Diz ve Ayak Bileği Egzersizleri
1- Yüzükoyun pozisyonda; diz 90 derece bükülür. Ayak bileği yukarı doğru itilir. Yani ayak bileğine aşağı yukarı doğru hareket yaptırılır.
2- Yüzükoyun pozisyonda; dizler sırayla bükülerek topuklar kalçaya değdirilmeye çalışılır.
3- Yan yatış pozisyonunda; alttaki bacak tam olarak dizden bükülür. Sonra yatakla temas kesilmeden diz düzeltilmeye çalışılır.
4- Yan yatış pozisyonunda; alttaki bacak düz olarak uzatılır. Alttaki bacak yatağa sürünerek diz bükülür ve sonra başa dönülür.
5- Yan yatış pozisyonunda; ayak bilekleri sırayla aşağı ve yukarı yönde hareket yaptırılır.
6- Uzun oturuş pozisyonunda; (dizler uzatılmış olarak) dizlerin altına rulo havlu konur. Dizler aşağı doğru bastırılarak kavlu sıkıştırılmaya çalışılır. Bu hareket yapılırken 5'e kadar sayılır ve gevşetilir.
7- Uzun oturuş pozisyonunda; ayaklar birleştirilerek ayak bileğinden aşağı yukarı aynı yönde hareket yaptırılır.
8- Uzun oturuş pozisyonunda; ayak bilekleri sırayla ters olarak hareket ettirilir (biri yukarı, diğeri aşağı doğru hareket ettirilir.)
9- Bir sandalye arkasından tutularak ayakta durulur ve çömelip kalkma hareketi yapılır.
10- Ayakta dik durulur, sırayla parmak uçlarına ağırlık verilerek yukarı kalkılır ve inilir.
11- Ayakta duruş pozisyonunda ayak bileğinden yukarı doğru kalkılır ve inilir.
12- Ayaklar sarkıtılarak yüksek bir yere oturulur, tabanlar birbirine paralel olarak yere temas eder. Ayak tabanının altına konan çarşaf yada küçük cisimler ayak tabanı ve parmaklan ile yakalanmaya çalışır.
13- Bacaklar sarkıtılarak yüksek bir yere oturulur. Ayak bilekleri ile daireler çizilir. Ayrıca parmaklara bükme, açma ve parmakları yana açma ve kapama hareketi yaptırılır.
Kalca Eklemi Egzersizleri
Kalça Eklemi Egzersizleri
1- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz iken teker teker yana doğru açılıp kapatılır.
2- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz iken sırayla bacaklar içeriye ve dışarıya doğru çevrilir.
3- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar bükülü, ayak tabanları yerde iken önce bacaklar bitişiktir. Daha sonra her ikisi birden yana doğru açılıp, kapatılır.
4- Yan yatan hasta alttaki bacağını büker. Üstteki bacak düz olarak yukarıya doğru kaldırılır. Aynı hareket diğer tarafta tekrarlanır.
5- Yan yatış pozisyonunda; alttaki bacak düz tutulur. Daha sonra diz bükülüp, göğse doğru çekilir.
6- Yan yatış pozisyonunda alttaki bacak bükülü olarak göğse doğru çekilir. Daha sonra alttaki bacak ileriye doğru uzatılarak düzeltilmeye çalışılır.
7- Yüzükoyun pozisyonda her iki kalça birbirine doğru yaklaştırılır ve sıkılır. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
8- Yüzükoyun pozisyonda; önce bir diz 90 derece bükülerek uyluk yataktan kaldırılır. Sonra diğeri ile hareket tekrarlanır.
9- Yüzükoyun pozisyonda her iki diz bükülür. Ayaklar kalçaya yaklaştırılır ve düzeltilir.
10- Emekleme pozisyonunda (dizler ve eller üzerinde) sırayla bacaklar düz olarak, geriye doğru uzatılır.
11- Emekleme pozisyonunda iken kalça topuklara değecek şekilde oturulur. Tekrar başlangıç pozisyonuna dönülerek hareket 12- Sandalyede oturulur. Diz bükülerek göğse çekilir. Aynı hareket kum torbaları ile tekrarlanır.
13- Oturma pozisyonunda; sırayla bacaklar önce diğer bacağa ve daha sonra dışa doğru çevrilir.
1- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz iken teker teker yana doğru açılıp kapatılır.
2- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz iken sırayla bacaklar içeriye ve dışarıya doğru çevrilir.
3- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar bükülü, ayak tabanları yerde iken önce bacaklar bitişiktir. Daha sonra her ikisi birden yana doğru açılıp, kapatılır.
4- Yan yatan hasta alttaki bacağını büker. Üstteki bacak düz olarak yukarıya doğru kaldırılır. Aynı hareket diğer tarafta tekrarlanır.
5- Yan yatış pozisyonunda; alttaki bacak düz tutulur. Daha sonra diz bükülüp, göğse doğru çekilir.
6- Yan yatış pozisyonunda alttaki bacak bükülü olarak göğse doğru çekilir. Daha sonra alttaki bacak ileriye doğru uzatılarak düzeltilmeye çalışılır.
7- Yüzükoyun pozisyonda her iki kalça birbirine doğru yaklaştırılır ve sıkılır. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
8- Yüzükoyun pozisyonda; önce bir diz 90 derece bükülerek uyluk yataktan kaldırılır. Sonra diğeri ile hareket tekrarlanır.
9- Yüzükoyun pozisyonda her iki diz bükülür. Ayaklar kalçaya yaklaştırılır ve düzeltilir.
10- Emekleme pozisyonunda (dizler ve eller üzerinde) sırayla bacaklar düz olarak, geriye doğru uzatılır.
11- Emekleme pozisyonunda iken kalça topuklara değecek şekilde oturulur. Tekrar başlangıç pozisyonuna dönülerek hareket 12- Sandalyede oturulur. Diz bükülerek göğse çekilir. Aynı hareket kum torbaları ile tekrarlanır.
13- Oturma pozisyonunda; sırayla bacaklar önce diğer bacağa ve daha sonra dışa doğru çevrilir.
Bel Sirt ve Karin Egzersizleri
Bel, Sırt ve Karın Egzersizleri
1- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülür, ayak tabanları yere değerken, karın ve kalça kasları kasılarak bel yatağa değdirilme-ye çalışılır.
2- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü, ayak tabanları yerle temasta iken ayaklara ağırlık vererek bel ve karın bölgesi yukarıya doğru kaldırılır.
3- Sırtüstü pozisyonda; bacaklar düz olarak uzatılmış iken sadece baş ve boyun kaldırılarak ayaklara bakılmaya çalışılır.
4- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü, ayak tabanları yerde iken eller gövdenin yanında düz olarak ileriye doğru uzatılır ve kürek kemikleri yataktan kalkana kadar kalkılır.
5- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü ayak tabanları yerle temasta iken, eller omuzda çapraz olarak tutulur. Bu şekilde kürek kemikleri yataktan kalkana kadar ileriye doğru uzanılarak yataktan kalkılmaya çalışılır.
6- Sırtüstü pozisyonda dizler bükülü, ayak tabanları yerle temasta iken, eller ensede kenetlenir ve kürek kemikleri yataktan kalkana kadar ileriye doğru uzatılarak kalkılmaya alışılır.
7- Sırtüstü pozisyonda diz bükülü, ayak tabanları yerde iken, her iki elle bir taraf dize doğru dönerek, üstte kalan taraftaki omuz, yataktan hafifçe kaldırılır. Hareket diğer tarafta aynı şekilde tekrarlanır.
8- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü ayak tabanları yerde iken, eller omuzda çaprazlanır. Bir taraf dize doğru vücut döndürülerek, üstte kalan omuz yataktan kalkana kadar ileriye doğru uzanılır. Diğer tarafta hareket tekrarlanır.
9- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü ayak tabanları yerde iken, eller ensede kenetlenir. Bir taraf dize doğru uzanılırken üstte kalan omuz yataktan kalkana kadar kalkılır. Diğer tarafta hareket tekrarlanır.
10- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz olarak oturulur; ba caklar sırayla yukarı doğru kaldırdarak karşı tarafa doğru değdi-rilmeye çalışılır.
11- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz olarak yatılır. Her iki bacak yukarı doğru kaldırılır ve birbiri üzerinde çarprazlanır. (Makas hareketi)
12- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz iken, her iki bacak beraber ve bitişik olarak yukarıya doğru kaldırdır ve havada daireler çizilir.
13- Sırtüstü pozisyonda., her iki bacakla havada bisiklet pedalı çevirme hareketi yapılır.
14- Sırtüstü pozisyonda, dizler bükülü, ayak tabanları yerde iken her iki bacak birbirine bitişik olarak sırayla yatağın sağ ve sol tarafına değdirilir.
15-Yüzükoyun pozisyonda, bel bölgesi yukarıya doğru kaldırdarak bel kavsi düzleştirilmeye çalışüır.
16- Yüzükoyun pozisyonda, bacaklar düz, kollar düz olarak vücudun yanında uzatdarak yatdır. Eller geriye doğru uzatdarak baş veya omuzlar arkaya doğru yataktan kaldırılmaya çalışdır.
17- Yüzükoyun pozisyonda, bacaklar düz kollar, ensede kenetli iken geriye doğru kalkdır. .
18- Yüzükoyun pozisyonda bacaklar düz kollar başın yanında düz olarak ileriye doğru uzatüır. Kollarla birlikte baş ve omuzlar geriye doğru kaldırılır.
19- Yüzükoyun pozisyonda, eller sınav çekme pozisyonunda iken gövde ellere ağırlık yerüerek bele kadar yataktan aldırdır.
20- Eller ve dizler üzerinde emekleme pozisyonunda bel yukarı kaldırdır, sırt kamburlaştırılır ve dizlere bakılır. Daha sonra baş yukarıya doğru kaldırılarak bel çukurluğu artırdır.
21- Sandalyeye oturulur ve ayaklarla yere basılır. Gövdenin dikliği bozulmadan ellerle dizler yukarıya doğru çekilirken dizler aşağıya doğru çekilirken dizler aşağı doğru bastırılarak harekete engel olunur. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
22- Sandalyeye oturulur ayaklarla yere basılır. El dizlerin üzerine konulur. Gövde öne doğru eğilmeye çalışılırken, elle dizler üzerinde aşağı doğru bastırılarak harekete engel olunur. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
1- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülür, ayak tabanları yere değerken, karın ve kalça kasları kasılarak bel yatağa değdirilme-ye çalışılır.
2- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü, ayak tabanları yerle temasta iken ayaklara ağırlık vererek bel ve karın bölgesi yukarıya doğru kaldırılır.
3- Sırtüstü pozisyonda; bacaklar düz olarak uzatılmış iken sadece baş ve boyun kaldırılarak ayaklara bakılmaya çalışılır.
4- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü, ayak tabanları yerde iken eller gövdenin yanında düz olarak ileriye doğru uzatılır ve kürek kemikleri yataktan kalkana kadar kalkılır.
5- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü ayak tabanları yerle temasta iken, eller omuzda çapraz olarak tutulur. Bu şekilde kürek kemikleri yataktan kalkana kadar ileriye doğru uzanılarak yataktan kalkılmaya çalışılır.
6- Sırtüstü pozisyonda dizler bükülü, ayak tabanları yerle temasta iken, eller ensede kenetlenir ve kürek kemikleri yataktan kalkana kadar ileriye doğru uzatılarak kalkılmaya alışılır.
7- Sırtüstü pozisyonda diz bükülü, ayak tabanları yerde iken, her iki elle bir taraf dize doğru dönerek, üstte kalan taraftaki omuz, yataktan hafifçe kaldırılır. Hareket diğer tarafta aynı şekilde tekrarlanır.
8- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü ayak tabanları yerde iken, eller omuzda çaprazlanır. Bir taraf dize doğru vücut döndürülerek, üstte kalan omuz yataktan kalkana kadar ileriye doğru uzanılır. Diğer tarafta hareket tekrarlanır.
9- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü ayak tabanları yerde iken, eller ensede kenetlenir. Bir taraf dize doğru uzanılırken üstte kalan omuz yataktan kalkana kadar kalkılır. Diğer tarafta hareket tekrarlanır.
10- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz olarak oturulur; ba caklar sırayla yukarı doğru kaldırdarak karşı tarafa doğru değdi-rilmeye çalışılır.
11- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz olarak yatılır. Her iki bacak yukarı doğru kaldırılır ve birbiri üzerinde çarprazlanır. (Makas hareketi)
12- Sırtüstü pozisyonda, bacaklar düz iken, her iki bacak beraber ve bitişik olarak yukarıya doğru kaldırdır ve havada daireler çizilir.
13- Sırtüstü pozisyonda., her iki bacakla havada bisiklet pedalı çevirme hareketi yapılır.
14- Sırtüstü pozisyonda, dizler bükülü, ayak tabanları yerde iken her iki bacak birbirine bitişik olarak sırayla yatağın sağ ve sol tarafına değdirilir.
15-Yüzükoyun pozisyonda, bel bölgesi yukarıya doğru kaldırdarak bel kavsi düzleştirilmeye çalışüır.
16- Yüzükoyun pozisyonda, bacaklar düz, kollar düz olarak vücudun yanında uzatdarak yatdır. Eller geriye doğru uzatdarak baş veya omuzlar arkaya doğru yataktan kaldırılmaya çalışdır.
17- Yüzükoyun pozisyonda, bacaklar düz kollar, ensede kenetli iken geriye doğru kalkdır. .
18- Yüzükoyun pozisyonda bacaklar düz kollar başın yanında düz olarak ileriye doğru uzatüır. Kollarla birlikte baş ve omuzlar geriye doğru kaldırılır.
19- Yüzükoyun pozisyonda, eller sınav çekme pozisyonunda iken gövde ellere ağırlık yerüerek bele kadar yataktan aldırdır.
20- Eller ve dizler üzerinde emekleme pozisyonunda bel yukarı kaldırdır, sırt kamburlaştırılır ve dizlere bakılır. Daha sonra baş yukarıya doğru kaldırılarak bel çukurluğu artırdır.
21- Sandalyeye oturulur ve ayaklarla yere basılır. Gövdenin dikliği bozulmadan ellerle dizler yukarıya doğru çekilirken dizler aşağıya doğru çekilirken dizler aşağı doğru bastırılarak harekete engel olunur. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
22- Sandalyeye oturulur ayaklarla yere basılır. El dizlerin üzerine konulur. Gövde öne doğru eğilmeye çalışılırken, elle dizler üzerinde aşağı doğru bastırılarak harekete engel olunur. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
Boyun Fitigi ve Omuz Egzersizleri
Boyun Fıtığı ve Omuz Egzersizleri
1- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü, ayak tabanları yerde, eller ensede kenetlenir. Dirsekler yatağa değdirilmeye çalışılır.
2- Duvar köşesinde veya kapı aralığında ayakta durulur. Kollar açık olarak uzatılır ve eller duvara dayanır. Topuklar yerden kalkmadan öne doğru yaylanılır. Bel kavsi artırılmadan topuklardan yaylanmaya dikkat edilmelidir.
3- Dizler göğse çekili olarak yere oturulur, ellerle dizler kavranır. Gevşeyerek baş dizlere değdirilmeye çalışılır. Tam bir C harfi yapılmaya çalışılır. Sonra bel bölgesinden başlayarak sırayla sırt düzeltilir.
4- Yüzükoyun pozisyonda; kollar yanda, alın yere dayanır. Baş ileriye itilerek yukarıya doğru kaldırılır. Daha sonraki aşamalarda her iki kürek kemiği birbirine yaklaştırılır.
5- Yüzükoyun pozisyonda; gövde belden itibaren yataktan dışarı sarkıttır. Eller enseye konularak gövde geriye doğru kaldırmaya çalışılır.
6- Sandalyede oturulur. Ellerden birisi alma yerleştirilir. Baş öne doğru eğilmeye çalışılırken elle buna engel olunur. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
7- Sandalyede oturulur. El başın arkasına yerleştirilir. Baş geriye doğru uzatılmaya çalışılırken elle harekete engel olunur. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
8- Sandalyeye oturulur. El kulağın üstüne yerleştirilir. Baş yana doğru itilmeye çalışılırken elle direnç verilir. 5'e kadar saydır ve gevşenir. Aynı hareket diğer tarafa tekrar edilir.
9- Sandalyede oturulur. Baş öne doğru eğilerek çene göğse değdirilmeye çalışılır. Daha sonra geriye doğru itilir. Ayrıca her iki yana eğmeye çalışılır. Ayrıca otururken kürek kemiklerini görmek istiyor gibi baş sağa ve sola tam olarak çevrilir.
10- Otururken baş de daireler çizdir. Önden geçerken çenenin göğüse, yanlarda ise kulakların omuza değmesi gerekir.
11- Otururken veya ayakta dururken; omuzlar yukarı ve aşağı yönde kaldırılıp indirilir.
12- Otururken veya ayakta dururken; eller bele yerleştirilir. Omuzlar de önden arkaya ve arkadan öne daireler çizdir.
13- Ayakta durulur; Kollar gergin ve düz olarak vücudun yanında yürür gibi sallanır.
14- Ayakta durulur; Arkada ve başın üzerine kollar düz tutularak avuçlar birbirine çarpılır.
15- Ayakta durulur; arkada ve başın üzerine kollar düz tutularak avuçlar birbirine çarpılır.
16- Ayakta durulur; kollar yana açılır. a gittikçe genişleyen daireler çizilir.
17- Yüzükoyun pozisyonda yatılır, eller yanda iken kürek kemikleri aşağı ve geriye doğru çekilir.
18-Yüzükoyun pozisyonda yatılır. ve eller kalça üzerinde kenetlenir. Her iki kürek kemiği birbirine doğru yaklaştırılmağa çalışılır.
19- Yüzükoyun pozisyonda yatılır ve kollar ters T şeklinde tutularak kollar yerden kaldırılır ve kürek kemikleri birbirine yaklaştırılmaya çalışılır.
20- Yüzükoyun pozisyonda; kollar başın yanına düz olarak uzatılır. Kollar yukarıya doğru kaldırılarak, kürek kemikleri birbirine yaklaştırılır.
21- Yüzükoyun pozisyonda; dirsekler tam bükülü ve gövdeye yapışık iken kollar yerden kaldırılır.
22- Bağdaş kurma pozisyonda oturulur. Bir baston yada değneğin her iki ucundan tutulur. Önden başlanır, sırta doğru götürülür ve tekrar geri dönülür. Eller birbirine ne kadar yaklaşırsa hareket o kadar faydalı olur.
23- Ayakta dururken; bacaklar biraz ayrık tutulur ve gövde öne doğru eğdir. Sırayla omuzlar kendi ağırlığı ile öne arkaya ve aşağı yukarı doğru kendi ağırlığı ile sallanır.
24- Masa veya yatak kenarında yüz masaya dönük, bir tabureye oturulur. Kol düz olarak elle ilerde bir şeye uzanır gibi uzatılır.
25- Masa veya yatak kenarında masaya yan dönük olarak tabureye oturulur. Elle bir şeye uzanıyor gibi yapılarak gövde yana doğru eğdir. Hareketin sonunda hafif esnemeler yapılır.
26- Masa veya yatak kenarında yan olarak oturulur. Kol yana açık ve dirsek 90 derece bükülü iken gövde öne doğru eğilir. Hareketin sonunda hafif esnemeler yapılır.
27- Sırt masaya dönük olarak ayakta durulur. Ellerle masadan tutulur. Dizler bükülerek çekilir ve hafif itmeler yapılır. Daha sonra gevşenir.
28- Yüz duvara dönük olarak omuz 90 derece öne azatılmış ve dirsek düz tutularak eller duvara dayanır. El yukarıya doğru yavaşça kaldırılırken, dirsek bükülmeden yavaş yavaş öne doğru yürünür. Kaldığı yerde öne ufak esneme hareketi yapılır ve yavaş adımlarla geri dönülür.
29- Vücudun yan tarafı duvara dönük olarak dirsek düz ve omuz 90 derece yana açık olarak ayakta durulur. El duvarda yukarı doğru kaydırılırken, dirsek bükülmeden yavaş yavaş yan adımlarla gövde döndürülmeden yürünür.
1- Sırtüstü pozisyonda; dizler bükülü, ayak tabanları yerde, eller ensede kenetlenir. Dirsekler yatağa değdirilmeye çalışılır.
2- Duvar köşesinde veya kapı aralığında ayakta durulur. Kollar açık olarak uzatılır ve eller duvara dayanır. Topuklar yerden kalkmadan öne doğru yaylanılır. Bel kavsi artırılmadan topuklardan yaylanmaya dikkat edilmelidir.
3- Dizler göğse çekili olarak yere oturulur, ellerle dizler kavranır. Gevşeyerek baş dizlere değdirilmeye çalışılır. Tam bir C harfi yapılmaya çalışılır. Sonra bel bölgesinden başlayarak sırayla sırt düzeltilir.
4- Yüzükoyun pozisyonda; kollar yanda, alın yere dayanır. Baş ileriye itilerek yukarıya doğru kaldırılır. Daha sonraki aşamalarda her iki kürek kemiği birbirine yaklaştırılır.
5- Yüzükoyun pozisyonda; gövde belden itibaren yataktan dışarı sarkıttır. Eller enseye konularak gövde geriye doğru kaldırmaya çalışılır.
6- Sandalyede oturulur. Ellerden birisi alma yerleştirilir. Baş öne doğru eğilmeye çalışılırken elle buna engel olunur. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
7- Sandalyede oturulur. El başın arkasına yerleştirilir. Baş geriye doğru uzatılmaya çalışılırken elle harekete engel olunur. 5'e kadar sayılır ve gevşenir.
8- Sandalyeye oturulur. El kulağın üstüne yerleştirilir. Baş yana doğru itilmeye çalışılırken elle direnç verilir. 5'e kadar saydır ve gevşenir. Aynı hareket diğer tarafa tekrar edilir.
9- Sandalyede oturulur. Baş öne doğru eğilerek çene göğse değdirilmeye çalışılır. Daha sonra geriye doğru itilir. Ayrıca her iki yana eğmeye çalışılır. Ayrıca otururken kürek kemiklerini görmek istiyor gibi baş sağa ve sola tam olarak çevrilir.
10- Otururken baş de daireler çizdir. Önden geçerken çenenin göğüse, yanlarda ise kulakların omuza değmesi gerekir.
11- Otururken veya ayakta dururken; omuzlar yukarı ve aşağı yönde kaldırılıp indirilir.
12- Otururken veya ayakta dururken; eller bele yerleştirilir. Omuzlar de önden arkaya ve arkadan öne daireler çizdir.
13- Ayakta durulur; Kollar gergin ve düz olarak vücudun yanında yürür gibi sallanır.
14- Ayakta durulur; Arkada ve başın üzerine kollar düz tutularak avuçlar birbirine çarpılır.
15- Ayakta durulur; arkada ve başın üzerine kollar düz tutularak avuçlar birbirine çarpılır.
16- Ayakta durulur; kollar yana açılır. a gittikçe genişleyen daireler çizilir.
17- Yüzükoyun pozisyonda yatılır, eller yanda iken kürek kemikleri aşağı ve geriye doğru çekilir.
18-Yüzükoyun pozisyonda yatılır. ve eller kalça üzerinde kenetlenir. Her iki kürek kemiği birbirine doğru yaklaştırılmağa çalışılır.
19- Yüzükoyun pozisyonda yatılır ve kollar ters T şeklinde tutularak kollar yerden kaldırılır ve kürek kemikleri birbirine yaklaştırılmaya çalışılır.
20- Yüzükoyun pozisyonda; kollar başın yanına düz olarak uzatılır. Kollar yukarıya doğru kaldırılarak, kürek kemikleri birbirine yaklaştırılır.
21- Yüzükoyun pozisyonda; dirsekler tam bükülü ve gövdeye yapışık iken kollar yerden kaldırılır.
22- Bağdaş kurma pozisyonda oturulur. Bir baston yada değneğin her iki ucundan tutulur. Önden başlanır, sırta doğru götürülür ve tekrar geri dönülür. Eller birbirine ne kadar yaklaşırsa hareket o kadar faydalı olur.
23- Ayakta dururken; bacaklar biraz ayrık tutulur ve gövde öne doğru eğdir. Sırayla omuzlar kendi ağırlığı ile öne arkaya ve aşağı yukarı doğru kendi ağırlığı ile sallanır.
24- Masa veya yatak kenarında yüz masaya dönük, bir tabureye oturulur. Kol düz olarak elle ilerde bir şeye uzanır gibi uzatılır.
25- Masa veya yatak kenarında masaya yan dönük olarak tabureye oturulur. Elle bir şeye uzanıyor gibi yapılarak gövde yana doğru eğdir. Hareketin sonunda hafif esnemeler yapılır.
26- Masa veya yatak kenarında yan olarak oturulur. Kol yana açık ve dirsek 90 derece bükülü iken gövde öne doğru eğilir. Hareketin sonunda hafif esnemeler yapılır.
27- Sırt masaya dönük olarak ayakta durulur. Ellerle masadan tutulur. Dizler bükülerek çekilir ve hafif itmeler yapılır. Daha sonra gevşenir.
28- Yüz duvara dönük olarak omuz 90 derece öne azatılmış ve dirsek düz tutularak eller duvara dayanır. El yukarıya doğru yavaşça kaldırılırken, dirsek bükülmeden yavaş yavaş öne doğru yürünür. Kaldığı yerde öne ufak esneme hareketi yapılır ve yavaş adımlarla geri dönülür.
29- Vücudun yan tarafı duvara dönük olarak dirsek düz ve omuz 90 derece yana açık olarak ayakta durulur. El duvarda yukarı doğru kaydırılırken, dirsek bükülmeden yavaş yavaş yan adımlarla gövde döndürülmeden yürünür.
Romatizma Kalp ve Egzersiz
Romatizma ve Egzersiz
Romatizma hareketli bir yapı olan eklemlerin ve komşu dokuların hastalığıdır. Bu yapıları bozarak kişinin hareketliliğini az veya çok etkiler. Ancak eklemlerdeki hareketin azalması her zaman tamamen hastalığa bağlı değildir. Çoğu zaman ağrı nedeniyle hareketsiz bırakılan eklemlerde mevcut yapılar daha da bozularak eklemin hareketliliği daha da azalmaktadır. Çünkü eklemler, kaslar, bağlar ve kemikler hareketsizliği hiç sevmeyen yapılardır. Çok kısa sürede eklem ve komşu dokuları elastik yapısı bozularak eklemde sertlik gelişir. Mevcut romatizmal hastalık düzelse bile hareketsizliğe bağlı olarak gelişen eklem sertliği çoğu zaman kalıcı olmaktadır. Bu nedenle romatizmal ağrısı olan hastaların mümkün olduğu kadar eklemlerini hareket ettirmeleri gerekir. En ağrılı dönemde bile hiç olmazsa günde 3-5 kez eklemlere pasif olarak hareket yaptırıp eklemin tabiri caizse hareketini unutmamasını sağlamak gerekir.
Hareket, aynı zamanda eklemde hastalık nedeniyle toplanmış sıvının dağılmasına yardım eder. Kaslardaki ağrı nedeniyle oluşmuş spazmı azaltır. Eklemin beslenmesine yardım eder. Eklemi oluşturan kemikler, kıkırdak kaslar ve bağlar eklem hareket ettikçe daha iyi beslenme imkanı bulurlar.
Eklemler çalıştırılırken ağrı sınırı aşılmamalıdır. Yani aşırı ve yorucu egzersizler doğru değildir. Mutlaka hastaya hareketin ne için yapıldığı söylenmeli ve hastanında yardımı ve gayreti sağlanmalıdır. Ağrısı çok olan ve ağırlık taşıyan diz ve kalça gibi eklemlerin hereketleri üzerine basmadan veya su içinde yapılmalıdır. Egzersizler yapılırken mutlaka 5 günde bir mevcut durum hak kında notlar alınarak gelişmeler takip edilmelidir. Egzersizlerin ağırlığı hastanın tolere edebilmesine bağlı olarak gittikçe artırılmalıdır. Özellikle yürüme pek çok eklem hastalığında, özellikle yaşlıların birden çok eklemini etkileyen kireçlenmelerde tavsiye edilebilir. Pratikte yapılan önemli bir yanlışlık hastaların egzersiz konusunda yeterli bilgilendirilmemesidir. Hastalara egzersizin romatizmal hastalıkların tedavisinde ilaçlardan daha önemli olduğu va ayrıca hastalığın tekrarını önlediği konusu hatırlatılmalıdır.
Romatizmalılarda Beslenme
Romatizmalı hastalarda şişmanlık genellikle önemli bir sorundur. Maalesef şişmanlık genel olarak toplumuzun önemli bir sorunu olarak karşımızdadır. Özellikle orta ve ileri yaş grubundaki hanımlarımızda kilo sorunu vardır. Kilo birçok hastalıkta olduğu gibi romatizmal hastalıklarda da önemli bir nedendir. Ayrıca hastalığın kronikleşmesine neden olmaktadır. Özellikle kireçlenmeler, bel ve boyun ağrıları, selülitler ve kas romatizmaları şişman kişilerde daha sık görülür. Vücudumuzu taşıyan eklemler ve kemiklerimizin belli bir gücü vardır. Eğer ağırlığımız bu gücü aşarsa kemikler ve eklemlerimiz buna tepki gösterecektir. İşte romatizmal ağrılar çoğu zaman bu tepkilerin belirtisidir. O nedenle ağrı kesici ve antiromatizmal ilaçlarla oyalanmak yerine egzersizlerle kemiklere komşu kasları güçlendirerek kemik ve eklemlerin yükünü azaltmak ve kilo verdirerek yine eklemlerin yükünü azaltmak çok önemlidir.
Yangılı romatizmal hastalıklarda da eğer hasta kilolu ise ağrılı ve hasta ekleme daha çok yük bineceği için olay daha da hızlanacaktır. Şişmanlarda kilo nedeniyle hareketlilik de azaldığı için hastaları kilosu devamlı artar. Çoğu zaman kullandıkları ilaçlar nedeniylede iştahları artar. Bazen de yine kullanılan ilaçlara bağlı olarak vücutta su tutulduğu için hasta kilo alır. Şişman hastalar bu nedenle genellikle şişmanlıklarının sebebi olarak doktoru suçlarlar ve toplumlarda da kullanılan sivri burunlu, yüksek topuklu dar ayakkabılar günümüzde de ayak sağlığını bozmaktadır. İnsanlar, ağlığını bozduğunu bile bile modanın etkisinde kalmaktadırlar. Hekimlerde çoğu zaman hastalarına sağlıklı bir ayakkabı önermek isteseler piyasada böyle bir ayakkabı bulunmamaktadır. Özellikle hanımlar için sağlıklı ayakkabı bulmak imkansız gibidir.
Sağlığa uygun ayakkabı özellikle askerlerde çoğu zaman önem arz etmektedir. Çünkü uzun süre ayakta durma ve yürüyüşler esnasında sağlıksız ayakkabılar ayak ve bacakta şiddetli ağrılara sebep olmaktadır. Uzun süre ayakta kalan ve çalışanlar içinde ayakkabı oldukça önemlidir. İdeali her ayağa uygun sağlıklı ortopedik ayakkabının yaptırılmasıdır. Ancak bu her zaman mümkün olmamaktadır. Zira pratikte çoğu zaman seri olarak yapılan konfeksiyon ayakkabılar tercih edilmektedir. Tal olmamakla birlikte bazı firmalar ortopedik hususlarda özenle hazırlanmış seri ayakkabılar üretmektedirler. Bazı ülkelerde Ortopedistler derneği (örneğin Almanya'da) ayakkabı fabrikaları ile görüşerek sağlıklı ayakkabılar için asgari özellikler tesbit etmişlerdir. Bu özelliklerden en önemlisi ayak parmaklarının bulunduğu ayakkabı önünün yeterince geniş olmasıdır. Pratikte özellikle hanım ayakkabılarının ön kısımlarının dar olması önemli bir yanlışlıktır. Bir diğer önemli hususta ayakkabı ön kısımındaki kavrama yeridir. Kavrama bölgesinin parmaklar hizasında değil biraz daha arkada ayak bileğine yakın' kısımda olması gerekir. Ayakkabılarda ki diğer çok önemli bir hususta ayağın enine ve uzunlamasına kavsine uygun ve gerekirse destek sağlayacak şekilde ayakkabı tabanının düzenlenmesidir. Özellikle sık görülen bir rahatsızlık olan ayak tabanındaki kavisle ilgili şekil bozuklukları olanlarda bu kavsin desteklenmesi çek önemlidir.
Romatizmalılarda Cinsel Yaşam
Düzenli bir cinsel yaşam herkes için olduğu kadar romatizmal şikayetleri olan hastalar içinde gereklidir. Böylece iyi bir ruh sağlı-ğıda sağlanmış olur. Her hastalıkta olduğu gibi romatizmal hasta- nasılsa zayıflayamıyorum diye kendileri pek perhize yaklaşmazlar. Bu hastaların mutlaka çok iyi bir şekilde ikna edilerek uygun bir diyetle zayıflama programına alınmaları gerekir.
Romatizma ve Giyinme
Romatizmalı hastalar, çok üşüdüklerini ifade ederek çok giyinirler. Çoğu zamanda ölçüyü kaçırırlar ve iyi havalarda bile aşırı ve kalın giyinerek terlerler. Terleyen kişilerde terin üzerlerinde soğuması hastaların ağrısını artırır. Bu hastalara kolay giyinip çıkarabilecekleri elbiseler tavsiye edilmelidir. Ayrıca pamuklu ve teri çeken giysiler önerilmelidir. Naylon ve sentetik iç çamaşırları sağlıklı değildir.
Romatizmalı hastalar yataklarında da çok fazla sarınıp örtünürler. Bu da doğru değildir. Oda yeterli ısıda olmalı ve havalandırılması yeterli olmalıdır.
Romatizmalı hastalarda olduğu gibi normal kişilerde de ayakkabılar çoğu zaman gözden kaçan giyim unsurlarıdır. Vücudumuzu taşıyan ayaklarımız yaşantımızda önemli bir görev yüklenmektedir. Hatta bazı bilim adamları ayakları gördüğü önemli görevlerden dolayı "vücudumuzun ağır işçileri" olarak isimlendirmişlerdir.
Günlük yaşantımızda ayaklarımızın gördüğü görevi çoğunlukla düşünmeyiz. Ancak ayak ağrılarının ortaya çıkması kişinin ayağını ve ayak sağlığını hatırlamasına yardımcı olur.
Ayağın koruyucusu olan ve ayak sağlığı konusu da oldukça önemli bir yeri olan ayakkabılar üzerinde çok durulmuş ve sağlıklı ayakkabılar geliştirilmeye ve yapılmaya gayret edilmiştir. Ancak ayakkabının şeklini etkileyen moda zaman zaman sağlıklı bir ayakkabı modeli geliştirmeyi engellemiştir. Hatta moda tutkusu nedeniyle Çinlilerin demir ayakkabı kullanmalarının hikâyesi günümüze kadar gelmiştir. Son yıllara kadar gelen ve gelişmiş lıklarda cinsel yaşamı olumsuz yönde etkilemektedir. Romatizma kişinin bazı eklemlerinde hasar ve ağrı yaptığı zaman çoğu zaman cinsel yaşamı etkiler. Özellikle kalça ve bel bölgesinin ağrılı rahatsızlıkları kişiyi etkilemektedir. Bu hastalara fazla yorucu ve zorlayıcı olmamak kaydıyla ve banyodan sonra üşütmemek kaydıyla cinsel yönden önemli bir kısıtlılık getirmek doğru değildir.
Romatizma ve Kalp
Hastalarımızın bize en çok sordukları sorulardan birisi romatizmasının kalbine vurma ihtimali olup olmadığıdır. Çoğu zaman verilen cevaplar da yeterli olmaz. Hastalar yine o konuda endişe ve korku duyarlar. Özellikle kas romatizması olan ve yerleşim bölgesi olarak sol taraf göğüs adelesini seçen hastalarda ve boyun kireçlenmesine bağlı olarak sol kola yayılan ağrısı olanlarda hastalığın kalbe vuracağı endişesi verir. Ayrıca yaşlılığa bağlı kireçlenmesi olan hastalarda çoğu zaman hastalıkla ilgisi olmayan kalp sorunları da vardır. Hasta çoğu zaman bu iki hastalığını birlikte düşünerek, romatizmasının kalbine vurduğunu zanneder.
Kalbi etkileyen en önemli romatizma ateşli romatizma olup diğerleri kalbi etkilemez. Nadiren romatoid artrit ve ankilozan spondilit denilen yangılı romatizmal hastalıklarda kalbi kısmen etkilerler. Halk arasında sık görülen kireçlenme, kas romatizması ve bel, boyun fıtığı gibi hastalıklar kalbi etkilemezler. Hastaların bu konularda mutlaka bilgilendirilmeleri ve korkularının giderilmesi gerekir.
Romatizma ve Kalıtım
Romatizmal hastalıkların bazılarının anne, babadan çocuklara geçtiği konusunda çalışmalar ve bazı görüşler vardır. Ancak kesin değildir. Çoğu zaman anne ve babalar mevcut hastalıklarının çocuklarına da geçip geçmeyeceği konusunda endişelenirler. Bu konuda da hekim dikkatli olmalı ve hastanın endişe ve korkularını gidermelidir. Romatoid artrit ve ankilozan spondilitin kalıtımla kısmen ilgili olduğu ifade edilmektedir. Ancak kesin değildir.
Romatizma hareketli bir yapı olan eklemlerin ve komşu dokuların hastalığıdır. Bu yapıları bozarak kişinin hareketliliğini az veya çok etkiler. Ancak eklemlerdeki hareketin azalması her zaman tamamen hastalığa bağlı değildir. Çoğu zaman ağrı nedeniyle hareketsiz bırakılan eklemlerde mevcut yapılar daha da bozularak eklemin hareketliliği daha da azalmaktadır. Çünkü eklemler, kaslar, bağlar ve kemikler hareketsizliği hiç sevmeyen yapılardır. Çok kısa sürede eklem ve komşu dokuları elastik yapısı bozularak eklemde sertlik gelişir. Mevcut romatizmal hastalık düzelse bile hareketsizliğe bağlı olarak gelişen eklem sertliği çoğu zaman kalıcı olmaktadır. Bu nedenle romatizmal ağrısı olan hastaların mümkün olduğu kadar eklemlerini hareket ettirmeleri gerekir. En ağrılı dönemde bile hiç olmazsa günde 3-5 kez eklemlere pasif olarak hareket yaptırıp eklemin tabiri caizse hareketini unutmamasını sağlamak gerekir.
Hareket, aynı zamanda eklemde hastalık nedeniyle toplanmış sıvının dağılmasına yardım eder. Kaslardaki ağrı nedeniyle oluşmuş spazmı azaltır. Eklemin beslenmesine yardım eder. Eklemi oluşturan kemikler, kıkırdak kaslar ve bağlar eklem hareket ettikçe daha iyi beslenme imkanı bulurlar.
Eklemler çalıştırılırken ağrı sınırı aşılmamalıdır. Yani aşırı ve yorucu egzersizler doğru değildir. Mutlaka hastaya hareketin ne için yapıldığı söylenmeli ve hastanında yardımı ve gayreti sağlanmalıdır. Ağrısı çok olan ve ağırlık taşıyan diz ve kalça gibi eklemlerin hereketleri üzerine basmadan veya su içinde yapılmalıdır. Egzersizler yapılırken mutlaka 5 günde bir mevcut durum hak kında notlar alınarak gelişmeler takip edilmelidir. Egzersizlerin ağırlığı hastanın tolere edebilmesine bağlı olarak gittikçe artırılmalıdır. Özellikle yürüme pek çok eklem hastalığında, özellikle yaşlıların birden çok eklemini etkileyen kireçlenmelerde tavsiye edilebilir. Pratikte yapılan önemli bir yanlışlık hastaların egzersiz konusunda yeterli bilgilendirilmemesidir. Hastalara egzersizin romatizmal hastalıkların tedavisinde ilaçlardan daha önemli olduğu va ayrıca hastalığın tekrarını önlediği konusu hatırlatılmalıdır.
Romatizmalılarda Beslenme
Romatizmalı hastalarda şişmanlık genellikle önemli bir sorundur. Maalesef şişmanlık genel olarak toplumuzun önemli bir sorunu olarak karşımızdadır. Özellikle orta ve ileri yaş grubundaki hanımlarımızda kilo sorunu vardır. Kilo birçok hastalıkta olduğu gibi romatizmal hastalıklarda da önemli bir nedendir. Ayrıca hastalığın kronikleşmesine neden olmaktadır. Özellikle kireçlenmeler, bel ve boyun ağrıları, selülitler ve kas romatizmaları şişman kişilerde daha sık görülür. Vücudumuzu taşıyan eklemler ve kemiklerimizin belli bir gücü vardır. Eğer ağırlığımız bu gücü aşarsa kemikler ve eklemlerimiz buna tepki gösterecektir. İşte romatizmal ağrılar çoğu zaman bu tepkilerin belirtisidir. O nedenle ağrı kesici ve antiromatizmal ilaçlarla oyalanmak yerine egzersizlerle kemiklere komşu kasları güçlendirerek kemik ve eklemlerin yükünü azaltmak ve kilo verdirerek yine eklemlerin yükünü azaltmak çok önemlidir.
Yangılı romatizmal hastalıklarda da eğer hasta kilolu ise ağrılı ve hasta ekleme daha çok yük bineceği için olay daha da hızlanacaktır. Şişmanlarda kilo nedeniyle hareketlilik de azaldığı için hastaları kilosu devamlı artar. Çoğu zaman kullandıkları ilaçlar nedeniylede iştahları artar. Bazen de yine kullanılan ilaçlara bağlı olarak vücutta su tutulduğu için hasta kilo alır. Şişman hastalar bu nedenle genellikle şişmanlıklarının sebebi olarak doktoru suçlarlar ve toplumlarda da kullanılan sivri burunlu, yüksek topuklu dar ayakkabılar günümüzde de ayak sağlığını bozmaktadır. İnsanlar, ağlığını bozduğunu bile bile modanın etkisinde kalmaktadırlar. Hekimlerde çoğu zaman hastalarına sağlıklı bir ayakkabı önermek isteseler piyasada böyle bir ayakkabı bulunmamaktadır. Özellikle hanımlar için sağlıklı ayakkabı bulmak imkansız gibidir.
Sağlığa uygun ayakkabı özellikle askerlerde çoğu zaman önem arz etmektedir. Çünkü uzun süre ayakta durma ve yürüyüşler esnasında sağlıksız ayakkabılar ayak ve bacakta şiddetli ağrılara sebep olmaktadır. Uzun süre ayakta kalan ve çalışanlar içinde ayakkabı oldukça önemlidir. İdeali her ayağa uygun sağlıklı ortopedik ayakkabının yaptırılmasıdır. Ancak bu her zaman mümkün olmamaktadır. Zira pratikte çoğu zaman seri olarak yapılan konfeksiyon ayakkabılar tercih edilmektedir. Tal olmamakla birlikte bazı firmalar ortopedik hususlarda özenle hazırlanmış seri ayakkabılar üretmektedirler. Bazı ülkelerde Ortopedistler derneği (örneğin Almanya'da) ayakkabı fabrikaları ile görüşerek sağlıklı ayakkabılar için asgari özellikler tesbit etmişlerdir. Bu özelliklerden en önemlisi ayak parmaklarının bulunduğu ayakkabı önünün yeterince geniş olmasıdır. Pratikte özellikle hanım ayakkabılarının ön kısımlarının dar olması önemli bir yanlışlıktır. Bir diğer önemli hususta ayakkabı ön kısımındaki kavrama yeridir. Kavrama bölgesinin parmaklar hizasında değil biraz daha arkada ayak bileğine yakın' kısımda olması gerekir. Ayakkabılarda ki diğer çok önemli bir hususta ayağın enine ve uzunlamasına kavsine uygun ve gerekirse destek sağlayacak şekilde ayakkabı tabanının düzenlenmesidir. Özellikle sık görülen bir rahatsızlık olan ayak tabanındaki kavisle ilgili şekil bozuklukları olanlarda bu kavsin desteklenmesi çek önemlidir.
Romatizmalılarda Cinsel Yaşam
Düzenli bir cinsel yaşam herkes için olduğu kadar romatizmal şikayetleri olan hastalar içinde gereklidir. Böylece iyi bir ruh sağlı-ğıda sağlanmış olur. Her hastalıkta olduğu gibi romatizmal hasta- nasılsa zayıflayamıyorum diye kendileri pek perhize yaklaşmazlar. Bu hastaların mutlaka çok iyi bir şekilde ikna edilerek uygun bir diyetle zayıflama programına alınmaları gerekir.
Romatizma ve Giyinme
Romatizmalı hastalar, çok üşüdüklerini ifade ederek çok giyinirler. Çoğu zamanda ölçüyü kaçırırlar ve iyi havalarda bile aşırı ve kalın giyinerek terlerler. Terleyen kişilerde terin üzerlerinde soğuması hastaların ağrısını artırır. Bu hastalara kolay giyinip çıkarabilecekleri elbiseler tavsiye edilmelidir. Ayrıca pamuklu ve teri çeken giysiler önerilmelidir. Naylon ve sentetik iç çamaşırları sağlıklı değildir.
Romatizmalı hastalar yataklarında da çok fazla sarınıp örtünürler. Bu da doğru değildir. Oda yeterli ısıda olmalı ve havalandırılması yeterli olmalıdır.
Romatizmalı hastalarda olduğu gibi normal kişilerde de ayakkabılar çoğu zaman gözden kaçan giyim unsurlarıdır. Vücudumuzu taşıyan ayaklarımız yaşantımızda önemli bir görev yüklenmektedir. Hatta bazı bilim adamları ayakları gördüğü önemli görevlerden dolayı "vücudumuzun ağır işçileri" olarak isimlendirmişlerdir.
Günlük yaşantımızda ayaklarımızın gördüğü görevi çoğunlukla düşünmeyiz. Ancak ayak ağrılarının ortaya çıkması kişinin ayağını ve ayak sağlığını hatırlamasına yardımcı olur.
Ayağın koruyucusu olan ve ayak sağlığı konusu da oldukça önemli bir yeri olan ayakkabılar üzerinde çok durulmuş ve sağlıklı ayakkabılar geliştirilmeye ve yapılmaya gayret edilmiştir. Ancak ayakkabının şeklini etkileyen moda zaman zaman sağlıklı bir ayakkabı modeli geliştirmeyi engellemiştir. Hatta moda tutkusu nedeniyle Çinlilerin demir ayakkabı kullanmalarının hikâyesi günümüze kadar gelmiştir. Son yıllara kadar gelen ve gelişmiş lıklarda cinsel yaşamı olumsuz yönde etkilemektedir. Romatizma kişinin bazı eklemlerinde hasar ve ağrı yaptığı zaman çoğu zaman cinsel yaşamı etkiler. Özellikle kalça ve bel bölgesinin ağrılı rahatsızlıkları kişiyi etkilemektedir. Bu hastalara fazla yorucu ve zorlayıcı olmamak kaydıyla ve banyodan sonra üşütmemek kaydıyla cinsel yönden önemli bir kısıtlılık getirmek doğru değildir.
Romatizma ve Kalp
Hastalarımızın bize en çok sordukları sorulardan birisi romatizmasının kalbine vurma ihtimali olup olmadığıdır. Çoğu zaman verilen cevaplar da yeterli olmaz. Hastalar yine o konuda endişe ve korku duyarlar. Özellikle kas romatizması olan ve yerleşim bölgesi olarak sol taraf göğüs adelesini seçen hastalarda ve boyun kireçlenmesine bağlı olarak sol kola yayılan ağrısı olanlarda hastalığın kalbe vuracağı endişesi verir. Ayrıca yaşlılığa bağlı kireçlenmesi olan hastalarda çoğu zaman hastalıkla ilgisi olmayan kalp sorunları da vardır. Hasta çoğu zaman bu iki hastalığını birlikte düşünerek, romatizmasının kalbine vurduğunu zanneder.
Kalbi etkileyen en önemli romatizma ateşli romatizma olup diğerleri kalbi etkilemez. Nadiren romatoid artrit ve ankilozan spondilit denilen yangılı romatizmal hastalıklarda kalbi kısmen etkilerler. Halk arasında sık görülen kireçlenme, kas romatizması ve bel, boyun fıtığı gibi hastalıklar kalbi etkilemezler. Hastaların bu konularda mutlaka bilgilendirilmeleri ve korkularının giderilmesi gerekir.
Romatizma ve Kalıtım
Romatizmal hastalıkların bazılarının anne, babadan çocuklara geçtiği konusunda çalışmalar ve bazı görüşler vardır. Ancak kesin değildir. Çoğu zaman anne ve babalar mevcut hastalıklarının çocuklarına da geçip geçmeyeceği konusunda endişelenirler. Bu konuda da hekim dikkatli olmalı ve hastanın endişe ve korkularını gidermelidir. Romatoid artrit ve ankilozan spondilitin kalıtımla kısmen ilgili olduğu ifade edilmektedir. Ancak kesin değildir.
Romatizma Fizik ve Kaplica Tedavisi
Romatizma Hastalıkları Tedavisi
Romatizmal hastalıklarda klinik belirtiler birbirine benzediğinden kesin tanı konulmadan tedavi programına başlanılmamalıdır. Çoğu zaman malesef kesin hastalık sebebi ortaya konulmadan hastalığın belirtilerine yönelik tedavi uygulanmakta ve uygulanan tedaviler hastalığı maskeleyerek kronikleşmesine yol açmaktadır.
Eklem romatizması tedavisi
Romatizmal hastalıkların tedavileri hastalığın dönemine göre farklılık arzeder. Ayrıca hastanın yaşı, hastalığın süresi, şekli, ağırlığı, ve hastanın genel durumuna göre ilaç tedavisi, fizik tedavi programı veya kaplıca tedavisi düzenlenmektedir. Ayrıca vücudun diğer sistemlerini etkileyen romatizmal hastalıklarda diğer branş doktorlarından da yardım istenilmektedir. Tedavi programı 5 gruba ayrılır.
1- Hastanın eğitimi
2- İlaç tedavisi
3- Fizik tedavi programı
4- Kaplıca tedavisi
5- Cerahi tedavi
Hastanın eğitimi: Tedavinin en önemli kısmıdır. Ancak Çoğu zaman hekimlerimiz tarafından ihmal edilmektedir. Diğer tüm hastalıkların tedavisinde olduğu gibi romatizmal hastalıkların tedavisinde de hekim-hasta ilişkisi oldukça önemlidir. Özellikle romatizmal hastalıklarda uzun süreli bir tedavi gerektiği için hastanın hekime güven duyması şarttır. Hastalığın geleceği ve tedavi sonucu hakkında hasta bilgi sahibi edilmelidir. Tedavinin uzun sürebileceği, hemen iyilik beklenilmemesi gerektiği hastaya mutlaka söylenilmelidir. Özellikle bazı ilaçların etkisi geç ortaya çıkmaktadır. Hastanın ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollere dikkatli bir şekilde gelmesi sağlanmalıdır. Hasta günlük yaşantısını, davranışlarını ve beslenmesini hekimin vereceği programa göre ayarlamalıdır. Hastanın sık, sık hekim değiştirip rastgele ilaç kullanması engellenmelidir. İlaçların yan etkileri hatırlatılmalı yan etkiler ortaya çıkarsa hekimi ile diyalog kurması gerektiği mutlaka vurgulanmalıdır.
İlaç tedavisi: Romatizmalı hastalarda genellikle 5 grup ilaç kullanılmaktadır. Bu ilaç grupları şunlardır.
1- Antiromatizmal ilaçlar (Romatizmaya etkili ilaçlar): Romatizma ilaçları kısa sürede etkili ve uzun sürede etkili olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Kısa sürede etkili ilaçlar en sık kullanılan romatizma ilaçları grubudur. Bu gruptaki ilaçların içinde bazı yönleri ile diğerlerinden ayrılan kortizon benzeri ilaçlar vardır. (iltihaplı romatizma tedavisi)
Kısa sürede etkili ilaçlar; Romatizmalı hastalarda kullanıldıklarında eklemlerdeki ağrı, şişlik, sıcaklık gibi belirtileri kısa sürede giderirler. Ancak hastalığın kesin tedavisi üzerinde fazla etkili değildiler. İlaç alındıktan 1-2 saat ila 1-2 gün içinde hastalık belirtileri az veya çok ortadan kalkar. Bu gruptaki ilaçların dozu hastaya ve hastalığa göre ayarlanır. İlacın dozu ne az nede çok fazla olmamalıdır. Genellikle günlük doz 1,2 veya 3 kez olmak üzere ve ağızdan, makattan veya enjeksiyon şeklinde, bazende cilde pomat şeklinde sürülerek uygulanır. Bu gruptaki ilaçların bazı yan etkileri vardır. Bu yan etkilerin içinde en sık rastlanılan mide ve barsak üzerine olan yan etkilerdir. Gastrit, ülser, kabızlık ve ishal yapabilirler. Ayrıca karaciğer, böbrekler, kan hücreleri ve cilt üzerine yan etkileri ortaya çıkabilir. Bazende vücutta su tutulmasına yol açarak şişlik, baş ağrısı, baş dönmesi ve allerjik reaksiyonlara yol açabilirler.
Bu grupta bulunan ve bazı özellikleri nedeniyle diğerlerinden ayrılan steroidler denilen ilaçlar da pratikte sık kullanılan romatizma ilaçlarıdır. Bu ilaçlar oldukça güçlü ilaçlar olup pek çok hastalıkta olduğu gibi romatizmal hastalıklarda da kullanılmaktadırlar. Bu grup ilaçların yan etkileri daha şiddetlidir. Özellikle mide üzerine zarar verirler ve kanamalara yol açabilirler. Kemiklerde zayıflık, tansiyon yükselmesi, şeker hastalığı ortaya çıkarma ve iştah artırma gibi önemli yan etkileri vardır. Yan etkilerinin çokluğuna rağmen bu ilaçlar romatizmal şikayetleri geçici olarak kısa sürede tedavi ettiğinden sık olarak hekimlerimiz ve hastalar tarafından kullanılmaktadır.
Uzun sürede etkisi ortaya çıkan ilaçlar; bazı iltihaplı romatizmal hastalıklarda kullanılmaktadırlar. Bu ilaçlar içinde altın tuzları, sıtma ilaçları gibi ilaçlar vardır. Bu ilaçların etkileri geç ortaya çıkmakta ancak tedavileri daha kalıcı olmaktadırlar. Yalnız bazıları pahalı olan bu ilaçlarında ciddi sayılabilecek bazı yan etkileri ortaya çıkabilmektedir.
2- Ağrı kesici ilaçlar: Romatizmalı hastalarda kullanılan ikinci grup ilaçlar ağrı kesici ilaçlardır. Ağrı kesici ilaçlar çok sık olarak romatizmalı hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu gruptaki ilaçların romatizma ilaçlarına yardımcı olarak romatizmalı hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu gruptaki ilaçların romatizma ilaçlarına yardımcı olarak kullanılması gerekir. Sadece ağrı kesici ilaçların kullanılması hastalığın belirtilerini maskeleyerek hastalığın ilerlemesine sebeb olabilir. Bu grupta bulunan aspirin, novaljin gibi ilaçlar hastalığın ağırlığına göre günde bir, iki veya üç kez verilebilir. Gerek romatizma ilaçları, gerekse ağrı kesici ilaçlar tok karnına ve süt ile verilirse yan etkileri daha az olmaktadır. Ağrı kesici ilaçlan da mide, barsak üzerine, karaciğer, böbrek, kan hücreleri üzerine olumsuz etkileri vardır. (iltihaplı romatizma tedavi)
3- Kas gevşetici ilaçlar: Özellikle kasların yoğun olduğu bölgelerin (bel, boyun, sırt gibi) ağrılı rahatsızlıklarında kas gevşetici ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlarında halsizlik, tansiyon düşüklüğü, mide ve barsak rahatsızlıkları gibi yan etkileri vardır Genellikle diğer ilaçlarla birlikte tedaviye yardımcı olması için verilir.
4- Sakinleştirici ilaçlar: Romatizmal ağrısı olan hastalarda hastalık nedeniyle hastalarda endişe, korku, sıkıntı ve uykusuzluk gibi belirtiler olabilir. Bu gerginlik hastaların ağrı eşiğini düşürerek ağrılarının artmasına yol açar. Bu nedenle özellikle uzun süren ağrısı olan hastalara sakinleştirici ilaçlar verilirse hastaların ağrısı daha kolay ve erkenden düzelmektedir.
5- Vitaminler: Romatizmalı hastalarda gerek beslenme bozukluğuna gerekse hastalığa veya yaşlılığa bağlı olarak bazen vitamin ve iştah artırıcı ilaçlara gereksinim duyulmaktadır. Bu ilaçlar hastanın vücut direncini artırarak kemik ve kasları güçlendirerek tedaviye yardımcı olmaktadırlar.
Fizik tedavi programı
Romatizmalı hastalarda çoğu zaman tedaviye ihtiyaç duyulmaktadır. Fizik tedavi amacıyla kullanılan cihaz ve tedavi şekilleri şunlardır.
1- Elektrik akımları ve romatizma fizik tedavisi: Elektirik akımları alçak, orta ve yüksek frekanslı olmak üzere 3 şekilde romatizmalı hastalarda veya herhangi bir nedenle felç geçirmiş hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Alçak ve orta frekanslı elektirik akımlarının uyarıcı, yüksek frekanslı elektirik akımlarının ısıtıcı özellikleri vardır. Elektrik akımları genellikle ağrılı bölgelere 10-15 dakika süreyle dozu ve frekansı hastaya, hastalığa göre ayarlanarak her gün veya gün aşırı olmak üzere uygulanır. Elektirik akımlarının kan dolaşımını artırıcı, sinir ve kasları uyarıcı, ağrı giderici, ağrı eşiğini yükseltici ve ağrılı bölgede birikmiş sıvıyı dağıtıcı özellikleri vardır. Yüksek frekanslı elektirik akımlarının kasları kemikleri ve bağları kuvvetlendirici etkileri de vardır. Pek çok romatizmal ağrının tedavisinde ve felçlerde elektirik akımları kullanılmaktadır.
2- Isı tedavisi: Isı tedavisi çok eski çağlardan beri romatizmal ağrıların tedavsinde kullanılmaktadır. Özellikle güneş, sıcak sular ve kum tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Fizik tedavi amacıyla romatizmal hastalarda kullanılan ısıtıcı araçlar yüzeysel ve derin ısıtıcı araçlar olmak üzere iki gruptur. Yüzeysel ısıtıcı araçların sıcaklıkları tedavi bölgesinde fazla derine ulaşamaz. Ancak ciltteki bazı sinir uçlarını uyararak etkili olurlar. Derin ısıtıcı araçlardan ultrason yüksek frekanslı ses dalgası veren bir cihazdır. Yüksek frekanslı ses dalgası tedavi bölgesine gönderilirse tedavi bölgesinde ısınma meydana getirir. Ultrasonun etkisi derin dokulara da ulaşarak eklemlein derin kısımlarının ısınmasını sağlar. Isının etkisiyle ağrılı bölgede kas spazmı çözülür, damarlar genişler kan dolaşımı canlanır. Sonuçta hastanın ağrıları azalır.
Gerek elektirik akımları ve gerekse ısıtıcı fizik tedavi araçları gereksiz ve konuyu bilmeyen kişilerce kullanılırsa zararlı olabilen, aksi takdirde herhangi bir zararı olmayan tedavi araçlarıdır.
3- Masaj ve egzersiz: Romatizmal ağrılı hastalarda masaj ve egzersiz sık olarak tavsiye edilmektedir. Masaj, elle veya özel cihazlarla yapılan bir tedavi şeklidir. Uygulandığı dokuları uyararak kasların gevşemesini ve güçlenmesini sağlar. Egzersizlerde genellikle ısı tedavisinden sonra uygulanan bir tedavi olup ekleme komşu kasları güçlendirir, eklem hareket genişliğini artırır. Ayrıca kemikleri kuvvetlendirerek kemik zayıflığı gelişmesini önlerler.
Masaj, bir çok romatizmal hastalıkta kullanılmaktadır. Özellikle bel ve boyun bölgesinin ağrılı rahatsızlıklarında, diğer romatizmal eklem hastalıklarında, felçlerde, eklem ameliyatlarından önce veya sonra, devamlı yatmak zorunda kalan hastalarda gelişen yatak yaralarının tedavisinde, sinir romatizmalarında, varis yaralarının tedavisinde, gerilim başağrılarında ve değişik nedenlerle gelişebilen kas sertleşmelerinde kullanılır. Masaj tedavisinden evvel hasta tedavi konusunda bilgilendirilmelidir. Bazı durumlarda masaj tedavisi zararlı olabilir. Kalp yetmezliğinde, kanama ihtimali olanlarda damar iltihabı varsa, tedavi bölgesinde iltihaplanma, kanser vb. hastalıklar mevcudiyetinde ve hastanın genel durumunun bozuk olduğu durumlarda masaj tedavisi yapı lirken çok dikkatli olunmalıdır.
Egzersiz tedavisi romatizmal hastalıkların tedavisinde sık olarak kullanılan bir yardımcı tedavi şeklidir. Hemen hemen bütün romatizmal eklem, kas ve kemik hastalıklarında egzersiz tedavisi önerilmektedir. Egzersizler kasların kuvvetini, kasılma gücünü, elastikiyetini ve kaslar arası düzgün çalışmayı artırmaktadır. Ayrıca eklemlerin hareket edebilme yeteneğini artırmakta ve ekleme komşu bağlan güçlendirmektedir. Kemikler üzerine de egzersizlerin olumlu etkileri vardır. Hareketsizlik kemiklerdeki kalsiyumun kemikten ayrılmasına neden olur. Egzersizler ise kemiklerin kalsiyum tutmasına yardımcı olarak kemikleri güçlendirir ve kemik zayıflamasını engeller. Ayrıca egzersizlein diğer sistemler üzerine de olumlu etkileri vardır. Egzersiz yapılırsa solunum fonksiyonları ve akciğerin solunum kapasitesi gelişir. Egzersizin kalp üzerine de önemli olumlu etkileri vardır. Sindirim sistemi ve böbreklerde egzersizlerden olumlu yönde etkilenir.
Egzersizler pasif olarak (başkası tarafından yaptırılan), aktif olarak ve dirençli olarak uygulanır. Aktif egzersizleri hasta ve tedaviyi yaptıran birlikte yaparlar. Dirençli egzersizlerde yay, halter veya kum torbası gibi araçlar kullanılarak yapılır. Genel durumu iyi olmayanlarda, sistemik ciddi bir diyalog kurulamayan hastalarda egzersiz tedavisi yapılırken dikkatli olunmalıdır.
4- Çekmetedavisi (Traksiyon): Çekme tedavisi özellikle bel ve boyun ağrılı hastalarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Çekme esasında kaslardaki sertlik azalmakta ve fıtıkların yerine yerleşmesi sağlanbilmektedir. Ayrıca hastaların ağrısı azalmaktadır. Çekme tedavisi esnasında 10-60 kilo arasında bir çekme kuvveti uygulanmakta ve bu hastanın yaşına, kilosuna, hastalığına, hastalığının ağırlığına göre ayarlanmaktadır. Malesef halk arasında da yapılan benzeri çekme tedavilerinde her hastaya aynı kilo ile çekme uygulanmakta ve zararlı olunabilmektedir.
Maniplasyon tedavisi de elle yapılan bel ve boyun ağrılı hastalarda o bölgedeki incinmeyi elle düzeltmeye yarayan bir tedavi şeklidir.
5- Diğer tedavi şekilleri: Diğer tedaviler içinde soğuk tedavisi, laser tedavileri, akupunktur ve biofedback tedavileri bulunmaktadır. Bu tedavi şeküleri de değişik romatizmal hastalıklarda gerektiğinde kullanılmaktadır.
Romatizma Kaplıca Tedavisi
Kaplıca tedavisi şifalı sularla yapılan tedavi demektir. Şifalı su; ısısı, kokusu, tadı ve rengi musluk suyundan farklı olup topraktan çıkan sular demektir. Isısı 20 derecenin altında olanlara içmece, 20 derecenin üzerinde olanlara kaplıca, ılıca veya çermik denilmektedir. Şifalı sular ısılarına, ihtiva ettikleri kimyasal maddelere göre gruplandırılmışlardır. Termal (sıcak), tuzlu, kükürtlü, karbondioksitli ve radyoaktif sular olmak üzere 5 grup kaplıca suyu varır.
Kaplıca sularının nasıl etkili oldukları konusunda değişik çalışmalar yapılmış ve değişik görüşler ileri sürülmüştür. Kaplıca sularının ısısının, ihtiva ettikleri kimyasal maddelerin etkili olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca kaplıca tedavisi esnasında organizmadaki bazı sistemlerin olumlu yönde uyarıldıkları, vücutta morfin benzeri bazı maddelerin ortaya çıktığı ve kısmende kaplıca tedavisinin psikolojik etkisi olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca kaplıcanın bulunduğu ortam ve iklimin olumlu etkileri vardır. Kaplıca tedavisi pek çok hastalıkta tavsiye edilmektedir. Bu hastalıkların bazıları şunlardır.
- Romatizmal hastalıklar (Kireçlenmeler başta olmak üzere, kas romatizmalarında, sinir romatizmalarında, iltihaplı romatizmaların ileri devrelerinde, ortopedik ameliyatlardan sonra gelişen eklem sertliklerinde).
- Sinir sistemi hastalıkları (Yarım felçler, çocuk felci ve beyin felcinde, kas hastalıkları ve kas erimelerinde, kas güçsüzlüklerinde, sinir hastalıklarında).
- Solunum sistemi hastalıklarında (kronik bronşit, astım, amfîzem, kronik boğaz ve ses telleri hastalıklarında.
- Dolaşım sistemi hastalıklarında (Kroner yetmezliklerde, damar sertliklerinde, damar yetmezliklerinde, varis yaralarında, bazı tansiyon düşüklüklerinde ve yüksekliklerinde, kalp düzensizliklerinde) .
- Kan hastalıklarında (kansızlık vb.)
- Mide ve barsak hastalıklarında (dişeti hastalıkları, gastrit ve ülserler, hazımsızlıklar, bazı tür kabızlıklarda, safra kesesi hastalıklarında)
- İdrar yolları ve üreme organları hastalıklarında (Böbrek ve idrar yolları taşlarıda, bazı kısırlık türlerinde, adet düzensizliklerinde)
- Cilt hastalıklarında kaplıca tedavisi tavsiye edilmekte ve hastalar fayda görmektedirler.
Şifalı sularla yapılan tedavi banyo şeklinde, içilerek veya çamur banyosu yada kaplıca suyunun dumanı solunarak yapılmaktadır. Kaplıca tedavisi bazı durumlarda zararlı olabilmektedir. Hastanın genel durumu iyi değilse, başka ciddi bir iç organ hastalığı varsa, kanama veya iç organlarla ilgili bir tıkanma varsa, ciddi damar hastalığı, düzensiz tansiyon yüksekliği varsa ve ciddi kansızlık ve şeker hastalığında kaplıca tedavisi zararlı olabilir, uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Uygulama prensipleri şunlardır.
- Banyoya günde bir kez ve haftada 5 gün girilmelidir.
- Banyolar sabah aç karnına veya hafif bir kahvaltıdan sonra alınmalıdır.
- Banyodan evve tuvalete gidilmelidir.
- Banyo suyunun sıcaklığı 37-38 dereceyi geçmemelidir.
- Suyun içinde fazla hareket edilmemeli ve sakin bir şekilde yatılmalıdır.
- Banyodan sonra iyice kurulanmalı üşütülmemelidir.
- Banyo süresi 20 dakikayı geçmemelidir.
Toplam süre 3-4 haftayı aşmamalıdır.
5- Cerrahi tedavi: Romatizmal eklem hastalıklarında uygulanan tedvailerle beklenen iyilik sağlanamazsa cerrahi girişim ile eklemin hareketliliği sağlanır. Hastanın ağrıları giderilir. Zayıf kaslar kuvvetli olanlar ile desteklenir.
Romatizmal hastalıklarda klinik belirtiler birbirine benzediğinden kesin tanı konulmadan tedavi programına başlanılmamalıdır. Çoğu zaman malesef kesin hastalık sebebi ortaya konulmadan hastalığın belirtilerine yönelik tedavi uygulanmakta ve uygulanan tedaviler hastalığı maskeleyerek kronikleşmesine yol açmaktadır.
Eklem romatizması tedavisi
Romatizmal hastalıkların tedavileri hastalığın dönemine göre farklılık arzeder. Ayrıca hastanın yaşı, hastalığın süresi, şekli, ağırlığı, ve hastanın genel durumuna göre ilaç tedavisi, fizik tedavi programı veya kaplıca tedavisi düzenlenmektedir. Ayrıca vücudun diğer sistemlerini etkileyen romatizmal hastalıklarda diğer branş doktorlarından da yardım istenilmektedir. Tedavi programı 5 gruba ayrılır.
1- Hastanın eğitimi
2- İlaç tedavisi
3- Fizik tedavi programı
4- Kaplıca tedavisi
5- Cerahi tedavi
Hastanın eğitimi: Tedavinin en önemli kısmıdır. Ancak Çoğu zaman hekimlerimiz tarafından ihmal edilmektedir. Diğer tüm hastalıkların tedavisinde olduğu gibi romatizmal hastalıkların tedavisinde de hekim-hasta ilişkisi oldukça önemlidir. Özellikle romatizmal hastalıklarda uzun süreli bir tedavi gerektiği için hastanın hekime güven duyması şarttır. Hastalığın geleceği ve tedavi sonucu hakkında hasta bilgi sahibi edilmelidir. Tedavinin uzun sürebileceği, hemen iyilik beklenilmemesi gerektiği hastaya mutlaka söylenilmelidir. Özellikle bazı ilaçların etkisi geç ortaya çıkmaktadır. Hastanın ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollere dikkatli bir şekilde gelmesi sağlanmalıdır. Hasta günlük yaşantısını, davranışlarını ve beslenmesini hekimin vereceği programa göre ayarlamalıdır. Hastanın sık, sık hekim değiştirip rastgele ilaç kullanması engellenmelidir. İlaçların yan etkileri hatırlatılmalı yan etkiler ortaya çıkarsa hekimi ile diyalog kurması gerektiği mutlaka vurgulanmalıdır.
İlaç tedavisi: Romatizmalı hastalarda genellikle 5 grup ilaç kullanılmaktadır. Bu ilaç grupları şunlardır.
1- Antiromatizmal ilaçlar (Romatizmaya etkili ilaçlar): Romatizma ilaçları kısa sürede etkili ve uzun sürede etkili olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Kısa sürede etkili ilaçlar en sık kullanılan romatizma ilaçları grubudur. Bu gruptaki ilaçların içinde bazı yönleri ile diğerlerinden ayrılan kortizon benzeri ilaçlar vardır. (iltihaplı romatizma tedavisi)
Kısa sürede etkili ilaçlar; Romatizmalı hastalarda kullanıldıklarında eklemlerdeki ağrı, şişlik, sıcaklık gibi belirtileri kısa sürede giderirler. Ancak hastalığın kesin tedavisi üzerinde fazla etkili değildiler. İlaç alındıktan 1-2 saat ila 1-2 gün içinde hastalık belirtileri az veya çok ortadan kalkar. Bu gruptaki ilaçların dozu hastaya ve hastalığa göre ayarlanır. İlacın dozu ne az nede çok fazla olmamalıdır. Genellikle günlük doz 1,2 veya 3 kez olmak üzere ve ağızdan, makattan veya enjeksiyon şeklinde, bazende cilde pomat şeklinde sürülerek uygulanır. Bu gruptaki ilaçların bazı yan etkileri vardır. Bu yan etkilerin içinde en sık rastlanılan mide ve barsak üzerine olan yan etkilerdir. Gastrit, ülser, kabızlık ve ishal yapabilirler. Ayrıca karaciğer, böbrekler, kan hücreleri ve cilt üzerine yan etkileri ortaya çıkabilir. Bazende vücutta su tutulmasına yol açarak şişlik, baş ağrısı, baş dönmesi ve allerjik reaksiyonlara yol açabilirler.
Bu grupta bulunan ve bazı özellikleri nedeniyle diğerlerinden ayrılan steroidler denilen ilaçlar da pratikte sık kullanılan romatizma ilaçlarıdır. Bu ilaçlar oldukça güçlü ilaçlar olup pek çok hastalıkta olduğu gibi romatizmal hastalıklarda da kullanılmaktadırlar. Bu grup ilaçların yan etkileri daha şiddetlidir. Özellikle mide üzerine zarar verirler ve kanamalara yol açabilirler. Kemiklerde zayıflık, tansiyon yükselmesi, şeker hastalığı ortaya çıkarma ve iştah artırma gibi önemli yan etkileri vardır. Yan etkilerinin çokluğuna rağmen bu ilaçlar romatizmal şikayetleri geçici olarak kısa sürede tedavi ettiğinden sık olarak hekimlerimiz ve hastalar tarafından kullanılmaktadır.
Uzun sürede etkisi ortaya çıkan ilaçlar; bazı iltihaplı romatizmal hastalıklarda kullanılmaktadırlar. Bu ilaçlar içinde altın tuzları, sıtma ilaçları gibi ilaçlar vardır. Bu ilaçların etkileri geç ortaya çıkmakta ancak tedavileri daha kalıcı olmaktadırlar. Yalnız bazıları pahalı olan bu ilaçlarında ciddi sayılabilecek bazı yan etkileri ortaya çıkabilmektedir.
2- Ağrı kesici ilaçlar: Romatizmalı hastalarda kullanılan ikinci grup ilaçlar ağrı kesici ilaçlardır. Ağrı kesici ilaçlar çok sık olarak romatizmalı hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu gruptaki ilaçların romatizma ilaçlarına yardımcı olarak romatizmalı hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu gruptaki ilaçların romatizma ilaçlarına yardımcı olarak kullanılması gerekir. Sadece ağrı kesici ilaçların kullanılması hastalığın belirtilerini maskeleyerek hastalığın ilerlemesine sebeb olabilir. Bu grupta bulunan aspirin, novaljin gibi ilaçlar hastalığın ağırlığına göre günde bir, iki veya üç kez verilebilir. Gerek romatizma ilaçları, gerekse ağrı kesici ilaçlar tok karnına ve süt ile verilirse yan etkileri daha az olmaktadır. Ağrı kesici ilaçlan da mide, barsak üzerine, karaciğer, böbrek, kan hücreleri üzerine olumsuz etkileri vardır. (iltihaplı romatizma tedavi)
3- Kas gevşetici ilaçlar: Özellikle kasların yoğun olduğu bölgelerin (bel, boyun, sırt gibi) ağrılı rahatsızlıklarında kas gevşetici ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlarında halsizlik, tansiyon düşüklüğü, mide ve barsak rahatsızlıkları gibi yan etkileri vardır Genellikle diğer ilaçlarla birlikte tedaviye yardımcı olması için verilir.
4- Sakinleştirici ilaçlar: Romatizmal ağrısı olan hastalarda hastalık nedeniyle hastalarda endişe, korku, sıkıntı ve uykusuzluk gibi belirtiler olabilir. Bu gerginlik hastaların ağrı eşiğini düşürerek ağrılarının artmasına yol açar. Bu nedenle özellikle uzun süren ağrısı olan hastalara sakinleştirici ilaçlar verilirse hastaların ağrısı daha kolay ve erkenden düzelmektedir.
5- Vitaminler: Romatizmalı hastalarda gerek beslenme bozukluğuna gerekse hastalığa veya yaşlılığa bağlı olarak bazen vitamin ve iştah artırıcı ilaçlara gereksinim duyulmaktadır. Bu ilaçlar hastanın vücut direncini artırarak kemik ve kasları güçlendirerek tedaviye yardımcı olmaktadırlar.
Fizik tedavi programı
Romatizmalı hastalarda çoğu zaman tedaviye ihtiyaç duyulmaktadır. Fizik tedavi amacıyla kullanılan cihaz ve tedavi şekilleri şunlardır.
1- Elektrik akımları ve romatizma fizik tedavisi: Elektirik akımları alçak, orta ve yüksek frekanslı olmak üzere 3 şekilde romatizmalı hastalarda veya herhangi bir nedenle felç geçirmiş hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Alçak ve orta frekanslı elektirik akımlarının uyarıcı, yüksek frekanslı elektirik akımlarının ısıtıcı özellikleri vardır. Elektrik akımları genellikle ağrılı bölgelere 10-15 dakika süreyle dozu ve frekansı hastaya, hastalığa göre ayarlanarak her gün veya gün aşırı olmak üzere uygulanır. Elektirik akımlarının kan dolaşımını artırıcı, sinir ve kasları uyarıcı, ağrı giderici, ağrı eşiğini yükseltici ve ağrılı bölgede birikmiş sıvıyı dağıtıcı özellikleri vardır. Yüksek frekanslı elektirik akımlarının kasları kemikleri ve bağları kuvvetlendirici etkileri de vardır. Pek çok romatizmal ağrının tedavisinde ve felçlerde elektirik akımları kullanılmaktadır.
2- Isı tedavisi: Isı tedavisi çok eski çağlardan beri romatizmal ağrıların tedavsinde kullanılmaktadır. Özellikle güneş, sıcak sular ve kum tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Fizik tedavi amacıyla romatizmal hastalarda kullanılan ısıtıcı araçlar yüzeysel ve derin ısıtıcı araçlar olmak üzere iki gruptur. Yüzeysel ısıtıcı araçların sıcaklıkları tedavi bölgesinde fazla derine ulaşamaz. Ancak ciltteki bazı sinir uçlarını uyararak etkili olurlar. Derin ısıtıcı araçlardan ultrason yüksek frekanslı ses dalgası veren bir cihazdır. Yüksek frekanslı ses dalgası tedavi bölgesine gönderilirse tedavi bölgesinde ısınma meydana getirir. Ultrasonun etkisi derin dokulara da ulaşarak eklemlein derin kısımlarının ısınmasını sağlar. Isının etkisiyle ağrılı bölgede kas spazmı çözülür, damarlar genişler kan dolaşımı canlanır. Sonuçta hastanın ağrıları azalır.
Gerek elektirik akımları ve gerekse ısıtıcı fizik tedavi araçları gereksiz ve konuyu bilmeyen kişilerce kullanılırsa zararlı olabilen, aksi takdirde herhangi bir zararı olmayan tedavi araçlarıdır.
3- Masaj ve egzersiz: Romatizmal ağrılı hastalarda masaj ve egzersiz sık olarak tavsiye edilmektedir. Masaj, elle veya özel cihazlarla yapılan bir tedavi şeklidir. Uygulandığı dokuları uyararak kasların gevşemesini ve güçlenmesini sağlar. Egzersizlerde genellikle ısı tedavisinden sonra uygulanan bir tedavi olup ekleme komşu kasları güçlendirir, eklem hareket genişliğini artırır. Ayrıca kemikleri kuvvetlendirerek kemik zayıflığı gelişmesini önlerler.
Masaj, bir çok romatizmal hastalıkta kullanılmaktadır. Özellikle bel ve boyun bölgesinin ağrılı rahatsızlıklarında, diğer romatizmal eklem hastalıklarında, felçlerde, eklem ameliyatlarından önce veya sonra, devamlı yatmak zorunda kalan hastalarda gelişen yatak yaralarının tedavisinde, sinir romatizmalarında, varis yaralarının tedavisinde, gerilim başağrılarında ve değişik nedenlerle gelişebilen kas sertleşmelerinde kullanılır. Masaj tedavisinden evvel hasta tedavi konusunda bilgilendirilmelidir. Bazı durumlarda masaj tedavisi zararlı olabilir. Kalp yetmezliğinde, kanama ihtimali olanlarda damar iltihabı varsa, tedavi bölgesinde iltihaplanma, kanser vb. hastalıklar mevcudiyetinde ve hastanın genel durumunun bozuk olduğu durumlarda masaj tedavisi yapı lirken çok dikkatli olunmalıdır.
Egzersiz tedavisi romatizmal hastalıkların tedavisinde sık olarak kullanılan bir yardımcı tedavi şeklidir. Hemen hemen bütün romatizmal eklem, kas ve kemik hastalıklarında egzersiz tedavisi önerilmektedir. Egzersizler kasların kuvvetini, kasılma gücünü, elastikiyetini ve kaslar arası düzgün çalışmayı artırmaktadır. Ayrıca eklemlerin hareket edebilme yeteneğini artırmakta ve ekleme komşu bağlan güçlendirmektedir. Kemikler üzerine de egzersizlerin olumlu etkileri vardır. Hareketsizlik kemiklerdeki kalsiyumun kemikten ayrılmasına neden olur. Egzersizler ise kemiklerin kalsiyum tutmasına yardımcı olarak kemikleri güçlendirir ve kemik zayıflamasını engeller. Ayrıca egzersizlein diğer sistemler üzerine de olumlu etkileri vardır. Egzersiz yapılırsa solunum fonksiyonları ve akciğerin solunum kapasitesi gelişir. Egzersizin kalp üzerine de önemli olumlu etkileri vardır. Sindirim sistemi ve böbreklerde egzersizlerden olumlu yönde etkilenir.
Egzersizler pasif olarak (başkası tarafından yaptırılan), aktif olarak ve dirençli olarak uygulanır. Aktif egzersizleri hasta ve tedaviyi yaptıran birlikte yaparlar. Dirençli egzersizlerde yay, halter veya kum torbası gibi araçlar kullanılarak yapılır. Genel durumu iyi olmayanlarda, sistemik ciddi bir diyalog kurulamayan hastalarda egzersiz tedavisi yapılırken dikkatli olunmalıdır.
4- Çekmetedavisi (Traksiyon): Çekme tedavisi özellikle bel ve boyun ağrılı hastalarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Çekme esasında kaslardaki sertlik azalmakta ve fıtıkların yerine yerleşmesi sağlanbilmektedir. Ayrıca hastaların ağrısı azalmaktadır. Çekme tedavisi esnasında 10-60 kilo arasında bir çekme kuvveti uygulanmakta ve bu hastanın yaşına, kilosuna, hastalığına, hastalığının ağırlığına göre ayarlanmaktadır. Malesef halk arasında da yapılan benzeri çekme tedavilerinde her hastaya aynı kilo ile çekme uygulanmakta ve zararlı olunabilmektedir.
Maniplasyon tedavisi de elle yapılan bel ve boyun ağrılı hastalarda o bölgedeki incinmeyi elle düzeltmeye yarayan bir tedavi şeklidir.
5- Diğer tedavi şekilleri: Diğer tedaviler içinde soğuk tedavisi, laser tedavileri, akupunktur ve biofedback tedavileri bulunmaktadır. Bu tedavi şeküleri de değişik romatizmal hastalıklarda gerektiğinde kullanılmaktadır.
Romatizma Kaplıca Tedavisi
Kaplıca tedavisi şifalı sularla yapılan tedavi demektir. Şifalı su; ısısı, kokusu, tadı ve rengi musluk suyundan farklı olup topraktan çıkan sular demektir. Isısı 20 derecenin altında olanlara içmece, 20 derecenin üzerinde olanlara kaplıca, ılıca veya çermik denilmektedir. Şifalı sular ısılarına, ihtiva ettikleri kimyasal maddelere göre gruplandırılmışlardır. Termal (sıcak), tuzlu, kükürtlü, karbondioksitli ve radyoaktif sular olmak üzere 5 grup kaplıca suyu varır.
Kaplıca sularının nasıl etkili oldukları konusunda değişik çalışmalar yapılmış ve değişik görüşler ileri sürülmüştür. Kaplıca sularının ısısının, ihtiva ettikleri kimyasal maddelerin etkili olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca kaplıca tedavisi esnasında organizmadaki bazı sistemlerin olumlu yönde uyarıldıkları, vücutta morfin benzeri bazı maddelerin ortaya çıktığı ve kısmende kaplıca tedavisinin psikolojik etkisi olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca kaplıcanın bulunduğu ortam ve iklimin olumlu etkileri vardır. Kaplıca tedavisi pek çok hastalıkta tavsiye edilmektedir. Bu hastalıkların bazıları şunlardır.
- Romatizmal hastalıklar (Kireçlenmeler başta olmak üzere, kas romatizmalarında, sinir romatizmalarında, iltihaplı romatizmaların ileri devrelerinde, ortopedik ameliyatlardan sonra gelişen eklem sertliklerinde).
- Sinir sistemi hastalıkları (Yarım felçler, çocuk felci ve beyin felcinde, kas hastalıkları ve kas erimelerinde, kas güçsüzlüklerinde, sinir hastalıklarında).
- Solunum sistemi hastalıklarında (kronik bronşit, astım, amfîzem, kronik boğaz ve ses telleri hastalıklarında.
- Dolaşım sistemi hastalıklarında (Kroner yetmezliklerde, damar sertliklerinde, damar yetmezliklerinde, varis yaralarında, bazı tansiyon düşüklüklerinde ve yüksekliklerinde, kalp düzensizliklerinde) .
- Kan hastalıklarında (kansızlık vb.)
- Mide ve barsak hastalıklarında (dişeti hastalıkları, gastrit ve ülserler, hazımsızlıklar, bazı tür kabızlıklarda, safra kesesi hastalıklarında)
- İdrar yolları ve üreme organları hastalıklarında (Böbrek ve idrar yolları taşlarıda, bazı kısırlık türlerinde, adet düzensizliklerinde)
- Cilt hastalıklarında kaplıca tedavisi tavsiye edilmekte ve hastalar fayda görmektedirler.
Şifalı sularla yapılan tedavi banyo şeklinde, içilerek veya çamur banyosu yada kaplıca suyunun dumanı solunarak yapılmaktadır. Kaplıca tedavisi bazı durumlarda zararlı olabilmektedir. Hastanın genel durumu iyi değilse, başka ciddi bir iç organ hastalığı varsa, kanama veya iç organlarla ilgili bir tıkanma varsa, ciddi damar hastalığı, düzensiz tansiyon yüksekliği varsa ve ciddi kansızlık ve şeker hastalığında kaplıca tedavisi zararlı olabilir, uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Uygulama prensipleri şunlardır.
- Banyoya günde bir kez ve haftada 5 gün girilmelidir.
- Banyolar sabah aç karnına veya hafif bir kahvaltıdan sonra alınmalıdır.
- Banyodan evve tuvalete gidilmelidir.
- Banyo suyunun sıcaklığı 37-38 dereceyi geçmemelidir.
- Suyun içinde fazla hareket edilmemeli ve sakin bir şekilde yatılmalıdır.
- Banyodan sonra iyice kurulanmalı üşütülmemelidir.
- Banyo süresi 20 dakikayı geçmemelidir.
Toplam süre 3-4 haftayı aşmamalıdır.
5- Cerrahi tedavi: Romatizmal eklem hastalıklarında uygulanan tedvailerle beklenen iyilik sağlanamazsa cerrahi girişim ile eklemin hareketliliği sağlanır. Hastanın ağrıları giderilir. Zayıf kaslar kuvvetli olanlar ile desteklenir.
Eklem Sertligi ve Eklem Kontrakturu
Eklem Sertliği (Kontraktürler)
Bir eklemin hareketlerinin bir veya birden fazla yöne olmak üzere doğuştan veya sonradan olma nedenlerle kısıtlanması demektir. Doğuştan olanlar genellikle birden fazla eklemde olurlar. Sonradan olma eklem sertliklerinin bir çok nedeni vardır.
Ciddi cilt yaralamaları ve yanıklardan sonra, romatizmal hastalıklar, kireçlenmeler, eklem ve ekleme komşu bölgelerin iltihabi hastalıkları ve ekleme yönelik darbeleri takiben ve özellikle kırık, çıkık veya başka nedenlere bağlı olarak yapılan eklem ameliyatlarını takiben eklemlerin alçıya alınması ve hareketsiz kalması ile eklemlerde sertlikler gelişmektedir. Bazende değişik nedenlere bağlı olarak gelişen felçlerden sonra felçli kol ve bacaklarda eklem sertlikleri gelişebilmektedir.
Tedavi; önemli olan eklem sertliğinin gelişiminin önlenilme-sidir. Eklemler hiç bir zaman gereğinden uzun süre hareketsiz bırakılmamalıdır. Çünkü eklemler hareketsizliği hiç sevmeyen yapılardır. Kısa sürede hareketsiz bırakılan eklemde sertlik gelişir. Felç geçiren hastalarda da mümkün olduğu kadar erkenden eklemlere hareket yaptırılmalıdır.
Eklem Kontraktürü tedavisi
Eklem sertliği geliştikten sonra eklemi gevşeten ağrı kesici, kas gevşetici ve antiromatizmal ilaçlar kullanılır. Fizik tedavi araçları içinde ısıtıcılar ile masaj ve egzersiz eklem sertliklerinin tedavisinde oldukça etkilidir. Özellikle eklemi açmaya yönelik gerici egzersizler fayda sağlar. İnatçı vakalarda cerrahi olarak eklem sertliği giderilir. Gerekirse metal protez takılarak eklemin hareketliliği sağlanır.
Travmalarla Oluşan Kas Hastalıkları
Kasların darbelerle oluşan hastalıkları düşme, burkulma, çarpma, tekmelenme ve kesici aletlerle yaralanma sonucu meydana gelebilir. Vücut dışından gelen darbeler yanında şiddetli kas kasılmaları sonucunda da kaslar zarar görebilir. Darbenin şiddetine göre kaslarda geçici fonksiyon kaybı, kanama, şişlik yada kas liflerinde ezilme veya kopmalar gelişebilir. Darbelerle oluşan kas rahatsızlıkları şunlardır.
1- Kas ezilmeleri ve kas zorlanmaları
Kas ezilmeleri, genellikle hafif ve vücut dışından gelen travmlarla olur. Kas zorlanmaları ise şiddetli kas kasılmalarından sonra görülür. Ezilme ve zorlanmalardan sonra geçici bir süre fonksiyon kaybı ve ağrı olur. Hareket yapmak zorlaşır. Ağrı devamlı olup kasılmalar sırasında daha da artar. Bazen darbe bölgesinde şişlik ve morarma bulunur. Kas bir süre sonra kaybettiği fonksiyonunu kazanır. Ancak darbe sinirlerde zedelenme meydana getirmişse kalıcı kas zayıflığı olabilir.
Kasın en rahat ettiği pozisyonda kas dinlendirilir. İlaçlar ile birlikte soğuk veya sıcak tatbik edilir. Hafif masaj ve zorlayıcı olmayan egzersizler yaptırılır.
2- Kas yırtılmaları ve kas hastalığı
Vücut içi veya dışından gelen ağır darbelerden sonra gelişir. Çoğu zaman sporcularda ani ve zorlayıcı hareketlerde gevşemesi gereken kas gevşemez ise ve şişman kişilerde ters bir hareketten sonra ortaya çıkar. Kesici aletler ile veya fizik tedavi esnasında germeler sonucunda kas yırtılabilir. Bazende aşırı yorgunluklardan sonra kaslar yırtılabilir.
Kas yırtılması, bölgesel veya genel olabilir .Yırtılmanın ağırlı ğına göre kas gücünde azalma, şişlik ve morarma olabilir.
Tedavi, istirahat, ilaç, fizik tedavi, masaj ve egzersiz ile sağlanır. Özellikle ağrılı dönemde kası germeyen egzersizler sonrada kasın elastiyetini artıran egzersizler önerilir.
3- Kas içi kanamaları ve kas hastalıkları belirtileri
Kaslara yönelik ciddi darbeler, kas içindeki damarların lokal veya sistemik hastalıkları ve bazı kan hastalıklarına bağlı olarak kas içi kanamalar gelişebilir. Kanamalar ufak veya büyük çürükler yada hematomlarla kendilerini belli ederler. Büyük kanamalarda etraftaki sinirlerde sıkışarak daha ciddi ağrılar ortaya çıkabilir. Çoğu zaman kanama bölgesindeki kan yavaş yavaş temizlenir.
Başlangıçta soğuk kompresler, antiromatizmal ilaçlar ve fizik araçları kullanılır. Bandaj faydalıdır. Gerekirse kanama bölgesi boşaltılır.
4- Kas fıtıkları ve kas sinir hastalıkları
Bazen kasların şiddetli zorlamalarını takiben kası örten örtüden kas dışarı doğru fıtıklaşır. Fıtıklaşmanın derecesine göre şişlik ve ağrılar oluşur.
5- Kas kireçlenmeleri
Kasların devamlı darbelere maruz kalması sonucunda kaslarda bölgesel kireçlenmeler ortaya çıkabilir. Özellikle ekleme komşu olan kireçlenmeler eklem hareketlerini sınırlarlar.
Fizik tedavi araçları bazı kireçlenmelerin giderilmesinde etkilidir. Ağır kireçlenmelerde ameliyat gerekir.
Bir eklemin hareketlerinin bir veya birden fazla yöne olmak üzere doğuştan veya sonradan olma nedenlerle kısıtlanması demektir. Doğuştan olanlar genellikle birden fazla eklemde olurlar. Sonradan olma eklem sertliklerinin bir çok nedeni vardır.
Ciddi cilt yaralamaları ve yanıklardan sonra, romatizmal hastalıklar, kireçlenmeler, eklem ve ekleme komşu bölgelerin iltihabi hastalıkları ve ekleme yönelik darbeleri takiben ve özellikle kırık, çıkık veya başka nedenlere bağlı olarak yapılan eklem ameliyatlarını takiben eklemlerin alçıya alınması ve hareketsiz kalması ile eklemlerde sertlikler gelişmektedir. Bazende değişik nedenlere bağlı olarak gelişen felçlerden sonra felçli kol ve bacaklarda eklem sertlikleri gelişebilmektedir.
Tedavi; önemli olan eklem sertliğinin gelişiminin önlenilme-sidir. Eklemler hiç bir zaman gereğinden uzun süre hareketsiz bırakılmamalıdır. Çünkü eklemler hareketsizliği hiç sevmeyen yapılardır. Kısa sürede hareketsiz bırakılan eklemde sertlik gelişir. Felç geçiren hastalarda da mümkün olduğu kadar erkenden eklemlere hareket yaptırılmalıdır.
Eklem Kontraktürü tedavisi
Eklem sertliği geliştikten sonra eklemi gevşeten ağrı kesici, kas gevşetici ve antiromatizmal ilaçlar kullanılır. Fizik tedavi araçları içinde ısıtıcılar ile masaj ve egzersiz eklem sertliklerinin tedavisinde oldukça etkilidir. Özellikle eklemi açmaya yönelik gerici egzersizler fayda sağlar. İnatçı vakalarda cerrahi olarak eklem sertliği giderilir. Gerekirse metal protez takılarak eklemin hareketliliği sağlanır.
Travmalarla Oluşan Kas Hastalıkları
Kasların darbelerle oluşan hastalıkları düşme, burkulma, çarpma, tekmelenme ve kesici aletlerle yaralanma sonucu meydana gelebilir. Vücut dışından gelen darbeler yanında şiddetli kas kasılmaları sonucunda da kaslar zarar görebilir. Darbenin şiddetine göre kaslarda geçici fonksiyon kaybı, kanama, şişlik yada kas liflerinde ezilme veya kopmalar gelişebilir. Darbelerle oluşan kas rahatsızlıkları şunlardır.
1- Kas ezilmeleri ve kas zorlanmaları
Kas ezilmeleri, genellikle hafif ve vücut dışından gelen travmlarla olur. Kas zorlanmaları ise şiddetli kas kasılmalarından sonra görülür. Ezilme ve zorlanmalardan sonra geçici bir süre fonksiyon kaybı ve ağrı olur. Hareket yapmak zorlaşır. Ağrı devamlı olup kasılmalar sırasında daha da artar. Bazen darbe bölgesinde şişlik ve morarma bulunur. Kas bir süre sonra kaybettiği fonksiyonunu kazanır. Ancak darbe sinirlerde zedelenme meydana getirmişse kalıcı kas zayıflığı olabilir.
Kasın en rahat ettiği pozisyonda kas dinlendirilir. İlaçlar ile birlikte soğuk veya sıcak tatbik edilir. Hafif masaj ve zorlayıcı olmayan egzersizler yaptırılır.
2- Kas yırtılmaları ve kas hastalığı
Vücut içi veya dışından gelen ağır darbelerden sonra gelişir. Çoğu zaman sporcularda ani ve zorlayıcı hareketlerde gevşemesi gereken kas gevşemez ise ve şişman kişilerde ters bir hareketten sonra ortaya çıkar. Kesici aletler ile veya fizik tedavi esnasında germeler sonucunda kas yırtılabilir. Bazende aşırı yorgunluklardan sonra kaslar yırtılabilir.
Kas yırtılması, bölgesel veya genel olabilir .Yırtılmanın ağırlı ğına göre kas gücünde azalma, şişlik ve morarma olabilir.
Tedavi, istirahat, ilaç, fizik tedavi, masaj ve egzersiz ile sağlanır. Özellikle ağrılı dönemde kası germeyen egzersizler sonrada kasın elastiyetini artıran egzersizler önerilir.
3- Kas içi kanamaları ve kas hastalıkları belirtileri
Kaslara yönelik ciddi darbeler, kas içindeki damarların lokal veya sistemik hastalıkları ve bazı kan hastalıklarına bağlı olarak kas içi kanamalar gelişebilir. Kanamalar ufak veya büyük çürükler yada hematomlarla kendilerini belli ederler. Büyük kanamalarda etraftaki sinirlerde sıkışarak daha ciddi ağrılar ortaya çıkabilir. Çoğu zaman kanama bölgesindeki kan yavaş yavaş temizlenir.
Başlangıçta soğuk kompresler, antiromatizmal ilaçlar ve fizik araçları kullanılır. Bandaj faydalıdır. Gerekirse kanama bölgesi boşaltılır.
4- Kas fıtıkları ve kas sinir hastalıkları
Bazen kasların şiddetli zorlamalarını takiben kası örten örtüden kas dışarı doğru fıtıklaşır. Fıtıklaşmanın derecesine göre şişlik ve ağrılar oluşur.
5- Kas kireçlenmeleri
Kasların devamlı darbelere maruz kalması sonucunda kaslarda bölgesel kireçlenmeler ortaya çıkabilir. Özellikle ekleme komşu olan kireçlenmeler eklem hareketlerini sınırlarlar.
Fizik tedavi araçları bazı kireçlenmelerin giderilmesinde etkilidir. Ağır kireçlenmelerde ameliyat gerekir.
Gogus Agrisi Sag ve Sol Goguste Agri
Göğüs Ağrısı, Sağ ve Sol Göğüste Ağrı
Göğüs ağrısı yapan önemli hastalıklar şunlardır.
a- Kas romatizması: Göğüs kaslarını etkileyen kas romatizması her yaşta sık görülen ve kalp hastalıklarına bağlı ağrılarla karışabilen çoğu zamanda hastayı oldukça endişelendiren bir rahatsızlıktır. Sol veya sağ tarafta özellikle istirahatte gelen, stres, soğuk ve yorgunlukla artan kunt bazende bıçak saplanır gibi bir ağrı söz konusudur. Sol tarafta olunca hasta endişelenir. Eğer ailede birisi kalp hastalığı nedeniyle ölmüş ise hasta daha da korkar. Gece hasta kendini dinlemeye başlayınca ağrıları artar. Değişik doktorlara gider ancak yinede kalbinde bir şey olmadığına tam olarak inandırılamaz.
b- Kalp hastalıkları ve göğüs ağrı; Göğüs ağrısı yapan nedenler içinde ileri yaşlarda görülen önemli bir gruptur. Ağrı genellikle hasta bir iş yaparken ortaya çıkar. Şiddetli bir ağrı olup göğüs kemiği arkasına yerleşir. Sol omuz ve kola yaydır. Çoğu zaman çekilen kalp fi-limleri ve grafikleri ile kesin tanı konulur. Ağrının istirahatte de-ğilde faaliyet halinde iken gelmesi kas romatizmasından ayırıcı çok önemli bir farkıdır.
c- Akciğer hastalıkları: Orta ve ileri yaşlarda akciğerlerde gelişebilen tümörler, akciğer iltihapları, akciğer veremi ve solunum yplları hastalıkları da göğüs ağrısı yapabilirler.
d- Safra kesesi hastalıkları, mide, oniki parmak barsağı hastalıkları ve pankreas hastalıkları da göğüs ağrısı ile hastayı hekime getirebilir. Genellikle bazı eşlik eden belirtiler vardır.
e- Boyun kireçlenmeleri ve boyun fıtıkları da omuzlara ve bazende göğüse vurabilen ağrılara yol açabilirler.
f- Sinir iltihapları ve göğüste ağrı: Kaburgaların arasındaki sinirlerin iltihaplanmaları sinir boyunca yayılan ağrı oluştururlar.
g- Sırt kemiklerinin kireçlenmesi, erimeleri ve tümörleri ile göğüs kemiklerinin şekil bozuklukları da ağrı nedeni olabilirler.
h- Tietze hastalığı: Nadir görülen bir hastalık olup göğüste Şişliklerle karakterizedir.
Göğüs ağrısı yapan önemli hastalıklar şunlardır.
a- Kas romatizması: Göğüs kaslarını etkileyen kas romatizması her yaşta sık görülen ve kalp hastalıklarına bağlı ağrılarla karışabilen çoğu zamanda hastayı oldukça endişelendiren bir rahatsızlıktır. Sol veya sağ tarafta özellikle istirahatte gelen, stres, soğuk ve yorgunlukla artan kunt bazende bıçak saplanır gibi bir ağrı söz konusudur. Sol tarafta olunca hasta endişelenir. Eğer ailede birisi kalp hastalığı nedeniyle ölmüş ise hasta daha da korkar. Gece hasta kendini dinlemeye başlayınca ağrıları artar. Değişik doktorlara gider ancak yinede kalbinde bir şey olmadığına tam olarak inandırılamaz.
b- Kalp hastalıkları ve göğüs ağrı; Göğüs ağrısı yapan nedenler içinde ileri yaşlarda görülen önemli bir gruptur. Ağrı genellikle hasta bir iş yaparken ortaya çıkar. Şiddetli bir ağrı olup göğüs kemiği arkasına yerleşir. Sol omuz ve kola yaydır. Çoğu zaman çekilen kalp fi-limleri ve grafikleri ile kesin tanı konulur. Ağrının istirahatte de-ğilde faaliyet halinde iken gelmesi kas romatizmasından ayırıcı çok önemli bir farkıdır.
c- Akciğer hastalıkları: Orta ve ileri yaşlarda akciğerlerde gelişebilen tümörler, akciğer iltihapları, akciğer veremi ve solunum yplları hastalıkları da göğüs ağrısı yapabilirler.
d- Safra kesesi hastalıkları, mide, oniki parmak barsağı hastalıkları ve pankreas hastalıkları da göğüs ağrısı ile hastayı hekime getirebilir. Genellikle bazı eşlik eden belirtiler vardır.
e- Boyun kireçlenmeleri ve boyun fıtıkları da omuzlara ve bazende göğüse vurabilen ağrılara yol açabilirler.
f- Sinir iltihapları ve göğüste ağrı: Kaburgaların arasındaki sinirlerin iltihaplanmaları sinir boyunca yayılan ağrı oluştururlar.
g- Sırt kemiklerinin kireçlenmesi, erimeleri ve tümörleri ile göğüs kemiklerinin şekil bozuklukları da ağrı nedeni olabilirler.
h- Tietze hastalığı: Nadir görülen bir hastalık olup göğüste Şişliklerle karakterizedir.
Cene Agrilari ve Cene Kemigi Agrisi
Çene Ağrısı ve Çene Kemiği Ağrısı
Çene ekleminde ağrı oluşturan bazı hastalıklar şunlardır.
a- Travmalar: Çene eklemine rastlayan hafif veya şiddetli darbeler çene ekleminde bozulmaya ve ağrıya yol açabilir. Ağrı bazen darbelerden hemen sonra bazen de ileri dönemlerde ortaya çıkar.
b- Çene ekleminin yangılı romatizmal hastalıkları: Yangılı romatizmal hastalıklar bazen çene eklemini etkileyebilirler. Bunların içinde çocukluk romatoid artriti en önemlisidir. Romatizma, çene ekleminin yapısını bozarak eklem hareketlerinde sınırlılık ve ağrıya yol açar.
c- Çene eklemi kireçlenmesi: Yaşlanmaya bağlı olarak veya doğumsal olarak oluşan çene ekleminin yapı veya şekil bozukluklarına bağlı olarak çene ekleminde kireçlenme görülebilir. Ba-zende çene eklemine rastlayan darbelerden sonra kireçlenme gelişebilir. Sebep ne olursa olsun çene eklemi kireçlenmelerinde çene ekleminin açılması zorlaşır. Özellikle ilk hareketler zor ve ağrılıdır. Bir süre çene hareket ettikten sonra eklem hareketleri açılır ve ağrı azalır.
d- Doğumsal yapı ve şekil bozuklukları ve çene kulak ağrısı: Çene ekleminin doğumsal yapı bozuklukları sonucu tekrarlayan çıkıklar olabilir. Çıkıklar bazen kolayca yerine gelebilir. Bazende gelmez. İleri dönemlerde eklemde kireçlenme gelişebilir.
e- Çene eMeminin iltihaplan ve tümörleri, çene altında ağrı: Çene ekleminin iltihaplanmaları ile iyi ve kötü huylu tümörleri de çene eklemini etkileyerek ağrılara yol açabilir. Tedavi çoğu zaman cerrahidir.
f- Kulak iltihapları ve çenede ağrı: iç kulak veya orta kulak iltihapları da bazen çene eklemi ağrısı şeklinde zannedilebilir.
g- Hekimlerin yanlış müdahelesi sonucu da bazen çene eklemi zedelenebilir. Özellikle kulak, burun, boğaz ameliyatlarında çene eklemi zarar görebilmektedir. Zarar gören eklemde ileri dönemlerde kireçlenme gelişir.
Çene ekleminde ağrı oluşturan bazı hastalıklar şunlardır.
a- Travmalar: Çene eklemine rastlayan hafif veya şiddetli darbeler çene ekleminde bozulmaya ve ağrıya yol açabilir. Ağrı bazen darbelerden hemen sonra bazen de ileri dönemlerde ortaya çıkar.
b- Çene ekleminin yangılı romatizmal hastalıkları: Yangılı romatizmal hastalıklar bazen çene eklemini etkileyebilirler. Bunların içinde çocukluk romatoid artriti en önemlisidir. Romatizma, çene ekleminin yapısını bozarak eklem hareketlerinde sınırlılık ve ağrıya yol açar.
c- Çene eklemi kireçlenmesi: Yaşlanmaya bağlı olarak veya doğumsal olarak oluşan çene ekleminin yapı veya şekil bozukluklarına bağlı olarak çene ekleminde kireçlenme görülebilir. Ba-zende çene eklemine rastlayan darbelerden sonra kireçlenme gelişebilir. Sebep ne olursa olsun çene eklemi kireçlenmelerinde çene ekleminin açılması zorlaşır. Özellikle ilk hareketler zor ve ağrılıdır. Bir süre çene hareket ettikten sonra eklem hareketleri açılır ve ağrı azalır.
d- Doğumsal yapı ve şekil bozuklukları ve çene kulak ağrısı: Çene ekleminin doğumsal yapı bozuklukları sonucu tekrarlayan çıkıklar olabilir. Çıkıklar bazen kolayca yerine gelebilir. Bazende gelmez. İleri dönemlerde eklemde kireçlenme gelişebilir.
e- Çene eMeminin iltihaplan ve tümörleri, çene altında ağrı: Çene ekleminin iltihaplanmaları ile iyi ve kötü huylu tümörleri de çene eklemini etkileyerek ağrılara yol açabilir. Tedavi çoğu zaman cerrahidir.
f- Kulak iltihapları ve çenede ağrı: iç kulak veya orta kulak iltihapları da bazen çene eklemi ağrısı şeklinde zannedilebilir.
g- Hekimlerin yanlış müdahelesi sonucu da bazen çene eklemi zedelenebilir. Özellikle kulak, burun, boğaz ameliyatlarında çene eklemi zarar görebilmektedir. Zarar gören eklemde ileri dönemlerde kireçlenme gelişir.
Bas Agrilari ve Boyun Bas Agrisi
Baş Ağrıları ve Boyun Baş Ağrısı
Baş ağrısı insanlarda sık görülen bir rahatsızlıktır. Baş ağrısı çekmeyen kimse hemen hemen yok gibidir. Baş ağrısı olanların çoğu da hekime gitmeden kendi kendilerine rahatsızlıklarını tedavi etmeye çalışırlar. Baş ağrısı yapan nedenler oldukça fazladır.
a- Migren ve migren benzeri baş ağrıları
Baş ağrılarının önemli bir kısmının sebebi migren ve benzeri baş ağrılarıdır. Bu gruptaki baş ağrılarının sebebi kesin bilinmemekle birlikte suçlanan bazı faktörler vardır. Sebep ne olursa olsun başağrısının ortaya çıkmasından damarlardaki değişiklikler suçlanmaktadır.
Migren, zaman zaman ortaya çıkan belli bir süreden sonra geçen, muhtelif zamanlarda tekrarlayan damarsal bir başağrısıdır.
Ağrılı dönem ortalama 4-12 saat kadar sürer. Genellikle hasta ağrının başlayacağını hisseder. Çoğu zaman öncü belirtiler vardır Migren özellikle hassas ve titiz kişilerde ve kadınlarda görülür Ağrı krizini ortaya çıkaran sebepler içinde kirli hava, bol ışık, gürültü, açlık, fındık, fıstık, çukulata gibi gıdalar, alkol alınması uzun bir uyku ve stres sayılabilir. Depresyon, tansiyon yüksekliği ve bazı ilaçların kullanılması krizlerin sıklığı ve ağırlığını artırabilir. Ağrı ile birlikte bulantı, kusma olabilir. Görme, konuşma ve işitme kusurları, baş dönmesi, el ve ayaklarda uyuşma, terleme ve bitkinlik nöbete eşlik edebilir. Tedavi için değişik ilaçlar kullanılmaktadır.
b- Kas kasılması başağrıları ve mide baş ağrısı
Stres, yorgunluk, soğuk ve rüzgar, basınç değişiklikleri gibi çevre faktörlerine bağlı olarak baş bölgesindeki kaslarda sertleşme ve spazm ortaya çıkar ve ağrıya yol açar. Özellikle alın, şakak, tepe ve ense kasları etkilenir. Kas kasılmasının sebebi bazen de boyun bölgesindeki kireçlenmeler ve boyun fıtıkları olbilir. Gerginliğe bağlı olarak gelişen kas kasılması baş ağrıları, düzelme göstermeden haftalarca devam edebilir. Migrenle birlikte olabilir. Ağrı, özellikle sabahları ve akşama doğru artar, ağrıyla birlikte huzursuzluk ve başta bant şeklinde bir sıkışma vardır. Genellik^ devamlı olup, uykuyu engellemez. Ancak hasta ertesi sabah yine ağrı ile uyanır. Özellikle sakinleştirici ve kas gevşetici ilaçlardan hasta fayda görür.
c- Kafa içindeki yer kaplayan oluşumlar
Kafa boşluğu içinde gelişebilen iyi ve kötü huylu tümörler, kist ve apseler ile kanmalar kafa içi basıncını artırarak baş ağrısına yol açarlar. Uzun süren, ilerleyici ve kol ve bacaklarda hafif veya ağır felç oluşturabilen baş ağrılarında bu grup hastalıklar düşünülmelidir.
d- Sinüzitler
Kafa kemiklerindeki sinüslerin iltihaplanmalarında da başağrıları görülür. Sinüzitlere bağlı ağrılar, özellikle üst solunum yolu hastalıkları ile tekrarlamaya meyillidir. Öne eğilince hasta ağrısının arttığını söyler. Antibiyotik türü ilaçlar ve inatçı vakalarda sinüslerin boşaltılması ile tedavi mümkündür.
e- Sistemik hastalıklar ve göz baş ağrısı
Kansızlık, bazı hormon hastalıkları, kronik akciğer hastalıkları, kalp yetmezliği, bazı sindirim sistemi hastalıkları ve ciddi böbrek hastalıklarında da baş ağrıları ortaya çıkabilir. Esas neden ortaya konduktan sonra nedene yönelik tedavi yapılmalıdır.
f- Boyun kireçlenmeleri ve boyun fıtıkları
İleri yaşlarda görülen ve enseden başa yayılan boyun ve baş ağrılarının çoğunun sebebi boyun bölgesindeki kireçlenmelerdir. Boyun kireçlenmelerinde boyun hareketlerinde sınırlılık, boyun kaslarında sertleşmeler, hareketler esnasında ses duyulması ve bazende kollara yayılan uyuşma şeklinde şikayetler de olabilir. Özellikle sabahları ve akşama doğru ağrılar artar. Hasta hafif boyun hareketleri ile ve masaj ile ağrısının kısmen azaldığını söyler. Röntgen filimleri ile çoğu zaman teşhis kolayca konulur.
Boyun bölgesindeki fıtıklarda boyun kaslarında spazma yol açarak yada kollara veya başa giden sinirlerde sıkışma yaparak boyun ağrısına neden olabilirler. Gerek kireçlenmelerde gerekse fıtıklarda istirahat, ilaç ve fizik tedavi ile şifa sağlanır.
g- Diğerleri
Daha nadir görülen diğer bazı nedenler de baş ağrısı yapabilirler. Bunlar içinde doğum kontrol ilacı kullanılması, kafein alışkanlığı olanlarda kafeinin alınmaması, aşırı yorucu faliyetler, içkiden sonra, adet öncesi dönemlerde ve bazı görme rahatsızlıklarında oluşan baş ağrıları sayılabilir.
Baş ağrısı insanlarda sık görülen bir rahatsızlıktır. Baş ağrısı çekmeyen kimse hemen hemen yok gibidir. Baş ağrısı olanların çoğu da hekime gitmeden kendi kendilerine rahatsızlıklarını tedavi etmeye çalışırlar. Baş ağrısı yapan nedenler oldukça fazladır.
a- Migren ve migren benzeri baş ağrıları
Baş ağrılarının önemli bir kısmının sebebi migren ve benzeri baş ağrılarıdır. Bu gruptaki baş ağrılarının sebebi kesin bilinmemekle birlikte suçlanan bazı faktörler vardır. Sebep ne olursa olsun başağrısının ortaya çıkmasından damarlardaki değişiklikler suçlanmaktadır.
Migren, zaman zaman ortaya çıkan belli bir süreden sonra geçen, muhtelif zamanlarda tekrarlayan damarsal bir başağrısıdır.
Ağrılı dönem ortalama 4-12 saat kadar sürer. Genellikle hasta ağrının başlayacağını hisseder. Çoğu zaman öncü belirtiler vardır Migren özellikle hassas ve titiz kişilerde ve kadınlarda görülür Ağrı krizini ortaya çıkaran sebepler içinde kirli hava, bol ışık, gürültü, açlık, fındık, fıstık, çukulata gibi gıdalar, alkol alınması uzun bir uyku ve stres sayılabilir. Depresyon, tansiyon yüksekliği ve bazı ilaçların kullanılması krizlerin sıklığı ve ağırlığını artırabilir. Ağrı ile birlikte bulantı, kusma olabilir. Görme, konuşma ve işitme kusurları, baş dönmesi, el ve ayaklarda uyuşma, terleme ve bitkinlik nöbete eşlik edebilir. Tedavi için değişik ilaçlar kullanılmaktadır.
b- Kas kasılması başağrıları ve mide baş ağrısı
Stres, yorgunluk, soğuk ve rüzgar, basınç değişiklikleri gibi çevre faktörlerine bağlı olarak baş bölgesindeki kaslarda sertleşme ve spazm ortaya çıkar ve ağrıya yol açar. Özellikle alın, şakak, tepe ve ense kasları etkilenir. Kas kasılmasının sebebi bazen de boyun bölgesindeki kireçlenmeler ve boyun fıtıkları olbilir. Gerginliğe bağlı olarak gelişen kas kasılması baş ağrıları, düzelme göstermeden haftalarca devam edebilir. Migrenle birlikte olabilir. Ağrı, özellikle sabahları ve akşama doğru artar, ağrıyla birlikte huzursuzluk ve başta bant şeklinde bir sıkışma vardır. Genellik^ devamlı olup, uykuyu engellemez. Ancak hasta ertesi sabah yine ağrı ile uyanır. Özellikle sakinleştirici ve kas gevşetici ilaçlardan hasta fayda görür.
c- Kafa içindeki yer kaplayan oluşumlar
Kafa boşluğu içinde gelişebilen iyi ve kötü huylu tümörler, kist ve apseler ile kanmalar kafa içi basıncını artırarak baş ağrısına yol açarlar. Uzun süren, ilerleyici ve kol ve bacaklarda hafif veya ağır felç oluşturabilen baş ağrılarında bu grup hastalıklar düşünülmelidir.
d- Sinüzitler
Kafa kemiklerindeki sinüslerin iltihaplanmalarında da başağrıları görülür. Sinüzitlere bağlı ağrılar, özellikle üst solunum yolu hastalıkları ile tekrarlamaya meyillidir. Öne eğilince hasta ağrısının arttığını söyler. Antibiyotik türü ilaçlar ve inatçı vakalarda sinüslerin boşaltılması ile tedavi mümkündür.
e- Sistemik hastalıklar ve göz baş ağrısı
Kansızlık, bazı hormon hastalıkları, kronik akciğer hastalıkları, kalp yetmezliği, bazı sindirim sistemi hastalıkları ve ciddi böbrek hastalıklarında da baş ağrıları ortaya çıkabilir. Esas neden ortaya konduktan sonra nedene yönelik tedavi yapılmalıdır.
f- Boyun kireçlenmeleri ve boyun fıtıkları
İleri yaşlarda görülen ve enseden başa yayılan boyun ve baş ağrılarının çoğunun sebebi boyun bölgesindeki kireçlenmelerdir. Boyun kireçlenmelerinde boyun hareketlerinde sınırlılık, boyun kaslarında sertleşmeler, hareketler esnasında ses duyulması ve bazende kollara yayılan uyuşma şeklinde şikayetler de olabilir. Özellikle sabahları ve akşama doğru ağrılar artar. Hasta hafif boyun hareketleri ile ve masaj ile ağrısının kısmen azaldığını söyler. Röntgen filimleri ile çoğu zaman teşhis kolayca konulur.
Boyun bölgesindeki fıtıklarda boyun kaslarında spazma yol açarak yada kollara veya başa giden sinirlerde sıkışma yaparak boyun ağrısına neden olabilirler. Gerek kireçlenmelerde gerekse fıtıklarda istirahat, ilaç ve fizik tedavi ile şifa sağlanır.
g- Diğerleri
Daha nadir görülen diğer bazı nedenler de baş ağrısı yapabilirler. Bunlar içinde doğum kontrol ilacı kullanılması, kafein alışkanlığı olanlarda kafeinin alınmaması, aşırı yorucu faliyetler, içkiden sonra, adet öncesi dönemlerde ve bazı görme rahatsızlıklarında oluşan baş ağrıları sayılabilir.
Ayak Agrilari ve Ayak Bilegi Agrisi
Ayak Ağrıları, Ayak Bileği Ağrısı
Araştırıcılar gelişmiş ülke insanlarının yaklaşık % 60-70'inin ayaklarının sağlıklı olmadığını ve ayak ağrılarından yakındıklarını göstermektedir. Bunun nedeni ayakların aşırı zorlanması ve ağır görevlerine rağmen ayaklara gereken ilgiyi göstermemektir.
Ayak ağrılarının % 90'dan fazlasını nedeni yapısal bozukluklar ve zorlanmalardır. Geri kalanı darbeler, iltihaplanmalar, doğuştan şekil bozuklukları ile damar bozukluklarıdır.
Ayakta ağrı meydana getiren hastalıklar şunlardır.
1- Ayak zorlanması
Normal bir ayağın uzun süre ayakta kalmayı gerektirecek işlerden (uzun yol yürüme, ayakta durma gibi) sonra bağlarında zorlanmalar olur ve ayakta ağrı ortaya çıkar. Tedavi ayağın din-lendirilmesi ve ilaç kullanılmakla mümkündür.
2- Ayağın şekil bozuklukları ve ayakta ağrı
Düz tabanlık ayakta en sık görülen yapı ve şekil bozukluğudur. Düz tabanlıkta ayağın taban kavsi azalmış yani ayak düzleş-miştir. Bu durumda ayağa binen vücut ağırlığı iyi dengelenemedi-ği ve iyi dağümadığı için bazı ayak kasları ve bağlarında yüklenmeler ve ağrı ortaya çıkar. Bu hastalar kısa süreli ayakta durmalardan sonra dahi ayak ve bacaklarında ağrı olduğunu ifade ederler. Ağrı dönemde istirahat önerilir. Düz tabanlığın derecesine göre uygun tabanlık ve ayakkabı verilerek düz tabanlığa bağlı ağrılar giderilir. (ayak altı ağrısı)
Ayak tabanının normalden daha çukur olması ise daha nadir görülür. Bu durumdada ayağa fazla ve dengesiz yük bindiğinden ayakta ağrı olur.
Ayağın genellikle doğuştan olan içe veya dışa dönülük gibi şekil bozuklukları da ayak ağrısı nedenidir.
Ayak parmaklarında da zaman zaman şekil bozuklukları olabilir. Çekiç parmak, pençe parmak veya başparmağın içe dönüklüğü gibi parmak şekil bozuklukları da ayak ağrısı yapabilirler.
Yardımcı cihazlarla mevcut şekil bozukluğu asgariye indirilerek hastaların şikayetleri giderilebilir.
3- Ayağın yangılı romatizmal hastalıkları ve ayak parmak ağrısı
Yangılı romatizmal hastalıkların çoğu ayak bileği ve ayak parmak eklemlerini etkiler. Bunların içinde ayak başparmağını çok sık olarak etkileyen gut hastalığının ayrı bir yeri vardır. Yan-gılı romatizmal hastalıklarde ayakta şişlik, kızarıklık ve hassasiyet gibi yangı belirtileri vardır. Tedavi ilaç tedavisi şeklindedir.
4- Travmalar
Değişik sebeplerle ortaya çıkan ayağa yönelik darbeler da ayakta hafif veya ciddi şekilde zedelenmeye yol açarak ayak ağrısı yapabilir.
5- Diğer ağrı yapan nedenler ve ayak tabanında ağrı
Ayak damarları ile ilgili hastalıklar (damar sertliği, tıkanma vb.) ayak kireçlenmeleri ve topuktaki şekil bozuklukları ve topuk kireçlenmeleri ile topuk kirişi hastalıkları da ayak ağrısı nedenleri içindedir.
Ayrıca ayakkabı ile ilgili bazı sorunlarda ayak ağrısı yapabilir. Uygun olmayan dar, yüksek topuklu ve sağlıksız ayakkabılarda ayak ağrısı yapabilirler.
Araştırıcılar gelişmiş ülke insanlarının yaklaşık % 60-70'inin ayaklarının sağlıklı olmadığını ve ayak ağrılarından yakındıklarını göstermektedir. Bunun nedeni ayakların aşırı zorlanması ve ağır görevlerine rağmen ayaklara gereken ilgiyi göstermemektir.
Ayak ağrılarının % 90'dan fazlasını nedeni yapısal bozukluklar ve zorlanmalardır. Geri kalanı darbeler, iltihaplanmalar, doğuştan şekil bozuklukları ile damar bozukluklarıdır.
Ayakta ağrı meydana getiren hastalıklar şunlardır.
1- Ayak zorlanması
Normal bir ayağın uzun süre ayakta kalmayı gerektirecek işlerden (uzun yol yürüme, ayakta durma gibi) sonra bağlarında zorlanmalar olur ve ayakta ağrı ortaya çıkar. Tedavi ayağın din-lendirilmesi ve ilaç kullanılmakla mümkündür.
2- Ayağın şekil bozuklukları ve ayakta ağrı
Düz tabanlık ayakta en sık görülen yapı ve şekil bozukluğudur. Düz tabanlıkta ayağın taban kavsi azalmış yani ayak düzleş-miştir. Bu durumda ayağa binen vücut ağırlığı iyi dengelenemedi-ği ve iyi dağümadığı için bazı ayak kasları ve bağlarında yüklenmeler ve ağrı ortaya çıkar. Bu hastalar kısa süreli ayakta durmalardan sonra dahi ayak ve bacaklarında ağrı olduğunu ifade ederler. Ağrı dönemde istirahat önerilir. Düz tabanlığın derecesine göre uygun tabanlık ve ayakkabı verilerek düz tabanlığa bağlı ağrılar giderilir. (ayak altı ağrısı)
Ayak tabanının normalden daha çukur olması ise daha nadir görülür. Bu durumdada ayağa fazla ve dengesiz yük bindiğinden ayakta ağrı olur.
Ayağın genellikle doğuştan olan içe veya dışa dönülük gibi şekil bozuklukları da ayak ağrısı nedenidir.
Ayak parmaklarında da zaman zaman şekil bozuklukları olabilir. Çekiç parmak, pençe parmak veya başparmağın içe dönüklüğü gibi parmak şekil bozuklukları da ayak ağrısı yapabilirler.
Yardımcı cihazlarla mevcut şekil bozukluğu asgariye indirilerek hastaların şikayetleri giderilebilir.
3- Ayağın yangılı romatizmal hastalıkları ve ayak parmak ağrısı
Yangılı romatizmal hastalıkların çoğu ayak bileği ve ayak parmak eklemlerini etkiler. Bunların içinde ayak başparmağını çok sık olarak etkileyen gut hastalığının ayrı bir yeri vardır. Yan-gılı romatizmal hastalıklarde ayakta şişlik, kızarıklık ve hassasiyet gibi yangı belirtileri vardır. Tedavi ilaç tedavisi şeklindedir.
4- Travmalar
Değişik sebeplerle ortaya çıkan ayağa yönelik darbeler da ayakta hafif veya ciddi şekilde zedelenmeye yol açarak ayak ağrısı yapabilir.
5- Diğer ağrı yapan nedenler ve ayak tabanında ağrı
Ayak damarları ile ilgili hastalıklar (damar sertliği, tıkanma vb.) ayak kireçlenmeleri ve topuktaki şekil bozuklukları ve topuk kireçlenmeleri ile topuk kirişi hastalıkları da ayak ağrısı nedenleri içindedir.
Ayrıca ayakkabı ile ilgili bazı sorunlarda ayak ağrısı yapabilir. Uygun olmayan dar, yüksek topuklu ve sağlıksız ayakkabılarda ayak ağrısı yapabilirler.
Diz Agrisi ve Diz Kapagi Agrilari
Diz Ağrısı ve Diz kapağı ağrıları
Diz eklemi karışık yapıda bir eklem olup günlük hayatta önemli bir görevi vardır. Hayat boyu devamlı vücut ağırlığını taşıdığı için özellikle erkenden dejenerasyon geliştirmeye meyillidir.
Diz ağrısı yapan önemli hastalıklar şunlardır.
1- Yangılı romatizmal hastalıklar ve dizde ağrı
Diz ekleminin içini döşeyen sinoviyal zar yangılı romatizmal hastalıkların seyrinde etkilenir ve zarda şişlik ve eklem sıvısında artma meydana gelir. Ayrıca diz eklemine rastlayan darbelerde eklem zarını zedeleyerek eklem sıvısında artışa yani eklem nezlesine yol açar. Bazı hormonal düzensizlikler, gut hastalığı, mikrobik hastalıklar ve eklem tümörleride sinoviyal zarı etkileyerek eklem sıvısının artmasına yol açar. Sebep ne olursa olsun sinoviyal zarın etkilendiği hastalıklarda eklemde şişlik, hassasiyet, kızarıklık ve eklem hareketlerinde sınırlılık vardır.
Tedavi, sebebe yönelik olup yangılı romatizmal hastalıklar ilaç tedavisine genellikle iyi cevap verirler. Eklemde gelişebilen sertlik içinde akut dönemden sonra fizik tedavi programı uygulanır.
2- Diz ekleminin bağlarının hastalıkları
Diz ekleminde eklemi sağlamlaştıran iç-dış, yan ve çapraz bağlar vardır. Eklem bağları bazı durumlarda zedelenebilir. Özellikle spor sakatlanmalarında, kazalardan sonra ve ileri yaşlarda kireçlenmelerde bağlar zedelenebilir. Bağ zedelenmesi hafif veya ciddi olabilir. Bazen kopmalar dahi olabilir. Zedelenmenin ağırlığına göre eklemde ağrı, kuvvetsizlik ve eklemde şekil bozuklukları görülür.
Tedavi, ağrılı dönemde istirahat ilaç tedavisi, bandajlama ve ekirse ameliyat iledir. Fizik tedavi araçları gerek ameliyat öncesi gerekse ameliyattan sonra kullanılırsa hastaların şikayetleri giderilir.
3- Meniskus lezyonları ve diz arkası ağrısı
Diz ekleminde bulunan meniskuslar eklemin esnekliğini, kayganlığını, dayanıklılığını artıran yapılardır. Meniskuslar eklem sıvısı ile beslenirler. Kolay zedelenirler. Meniskus zedelenmeleri, meniskus kireçlenmeleri, doğuştan veya sonradan olma meniskus kistleri diz ekleminde ağrıya yol açarlar.
Meniskus zedelenmesi travmalar sonucu ortaya çıkar. Gençlerde ve sporcularda sıktır. İleri yaşlarda da nadiren görülür. Genellikle ani ve şiddetli bir diz travmasını takiben görülür. Klinik olarak eklemde ağrı, şişlik, hassasiyet, dizin boşalması ve kilitlenme gibi belirtiler görülür. Bazı özel muayene testleri ile meniskus zedelenmelerinin tanısı konulur. Diğer meniskus hastalıklarında da benzer şikayetler söz konusudur.
Meniskus hastalıklarında hastaya istirahat önerilir. İlaç tedavisi ile birlikte fizik tedavi uygulanır. Bazı meniskuslar maniplas-yonla başarılı bir şekilde düzeltilir. Özellikle diz kaslarının güçlendirilmesi meniskus hastalıklarının tedavisinde çok önemlidir. Tedaviye cevap vermeyen hastalarda ameliyatla meniskus tamamen çıkarılır.
4- Diz kireçlenmesi ve diz ağrı
Diz eklemi kireçlenmesi ileri yaşlarda en sık görülen diz ağrısı nedenidir. Kireçlenme bacak ve uyluk kemikleri ile uyluk ve diz kapağı kemikleri arasında olabilir. Kireçlenmelerde ilk belirti azdan çoğa doğru yavaş yavaş artan ağrılardır. Ağrı dizin ön, arka veya yan bölümlerinde olabilir. Ağrı önceleri istirahatte iken ileri dönemlerde devamlı bir hal alır. Hastaların yürüme esnasında ilk adımları çok ağrılıdır. Bir süre hareket edince ağrılar kısmen azalır. Uzun süre yürüyünce tekrar ağrılar artar. Hastalık ilerledikçe hastanın merdiven inip çıkması, tuvalete oturması, namazını kılması zorlaşır. Bazı günlük işlerini oturarak yapar hale gelir. Hasta dizini bükmedikçe olay daha da ilerler. Sonuçta diz hiç bükülemez bir hale gelir. Eklemde ağrı ve hareket zorluğu yanında hareketler esnasında ses duyulması, zaman zaman şişlik, diz kaslarının zayıflaması, dizde şekil bozukluğu ve çarpıklıklar gibi belirtilerde ortaya çıkar.
Röntgende eklem aralığının daraldığı veya tamamen kapandığı, yeni kemik çıkıntılarının oluştuğu, kemiklerin zayıfladığı ve şekil bozukluklarının geliştiği görülür.
Tedavi; ilaç, fizik tedavi ve ağrılı dönemde istirahat şeklindedir. Kaplıca oldukça faydalıdır. Özellikle diz kaslarını güçlendiren egzersizler çok önemli olup vücut ağırlığını kaslar taşırsa ekleme binen yük azalacağı için hem hastanın şikayetleri azalır hem de kireçlenme ilerlemez. İleri derecede kireçlenme olan ve tedavi ile düzelmeyen hastalarda ameliyat önerilir.
5- Diz kasının hastalıkları
Dize komşu olan ve ayakta durmamıza yardımcı olan bacak kaslarının sonradan olma veya doğuştan olma bazı rahatsızlıkları kasta güçsüzlük ve diz ekleminde zorlanmaya yol açarak ağrı nedeni olabilmektedir. Tedavi, diz kaslarının fizik tedavi ve egzersizler ile güçlendirilmesi ile mümkündür.
6- Diz kapağı hastalıkları
Diz kapağının doğuştan olma şekil bozuklukları, çıkıkları ve sonradan darbelere bağlı olarak oluşan incinmeleri diz ağrısına yol açabilir. Tedavi, egzersiz ve çoğu zamanda ameliyat iledir.
7- Diz iltihaplanmaları ve diz ağrılar
Özellikle tüberküloz (verem) ve bel soğukluğu mikrobu diz ekleminde hastalığa yol açabilir. Diğer bazı iltihap mikroplarıda dizde iltihaplanmaya yol açabilir. Tedavi ilaç ile mümkündür. Eklemde sertlik gelişirse fizik tedavi araçları ve egzersizlerden faydalanılır.
8- Diz eklemindeki şekil bozuklukları
Diz ekleminde doğuştan veya sonradan şekil bozuklukları olabilir. Diz eklemi düz olması gerekirken içi veya dışa acılaşma gösterebilir. Bu durumda diz eklemine binen yük çok artar ve diz ekleminin erkenden bozulmasına, kaslarının ve bağlarının zorlanmasına yol açar. Sonuçta eklem ağrısı görülür.
Tedavi, egzersiz yapılarak bacak kaslarının güçlendirilmesi, ciddi şekil bozukluklarında ameliyatla eklemin düzeltilmesi ve bazende yardımcı cihaz kullanılarak mümkündür.
9- Tümörler
İyi veya kötü huylu tümörler diz eklemine yerleşebilirler. Kötü huylu tümörler ya diz ekleminden başlarlar veya başka bir yerden yayılma ile diz eklemine yerleşirler. Tedavi ameliyat iledir. Eklem sertliği gelişirse fizik tedavi yapılır.
10- Yayılan ağrılar ve bacak diz ağrısı
Bacak damarlarının hastalıkları ve tıkanmaları dize yayılabilir. Ayrıca bel ağrılarının bazıları özellikle bel fıtıkları ve siyatiklerin ağrıları ve kalça ağrıları diz eklemine vurabilir. Tedavi esas hastalığa yöneliktir.
11-Diğerleri
Aseptik nekroz denilen doğuştan veya sonradan olma diz eklemi kemiklerinin bir kısmının öldüğü hastalıklar ve diz etrafındaki yağ dokunun ve bursaların yangılı romatizmal hastalıkları da diz ağrısı nedenleri içindedir. Tedavi sebebe yönelik olup gerekirse ilaç ve fizik tedavi imkanlarından faydalanılır.
Diz eklemi karışık yapıda bir eklem olup günlük hayatta önemli bir görevi vardır. Hayat boyu devamlı vücut ağırlığını taşıdığı için özellikle erkenden dejenerasyon geliştirmeye meyillidir.
Diz ağrısı yapan önemli hastalıklar şunlardır.
1- Yangılı romatizmal hastalıklar ve dizde ağrı
Diz ekleminin içini döşeyen sinoviyal zar yangılı romatizmal hastalıkların seyrinde etkilenir ve zarda şişlik ve eklem sıvısında artma meydana gelir. Ayrıca diz eklemine rastlayan darbelerde eklem zarını zedeleyerek eklem sıvısında artışa yani eklem nezlesine yol açar. Bazı hormonal düzensizlikler, gut hastalığı, mikrobik hastalıklar ve eklem tümörleride sinoviyal zarı etkileyerek eklem sıvısının artmasına yol açar. Sebep ne olursa olsun sinoviyal zarın etkilendiği hastalıklarda eklemde şişlik, hassasiyet, kızarıklık ve eklem hareketlerinde sınırlılık vardır.
Tedavi, sebebe yönelik olup yangılı romatizmal hastalıklar ilaç tedavisine genellikle iyi cevap verirler. Eklemde gelişebilen sertlik içinde akut dönemden sonra fizik tedavi programı uygulanır.
2- Diz ekleminin bağlarının hastalıkları
Diz ekleminde eklemi sağlamlaştıran iç-dış, yan ve çapraz bağlar vardır. Eklem bağları bazı durumlarda zedelenebilir. Özellikle spor sakatlanmalarında, kazalardan sonra ve ileri yaşlarda kireçlenmelerde bağlar zedelenebilir. Bağ zedelenmesi hafif veya ciddi olabilir. Bazen kopmalar dahi olabilir. Zedelenmenin ağırlığına göre eklemde ağrı, kuvvetsizlik ve eklemde şekil bozuklukları görülür.
Tedavi, ağrılı dönemde istirahat ilaç tedavisi, bandajlama ve ekirse ameliyat iledir. Fizik tedavi araçları gerek ameliyat öncesi gerekse ameliyattan sonra kullanılırsa hastaların şikayetleri giderilir.
3- Meniskus lezyonları ve diz arkası ağrısı
Diz ekleminde bulunan meniskuslar eklemin esnekliğini, kayganlığını, dayanıklılığını artıran yapılardır. Meniskuslar eklem sıvısı ile beslenirler. Kolay zedelenirler. Meniskus zedelenmeleri, meniskus kireçlenmeleri, doğuştan veya sonradan olma meniskus kistleri diz ekleminde ağrıya yol açarlar.
Meniskus zedelenmesi travmalar sonucu ortaya çıkar. Gençlerde ve sporcularda sıktır. İleri yaşlarda da nadiren görülür. Genellikle ani ve şiddetli bir diz travmasını takiben görülür. Klinik olarak eklemde ağrı, şişlik, hassasiyet, dizin boşalması ve kilitlenme gibi belirtiler görülür. Bazı özel muayene testleri ile meniskus zedelenmelerinin tanısı konulur. Diğer meniskus hastalıklarında da benzer şikayetler söz konusudur.
Meniskus hastalıklarında hastaya istirahat önerilir. İlaç tedavisi ile birlikte fizik tedavi uygulanır. Bazı meniskuslar maniplas-yonla başarılı bir şekilde düzeltilir. Özellikle diz kaslarının güçlendirilmesi meniskus hastalıklarının tedavisinde çok önemlidir. Tedaviye cevap vermeyen hastalarda ameliyatla meniskus tamamen çıkarılır.
4- Diz kireçlenmesi ve diz ağrı
Diz eklemi kireçlenmesi ileri yaşlarda en sık görülen diz ağrısı nedenidir. Kireçlenme bacak ve uyluk kemikleri ile uyluk ve diz kapağı kemikleri arasında olabilir. Kireçlenmelerde ilk belirti azdan çoğa doğru yavaş yavaş artan ağrılardır. Ağrı dizin ön, arka veya yan bölümlerinde olabilir. Ağrı önceleri istirahatte iken ileri dönemlerde devamlı bir hal alır. Hastaların yürüme esnasında ilk adımları çok ağrılıdır. Bir süre hareket edince ağrılar kısmen azalır. Uzun süre yürüyünce tekrar ağrılar artar. Hastalık ilerledikçe hastanın merdiven inip çıkması, tuvalete oturması, namazını kılması zorlaşır. Bazı günlük işlerini oturarak yapar hale gelir. Hasta dizini bükmedikçe olay daha da ilerler. Sonuçta diz hiç bükülemez bir hale gelir. Eklemde ağrı ve hareket zorluğu yanında hareketler esnasında ses duyulması, zaman zaman şişlik, diz kaslarının zayıflaması, dizde şekil bozukluğu ve çarpıklıklar gibi belirtilerde ortaya çıkar.
Röntgende eklem aralığının daraldığı veya tamamen kapandığı, yeni kemik çıkıntılarının oluştuğu, kemiklerin zayıfladığı ve şekil bozukluklarının geliştiği görülür.
Tedavi; ilaç, fizik tedavi ve ağrılı dönemde istirahat şeklindedir. Kaplıca oldukça faydalıdır. Özellikle diz kaslarını güçlendiren egzersizler çok önemli olup vücut ağırlığını kaslar taşırsa ekleme binen yük azalacağı için hem hastanın şikayetleri azalır hem de kireçlenme ilerlemez. İleri derecede kireçlenme olan ve tedavi ile düzelmeyen hastalarda ameliyat önerilir.
5- Diz kasının hastalıkları
Dize komşu olan ve ayakta durmamıza yardımcı olan bacak kaslarının sonradan olma veya doğuştan olma bazı rahatsızlıkları kasta güçsüzlük ve diz ekleminde zorlanmaya yol açarak ağrı nedeni olabilmektedir. Tedavi, diz kaslarının fizik tedavi ve egzersizler ile güçlendirilmesi ile mümkündür.
6- Diz kapağı hastalıkları
Diz kapağının doğuştan olma şekil bozuklukları, çıkıkları ve sonradan darbelere bağlı olarak oluşan incinmeleri diz ağrısına yol açabilir. Tedavi, egzersiz ve çoğu zamanda ameliyat iledir.
7- Diz iltihaplanmaları ve diz ağrılar
Özellikle tüberküloz (verem) ve bel soğukluğu mikrobu diz ekleminde hastalığa yol açabilir. Diğer bazı iltihap mikroplarıda dizde iltihaplanmaya yol açabilir. Tedavi ilaç ile mümkündür. Eklemde sertlik gelişirse fizik tedavi araçları ve egzersizlerden faydalanılır.
8- Diz eklemindeki şekil bozuklukları
Diz ekleminde doğuştan veya sonradan şekil bozuklukları olabilir. Diz eklemi düz olması gerekirken içi veya dışa acılaşma gösterebilir. Bu durumda diz eklemine binen yük çok artar ve diz ekleminin erkenden bozulmasına, kaslarının ve bağlarının zorlanmasına yol açar. Sonuçta eklem ağrısı görülür.
Tedavi, egzersiz yapılarak bacak kaslarının güçlendirilmesi, ciddi şekil bozukluklarında ameliyatla eklemin düzeltilmesi ve bazende yardımcı cihaz kullanılarak mümkündür.
9- Tümörler
İyi veya kötü huylu tümörler diz eklemine yerleşebilirler. Kötü huylu tümörler ya diz ekleminden başlarlar veya başka bir yerden yayılma ile diz eklemine yerleşirler. Tedavi ameliyat iledir. Eklem sertliği gelişirse fizik tedavi yapılır.
10- Yayılan ağrılar ve bacak diz ağrısı
Bacak damarlarının hastalıkları ve tıkanmaları dize yayılabilir. Ayrıca bel ağrılarının bazıları özellikle bel fıtıkları ve siyatiklerin ağrıları ve kalça ağrıları diz eklemine vurabilir. Tedavi esas hastalığa yöneliktir.
11-Diğerleri
Aseptik nekroz denilen doğuştan veya sonradan olma diz eklemi kemiklerinin bir kısmının öldüğü hastalıklar ve diz etrafındaki yağ dokunun ve bursaların yangılı romatizmal hastalıkları da diz ağrısı nedenleri içindedir. Tedavi sebebe yönelik olup gerekirse ilaç ve fizik tedavi imkanlarından faydalanılır.
Kalca Kemigi Agrisi ve Kalca Agrilari
Kalça Ağrıları
Kalça eklemi romatizmal hastalıklardan sık etkilenen bir eklemdir.
Kalça ağrısı yapan önemli hastalıklar şunlardır.
1- Kalça kireçlenmesi ve kalça ağrısı (Coxartroz): Genellikle 50 yaşının üzerinde olanlarda görülür. Kireçlenmenin en önemli sebebi yaşlılık olmakla birlikte başka bazı sebeplerde kalça ekleminde kireçlenme nedeni olabilir. Kalça eklemine yönelik darbeler doğuştan kalça Çıkığı, kalça ekleminin yangılı romatizmal hastalıkları, tümörleri ve iltihabi hastalıkları ve şişmanlık, hareketsizlik kalça ekleminde kireçlenmeye yol açabilirler.
Kireçlenmeler içinde insanın yaşamını zorlaştıran ve en çok ağrı veren, kalça kireçlenmesidir. Kalça kireçlenmesi kalça hareketlerini büyük oranda sınırlar ve oturup, kalkma, yürüme güçleşir. Hasta genellikle ilk ağrıyı ayakkabısını bağlarken veya merdiven çıkarken duyar. Kalça ekleminden başlayan ağrı kasığa ve dize yayılır. Bazen uyluğun dış kısımlarında uyuşma ve keçeleşme olur. Bazen ağrı sadece dizde olabilir ve diz rahatsızlığı zannedilebilir. Kireçlenme nedeniyle kalçanın hareketleri sınırlı ve ağrılıdır. Özellikle kalçanın yana açılma hareketi ve dışa, içe dönme hareketleri ağrılıdır. Kalça civarındaki kaslar sertleşmiş, zayıflamış ve hassaslaşmıştır. Başlangıçta ilk hareketlerde olan ağrı zamanla istirahatte de ortaya çıkar. Hatta hastanın uykusunu engeller. Hasta yürümekte zorlanır. Topallayarak yürür. Merdiven çıkamaz. Zamanla kalça eklemi tamamen kireçlendiğinden bacak kısalmış gibi durur ve hasta o tarafta parmak ucuna basarak yürür. Zamanla bel bölgesi de etkilenir. Belde eğrilikler ve bel kaslarında sertleşmeler olur.
Kalça bacak ağrısı
Röntgende kalça eklemi aralığında daralma, eklem yüzlerinde beyazlaşmalar, kistler, yeni kemik çıkıntıları ve eklemde şekil bozuklukları görülür. Kalça kemiği ağrısı.
Kalça kireçlenmelerinde hastanın hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve koruyucu bazı önlemlerin alınması gerekir. Şişman hastalarda kilo verdirilmesi, hareketsiz kalınmaması, soğuk ve rutubetli ortamdan uzak durulması ve ağır, yorucu işler yapılmaması tavsiye edilir. Ağrılı dönemlerde istirahat, antiromatizmal ve ağrı kesici, kas gevşetici ilaçlar tavsiye edilir. Fizik tedavi programı içinde yüzeysel ve derin ısıtıcı araçlar kullanılır. Kalça kireçlenmesi olan hastalar kaplıca tedavisinden çok faydalanırlar. Özellikle kalça eklemi civarındaki kasları gevşeten ve kuvvetlendiren egzersizler çok önemlidir. Düzenli yapılan egzersizlerle kalça eklemi civarındaki kaslar güçlenirse vücudun ağırlığı ekleme ve kemiklere değil kaslara taşıtılır ve hasta rahatlatılmış olur. Tedavilere cevap alınmayan hastalarda cerrahi olarak eklem temizlenir veya protez takılır.
2- Kalça ekleminin yangılı romatizmal hastalıkları: Kalça ekleminin içini döşeyen sinoviyal zar romatizmal hastalıklarda etkilenmekte ve ağrıya yol açmaktadır. Özellikle ankilozan spondilit, romatoid artrit, ateşli romatizma, gut, ve bazı metabolik hastalıklar sinoviyal zarda yangılanmaya yol açabilirler. Bazende sebebi bulunmayan yangılamalar olabilir. Bu grup hastalıklarda hastalığın ağırlığına göre eklemde ağrı ve hareket sınırlılıkları ortaya çıkar. Bazen eklemde şişlik ve ısı artışı da olur. Diğer eklemlerde de benzer şikayetler vardır. Özellikle sabahları kalkınca ağrılar artar bir süre hareketten sonra ağrılar kısmen azalır.
Hastalığın başlangıç öneminde önemli bir röntgen bulgusu görülmeyebilir. Ancak kan tahlillerinde hastalığa özgü değişiklikler vardır.
Kesin sebebi ortaya konulduktan sonra antiromatizmal ilaçlarla tedavi mümkündür. İleri dönemlerde fizik tedavi uygulanır. Koruyucu önlemler tavsiye edilir.
3- Enfeksiyonlar ve bel kalça ağrısı Bazı enfeksiyonlar kalça ekleminde iltihaplanmaya ve ağrıya neden olabilir. Özellikle tüberküloz (verem) kalçaya yerleşebilir. Enfeksiyonlarda klinik belirtiler gürültülüdür. Tedavi mikrobun giderilmesine yöneliktir.
4- Doğuştan olan yapı ve şekil bozukluklan: Doğuştan kalça çıkığı, Perthes ve kalça ekleminin açısal değişiklikleri kalça ekleminde yüklenmelere ve ileri dönemlerde kireçlenmeye yol açarak ağrı nedeni olabilirler.
5- Kalça etrafındaki yumuşak doku romatizmaları: Kalça etrafında bulunan tendonlar, bursalar, yağ dokuları ve eklem kapsülünün yangılanmalanda kalça ağrısına yol açar. Hadisenin yaygınlığına ve ağırlığına göre eklemde ağrı ve hareketlerde sınırlılık görülür. İlaç ve fizik tedavi ile birlikte istirahat önerilir.
6- Tümörler: Kalça eklemindeki kemiklerden ve yumuşak dokulardan kaynaklanan iyi ve kötü huylu tümörlerde kalça ağrısı yapabilir. Tedavi tümörün cerrahi olarak çıkarılması iledir.
7- Yaydan ağrılar ve hamilelikte kalça ağrısı Bel bölgesinin ağrılı hastalıkları ve özellikle le bel fıtıklarının ağrısı, bazı damar hastalıklarının ağrıları ve bazı iç organ hastalıkları (idrar yolları ve barsaklarla ilgili) ağrıları kalçaya yayılabilir. Tedavi esas sebebin bulunarak giderilmesidir.
Kalça eklemi romatizmal hastalıklardan sık etkilenen bir eklemdir.
Kalça ağrısı yapan önemli hastalıklar şunlardır.
1- Kalça kireçlenmesi ve kalça ağrısı (Coxartroz): Genellikle 50 yaşının üzerinde olanlarda görülür. Kireçlenmenin en önemli sebebi yaşlılık olmakla birlikte başka bazı sebeplerde kalça ekleminde kireçlenme nedeni olabilir. Kalça eklemine yönelik darbeler doğuştan kalça Çıkığı, kalça ekleminin yangılı romatizmal hastalıkları, tümörleri ve iltihabi hastalıkları ve şişmanlık, hareketsizlik kalça ekleminde kireçlenmeye yol açabilirler.
Kireçlenmeler içinde insanın yaşamını zorlaştıran ve en çok ağrı veren, kalça kireçlenmesidir. Kalça kireçlenmesi kalça hareketlerini büyük oranda sınırlar ve oturup, kalkma, yürüme güçleşir. Hasta genellikle ilk ağrıyı ayakkabısını bağlarken veya merdiven çıkarken duyar. Kalça ekleminden başlayan ağrı kasığa ve dize yayılır. Bazen uyluğun dış kısımlarında uyuşma ve keçeleşme olur. Bazen ağrı sadece dizde olabilir ve diz rahatsızlığı zannedilebilir. Kireçlenme nedeniyle kalçanın hareketleri sınırlı ve ağrılıdır. Özellikle kalçanın yana açılma hareketi ve dışa, içe dönme hareketleri ağrılıdır. Kalça civarındaki kaslar sertleşmiş, zayıflamış ve hassaslaşmıştır. Başlangıçta ilk hareketlerde olan ağrı zamanla istirahatte de ortaya çıkar. Hatta hastanın uykusunu engeller. Hasta yürümekte zorlanır. Topallayarak yürür. Merdiven çıkamaz. Zamanla kalça eklemi tamamen kireçlendiğinden bacak kısalmış gibi durur ve hasta o tarafta parmak ucuna basarak yürür. Zamanla bel bölgesi de etkilenir. Belde eğrilikler ve bel kaslarında sertleşmeler olur.
Kalça bacak ağrısı
Röntgende kalça eklemi aralığında daralma, eklem yüzlerinde beyazlaşmalar, kistler, yeni kemik çıkıntıları ve eklemde şekil bozuklukları görülür. Kalça kemiği ağrısı.
Kalça kireçlenmelerinde hastanın hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve koruyucu bazı önlemlerin alınması gerekir. Şişman hastalarda kilo verdirilmesi, hareketsiz kalınmaması, soğuk ve rutubetli ortamdan uzak durulması ve ağır, yorucu işler yapılmaması tavsiye edilir. Ağrılı dönemlerde istirahat, antiromatizmal ve ağrı kesici, kas gevşetici ilaçlar tavsiye edilir. Fizik tedavi programı içinde yüzeysel ve derin ısıtıcı araçlar kullanılır. Kalça kireçlenmesi olan hastalar kaplıca tedavisinden çok faydalanırlar. Özellikle kalça eklemi civarındaki kasları gevşeten ve kuvvetlendiren egzersizler çok önemlidir. Düzenli yapılan egzersizlerle kalça eklemi civarındaki kaslar güçlenirse vücudun ağırlığı ekleme ve kemiklere değil kaslara taşıtılır ve hasta rahatlatılmış olur. Tedavilere cevap alınmayan hastalarda cerrahi olarak eklem temizlenir veya protez takılır.
2- Kalça ekleminin yangılı romatizmal hastalıkları: Kalça ekleminin içini döşeyen sinoviyal zar romatizmal hastalıklarda etkilenmekte ve ağrıya yol açmaktadır. Özellikle ankilozan spondilit, romatoid artrit, ateşli romatizma, gut, ve bazı metabolik hastalıklar sinoviyal zarda yangılanmaya yol açabilirler. Bazende sebebi bulunmayan yangılamalar olabilir. Bu grup hastalıklarda hastalığın ağırlığına göre eklemde ağrı ve hareket sınırlılıkları ortaya çıkar. Bazen eklemde şişlik ve ısı artışı da olur. Diğer eklemlerde de benzer şikayetler vardır. Özellikle sabahları kalkınca ağrılar artar bir süre hareketten sonra ağrılar kısmen azalır.
Hastalığın başlangıç öneminde önemli bir röntgen bulgusu görülmeyebilir. Ancak kan tahlillerinde hastalığa özgü değişiklikler vardır.
Kesin sebebi ortaya konulduktan sonra antiromatizmal ilaçlarla tedavi mümkündür. İleri dönemlerde fizik tedavi uygulanır. Koruyucu önlemler tavsiye edilir.
3- Enfeksiyonlar ve bel kalça ağrısı Bazı enfeksiyonlar kalça ekleminde iltihaplanmaya ve ağrıya neden olabilir. Özellikle tüberküloz (verem) kalçaya yerleşebilir. Enfeksiyonlarda klinik belirtiler gürültülüdür. Tedavi mikrobun giderilmesine yöneliktir.
4- Doğuştan olan yapı ve şekil bozukluklan: Doğuştan kalça çıkığı, Perthes ve kalça ekleminin açısal değişiklikleri kalça ekleminde yüklenmelere ve ileri dönemlerde kireçlenmeye yol açarak ağrı nedeni olabilirler.
5- Kalça etrafındaki yumuşak doku romatizmaları: Kalça etrafında bulunan tendonlar, bursalar, yağ dokuları ve eklem kapsülünün yangılanmalanda kalça ağrısına yol açar. Hadisenin yaygınlığına ve ağırlığına göre eklemde ağrı ve hareketlerde sınırlılık görülür. İlaç ve fizik tedavi ile birlikte istirahat önerilir.
6- Tümörler: Kalça eklemindeki kemiklerden ve yumuşak dokulardan kaynaklanan iyi ve kötü huylu tümörlerde kalça ağrısı yapabilir. Tedavi tümörün cerrahi olarak çıkarılması iledir.
7- Yaydan ağrılar ve hamilelikte kalça ağrısı Bel bölgesinin ağrılı hastalıkları ve özellikle le bel fıtıklarının ağrısı, bazı damar hastalıklarının ağrıları ve bazı iç organ hastalıkları (idrar yolları ve barsaklarla ilgili) ağrıları kalçaya yayılabilir. Tedavi esas sebebin bulunarak giderilmesidir.