Parotis Bezi Benign Tumoru

Parotis Bezi Benign Tümörü


Pleomorfik Adenom Nedir


Parotis bezinin en yaygın görülen benign tümörü pleomorfik adenomdur (benign miks tümör). Olguların %80’ine parotis bezinde rastlanmaktadır ve bunun da %90’ı superfisiyal lob kaynaklıdır. Çoğunlukla superfisiyal lobun alt polunda izlenir.



Multisentrik tutulum ve bilateral yerleşim çok nadirdir. Ancak nüks tümörler multisentrik olma eğilimindedir. Pleomorfik adenoma her yaşta rastlanabilir, ama ortalama rastlanma yaşı 40’dır. Bayanlarda daha sık rastlanır. Genellikle soliter ve unilateraldir.



Hastalar ağrısız, yavaş büyüyen kitle nedeniyle başvurur. Tümör epitel, miyoepitel ve stromal dokulardan meydana gelir. Kitle oldukça sert olup, iyice sınırlanmıştır. Yer yer lobüler yapı gösterebilir. Ortalama ölçüsü 2-5cm arasında değişmektedir. Oldukça büyük boyutlara ulaşabilir.



Kitle, USG’de mikrolobüle konturlu, hipoekoik ve posterior duvar güçlenmesi ile tanımlanır. Genelde ovoid yapıda, düzgün sınırlı ve homojen iç yapıda izlenir. Bazen distrofik kalsifikasyon içerebilir. Tümör boyutu arttıkça kitle içi oluşabilecek hemoraji, nekroz ve fibrozis nedeniyle iç yapısı heterojenleşir. BT’de baskın olarak yağ içeren beze göre, yüksek dansitede izlenen pleomorfik adenomlar, düzgün kenarlı, homojen ve iyi kontrastlanan kitlelerdir. Ancak büyük boyutlu tümörlerde lobülasyon, değişik yoğunluk ve kontrastlanma paternleri ile birlikte kalsifikasyon veya hemorajiye ait hiperdens alanlar yanında gelişmişse nekroz veya kistik değişikliklere ait hipodens alanlar da görülebilir. MRG’de T1 ağırlıklı görüntülerde iyi sınırlı, çevre dokuya göre düşük veya orta şiddette homojen intensitede kitlelerdir. T2 ağırlıklı görüntülerde genelde yüksek intensiteli ve homojendirler. Homojen ve hiperintens görünüm sellüleritenin az olduğunu, kalsifikasyon ve dejenerasyon içermediğini gösterir. Sınırlanma özelliğini belirlemede T2 ağırlıklı görüntüler daha değerlidir. Fibrozis veya distrofik kalsifikasyona ait düşük sinyalli odaklar içerebilir.


Pleomorfik adenom histolojik olarak ince bir kapsülle çevrilidir. Bu kapsülde yer yer ince flamanlar şeklinde uzantıların (psödopodlar) varlığı saptanmıştır. Gerektiği gibi çıkartılmamaları durumunda bu özellikleri nedeniyle nüks edebilme ve malign transformasyon gösterme (%15) özellikleri vardır. Pleomorfik adenomların %3-4’ü ex-pleomorfik adenom karsinomuna dönüşebilir. Malign transformasyon ihtimali lezyonun süresi arttıkca artar. Bazen malign özelliği olmayan tümörler metastaz yapabilir.



Miyoepitelyoma Nedir



Miyoepitelyomaların %40-50’sine parotis bezinde rastlanmaktadır. Bu tümörler daha çok 30-40’lı yaşlarda pik yapar. Tümör iyi sınırlı olup, ince fibroz kapsülle çevrilidir. Tümör boyutu genelde 3cm’nin altındadır. Hastalar yavaş büyüyen ağrısız kitle şikayeti ile başvurur.



Malign transformasyon nadirdir. Rekürrens ender olmakla birlikte eksizyonda eksiklik söz konusu olduğunda ortaya çıkabilir.



Bazal Hücreli Adenom



Bazal hücreli adenomlar oldukça seyrek görülen benign yapıda tümörlerdir. Büyük kısmına (%75) parotis bezinde rastlanmaktadır. Bazal hücreli adenomlar genelde 50 yaş sonrası görülür. Kadınlarda daha sık olup kadın/erkek oranı 2:1’dir. Bazal hücreli adenomlar iyi sınırlı tümörlerdir. Genelde boyutları 2cm’nin altındadır. Membranöz tipi dışında bazal hücreli adenomların rekürrens riski düşüktür. Membranöz tipte rekürrens riski %25’dir. Malign transformasyon nadirdir. Miyoepitelyoma ve bazal hücreli adenomların radyolojik görüntülemede kendine has özellikleri olmayıp, bulgular pleomorfik adenoma benzemektedir.


Onkositoma



Onkositoma tüm tükrük bezi tümörleri içinde %1’den daha düşük oranda gözlenir. %78’i parotis bezinde izlenir. Genelde 6.dekadda rastlanır. Bunun nedeni tükrük bezlerinde onkositlerin miktarının yaşla birlikte artmasıdır. %20 hastanın radyasyon öyküsü vardır. Rekürrens riski %10 olup, nedeni tümörün multifokal olmasıdır. Malign transformasyon riski nadir de olsa vardır.



BT ve MRG görünümleri pleomorfik adenoma benzer. Warthin tümörü gibi radyonüklid tutan, hiperaktif tümörlerdir



Hemanjiyom



Parotis bezinde vasküler tümörler seyrek görülmekle birlikte genellikle erken çocukluk döneminde ortaya çıkar. İyi vaskülarize olmuş, yumuşak, sünger kıvamında, bası ile küçültülebilen ve bası kalktığında hemen eski haline dönebilen tümöral oluşumlardır. Çocuklarda çok defa doğumda varlıkları gözlenir. Kız çocuklarda erkek çocuklardan daha sıktır. Erişkinlerde ise oldukça nadir izlenirler. %24 çift taraflı görülebilir.



Hemanjiomlar BT görüntülerinde içeriğine göre hipodens veya izodens görülebilir.


Lezyon kalsifikasyon içeriyorsa BT’de hiperdens odaklar şeklinde ortaya çıkar. MRG bulguları hemanjiom tanısını koydurmada önemli yer tutar. T2 ağırlıklı görüntülerde yoğun hiperintens, içerisinde septasyonlar izlenen ve bazen tübüler yapı gösteren görünüm mevcuttur. T1 ağırlıklı görüntülerde hipointens, izointens veya intermediate (ara) sinyal yapısı gösterebilir. Kalsifikasyonlar tüm sekanslarda hipointens odaklar şeklinde görülür. Postkontrast incelemelerde lezyon heterojen veya homojen fokal veya diffüz kontrastlanma gösterebilir.


Kaynak; zehirlenme.blogspot.com

Parotis Bezi Tumorleri

Parotis Bezi Tümörleri


Genel Bilgiler


Tükrük bezi tümörleri nadir olmakla birlikte çok farklı histopatolojik tipler içermektedir. Tüm baş-boyun bölgesindeki tümörlerin yaklaşık %1-3’ünü, insan vücudundaki tüm tümörlerin ise %2’sinden azını oluşturmaktadır.



Tüm primer epitelyal tükürük bezi tümörlerinin %64-80’i parotis bezinde, çoğunlukla da süperfisiyal (lateral) lobda görülür. Derin parotis lobu tümörleri parafaringeal bölgeye yayılabilir. Parotis bezi tümörlerinin yaklaşık % 80’i benign, %20’si maligndir. Benign tümörlerin çoğu pleomorfik adenomdur. Parotisin en sık görülen malign tümörü ise mukoepidermoid karsinomdur.



Bunu sırasıyla indifferansiye ve asinik hücreli karsinom takip eder. Malignite olasılığı bez boyutu küçüldükçe artmaktadır. Bu nedenle sublingual tümörlerin ve minör tükrük bezi tümörlerinin %70-90’ı malign özellik göstermektedir.


Tükrük bezleri tubuloalveoler yapıda dış salgı bezleri olup, parankim ve stromadan oluşur. Bu durumda her üç germ yaprağından; endoderm, ektoderm, mezodermden gelişen yapıları içerir. Asiner hücrelerden gelişen tümörler daha maligndir. Uzun seyirli tümörler stromadan zengindir. Yeni gelişen tümörler soliter olup epitel proliferasyonu ön plandadır. Parotis bezindeki benign tümörlerin de çoğunluğu epiteliyal tümörlerdir. Benign tümörler kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmekte olup, malign tükrük bezi tümörleri her iki cinste eşit dağılım göstermektedir.



Tümör gelişiminde multifaktöriyel nedenler söz konusudur. Epidemiyolojik çalışmalarla radyasyon etkilenimi sonrasında tükrük bezi tümör gelişimi bildirilmiştir. Özellikle çocukluk çağındaki radyoterapiyi takiben pleomorfik adenomun ve diğer tümörlerin insidansının arttığını gösteren çalışmalar vardır. Çocuklarda en sık görülen parotis tümörü pleomorfik adenomdur fakat çocuklarda malignite oranı daha yüksektir. Sigara ve alkol kullanımı ile tükrük bezi tümör gelişimi arasında ilişki gösterilememiştir.



Lezyonun kapsüllü olması hemen her zaman benign bir neoplazmın özelliği iken; normal asinüslerin, sinirlerin, kan damarlarının tümör ile infiltrasyonu malignite bulgularıdır. Tümörlerin prognozu genellikle klinik evre ile korelasyon göstermektedir. Bu nedenle erken tanı büyük önem taşımaktadır.



Tükrük bezi tümörlerinin çoğu benzer hücre kökenlerinden kaynaklandığından sınıflandırılması oldukça zordur. WHO sınıflandırması daha çok benign ve malign tümörler arasındaki ayırımı vurgulamaktadır.