Türk Tıp Bilim Adamları
İbni Sina Hayatı – Büyük Türk Hekimi (980-1038)
İbni Sina Kimdir?
FİKRİ VE zekası asırlarca ve asırlarca tıp dünyası ve felsefe alemi üzerinde hüküm sürmüş olan İbni Sina bir Türk'tür. Eserlerinden birçoğunun Arapça olmasından dolayı Avrupalılar tarafından Arap sanılan bu Türk hekimi 980'de Buhara civarında Harmitan isimli bir köyde doğmuştur. Babasının adı Aptullah, kendisininki Hüseyin'di. Sina adını, dedesinden alır.
İbni Sina Çalışmaları Hakkında Bilgi
İbni Sina, önce okuyup yazma öğrendi. On yaşımda Kur'an'ı ezbere biliyordu. Ne hesapta ne de Arapça şiirde güçlük çekiyordu. Eucli-des'in geometrisini, Ptolemee'nin Al ınegislos adlı matematik kitabını hatmetmişti. Bu sıralarda Buhara'ya Natili isminde bir filozof geldi. Babası ilme karşı çok ilgili olduğu için bu filozofu evine alarak İbni Sina'yı ona teslim etti. İbni Sina bu şahıstan çok faydalandı. Bir süre sonra kendini tıbba verdi. On altı yaşında iken birçok doktorların kendisinden ders aldıkları bir hekim haline gelmişti.
İbni Sina'nın büyük Türk Âlimi Farabî'nin Aristo hakkında yazılmış bir tefsiri eline geçti. Aristo'nun gizli hazinesini kendisine açan tılsım işte bu kitap olmuştur.
19 yaşında iken Buhara emiri Mansur oğlu Nuh'u iyi etti. Böylelikle Nuh'un dostu oldu ve onun kitaplığından bol bol yararlandı. Bu çok zengin bir kütüphane idi. Bir süre sonra bu kütüphane yandı. İbni Sina'nın o zamanki rakipleri bu kütüphaneyi kendisinin yaktığını iddia ederler. Güya. böylelikle İbni Sina'nın bildiğini başkası bilmek imkanım bulamayacakmış...
Yirmi iki yasında iken İbni Sina babasını kaybetti ve o tarihten sonra Kurkanca'ya gitti. Oradan da birçok şehirlere giderek zamanın ilim adamları ile tanıştı. Ebu übeyd Curcani ile çalıştı ve bu zatın teşviki ile (Şifa) isimli kitabını yazmaya başladı. Bundan evvel de (Kanun) kitabını yazmaya başlamıştı. Her gece İbni Sina'nın evinde öğrencileri toplanır ve İbni Sina aynı zamanda her iki kitabı dikte ederdi. Bu sırada Ha-medan emiri kendisine vezirlik teklif etti. Fakat bu teklifin yazılarına engel olacağını anlayan İbni Sına, Ebu-Galip isminde bir atların evinde saklanarak kitaplarını yazmaya devam etmişti. Günde elli yaprak yazardı. Kendisini gizlendiği yerde de rahat bırakmamışlardı. O da Isfahan emirine bir mektup yazarak kendisini yanına aldırtmasını rica etti.
Bu mektuptan, Hamedan emrinin haberi oldu, eminin canı sıkıldı, İbni Sina'yı hapsettirdi. Dört ay hapiste kaldıktan sonra kaçtı ve İsfahan'a vasıl oldu. Artık İbni Sina rahat çalışma olanağını bulmuştu. Pek-çok eserini o tarihten sonra yazdı.
İbni Sina'nın ölümü bir barsak koliğinden olmuştur.
En ünlü eseri (Kanun), Pastör zamanına kadar birçok tıp okullarında okululmuştur. Mikrobun keşfinden evvel İbni Sina: "En iyi ve tehlikesiz su, kaynatılıp soğutularak içilen sudur' diye iddia etmek sureliyle infeksiyon hastalıklarında mikrop fikrini ilk defa ortaya atanlardan biridir.