Kene Hastaliklarindan Korunma

Kene Hastalıklarından Korunma


Kene kontrolünün amacı kenelerden kene ile bulaşan hastalıklardan korunmak olarak özetlenebilir.


Kenelerden kaçınabilmek için kene dağılımı ve kene davranışı konusunda detaylı bilgi sahibi olmak gereklidir. Tüm dünyada, kıtalarda, ülkelerde, illerde ve hatta lokal bölgelerde kene dağılımı ile ilgili araştırmalar yapılmıştır ve halen yapılmaya devam edilmektedir Bu şekilde, hangi bölgelerde hangi tür kenelerin bulunduğu bilgisine ulaşabilmek mümkündür. Yine de kenelerin coğrafi dağılımı zaman içerisinde değişebileceği için, aktif sürveyans programları kene ile ve kene ile bulaşan hastalıklarla karşılaşma riskinin azaltılmasında önemlidir.


Sıklıkla söz edilen önlemler arasında pantolon paçalarının çorapların içine sokulması ve üzerinden bantlanması, koyu renkli olan kenelerin daha iyi görülebilmesi için açık renkli kıyafetler giyilmesi, kıyafetlerin üzerine N,N-dietil-m-toluamid (DEET) gibi repellent ve/veya akarisid (permetrin) sıkılması ve kıyafetlerin üzerinde kene olup olmadığının araştırılmasıdır. Kene ile bulaşan hastalıklar sıklıkla, kenenin konağa tutunmasından sonra hastalık etkenini aktarabilmesi için bir zaman gerektirir. Bu nedenle dikkatli bir şekilde kişinin kendisinde kene olup olmadığını kontrol etmesi ve kene ısırması fark edilmesi durumunda kenenin en kısa sürede kişiden çıkarılması kene ile bulaşan patojenlere karşı alınabilecek en önemli önlemlerdendir Kene çıkarılmasının en etkili yöntemi kenenin ağız organellerinin yakınından ince bir pens veya benzer bir aletle tutulması ve yavaşça dik bir şekilde düz olarak çekilmesidir. Ancak yapılan çalışmalar az sayıda insanın bu önlemlere uyduğunu göstermektedir. Gereksinim duyulduğunda riskli bölgelerde toplum eğitim programları uygulanabilir


Kenelerin konakları dışında yaşam sürelerini etkileyen iki faktör bulunmaktadır; bunlar kenelerin kaybettikleri sıvı ve enerji miktarıdır. Erişkin dönem öncesi keneler daha az su kütlesine sahiptir ve kütikülleri daha incedir. Bu nedenle, keneler bu dönemde çevrenin nem düzeyinin düşüklüğüne daha hassastırlar. Nem azalınca kene su kaybeder ve sık sık konak aradığı yeri bırakıp, bitkinin aşağılarına iner. Böylece enerji rezervi hızla tükenir. Sonunda konak bulamadan ölür.


Kene yaşam alanlarında rölatif nemin ve toprak nemliliğinin düşürülmesi, mekanik olarak bitkilerin temizlenmesi, yaprak artıklarının toplanması, kontrollü yakma işlemi uygulanması ortamda bulunan kene sayısını azaltan yöntemler arasında sayılabilir. Bu yöntemler kene ile karşılaşma riskinin yüksek olduğu, insanların oturduğu, park alanları gibi yerlerde, özellikle çimenlik alandan ormanlık alana geçiş olan yerlerde uygulanabilir . Özellikle kenelerin çoğu ağaçlık, ormanlık arazi gibi bölgelerin birkaç metre içinde bulunan çimenlik alanlar, bitki düzenlemesi yapılmış alanlar, taş duvarlarda bulunabilir. Çalı çırpı ve yaprak döküntülerinin toplanması ve bitkilerin biçilmesi keneler ve onların küçük memeli konakları için yaşam alanlarını azaltacaktır. İşlem görmemiş doğal taşlar, kuru ağaç kabuğu parçaları gibi kuru bariyerler kene hareketini engelleyerek kene popülasyonunun azaltılmasında etkili yöntemler arasında sayılabilir.


Aşılar, keneye karşı ve kenenin taşıdığı etkenlere karşı olmak üzere iki farklı amaçla kullanılabilir. Konakların keneye veya kene ile bulaşan patojene karşı immun yanıtı karmaşıktır ve kenenin beslenme başarısını ve kene ile bulaşan hastalık geçişini etkiler. Sığırlarda East Coast Ateşi, anaplasmosis, insanda kene kaynaklı ansefalit, LH’a karşı aşı geliştirilmiştir. Ayrıca kene ısırmasına karşı sığırların aşılanması da etkili yöntemler arasındadır. B. microplus proteini Bm86 temel alınarak B. microplus türü keneye karşı aşı mevcuttur


Kenelerden korunmada biyolojik kontrolde önemlidir. Doğada keneler, kene ile beslenen hayvanlar, kene parazitleri ve hastalıklar tarafından etkilenebilirler. Oxpecker kuşları Afrika kökenlidir ve kenelere spesifik tek kuş türüdür. Keneleri yiyen artropodlar ise başlıca karıncalar, kınkanatlı böcekler ve örümceklerdir. Fakat bunlar nonspesifik olarak kene ile beslenirler


Parazitoidler, ergin öncesi gelişim dönemlerinde konak içinde ya da üzerinde gelişen ve sonuçta konağı öldüren canlılardır. Kenelere karşı etkili olan az sayıda parazitoid biyolojik silah olarak kullanılmaktadır. Ixodiphagus soyuna ait yedi tür bulunmaktadır ve tümü keneler üzerinde parasitoiddirler.


http://zehirlenme.blogspot.com

Kene Yoluyla Bulasan Parazitler

Kene Yoluyla Bulaşan Parazitler


Bu grupta sadece babesiosis bulunmaktadır.


Babesiosis


Etken: Eritrosit içi sporozoan parazit Babesia soyuna ait türler etkendir. Amerika’da küçük kemirgenlerin paraziti olan Babesia microti (B. microti), Avrupa’da Babesia bovis (B. bovis) ve Babesia divergens (B. divergens) önemli bir etken olarak saptanmıştır.


Vektör: Amerika’da etken olan B. microti, I. scapularis türü keneler tarafından bulaştırılır. Avrupa’da ise B. divergens, I. ricinus türü kenelerle bulaştırılır.


Epidemiyoloji: Meksika, Kanarya Adaları, Mısır, Güney Afrika, Mozambik, Çin, Tayvan’da B. microti Avrupa’da B. divergens görülür.


Babesia paraziti intraeritrositik olması ve ılımlı ve subklinik seyredebildiği için endemik bölgelerde kan ürünlerinin transfüzyonu ile bulaşma riski önemli bir problemdir


Klinik, tanı ve tedavi: Amerika’da B. microti tarafından oluşturulan hastalık daha hafif seyreder ve immun sistemi normal kişilerde görülür. Hafif, kendini kısıtlayan, ateşli hastalık olarak ortaya çıkabilir Avrupa’da ise B. divergens’in oluşturduğu hastalık sıklıkla yaşlı, splenektomili, immun yetmezlikli kişilerde daha ağır bir klinik tablo ile ortaya çıkar.


Hastalığın kuluçka süresi 1-6 hafta arasında değişir. Klinik bulgular arasında yüksek ateş, anemi, anoreksi, kaşeksi, hemoglobinüri sayılabilir.


Laboratuar değişiklikleri hastanın parazit yükü ile ilişkilidir. Karaciğer fonksiyon testleri yükseklikleri ve hemoliz bulguları ortaya çıkabilir. Tanıda kan yaymalarının incelenmesi, serolojik tanı yöntemleri ve PCR kullanılır.


B. microti tarafından oluşturulan hastalık daha hafif olması nedeni ile sıklıkla tedavi gerektirmeden iyileşir. Ağır olgularda standart tedavi klindamisin ve kinin kombinasyonudur. B. divergens’in oluşturduğu hastalık ise daha ağır olması nedeni ile acil tedavi gerektirir. İntravenöz klindamisin, oral kinin tedavisi ile birlikte eritrosit transfüzyonu sıklıkla kullanılır


http://zehirlenme.blogspot.com

Kene ve Lyme Hastaligi

Kene ve Lyme Hastalığı (LH)


Etken: Genel olarak Borrelia burgdorferi (B. burgdorferi) olarak bilinen bir grup spiroket etkendir. Bu grupta en az 11 genotip bulunmaktadır.


Vektör: Avrupa’da I. ricinus, doğu Avrupa ve Asya’da I. persulcatus, doğu ve kuzey Amerika’da I. scapularis, batı ve kuzey Amerika’da I. pacificus vektördür.


Epidemiyoloji: Amerika ve Avrupa’da görülür, Afrika’da bildirilmemiştir Yılda on binlerce olgu bildirilmektedir. Kuzey yarıkürenin ılımlı bölgelerinde en çok bildirilen kene ile bulaşan hastalıktır.


Rezervuar konakları küçük kemirgenler ve kuşlardır. İnsanlar sıklıkla nimf döneminde bulunan Ixodes türleri tarafından ısırılarak enfekte olurlar. Geç ilkbahar ve erken yaz aylarında enfeksiyon daha sıktır.


Klinik, tanı ve tedavi: Enfeksiyonun karakteristik erken belirtisi eritema migrans, belirgin kırmızı dairesel deri lezyonudur. Enfektif kene ısırmasından 3-30 gün sonra inokülasyon yerinde ortaya çıkar. Birkaç hafta içinde çok sayıda eritema migrans döküntüleri, menenjit, kranial veya periferal nörit, kardit tabloya eklenir. Tedavi edilmemiş olgularda büyük eklemlerde artrit yaklaşık 3 ay veya daha sonra görülebilir


Aşısı 1998’de lisans almış fakat satış sorunları nedeni ile 2002 yılından itibaren marketlerden kaldırılmıştır. Antimikrobiyal proflaksi önerilir.


http://zehirlenme.blogspot.com