Merhaba; Tüm Ziyaretçilerimize Geçmiş Olsun Dileklerimizi Sunuyoruz.
Sitemizle İlgili Her Türlü Görüşünüz İçin
yenilenme [.@.] gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Beyin tümörleri, Beyinde Tümör
Beyinde oluşan tümörler, sinir sistemi kaynaklı (gliyom) beyin zarı kaynaklı (meninjiyom) ve kan damarı kaynaklı (hemanjiyom / anjiyom) olabilir. Gliyom, meninjiyom ve hemanjiyomun tersine, bulunduğu sinir dokusunu kapladığından ve normal doku ile tümörlü doku arasındaki sınır saptanamadığından habis olarak kabul edilir.
Beyinde Tümör Belirtileri
Hangi tümör tipi olursa olsun, kafaiçi basınç artar. Bunun belirtileri de şiddetli baş ağrısı, görme bozukluğu ve ağır vakalarda kusma ve bilinç bozukluklarıdır.
Seyri: Hastalığın ilerleyişi tümörün büyüme hızına paraleldir.
Tedavi: Habis olmayan tümörler ameliyatla çıkartılabilir. Habis tümör ameliyatları oldukça tehlikelidir. Çünkü hem tümörün yeniden belirmeyeceği garanti edilemez hem de ameliyat sırasında beyin dokusunun bazı yerlerinin zedelenmesinden kaçınılamaz. Bu nedenle, habis tümörlerde ameliyata çok ender başvurulur. Ancak, tümörün kistik olduğu ve tümör dokusunun bir kist duvarının çok küçük bir alanını kapladığı hallerde ya da tümörün beynin az zarar göreceği bir yerinde olması halinde, ameliyat girişiminde bulunulabilir. Röntgen tedavisi bazı gliyom tiplerinde etkili olabilir.
Havadan etkilenme
Birçok insan havadan etkilenir. Bazı kişilerin ruhsal ve fiziksel durumları havaya, yani hava değişikliğine bağlıdır. Kişiyi en çok lodos havalar etkiler. Havadan etkilenmenin nedenleri henüz bilinmemektedir. Hava değişikliklerinin intiharlara, kalp ve dolaşım bozukluklarına ve koliklere neden olabildiği sanılmaktadır.
Belirtileri: Baş ağrısı, bulantı, halsizlik, uykusuzluk ve neşesizlik görülür.
Seyri: Süresi ve şiddeti hava koşullarına bağlıdır.
Tedavi: Havadan etkilenen kişiler, havanın kendilerini etkilediği günlerde ruhsal ve fiziksel yorgunluklardan kaçınmalıdır. Kalp ve kan dolaşım bozukluğu olanlar bu günlerde araba kullanmamalıdır. Mümkün olduğu kadar açık havada dolaşmalı ve uykuların düzenli olmasına dikkat etmelidir. Baş ağrısı giderici, sakinleştirici ve kan dolaşımını düzenleyici ilaçlar rahatlık sağlar. Hatta, kahvenin bile yararlı olabildiği gerçektir. Saunalar ve hava kürleri önlem olarak uygulanabilir. Aşırı duyarlılık durumlarında yer değiştirmelidir.
Beyin Sarsıntısı Nedir
Kaza ya da herhangi bir nedenle kafatasına gelen şiddetli darbeler sonucu beyin sarsılması olayı çok sık görülmektedir.
Beyin Sarsıntısı Belirtileri: Belirtiler dört devreye ayrılır:
1. Birkaç saniye ile birkaç dakika arası süren baygınlık hali görülür. Tüm kaslar hareketsizdir. Yüz bembeyaz ve soğuk terle kaplıdır. Nabız yavaş, solunum derin ve seslidir. Göz-bebekleri kaymıştır.
2. Ayıldıktan sonra yüzdeki korku ve çaresizlik ifadeleri belirgindir. Geçirilen olay anımsanmayabilir. Yaralı, baş ağrısından yakınır, kusar ve sersem gibidir. Gözleri açılmıştır, ama kanlıdır. Bundan sonra, baygınlıkla karıştırılmaması gereken bir uyku hali görülür.
3. Birkaç gün sonra hastada, beyinde bir şişme olduğunu belirten, huzursuzluk baş gösterebilir. Baş ağrısı ve baş dönmesi tekrar artar. Ateş yükselebilir, nabız ve tansiyon değişkendir.
4. Birkaç hafta sonra, hasta sakinleşir ve şikâyetleri kaybolur. Hasta yerinden doğrulduğu zaman baş ağrısı ve baş dönmesi olur. Dikkat yeteneği azalır ve tüm vücuda aşırı bir yorgunluk hali hâkim olur.
Seyri: Şikâyetlerin süresi çok değişiktir. Sıcağa ve alkole karşı duyarlılık uzun süre devam eder.
Beyin Sarsıntısı Tedavisi
Kesin yatak dinlenmesidir, ama günümüzde yalnız kısa süre uygulanabilmektedir. Yatarken başın altına yastık konmamalı ve sırtüstü uzanmalıdır. Başa soğuk kompres uygulanmalı ve 24 saat süreyle hiçbir şey yenilip içilmemelidir. İkinci günden itibaren, günde bir litrenin dörtte biri kadar meyve suyu içilebilir. Ağır vakalar hastanede tedavi edilmelidir.
Çevresel sinir sistemi
Birbirine paralel giden birçok aksonun bir araya toplanmasından sinir teli oluşur. Sinir telinin çevresi katılgandokudan yapılmış bir kılıfla sarılmıştır. Sinirlerin üzerinde besleyici kan damarları da yer alır. Aksonlar, duyu sinirlerinde duyuya, hareket sinirlerinde ise harekete hizmet ederler. Ama birçok sinirde hem duyu hem de hareket aksonları bulunur. Bunlara karma sinirler adı verilir.
Sinirler, sinir sisteminin beyinle omurilikten oluşan merkez bölümünü duyu organlarına, kaslara ve diğer organlara bağlayan, beyaz görünümlü kordonlardır. Beyinden, 8 çifti omurilik soğanından olmak üzere 12 çift beyin siniri (kranyal sinirler) ve omurilikten de 31 çift omurilik siniri (mikst sinirler) çıkar. Bu sinirlerin bir bölümü hareket sinirleri olup, uçları çok ince ağaç dalları gibi kas tellerine, kas hücrelerine dağılmıştır. Bu tür sinirler, merkez sinir sisteminden gelen emirleri kaslara götürür ve onların çalışmasını sağlar.
Sinirlerin bir bölümü, kaslarda sonlanmaz. Bu tür sinirler, beyinle duyu organlarını birbirine bağlar. Duyu organlarından beyine uzanan sinirlere duyu sinirleri adı verilir.
Vejetatif Nedir, Vejetatif sinir sistemi (otonom sinir sistemi)
Bütün iç organlarımız, bilinçdışında, istemsiz olarak görevlerini sürdürürler. İstem dışı süregelen türlü organ hareketleri ve çalışmaları özel bir sinir sistemi tarafından yönetilir ve kontrol edilir. Bu sinir sistemi, vejetatif (otonom) sinir sistemi adını alır. Vejetatif sinir sistemi, iç salgı bezleriyle sıkı bir bağıntı kurmuştur. Beyin kabuğunun yönetimi altında çalışmayan bütün yalız (düz) kaslar ve bezler, bu sinir sisteminden sinir telleri alır. Vejetatif sinir sistemi, temel olarak, sinir düğümlerinden (gangliyonlar) ve sempatik sinir tellerinden oluşmuştur.
Vejetatif sinir sistemi, sempatik sinir sistemi ve parasempatik sinir sistemlerine ayrılır. Bu iki sistemin organlarda yaptıkları etkiler, birbirinin tam tersidir, yani biri yavaşlatıcı, diğeri hızlandırıcıdır.
Sempatik sinir sistemi Omurganın iç tarafının iki yanında yer alan birer sıra halinde dizilmiş sinir düğümlerinden oluşmuştur. Omurganın sırt bölgesinden bel bölgesine kadar uzanan sempatik gangliyonlar, sinir hücrelerinin bir topluluğudur ve bir yandan omurilik sinirleri yoluyla omurilikle bağlantı kurarken, bir yandan da organlara sempatik sinirler gönderirler. Tükürük bezleri, kalp damarları, bronşlar, mide, karaciğer, böbrekler, pankreas, bağırsaklar, idrar torbası vb. sempatik sinir sistemi tarafından sinirlendirilirler. Sempatik sinirler 23 çifttir ve birbirlerine sinir demetleriyle bağlıdır. 23 çift sinirin 3 çifti boyun, 12 çifti göğüs, 4 çifti bel ve 4 çifti de sağrı gangliyonlarıdır.
Parasempatik sinir sisteminde, sinirsel düğümler yoktur. Sinirlerini doğrudan doğruya merkez sinir sistemindeki hücrelerden almaktadır. Bu hücrelerin aksonları, merkez sinir sisteminden ayrıldıktan sonra, sinir verdikleri organların içinde ya da yakınlarında bulunan küçük gangliyon hücreleriyle bağlanırlar. Sempatik ve parasempatik sistemin birbirine karşıt ve düzenli bir şekilde organları çalıştırması, beynin tabanında bulunan, sempatik (otonom) hareketlerin yüksek kontrol merkezi olan hipotalamus tarafından yönetilir. Vejetatif sinir sisteminin beyin kabuğundaki duyu merkezleriyle hiçbir bağlantısı yoktur ve bu nedenle iç organlara gelen acı duyusu bilinç alanına girmez. Buna karşılık, ruhsal olaylar vejetatif sinir sistemi ve vücut çalışmaları üzerinde etki yapar.
Sempatik ve parasempatik sinirlerinin, birbirine karşıt çalışmalarına şöyle örnekler verilebilir: Sempatik sinir kalbin hareketini hızlandırır, oysa parasempatik sinir bu hareketi yavaşlatır; parasempatik sinirler kalbi besleyen damarları genişletir, sempatik sinirler ise daraltır; bronşları parasempatik sinirler daraltır, sempatik sinirler ise genişletir. Parasempatik sinirler bağırsak hareketlerini hızlandırırken, sempatik sinirler bu hareketi yavaşlatır. Gözbebeklerini parasempatik sinirler daraltır, oysa sempatik sinirler genişletir.
Baş ağrısı: Baş ağrısı en sık rastlanan hastalık belirtilerindendir. Baş ağrısı genellikle geçici ve sinirsel nedenlere dayanır ve çoğu kez endişe, açıklanamayan öfkeli durumlarda ortaya çıkar. Derin baş ağrıları genellikle damarlarla ilgilidir. Bu tür baş ağrıları çoğu kez şiddetli ve süreklidir. Baş ağrısına neden olabilecek bulaşıcı hastalıklar, kafaiçi basıncını artıran tümör, apse ve kistler, menenjit, beyin kanamaları, gözlerde kırılma ve uyum bozuklukları, sindirim güçlüğü, kabızlık, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, üremi, sinüs iltihapları, alkolizm, zehirlenmeleri, aşırı yorgunluk, açlık, alerjik hastalıklar, güneş çarpmaları, sara, eklampsi gibi daha birçok etkenler vardır. Zaman zaman gelen baş ağrılarının nedeni migren ve histamine bağlıdır.
Başağrısı Belirtileri: Genel bir tanımla, ağrının oluşumu kaslardan, boyun bölgesindeki kaslara kadar uzanan ve kafa derisi içinde seyreden kas tabakasının spazmı şeklinde açıklanır. Bazı ayrıcalıklar görülebilir. Örneğin, yüksek tansiyonda baş ağrısı sabahları, kalp yetmezliğinde ise yatar durumdayken vardır.
Seyri: Kimi zaman şiddetli baş ağrısı nedeniyle bulantı, kusma ve görme bozuklukları görülür. Baş ağrısı inatçı olabilir ve bazen günlerce sürebilir.
Tedavi: Genel olarak tedavi nedene yöneliktir. Şiddetli baş ağrılarında hasta sessiz bir ortama alınır, alnına soğuk kompres uygulanır. Ağrı kesici ilaçlar ya da yatıştırıcı ilaçlar ayrı ayrı olduğu gibi birlikte de verilebilir.
Uykusuzluk: Gürültü, ışık, sıcak, soğuk, yatılan yerin rahatsızlığı gibi dış etkenler; ağrı ve diğer rahatsızlıklar gibi iç etkenler, sinirlenmeler, çok çay ve kahve içilmesi, amfetamin gurubu zayıflatıcı ilaçlar uykuya engel olabilirler. Bazen uykuya dalmak oldukça güçtür. Uykusuzluk bazen hafiftir ve nedenin ortadan kaldırılmasıyla uyku gelir. Açık zehirleyici etkileri olmamakla birlikte uyutucu ilaçları uzun süre ya da devamlı kullanmak, alışkanlık yapabileceği için sakıncalıdır. Devamlı uyutucu ilaçlar kullanan kişiler uyku sağlayabilmek için aldıkları dozu zaman zaman artırmak zorunda kalırlar. Çoğu kez, uzun süre kullanıldıktan sonra uyutucu ilaç kullanmaktan vazgeçilecek olursa, uyku hemen hemen olanaksızlaşır. İşte bu nedenlerle, uyutucu ilaçları sürekli kullanmamalı ve arada bir kesmelidir. Ama uykusuzluk insanı yıpratacağı için, rahat ve yeterli bir uyku sağlanmalıdır. Uyku eksikliği öldürücü değildir, ama uyanıklık süresi uzadıkça kişide sinirlilik artar ve düşünme yeteneği giderek güçsüzleşir. Uykusuzluk, eğer herhangi bir hastalık nedeniyle değilse, ılık banyo alınmasıyla önlenebilir.
Vejetatif distoni: Sinir lifleri ve sinir-kas arası uyartıların iletiminde başlıca görevi kimyasal bir madde olan asetilkolin yapar. Bu maddenin, parasempatik sinir sisteminin çalışmasında büyük rolü vardır. Asetilkolin vücutta, kolinesteraz adlı bir madde tarafından parçalanır. Kolinesteraz adlı bu maddenin herhangi bir etkenle kanda azalması halinde, dolaşımdaki asetilkolin normalin üstünde bulunacağı için, parasempatik sinir sistemi gerektiğinden fazla uyarılmış olur.
Belirtileri: Kalp çalışması zayıflar, kaslar gevşer, bulantı, baş dönmesi, baş ağrısı hissedilir. Gözbebekleri ufalır ve görmede bozukluklar ortaya çıkar.
Seyri: Asetilkolin düzeyi normale döndürülmediği takdirde şiddetli bağırsak kasılmaları, diğer ağır belirtiler ortaya çıkar ve sonunda hastada şiddetli kasılmalar ve koma hali belirir.
Tedavi: Asetilkolinin karşıt maddesi olan atropin enjektesi gereklidir.
Hareket hastalığı, Hareket Sistemindeki Hastalıklar
Kişinin yolculuk yaptığı aracın hareketi sırasında açısal ya da düz yolda ortaya çıkan hızlanma ve yavaşlamanın içkulağa yaptığı etkiden ötürü oluşan bir hastalıktır.
Belirtileri: Bulantı ve kusma.
Tedavi: Ağızdan hiyosin verilir. Bugünkü antihistaminikler de aynı etkiyi gösterir. Hareket hastalığı olanların, yolculukta ağır yemek yememeleri ve mümkünse yatar durumda yolculuk yapmaları uygundur.
Beyin Hastalıkları, Beyin ve Sinir Sistemi Hastalıkları
Sinir sistemi, damarlar gibi tüm organları organizma içinde birbirine bağlar. Damarlar ve sinir sistemi, her organın gereksinmelerini ve çalışmalarını belirlerler. Sinir sistemi iç ve dış etkileri alabilmek, bunları iletmek ve yönetmek gibi önemli bir görev yüklenmiştir. Duyu organlarının uyartıları, bu uyartıların iletimi ve organlara gönderilen emirler ve uyartılar sinir sistemi tarafından gerçekleştirilir. Yapılarına göre sinir sistemi ikiye ayrılır:
Merkez sinir sistemi Hastalıkları - Beyin ve omurilik
Çevresel sinir sistemi - Beyin sinirleri, omurilik sinirleri, vejetatif (otonom) sinir sistemi.
Merkez sinir sistemi
Merkez sinir sistemi beyin, beyincik, omurilik soğanı ve omurilikten oluşmuştur. Beyinle omurilik, çok uzun uzantıları olan ve nöron adı verilen sinir hücreleriyle destek doku görevini yapan nörogli hücrelerinden yapılmıştır. Beyin ve omurilik, sinir sisteminin düzenleyici merkezleridir. İnsanlarda merkez sinir sisteminin görevleri üç grupta toplanır: Refleks (istemsiz) hareketlerini, otomatik hareketleri ve istemli hareketleri gerçekleştirmek.
Beyin Nedir: Yaklaşık 1,5 kg. ağırlığında olan tümbeyin kafatası içinde yer alır ve kafatası kemikleri tarafından korunur. Tüm-beyinin üzeri sert, örümceksi ve ince bir zarla kaplıdır. İnce zar ile örümceksi zar arasındaki beyin-omurilik sıvısı beyni şiddetli sarsıntılardan korur. Tümbeyin, beyin, beyincik ve omurilik soğanı olmak üzere üç temel parçaya ayrılır. Ortasından geçen derince bir yarık tümbeyini iki yarıküreye böler. Bu yarıküreler de yanlamasına derince yarıklarla loplara ayrılır. Tüm beyinin kabuk kısmı bozmaddeden, iç kısmı ise akmad-deden oluşmuştur. Beyinde epifiz ve hipofiz salgı bezleri vardır. Beynin kabuk bölgesinde, yani bozmaddesinde duyu organlarının merkezleri, istemli olarak yapılan tüm hareketleri yöneten belli merkezler, ruhsal yaşamımızla ilgili olayların merkezleri, okuma, yazma, konuşma ve kavramayı yöneten merkezler vardır. Bütün bu merkezler, ara nöronlarla birbirleriyle bağıntı kurarlar. Bu bağıntılar beynin diğer kısımları ile de süreklidir. Beynin akmaddesi içinde çeşitli büyüklüklerde bozmaddeden yapılmış birkaç tane boz bölge (çekirdekler) vardır. Bu bozmadde bölgeleri bilinçaltı çalışmaları yönetir.
Beyincik Nedir, Beyinciğin görevleri, kafatasının arka tarafına yerleşmiştir ve iki yarıküreden oluşmuştur. Beyincik de, beyinde olduğu gibi, boz ve akmaddelerden yapılmıştır. Ancak, bozmadde yer yer akmadde içine dalarak kıvrımlar oluşturmuştur. Bu nedenle de, bir kesit alındığı takdirde, ağaç dallarına benzer bir yapı görülür (beyincik ağacı). Beyincik, vücut hareketlerini düzenleyen, tüm kasların uyumlu çalışmalarını, vücut dengesini düzenleyen ve kontrol eden bir organdır.
Omurilik soğanı, beyinciğin hemen altındadır ve diğerlerinin tersine, bozmadde içte, akmadde dıştadır. Beyinden gelen hareket sinirleriyle omurilikten beyine giden duysal sinirlerin bir bölümü burada çaprazlaşırlar. Ayrıca, buradan 8 çift de sinir çıkar. Beyincikle omurilik soğanı varol köprüsü'yle beyine bağlanır. Solunum, dolaşım, metabolizma, sindirim gibi tüm vejetatif fonksiyonların merkezleri; yutma, öksürme, çiğneme, emme, kusma, aksırma gibi refleks (istemsiz) hareketlerin merkezleri ve karaciğerde şeker yapılması işlerinin merkezleri omurilik soğanındadır.
Omurilik Nedir: Merkez sinir sisteminin omurga içinde yer almış bölümüdür. Beyinde olduğu gibi omurilik de üç zarla kaplanmıştır ve ince zarla örümceksi zarın arası beyin-omurilik sıvısıyla doludur. Ön ve arka tarafta derin bir olukla simetrik iki bölüme ayrılan omurilik ak ve bozmaddelerden yapılmıştır, ama akmadde üstte, bozmadde alttadır. Bozmadde, akmad-denin içine doğru birer çıkıntı yapar. Bu nedenle, bir kesit alındığı takdirde, bozmadde, kelebek görünümündedir. Buna göre, omurilik içinde iki önde, iki de arkada olmak üzere 4 tane boynuz vardır. Omuriliğin merkezindeki boş kanalın içi sıvı doludur.
Omurilik sinirleri, Omurilik Sinir, sağlı sollu olmak üzere ikişer kökle çıkarlar. Bu kökler, arka kök ve ön kök adını alırlar. Ön kök harekete, arka kök ise duyuya hizmet eder. Beyinden hareket emirleri ön kökle gelir. Duyu sinirleri ve arka kök yoluyla omuriliğe getirilen uyartılar, beyne gönderilmeden omurilikten hemen hareket sinirlerine geçerler ve bu sinir aracılığıyla kaslara aktarılırlar. Böyle hareketler, istemsiz, yani refleks hareketleri adını alır.