Kardiyopulmoner Resusitasyon (CPR) Nedir?
Dolaşım ve Solunumun Yeniden Canlandırılması
Herhangi bir nedenle dolaşımı ve solunumu durmuş (Kardiyo pul-moner arrest) bir bireye uygulanacak olan yeniden canlandırma iş-lemleridir.CPR'ın 3 temel amacı; havayolu açıklığını, solunumu ve dolaşımı yeniden başlatmak ve devamlılığını sağlamaktır.
Solunumun Durmasının Nedenleri
Hava yolu tıkanması: Dilin ya da yabancı bir cismin solunum yolla-
rmı tıkaması sonucu, hastanın soluk alamamasıdır. Hastada önce
hipoksi sonra kardiyak arrest gelişir.
Solunum merkezinin hasarı: Beyinde bulunan solunum merkezinin travma, şok, ilaç zehirlenmeleri (örneğin: antidepresan, antipsikotik ilaçlar) vb. nedenler sonucu sinirsel uyarılarının solunum kaslarına ulaşmamasına neden olur.
Solunum kaslarının çalışmaması,
Elektrik çarpması,
Suda boğulma,
Kardiyak arrest: Solunum merkezinin oksijensiz kalmasına neden olur.
Dolaşımın Durmasının Nedenleri
Kardiyak arrest: Kalp kasının dokuların ihtiyacı olan kanı pompala-yamamasıdır. Genel olarak 4 nedene bağlı olarak meydana gelir. Kalbin elektriksel uyarı gücünün bozulması. Örneğin: Ventriküler fibrillasyon (ventriküllerin etkin kasılması yerine düzensiz titreşimler çıkarması) Asistoli (Ventriküllerin hiç kasılmaması) Ventriküler taşikardi (Ventriküllerden çıkan çok yüksek hızdaki uyarıların ventrikül kasılmalarına neden olması) Komplet kalp bloğu (Atriumlardan çıkan uyarıların ventriküllere ulaşmaması) Miyokardın kasılma gücünün bozulması. Örneğin; Miyokard enfarktüsü, Kalp yetmezliği,
Hipoksi, Asidoz, Elektrolit bozuklukları (potasyum fazlalığı gibi)
Kalbe olan direkt travmalar
Kalbe dönen ya da kalpten atılan kan miktarının azalması, Örneğin; .Hipovolemi
Kalp tamponadı
Pulmoner emboli
Miyokard rüptürü (yırtılması)
Anevrizma rüptürü
Şok
Solunum durması
Solunum durduktan birkaç dakika sonra kalp de durur.
Kardiyak Arrestin Belirtileri
Kalp atımlarının kaybolması, femoral, radyal, karotit nabızlarının ve tansiyonun alınamaması,
10-20 saniye içinde bilincin kaybolması,
Ciltte ve mukozalarda siyanotik ya da soluk görünüm.
45 saniye sonra pupillalarda dilatasyon
Solunumun durması
KARDİYOPULMONER ARREST ACİL BİR DURUMDUR.
GELİŞTİKTEN SONRA İLK 3-5 DAKİKA İÇİNDE
RESUSİTASYON İŞLEMLERİ BAŞLATILMALIDIR.
Kardiyopulmoner arrest geliştikten sonra, ilk 3-5 dakika içinde resu-sitasyon işlemleri başlatılmalıdır. Çünkü beyin hücreleri oksijensizliğe ancak bu kadar dayanabilir ve sonuçta geriye dönüşsüz beyin hasarı ortaya çıkar. Tedaviye altı dakikadan sonra başlanırsa, yaşamı kurtarılsa bile hasta bitkisel yaşama girer.
Yöntem
CPR'a başlamadan önce kardiyo-pulmoner arrest geliştiğinden emin olunmalıdır.
Hasta uyandırılmaya çalışılarak, kulağına "iyi misin" şeklinde bağırılır. Eğer uyuyorsa ya da sarhoşsa yanıt verecektir. . Hastanın nefes alıp almadığı kontrol edilir: Hemşire yüzünü hastanın yüzünün üzerine getirir ve başını hastanın göğüsüne doğru çevirir. Göğüs kafesi hareketlerinin olup olmadığı, nefes verme sesinin duyulup duyulmadığı, havanın giriş çıkışının hissedilip hisedil-mediğine bakar.
Nabzın olup olmadığına bakılır. Bu amaçla hemşire büyük arterleri kullanır. Özellikle karotis arter üzerine fazla baskı yapılmamalı ve her iki karotis arter aynı anda kullanılmamalıdır. Çünkü bu işlem beyne giden kan miktarını engellemiş olur.
Hemşire yaptığı değerlendirmeler sonucu hastanın kalp ve solunumunun durduğunu anladığı anda diğer işlemlere geçer. Değerlendirme süresi 3 dakikayı geçmemelidir. Yardım çağırılır.
Hastanın solunum yolunda tıkayıcı bir madde varsa, bu derhal çıkarılmalıdır.
Solunum yolunun tıkanması belirtileri şunlardır.
- Konuşamama
- Öksürememe
- Nefes alamama
- Siyanoz
- Bilinç kaybı
Tıkanıklık devam ederse, hasta kaybedilebilir.
Solunum yollarındaki tıkanıklığı açma yöntemleri
Yabancı cisim ağız boşluğunda ise parmaklarla çıkarılabilir.
Abdominal Bası Yöntemleri: Hasta bilinçliyse kurtarıcı, hastaya arkadan sarılarak yumruğunu karın boşluğuna koyar. Diğer elle yumruk kavranır ve hızla karın duvarına içe ve yukarı doğru bastırılır.
Hasta bilinçsizse, düz yatırılır. Kurtarıcı dizlerinin üzerine oturarak ellerini karın duvarına koyarak göğüs boşluğuna doğru bası yapar. Abdominal bası yöntemi, küçük çocuklarda uygulanmamalıdır. Büyüklerde de, gastrik rüptür, karaciğer ve diğer organ yaralanmaları ve regürjitasyon gibi komplikasyonlara neden olabilir. Sırta Vuru Yöntemi;
Hasta bilinçliyse, başı öne eğdirilerek skapulalar arasına kuvvetle vurular yapılır.
Hasta bilinçsizse, yere yan yatırılır ve aynı biçimde sırta vurulur. Suni Solunum Yapılır.
Suni Solunum : - Ağızdan ağıza
Ağızdan buruna
Ağızdan ağız ve buruna olmak üzere üç şekilde yapılır.
Hasta sırtüstü, düz ve sert bir zemine yatırılır.
Hastanın başı hiperekstansiyona getirilir .(kafa geriye itilerek çene yukarı kaldırılır). Böylece hava yolu açılmış olur.
Hava yolunu açmak için kullanılabilecek diğer bir yöntem de başı öne eğmeksizin çenenin itilmesi hareketidir. Bu yöntem zor olmakla birlikte daha etkilidir boyun kırığı kuşkusu varsa tercih edilmelidir.
Ağızdan ağıza suni solunumda, bir elle burun kapatılır. Derin nefes alındıktan sonra ağız, hastanın ağzına sıkıca yapıştırılarak içeri üflenir.
Ağızdan buruna suni solunumda ise aynı işlem, hastanın ağzı kapatılarak burundan yapılır. . Ağızdan ağız ve buruna suni solunum küçük çocuklar için yapılır.
Suni solunum dakikada 16 kez yapılmalıdır.
Eksternal Kalp Masajı Yapılır,
El ayaları üst üste gelecek şekilde, hastanın sternumunun 1/3 alt
kısmına yerleştirilir. Parmaklar hastaya değmemelidir.
Kurtarıcının omuzları ellerinin tam üstünde olmalıdır. Dirsekler kı-rılmamalıdır.
Kurtarıcı kendi ağırlığının etkisiyle hastanın sternumunu 3,5-5 cm. içeri itecek kadar basınç yapar. . Basınç yapıldıktan sonra eller göğüsten kaldırılmadan basınç kaldırılır. Böylece kalbe kan gelmesi sağlanır. Sonra aynı işleme dakikada 80-100 kez olacak şekilde devam edilir.
Eksternal Kalp Masajı dakikada 80-100 kez yaptırılmalıdır.
Solunum-Masaj Oranı
Kardiyo pulmoner resusitasyon işlemini tek kişi yapıyorsa 15 kalp
masajından sonra 2 suni solunum yaptırılır. İşlemi iki kişi yapıyorsa
5 kalp masajından sonra 1 suni solunum yaptırılır.
Yardım Geldikten Sonra Yapılacak işlemler
Yardım geldikten sonra, hastane koşullarında ilk yapılacak işlem,
defibrilasyon adı verilen elektroşok işlemidir.
Defibrilasyon:
Defibrilatör aygıtının yardımıyla, kalbe elektrik akımı verilerek, hastanın normal sinusal kalp ritmine dönmesine yardımcı olan bir işlemdir.
Defibrilasyon işleminde kullanılacak enerjinin çok yüksek olması miyokard hasarına neden olabilir. Bu nedenle yaklaşık 200 joule'lük bir enerji yeterli olabilir.
Defibrilatör aygıtının kaşıklarına, iletimi kolaylaştırmak ve cilt yanıklarını önlemek için, elektrot jeli sürülür. . Kaşıklar uygun yöntemle hastanın üzerine yerleştirilir. . Kaşıkların cilde iyi temas etmesi için üzerlerine hafif bir basınç uygulanır.
Enerji şarj edildiği sırada, hastanın ve başkalarının yatağın metal kısımlarına değmemesi için önlem alınır. Defibrilasyon işlemi başarısız olursa yeniden denenebilir ya da kardiyopulmoner resusitasyon işlemine devam edilir.
Hastaya airvvay takılarak ya da endotrakeal entübasyon yapılarak suni solunum işlemine devam edilir. Böylece hastaya oksijen ve pozitif basınçlı hava vermek için yardımcı solunum aygıtları ya da ambu kullanılabilir. . Hasta monitörize edilir. Böylece kalp ritmi görülür ve aritmiler saptanır.
İlaç tedavisi
Hastaya derhal bir intravenöz sıvı yolu açılmalıdır. Şok varsa buna yönelik tedaviye başlanır.
Hasta miyokard enfarktüsü ge-çirmişse, ağrıyı gidermek için morfin kullanılabilir. Hemşirenin morfin verirken küçük dozlarda
(2-5 mg) vermesi ve solunum merkezi depresyonu açısından dikkatli olması gerekir.
. Hipoksemiyi düzeltmek için hastaya oksijen verilir. Ancak oksijenin akciğer hasarı yapmaması için, 24 saatten fazla ve yüksek basınçla verilmemesi gerekir. . Lidokaine; Ventriküler kaynaklı aritmileri önlemek için verilir.
Procainamide Hydrochloride: Lidokaine etkili olmadığı zaman aritmileri düzeltmek için verilir. İntravenöz uygulama sırasında çok yavaş verilmelidir.
Atropine; Kalbin uyarım ve iletimlerini kolaylaştırarak kalp hızını düzenler. Ancak miyokard enfarktüsü geçiren kimsede, kalp hızını artırabileceği için dikkatli olunmalıdır.
Epinephrine; Miyokardın kasılma gücünü ve perfüzyonunu artırır. Epinephrine'nin bikarbonatlı solüsyonlar ile karıştırılmaması gerekir. Çünkü alkali solüsyonlar epinephrine'i etkisiz hale getirir. . Sodyum bikarbonat; Asidozu düzeltmek için verilebilir. Ancak bir görüşe göre alkaloza neden olarak hemoglobinden oksijenin ayrılmasını engelleyeceği için, özel bir neden yoksa kullanılmaması önerilmektedir.
Lidokaine, atropine ve epinephrine; acil durumlarda 10-25 cc. steril su ile karıştırılarak endotrakeal tüpten de verilebilir. Prekordiyal darbe
Defibrilatör aygıtı olmadığı, kalbin monitörden izlendiği ve ventriküler fibrilasyon geliştiği durumlarda göğüs üzerine tek bir prekordiyal darbe yapılması önerilmektedir. Bu işlemi hekimin yapması, daha uygundur.
Resusitasyon İşleminin Komplikasyonları
İşlem sırasında kaburga kırıkları nedeniyle pnömotoraks, kanama, oksijensizlik nedeniyle de beyin hasarı ve nöbetler gelişebilir.
Resusitasyon işlemi, etkili olmasa bile en az 1 saat sürdürülmelidir.
Başarılı bir resusitasyon işleminden sonra hemşire hastanın durumunu dikkatle izlemelidir. Çünkü bu hastalarda başka bir kardiyak arrest riski çok fazladır.
EKG'nin sürekli izlemi esastır ve herhangi bir ritm bozukluğu derhal tanınmalıdır. Acil tanınması gereken ritm bozukluklarından üçü Şekil 1.8'de verilmiştir.
Bunların dışında hemşirenin sıvı elektrolit ve asit-baz dengesini ve hemodinamik ölçümleri yakından izlemesi gerekir. Vital bulgular, stabil oluncaya kadar 15 dakika aralarla ölçülmeli ve kaydedilmelidir.
Ölümü Yaklaşan Hasta ve Bakımı
Çağlar boyunca ölümün insanlar üzerindeki etkisi, kültürlere ve zamana göre değişiklikler göstermiştir. Günümüzde ölüm sözcüğü yerine çoğu zaman "dinlenme" "uzun uyku" ya da "gidiş" gibi sözcükler kullanılmaktadır. Bu durum, ölüm gerçeğinden korkmanın ya da ölümü kabullenmemenin bir şeklidir. Benzer şekilde kendilerine ölümün anlamı sorulan kişilerin çoğu, bunu "yaşamın sonu" olarak tanımlamışlardır.
Bugün özellikle durumu ağır olan ya da tedavi uygulaması gereken hastaların hastaneye yatırılmaları, hastanede ölümlerin artmasına neden olmaktadır. Bu durum ise ölümü yaklaşan hasta ve ailesine, özel ve kapsamlı bir hemşirelik bakımı verilmesini gerektirmektedir.
Ölümü Yaklaşan Hastaya Verilecek Hemşirelik Bakımı
Ölümü yaklaşan hastanın bulunduğu döneme genellikle "terminal dönem" adı verilir. Bu dönemde verilecek hemşirelik bakımı, hastanın fiziksel ve duygusal gereksinimlerine yönelik olmalı ve bakım kapsamına aile de alınmalıdır.
Aşağıda verilen tabloda, günlük yaşam aktiviteleri doğrultusunda terminal dönemdeki bir hastada görülebilecek sorunlar ve bu sorunlara yönelik hemşirelik bakımları verilmektedir.