Bobrek Nakli Nedir

Böbrek Nakli Nedir

Böbrek naklini canlı yada ölmüş birinden alınan organın böbrek yetmezliği olan bir hastaya nakledilmesi olarak özetleyebiliriz.

Bu ameliyattan sonra hasta bazı ilaçlar kullanır ve bunun dışında tamamen normal hayatına geri döner. Yani eskisi gibi çalışabilir. Kadınlar isterse çocuk sahibi olabilir, onlar artık normal sağlıklı bir insandırlar. Ama az önce vurguladığım ve her seferinde de vurgulayacağım üzere en önemlisi hastaların yaşam süresi uzar.

Böbrek Naklini Diyalize göre daha iyi kılan bir diğer neden ekonomik boyuttur.

Özelde böbrek genelde organ nakli bireysel bir hastalıkla sınırlı kalmıyor. Bunun devlete de bir maliyeti var. bir diyaliz hastasının devlete maliyeti yıllık 35 bin TLdir.

Bu böbrek nakli söz konusu olunca ilk yıl için 25 bin TL, Ama ondan sonraki yıllarda da bu rakam 8 bin TLye düşüyor. Bakanlığın yaptığı çalışmalara göre aradaki fark nedeniyle yıllık kayıp bir milyar doları aşıyor. Buna hastaların çalışmaması ve üretememesinden kaynaklanan iş gücü kaybı dahil değil. Tabii bu aynı zamanda sorunun ne kadar büyük bir ekonomik pasta yarattığının göstergesidir. Mesela bazı diyaliz merkezlerinin, hastaları böbrek nakline ikna etmediği, hatta nakil olup ne yapacaksın, ailenden birini yarım mı bırakacaksın, böbrek atıp gidecek, yazık değil mi gibi sözler söylediği iddia edilir.

Bu tür şikayetler basına yansıdığı gibi bizlere de hastalar aracılığıyla geliyor. Nitekim geçenlerde bir çocuk geldi, tam on bir yıldır diyalize giriyormuş. Neden nakil olmadın, ailenden verici mi yoktu diye sorduğumuzda, Hayır yanıtını aldık. Bunun üzerine Acaba kan grubu uymuyordu ve kan grubu uyumsuz nakillerden haberdar mı değildi diye düşündük ama biraz daha konuşunca anladık ki sorun bu değilmiş. Çocuğa ve ailesine periton diyalizle böbrek naklinin aynı şey olduğu, aynı kaliteyi sunduğu söylenmiş. Ne yazık ki böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu tür olayları öyle tek tük falan yaşamıyoruz. Bu yüzden bu tür sözleri sadece bilgisizlik ile değerlendirmek de bu kadar büyük bir ekonomik pastadan pay alanların sistemin bozulmasını istemediklerini görmemek saflık olur. Oysa nakil olan bir hasta hayata katılır. Bakın siz çalışan, üreten bir bireysiniz, artık hasta değilsiniz...

Ulkemizde Hastalara Bobrek Nakli

Ülkemizde Böbrek Nakli

Türkiye'de Hastalara Böbrek Nakli İlk olarak 1975'te Prof. Dr. Mehmet Haberal tarafından Hacettepe Üniversitesinde gerçekleştirildi. Tabii böbrek nakli yada genel olarak organ nakli ameliyatlarının yapılabilmesi için bir yasaya ihtiyaç vardı.

İşte 2238 numaralı yasa 1978'de Mehmet Haberal hocanın büyük çabalarıyla çıkarılmıştır.. Türkiye bu yasayı pek çok Avrupa ülkesinden önce çıkarmıştır. Şu anki yasa budur.

Öncelikle 2000 yılına kadar olan verileri verelim.

2000'de 14 bin hemodiyaliz hastası var ve bunların 368'i böbrek nakli olmuş. Hem canlı vericili hem de kadavra nakillerin toplamı bu. Gördüğünüz üzere bu da çok düşük, neredeyse yok gibi.

İlk Bobrek ve Organ Nakli

İlk Organ Nakli Hakkında Bilgiler

İlk insan organ nakli 1936'da Sovyetler Birliğinde Cerrah Yu Yu Boronoy tarafından yapıldı.

Ama bu ameliyatlarda kullanılan damarları birbirine ekleme teknikleri 1902'de Aleksis Carrel tarafından geliştirildi ki, Carrel bu teknikle Nobel Tıp Ödülünü aldı.

Boronoy'un 1936'da yaptığı ilk nakle dönersek...26 yaşındaki bir kadına kendisinden daha yaşlı ve ölmüş bir erkeğin böbreğini nakletmişti. İşin ilginç yanı bu böbrek, kadının bacak damarlarına bağlanmıştı. Tabii bu ameliyat hiçbir işe yaramamış ve hasta 2 gün sonra ölmüştü.

İlk Modern Böbrek Nakli

1954'te, Boston'da. Tek yumurta ikizleri arasında...

O zamana kadar pek çok çalışma var ama doku reddinden ötürü sağlıklı bir sonuç alınamıyordu. Ama tek yumurta ikizleri arasında doku reddi diye bir şey söz konusu değildir, çünkü dokular aynıdır. İşte 1954'te Joseph Morey tarafından gerçekleştirilen ve tek yumurta ikizleri arasında yapılan bu nakil başarılı olmuş ve nakli yapılan böbrek 20 yıl boyunca çalışmıştır.

Böylece gerek böbrek gerekse de organ naklinin bir rüya olmadığı, gerçekleşebileceği anlaşılmıştır. Çalışmalar süratlenmiş ve organ nakli günümüzde artık tıbbın en dinamik alanlarından biri haline gelmiştir. Artık gerek böbrek, gerek karaciğer, gerekse pankreas yada multi visceral (çoklu organ) nakillerinde başarı oranları çok yükselmiştir.

Bobrek Diyaliz Hastaligi Bilgileri

Diyaliz Hastalığı Hakkında Bilgiler ve Diyaliz Korkusu

İlk diyalizimi asla unutamam, çok korkmuştum.
Hatta şöyle söyleyeyim hiç o kadar korkmamıştım. Tuhaf bir duyguydu, herhangi bir ağrı yada sızı yoktu ama sanki vücut ritmim değişiyordu.

Bu bir nefes alıp verme yada kalp atımınızdaki farklılık değildi, kanınız başka türlü akıyordu. Birde ilk diyalizlerde kokunun bir tadı olduğunu keşfetmiştim. Diyaliz sırasında kullanılan solüsyonlar, ilaçlardan kaynaklanıyor olmalıydı, sürekli içimden ilaç kokuları geliyordu.

Bu üç dört diyaliz sürdü, sonra alıştım. Zaten tüm mesele alışmak, ondan sonra ne vücut ritminiz değişiyor, ne de kokuların tadını almaya başlıyorsunuz. Ama asla bir makineye bağlanmaya alışamadım.

İğnelerin her koluma girişinde bunun bir sınav olduğunu düşünürdüm. Derdim ki Bunu da atlatacaksın.

İlk iki saat ise kolay geçerdi. Zaten yanımda çok sevdiğim iki arkadaşım vardı, onlarla sohbet eder, yemek yerdik. Ama sonra yavaş yavaş tansiyonum düşmeye başlayınca yatış pozisyonunun değişir ayaklarım havaya kaldırılır başım indirilirdi, o zaman zorlu dakikalar da başlardı.

Hele üç buçuk saatin sonunda ayaklarıma kramplar girerdi. O zaman da hiç utanmaz bağırırdım. Ama sonra bir bakardık dört saat dolmuş, iğneler kolumuzdan çıkarılıyor. Bu süreyi elimden geldiğince verimli değerlendirmeye çalışırdım, okumak gibi.

Ama diyalizde okuduğum hiçbirşey aklımda kalmadı dersem ne dersiniz. Tabii bu diyalizde yaşanan anlardı. Ama hep dediğim gibi Kronik Böbrek Yetmezliği sadece bir hastalık değil bir yaşam biçimidir. Çünkü, böbrek hastaları çok katı bir diyet yapmak zorunda kalıyor, biliyorsunuz ki...

Özellikle hemodiyazil hastalarının katı bir diyet uygulaması gerekir. Mesela tuza, proteine, potasyuma, fosfora dikkat etmekleri gerekir. Zira idrarla vücuttan sadece zararlı değil yararlı maddelerde atılır. İşte böbreklerin süzme yeteneğini kaybetmesi ile bu yararlı maddeler birikmeye başlar ki, aşırı birikmesi durumunda hasta için zararlı sonuçlar doğurabilir.

Periton Diyaliz ve Bobrek Yetmezligi

Diyaliz Nedir, Kronik Böbrek Yetmezliği ve Periton Diyaliz

Diyaliz ile kanımızdaki zehirli maddeler temizlenip vücudunuzda birikmiş sıvılar çekiliyordu. Tabii sizin burada kastettiğiniz hemodiyaliz. Okurlarımız için bunu biraz açalım... Diyaliz ikiye ayrılır. Bunlardan ilki hemodiyaliz dediğimiz ve halk arasında makine diyalizi olarak tarif edilen yöntemdir. Diğeri ise periton diyalizdir ve ona halk arasında torba diyalizi denir. Ama her iki diyalizin temel amacı aynıdır, yani vücutta böbrek yetmezliğine bağlı olarak biriken bazı zehirli maddelerin temizlenip süzülmesidir.

Hemodiyalizde bir arıtma filtresi sayesinde yapılır. Yani hastanın kanı arıtma filtresine gönderilir, burada temizlenen kan vücuda geri gönderilir. Bu işlem genel olarak haftada üç gün, günde dört saat yapılır.

Kandaki Kirli Kan Nasıl Temizleniyor

Bunları ancak biyokimyasal tetkiklerle görebiliriz. Ve kanımızda temizlenmesi gereken yüzlerce zehirli madde vardır. İşte diyaliz de onların temizlenmesini sağlayan sistemdir.

Periton Diyalizi Nedir

Periton diyalizde ise bu arıtma işlemini karın iç zarının yarı geçirgenliği sayesinde yaparız. Bunun içinde karın iç zarına özel bir bileşimi olan sıvı yükler ve bununla kanının içindeki kirli maddeleri çekeriz.

Bobrek Yetmezligine Yol Acan Hastaliklar

Böbrek ve Hastalıkları

Böbrek Yetmezliğine Neden Olan Hastlıklar

Tüm dünyada ve Türkiyede böbrek yetmezliğine neden olan en önemli hastalık grubu şeker hastalığıdır. İkinci sırada ise yüksek tansiyon gelir. Üçüncü sırada ise nefrit yer alır.

Bunları kistik böbrek hastalıkları, ailesel hastalıklar ve ürolojik hastalıklar izler. Ne yazık ki böbrek taşı, böbrek damarlarının daralması, böbreğe mesaneden idrar kaçağı gibi hastalıkları içeren ürolojik sorunlar Batı ülkelerine oranla ülkemizde daha yüksektir.

Tüm bu hastalıkları ortaya çıkmadan tedavi edersek, yani bir şeker hastasının şeker düzeyini iyi dengelemesi gibi, böbrek yetmezliğinin başlangıcı geciktirilebilir.

Aynı şey yüksek tansiyon içinde geçerli. Büyük tansiyonu 13, küçüğü ise 8'in altında tutmak gerekir ki böbreklerimizi bozmasın. Yani bu hastalıkları böbrek hastalığına yol açmadan tedavi etmemiz gerekir. Sonrasında böbreklerimizi ilaçla tedavi etmemiz, geri döndürmemiz mümkün değildir.

Akut böbrek hastalığı dediğimiz yani yeni başlangıçlı böbrek hastalığında ilaçla müdahale ile böbrekleri geri döndürme şansımız vardır. Ama Kronik Böbrek Hastalığı dediğimiz hastalıkta yani kreatin düzeyinin 3 ayı aşkın süre yüksek kalması durumunda ancak hastanın diyalize girmesini erteleyecek, geciktirici tedaviler yapılabilir ama bilinir ki nihayetinde böbrekler bozulacaktır.

Böbrek Yetmezliği Tedavi Yolu

Protein kısıtlayıcı diyet uygulanmalıdır. Ayrıca tansiyon ilaçları ile tansiyonun düşürülmesi ve böbreğin bozulması engellenir. Ayrıca yağ, yani kolestrol yüksekliği de böbrek bozulmasının sebeplerindendir. Bunun için de ilaçlar vardır ama bunlar tabiri caizse çürük bir dişe ağrı kesici vermek ve tüm bunlara rağmen bir gün gelir ve hasta böbrek yetmezliği sonucunda diyalize girer yada böbrek nakli olmak zorunda kalır.

Bobreklerin Vucuttaki Gorevleri

Böbrek Görevleri, Böbrekler Vücutta Hangi Görevi Görür

Yediklerimiz, içtiklerimiz faydalı besinlerin yanı sıra bazı yan maddeler de içerir ki, bunları vücuttan atmamız gerekir. bunları da sıvı olarak, yani idrarla atarız. Yani böbrek, halk arasında da söylendiği üzere vücudun zehirli maddelerini süzen organdır ama görevleri bununla sınırlı değildir.

Kansızlığı engeller, vücudumuzdaki asit-baz dengesini düzenler ve hormonal açıdan da önemli roller oynar. Ayrıca kalbimizden çıkan kanın 3/1'i böbreklere gider. Zaten böbrek, kan damarlarından oluşan bir yumaktır ve çok önemlidir. O olmazsa hayatımızı kaybederiz. Tıpta Vücudu ne yönetir, sorusuna hemen her doktor uzmanlık alanına göre yanıt verir.

Kardiyologlar bu soruya kalp der, işte gastronologlar bağırsak, nefrologlar da böbrek der. Ama esasında vücut bir orkestradır ve her organın tıpkı bir enstrüman gibi ayrı ve özel bir görevi vardır. Böbrek de bu orkestranın en önemli enstrümanlarından biridir.

Beyaz Ekmek Zararlari ve Kalorisi

Beyaz Ekmeğin Zararları ve Kalorisi

Ülkemizin bence en önemli beslenme problemlerinden biri, beyaz ekmek yeme alışkanlığıdır. beyaz ekmek ülkemizde alınan günlük kalorinin neredeyse yüzde 30 ila 40'ını oluşturmaktadır.

Kültürümüzde ekmeksiz yemek yeme alışkanlığı da olmadığından ekmek, özellikle Anadolu'da en fazla tüketilen besin maddesidir. Eskiden köylerde tam buğday unundan ekmek yapılırken bugün bu alışkanlık terk edilmiş ve köylerin çoğunda fırınlar açılarak beyaz ekmek tüketimi hızla artmıştır.

Beyaz ekmek hiçbir besleyici değeri olmayan, posa, vitamin ve minerallerden yoksun bir ekmektir. Buğdayın içindeki tüm değerlerden yoksun bir ekmektir. Buğdayın içindeki tüm değerli besin maddeleri atılmıştır.

Bu ekmekle sadece mide dolmakta, açlık bastırılmakta, buna karşılık da kan şekeri yükselmekte, bağırsaklarda hastalıklar ortaya çıkmakta ve gerekli vitamin ve mineraller alınamamaktadır.

Tam buğday unundan yapılan ekmekte ise çinko, iyot, E vitamin, omega 3 ve omega 6 yağ asitleri, kalsiyum, D vitamini, protein ve karbonhidratlar vardır ve bu ekmekle beslenen kişilerde şeker hastalığı, şişmanlık, kalp ve damar hastalıkları ve kanser daha az görülür.

Tam buğday ekmeğinde posa ve kepek olduğundan kabızlığa yol açmaz.

Bu kadar besleyici değeri olan tam buğday ekmeği yerine beyaz ekmek yiyenlerde ileride şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıkları ve tansiyon yüksekliği mutlaka çıkacaktır. Bu yüzden beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği yiyerek sağlıklı beslenmeye çalışmalıyız.