Akne
vulgarisin genellikle ciddi fiziksel semptoma yol açmayan bir hastalık olması
ve toplumun bazı kesimleri tarafından ergenlik-gençlik döneminde yaşanan doğal
bir süreç olarak değerlendirilmesi sebebiyle, hastalar üzerinde yarattığı
ruhsal etkiler sıklıkla göz ardı edilmektedir. Ancak yapılan bir çalışmada,
akne hastaları kendilerini hasta olarak görmemelerine rağmen, yaşam kalitesi ve
ruhsal durumlarının astım, epilepsi, diyabet, bel ağrısı, artrit gibi ciddi sağlık
sorunlarına sahip hastalardan daha kötü olduğu saptanmıştır.
Akne
vulgaris genellikle psikolojik açıdan gelişim içinde olan, vücut görüntüsündeki
değişikliklere karşı daha hassas olan ergen ve gençleri etkilemektedir. Aknenin
sıklıkla yüzü etkilediği ve yüz görünümünün de insanın beden imajı algısında ve
sosyalleşmede önemli bir yere sahip olduğu düşünüldüğünde, aknenin kişiler
üzerinde yarattığı ruhsal stres daha kolay anlaşılabilir. Yüzünde akne
bulunan kişilerin, diğer insanlar tarafından yüzünde akne olmayanlara göre daha
az çekici, güvenilir ve dost canlısı bulunduğu bildirilmiştir. İnsanların
karşılarındaki kişi hakkında ilk izlenimlerini fiziksel görünüşü
değerlendirerek oluşturduğu bilinmekte, bu nedenle de akne sosyal ilişkilerde
hasta açısından bir dezavantaj yaratmaktadır. Ayrıca günümüzde medya
aracılığıyla yaratılan ideal, mükemmel cilt algısı kişilerde gerçekçi olmayan
beklentilere yol açmakta, bu nedenle akne gelişimi kişileri derinden
etkileyebilmektedir.
Akne
hastalarında erken dönemde utanma, çekinme, öfke, reddedilme beklentisi,
kendine az değer verme gibi duygular nedeniyle özgüvende azalma, içine kapanma,
sosyal ilişkilerden kaçınma, sosyal kaygı ve beden imajı algısında bozulma
meydana gelmektedir. Bu durum hastaların yaşam kalitesinde bozulma, sosyal
ilişkilerde, iş ve okul hayatında zorluklar ve fonksiyon kaybı yaratmakta, bu
da hastalarda depresyon, anksiyete, intihar düşüncesi ve girişimi gibi
psikiyatrik morbiditelerin gelişimine neden olmaktadır. Yapılan çalışmalarda
aknenin sosyalleşme, sportif aktivitelere katılım, iş bulma, akademik
performans, romantik ve cinsel ilişkide bulunma gibi alanlarda hastaların sorun
yaşamasına neden olduğu belirlenmiştir.
Hastaların
psikolojik yönden etkilenme düzeylerini belirleyen faktörler arasında
lezyonların yerleşim yeri, görünürlüğü, hastalık süresi, yaş, cinsiyet, kişinin
görünümüne verdiği değer, sosyal çevre desteği ve çocukluk çağı tecrübeleri yer
almaktadır. Hastalığın yarattığı ruhsal etki hastalık şiddetiyle her zaman
orantılı değildir, özellikle yüz gibi bölgelerde hafif-orta şiddette hastalık
varlığı bile kişiler için ciddi ruhsal stres yaratabilmektedir. Akne
hastalarında tedaviyle sosyal kaçınma davranışlarında ve ruhsal streste azalma
olduğu bildirilmiştir. Aknenin tedavi edilmediğinde hastalarda yaşam boyunca
sürebilecek duygusal ve psikolojik izler de bırakabileceği dikkate alındığında,
hastaların ruhsal stres yönünden değerlendirilmesi ve erken dönemde etkin bir
şekilde tedavi edilmesi büyük önem taşımaktadır.