Solunumun Sinirsel Kontrol Merkezleri
Sinir sistemi kandaki oksijen ve karbondioksit basınç değerlerine göre vücudun solunum gereksinimi düzenleyebilme yeterliliğine sahiptir. Medullada solunum ritmini belirleyen, bir merkezle solunumun durmasını ve alınmasını sağlayan merkezler vardır. Bunlar cengeli olarak çalışarak vücudun yeterli solunum hızını belirler ve gerekli oksijen ve hayvanın alınmasını sağlarlar. Beyin ödemi, beyin tümörleri, anestezi, bazı uyuşturucu ilaçlar solunum merkezini olumsuz etkilerler.
Çeşitli nedenlerle solunum merkezinin baskılanması solunumun bozulmasına ve ortadan kalkmasına neden olabilir. Bu durumda solunum merkezini uyana ilaçlarla solunum yeniden başlatılır. Solunum düzenindeki anormallikler periyodik solunum düzensizliklerine yol açar. Kişi kısa bir dönem derin olarak soluk alır ya da giderek derinleşen şekilde solunumu artar sonra birden kesilir bir dönem hiç solunum almadıktan sonra solunum aynı şekilde yeniden başlar. Değişik solunum düzensizlikleri vardır. En çok bilinenlerden birisi Cheyne Stokes solunumu denilen solunum tipidir. Solunum hafif başlar giderek derinleşir sonra giderek azalır ve ara verir daha sonra tekrar başlar. Biot solunumu denilen tipte ise solunum bir süre normal sürdükten sonra birden bire kesilir. Daha sonra yeniden aynı şekilde başlar.
Hekimler solunum yetersizliklerini değerlendirerek bir çok hastalığa tanı koyarlar. Ayrıca spirometre ile ölçülen akciğer hacim ve kapasiteleri, kan gaz konsantrasyonlarının tayin edilmesi de solunumla ilgili değerlendirmelerle büyük kolaylık sağlar. Norma! solunuma hekimlik dilinde öpne, normalden hızlı sayıdaki solunuma takipne, normalden yavaş solunum sayısına ise bradipne denir. Oksijensiz kalmaya anoksi denir. Oksijen miktarının azalmasına ise hipoksi denir. Kanda oksijen yokluğu anoksemi azlığı ise hipoksemi olarak adlandırılmaktadır.
Solunum yetersizliğine neden olan faktörler çok çeşitlidir. Solunum kaslarının felci, hava yolundaki tıkanıklıklar, doku direncindeki bozulmalar, akciğer ve göğsün genişleyebilme kapasitesindeki azalım, solunum zarlarının alanının azalması, solunum zarlarının kalınlığımın çeşitli yapısal ve fonksiyonel değişikliklere bağlı olarak artması, akciğerlerden dokulara oksijen naklindeki yetersizlikler, kanın oksijen ve karbondioksit taşıma kapasitesinde azalma, hemoglobin eksikliği, alyuvarların sayısındaki azalma, dolaşım yavaşlamaları belirli düzeylerde solunum yetersizliğine neden olabilir.
Yaşla birlikte çeşitli etkenler, sigara, süregen enfeksiyonlar alveol bölmelerinin harabolmasına ve bu bölmelerin yırtılması sonucu alveollerin birleşmesine, böylece solunum yüzeylerinin azalmasına yol açar. Buna anfizem denmektedir. Alveollerin kan hücreleri ve sıvı ile dolmasına yol açan her türlü akciğer iltihabına zatüre (pnömoni) denir. Özellikle çocuklarla ölümle sonuçlanan önemli bir hastalıktır. Yaşlılarda ise geçirilen her pnömoni akciğer fonksiyonlarının daha da azalmasına, dolayısı ile kalbin ve dolaşım sisteminin etkilenmesine neden olabilir. Zamanında tedavi edilmelidir. Çocuklarda kızamık sonrası gelişen zatüre çok önemlidir. Aslında kızamığa bağlanan ölümlerin çoğu kızamık sonrası zatüreye bağlıdır. Alvollerin sönmesine atelektazi deir. Hava yolu tıkanıklıkları, akciğerlerin dışarıdan baskı altında kalması, alveolleri döşemekte olan sürfek tan sıvıların eksikliği akciğer kollapsına yol açar. Sürfaktan denilen maddenin alveollerin gergin ve solunum etkinliğini sağlayabilecek düzeyde tutulmasına neden olduğunu biliyoruz. Kişinin ortamda bulunan alerjen maddelere karşı doğuştan sahip olduğu aşın duyarlığın yol açtığı süregen bir hastalık ta bronşiyal astımdır. Alerjik reaksiyona bağlı olarak küçük bronşçukların duvarları şişer ve havanın alveollerden atılabilmesi güçleşir. Tüberküloz basilinin neden olduğu tüberküloz (verem) hastalığı ülkemiz için hala sorun olan önemli bir akciğer sorunudur. Tüberküloz hastalığından sonra meydana gelen iltihabi değişmeler akciğerlerin genişleyebilirle yeteneğini azaltırken, solunum membranında yaptığı yapısal değişiklikler alveolle kan arasındaki gaz alışverişini azaltır. Kalbin sol tarafının pompalama yeteneğinin azalması akciğerlerde sıvı birikmesine ve solunumun çok zorlaşmasına neden olur. Buna akciğer ödemi denir. Tipin önemli acil müdahale sorunlarından birisidir.