Polen
Alerjisi Nedir
Alerjisi bulunan
hastalarda en önemli problem havada bulunan alerjenlerdir. Polenler, açık
havada çok yaygın olarak bulunan mikroskobik taneciklerdir. Geniş bir
coğrafyaya yayılabilme özellikleri vardır. Alerjiye neden olabilecek maddeler
arasında en yaygın olanlarından birisidir. Coğrafyanın bitki örtüsüne bağlı
olarak bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Bu farklılık hastaların kliniğine
de yansır.
Dünya üzerinde
750.000-1.000.000 arasında bitki türünün olduğu tahmin edilmektedir.
Yeryüzünde, Türkiye gibi binlerce bitki çeşidini bir arada bulunduran ülkeler
çok enderdir. Bitki örtüsünün bu kadar çeşitli ve zengin olması ülkemize çoğu
yönden çok büyük katkılar sağlamakla birlikte bir takım alerjenik hastalıklarda
da negatif bir etki oluşturabilmektedir. Bunların başlıca arasında da polen
alerjisi sayılabilmektedir.
Polen Alerjisi Olanlar ve Polen Alerjisine Sebep Olan Bitkiler
Polenleri alerjik
hastalıklara sebep olan bitkiler, genel olarak o çevrenin iklim şartlarına göre
yetişen ve bir bölgenin doğal florası adı verilen bitki türleridir. Türkiye
Florasının %95 otsu türlerden, %5’i de odunsu bitkilerden (ağaç veya çalı)
oluşmaktadır. Türkiye Florasının en büyük familyaları olarak bilinen Asteraceae
(Papatyagiller), Fabaceae (Baklagiller), Lamiaceae
(Ballıbabagiller), Brassicaceae (Turpgiller ) ve Poaceae
(Buğdaygiller) familyalarına bakıldığında ilk 4 familyanın genellikle
böceklerle tozlaştığı, Poaceae familyasının ise anemogam olduğu ve
polenlerinin en önemli alerjenik polenler arasında yer aldığı gözlenmektedir.
Türkiye’nin zengin bitki örtüsü, farklı fitocoğrafik yapısına paralel olarak
ortaya çıkan filoristik kompozisyonu, aynı zamanda alerjenik polen
çeşitliliğini de bölgelere göre farklı olmak üzere beraberinde getirmekte,
dolayısıyla bu durum alerjik hastalıkların azlık veya çokluğunu belirlemektedir.
Halk arasında ‘Çiçek
tozları olarak bilinen’ polenlerin kaynağını, ağaç, Gramineae (çayır-hububat)
ve otsu bitkilerin çiçekleri oluşturmaktadır. Bitkilerin polenleri, solunum
yolu ile alınarak klinik olarak kişilerin alerjik duyarlılığına neden olan en
önemli antijenlerdir. Alerji tarihinde yaz nezlesi olarak tanımlanmış mevsimsel
alerjik rinitin polenlere bağlı olduğu ilk kez 1873’de Dr. Charles Blackley
tarafından bildirilmiştir. Polen alerjisi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de
önemli bir sağlık sorunudur ve polenlerin neden olduğu alerjik hastalıklara
giderek daha fazla rastlanılmaktadır. Havada çok fazla sayıda ve yaygın olarak
bulunmaları ve bunlara karşı önlem alınmasının güçlüğü nedeniyle polenler diğer
alerjenlere göre daha fazla önem taşımaktadır.
Ülkemiz de son verilere göre 9.376 doğal bitki
türünün olduğu ve bunlardan %20’sinin alerjen özelliklere sahip bulunduğu da
göz önüne alındığında polenlerin önemi daha da artmaktadır.
Polen Alerjisi Hakkındaki Tüm Cevaplar
Polenler, tohumlu
bitkilerde (SPERMATOPHYTA) vejetatif ve generatif olmak üzere iki nükleusa
sahip ‘n’ kromozomlu mikrosporlardır. Tohumlu bitkiler, açık tohumlular
(GYMNOSPERMAE) ve kapalı tohumlular (ANGIOSPERMAE) olmak üzere iki büyük bitki
grubuna ayrılır. Polenler, açık ve kapalı tohumlu bitkilerin değişik morfolojik
yapılar gösteren çiçeklerinde bulunurlar.
Açık tohumlulara
(gymnospermae), polenleri çok alerjik olan Cupressus sp. (Servi), Juniperus
sp. (Ardıç), Taxus sp.
(Porsu ağacı), Thuja sp.
(Mazı), Chamaecyparis sp. (Yalancı servi), Pinus sp. (Çam) örnek
verilebilir. Rüzgar ile tozlaştıkları (Anemogami) ve dolayısıyla üremelerini
garanti altına almak için çok sayıda polen üretirler. Örneğin; Betula pubescens’in
(Tüylü huş) tek erkek çiçeğinden 6 milyon , bir ağacından 5.6 milyar polen, Alnus
glutinosa'nın (Adikızılağaç) bir erkek çiçeğinden 4.5 milyon, bir ağacından
7.2 milyar polen, Corylus avellana^^nm ( Fındık) bir erkek çiçeğinden
3.9 milyon, bir ağacından 4,9 milyar polen, Fagus sylvatica'nın
(Batıkayacağı) bir erkek çiçeğinden 175 bin, bir ağacından 409 milyon polen
atmosfere katılır.
Kapalı tohumluların
(Angiospermae), böceklerle tozlaşan (Entomogam) üyelerinin çiçekleri, böcekleri
çekmek için çok gösterişli ve güzeldirler. Örneğin, polenleri en alerjik
olanlardan Artemisia sp.
(Pelin otu), Anthemis sp. (Papatya), Aster sp.
(Saray veya yıldız papatyası), Catalpa sp. (Katalpa), Circium sp.
( Deve dikeni), Daucus sp. (Havuç), Doronicum sp. (Kaplanotu), Eleagnus
sp. (İğde), Erica sp.
(Funda), Spartium sp, (Katırtırmığı), Senecio sp. (Kanaryaotu) bu
grup içinde incelenmektedir. Böcek ile tozlaşanlar rüzgar ile tozlaşanlara göre
daha az polen üretirler. Örneğin; Prunus serrulata'nın
(Amanogawa kirazı) tek anterinde
1290 polen, bir çiçeğinde 65.790 polen, Spartium junceum'nın tek
anterinde 845 polen, bir çiçeğinde 3390 polen bulunabilir.
Çoğunlukla rüzgarla
tozlaşan Gramineae’ler de atmosfere çok sayıda polen verirler. Örneğin Secale
cereale’nin (Çavdar) tek bir anterinden 19 bin, bir bitkisinden 21 milyon polen
atmosfere verilmektedir.
Diğer bitki yapıları
gibi polenlerde değişik tipte birçok protein yapısındaki madde içermektedir. Bu
proteinler polende, sitoplazmada ve sporopollenin adı verilen maddeden oluşmuş
dış duvarda (ekzin) ya da polisakkarit karakterindeki iç duvarda (intin) yer
almaktadırlar. Bu proteinlerden yalnızca çok küçük bir kısmı alerjik
reaksiyonlara neden olmakta ve moleküler ağırlıkları bir çok enziminki gibi
10-70 kDa arasındadır. Örneğin Loliumperenne poleninin major
alerjenlerinden biri olan Lol p 1 polen tanesinin sitozolünde depolanırken, Lol
p 5 ise çoğunlukla nişasta taneleri içinde bulunduğu tespit edilmiştir.
Alerjenlerin dış
ortama dağılımı için temel faktör olan alerjenin kaynağından ayrılması yağış ya
da yüksek bağıl neme bağlıdır. Alerjenler atmosfere iki şekilde dağılmaktadır;
alerjen moleküller ve alerjen içeren ince parçacıklar halinde . Alerjen içeren
küçük taneler (nişasta taneleri) yağmur esnasında taneden osmotik olarak
ayrılan parçacıklardır. Her bir polen tanesinde bu parçalardan yaklaşık olarak
700 adet bulunmakta ve boyutları 0,6-2,5 mikrometre arasında değişmektedir.
Yağmurlu bir günden sonra ki günde bu parçacıkların 1 m3 havadaki miktarlarının
50 kat arttığı bildirilmiştir. Alerjik nişasta granüllerinin Gramineae
polenlerinin havada görüldüğü sezonda ortaya çıkan ani astım atakları ile
bağlantılı olduğu bildirilmiştir.
Solunum yollarındaki
müköz sekresyonlarda bulunan enzimler polenin sert dış tabakasını eriterek
alerjenik etkiye sahip maddelerin açığa çıkmasına neden olur. Polenlerin
kimyasal yapısında bulunan maddelerin sadece bir kısmı alerjenik özelliktedir,
yani Ig E yanıtını uyarır. Dolayısı ile bir polen molekülündeki belli epitoplar
güçlü alerjenik etki gösterirken, diğer epitoplar zayıf alerjenik etkiye
sahiptir veya herhangi bir alerjenik etki göstermezler. Bazı polen türlerine
alerjisi olan kişiler aynı cins ya da aileye ait yakın akraba olan diğer bitki
türlerinden polenlere de duyarlı hale gelebilir. Buna çapraz reaksiyon
denilmektedir.
Aeroalerjenlerin
sağlık üzerindeki olumsuz etkileri, dış ortama sağlanacak adaptasyon ya da
önleyici tıbbi tedavilere duyarlanma oluşmadan önce başlanması sayesinde önemli
derecede azaltılabilir. Bu doğrultuda, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) polen mevsimlerinin önceden
tahmin edilmesinin önemini vurgulamış, iklim değişiminin aeroalerjen miktarına
ve insan sağlığına etkileri ile ilgili yeni çalışmalar yapılmasını önermiştir.
Alerjenik etkisi daha
çok olan polenler ile diğerleri arasında polenin çeper yapısı, alerjenlerin
salınım ve lokalizasyonu, polen tanesi içerisindeki ve üzerindeki depo
maddeleri açısndan birtakım farklılıklar bulunması, polenlerin alerjik
etkisinde yukarıda bahsi geçen konuların etkili olduğunu düşündürmektedir.
Polen tanelerinin içeriğinin apertürlerden ya da polen tanesinin çeşitli
nedenler ile parçalanması sonucu açığa çıkar.
Polen duvarının
yapısı temel olarak ekzin ve intin adı verilen iki tabakadan oluşur. Polenin
duvar yapısı kimyasal olarak incelendiğinde intin tabakasının selülöz,
hemiselülöz ve kallozdan oluştuğu görülmektedir. Ekzin tabakası ‘sporopollenin’
adı verilen karatenoid esterlerinin polimerleşmesinden oluşan çok sıra dışı bir
tabakadır. Sporopollenin çok kuvvetli asitlere karşı bile oldukça dayanıklı bir
maddedir. Ekzinde, entekzin ve endekzin olmak üzere iki tabakadan oluşur.
Polenin yüzeyinde ağsı, granüllü, dikensi ya da delikli gibi, çok değişik
kombinasyonlar gösterebilen çeper süsleri bulunmaktadır. Polen tanelerinin en
dış yüzeyini ise ‘polenkit’ adı verilen yağ asitleri ve lipitlerden oluşan bir
madde sarmaktadır. Polen yüzeyinde, ekzin tabakasının inceldiği ya da olmadığı
ve genetik materyalin dişi bireye aktarım yolu olarak nitelenebilecek polen
tüpünün oluştuğu açıklıklar bulunmaktadır. Bu açıklıklara apertür adı
verilmektedir. Basitçe söylemek gerekirse apertürler delik, yarık ya da bu
ikisinin kombinasyonu şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Polen alerjenleri
moleküler ağırlıkları 5-80 kDa arasında değişen (kaynak) suda çözünebilir
protein ya da glukoprotein yapısındaki maddelerdir. Yapılan çalışmalar, duyarlı
bireylerin birçoğunda alerjik reaksiyonlara neden olan major alerjenlerin
çoğunun, sitoplazma içerisindeki amiloplastlarda oluştuğunu, bazen organelller
ile ilişkili olduğunu ve çok nadir olarak polen duvarında yer aldığını
göstermiştir. Yüksek alerjik etkiye sahip bitkilerin polenlerinde endekzin
tabakasının olmadığı saptanmıştır. Bu, alerjik potansiyeli etkileyen bir
nedendir. Endekzin tabakasının alerjik proteinlerin salınımında bariyer rolü
olduğu düşünülmektedir. Ektekzin tabakasında ise protein geçişini kolaylaştıran
mikrokanalların varlığı dikkat çekmektedir. Bununla birlikte çok alerjenik olan
Olacaeae (Zeytingiller) ve Poaceae (Buğdaygiller) gibi
familyalarda ise endekzin tabakasının var olduğu gözlenmiştir. Ancak bunlarda
endekzin tabakası sıkı bir yapı göstermemektedir. Lamelli bir yapıya sahiptir
ve endekzinden ektekzine uzanan mikrokanallara sahiptir. Bu kanallar alerjik
proteinlerin dışarıya kolayca salınımına izin vermektedir.
Tek bir polen tanesi
onlarca farklı tipte alerjen içerebilmektedir. Gramineae polenlerinde
11, Olea europea L. poleninde 10, Parietaria judaica L. İse 9
farklı çeşit alerjen tespit edilmiştir. Polen tanelerinin hidratasyonundan
hemen sonra yapılan gözlemlerde sitoplazma içerisinde polen duvarına lokalize
oldukları tespit edilmiştir. Bu çalışmaların sonuçları, polenler içerisinde
bulunan alerjik proteinlerin, fertilizasyon ve tozlaşmasında görevli olduğu
düşüncesini desteklemektedir. Polenstigma (dişicik borusu) uyumu ve tanınması,
polen tüp oluşumu ya da polen tüpü oluşmadan önce stigmadaki doku
değişikliklerinde bu alerjen proteinlerin önemli rolü olduğu düşünülmektedir.
Bu proteinlerin polen tanesinden salınımı nemli ve yapışkan bir özellik
gösteren ve stigmaya benzer özellik gösteren mukoza ile polenler temas ettiği
zamanda oluşur. Bu durum alerjik rinit semptomlarının ortaya çıkması ile
sonuçlanır.
Bitkilerin büyük
çoğunda ‘polenkit’ adlı materyal polen yüzeyini örtmektedir. Araştırmalar major
alerjenik proteinleri içeren bitkilerin polenlerinin çoğunun homojen bir
polenkite sahip olmadığını göstermiştir. Bu durumun alerjenlerin dış ortama
salınımını kolaylaştırdığı düşünülmektedir.
Atmosferik alerjenler
için önemli olan diğer yapılardan biri ‘orbikül’ ya da ‘ubish cisimciği’ olarak
adlandırılmaktadır. Major alerjik bitkilerin bazılarında orbiküllerin varlığı
tespit edilmiştir. Orbiküller polen ekzini ile birlikte gelişen sferik şekilli
partiküllerdir. Fonksiyonları tam olarak bilinmemektedir. Ancak genellikle çok
yüksek miktarda üretilmektedirler, yalnızca birkaç mikron çapındadırlar ve
alerjen proteinler içermektedirler. Sonuç olarak orbiküllerin yapısı polen
tanelerine çok benzer olarak oluşur, fakat daha küçük sitoplazmik ürünlere
sahiptirler. Polenler atmosfere dağıldığı sırada orbiküllerde polenlere
tutunmuş olarak atmosfere salınırlar ve boyutları akciğerlerin en derin
noktalarına gidebilecek kadar küçük olduğundan astım ve alerjik rinitte önemli
olabilirler.