Siroz Hastaligi

Siroz Hastalığı



Siroz terimi ilk kez 1826 yılında Laennec tarafından ortaya atılmıştır. Eski Yunanca bir terim olan scirrhus, karaciğerin otopside görülen portakal kabuğu tanımlamak için kullanılmıştır. Siroz, Dünya Sağlık Örgütü tarafından fibrozis ve normal karaciğer yapısının diffüz nodül yapısıyla yer değiştirdiği bir süreç olarak tanımlanmıştır. Anormal nodüler yapılar nedeniyle karaciğerin normal yapısı değişir. Karaciğer hasarının siroza ilerleyişi yıllar sürebilir. Örneğin hepatit C ile infekte hastalarda kronik hepatitden siroza giden bu süreç 40 yıl kadar sürebilmektedir. Siroz 3 major patolojik mekanizmanın kombinasyonu sonucu meydana gelir.



Bunlar; hücre ölümü, fibrozis ve rejenerasyondur. Sadece rejenerasyon nodüllerin ya da fibrozisin olması siroz varlığı için yeterli olmaz, mutlaka iki patolojik sürecin olması gerekir. Karaciğer hasarına yol açan birçok neden fibrozis ile kendini belli eder. Fibrozis, ekstraselüler matriksin bileşenlerinin (kollagen, glikoprotein, proteoglikanlar gibi) karaciğer içerisinde aşırı birikmesidir.



Siroz, tedavisinin zorluğu yanında korunma, tanı ve tedavi giderlerinin oluşturduğu ağır yük nedeni ile önemli bir sağlık sorunudur. Gelişen teknolojinin tıbbın kullanımına sunduğu tanısal görüntüleme araçları hastalığın non-invazif tanısı için çeşitli olanaklar sunmakta, girişimsel yöntemlerle de hastalığın portal hipertansiyon ve neoplazi gibi komplikasyonlarının tanı ve tedavisi mümkün olabilmektedir.



Karaciğer sirozu, ülkemiz için önemli bir mortalite ve morbidite nedenidir.



Karaciğer sirozunda sınıflama farklı şekillerde yapılabilir.


1. Morfolojik sınıflama:3 grupa ayrılır. Mikronodüler, makronodüler ve mikst tip. Mikronodüler sirozda çapı 0.1-1cm arasında değişen ve makronodüller sirozda çapı 5cm.’ye kadar ulaşan boyutlarda nodüller vardır. Mix tipde ise mikro ve makronodüller bir arada görülür. Mikronodüler siroz, karaciğer rejenerasyon kapasitesinin sınırlı olduğu durumlarda görülür. Makronodüler sirozun en sık nedeni kronik viral hepatit olup mikronodüler sirozun en yaygın nedeni, alkol alımıdır. Mikronodüler siroz zamanla mix yada makronodüler tiple sonuçlanabilir


2. Fonksiyonel sınıflama. Aktif siroz ve inaktif siroz seklinde



3. Klinik evreye göre sınıflama. Kompanse siroz, dekompanse siroz



4. Etyolojik sınıflama. Viral nedenler, otoimmun hepatitler, biliyer nedenler, metabolik nedenler, ilaçlar ve toksik maddeler, vasküler nedenler ve diğer nedenlerdir.

Segmental Anatomi

Segmental Anatomi



Karaciğerin British Museum’daki Assyro-Babylonion kil modelleri yaklaşık 4000 yıldan eskidir ve buradaki karaciğer segmentleri dikkatli şekilde yazılmıştır. Bugün ki modern angiografik yada postmortem çalışmalarla dikkate değer şekilde benzerdir. İlk defa Goldsmith ve Woodburne 1957’de hepatik venlerin dağılımını baz alarak karaciğerin segmental anatomisini tanımlamışlardır. Buna göre karaciğerin sağ ve sol lob sınırını middle hepatik ven oluşturur. Sağ hepatik venle sağ lob, anterior ve posterior segmentlere, sol hepatik venle sol lob, medial ve lateral segmentlere bölünür. Böylelikle karaciğerde sağ anterior, sağ posterior, sol medial, sol lateral olmak üzere dört segment oluşmuş olur. Bu tanımlamada kaudat lob karaciğerin posteroinferiorunda sağ ve sol loblar arasında ayrı bir lob olarak izlenmektedir. Sağ tarafında vena kava inferior, solunda ligamentum venozum ile sınırlanır.


Karaciğerin Couinaud tarafından cerrahi ile ilgili segmental anatomisi, 3 boyutlu olarak tanımlanmıştır. Goldsmith ve Woodburne’ün önerdiği gibi karaciğerin sağ ve sol lob sınırını middle hepatik ven oluşturur. Sağ ve sol hepatik venler ile her iki lob 4 sektöre bölünür (Sağ lateral, sağ medial, sol medial, sol lateral).


Oluşan bu dört segment sağ ve sol ana portal ven baz alınarak çizilen hayali transvers hat ile sekiz segment oluşur. Kaudat lob segment 1’ioluştururken, diğer segmentler saatin tersi istikamette segment 2’den 8’e kadar isimlendirilmektedir. Her segmentin arteryel, portal, venöz ve biliyer drenajını sağlayan ayrı bir pedikülü bulunmaktadır. Günümüzde bu segmentlerin rezeke edilebilmesi nedeni ile Couinaud sınıflamasının önemi artmıştır. Bismuth sınıflandırılmasındaki sol süperomedial ve sol inferomedial segmentler, Couinaud sınıflandırılmasında sol medial segment olarak sınıflandırılır

Karaciger Anatomisi

Karaciğerin Anatomisi



Karaciğer sağ üst kadranda, diafragmanın altında yer alır. Karaciğer 1200-1500 gram ağırlığında vücudun en büyük parankimatöz organıdır. Uzunluğu 25-30cm, sağ tarafta önden arkaya uzunluğu 14-16cm, sağ tarafta yüksekliği 8cm kadardır.



Karaciğer anterior, superior ve sağ lateral yüzeyleri diafragma ve abdominal duvar tarafından şekillendirilir. Karaciğer sol inferiorda mide ile sağ posteriorda sağ böbrek ile temas halindedir.



Malpighi (1628-1694) ilkel mikroskobu kullanarak karaciğer yapısını tanımladı. Bu daha sonraki çalışmaların temelini oluşturdu.



Karaciğeri saran glisson kapsülü inferior vena cava ile porta hepatis çevresinde kalınlaşır. Porta hepatiste, V. porta, A. hepatika propria ve safra kanalı bulunur. Peritoneal katlar arasında hepatoduedonal ligament adını alır.



Karaciğer dış yüzü tama yakın peritonla örtülü olup, inferior vena cava (IVC), safra kesesi fossası ve diafragmanın posterosüperiorunda (Bare area) periton bulunmaz. Karaciğer ile diafragma arasında anteriorda falsiform ligament, posteriorda koroner ligament bulunur. Ayrıca ligamentum teres, falsiform ligamentin serbest alt kenarında uzanarak umblikusa bağlanır. Sol ve sağ triangular ligamentler de diyafragmaya uzanan koronal ligamentin posteriorundaki parçalarıdır. Gastrohepatik ligament karaciğer ve mideyi birbirine bağlar.

Karacigerin Histolojisi


Karaciğerin Histolojisi



İnsan vücudunun en büyük salgı bezi karaciğerdir. Karaciğerin büyük bir bölümünü saran periton iki tabakadan meydana gelir.


a) Tünika Seroza


b) Tünika Fibroza (Glisson kapsülü)


Glisson kapsülü karaciğer içerisine uzanarak organı poligonal şekildeki küçük lobüllere (hepaton) ayırır.


Birbirine komşu poligonal şekildeki lobüllerin arasında bağ dokusu ihtiva eden potansiyel boşluklar meydana gelir. Buraya; Glisson Üçgeni, Kiernan Aralığı veya Porta Mesafesi adı verilir. Bu alanda; A. interlobularis, V. portanın ince dalı olan olan V. interlobularis ve duktus interlobularis beraber seyreder (portal triad).



Glisson üçgeninden ayrılan V. İnterlobularisin dalları birbiri ile anastomoz yaparak hepaton içerisindeki hücre kordonları arasındaki mesafeyi doldurup V. sentralise dökülürler. Lobulusun venlerine karaciğer sinozoidleri denilmektedir. Sinüslerin çeperlerinde alyuvarları yapan retikülo-endotel hücreleri ile ömrünü tamamlamış alyuvarları fagosite eden kupfer hücreleri vardır. Hücrelerin meydana getirdiği dizelerde sinüzoidler arasındaki ince kapiller aralığa Disse Mesafesi denir.