Sıcak Çarpması
Sıcak çarpması; sıcak ortamda akut termoregulatör merkezin yetmezliğidir. Santral sinir sistemi depresyonu gözlenir. Santral ısı 40°C'nin üstündedir. Klasik sıcak çarpması daha çok yaşlılarda ve predispoze olanlarda görülür. Sıcak çarpmasında predispoze durumlar şöyle sıralanabilir:
1. Isı üretiminin artması: Enfeksiyon, tirotoksikoz, feokromasitoma, am-fetaminler
2. Isı kaybının bozulması: Çevre ısı ve nemliliğin yüksek olması, dehidra-tasyon, konjestif kalp yetmezliği, diabe-tes mellitus, nörolojik lezyonlar, alkolizm ve bazı ilaçlar
3. Dermatolojik lezyonlar: Ekdoder-mal displazi, ağır skleroderma
Bu hastalarda termoregulasyon merkezinde ısının atılmasını sağlayan mekanizmalar yetersiz kalır, dolayısıyla tüm organlar artmış vücut ısısı karşısında korumasız kalrlar.
Korunma ve Tedavi
Amaç olguyu soğutmak ve termoge-nezisi azaltmaktır. Üfleme tarzı soğutma, üstü açık araçlarla veya helikopter ile hastanın transportu sağlanır. En iyi soğutma hastaneye varıldığında yoğun bakımda uygulanır. Hasta soğuk odaya alınıp , üstü ıslatıldıktan sonra üfleme ile buharlaşma sağlanarak soğutma yapılabildiği gibi; hasta buzlu su içine ko-nularak veya hasta buz paketlerine sarılarak soğutma yapılabilir. Soğuk su ile peritoneal drenaj, gastrik lavaj, hemodi-aliz, kardiopulmoner bypass yakın ısı monitorizasyonu ile uygulanabilir.
Isıtma Metodları
Pasif eksternal ısıtma:En az invaziv ve en yavaş ısıtma yöntemidir. Olgunun ısısı 30°C'nin üstünde ise yapılır Olgu kurutulur, rüzgar ve soğuktan korunur. Bu yöntemle saatte 0.5°Ç ısı artışı olur.
Aktif eksternal ısıtma: Sıcak battaniyeler, elektrikli ıstıcılar, sıcak su şişeleri, sıcak su içine sokma gibi metodlar uygulanır. Isısı 17°C'ye kadar düşmüş olgularda faydalıdır.
Aktif santral ısıtma: En hızlı veren invaziv ısıtma metodlarıdır. Ekstrakor-poreal dolaşım, mediastinal lavaj, gastrik lavaj, peritoneal lavaj ve sıvı lavmanları uygulanır. Maske ve endotrake-al tüp ile ısıtılmış 02 verilir. Radyofre-kans ısıtma teniklerinin de yararlı olduğu ileri sürülmektedir.
Donma Hakkinda Bilgiler
Donma olguları için verilmiş kesin istatistiki bilgi olmamakla birlikte Norveç gibi kuzey ülkelerinde her yıl 200 kişinin donarak öldüğü bildirilmektedir. İklim ve coğrafi faktörlerin görülme sıklığına etkisi olabildiği gibi; zayıflarda şişmanlara göre, bebek, çocuk 'ye yaşlılarda normal yaş yetişkinlere göre, yaralılarda, yorgun ve bitkinlerde, alkol alanlarda, beslenme yetersizliği olanlarda daha sıklıkla görülmektedir.
Donma visserlerin soğuması olarak tanımlanır. 3 tiptir:
1. Hafif hipotermi (35-33°C)
2. Orta hipotermi (33-30°C)
3. Ağır hipotermi . (30°C'nin altı) Hafif Hipotermi: Karakteristik olarak hasta titrer. Deri soğuk^ve beyazdır. Sempatik aktivite artar. Vazökonstrüksi-yon, taşikardi,-kardiak kardiyak debide artma, kan basıncında a.rtma, hiperven-tilasyon, dehidratasyon ve hemotokritte artma görülün
Orta hipotermi: Titreme giderek azalır. Kas ve eklemler sertleşmeye başlar. Tutarsız davranışlar, ajitasyon görülür. Apatik görünüm vardır-. Kalp hızı ve pompa aktivitesi azalır. Kan basıncı düşer. Hipoventilasyon olur. EKG'de bra-dikardi, artmış PR ve QT mesafeleri, genişlemiş QRS kompleksleri, nodal ritim, 2° AV blok, atrial flatter ye fıbrilas-yon, J veya Osborn dalgaları görülür. Osborn dalgası QRS- ST kesişim yerinin ekstradefleksiyonudur. Renal per-füzyon azalır ve buna bağlı glomerul fıltrasyon hızı azalır. Sempatik stimu-lusla insülin azalmasına ve Larigerhans adacıklarının donmasına bağlı hiperglisemi oluşur. Ekstremitelerin donması ile sinir iletimi yavaşlar. Prekapiller pa-ralizi sonucu vazodilatasyon gelişir.
Ağır hipotermi: Sıklıkla komatöz-dür. Deri soğuk ve ödemlidir. Kişinin canlı olup olmadığını belirlemek güç olabilir. Derin tendon refleksleri çok zayıftır. 30°C'nin altında atrial fibrilasyon, 27°C'nin altında multifokal ventriküler ekstrasistoller, 20°C'de kalp hızı 10/dak, 10°C'de 3-4/dak ve asistoli görülür. Bronşiyal sekresyon artar. Oksihemo-globin dissosiyasyon eğrisi sola kayar. Dokuların 02 ihtiyacı azalır.
Hipotermide bulunan bir olgu bulunduğunda olgunun canlı mı ölü mü olduğuna karar vermek zordur. Kardiyopul-moner resusitasyona (KPR) başlayıp başlamama konusunda hızla karar vermek gerekir. Çünkü KPR'nin kendisi de aritmilere yol açabilir. KPR ile birlikte olgunun ıstılması işlemi de başlanmalıdır. Üzerindeki ıslak giysiler çıkarılmalıdır. Soğuk ve rüzgardan uzaklaştırılmalı, üstü battaniyelerle örtülmelidir. Olabildiğince hızla hastaneye sevk edilmelidir. Ancak ısıtma işlemi bir an evvel başlatılmalıdır: Pasif ve aktif ekster-nal ısıtma hastane dışında yapılabilir, ancak aktif internal ısıtma hastanede yapılır.
Aşı Zehirlenmesi
Asılar suisid nedenleri arasında üçüncü sırada yer alır. Erkek populas-yonda üç kat daha sıklıkta rastlanmaktadır. Asılarda "fatal bilateral aksis pe-dikül fraktürü" ile birlikte diskin tam ve C2-C4 arası ligamentlerin ciddi her-niyasyonu olur. Kardiyak ve solunura merkezlerinin hasarı, karotis arterin laserasyonu ve farinksin yaralanması sonucunda ani ölüm gelişir. Asılarda ölüm nedeni üst solunum yolları obstrüksiyo-nundan çok serebral kan akımının engellenmesidir. Boyundan 3.5 kg'lık bir. ağırlık karotis arteri oklüze eder, 16.6 kg'lık bir ağırlık ise vertebral arter kan akımını durdurur. Ası düğümünün ju-güler vene olan basısından dolayı venöz obstrüksiyon, hipoksi ve bilinç kaybı gelişir. Karotid cisimciğin ve vagusun kompresyonuna bağlı parasempatik to-nus artar, bu da kardiyak arreste neden olur.
Serebral kan akımı hızla düzeltilirse tam iyileşme beklenebilir.Ama birkaç dakika içinde hipoksi ve-hücre ölümü gelişir, sitotoksik ve vazojenik ödem oluşursa intrakraniyal basınç artar ve beynin çeşitli bölgelerinde iskemi meydana gelir.
Tanı; klinik tablo ile konulabilir. Ancak klinik tablo çok değişkendir. Asıda kullanılan ipin boyunda yaptığı "iz" den "koma"ya kadar giden geniş bulgular yelpazesi vardır. Ası olgusu asılmanın hemen ardından yakalanmışsa olguda değişik derecelerde şuur durumları (de-liryum, letarji, stupor, koma), konvülz-yon veya hipotalamusun hipoksisi sonucu hipertermi olabilir. Katekolamin-lerin değişikliğine bağlı pulmoner ve-nüllerin konstrüksiyonuna bağlı Akut Respiratuvar Distres Sendromu gelişebilir. Odontoid kırık görülebilir.
Bu nedenlerden dolayı; vital parametrelerin monitorizasyonu, iyi bir nörolojik muayene, servikal grafı, arteriel kan gazı analizi istenmelidir.
Tedavisinde; pulmoner ve kardiyak arrest varsa ilk önce kardiopulmoner re-süsitasyon yapılır. Amaç serebral oksi-jenizasyonu sağlamak, intrakraniyal basıncı azaltmak, respiratuvar distresi düzeltmektir. Paratrakeal ve laringeal sahalarda olası hasarları göz önünde bulundurmak gerekir. Artmış intrakraniyal basıncı azaltmak için mekanik hiper-ventilasyon, odontoid kırık varsa spinal kordun korunması için ortopedik ve nö-roşirürjikal açıdan önlemler alınmalıdır.