiyonlarının klinik özellikleri
Tinea korporis
Vücut ve ekstremitelerin tinea enfeksiyonudur. Kaşıntılı, yuvarlak veya halka şeklinde, kırmızı, pullu, keskin sınırlı lezyonlar tipiktir
Egzema ve psoriasis lezyonlarından anamnez ve miçelyum varlığıyla ayırt edilmelidir. Herhangi bir dermatofit türü buna neden olabilir. Bir hayvan türü buna neden olmuşsa (T. verrukosum gibi), enfekte deri çok yangılı olup birkaç haftada kendiliğinden iyileşir.
Tinea kruris
Tinea kruris veya kasık tinea'sı çoğunlukla genç erkeklerde görülen çok kaşıntılı bir hastalıktır. Her iki kasıkların medial kısmında asimetrik iyi sınırlı, kırmızı yamalar şeklinde görülür. Tedavi edilmedikçe uyluktan aşağı ve skrotuma yayılır. Sorumlu mantarlar T. rubrum ve E. flokkosum' dur. Ayrıcı tanıya giren seboreik dermatit veya intertrigo' da döküntüler simetrik olup sınırları keskin değildir. Ayrıca, fleksural psoriasis de ayrıcı tamda akla getirilmelidir.
Tinea pedis
Ayaklardaki tinea enfeksiyonları:
1 Veziküler tip; ayak kenarlarında eritemli zemin üzerinde kaşıntılı vezi-küler lezyonlar;
2 Plantar tip, ayak tabanında kızarıklık ve pullanma; veya
3 İnterdigital tip, özellikle dördüncü ve beşinci parmak arasındaki deri de pullanma ve maserasyon formlarında görülebilir.
Tinea pedis özellikle oda paylaşımlarından bunu kapan genç ve orta yaş erkeklerde çok sık görülür. Kaşıntılı olma ve uzun sürme eğilimindedir. Özellikle T. rubrum ama bazen de T. mentagrofites ve E. flokkosum da bu enfeksiyona neden olabilir.
Tinea manuum
Tinea'nın daha az görülen bu kronik formu genellikle sadece bir eli tutar ve genellikle el çizgilerinde açık kırmızı ve gümüş renginde pullar görülür. Çoğunlukla T. rubrum sorumludur.
Tinea kapitis
Çocuklarda çok daha yaygın görülen kafa derisinin bu mantar formu genellikle M. kaniş'e bağlıdır. Kafa derisinin stratum korneum' u ve saçı çevreleyen epiteli tutan bu form (ektotriks enfeksiyonu) kafa derisinde pembe pullu lezyonlar ve saç tellerinin gövdesinde kırılma yaparak saç dökülmesine neden olur. Tarak paylaşımıyla çok kolay yayılır. Enfeksiyon alanları bazen uzun dalga UV ışığıyla (Wood ışığı) altında açık yeşil floresan bir renk verir.
T. schoenleini'nin yaptığı başka bir tinea kapitis formunda mantar saç teli gövdesinin iç kısmını tutar (endotriks) ve şişme, iltihaplanma ile skar bırakabilen yoğun yangıya neden olur.
Tinea unguium
Tinea unguium, tırnak ve tırnak yatağının mantar enfeksiyonudur. Sorumlu mantarlar T. rubrum, T. mentagrofites veya E. flokkosum'dur. Enfekte tırnaklar sarımsı, beyazımsı renkte ve kalınlaşmıştır. Oniko-liz oluşur ve subungual birikintiler meydana gelir. Bu durum, el parmaklarından çok ayak başparmağında görülür. Tinea unguium, tırnak psoriasis' inden ayırt edilmelidir
Tinea inkognito
Bu yaygın atipik mantar formu uygunsuz topikal kortikosteroid kullanımına bağlıdır. Kortikosteroidler derinin mantarlara karşı koruyucu yangısal cevabını baskılayarak yayılmalarına ve görünümlerini değiştirmelerine neden olur.
Tedavisi
Kıllı bölgelerinin bilinen tinea enfeksiyonu için imidazol içeren preparat-ların (mikonazol, ekonazol ve klotrimazol gibi) günde iki defa 3-4 hafta kullanımı genellikle yeterlidir. Terbinafin gibi topikal allilaminler de etkilidir.
Tinea unguium ve tinea kapitiste birçok alan tutulmuşsa veya topikal tedavi başarısız ise aşağıdaki sistemik ilaçlardan biri kullanılabilir:
Griseofulvin (500 mg, günde iki defa) sadece tinea enfeksiyonlarında etkilidir ve ciddi yan etkileri azdır.
Ketokonazol (200 mg/gün) maya ve dermatofit enfeksiyonlarında etkilidir. Bu ilaç ciddi hepatotoksisite, deri döküntüsü, trombositopeni ve gastrointestinal yan etki olasılıklarından dolayı ağır ve dirençli hastalar için saklanmalıdır.
Itrakonazol (100 mg/gün) ketokonazol gibi hem maya hem de derma-tofitlerde etkilidir. Ciddi yan etkileri azdır.
Terbinafin (250 mg/gün) sadece dermatofit enfeksiyonlarında kullanılır. Ciddi yan etkileri azdır.
Bu ilaçlar 2-6 hafta verilir, griseofulvin ise ayak tırnaklarının tinea un-guium'u için verildiğinde 6-12 ay kullanılması gerekir.
Dermatofit enfeksiyonlar için sorumlu tutulan mikroorganizmalar Triko-fiton, Mikrosporum ve Epidermofiton türleridir. T. rubrum, T. mentagro-fites ve E. flokkosum insanlarda dermatofit enfeksiyonlarına neden olan en yaygın gruplardır. Köpekler, kediler veya çocuklardan geçen Mikrosporum kanis çocuklarda tinea kapitis yapar, nadiren de diğer tinea enfeksiyonlarına neden olur. Bazen çok yangılı bir mantar enfeksiyonu, ineklerden (T. verrukosum) veya atlardan (T. equinum) da bulaşabilir.
Tanı deri kazıntılarının, saç veya tırnakların yüzde 20 potasyum hidroksit içinde 20 dakika bekletildikten sonra fungal hiflerin mikroskobik olarak görülmesiyle koyulur. Yukarıda anlatılan siyanoakrilat ile yapılan "yüzeyel deri biyopsi tekniğinin" kullanımı tanıyı çok kolaylaştırır .
Direk mikroskopi negatif olduğunda kültür denebilir ancak 2-3 hafta veya daha fazla zaman alır.
Tinea enfeksiyonlarının klinik özellikleri
Tinea korporis
Vücut ve ekstremitelerin tinea enfeksiyonudur. Kaşıntılı, yuvarlak veya halka şeklinde, kırmızı, pullu, keskin sınırlı lezyonlar tipiktir
Egzema ve psoriasis lezyonlarından anamnez ve miçelyum varlığıyla ayırt edilmelidir. Herhangi bir dermatofit türü buna neden olabilir. Bir hayvan türü buna neden olmuşsa (T. verrukosum gibi), enfekte deri çok yangılı olup birkaç haftada kendiliğinden iyileşir.
Tinea kruris
Tinea kruris veya kasık tinea'sı çoğunlukla genç erkeklerde görülen çok kaşıntılı bir hastalıktır. Her iki kasıkların medial kısmında asimetrik iyi sınırlı, kırmızı yamalar şeklinde görülür. Tedavi edilmedikçe uyluktan aşağı ve skrotuma yayılır. Sorumlu mantarlar T. rubrum ve E. flokkosum' dur. Ayrıcı tanıya giren seboreik dermatit veya intertrigo' da döküntüler simetrik olup sınırları keskin değildir. Ayrıca, fleksural psoriasis de ayrıcı tamda akla getirilmelidir.
Tinea pedis
Ayaklardaki tinea enfeksiyonları:
1 Veziküler tip; ayak kenarlarında eritemli zemin üzerinde kaşıntılı vezi-küler lezyonlar;
2 Plantar tip, ayak tabanında kızarıklık ve pullanma; veya
3 İnterdigital tip, özellikle dördüncü ve beşinci parmak arasındaki deri de pullanma ve maserasyon formlarında görülebilir.
Tinea pedis özellikle oda paylaşımlarından bunu kapan genç ve orta yaş erkeklerde çok sık görülür. Kaşıntılı olma ve uzun sürme eğilimindedir. Özellikle T. rubrum ama bazen de T. mentagrofites ve E. flokkosum da bu enfeksiyona neden olabilir.
Tinea manuum
Tinea'nın daha az görülen bu kronik formu genellikle sadece bir eli tutar ve genellikle el çizgilerinde açık kırmızı ve gümüş renginde pullar görülür. Çoğunlukla T. rubrum sorumludur.
Tinea kapitis
Çocuklarda çok daha yaygın görülen kafa derisinin bu mantar formu genellikle M. kaniş'e bağlıdır. Kafa derisinin stratum korneum' u ve saçı çevreleyen epiteli tutan bu form (ektotriks enfeksiyonu) kafa derisinde pembe pullu lezyonlar ve saç tellerinin gövdesinde kırılma yaparak saç dökülmesine neden olur. Tarak paylaşımıyla çok kolay yayılır. Enfeksiyon alanları bazen uzun dalga UV ışığıyla (Wood ışığı) altında açık yeşil floresan bir renk verir.
T. schoenleini'nin yaptığı başka bir tinea kapitis formunda mantar saç teli gövdesinin iç kısmını tutar (endotriks) ve şişme, iltihaplanma ile skar bırakabilen yoğun yangıya neden olur.
Tinea unguium
Tinea unguium, tırnak ve tırnak yatağının mantar enfeksiyonudur. Sorumlu mantarlar T. rubrum, T. mentagrofites veya E. flokkosum'dur. Enfekte tırnaklar sarımsı, beyazımsı renkte ve kalınlaşmıştır. Oniko-liz oluşur ve subungual birikintiler meydana gelir. Bu durum, el parmaklarından çok ayak başparmağında görülür. Tinea unguium, tırnak psoriasis' inden ayırt edilmelidir
Tinea inkognito
Bu yaygın atipik mantar formu uygunsuz topikal kortikosteroid kullanımına bağlıdır. Kortikosteroidler derinin mantarlara karşı koruyucu yangısal cevabını baskılayarak yayılmalarına ve görünümlerini değiştirmelerine neden olur.
Tedavisi
Kıllı bölgelerinin bilinen tinea enfeksiyonu için imidazol içeren preparat-ların (mikonazol, ekonazol ve klotrimazol gibi) günde iki defa 3-4 hafta kullanımı genellikle yeterlidir. Terbinafin gibi topikal allilaminler de etkilidir.
Tinea unguium ve tinea kapitiste birçok alan tutulmuşsa veya topikal tedavi başarısız ise aşağıdaki sistemik ilaçlardan biri kullanılabilir:
Griseofulvin (500 mg, günde iki defa) sadece tinea enfeksiyonlarında etkilidir ve ciddi yan etkileri azdır.
Ketokonazol (200 mg/gün) maya ve dermatofit enfeksiyonlarında etkilidir. Bu ilaç ciddi hepatotoksisite, deri döküntüsü, trombositopeni ve gastrointestinal yan etki olasılıklarından dolayı ağır ve dirençli hastalar için saklanmalıdır.
Itrakonazol (100 mg/gün) ketokonazol gibi hem maya hem de derma-tofitlerde etkilidir. Ciddi yan etkileri azdır.
Terbinafin (250 mg/gün) sadece dermatofit enfeksiyonlarında kullanılır. Ciddi yan etkileri azdır.
Bu ilaçlar 2-6 hafta verilir, griseofulvin ise ayak tırnaklarının tinea un-guium'u için verildiğinde 6-12 ay kullanılması gerekir.
Deri Enfeksiyonlari Deri Enfeksiyonu
Deri Enfeksiyonları, Deri Enfeksiyonu
Derinin mantar hastalıkları / yüzeyel mikozlar / tinea enfeksiyonları (dermatofit enfeksiyonlar)
Dermatofit enfeksiyonları sadece stratum korneum, saç ve tırnaklar gibi keratinize dokulara özgü hastalıklardır.
Pitiriazis Versikolor
Bu hastalık maya-benzeri bir mikroorganizma olan Pitirosporum ovale tarafından oluşturulur. Kıl follikülünün bu mikroaerofilik lipofilik mikroorganizması, sadece sebum sekresyon artışı veya immünite zayıflaması gibi durumlarda çoğalarak patojen hale gelir.
Klinik olarak gençlerde göğüs ve sırt derisinde, nadiren de diğer bölgelerde soluk, pullu makûller gelişir. Hastalık geçince hipopigmente alanlar kalabilir. Tanı için, üzüm benzeri spor kümelerinin mikroskopik olarak ve deri kazıntılarında pulların yüzde 20 potasyum hidroksit içinde tutularak daha belirgin psödomiçelyum ağının görülmesi gereklidir. Daha iyi ve sağlam bir preperat hazırlamak için siyanoakrilat (Japon yapıştırıcısı) ile deriden alman yüzeyel stratum korneum lama yapıştırılır. 20 saniye süreyle lam deriye sabitlenir. Daha sonra lam kaldırılarak elde edilen yüzeyel stratum korneum periyodik asid-Schiff ile boyanır. Bu teknik yüzeyel deri biyopsisi olarak bilinir. Derinin tutulan bölgeleri uzun dalga UV ışınında elma yeşili floresans verir (Wood ışığı).
Deri Enfeksiyon Tedavisi
Topikal imidazol kremleri (mikonazol, klotrimazol, ekonazol gibi) 6 hafta boyunca günde 1 kez veya ketokonazol şampuan ile etkilenen bölgeyi 5 gün boyunca günde 1 kez yıkamak genellikle yeterlidir. Yüzde 20 sodyum tiyosülfat solüsyonu ve selenyum disülfid şampuan gibi eski ilaçlar ve oral itrakonazol (100-200 mg/gün) 7-15 gün kullanımı de etkilidir.
Derinin mantar hastalıkları / yüzeyel mikozlar / tinea enfeksiyonları (dermatofit enfeksiyonlar)
Dermatofit enfeksiyonları sadece stratum korneum, saç ve tırnaklar gibi keratinize dokulara özgü hastalıklardır.
Pitiriazis Versikolor
Bu hastalık maya-benzeri bir mikroorganizma olan Pitirosporum ovale tarafından oluşturulur. Kıl follikülünün bu mikroaerofilik lipofilik mikroorganizması, sadece sebum sekresyon artışı veya immünite zayıflaması gibi durumlarda çoğalarak patojen hale gelir.
Klinik olarak gençlerde göğüs ve sırt derisinde, nadiren de diğer bölgelerde soluk, pullu makûller gelişir. Hastalık geçince hipopigmente alanlar kalabilir. Tanı için, üzüm benzeri spor kümelerinin mikroskopik olarak ve deri kazıntılarında pulların yüzde 20 potasyum hidroksit içinde tutularak daha belirgin psödomiçelyum ağının görülmesi gereklidir. Daha iyi ve sağlam bir preperat hazırlamak için siyanoakrilat (Japon yapıştırıcısı) ile deriden alman yüzeyel stratum korneum lama yapıştırılır. 20 saniye süreyle lam deriye sabitlenir. Daha sonra lam kaldırılarak elde edilen yüzeyel stratum korneum periyodik asid-Schiff ile boyanır. Bu teknik yüzeyel deri biyopsisi olarak bilinir. Derinin tutulan bölgeleri uzun dalga UV ışınında elma yeşili floresans verir (Wood ışığı).
Deri Enfeksiyon Tedavisi
Topikal imidazol kremleri (mikonazol, klotrimazol, ekonazol gibi) 6 hafta boyunca günde 1 kez veya ketokonazol şampuan ile etkilenen bölgeyi 5 gün boyunca günde 1 kez yıkamak genellikle yeterlidir. Yüzde 20 sodyum tiyosülfat solüsyonu ve selenyum disülfid şampuan gibi eski ilaçlar ve oral itrakonazol (100-200 mg/gün) 7-15 gün kullanımı de etkilidir.
Deri Enfeksiyonlari Anasayfa
Deri Enfeksiyonlari, Pitiriazis Versikolor
Kandidiasis (moniliasis, pamukçuk)
Bakteriyel Enfeksiyon, İmpetigo Kontagiosa
Fronkül (Çıban) ve Karbonküller
Sarkoidoz Hastaligi ve Buruli Ulseri
Lepra Hastalığı (Hansen Hastalığı)
Viral Enfeksiyon, Herpes Simpleks