Artrit ve Hipnoterapi Nedir
İngiliz Tüketiciler Birliği'nin yayın organı olan Hangi Yoldan Sağlık? adlı dergide yayınlanan bir makalede 'Hipnoz uzun süredir bizimle birlikte, fakat hipnoterapistler hâlâ saygınlık kazanma uğraşı içindeler,' denilmektedir. Makalede ayrıca, araştırmaların (hipnoterapi araştırmalara en çok konu olan doğal terapi türüdür) hipnotik transa girmenin gevşeme, meditasyon, ya da, bir kitaba dalıp gitmekten farklı olduğu konusunda bir kanıt bulamadığı belirtilmektedir.
Hipnozda tamamen bilinçli olmakla beraber zihniniz bir yere odaklanmış şekilde derin bir gevşeme içinde olursunuz. Trans halindeki bir hasta telkinlere açık hale gelir. Hipnoterapist hastalara davranış değişikliklerinin yanı sıra muhtemel çözümleri telkin ederek sorunlarının çözümünde yardımcı olabilir. Hipnoz sırasında hipnoterapistin yapacağı telkinler önceden kararlaştırılabilir. Çoğu hastanın hipnozdan çıktıktan sonra her şeyi hatırladığı söylenir ve doğal terapilerin tümünde olduğu gibi burada da amaç kendi kendinize yardımcı olmanıza katkıda bulunmaktır.
Hipnoz yalnızca korkular ve fobiler gibi psikolojik problemlerin tedavisinde değil, aynı zamanda ağrı ve stresi gidermede ve bazı deri hastalıklarının yanı sıra bağımlılık ve yeme bozuklukları tedavisinde de kullanılmaktadır. Birçok doktor ve psikolog hipnozu tedavi programlarının bir parçası olarak kullanmaktadır.
En azından ingiltere'de, bu konuda eğitimli olsunlar, ya da, olmasınlar insanların hipnoterapist unvanını kullanmalarım engelleyecek bir kanun bulunmadığından, gerçekten uzman olan kişilere gittiğinize emin olsanız iyi edersiniz.
Hipnoterapinin ağrıyı dindirebildiği ve ayrıca derin bir transa sokulan hastada ağrıyı tamamen ortadan kaldırabileceği kanıtlanmıştır.
Biyo- geribesleme
Buna, daha doğru bir ifadeyle 'biyo-geribesleme eğitimi' denilmelidir, çünkü istem dışı vücut tepkilerini (aşırı sıcak ve soğuk, ya da, korku, öfke, nefret, endişe ve depresyon gibi duygular karşısında otomatik bir tepki olarak oluşan tansiyon ve vücut ısısındaki yükselme ve düşme gibi) kontrol altına almayı öğreten bir yöntemdir.
Terapist hastanın istem dışı tepkilerini çeşitli elektrikli aletlerle ölçer. Bu aletler elin ısısından baş ağrısı, ya da, migrenin varlığını belirleyen bir el termometresi veya, deride korku, ya da, endişe sonucu oluşan tere tepki veren (yalan makinesine benzer) bir elektrikli deri direnç ölçeridir.
Bir ışık ve ses sistemi yoluyla hastanın da ölçümleri öğrenmesi sağlanır. Sonra da terapist hastaya otomatik tepkilerini kontrol etmeyi öğretir. Makinenin ışık ve ses sinyallerini, hastanın bundaki başarısını ölçmek için kullanır.
Biyo-geribesleme sağlığın tekrar kazanılması için vücut üzerinde zihin gücünün kullanılmasının önde gelen örneklerinden biridir. A.B.D.'de çok popülerdir ve psikologlar tarafından yaygın bir şekilde kullanılmakta ve incelenmektedir. Ayrıca İngiltere'de de sigara, içki ve yiyecek bağımlılıkları, kekemelik ve migren tedavisinde kulanılmaktadır. Stresi kontrol altına almada başarıyla kullanılabilirce, romatoit artrit dahil, stresle ilişkili hastalıkların tümünde etkili olur.
Meditasyon
Meditasyon, Hindistan'da ve Asya'nın büyük bir bölümünde binlerce yıldır uygulanmaktadır. Yoga da, bu, yaşamın fırtınaları içinde sakin bir köşe bulma yönteminin bir yan dalıdır. Kendi kendine yardımcı olmanın en iyi yöntemi olduğuna inanılır. Meditasyon yapan kişiler, hem zihinleri hem de vücutları bir huzur ve uyum hali kazanana kadar düşüncelerini yoğunlaştırır ve vücutlarını kontrol altında tutarlar.
Bu yöntem daha önceden anlatılan gevşeme tekniklerine ve solunum egzersizlerine şekil ve amaç yönleriyle çok benzer: Amaç, zihni sorunlu düşüncelerden arındırmak ve bunların yerine sakin ve güzel düşünce, ya da, fikirler doldurmaktır.
Eğer stres sizin için bir sorunsa, bununla başa çıkmak için meditasyondan yararlanmayı düşünmelisiniz.
Ağrı ve akıl
Artritin belki de en sıkıntı veren özelliği neden olduğu ağrılardır (hastalığın aktif aşamalarındaki akut ağrılar ve hastanın birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kaldığı uzun süreli ağrılar). Ağrı hem fiziksel hem de duygusal olarak bitkinlik vericidir ve bu yüzden de depresyona neden olabilir. Güçlü ağrı kesici ilaçların genellikle hoş olmayan yan etkileri vardır. Bu nedenle ağrıyı gidermenin daha doğal ve ılımlı yollarını bulma ihtiyacı artmaktadır.
Herkes ağrıyı farklı şekilde hisseder. Bazı insanlar ağrıya kolayca dayanırken, diğerleri küçük bir yaralanmanın ağrısıyla altüst olurlar. Bu durum 'ağrı dayanıklılığı' olarak bilinir.
'Ağrı eşiği' ağrıyı ilk hissettiğiniz andır ve bu herkeste genellikle aynıdır. Fakat ağrıya dayanma kapasitesinin kişiden kişiye değişiklik göstermesi zihinsel tutumun bununla bir ilgisi olabileceğini akla getirmektedir.
Örneğin, savaşta yaralanan askerlerin çatışma, bitip de yaralarıyla ilgilenme fırsatı yakalayana kadar ağrı duymadıkları iyi bilinir. Bu örnek, daha acil ve önemli bir şey dikkatinizi dağıttığında daha az ağrı duyabileceğiniz gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Daha önce sözü edildiği gibi, hastaya bilgisi dışında ağrı keüci ilaç yerine bir 'plasebo' (tebeşir gibi zararsız bir madde) verildiğinde, hasta bunu ağrı kesici sandığından ağrısının dindiği de bilinmektedir. Bu 'plasebo etkisi' de aklın madde üzerindeki gücüne bir örnektir.
Hastanın ağrıları hakkındaki endişesi doktorunun vereceği bir plaseboyla giderilebilir ve bu ağrının ruh haliyle ilişkisini ortaya koyar. Hem hasta hem de doktorun olumlu bir tavır içinde olması ağrıyı yenmeye yardımcı olur.
Ağrının kontrol altına alınmasında kendi kendine yardımcı olma
Bilinçli olarak zihinsel çaba harcamakla ağrıyı kontrol altına almanın yolları aşağıda açıklanmaktadır.
Operant şartlandırma
Büyük ağrılar içindeki insanlar bol miktarda şefkat ve ilgi görürler ve farkında olmadan acı çekmelerinin bir ödülü gibi gördükleri bu durumdan hoşlanırlar. Sonunda da belirli isteklerini elde etmek için ağrılarını kullanmaya başlayabilirler. Davranış bilimi uzmanları buna 'operant' (insanları kendi istekleriniz doğrultusunda yönlendirmek için kullandığınız şeyler) adını verirler.
Bununla birlikte, bu süreç aynı tekniği ters yönlerde kullanmak yoluyla 'şartlandırılabilir' veya, bitirilebilir. Diğer bir deyişle, gerçek ihtiyaçlarının ötesinde ilgi ve 'ödül' elde etmek için ağrılarını kullanan kişilere bunu yapmayı bırakana kadar ilgi gösterilmediğinde davranışları yine normale döner. Bunu yapmak biraz katı yüreklilik gibi görünebilir, fakat 'operant şartlandırma' bu şekilde uygulanır: İyi kalplilik göstermek için gaddar davranılır.
Siz de bazı isteklerinizi elde etmek için ağrınızı kullandığınızın farkına varırsanız, bu davranışı değiştirmek için bilinçli bir gayret göstererek kendi kendinizi şartlandıra-bilirsiniz. Bunu yapmak için çevrenizdeki insanlara karşı daha düşünceli davranabilir, ya da, hoşlandığınız bir hobiye kendinizi verebilir veya, sizinle aynı hastalığı çeken insanlara hizmet veren bir yardım kuruluşunda gönüllü olarak çalışabilirsiniz. Dikkatinizi ağrınızdan alıp başka yere yöneltecek olan her türlü aktivite size ağrınıza daha çok dayanma gücü verecektir.
İyileşmeyi hayal etme
Bu kendi kendine yardım yöntemi A.B.D., Califomia'da çalışmalarını sürdüren Dr. Martin L. Rossman tarafından geliştirilmiştir. Artrit hastalarına önce stres ve kas gerilimini azaltmak için gevşeme teknikleri kullanmaları salık verilir.
Sonra da dikkati hasta ekleme yoğunlaştırıp zihinlerinde onu diğer sağlıklı eklemlerle karşılaştırarak hasta eklemin normale döndüğünü hayal etmeleri önerilir.
Artrit çok yayılmışsa hasta bütün vücuduna yayılmış olan hastalığı gözünde canlandırdıktan sonra her yerinin iyileştiğini hayal eder. Hastalardan derin gevşeme ve iyileşmeyi hayal etme uygulamalarını üç hafta boyunca günde en az iki kez, on-on beş dakika süreyle yapmaları ve sonra da ne kadar ilerleme kaydettiklerini ölçmeleri istenir.
Dr. Rossman, 'sağlıklı, esnek, iyileşmiş olmak ve zevk alacağınız bir yaşam sürmek' için sağlıklı bir yaşam şeklinin ve kendinizi çok canlı bir şekilde hayal etmenizin önemini vurgulamaktadır. Anlattığı örnek vakadaki erkek hastanın bileği ağrılı ve iltihaplıydı. Hasta önce bilek kemiklerinin kenarlarının keskin ve sivri olduğunu ve hareket ettikçe birbirlerini törpülediğini hayal etti. Sonra da bu görüntüyü aralarında yumuşak yastıkçıklar olan yuvarlak uçlu bilek kemikleri sayesinde yumuşak ve ağrısız bir şekilde hareket eden bir bilek hayaliyle karşılaştırdı. Bu iyileşme hayalini düzenli olarak uygulayarak bileği iyileşme yolundayken sıkıntısını da büyük ölçüde azalttı.
Kendi kendini etkileme
Bu terim artrit hastalarının geliştirmeleri gereken kendi durumlarını kontrol etme duygusunu tanımlamak için Ameri-ka'daki Stanford Artrit Merkezi'nde kullanılmıştır. Sürekli ağrıya çoğu kez eşlik eden çaresizlik duygusu ve depresyon, ağrıyı gerçekten daha da artırabilir. Bu yüzden hastalara bir öz yönetim kursu çerçevesinde kendi tedavi programlarında pozitif bir rol oynamaları öğretilmiştir. Bunu başarmak için hastalar tedavileri hakkında karar alınmasına katılmışlar, kendi egzersiz programlarını tasarlamışlar ve sağlanan çeşitli tedavi yöntemlerini değerlendirmişlerdir. Bu aktif rol onlara kendi durumlarını kontrol altına aldıkları duygusunu ve 'kendi kendilerini etkileme güçleri, ya da, kendi sağlıklarını kontrol altına alma yetenekleri olduğu inancını vermiştir.
Bu kursu bitiren hastalar belirgin bir şekilde daha az ağrı ve depresyona maruz kalmış ve eklemleri eskisinden daha çok oynarlık kazanmıştır. Yirmi ay sonra bile daha az ağrıları olmuş ve doktora daha seyrek gitmişlerdir. Kendi kendini etkilemenin olumlu sonuçları hakkındaki bir teoriyi Stanford'da çalışan bir psikolog olan Albert Bandura ileri sürmüştür. Bandura'ya göre insanlar stresli bir durumu kontrol altına aldıklarını hissettiklerinde vücutları daha az katekolamin (strese tepki olarak üretilen ve fiziksel sıkıntıyı artırabilen bir kimyasal madde) salgılamaktadırlar.
Bilgi ve öneriler
Bu yöntemlerden biriyle, ya da, ağrınızı kontrol altına almanın yeni geliştirilmiş diğer psikolojik yöntemleriyle ilgileniyorsanız doktorunuz sizi ağrıyı kontrol altına almanın doğal yöntemleri konusunda uzmanlaşmış bir psikolog, ya da, psikoterapiste göndermelidir. Bu uzmanlar size kendi kendinize yardım etmeyi öğretirler. Hastanelerin ağrı kliniğinden de bu konuda daha fazla öneri ve bilgi alabilirsiniz.
Ağrınızı yönetmek
Birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda olduğunuz sürekli bir ağrınız varsa, bunu yaşamınıza egemen hale gelmeyecek şekilde kontrol altına almayı başarmanız çok önemlidir. Aklın vücut üzerindeki gücü, kavramayı ve kullanmayı öğrenebileceğiniz bir şeydir.
Fiziksel ve zihinsel gerilimleri yenme ve böylece ağrıyı azaltmada gevşeme ve derin solunum tekniklerinin değerini her zaman hatırlayın. Hafif egzersizin de tutulmuş ve ağrılı eklemleri rahatlatacağını ve az miktardaki yumuşak masajın da işe yarayabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
Vücudun ağrıyan bölümüne ısı uygulanması ağrıyı dindirmede en güvenilen doğal yollardan biridir, fakat soğuk da aynı işi görebilir. Su geçirmez bir torbaya konan buz hasta bölgeye konulursa iltihabı ve ağrıyı giderebilir. Sıcak işe yaramadığı taktirde soğuğu bir alternatif olarak denemeye değer.
Dirseğinizi bir yere vurduğunuzda içgüdüsel bir hareketle incinen ve ağrıyan eklemi ovalarsınız. Bu ilkeden hareketle cilt içi elektriksel sinir uyarımı (TENS = transcutaneous electrical nerve stimulation) geliştirilmiştir. Bu terapi şekli ağrılı bölümdeki sinirleri cilt içinden bir elektrik akımı vererek uyaran bir elektrikli aletle uygulanır, ince 'C sinirleri ağrı mesajlarını beyne taşır, fakat kalın 'A' sinirleri mesajları daha hızlı iletir ve uyarıldıklarında daha yavaş çalışan 'C sinirlerininin ağrı sinyallerini engellerler. Bu, ağrıyı kontrol altına almanın 'elektrik anahtarı teorisi' olarak bilinir.
TENS tedavisi, hastanelerde genellikle elektroterapi eğitimi görmüş fizyoterapistler tarafından uygulanır, fakat alet satın alıp evde kullanılmak üzere doktorlarca hastalara salık verilebilir. Aletin çeşitli tipleri çoğu ülkede satılmaktadır.
Bütün bu anlatılanların anlamı ağrı çeken kimsenin ağrı kesicilere dayanmak zorunda olmadığı ve ağrıyı kontrol altına almak için fiziksel ve psikolojik doğal tedavi yöntemlerinden yararlanma seçeneği olduğudur. İnsanın madde üzerinde zihin gücünü kullanarak sağlığına olumlu etkiler yapabileceğini öğrenmesiyse hepsinin ötesinde çok büyük bir moral kaynağıdır.
Artrit ve Gevşeme terapisi
Gevşemeyi öğrenmenin stresle başa çıkmada kendi kendinize yardımcı olmanın iyi bir yolu olduğunu 4. Bölüm'de okumuştunuz. Bütün ihtiyacınız olan yirmi dakikalık hareketsizlik ve sessizlik ile yere uzanabileceğiniz, tercihen kendinize ait bir odadır.
Bu yöntemin tekniği bütün olumsuz düşünceleri zihninizden çıkarmak, sakin bir manzaranın güzel görüntülerini ve bu manzarayı destekleyecek doğa seslerini hayal etmek ve manzarayı zihninizde canlandırmaktır.
Zihninizde huzur ve sakinlik oluşturmak için bu manzarayı kurduktan sonra her defasında bir grubu ele alarak bütün kaslarınızı gevşetmeye başlayın. Ayak parmaklarınız ve ayaklarınızla başlayıp el parmaklarınız ve ellerinizle devam edin. Her kas grubunu önce kasın, sonra da gevşetin. Böylece sonunda bütün organlarınız ağırlaşacak ve hareket-sizleşecektir. Birisi kolunuzu kaldırıp bıraksa kolunuz tekrar yere düşecektir.
Kaşlarınız ve alnınızdakilere kadar vücudunuzdaki kasların tümünü kasıp gevşetmeyi sürdürün. Tamamen gevşediğinizde sanki yere gömülüyormuş gibi hissederek bir süre daha yatmayı sürdürün. Sonra da acele etmeden, usulca gerçeğe geri dönün.
Gevşeme çalışmasını sojunum egzersizleriyle birleştirebilirsiniz. Bu size her türlü gerilimden kurtulmada yardımcı olacaktır. Stres altında olduğunuzda solunumunuz genellikle hızlı ve yüzeysel olarak yalnızca göğsünüzün üst kısmında gerçekleşir. Bu da akciğerlerinize yeterli havanın girmemesi, ya da, atık maddelerin ciğerlerden düzgün bir şekilde atılmaması demektir. Aktörler ve şarkıcıların yaptıkları gibi diyaframdan solumayı öğrenmelisiniz.
Böylece akciğerlerinizi tam kapasitesine kadar genişletebilir ve kalbinizin daha güçlü atması ve gerekli olan oksijeni sağlamak için yeterli olan havayı alabilirsiniz.
Diyafram göğüs ve mide boşluklarını birbirinden ayıran güçlü bir kas bandıdır. Soluk alıp verirken genişlemesini ve sonra da büzülmesini elinizle hissedebilirsiniz. Onu kontrol etmeyi öğrendiğiniz taktirde soluduğunuz hava akciğerlerinizin en alt bölümüne kadar ulaşır ve göğüs kafesinizin alt bölümünün genişlediğini hissedebilirsiniz. Aynı şekilde, soluk verirken diyaframınızı kasınca akciğerleriniz mümkün olan en büyük miktardaki havayı dışarı atar ve atık maddelerden kurtulur.
Diyafram solunumunu kontrol etme çalışmasını şu uygulamayı gerçekleştirene kadar sürdürmelisiniz: Soluk alırken üçe kadar sayın ve üçe kadar sayarak soluğunuzu tutun, sonra da üçe kadar sayarak soluk verin ve yine üçe kadar sayarak soluğunuzu tutun. Omuz kaslarınızı gevşetin, kamburlaşmasına, ya da, gerilmesine izin vermeyin. Bu egzersizleri yapmak için yardıma ihtiyaç duyarsanız bir fizik tedavi uzmanına danışmalısınız. Gevşeme teknikleri ve solunum egzersizlerinin her ikisinde de ustalık kazandıktan sonra ne kadar sakin olup kendinizi ne kadar çok kontrol edebildiğinize şaşıracaksınız. Ağrılarınızın da azaldığını göreceksiniz.
Aklınız ve duygularınızın tedavisi
Artrit için psikolojik terapiler
Romatoit artrit, ya da, osteoartritin teşhisi kronik ağrıyı ifade eden bir cümleyle konulabilir. Artrit Bakımı adlı İngiliz bir kuruluşu tarafından 1989 yılında yayımlanan Artrit: Ağrılı Mücadele başlıklı raporunda bir hastanın şöyle bir ifadesi vardır: 'Hiçbir zaman tek başınıza kalamazsınız ... Her zaman ağrınız size eşlik eder.' Kontrol edilemediği taktirde kronik ağrı büyük strese neden olur. Stresin romatoit artrit krizlerini başlatıcı özelliği yüzünden de bir kısır döngü oluşabilir.
Bu nedenle doğal psikolojik terapilerin artritteki hedefi ağrının neden olduğu stresi ve iltihaplı artritin aniden alevlenmesine neden olabilecek her çeşit stresi azaltmak olmalıdır. Böylece ağrı da azalır. Ağrı ve stres kısır döngüsünü kırmaya yardımcı olabilecek doğal terapiler otojeniks, gevşeme teknikleri, hipnoterapi ve biyo-geribeslemedir. Medi-tasyon da yararlı olabilir.
Otojeniks
'Otojenik' sözcüğü kişinin kendisinden kaynaklanan anlamına gelir. Doğal terapi bağlamındaysa bunun anlamı vücudun sağlığını yeniden kazanması için zihin egzersizleri yapmaktır. Yoga ve meditasyonla benzerlikleri vardır.
Otojenik terapisi amacı stresi gidermek ve iyileşme sürecini başlatmak olan altı basit zihinsel egzersize dayanır. Egzersizlerin tanıdık yer ve durumlarda (örneğin, işte, trende, ya da, yatarken) yapılabilmesi için başlıca üç pozisyon benimsenmelidir. Bunlar basit oturma pozisyonu, koltuk pozisyonu ve uzanma pozisyonudur.
Altı zihinsel egzersiz, ağırlaşma (bir organın ağırlaştığını düşünme), ısınma, kalp atışı, solunum, midede ısınma ve alnın soğuması üzerinde yoğunlaşır. Bir terapist önce gruplar halinde öğreterek hastalarından egzersizleri evde yapmalarını ister. Böylece sonunda hastalar uygun olan her zaman bunları yapabilecek hale gelirler.
Otojenik terapisi 1920'lerin sonlarında Almanya'da ortaya çıkmıştır. Berlin'de hastalarının tedavisinde hipnotizmayı kullanan Dr. Johannes Schulz tarafından geliştirilmiştir. Hastalarının hipnotik gevşemeden ne kadar çok yararlandıklarını gören Dr. Schulz aynı etkiyi yapacak bir dizi zihinsel egzersiz geliştirmiştir. Bunların büyük başarı göstermesi üzerine sistem Avrupa'nın geri kalanına, Kuzey Amerika ve Japonya'ya yayılmıştır. İngiltere bu yöntemle 1970'lerde tanışmıştır.
Refleksoloji Haritası ve Artrit Tedavisi
Bu da başka bir eski sanattır; muhtemelen Çin'de ortaya çıkmıştır ve kabaca akupunkturla aynı ilkelere dayanır. A-yakta bulunan belirli alanlara yapılan bir tür masajdır. Bu alanların her birinin vücudun diğer bölümleriyle özel bağlantıları vardır. Bu bağlantılar ya meridyenler, ya da, diğer 'enerji' hatları yoluyla sağlanır (bu konuda farklı görüşler vardır). Bu suretle ayak başparmağına yapılan masaj baş ağrısını dindirebilir. Bu konuda araştırma yapılmadığı için refleksolojinin yararı bilimsel olarak kanıtlanmamıştır, fakat doktorlar zararının olmadığına, hatta yararının olabileceğine inanmaktadırlar. Bu yöntemin 'ileri teknoloji' uyarlaması vakum pompaları ve emme yastıkçıkları kullanılan Vakufleks' tir.
Yoga ve t'aichi
Bunların her ikisi de kontrollü, yumuşak egzersizlerdir. Tutulmuş eklemlerin oynaklığını koruyarak ve gevşemeyi sağlayıp stresle mücadele ederek artrite yararları dokunabilir.
Yoga Batı dünyasında yaygın bir şekilde uygulanmaktadır ve yetkin eğitmenlerin verdiği kurslar her yerde kolayca bulunabilir. Ünlü kemancı Yehudi Menuhin, 'donmuş omuz' adı verilen bir romatizmal hastalık, sanatını tehdit etmeye başladığında yogaya başvurdu. Omuzundaki tutulma geçen kemancı yoganın keman çalmasına büyük katkısı olduğunu söylemiştir.
İngiltere'de Yoga Biyomedikal Vakfı bu tür yararları araştırmak için Londra'daki Kraliyet Homoeopati Hastanesi'nde kurulan özel kliniklerde bir dizi araştırma projesi yürütmektedir.
T'ai chi diğer bir eski Çin sanatıdır. Çin'in çoğu kent ve kasabasındaki caddelerde genellikle sabahın erken saatlerinde uygulandığını görebilirsiniz. 'Hareketli meditasyon' olarak tanımlanabilir. İnsanların vücutlarının yanı sıra, akıl ve duygularına yoğunlaşmalarını sağlamayı hedefleyen dans benzeri, yavaş bir dizi hareketi içermektedir. Batı'da çok yaygın bir şekilde öğretilmekte ve uygulanmaktadır.
Aromaterapi
Bu tedavi şeklinde, elde edildikleri bitkilere özel kokularını veren bol kokulu yağlar kullanılır. Bunlar bitki esansları, ya da, 'uçucu yağlar'dır. Bu yöntem de bu yüzyılda canlandırılan ve gittikçe popülerlik kazanan eski bir sanattır. Çok sayıda hemşire bu terapi konusunda eğitilmiş ve birçok hastanede uygulanması sağlanmıştır. Çok sayıda hastalığa yararı olduğu gittikçe artan bir oranda görülmektedir.
Bu tedavi masaj, kompres, banyo, ya da, soluma şeklinde olabilmektedir. Aromaterapistler tedavilerinin artrit ve romatizmanın yanı sıra, stres ve depresyon gibi sinirsel ve duygusal sorunlar dahil hemen hemen her hastalığa iyi geldiğini ileri sürmektedirler. Fiilen hiçbir yan etkisi yoktur ve her yaş grubundan insana, özellikle de yaşlılara yararı vardır. Evde kendi kendine de uygulanabilir.
Bir uyarı: Uçucu yağları asla yiyip içmeyin ve seyreltmeden kullanmayın. Bazı yağlar hamile kadınlar ve çocuklar için zararlı olabileceğinden talimatları iyi okuyun, ya da, daha iyisi ehliyetli bir aromaterapiste danışın.
Aromaterapi konusunda son zamanlara kadar çok az araştırma yapılmıştı, fakat şimdi belirgin etkileri konusunda bütün dünyada araştırmalar yürütülmektedir.
Artrit Hastalığı ve Diyet terapisi
Yalnızca kilo vererek vücut ağırlığını taşıyan ağrılı eklemlerin yükünü hafifletme yoluyla bile olsa, diyetin genellikle artrit tedavisinde bir rolü olduğu bilinir.
Son yirmi yılda tüm dünyada romatoit artritte besin takviyelerinin önemi ve hastaların duyarlılığı, ya da, dayanıksızlığı nedeniyle belirli gıdaların romatoit artritin belirtilerini azdırması konusunda pek çok araştırma yapılmıştır.
Romatoit artritin bu araştırmalara özellikle konu olmasının nedeni, en yaygın iltihaplı artrit çeşidi olmasıdır. Dejenerasyon yapıcı etkisi olan osteoartritte, ileri aşamaları dışında diyet düzenlemeleri yoluyla iltihabı azaltma girişimleri ender olarak işe yarar. Bununla beraber, kilo verdirici bir diyetin hastalara yararı olur.
Besin takviyeleri
Bilimsel araştırmalar, balık yağı ve eşekotu yağının romatoit artritte iltihabı azaltmada en etkili olabilecek besinler olduğunu göstermiştir.
En iyi balık yağı kaynakları som, ringa ve uskumru gibi yağlı balıklardır; morina, mezgit ve pisibalığı gibi beyaz balıklarda daha az yağ bulunur. Yeterli yağı alabilmek için her gün 250 gram yağlı balık, ya da, 600 gram beyaz balık yemeniz gerekir. Bu durumda balık yağı takviyesi daha pratik bir seçenektir. Balık yağının etkisini göstermesi için altı aya kadar her gün bir doz almanız gerekir. Belirtileri hafiflettiğini görseniz de, kullanmayı sürdürmelisiniz, çünkü kullanmadığınız taktirde gördüğünüz yarar da sona erecektir.
Eşekotu yağının iltihap giderici etkileri olduğu kanıtlanmıştır. Tam olarak yararını görmek için üç aydan altı aya kadar kullanılmalıdır. Bunu balık yağıyla birlikte almanın hiçbir yararı yoktur. Bu yalnızca aldığınız kalori miktarını artırarak kilo almanıza yol açar.
Ayrıca diğer besin takviyelerinin de artrit için muhtemel yararlan konusunda araştırmalar yapılmıştır. Bal, sarmısak ve vitaminlerin yararlı besinler olmalarına rağmen romatoit artrite özel bir yararları olduğu kanıtlanamamıştır. Varek (kahverengi, büyük bir tür deniz yosunu), arı sütü, ginseng ve elma sirkesinin de başka şeylere iyi gelmelerine rağmen, artrit için yararlı olduğu kanıtlanamamıştır. Yeni Zelanda' da bulunan yeşil dudaklı kara kabuk midyesinin suyu bazı hastalar için popüler olduğu halde araştırmalar bunu kullanmanın da herhangi bir iyileşmeye neden olduğunu ortaya çıkarmamıştır.
Besinlere karşı tepkiler
Yapılan birçok araştırmanın sonucunda belirli besinlerin romatoit artrit semptomlarının ağırlaşmasına neden olduğu ortaya çıkmıştır. Bazı araştırmacılar da belirli besinlere karşı dayanıksızlığın romatoit artrite neden olduğuna inanmaktadırlar. Bu konuda en çok sözü edilenler süt ve süt ürünleri, buğday, glüten, mısır, sığır eti, kahve, turunçgiller, domates ve yerfıstığıdır.
Hangi besinlerin etkisi olduğunu bulmak için hastaya bir 'dışlama diyeti' uygulanır. Bu diyette dışlama yoluyla suçlu olan besin belirlenir. Oldukça uzun süren bu işlem altı aya kadar bir süre gerektirebilir.
Önce hastaya çok temel bir diyet verilir. Uygulayıcının yöntemlerine göre farklılık gösterebilen bu diyet genellikle koyun eti, pirinç, lahana, havuç, armut ve filtre edilmiş su gibi sözde 'nötr' besinleri içerir. Bu diyetle iki hafta içinde belirtiler büyük ölçüde iyileşirse, belirtilerin yeniden ortaya çıkmasına neden olacak besinleri bulmak için diğer besinler de dikkatle planlanmış bir sırayla diyete katılır. Bu besinler belirlenince de hastanın diyetinden çıkarılırlar.
Homatoit artritte genel diyet
Bir romatoit artrit hastası için en sağlıklı diyet az yağ (fakat damar sertliğine karşı koruyucu olan doymamış yağlar içe-rilmelidir), az şeker, az tuz, az alkol ve bol lif içermelidir.
Genel sağlık için de bu diyet önerilir: Bisküvi, pasta, hamur işleri ve pudingleri tamamen kesmek, kırmızı et ve et ürünlerini, süt ve süt ürünlerini, tereyağı ve yumurtayı a-zaltmak, kızartmalardan kaçınıp bol bol balık, taze meyve ve sebze, kepekli ekmek, kepekli tahıl, pirinç ve makarna yemek gerekir.
Margarin ve yerfıstığı ezmesi gibi damar sertliğine karşı koruyucu olan doymamış yağlardan küçük miktarlar, az yağlı peynir, yağı alınmış süt, az yağlı yoğurt diyete dahil edilebilir. Protein kaynağı olarak da tavuk eti, baklagiller ve fındık-fıstık düşünülebilir.
Kendi kendinize yardım etme yolu olarak diyet
Romatoit artritte diyetin en büyük avantajı hastanın uzman bir uygulayıcının önerilerini aldıktan sonra kendi tedavisinin kontrolünü üstlenebilmesidir. Bir dışlama diyetinin doktor, diyetisyen, ya da, diğer ehliyetli profesyonellerin denetiminde uygulanması önemlidir, çünkü beslenme dikkatli bir şekilde yürütülmelidir. Bu, büyümenin engellenmemesi için özellikle çocuklarda önemlidir.
Uygulayıcılar
Birçok doktor çeşitli hastalıklar üzerinde diyetin ve diğer çevresel faktörlerin etkileri konusunda uzmanlaşıyorlar. Romatologlar da diyetin iltihaplı artritteki rolüyle ilgilenirlerken, bazı diyetisyenler de bu dalda uzmanlaşmaktadırlar.
Natüropatinin artrit tedavisinde çok etkili olduğu söylenmektedir. Bu da diğer doğal terapiler gibi insanı bütün olarak tedavi etmekte, belirtilerin altında yatan nedeni bulmayı amaçlamakta ve vücudu kendi iyileştirici gücünü kullanmaya teşvik etmektedir. Bu terapiye göre yiyecekler mümkün olduğu ölçüde kendi doğal durumları bozulmadan yenilmelidir.
Diğer fiziksel terapiler
Şifalı bitki ilaçları, refleksoloji, yoga, t'ai chi ve aroma-terapi geniş bilimsel araştırmalara konu olmamalarına rağmen dikkate almaya değer doğal terapilerdir.
Şifalı bitki ilaçları
Bitkiler veya, bitki sularıyla tedavi, birçok ülkede, özellikle Çin'de hâlâ aktif bir şekilde uygulanan eski bir sanattır ve tedavi ettiği ileri sürülen birçok hastalıktan biri de artrittir. Örneğin, Şeytan pençesi denilen bir ilacın çok etkili olduğu söylenmektedir.
Bazı bitki ilaçlarının piyasada ilaç olarak satılabilmesi için çeşitli ülkelerdeki sorumlu makamlarca (İngiltere'de İlaç Kontrol Kurumu) ürün lisanları verilir. Diğerleriyse gıda maddesi olarak satılır ve gıda maddeleriyle ilgili kanunlara (İngiltere'de Gıda Güvenliği Kanunu) tabidirler. Bir şifalı bitki ilacını reçetesiz olarak almanın riski ilacın sizin için uygun olmaması, ya da, kullanmakta olduğunuz başka bir ilaçla etkileşime girmesidir. Bu nedenle, sizi dikkatle muayene ederek size özel ilacı verecek olan ehliyetli bir şifalı bitki uzmanına gitmeniz çok gereklidir.
Eğer İngiltere'de reçetesiz olarak bir şifalı bitki ilacı satın alırsanız, ambalajında 'PL' (product licence = ürün lisansı) harfleri olmasına dikkat edin. Bu en azından ilacın özelliklerinin değerlendirilip onaylandığı anlamına gelir. Reçetesiz olarak satılan şifalı bitki ilaçlarının hepsinin garantisini sağlamak için şifalı bitkiler konusunda daha fazla araştırma yapılmasına gerek vardır.
Homoeopati
Homoeopati de akupunktur gibi tıp mesleğinin bir ölçüde saygısını kazanmıştır. İngiltere'de Ulusal Sağlık Hizmeti kapsamında ücretsiz olarak uygulanmakta ve beş tane homoeopati hastanesiyle düzenli olarak homoeopati uygulayan bin kadar doktor bulunmaktadır. Bir takım araştırmaların sonucunda etkili bir tedavi yöntemi olduğunun kanıtlanmasına rağmen, tıp adamlarının bu konudaki düşünceleri farklılık göstermektedir. Bazı doktorlar bu yöntemin işlevini 'plasebo etkisi'nden aldığına inanmaktadırlar. Bunun anlamı, hastaların kendilerine bir yarar sağlayıcı etkisi olduğuna inanmaları durumunda, aslında etkisiz olan bir maddeye, yani plaseboya olumlu tepki vermeleridir. Fakat artık daha fazla sayıda doktor bunu pozitif bir faktör vr aklın vücudu etkileme gücünün bir kanıtı olarak görmektedir.
Örnek vaka
Homoeopatinin önde gelen öğreticilerinden olan ve 1968' den, öldüğü yıl olan 1981'e kadar İngiltere kraliçesinin hekimliğini yapan Dr. Margery Blackie Klasik Homoeopati adlı kitapta şu vakayı anlatmaktadır: Altmış üç yaşındaki yaşlı kadın hasta, onu ilk kez gördüğünde sürekli bir ağrı içindeydi ve merdivenleri büyük bir güçlükle çıkıyor, düz yerde bile çok az yürüyebiliyordu.
Romatizmal hastalığı on altı yaşındayken başlamış ve yirmi sekiz yaşına geldiğinde apandisi patladıktan sonra daha ağırlaşmıştı. Uygulanan her çeşit klasik tıp tedavisine rağmen hastalık ilerlemişti.
Sürekli bir homoeopatik tedavi sonucunda ağrısı azaldı. Artık sık sık ağrısız dönemler yaşıyor ve daha kolaylıkla yürüyüp merdiven çıkabiliyordu.
Benzer hastalık anlamına gelen homoeopati 'benzerin benzeriyle tedavisi' ilkesine dayanır. On dokuzuncu yüzyılın başlarında Alman doktor Samuel Hahnemann, Kınakına ağacının kabuğundan yapılan bir şifalı bitki ilacının tam olarak sıtmanın, yani tedavisi için kullanıldığı hastalığın belirtilerine yol açtığını görmüştür. Sonra da bir hastalığın belirtilerini meydana getiren bir maddenin o hastalığın tedavisinde kullanılabileceği sonucuna vararak bu 'benzerler kuralı'nı geliştirmiştir. Bu görüşü, Kınakına ağacı kabuğunun sıtma tedavisinde kullanılan kinin maddesini içerdiğinin keşfedilmesiyle desteklenmiştir.
Hahnemann homoeopatik ilaçların çok küçük dozlarda verilmesi gerektiğine inanıyordu. Çok çeşitli bir takım doğal maddeleri çok seyreltilmiş şekilde yıllarca kendisi ve ailesi üzerinde denedi. İnsanın tümüyle, yani vücudunun yanı sıra aklının ve ruhunun da tedavi edilmesi gerektiğine inanıyordu. Bu yüzden yaklaşımı holistikti.
Bugün homoeopatlar hâlâ aynı yaklaşımı izlemektedirler. Hastaları için kişiye özel bir tedavi programı belirlemeden önce onlarla uzun ve yorucu mülakatlar yaparlar. Amaçları, hastalık belirtilerini meydana getiren bozulmuş dengeyi yeniden kurmak için insanların içindeki iyileştirici gücü harekete geçmeye teşvik etmektir.
Verdikleri ilaçlar hayvanlar, bitkiler ve minerallerden elde edilmiş olan ve tedavi edilecek hastalığın belirtilerini meydana getirme özelliğine sahip doğai maddelerin çok seyreltilmiş preparatlarıdır. Seyreltme işlemi hızlı bir şekilde çalkalanmayla yapılır. Homoeopatlar bu işlemin su moleküllerinin seyreltilecek maddeyi 'belleğine alabilmesini' sağladığına inanırlar. Fransa'da ve başka yerlerde son zamanlarda yapılan araştırmaların bu teorinin doğruluğunu göstermesine rağmen, klasik tıp uygulayıcıları bu teoriye kuşkuyla yaklaşıyorlar.
Artrit ve romatizma için etkili olan bir dizi homoeopatik ilaç arasında Argentum nitricium, aurum metallicum (homoeopatik altın), causticum ve Rhus tox yer almaktadır. Artrit tedavisinde kullanılan pek çok ilacın aksine bunların hiçbir yan etkisi yoktur.
Homeopatik ilaçlar sağlıklı gıda mağazaları ve eczanelerden reçetesiz olarak alınabilir, fakat İngiltere'de denetleyici bir kuruluş olan Tüketiciler Birliği 1992 yılında Sağlığa Giden Yol Hangisi? adlı dergisinde, mağaza satış elemanlarının uygun ilaçları önerme konusunda yeterli eğitimi almamış olabilecekleri, satışa sunulan ürünlerle birlikte verilen broşürlerin yeterince anlaşılır, ya da, hiç mevcut olmayabileceği ve ürün ambalajlarının üzerindeki bilgilerin çoğunlukla yetersiz olduğu konularında okuyucularını uyarmaktadır.
Yetkin homoeopatlar hastalarını sorgulamak ve gözlemlemek için çok zaman harcayarak onların şikayetlerinin yanı sıra kişiliklerini de anlamaya çalışır ve ondan sonra da kişisel ihtiyaçlara göre özel bir tedavi programı hazırlarlar. Satış elemanları ne kadar iyi niyetli ve bilgili olurlarsa olsunlar, dükkandan bir homoeopatik ilaç satın almaktansa, bir homoeopata danışmak çok daha etkili bir yol olacaktır.
Vücudunuzun tedavisi
Artrit için fiziksel terapiler
Artrit tedavisinde başarılı olduğu iddia edilen çeşitli doğal fiziksel terapilerden üç tanesinin bazı yararları olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır:
Akupunktur
Homoeopati
Diyet, ya da, beslenme terapisi
Akupunktur
Akupunktur ve onun 'yan ürünü' olan moksibüstiyon geleneksel Çin terapilerindendir. Eski bir tıp kitabı olan Nei Jing' de (Tıp Kanunuj M.Ö. 475-221 yılları arasında kullanıldıkları yazılıdır. Bu kitap şöyle demektedir: 'Moksibüstiyon akupunkturun etkili olamadığı durum ve zamanlarda uygulanabilir.'
Geleneksel Çin tıbbı chi enerjisi adı verilen bir yaşam gücünün, ya da, doğa gücünün var olduğu ve bunun vücudun başlıca organları ve sistemlerini kontrol ettiği inancına dayanır. Bu enerji daima 'meridyenler' adı verilen yolları izleyerek bir organdan diğerine akar. Bu meridyenler on dört tanedir. Her birinde, meridyenlerde dolaşan yaşam enerjisinin giriş ve çıkış yerleri olan akupunktur noktaları vardır. Bir akupunktur uzmanı yalnızca akupunktur noktalarının ait olduğu ilgili meridyenleri değil, aynı zamanda akupunktur noktalarının kesin anatomik yerlerini de bilmek zorundadır.
Hastanın rahatsızlığının teşhis edilmesinden sonra, etkilenen organa giden meridyendeki akupunktur noktalarına iğneler batırılarak tedavi uygulanır. Bu noktalar ilgili organdan uzak bir yerde bulunabilirler. Örneğin kalın bağırsağa giden meridyen el parmak uçlarında, dalağa giden merid-yense ayak başparmağında başlar. Bir meridyende yer alan akupunktur noktası sayısı altmış yediyi bulabilir.
Shanghai'daki Geleneksel Çin Tıbbı Yüksek Okulu ve Araştırma Enstitüsü'nün hazırladığı bir el kitabına göre on dört meridyende bulunan 361 jing noktasının yanı sıra henüz sınıflandırılmamış olan elli sekiz qi noktası, ya da, olağanüstü nokta bulunmaktadır. Noktalarının seçimine daima çok büyük önem verilmiştir. On üçüncü yüzyılda yaşamış olan seçkin bir Çinli akupunktur uygulayıcısının şöyle bir demeci vardır: 'Bir noktayı doğru olarak seçmek için beş tanesinin üzerinde düşünmek gerekir.'
Günümüzde kullanılan iğneler paslanmaz çelikten, ya da, altından yapılmıştır, fakat Çin' de kullanılmış olan ilk akupunktur iğneleri taş, kemik ve bambudandı. Shang ve Chouh hanedanlarının (M.Ö. 16-8 yüzyıllar) bronz eşyaları arasında iğneler bulunmuştur. Ayrıca, 1968 yılında, M.Ö. 2.ci yüzyılda yaşamış olan Chungsan Prensi Ching'in mezarında dört altın ve beş gümüş iğne bulunmuştur. Akupunktur iğneleri orijinal olarak dokuz tiptir. Bunların her biri farklı bir amaca hizmet ederken, büyük olan iğne özellikle ağrılı eklemlerin tedavisinde kullanılır.
Akupunkturun geleneksel hedefi hastalığın altta yatan nedenini tedavi etmektir, fakat son yıllarda özellikle analjezik (ağrı kesici) ve anestetik (uyuşturucu) bir işleme dönüştürülmüştür. Akupunktur artık Çin hastanelerinde bazen şifalı bitkiler, ya da, Batı ilaçlarıyla birlikte cerrahi müdahalelerde rutin bir şekilde anestetik olarak kullanılmaktadır. Batı hastaneleri ve ağrı kliniklerindeyse önü alınamayan ağrıları kontrol altına almak için sıkça kullanılır.
Örnek vaka
Elli yedi yaşındaki Bay Wilson dört yıldır gelip giden romatoit artrit krizleri yaşamaktaydı. Sağ diz eklemi daima kötü bir şekilde etkilenmekte ve hastalığın akut parlaması geçtikten sonra da ağrı sürmekteydi. Aldığı iltihap giderici ilaçlar pek işe yaramıyordu. Doktorunun verdiği daha güçlü 'ikinci dereceden' bir ilacı da, dizindeki ağrının yürümesini ve uyumasını güçleştirmesine rağmen karşılaştığı tatsız etkileri nedeniyle kullanmayı reddetti.
Doktorunun Bay Wilson'u gönderdiği yerel hastanedeki romatolog ona ağrı kliniğine gitmesini salık verdi. Burada bir akupunktur uzmanının kendisiyle ilgilenmesi Bay Wilson'u şaşırtmıştı. Uzman, Bay Wilson'a, diz ekleminin yakınına ince çelik iğneler batırıp oynatarak ağrıyı giderebileceğini anlattı. İki ay boyunca haftada bir kez tedaviye gelmesi gerekecekti.
Kuşkulu da olsa, Bay Wilson ertesi hafta ilk seans için kliniğe geldi. Beklentisinin aksine iğnelerin batırılışını hissetmedi, aksine bacağında bir uyuşma oldu. Akupunktur uzmanı, başlangıçta ağrının kısa bir süre için dineceğini, fakat her seanstan sonra bu sürenin uzayacağını ve sonunda dizinin normale döneceğini söyledi. Ayrıca bu tedavinin hiçbir yan etkisi olmayacaktı.
Altı hafta sonra Bay Wilson'un dizindeki ağrı azaldı. İki ay sonraysa, Bay Wilson ağrının tamamen kaybolduğunu söylüyordu.
Çinliler dahil hiç kimse akupunkturun etkisini nasıl gösterdiği konusunda kesin bir fikre sahip değildir, fakat bir teoriye göre iğneler akupunktur noktalarına batırılıp oynatıldığında kana endorfin adı verilen kimyasalların karışmasını sağlar. Bu maddeler ağrı kesici bir ilaç olan morfinle aynı etkiyi yaparlar. Diğer bir teoriye göre de iğnelerin meydana getirdiği uyarım ağrı mesajlarını beyne taşıyan sinir yollarını tıkar.
Moksibüstiyon, hastalıklı bölge, ya da, bir akupunktur noktası yakınında yavaş yavaş yakılan moksa yünü çubuklarından çıkan ısının uygulanmasıdır. Ayrıca moksa kozaları da doğrudan o bölgenin üzerine konulabilir veya, yukarısında tutulabilir. Moksa yünü Çin pelininin kurutulmuş yapraklarının doğranmasıyla elde edilir.
Akupresür, masaj ve akupunkturun bir bileşimidir ve akupunktur noktalarına güçlü parmak dokunuşlarıyla uygulanır. Bazıları bunun akupunkturun ilk şekli olduğuna inanmaktadırlar.
Akupunktur iltihaplı eklemlerin ve kasların ağrısını dindirir, fakat artriti tedavi etmez ve hastalık sürecinin kemiklerde neden olduğu hasarı onarmaz. Bununla beraber, günümüzde aralarında birçok doktorun da bulunduğu tam ehliyetli uygulayıcılar tarafından uygulandığı taktirde ağrı ve stresi büyük ölçüde giderir.
Artrit Hastalığı Bitkisel Tedavisi
Ilımlı alternatiflerin tanıtımı
Mutedil ve şiddetli artritin ağrı ve iltihabını kontrol altına almak için verilen geleneksel ilaçların, tehlikeli demesek bile, sevimsiz yan etkileri olduğundan, hastaların daha ılımlı ve güvenli yöntemler bulma endişesi içinde olmaları ve bir oranda ümitle, 'doğal', ya da, tamamlayıcı denilen terapilere yönelmeleri pek şaşırtıcı değildir. Tıp bilimi iltihaplı artritin nedenini belirlemekte (bir takım teorilerin araştırmalarda test ediliyor olmasına rağmen) bugüne kadar başarısız olmuştur. Bundan dolayı hastalar, klasik tıbbın hem nedeni hem de tedavi şeklini bulmakta başarısız olduğu noktada alternatif doğal tıp uygulayıcılarının başarılı olup olmadıklarını sorgulama zorunluluğu duymaktadırlar.
Tıp mesleği uzun bir süredir doğal terapilere karşı çıkmaktaydı, fakat şimdi gittikçe daha fazla sayıda doktor bunların yapabilecekleriyle ilgilenmekte ve bazıları da homoeopati ve akupunktur gibi belirli doğal terapilerin eğitimini almaktadırlar. Eğer 'doğal yoldan' gitmek istiyorsanız ve doktorunuz artritinizi tedavi etmekteyse önce ona danışın ve birlikte sizin için en uygun olan doğal terapileri bulmaya çalışın.
Doktorunuzun da alternatif tıp konusunda kuşkuları varsa ve siz yine de bunu denemek istiyorsanız, size yazılmış olan ilaçlar doğal ilaçlarla etkileşime girebileceği için doktorunuzu durumdan haberdar etmeyi sürdürmelisiniz. Doğal terapistinize de hangi geleneksel ilaçları almakta olduğunuzu söylemeniz gerekir.
Doğal terapi nedir?
Hastalıkların tedavisinde kullanılan doğal tedavi yöntemlerinin hepsi aşağıdaki ilkelere dayanır.
Vücudun kendi kendini tedavi edici doğal bir yeteneği vardır.
İnsan yalnızca bir otomobil gibi fiziksel bir makine değil, vücut, akıl ve duyguların ince ve karmaşık bir bileşimidir ve bu faktörlerin hepsi, ya da, herhangi biri sağlık sorunlarında rol oynayabilir. Diğer bir deyişle, her insan hareketli parçaların rastgele bir bileşimi değil, yekpare bir 'bütün' dür. 'Holistik tıp' terimi bu kavrama dayanır ve her hastanın akıl ve duygularının, ya da, ruhunun tedavisinin vücudun tedavisi kadar önemli olduğunu söyler.
Çevresel ve sosyal şartlar en az kişinin fiziksel ve psikolojik yapısı kadar önem taşıyabilir ve sağlıkları üzerinde büyük bir etkisi olabilir.
Bir sorunun temel neden, ya da, nedenlerinin tedavisi görünürdeki belirtilerin tedavisinden daha önemlidir. Yalnızca belirtileri tedavi etmek sadece temelde yatan gerçek nedeni örter ve daha da kötüleştirir. Böylece hastalık ileride daha ciddi bir şekilde ortaya çıkar.
Her insan benzersizdir ve bu nedenle de bir başkasıyla tam olarak aynı şekilde tedavi edilemez.
Eğer kişi kendi sağlığının sorumluluğunu üstlenir ve iyileştirme sürecine aktif bir şekilde katılırsa iyileşme daha çabuk ve etkili bir şekilde gerçekleşir. (Bununla beraber iyi bir terapist aynı zamanda hastanın serbest bırakılıp kendisinin bir başka terapiste gönderilme zamanının geldiğini de anlar)
Sağlıklı olmak, duygusal, zihinsel, ruhsal ve fiziksel 'denge' hali demektir. Denge, doğal terapide temel sağlık kavramının esasını oluşturur. Doğal terapinin temsilcileri sağlıksız olma halinin bir dengesizlik, ya da, huzursuzluk hali olduğunu söylemektedirler. Çinliler bu denge kavramını yin ve yang ilkesiyle açıklarlar.
Evrende doğal bir şifa verici 'güç' vardır. Batı' da bu Latince bir tabir olan vis medicatrix naturae (doğanın şifa verici gücü), Çin'de qi ya da chi, Japonya'da ki ve Hindistan' da prana olarak bilinir. Herkes bu şifa verici güçle bağlantı kurup kullanabilir ve bunu hastada aktif duruma getirmek, ya da, bunu hastanın yapmasını sağlamak bir doğal sağlık uygulayıcısının yetenekleri arasındadır.
Doğal terapilerin hepsinin özü aynıdır ve eski Yunan ve Mısır'da uygulanan tıp ilkelerinin aynılarına sıkı sıkıya uyar: En iyi yaklaşım en hafif ve en yumuşak olan, tehlikeli ve saldırgan işlemleri içermeyen, hastayı bir bütün olarak tedavi eden ve hastaları kendi iyileşmelerinde aktif bir rol oynamaya ve sağlıklarını korumaya teşvik eden yaklaşımdır.
Doğal terapinin amaç ve ilkeleri, sağlık ve hastalık durumlarında akıl ve beden arasındaki sıkı bağları kabul eden klasik tıbbınkilerden çok da farklı değildir. Her iki disiplindeki uygulayıcıların yetenek ve bilgilerinin birbirlerini tamamlayıcı olarak kabul edilmesi mantıklı görünmektedir ve işbirliği yapmaya teşvik edilmeleri hastalara sonsuz yarar sağlayacaktır.
Hangi doğal terapiler vardır?
Doğal tedavi yöntemlerinin geniş alanı iki ana kategoriye bölünebilir: Vücudu tedavi eden fiziksel terapiler ve akıl ve duyguları tedavi eden psikolojik terapiler. Bazı terapiler tabii ki, her iki kategoriye de girmektedir. Artritte yararlı olanlar aşağıdaki kutuda verilmiştir. Bazı terapileri bir başlangıç eğitiminden sonra kendiniz de uygulayabilirsiniz. Diğerleri ise yalnızca eğitimli uygulayıcılar tarafından uygulanmalıdır.
Artrit hastalarının ağrılarını giderecek, iltihabı azaltacak ve ayrıca bir krizi başlatabilen stresi giderecek tedavilere ihtiyaçları vardır. Bu, bazen stres tarafından tetiklenen ve iltihaplı bir eklem hastalığı olan romatoit artrit için özellikle geçerlidir. Fakat aynı zamanda eklemin çevresindeki dokunun eklemde oluşan kemik çıkıntıları nedeniyle iltihaplandığı osteoartritin ileri aşaması için de geçerlidir.
Bu aşamada ağrı da şiddeti ve insanı güçten düşürmesiyle strese yol açabilir. Bu yüzden ağrıyı etkili bir şekilde kontrol altına alabilen herhangi bir tedavi yöntemi aynı zamanda stresi de azaltacaktır. Aynı şekilde, gevşeyip gerilimden kurtulmayı teşvik eden tedavi şekli hastanın ağnya daha kolay dayanmasını sağlayacaktır
Artrit Hastalığı Cerrahi Tedavisi
İlaçlar ve fizik tedavi artritin ilerlemesini durduramıyorsa ve eklemler işlevlerini yitirecek kadar tutulup ağrıyor, deforme oluyor ve hastanın yaşantısı her yönüyle - sosyal, mesleki ve ev yaşantısı - olumsuz etkileniyorsa cerrahi müdahale üzerinde düşünülmelidir. Son otuz yılda cerrahideki en başarılı ilerleme hasta eklemlerin yapay olanlarıyla değiştirilmesidir, fakat romatizmal hastalık çekenlere yararlı olacak başka cerrahi işlemler de vardır.
Artroplasti (Eklem değiştirilmesi)
Yapay eklem takılması gerçekten yüzyılın cerrahi başarı öykülerindendir. İlk kalça eklemi 1938 yılında değiştirilmiş ve o zamandan beri işlem ve malzemeler kalça eklemi değiştirilmesi sıradan bir olay haline gelene kadar gelişim göstermiştir. Her yıl dünyada 300.000 kalça eklemi değiştirilmekte, bunların yaklaşık 40.000 kadarı ingiltere'de gerçekleşmektedir.
Kalça eklemi yumrulu-yuvalı bir eklem olduğundan hem aşınmış uyluk kemiği başının hem de pelvisteki yuvanın, total bir kalça değiştirme ameliyatıyla çıkarılıp değiştirilmesi zorunludur. Yapay eklemler cerrahların tercih ettiği malzemelerden yapılır, fakat metal, ya da, yüksek yoğunluklu plastikten de olabilirler ve yerlerine bir tür yapıştırıcıyla tutturulurlar. Ağrının derhal kesilmesi ve eklemin hareket kapasitesinin en azından yeterli seviyede olması beklenir.
Örnek vaka
Altmış altı yaşındaki Bay Jenkins'in her iki kalçasında da kötü şekilde osteoartrit vardı. Gençliğinde hevesli bir bisikletçiydi ve bunun sonucu olarak kalça eklemleri fazla miktarda aşınıp yıpranmıştı. Sonunda ağrı ve tutulma yüzünden kötürüm olunca doktoru onu muhtemel bir eklem değişimi için bir ortopedi cerrahına gönderdi.
Röntgen filmleri her iki kalça ekleminde de geniş hasar olduğunu gösteriyordu ve cerrah değişimi yapmayı kabul etti, fakat bir defada yalnızca bir eklemi değiştireceğini ve böylece Bay Jenkins'in bu tip bir ameliyata nasıl bir tepki vereceğini gözleyebileceğini söyledi. Şans eseri bekleme listesi uzun değildi ve Bay Jenkins yalnızca üç ay sonra hastaneye yattı.
Ameliyattan sonra kendine geldiğinde kalçasındaki yaraya akıntıları boşaltan tüpler takılı, sırtüstü yatar durumdaydı ve bacaklarının arasında onları doğru pozisyonda tutmaya yarayan takoz şeklinde bir yastık vardı. İki gün sonra bir fizyoterapist yataktan çıkmasına yardımcı oldu ve önce bir yürüteç sonra da iki baston yardımıyla nasıl tekrar yürüyeceğini öğretti. Kalçasını mükemmel durumda hissediyordu ve adeta bir mucize gibi hiç ağrısı yoktu.
Hastanede on gün kaldıktan sonra dikişleri alındı ve yaklaşık bir hafta içinde evine gidebileceği söylendi. Bastonla yürüyerek ev yaşantısını sürdürebiliyor, oldukça kolay bir şekilde merdivenleri de çıkabiliyordu. Kontrol için tekrar hastaneye gittiğinde cerrah ondaki iyileşmeden çok memnun kaldı ve hasta sağlığını tekrar tam olarak kazandığında derhal diğer kalça eklemini de değiştireceğini söyledi.
Artık diz eklemi değişimi de aynı başarıyı göstermekte, her yıl İngiltere'de bu tip 14.000 ameliyat yapılmaktadır. Mente-şemsi bir eklem olduğundan, kemik uçları yüzeylerinin yeniden yapılması gerekmektedir. Bunun için metal plakalar kullanılmakta ve aralarına menisküsün yerini tutacak plastik bir parça konulmaktadır.
Sinovektomi
Romatoit ve diğer iltihaplı tür artritlerde eklemi çevreleyen sinovya zarı iltihaplanır. Bu doku 'sinovektomi' adlı bir cerrahi müdahaleyle alınabilir. Ağrı ve şiş büyük miktarda azalacak, başka bir şekilde de olsa, sinovya zarı tekrar oluşacaktır. Bu ameliyat romatoit artritte bazen yapılır.
Debridement
Eğer bir eklemin içinde kemik parçaları ve diğer serbest kalmış döküntüler sorun çıkarıyorsa, bunlar 'debridement' denilen bir işlemle alınabilirler. Bu işlemde, ekleme sokulduğunda cerrahın herhangi bir döküntüyü görüp alabilmesini sağlayan küçük bir fiber-optik tüp olan artroskop kullanılır.
Osteotomi
Artritin kemikte yaptığı tahribat kemiklerin birbirleriyle birleşme açısını değiştirebilir. Bu durum diz eklemi artritinde sık olarak görülür; ayrıca kalçada da olabilir. Bunun tedavisi kemikten küçük bir parça alıp kemiği diğer kemikle doğru açıda birleşecek duruma getirme şeklinde olur.
ömrü yalnızca yirmi yıldır ve ikinci kez değiştirildiğinde bu süre on yıla iner. Deformasyonu düzeltmek ve ağrıyı gidermek için iki kemiğin uçlarını kaynatmak gerekebilir, fakat eklem sürekli olarak tutulabilir. Bir eklemin kaynatılması işlemi 'artrodezi' olarak bilinir.
Rekonstrüktif cerrahi (Onarım cerrahisi)
Tendonlar gibi yumuşak dokuları etkileyen romatizmal hastalıklarda 'sarkık parmak' gibi deformasyonlar tendonların kopması sonucu olabilirler. Bu tip bir deformasyon hasara uğramış tendonların cerrahi yoldan rekonstrüksiyonuyla düzeltilebilir.
Dekompresyon cerrahisi
Bir romatizmal hastalık olan karpal tüneli sendromunda bilek tendonlarmı saran kılıf iltihaplanarak sinire baskı yapar ve özellikle el, bilek ve kolda özellikle geceleri büyük ağrılara neden olur. Ağrının giderilmesi ve el ile bileğe normal işlevinin kazandırılması ve sıkışan medyan sinirinin kurtulması dekompresyon yapılarak sağlanabilir.
Örnek vaka
Kırk üç yaşında bir yapı ustası olan Bay Thompson, bilek ve kolundaki büyük ağrı ve parmaklarındaki uyuşma ve karıncalanma için doktoruna gider. Ağrı bazen omuzuna kadar yayılmakta ve geceleri uyumasını engellediği gibi, çalışmasını da güçleştirmektedir.
Doktorun onu gönderdiği romatolog, Bay Thompson'a karpal tüneli sendromu teşhisi koydu ve iltihabı azaltmak için bileğine bir kortikosteroid ilacı enjekte etti. Bu işe yaramayınca, romatolog sıkışmış olan siniri kurtarmak için bir ameliyat gerektiğine karar verdi.
Cerrahi müdahalenin başarı oranları
Cerrahi müdahale hiçbir şekilde 'ılımlı' bir tedavi yöntemi değildir, fakat artritli eklemlerin değiştirilmesindeki başarı oranı çok yüksektir. Yapay eklemin çevresinde hastanın vücudunda eskiden beri var olan bakterilerden kaynaklanan bir enfeksiyon oluşma riski yüzde 1 ile 2'dir. Bu, genellikle antibiyotiklerle etkili bir şekilde tedavi edilebilir.
Ayrıca çok düşük bir pulmoner amboli (bacakta, ya da, pelviste oluşup akciğere giden bir kan pıhtısı oluşumu) riski vardır. Bu risk birçok ameliyatta vardır ve doktorlar bununla başa çıkmaya alışıktırlar.
Eklem değişimi ameliyatı olan hastaların en büyük kazançları bitmeyecek gibi görünen dayanılmaz ağrılarından kurtulmaları ve eklemi tekrar normale yakın bir şekilde kullanabilmeleridir. Bu tip ameliyatlar sürekli olarak gelişmekte ve artrit hastalarına gerçekten yeni bir yaşam sunmaktadır.
Gut Hastalığı İlaçları ve Tedavisi
Romatizmal hastalıkların en ağrılı cinslerinden biri olan gut artık sevindirici bir şekilde en kolay tedavi edilen ve önle-nileni haline gelmiştir. Gutun akut aşamasında ağrı ve iltihabı azaltmak için tercih edilen ilaç kısa süreli tedavide yüksek dozajları tolere edilebilen bir NSAID olan indometasindlr. Bir alternatif olan kolkisin hoş olmayan yan etkiler (bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısı) gösterir ve yüksek dozlarda toksik olabilir.
Krizlerin tekrarlamasını önleyici uzun süreli tedavide, kullanımı yaygın olan, iyi tolere edilen ve ürik asit oluşumunu önleyici etkin bir ilaç olan allopürinol kullanılır.
Fizik tedavi
Fizyoterapi (fizik tedavi) ve rehabilitasyon artrit tedavisinde sıkça kullanılan iki fiziksel tedavi yöntemidir. Fizyoterapistler ve rehabilitasyon uzmanları çoğunlukla hastanelerin rehabilitasyon servislerinde birlikte görev yaparlar. Fizyoterapistler eklemlerdeki tutulmanın derecesini tayin ederler, oynaklığını artırmak için hastaya özel egzersiz programları hazırlarlar; ayrıca parafin banyosu ve elektroterapi gibi diğer tedavi yöntemleriyle ağrı ve tutulmayı giderirler.
Rehabilitasyon uzmanlarıysa hastaların günlük yaşantılarında^ faaliyetlerini engelleyen sakatlık derecelerini tayin ederek, hastalara günlük işlerini yapmanın farklı yollarını öğretirler ve yaşamı kolaylaştıracak özel tasarımlı alet ve donanımları sağlayıp kullanılışını gösterirler.
Artrit ve romatizma için fizyoterapi
Fizyoterapistler hastalarını hastanenin ya ilgili kliniğinde, ya da, polikliniğinde ilk kez görerek durumlarını değerlendirir ve sonra da her hasta için özel bir tedavi tedavi programı önerirler. Artrit tedavisi muhtemelen aşağıdaki yöntemleri içerir.
Elektroterapi
Kısa dalga diyatermisi, interferensiyel ve ultrason terapisi dahil çeşitli elektrik tedavisi tipleri, iyileşme sürecine yardımcı olmak için ağrılı eklemlere ve kaslara hafif bir sıcaklık vermek için uygulanır.
Soğuk terapisi
İltihaplı bir eklem için soğuk da sıcak kadar rahatlatıcı olabilir. Bu yüzden ağrıyı gidermek, dolaşımı artırmak ve iyileşmeyi hızlandırmak için buz torbaları kullanılır.
Fizyoterapistler iltihabın azalması amacıyla kesin istirahatı gereken eklemler için süyekler hazırlar ve uygularlar.
Fizyoterapistler bacak ve ayak eklemlerindeki ağrıların sonucu olarak yürüme sorunu olan hastalara uygun yürüme yardımcıları ve ayakkabılar önererek yardımcı olurlar.
Fizyoterapistler stresi azaltıp gerilimi gidermek ve böylece ağrıyı dindirmeye yardımcı olmak için gevşeme tekniklerini öğretirler.
Birçok fizyoterapist artık akupunktur eğitimi almaktadır ve bazı fizyoterapi servislerinde uygun hastalara bu doğal tedavi yöntemi sunulmaktadır.
Rehabilitasyon ve artrit
Rehabilitasyon uzmanları hastanelerde ve sosyal hizmet kurumlarında görev yaparlar. Özürlü kişilere bağımsız bir yaşam sürebilmeleri için yardımcı olan mevcut tüm alet, donanım ve uyarlamalar konusunda geniş bir bilgiye sahiptirler. Hastanın özürlülük derecesini tayin etme, yardımcılar ve uyarlamalar önerme ve hastalara bu yardımcıları kullanmayı ve günlük işlerini yapmanın daha kolay yollarını bulmayı öğretme konusunda eğitim almışlardır.
Rehabilitasyon uzmanları bu uygulamalı işin yanı sıra, hastaları eklemlerini nasıl koruyacakları ve ağrıyla nasıl başa çıkacakları konusunda bilgilendirir ve onlara hastalık-larınıkabullenme konusunda danışmanlık yaparlar.
Artrit İlac Tedavisi
Doktorunuzun muhtemelen söyleyecekleri ve yapacakları
Itıhaplı, ya da, dejenerasyon yapıcı artritin tedavisi olmadığından geleneksel tıp uygulayıcıları ağrı ve tutulma gibi belirtilen hafifletmeye, iltihabı azaltmaya, eklemin bozulması ve sağlamlığını yitirmesini önleme girişimlerine ve kullanıma izin vermeyecek derecede tutulmuş, ağrılı ve deforme olmuş durumdaki eklemleri değiştirmeye yoğunlaşmışlardır. Bunları üç ana tedavi kategorisinde gerçekleştirirler.
İlaç tedavisi
Fizik tedavisi
Cerrahi müdahale
Artrit İlaç tedavisi
Uygulamada her ilaç bir dereceye kadar toksiktir ve olumsuz yan etkileri vardır. Artrit tedavisinde kullanılan ilaçlar da bunun dışında değildir. Bir ilacın yararları ve riskleri arasındaki denge dikkatle korunmalıdır. Böylece hasta ilacın yan etkilerinden hastalığınkilerden daha çok etkilenip acı çekmemiş olur.
Ağrı kesiciler
Romatoit artrit, ya da, osteoartrit hafif şiddette veya, başlangıç aşamasındayken, ihtiyaç duyulan tek şey ağrıyı dindirecek bir ilaçtır.
Aspirin uzun yıllardan beri tercih edilen ilaçtır, çünkü iltihabı da azaltmaktadır, fakat büyük dozlarda alındığında mide bozuklukları, kanamaları ve ülserlerine, ya da, hırıltılı soluma ve kızartılara neden olabilir. Bu nedenle bugünlerde hafif artrit için analjezik (ağrı kesici) olarak genellikle para-setamol önerilmektedir, çünkü karaciğer zehirlenmesine yol açan aşırı dozda kullanım gerçekleşmedikçe hiçbir yan etkisi yoktur.
İltihap giderici ilaçlar
Örnek vaka
Elli iki yaşındaki Bayan Evans, elleri, omuzları ve dizle-rindeki zaman zaman akut halde olan ve gece uyumasını önleyen ağrılar için doktora gitti. Sabah başlangıçta tutulma olmuyordu. Doktoru ellerine baktığında parmak boğumlarının kızarmış, şiş ve belirgin bir şekilde ağrılı olduğunu gördü. Kendisini nasıl hissettiğini sorduğunda hasta yüksek ateşli ve keyifsiz olduğunu söyledi.
Doktor romatoit artrit teşhisi koyarak indometasin adlı iltihap giderici bir ilaç yazıp hastadan sonucu daha sonra kendisine bildirmesini istedi. Hasta iki hafta sonra baş ağrısı ve baş dönmesi şikayetiyle tekrar geldi. İlacın bu tür yan etkileri olabileceğini bilen doktor bu kez daha az tesirli olan olan naproksin adlı ilacı yazdı. Hasta bu ilacı çok daha rahat kullandı ve artriti sürekli olarak iyileşme yoluna girdi.
'Steroidsiz iltihap giderici ilaçlar' (NSAİDler) ilerlemiş osteoartritin yanı sıra romatoit artrit ve diğer iltihaplı artrit tiplerinin tedavisinde çok yaygın bir hale gelmiştir. Bu ilaçlar etkilidir, çünkü hem ağrıyı keser hem de iltihabı azaltır; artrit ve romatizma tedavisinde ideal bir bileşimdir. Bununla birlikte, yaşlılarda (genellikle ilaçlara karşı daha hassastırlar) ve astım gibi alerjik bir hastalığı olanlarda olumsuz yan etkileri çıkabilir. Hamilelerde, mide ülseri ve böbrek veya, karaciğer bozukluğu olanlarda da dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır.
Benzer özellikleri, ama değişken yan etkileri olan birçok farklı NSAİDler vardır. Hastalar bir NSAİD'e cevap verirken diğeriyle sorunları olabildiğinden doktor doğrusunu bulana kadar birçoğunu denemek zorunda kalabilir.
İkinci derece ilaçlar
Romatoit artritteki ağrı, tutulma ve iltihaplanma NSAlDIerle iyileşmediği taktirde, hastalığı iki üç ay sonra yatıştıran çeşitli 'ikinci derece' ilaçlar denenebilir. Bununla beraber yan etkileri şiddetli olabileceği için çok dikkatli bir şekilde kullanılmalıdırlar.
Altın: Altın, artrit tedavisinde yıllardan beri kullanılmaktadır, fakat rastgele kullanıldığında feci etkileri olabilir. Artık yalnızca küçük dozlarda verilmekte ve etkileri düzenli olarak kan ve idrar testleriyle izlenmektedir. Böbrekleri ve kanı etkileyebilir, fakat deri etkiye en açık bölgedir ve eğer kızartı, ya da, kaşıntı olursa kullanımı derhal kesilmelidir. Kesin önlemler alındığı taktirde bir hayli güvenlidir ve çok etkili olabilir.
Sıtma ilaçları: Sıtma tedavisi için geliştirilen klorokin ve hidroksiklorokin adlı iki ilaç yıllardan beri romatoit artrit ve sistemik lupus eritematozus (SLE) tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır, fakat yan etkileri gözde retinopati gibi sorunlara yol açabilir. Dozajın küçük tutulması ve tedavi süresinin iki yılla sınırlandırılması kaydıyla gözün tehlikeye girme riski azalmasına rağmen, bu ilacı kullanan hastanın göz kontrolleri düzenli olarak yapılmalıdır.
Penisilamin: Bu ilaç penisilinin akrabasıdır, fakat antibiyotik değildir. Benzer yan etkileri olan altın gibi dikkatli kullanılmalıdır ve ayrıca kemik iliğini de zayıflatır. Bu yüzden etkilerinin izlenmesi için düzenli kan ve idrar testleri yapılmalıdır. SLE'ye neden olabileceğinden bu hastalığın tedavisinde asla kullanılmamalıdır. Romatoit artrit, tedavinin altı ile on ikinci haftasına kadar ilaca cevap vermez ve yalnızca hastalık ilerlediği zaman bu ilaç verilir.
Immunosüpresanlar. Bunlara azatioprin, klorambusil ve metotreksat dahildir ve hastanın şimdiye kadar sözü edilen ilaçlara cevap vermediği durumlarda yararlıdır. Mide bulantısı, kusma ve ishalin yanı sıra, zonaya da yol açabilir ve dikkatle izlenmesi gerekir.
Sülfasalazin: Aslında önceleri ülserli kolit için kullanılmasına rağmen, romatoit artrit tedavisinde de yararlı bulunmuştur. Yan etkileri kızartı, mide bozukluğu ve kan düzensizliklerini içerdiğinden sık aralıklarla kan testleri yapılması gereklidir.
Steroidler
Steroidler bir zamanlar romatizmal hastalıkların çoğu için bir "mucize ilaç' olarak kabul ediliyordu, fakat artık yan etkileri kabul edilebilir görülmediğinden büyük bir dikkatle verilmektedirler. Diyabet, katarakt, kalp yetmezliği, periferik damar hastalıkları, osteoporoz, peptik ülser ve deride incelmeye neden olabilirler.
Orijinal steroid olan kortizon artık kullanılmamaktadır, fakat türevlerinden biri olan prednisolon akıllıca verildiği taktirde çarpıcı bir etki gösterebilir ve SLE ve romatizmal polimiyalji tedavisinde sıkça kullanılır. Ağır vakalarda büyük dozlarda başlayıp büyük başarıyla kademeli olarak gerekli olan en az miktara indirilir. Kortikosteroit ilaçları, iltihabı azaltmak için ağrılı eklemlere ve yumuşak dokulara doğrudan enjekte edilir.
Örnek vaka
Yetmiş sekiz yaşındaki Bayan Gibson bir sabah korkunç bir baş ağrısı ve kolları, omuzları, boynu, sırtı ve bacaklarında ağrıyla uyandı. Omuzları öyle tutulmuştu ki, çok ihtiyacı olan bir fincan çayı bile dudaklarına götüremedi. Kendisini çok kötü hissettiğinden kocası onun yatmasını sağladı. Kocasının çağırdığı doktor bir süre sonra geldi.
Doktor dikkatli bir muayeneden sonra kan testi için bir miktar kan aldı ve kadının 'romatizmal polimiyalji' adlı bir romatizmal hastalığı olmasından kuşkulandığını söyleyerek bir prednisolon reçetesi yazdı. Ertesi gün kan testinin sonucuyla birlikte geleceğini söyledi ve Bay Gibson'dan eşinin baş ağrısı arttığı taktirde kendisini aramasını istedi.
Doktor ertesi gün geldiğinde kan testinin kendisinin koymuş olduğu romatizmal polimiyalji teşhisini doğruladığını ve baş ağrısının çoğu kez polimiyaljiye eşlik eden ve görmeyi riske sokan bir hastalık olan temporal arteritin sonucu olduğunu söyledi.
Neyse ki, prednisolonun çarpıcı bir etkisi oldu. Bayan Gibson'un baş ağrısı ve ağrıyan organları gittikçe iyileşti. Kısa sürede ayağa kalkıp gezinebildi ve düzenli kontroller için doktorunun muayenehanesine gidebildi.
Günlük yaşantıdaki yardımcılar
Pratik öneriler ve yararlı aletler
Artrit eklemleri ağrılı, tutulmuş, kullanımı güç ve bazen sürekli olarak deforme olmuş hale getirdiğinden günlük yaşantınızda yaptığınız normal hareketler (yıkanma, tuvalete gitme, tıraş olma, giyinme, yemek pişirme, ev işleri yapma, alışveriş) kolaylıkla sorun haline gelebilir.
Örneğin, ellerdeki artrit eşyayı kavrama ve tutmayı zorlaştırırken, omurgadaki artrit eğilmeyi bir savaş haline getirir. Bu kötü durum karşısında kendinize yardımcı olmanın bir yolu işleri yapma şeklinizi değiştirmektir. Diğer bir yolsa, işleri kolaylaştıran aletleri araştırmaktır.
ingiltere'de Artrit ve Romatizma Konseyi hastalar için Eviniz ve Romatizmanız adlı bir el kitabı yayımlamaktadır. Bu kitap artrit veya, romatizma yüzünden sakat kalmış kimseler için yararlı önerilerle doludur. İşte bu önerilerden birkaç tanesi:
Evde
Eğilmeyi önlemek
Elektrik prizleriniz yer seviyesindeyse onları bel seviyesine yükselttirin, böylece onlara ulaşmak için mümkün olduğunca az eğilirsiniz. Mektup kutunuza tel bir sepet tutturun, böylece mektuplarınızı paspasın üzerinden almak için eğilmezsiniz.
Kaymayı önlemek
Yer döşemenizde takılıp düşmenize neden olacak yırtıklar olmamasını sağlayın. Kayabilen, ya da, toplanabilen gevşek kilimler özel yapışkan bantlarla yere tutturulabilir. Bol ışıklı aydınlatma, bir felakete yol açabilecek küçük engelleri görmenize yardımcı olur.
Kapı açmak
Sıradan kapı tokmaklarını kavramak bir artritli için zor olabilir. Bu yüzden bunları gerektiğinde ön kolunuzla, ya da, dirseğinizle açabileceğiniz manivela tipi kollarla değiştirin. A-nahtarları çevirmek zor oluyorsa zıvanalı kilit anahtarının deliğine manivela görevi yapacak şiş gibi bir metal çubuk geçirin. 'Yale' tipi kilitlerin anahtarlarıysa döndürmek için daha iyi kavramanızı sağlayacak şekilde değiştirilebilir; a-nahtarcınıza bunu yaptırın.
Merdiven çıkmak
Merdivenlerin her iki yanında da tutunacak bir şeyin olması iyi bir fikirdir. Merdiven parmaklığının karşısındaki duvara takılacak bir trabzan size fazladan güvenlik ve destek sağlayacaktır. Az basamaklı merdivenler hafifçe meyilli bir rampayla kapatılabilir. Merdivenler de iyi aydınlatılmalı ve takılıp düşmeyi önlemek için merdiven halıları yerlerine tam oturtulmalıdır. 4. Bölümde sözü edildiği gibi merdiven asansörü de takılabilir.
Banyoda
Banyonuza ve lavabonuza açıp kapaması daha kolay olan manivela tipi musluklar takılabilir. Banyo küvetinizin yanına takılacak bir tutamak girip çıkarken yardımcı olurken, banyonuzda kaymaz bir paspas bulunması güvenliği artırır.
Küvetin içine oturamıyorsanız kenarlarına takılarak yerleştirilen ve suyun içinde rahat bir yükseklikte oturmanızı sağlayan bir küvet oturağı kullanmayı deneyin. Elbette, duş kullanmak daha kolaydır. Bu yüzden eğer yoksa, bir duş taktırmak düşünmeye değer.
Tuvalet kullanımı
Klozetiniz çok alçaksa, bunun üzerine takılabilen ve diğer insanların kullanımı sırasında çıkarılabilen yüksek oturaklardan kullanılabilir. Tuvalete otururken fazladan bir desteğe ihtiyaç duyabilirsiniz. Bunun için portatif ve kolay taşınır olan bir yüksek oturakla birleşen katlanabilir bir çerçeve vardır. Tekerlekli sandalye kullanmak zorunda olanlar için banyo ve tuvalet kapıları tekerlekli sandalyenin geçebileceği genişlikte olmalı, tuvaletin çevresinde tutamaklar bulunmalıdır. Bu konuda rehabilitasyon uzmanlarından bilgi alabilirsiniz.
Mutfakta
Mutfak tezgahlarının hepsinin size uygun olan aynı yükseklikte ve birbirine yakın olması yararlıdır. Böylece tencere, tava, tabak ve benzeri şeyleri tutup kaldırmak zorunda kalmadan sürükleyerek taşıyabilirsiniz. Dizleriniz, ya da, kalçalarınız ağrıyorsa yüksek bir tabure edinin; mümkünse arkalıklı olsun; böylece sürekli ayakta durmak zorunda kalmazsınız.
Lavabo musluklarınız manivela tipinde olabilir. Ocak ve diğer mutfak donanımının vanalarında özü serve açacağından patates soyacağına kadar bir dizi mutfak aleti bulunmaktadır.
Yeme-içme
Eğer tutup kavramanız zayıfsa fincan, bardak, tabak ve benzerlerini tek el yerine iki elle tutmanın daha güvenli olduğunu göreceksiniz. Çatal, bıçak ve kaşıkların saplarını yumuşak bir maddeyle sararak büyütmek tutmayı kolaylaştıracaktır. Sıcak içecekleri içmek için yalıtkan bir maddeyle kaplı hafif fincanlar kullanılmalıdır. Özürlüler için tasarlanmış bol çeşitli çatal bıçak takımları hakkındaki ayrıntılı bilgiler İngiltere'deki Özürlü Yaşam Vakfı (Disabled Living Foundation) gibi kuruluşlardan sağlanabilir.
Giyinmek
Yaşamınızın her gününde yaptığınız basit hareketler (çoraplarınız giymek için eğilmek gibi) eklem ağrıları çeken birisi için neredeyse imkansızlaşır. Fakat giyinme çubuğu adı verilen basit bir alet pek çok sorunu çözebilir. Bu çubuğun bir ucu giyinirken giyecekleri çekmeniz için kancalı, diğer u-cuysa soyunurken giyecekleri, örneğin başınızın üstünden itip çıkarmanız için lastik kaplıdır. Eski bir bastonu bu iş için uyarlayabilirsiniz.
Düğmeleri açıp kapamak zor olabilir. Velcro' denilen (birbirine yapışan iki yüzeyden oluşan) bağlar giyimde büyük kolaylık sağlamaktadır. Ayrıca bağcıklı ayakkabı yerine mokasen ayakkabı gibi, giyip çıkarması kolay olan giyecekleri seçebilirsiniz. Elbiseler ve sutyen gibi iç çamaşırlarının önden bağlananlarını giymek de daha kolaydır. Çoğu ülkede özürlülere giyinme konusunda pratik önerilerde bulunan u-lusal kuruluşlar vardır. İngiltere'de Özürlü Yaşam Vakfı'nın özel bir giyim danışmanı bulunmaktadır.
Mobilya
Bir artrit, ya da, romatizma hastası için mobilyanın belki de en önemli parçası önceki bölümde de sözü edildiği gibi koltuktur. Vücuda en iyi desteği veren ve oturup kalkması en kolay olanını bulmak için zahmetli bir araştırma yapmaya değer. Kendi ölçülerinize ve ihtiyaçlarınıza göre yapılmış bir koltuk bulmak mümkündür ve pahalı olsa da sizin gelecekteki rahatınız için iyi bir yatırım olacaktır ve sizin özel koltuğunuz olarak kabul edilebilir.
Yemek ve çalışma masalarının uygun yükseklikte olması önemlidir. Sizin ihtiyacınıza göre belli açılarda eğilebilen ayarlanabilir bir masa yararlı olabilir. Elleriniz sorun çıkarıyorsa kitabı bir taşıyıcı çerçevede okuyun. İnce bir kalemle yazmak zor oluyorsa tutmayı kolaylaştırmak için çevresine sünger sarın. Kaleminizi yere düşürdüğünüz, ya da, yüksek bir raftaki kitaba ulaşmak istediğiniz taktirde ihtiyacınız olan tek şey bir maşadır. Bu da elleri özürlü olan kişiler için özellikle tasarlanmıştır.
Nereden öneri alınabilir?
Artritlilere günlük yaşantılarında yardımcı olacak profesyonelce önerilerde bulunmaya en yetkili kimseler rehabilitasyon (meşguliyet tedavisi) uzmanlarıdır. Çoğu ülkede bunlar hastanelerde ve sosyal hizmet kurumlarında görev yaparlar. Hastanede, artritiniz olduğunu ve hastaneden çıktıktan sonra bazı fonksiyon bozuklukları olabileceğini ifade ettiğiniz taktirde, hastanenin rehabilitasyon uzmanı yeteneklerinizi ölçüp belki de evinize gelerek ne tür yardım ve uyarlamalara ihtiyacınız olduğunu belirlemek, bunların sağlanmasını ayarlamak ve size nasıl kullanılacağını ve genel güçlüklerle başa çıkmayı öğretmek durumundadır. Birçok hastanede bulunan örnek mutfak ve banyoda, kalıcı sakatlığı olan hastalara mevcut aletler tanıtılıp kullanımı öğretilebilmektedir.
Doğru beslenme nedir?
Gut hastaları için beslenme önerileri
Pürin içeren ciğer, böbrek, uykuluk, beyin, et suyu, balık yumurtası, sardalye, ançuez, ringa balığı gibi yiyeceklerden kaçının.
Su, çay, kahve ve meyve suyu dahil günde 3-3,5 litre sıvı için.
Alkolü yalnızca ılımlı ölçüde tüketin.
Gut, özel bir diyet gerektiren tek artrit cinsidir, çünkü vücuttaki ürik asit fazlalığından kaynaklanır ve guta eğilimi o-lan bir kimse ciğer, böbrek ve uykuluk gibi ürat (ürik asidin tuzu) seviyesini yükseltecek yiyeceklerden kaçınmalıdır. Kilo vermek de ürat seviyesini düşürmeye yardımcı olacaktır ve bir krizi başlatabileceğinden, alkollü içkiler de fazla içilmemelidir.
Diğer artrit cinslerini çeken hastalara az yağlı - yani et ve süt ürünlerini azaltan - diyetlerin yararı olur, fakat et tamamen dışlandığı taktirde balık, pirinç, ceviz, fındık ve yumurta gibi proteince zengin diğer yiyeceklerle takviye yapılmalıdır. Ringa ve uskumru gibi yağlı balıklar artritlilere ö-zellikle iyi gelir, çünkü diyetteki belirli yağ türlerinin iltihabı azaltmaya yardımcı olabileceği kanıtlanmıştır. Balık yağı ve eşekotu yağı kesinlikle yararlıdır, fakat gerçek yararını görmek için uzun süreli ve sürekli olarak kullanmak gerekir.
Bal, sarmısak, arısütü, ginseng ve elma sirkesi gibi bir takım farklı yiyeceklerin artritlilere yararlı olduğu iddiaları varsa da, bunlar kanıtlanmış değildir. Bazı kimseler Yeni Zelanda'da bulunan yeşil dudaklı kara kabuk midyesinin suyunun artritlerine iyi geldiğini söylemektedirler, fakat yapılan araştırmalar bunu doğrulamamıştır.
Kilo verdirici bir diyet aşırı kilolu bir artritliye yararlı olur, çünkü böylece ağrılı eklemlerin taşıyacağı yük azalacak ve yürümek daha kolaylaşacaktır. Bu genel olarak vücudunuzun yakabileceği kadar az miktarda yemek anlamına gelir. Sağlıklı ve dengeli bir diyeti uygulamak size genel bir zindelik verecektir. Bu da şunları yemek demektir:
Çok az şeker, tereyağı, margarin ve hayvansal yağ
Fazla olmamak kaydıyla kırmızı ve beyaz et, balık, süt, sıvı yağ, peynir, yoğurt, baklagiller, ceviz, fındık ve yumurta
Bol miktarda kepekli ekmek, tahıllı yiyecek, patates, taze meyve ve sebze
Sütün kemikleri güçlendiren kalsiyumu sağladığını unutmayın ve süt tüketiminizi çok fazla azaltmayın.
Romatoit artrit bazı yiyeceklere karşı vücut tepkisinden kaynaklanabilir mi?
Belirli yiyeceklerin artrite neden olup olmadığı konusunda birçok araştırma yapılmaktadır. Romatoit artritin, migren, astım, ya da, bazı cilt hastalıklarındaki gibi yiyeceklere karşı tepkiden kaynaklanabileceği düşünülmesi gereken bir teoridir. Bunu bulmanın tek yolu bir 'hariç tutma' diyeti uygulamaktır. Bu diyette temel yiyecek tüketimi en alt seviyeye indirilir ve her gün yeni bir yiyecek eklenerek ters reaksiyonlar dikkatle gözlenir. Belirli yiyecekler yenildikten sonra romatoit artrit belirtileri ortaya çıktığı taktirde bunlar ileride diyetten çıkarılır. Bununla beraber bir hariç tutma diyeti, yeterli beslenmenin sağlandığına emin olmak için bir doktor veya, diyetisyen kontrolünde uygulanmalıdır.
Beslenme faktörleriyle ilgili araştırmalar romatoit artrit üzerinde yoğunlaşmaktadır. Osteoartrit ve diğer hastalık cinslerinin (gut dışında) beslenmeyle ilgisi olması pek mümkün görünmemektedir.
Dinlenme ve egzersiz
Eklemler çok iltihaplı ve ağrılı olduğunda, hareket ederek iltihabı azdırmamak için, onları dinlendirmek gerekir. Fakat egzersiz yaparak eklemleri mobil ve kasları güçlü tutmak da aynı derecede önemlidir. Bu yüzden artritte dinlenme ve egzersiz arasında hassas bir denge kurmak gerekiyor.
Dinlenme
Akut bir iltihaplı artrit krizinde iltihabın yatışması için dinlenme temel şarttır. Hasta eklemler sürekli olarak oynatıldığı taktirde iltihap yatışmaz. Bazen el ve bilektekiler gibi eklemleri tamamen hareketsiz tutmak için süyekler (eklemi sarmak için kullanılan ince tahtalar) gerekebilir. Bunları bir eczaneden, ya da, hastanenin ayakta tedavi servisinden temin edebilirsiniz. Eğer iltihap yayılmışsa kesin yatak istirahat! gerekebilir.
Bir süre aynı pozisyonda kalan eklemin tutulacağını ve onu tekrar oynatabilmenin güç olacağını asla unutmayın. Örneğin, yataktayken ağrıyan dizlerin altına destek olarak yastık koymak belayı davet etmektir: Eklemler bükülü vaziyetteyken tutulup kalır ve tekrar düzeltmek çok güç olur. Bu yüzden yatarken uzuvlarınızı mümkün olduğunca düz tutarak belirli bir pozisyonda tutulup kalmalarını önleyin. Fakat hasta eklemlerinizi dinlendirirken onların oynaklığını korumak için birçok kez hafifçe hareket ettirin.
İltihaplanma geçtiği ve tekrar ayağa kalkıp dolaşabildiğiniz zaman da hâlâ her sabah ve öğleden sonra bir süre dinlenmeniz iyi olur. Banyodan, ya da, duştan sonra eklemleriniz sıcak ve kolay hareket ettirilebilir durumdayken de eklemlerinizi hafifçe oynatın. Ağrı duyana kadar eklemlerinize normal hareketlerini yaptırın, fakat her gün ağrı eşiğini biraz daha yükseltmeye uğraşın.
Egzersiz
Her gün düzenli olarak egzersiz yapmak sıkıcı olabilir ve e-pey öz disiplin gerektirir; bu yüzden artritli bir kişi için düzenli egzersizin amaçlarını hatırlamanın yardımı olabilir. Bu amaçlar şunlardır:
Hasta eklemlerinizin oynaklığını korumak
Kaslarınızı güçlendirmek
Genel zindelik ve sağlığınızı korumak
Eğer gün boyunca oturur, ya da, yatarsanız eklemleriniz tutulur, kaslarınız zayıflar, hareket etmenin daha da çok çaba gerektirdiğini görürsünüz ve genel bir yorgunluk ve sinirlilik hissedersiniz. Fakat eğer günlük egzersiz programınızı sıkı sıkıya uygularsanız, eklemlerinizin hareket kapasitesi artar, ağrı azalır, sürekli olan tutulma önlenir ve kendinizi çok daha iyi hissedersiniz.
'Buz çözme operasyonu': Tanınmış bir romatolog olan Dr. Frank Dudley Hart, Artrit' i Yenmek adlı kitapta artritliler için günlük egzersiz programını 'buz çözme operasyonu' olarak tanımlamaktadır. Bu ifadeyle eklemleri korumayı kasteden uzman, her sabah ve akşam, tercihen sıcak bir banyo veya, duştan sonra egzersiz yapmayı öneriyor.
Fizyoterapistler, ya da, diğer adıyla fizik tedavi uzmanları, romatizmal hastalık çekenler için uygun egzersiz programları hazırlamada uzmandırlar. Bu yüzden yörenizdeki bir uzmana gitmeniz, ya da, doktorunuzdan sizi bölgenizdeki hastanenin size bu egzersizleri öğreteceği ilgili servisine göndermesini istemeniz akıllıca olur.
Eklem hareketleri için egzersizler. Bunlar ağrının izin verdiği ölçüde eklemlere normal hareketlerini yaptırmayı içerir: Dirsek, ya da, diz gibi menteşemsi bir eklemi bükme ve düz-leştirme, omuz veya, kalça gibi yumrulu-yuvalı bir eklemi döndürme. Omurga, kalçalar, dizler ve ayaklar gibi eklemleri vücut ağırlığınızı taşımadıkları oturma, ya da, yatma pozisyonunda çalıştırmak daha kolay olacaktır. Su ağırlığınızı kaldırdığı ve eklemlerinizin hareketini kolaylaştırdığı için eklemlerinizi sıcak olmak kaydıyla suda çalıştırmanız da ö-zellikle yararlı olur.
Kas güçlendirici egzersizler. Bunlar basit olarak kaslarınızın gücünü geliştirmek için onları çok çalıştırarak kullanılmamaktan doğan atrofiyi (körelmeyi) önler. Şunu unutmayın ki, 'kullanmadığınız şeyi kaybedersiniz'! İzometrik egzersizler (aktif direnç egzersizleri) kasın güçlenmesi için özellikle yararlıdır. Terapist, çalışmanız için vücudunuzun normal işlevlerini geri getirecek kademeli bir egzersiz programı hazırlayacaktır.
Genel zindelik (fitness) egzersizleri: Herhangi bir romatizmal hastalığı çekenler için en iyi egzersiz şekli bütün vücudu ağırlığını suya taşıtarak çalıştıran yüzmedir. Her gün yarım saat süreyle hızlı yürüme, ya da, bisiklete binme de mükemmel bir başka egzersiz şeklidir. Temiz havada düzenli olarak egzersiz yapmak sizi daha sağlıklı kılar ve artritin kaçınılmaz bir şekilde getirdiği ağrı ve diğer sorunlarla başa çıkmanızı sağlar.
Zihinsel tutum
Artritten kaynaklanan sürekli ağrı güçten düşürücü olabilir. Uyku düzeni bozulabilir ve hasta yorgun, hassas, morali bozuk ve sorunlarla başa çıkmada daha yetersiz bir halde uyanır. Bildiğimiz gibi stres romatoit artrit için bir tetikleyici olabilir, bu yüzden ağrılı bir romatizmal hastalığı çekme stresinin onu daha da ağırlaştıracağını söylemeye bile gerek yoktur. Bu stresi azaltmak ve yenmek için ne yapılabilir?
9. Bölüm'de okuyacağınız gibi vücut için olduğu kadar aklı da tedavi edecek doğal yöntemler vardır, fakat burada aşağıda verilenler gibi basit gevşeme tekniklerinin önemini vurgulamaya değer.
Rahat bir şekilde yaklaşık yirmi dakika sırtüstü yatabileceğiniz sakin bir oda bulun.
Bütün sıkıcı düşünceleri aklınızdan çıkarın ve güzel bir yerde (kırda, ya da, sakin bir sahilde) olduğunuzu hayal edin. Kuşlar ve böceklerin veya, martıların ve denizin seslerini (zihninizde gerçekten sakin bir manzara oluşturacak sesleri) hayal edin.
Vücudunuzun bölümlerini (önce her ayağı, sonra bacağın tümünü, sonra her ayağı ve kolu ve bu şekilde yüz ve başınıza kadar her yeri) tek tek ele alarak önce kaslarınızı kasın, sonra da iyice hareketsiz kalana kadar tamamen gevşetin. Bitirdiğinizde tüm vücudunuzu ağırlaşmış ve hareket edemez bir halde hissedeceksiniz ve örneğin, birisi kolunuzu kaldırdığı taktirde tekrar yere düşecektir.
İdealinizdeki huzur verici manzarayı ve sesleri hayal ederek bu şekilde beş dakika yatın ve sonra yavaş yavaş gerçeğe geri dönün. Acele etmeyin: Vücudunuzun her bölümünü hafifçe oynatın ve kalkmaya hazır olduğunuzda hem zihninizi hem de vücudunuzu ne kadar gevşemiş hissettiğinize siz de şaşıracaksınız. Ağrınız da azalmış olacaktır.
Uygulamadaki sorunlar için bazı çözümler Sorunlar üst üste yığıldığında pratik olmak her zaman yararlıdır ve günlük yaşamınızda kendi kendinize yardım etmenin birçok yolu vardır.
Örneğin, sırtınızı destekleyen ve oturup kalkmayı kolaylaştıran uygun yükseklikteki rahat bir koltuğa ihtiyacınız olabilir. Neden kendinize yaylı veya, motorlu bir oturma kısmı, yumuşak kol dayama yerleri ve omurganızın şekline uyan bir arkalığı olan bir koltuk armağan etmiyorsunuz? İyi tasarlanmış bir koltuk günlük konforunuzda büyük bir değişiklik yapabilir.
Merdiven çıkmanın bir sorun haline geldiğini görebilirsiniz. Eğer çok katlı müstakil bir evde oturuyorsanız bir apartman dairesi, ya da, tek katlı bir eve taşınma külfeti yerine bir merdiven asansörü taktırmaya ne dersiniz?
Bahçeyle uğraşmaya meraklı olabilirsiniz, fakat düzenli yapılmadığı taktirde bahçenizin ormana dönüşeceği işleri yapmakta güçlük çektiğinizi görebilirsiniz. Eğer çiçek tarhlarını işlemek için eğilmek sorun oluyorsa, bir taburede oturarak kolayca erişebileceğiniz yükseklikte tarhlar hazırlamayı hiç düşündünüz mü? özürlü bahçıvanlar için özellikle tasarlanmış olan alet edevatı görmeyi de hiç düşündünüz mü?
Çoğu Batı ülkesindeki artrit ve romatizma örgütleri, artritli insanlara sorunlarıyla başa çıkmalarında ve hastalıklarını anlamalarında yardımcı olmak için çok sayıda broşür ve kitapçık yayımlamaktadırlar. İngiltere'deki Artrit ve Romatizma Konseyi gibi bazıları da ayrıca araştırma projelerini ve hastaneler ve üniversitelerdeki araştırma birimlerini, tıp fakültelerinde romatoloji alanında öğretim üyeleri sağlanmasını fonlarıyla desteklemekte ve tıpla ilgili mesleklerde romatizmal hastalık çekenlerin tedavisi konusunda bilgi ve deneyim artışı sağlanmasına burslarla destek olmaktadır.
Günlük hayatın uygulamadaki güçlüklerine çözümler bulmak zihnimizi daha iyi bir duruma getirmeye yardımcı olacaktır. Gelecek bölümde de artritli kişinin evdeki günlük yaşantısına yapılacak yardımları göreceğiz.
Fibromiyalji Nedir
Bu yaygın romatizma cinsi 'fibrosit' veya, 'kas romatizması' olarak tanınır. Ağrı ve hassasiyete neden olarak kas ve tendonları etkiler, ama eklemleri etkilemez. Son zamanlarda tanımlanan sıkıntılı bir hastalık olan ve bir virüs enfeksiyonunu izlediğine inanıldığı için bazen 'post-viral bitkinlik sendromu' olarak adlandırılan ME (myalgic encephalomye-litis) ile yakından ilişkilidir.
Her iki hastalığın da benzer olan belirtileri kaslarda ağrı, tutulma ve yorgunluk ve büyük bitkinlik ve enerji yoksunluğudur. Fibromiyaljide bu belirtilere yetersiz uyumanın neden olduğu düşünülmektedir.
Son zamanlarda Kanada'da yapılan bir araştırma fibromiyalji sendromu hastalarının yeterince derin uyuyama-dıklarını ortaya koymuştur. Gözlerin hareketsiz kaldığı yaklaşık iki saatlik çok derin uykuyla başlayan belirgin bir uyuma şablonu vardır. Bunu gözlerin sürekli olarak kıpırdadığı 'hızlı göz hareketi' (REM: Rapid Eye Movement) adı verilen ve derin olmayan uyku saatleri izler.
Rüya görülmeyen derin uyku aşamasını kaçıran ve yalnızca rüya görülen REM uykusunu yaşayan kimselerin fibromiyaljiye tutuldukları ortaya çıkarılmıştır. Sabahları yorgun, özellikle boyun ve omuz kasları tutulmuş ve ağrılı olarak uyanırlar.
Fibromiyalji sendromu bir kısır döngü haline gelebilir: Kas ağrısı derin, onarıcı uykuyu önler ve ağrı, tutulma ve bitkinliğe yol açan yetersiz uyku sorununu sürekli hale getirir. Bu durumu büyük ihtimalle depresyon izleyecektir.
Kendi sürekliliğini sağlayan bu hastalık için doktorlar ilaç yazabilir, fakat yegane gerçek çözüm kişinin kararlı bir şekilde kendi kendine yardımcı olmasıdır.
Osteoartrit
Muhtemel nedenleri
Romatoid artritten bile daha yaygın bir hastalık olan osteoartrit İngiltere'de yetişkinlerin yüzde 2,5'ğunu etkilemektedir. Fakat romatoit artritle karşılaştırıldığında bu dejenerasyon yapıcı eklem hastalığı daha basit ve açıktır.
Hasara neden olan iltihap değil, ya aşırı kullanım ve zorlama, ya da, yaşlanma sürecinden kaynaklanan aşınıp yıpranmadır. Fakat uzun yıllar süren araştırmalardan sonra bile bazı insanların neden diğerlerinden daha fazla bu hastalığa yakalanma eğlimi taşıdıklarını henüz kimse tam olarak bilmiyor.
Hastalığın yalnızca orta yaşlı kadınlarda elleri etkileyen tipi gibi bazı tiplerinin aile içinde kuşaktan kuşağa geçtiğinin bilinmesine rağmen, osteoartritte bir kalıtsal faktörün olduğuna inanılmaktadır. Ayrıca osteoartritin bir incinme, ya da, başka cinsten bir eklem hastalığı tarafından hasara uğratılan bir eklemde ortaya çıkabildiğine de inanılmaktadır.
Yaşlanma sürecinin kendisi hakkında pek çok araştırma yapılmıştır ve neden ve nasıl yaşlandığımız hakkında bir takım teoriler ortaya çıkmıştır. Biyolog Dr. Alex Comfort 'programlanmış yaşlanma' adlı bir teori ileri sürmüştür. Bu teoriye göre insanlar hayvanlar gibi üreyebilen yaratıklar olmaya programlanmıştır ve üreme yetenekleri yok olmaya yüz tuttuğunda vücutları yaşlanır ve ölür. Diğerleriyse yaşlanmanın, bağışıklık sisteminde önemli rol oynayan ve yaşlanmayla birlikte küçülmeye başlayan ilk organ olan timüs bezi tarafından kontrol edildiğine inanmaktadırlar.
Kemikler ve eklemlerin yaşın ilerlemesiyle birlikte yıpranmaları daha muhtemel görünüyor. Ama yine de şu gülünç öykü hâlâ hatırlanır: Doksan yaşında bir adam ağrıyan dizi için doktora gider. Doktor onu 'Bu yaşta ne olmasını umuyorsun?' diyerek başında savmak isteyince adam da ona çıkışır: 'İyi de, diğer dizim de aynı yaşta ve sapasağlam!'
Bununla birlikte osteoartrit, otuz yaşında da başlayabilmesine rağmen en çok ellisini aşmış kimselerde yaygın olduğu için bir yaşlılık hastalığı olarak görülür. Daha genç insanlarda bir eklem zedelenmesinden veya, spor ve dansta olduğu gibi belirli eklemlerin zorlanmasından sonra veya, ağır şeylerin kaldırılması ve belirli bir eklemin sürekli aynı hareketi tekrar etmesini içeren mesleklerin sonucu olarak ortaya çıkar.
Romatolog Profesör Malcolm Jayson ve Dr. Allan Dixon, Romatizma ve Artrit adlı kitaplarında osteoartritin diğer bir muhtemel nedeni olarak 'hızlanmış bozulma'yı gösteriyorlar. Bu uzmanlar bir eklemdeki aşınıp yıpranmanın, çoğunlukla kalça ekleminde olduğu gibi eklemin iki bölümünün birbirine tam olarak oturmadığı taktirde oluşabileceğini belirtiyorlar. Onlara göre, bozuk yapılı eklemler bazı ailelerde kalıtsal olabiliyor.
Kireç tuzlarının kıkırdakta depolanması gibi kimyasal ve biyolojik değişimler de eklemde bozulmaya neden olabilir. Bu durum iltihaplanmaya, kemik yüzeylerinde hasara ve sinovya sıvısının yağlama özelliğinin bozulmasına yol açabilir. Eklem iyileşse bile sonradan bozulması ihtimali vardır.
Etkileri
Bir eklem bozulmaya, ya da, dejenerasyona uğramaya başladığında, eğer ağrı varsa, bu çok hafif olur. Başlıca belirtiler yıllarca bile sürebilen bir zaman dilimi içinde kademeli olarak ortaya çıkan ağrı ve tutulmadır. Eklemde iltihaplanma olmadığı için kişi kendisini çok iyi hisseder. Her defasında bir eklem etkilenir, ama buna rağmen ağırlık taşıyan eklemler olan her iki kalça, ya da, diz ekleminin aynı anda bozulmaya başlaması da mümkündür. Eklem günün sonunda hareket ettirildiğinde genellikle ağrı artar.
Eklemin ilk önce etkilenen bölümü kemik uçlarını kaplayan kıkırdaktır. Aşınıp pürüzlü hale gelir ve sonunda tamamen eriyebilir. Kemik, koruyucu kıkırdağı yenilemeye uğraşır, fakat tek yapabildiği yüzeyi düzleşirken kenarının çevresinde osteophytes denilen minik kemik çıkıntıları üretmek olur {bkz. şekil 6). Eklem oynadıkça kemiklerin yüzeyleri birbirlerini aşındırmaya başlar ve osteophytes sinovya zarını tahriş ederek iltihaplanmasına neden olur. Eklem, ağrı ve tutulmanın yanı sıra şişer ve ateşlenir.
En sık olarak osteoartrite tutulan eklemler ağırlık taşıyanlardır: Kalça, diz ve ayak; özellikle de ayak başparmağı eklemleri. Ayak bileği ekleminin bu hastalığa en ender tutulan eklem olmasıysa tuhaftır. Karmaşık diz eklemiyse osetoartrite en açık eklemdir.
Osteoartrite eğilimli olan ağırlık taşımayan eklemlerse köprücük kemiğiyle kürek kemiği arasındaki omuz eklemleri ve kulağın ön tarafındaki çene eklemidir. Eller - özellikle kadınların elleri - sık olarak etkilenir ve parmak eklemlerinin çevresinde (Heberden Yumruları adı verilen) küçük kemik yumruları oluşur. Bu yumrular genellikle ağrı yapmaz, fakat belirgin bir deformasyondur. Eğer başparmağın dip tarafındaki eklem etkilenirse, elin her hareketiyle ilgili olduğundan bu durum çok sıkıntı vericidir.
Osteoartrit aşırı ağrı ve tutulma nedeniyle eklemin büyük bir güçlükle oynatılabildiği, ya da, zayıflayan bağlardan dolayı sağlamlığını yitirdiği bir noktaya ulaştığı taktirde, cerrahi müdahaleyle yapay eklem takılması düşünülmelidir.
Yapay kalça eklemlerinin gelişmesi son zamanlardaki en büyük tıbbi ilerlemelerdendir. Diz eklemi takılmasıysa daha da popüler ve başarılıdır. Sürekli olan ağrı neredeyse mucizevi bir şekilde diner ve hasta iki üç gün içinde ayağa kalkıp eklemlerini oynatabilir ve iki üç hafta içinde de yürümeye başlar.
Artrit ve romatizmanın nedenleri ve etkileri
Bunlar nedir ve sizi nasıl etkilerler
Romatizmal hastalıkların 200'den fazla cinsi vardır ve hepsinin neden ve sonuçlarını bir tek bölümde açıklamak imkansız olduğu için, burada yalnızca artrit ve romatizmanın en yaygın olan üç tipi üstünde duracağız.
Romatoit artrit (iltihaplı artrit)
Osteoartrit (dejenerasyon yapıcı artrit)
Fibromiyalji (kas romatizması, ya da, fibrosit)
Romatoit artrit
Muhtemel nedenleri
İngiltere'de ve başka yerlerde çok miktarda araştırma yapılmasına ve çeşitli teorilerin ortaya çıkmasına rağmen romatoit artritin nedeni henüz tam olarak bilinmemektedir. Belki de en akla yatkın teori bağışıklık sisteminin bozulması sonucunda, enfeksiyonlara saldırması gereken antikorların vücudun kendisine yönelerek tahrip etmesidir. Bu işlem oto-bağışıklık hastalığı olarak bilinir.
Aynı zamanda bir virüsün de ya doğrudan eklemin iç yüzeyine saldırarak, ya da, normal hücreleri enfekte edip eklemlerin dış kaplamasını değiştirerek, onları vücudu işgal eden zararlılara karşı savunmakla görevli makrofaj hücrelerinin tanımayacağı hale getirip romatoit artrite neden olabileceği düşünülmüştür.
Bu bağışıklık işlemi, örneğin, organ naklinde gerçekleşir. Böyle bir durumda nakledilen organın reddedilmesini önlemek için özel ilaçlar (immünosüpresif ilaçlar) kullanılarak işlemin kontrol altına alınması gerekir. Romatoit artritte sinovya zarındaki hücrelerin retrovirüs adlı özel bir virüs tarafından değiştirerek antikorların saldırısına hedef haline getirildiğine inanılır. Retrovirüs yıllarca hareketsiz kalabilir, fakat başka bir virüs enfeksiyonuyla uyarılıp harekete geçebilir.
Diğer bir teori de romatoit artritin başka bir kusurlu gen tarafından kuşaktan kuşağa geçirilebileceği şeklindedir. Bu geni taşıyan aile üyelerini romatoit artrite eğilimli hale getirebilir, ya da, hastalıklarının şiddetini artırabilir.
Romatoit arteriti olan insanların kanında 'romatoit faktörü' adlı belirli bir proteinin bulunabildiği ve bir kan testiyle be-lirlenebileceği bilinmektedir. Fakat bu proteinin hastalık ortaya çıkana kadar görünmemesinden dolayı bu test teşhis için pek yararlı olmaz.
Ayrıca beslenme şeklinin de bir faktör olduğu ve belirli yiyeceklerin (özellikle et ve et ürünlerinin) yenilmesinin bir insanı hastalığa daha açık hale getireceği bilinmektedir. A-raştırmalar vejetaryen bir diyetin koruyucu bir önlem olabileceğini ve belirtilerin kontrol altına alınmasında kesinlikle yardımcı olduğunu göstermiştir.
Diğer birçok hastalıkta olduğu gibi aşırı stres de bir romatoid artrit krizinin tetikleyicisi olabilir. Stresin kaynağı yok edilince hastalık belirtilerinin de nasıl hızla kaybolduğu hakkında pek çok örnek vaka anlatılmaktadır.
Etkileri
iltihaplı artritte sorunun kaynağı, adından da anlaşıldığı gibi
(eklemin kendisinde oluşan değil iç yüzeyinde bulunan ve çevresini saran) iltihaptır. İltihaplanma işlemi vücudun bir enfeksiyon, ya da, yaralanmayla uğraşma yoludur. Etkilenen bölüme gelen kan miktarı artar ve böylece iyileşme sürecine yardımcı olmak için daha çok beyaz kan hücresi (/ö-kosit) getirilir.
iltihaplanmanın klasik belirtileri ısınma, kızarma, şişlik, ağrı ve işlev kaybıdır. (Bunlara kan akışının hızlanması ve kandaki iyileştirici kimyasalların kılcal kan damarlarından iltihabın nedenini etkisiz hale getirerek iyileşmeye yardımcı oldukları hasta bölgeye sızması neden olur. İltihabı başladığı yere hapseden belirli hormonlar yoluyla iltihabın yayılması önlenir.)
Romatoit artritte vücudun iyileşme işlemlerinin karşısında savaşılacak zorlu ve ne yapacağı önceden kestirilemeyen bir düşman vardır. Önce bir ekleme, sonra da bir başkasına ve belki de aynı anda birçoğuna saldırabilir. Aniden ve hiç umulmadık bir şekilde görünüp kaybolabilir, ya da, seçtiği ekleme yerleştikten uzun bir süre sonra tahribata başlar.
Hafif vakalar. İngiltere' deki tüm romatoid artrit vakalarının yaklaşık yüzde 30'unu oluşturan hafif krizlerde parmaklar ve bilek genellikle ilk olarak ağrıyan ve şişen yerlerdir. Sabahları başlangıçta ağrı ve tutulma daha fazla olur, fakat hızlı bir şekilde azalır ve hasta (parasetamol gibi) basit bir ağrı kesiciyle bunlarla başa çıkabilir. Bu aşamada yalnızca eklem kapsülünün iç yüzeyi iltihaplanır; iltihap birkaç gün, ya da, hafta içinde geçer ve eklem normale döner. Bu süre içinde hastanın ateşi yükselebilir, fakat genelde kendini iyi hisseder ve büyük ihtimalle doktora gitmenin gerekmediğini düşünür.
Mutedil vakalar. Romatoit artrit vakalarının çoğunluğu (yüzde 60'ı) ağrı, şişme ve tutulmanın daha şiddetli ve uzun süreli olduğu 'mutedil' kategoride gerçekleşir. Hastalık aniden, ya da, kademeli olarak ortaya çıkabilir ve yalnızca parmak ve bilek eklemlerini değil, aynı zamanda ayakları, omuzları, dirsekleri, dizleri ve hatta çene kemiğini etkileyebilir.
Eklemler tipik bir şekilde özellikle sabahları ilk olarak tutulmuş ve ağrılı olacak, tutulma o gün içinde açılmasına rağmen, gece tekrarlayacaktır. Hasta genel bir rahatsızlık ve ateşin yanı sıra halsizlik, hassasiyet ve moral bozukluğu hisseder.
Ağrı parmaklardan başlayarak sırasıyla bilek, omuz, ayak bileği, ya da, dizi etkileyerek eklemden ekleme atlayabilir. Benzer eklemleri de etkileyebilir (örneğin eller, kollar ve ba-caklardaki benzer eklemler). Beklenmedik bir şekilde tamamen kaybolabilir ve belli olmayan bir süreden sonra aynı beklenmedik şekilde yeniden alevlenebilir.
Romatoit artrit, krizlerinin sıklığı ve şiddeti önceden kestirilemeyen bir hastalıktır. Nemli soğuk hava bu hastalığı a-ğırlaştırabileceği için kuru ve sıcak iklim yararlı olur.
Romatoit artritin bu daha uzun süren krizlerinde iltihaplanan sinovya zarı kalınlaşarak eklem boşluğuna yayılır. Taşan sıvılar ve hücreler de ekleme sızar ve kemik uçlarını örten kıkırdakları tahrip etmeye başlar. Eklemin sabit durmasını sağlayan bağlar ve kasları kemiklerle birleştiren ten-donlar da çoğunlukla iltihaplanır (şekil 5). Klasik tıbbi tedavi bu nedenle iltihabı azaltarak eklemin ciddi hasar görmesini önlemeyi amaçlar.
İltihap cilt altında oluşabilir ve dokununca acı veren küçük yumrular ortaya çıkabilir. Bu yumruların en çok ortaya çıktığı yerler ön kolda, dirseğin hemen altında ve belde, sakrumun (kuyruk sokumunun) yukarısındadır. Anemi (kandaki demir eksikliği) ek bir komplikasyon olarak ortaya çıkabilir.
Ağır vakalar. Gerçekten ağır olan vakaların yüzde 10'unda iltihaplanıp kalınlaşan sinovya (iç yüzey) yalnızca kıkırdakları değil kemiklerin uçlarını da eritir ve böylece eklem tam olarak işlev yapamaz hale gelir. Bağlar da zayıflar ve kemikleri yerlerinde tutamaz, böylece eklemin tümü sağlamlığını yitirip deforme olur. Talihsiz hasta büyük acıya ve sakatlığa maruz kalır ve normal yaşantısını sürdürmek için yardım ve desteğe muhtaç olur.