Huzursuz
Bacak Sendromu ve Periyodik Hareket Bozukluğu
Huzursuz bacak sendromu (HBS); genellikle bacaklarda
görülen ‘karıncalanma’, ‘iğne batması’, uyuşma
hissi’ gibi
değişik şekillerde ifade edilen huzursuzluk hissi, bu hislerin giderilmesi için
bacakları hareket ettirme dürtüsü ile karakterize, dinlenme sırasında ya da
hareketsiz iken artan bir hareket bozukluğudur. Bu durumun
dinlenme sırasında, özellikle de gece yatarken ortaya çıkması uyku bozukluklarına
ve yaşam kalitesinin bozulmasına neden olmaktadır.
Etyolojisinde genetik ve çevresel faktörler rol
oynar. HBS, otozomal dominant bir hastalıktır. Özellikle demir eksikliği ve
spesifik beyin yolaklarında azalmış dopamin aktivitesinin semptomların gelişmesinde
önemli faktör olduğu düşünülmektedir. HBS için tek bir tanı testi yoktur, tanı
klinik özelliklere ve tanısal ölçütlere göre konulur. Bu nedenle HBS tanısı için
çeşitli kriterler geliştirilmiş ve çocuklara göre düzenlenmiştir. 2002 yılında
Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından kabul edilmiş "çocuklar için
HBS kriterleri” oluşturulmuştur.
HBS ile Periyodik Ekstremite Hareket Bozukluğu
(PEHB) %80 oranda birliktelik gösterirler. HBS tanısı klinik olarak konulurken
Periyodik Ekstremite Hareket Bozukluğu tanısı polisomnografi ile konulur.
Uykuda periyodik kol ve bacak hareketleri, PSG’de sıklıkla NREM uykuda görülen en az ardışık 4
hareketin görüldüğü 0,5-5 sn süreli ortalama 20-40 sn aralıklarla gelen
stereotipik kol ve bacak hareketleri ile karakterize PSG bulgusudur. PSG’de periyodik bacak hareketi sayısı ve indeksi (PLMİ)
>5 klinik olarak anlamlıdır ve HBS tanısını destekleyici niteliktedir.
Demir eksikliği anemisi, dopamin eksikliği, hipotroidi
ya da kronik metabolik hastalığı olanlarda HBS ve periyodik ekstremite hareket
bozukluğu belirtileri ortaya çıkabilmekte ve HBS’ye neden olan etkenlerin tedavisi ile HBS
belirtilerinde tamamen düzelme sağlanabilmektedir.
HBS ve PEHB çocukluk çağında artan sıklıkta tanı
almaktadır ve -7r\ prevalansı %2 olarak bulunmuştur. HBS erişkinlerde
yaygın olarak bulunmasına karşın bunların %38’i semptomların 20 yaşından önce, %10’u 10 yaşından önce başladığını bildirmiştir.