Obezite Aşısı Nedir
Obeziteyle ilgili aşı çalışmaları
Ghrelin hormonu 1999 yılında saptanan ve mideden salgılanarak iştahı artıran bir hormondur. Ghrelin mideden salgılanarak beyne ulaşmakta ve iştahı ve besin alımını artırmaktadır. Bu nedenle Ghrelin yemek yemeyi artıran bir hormon olarak anılmaktadır. Leptin hormonu gibi obeziteyle yakından ilgili olması nedeniyle ghrelin hormonu üzerinde son 6 yıl içinde 2000'e yakın çalışma yapılmış ve son olarak obezite tedavisinde aşıyla ilgili çalışmaların konusu olmuştur.
Ghrelin yemek öncesi kanda artar ve iştahı artırarak yemek yemeyi başlatır. Kan şekeri düşünce veya aç kalınca kanda ghrelin hormonu artarak yemek yememize neden olur. Yemek yedikten sonra kandaki ghrelin düzeyi azalmaktadır.
Leptin hormonuysa açken azalmakta, yemek yiyince artmaktadır. Bir bakıma leptin ve ghrelin birbirlerinin tersi yönde hareket eden iki hormondur. Obezite aşısı, bağışıklık sisteminden yardım alarak ghrelinin iştahı artıran etkisini önleyerek zayıflamaya yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
Bu aşı CYT009-GhrQb olarak isimlendirilmiştir. Mekanizmasıysa aşıyla oluşacak antikorların ghrelin hormonunun etkisini önlemesine dayanmaktadır. Eğer çalışmalar başarılı olur ve uygulamaya geçerse bu aşı bildiğimiz bulaşıcı hastalıkları engellemek için kullanılan aşılardan farklı olarak vücut ağırlığını arzu edilen kiloda sabitleyinceye kadar sürekli tekrar edilebilecektir. Bu sayede kan dolaşımında ghreline bağlanacak antikorlar sürekli olarak bulunacak ve ghrelin hormonunun iştahı artırıcı etkisi böylece engellenebilecektir.
Sonuçta kişilerin uygulaması zorunlu olan diyetlere sadık kalması çok daha kolay olacaktır. Mekanizma olarak heyecan verici bir araştırma olan aşı uygulamasının insanlarda ne kadar etkili olacağının yapılacak klinik çalışmalarla ortaya konması gerekmektedir.
Şişmanlık Tedavisi İçin Yeni İlaçlar
Obezite tedavisinde veya kilo verilmesi için geliştirilecek ilaçların 3 yöntemden biri veya ikisi üzerinde etkili olması gerekiyor. Bunlardan biri iştahı kapatan mekanizmaları uyarmak, ikincisi iştahı açan mekanizmaları önlemek, üçüncüsü ise enerji harcanmasını artırmaktır. İştahı önlemek için leptin hormonun burundan verilmesi hayvanlarda başarılı sonuçlar vermiştir. Ancak insanlar üzerinde henüz denenmemiştir. Beyindeki melacortin reseptörlerini uyaran ilaçlar geliştirerek iştahı kesmek mümkündür. Bu konuda yapılan çalışmalarda bu ilaçların iştahı kestiği, ancak yan etki olarak ereksiyon yaptığı saptanmış ve bu defa bu alanda kullanılmaları için çalışmalara başlanmıştır.
Seretonin reseptörlerini bloke eden ilaçlar da geliştirilme aşamasındadır. Şeker hastalığı tedavisinde kullanılan amilin ve exenatide (glukagon like peptid-1) içeren ilaçların kilo verdirdiği saptanmıştır ve bu konuda araştırmalar yapılmaktadır. Oxyntomodulin kimyasal içerikli bir ilaçla kilo verilmesi başarılı sonuçlar vermişitr ve üzerinde halen çalışılmaktadır.
Rimonabant adında kimyasal içeriği olan bir ilaç üzerinde çalışmalar yapılmakta ve bu ilacın iştahı keserek ve diğer mekanizmalarla kilo verdirdiği gösterilmiştir. Yapılan çalışmalar tek bir ilacın obezite tedavisinde yeterli olmayacağını, aynen hipertansiyon tedavisinde olduğu gibi farklı mekanizmalara etki eden iki veya daha fazla ilacın kullanılmasının gerektiğini göstermektedir. Yakın gelecekte bu tür tedavilerin başlayacağını bekliyoruz.
Asetil L - Karnitin Nedir, Zayıflama Diyeti
L-karnitin nedir, kan dolaşımındaki yağ asitlerinin hücre içine girerek yakılmasını sağlayan bir aminoasittir. Asetil L-karnitin'in yurtiçi ve yurtdışında zayıflatıcı bir ilaç olduğu iddia edilmektedir. Avusturalya'da 2000'de yapılan bir klinik araştırmada, 36 şişman kadına günde 2 kez olmak üzere 2 gr L-karnitin 2 ay süreyle verilmiş ve zayıfalatıcı bir etkisi görülmemiştir.
Almanya'da 2002'de şişman farelerde asetil L-karnitin denenmiş ancak zayıflatıcı bir etkisi görülmemiştir. Vücutta zaten yeterince karnitin üretildiğinden ilave olarak karnitin almanın zayıflamaya bir faydası olmamaktadır. Spor yapanlarda ise spor yapma performansını artırmadığı saptanmıştır. Bu nedenle kas yapıyor diye kullanmanın hiçbir faydası yoktur.
Konjuge Linoleik Asit (CLA) ve Zayıflamaya Etkisi
CLA ilk önce biftekte saptanmıştır. Linoleik aside benzer bir kimyasal yapıdadır. CLA, hemen hemen tüm besinlerde bulunmakla birlikte et ve süt ürünlerinde, susamda daha fazla bulunur.
Pişmemiş biftekteki yağın her gramında 2,9 ila 4,3 mg, kuzu, tavuk, domuz ve somon balığındaki her gram yağda 5,6 - 0,9- 0,6- 0,3 mg CLA vardır. Süt ürünlerinin ise her gram yağında 3,1-6,1 mg CLA bulunur.
CLA memelilerde kanser oluşumunu önler. Laboratuar ortamında yapılan araştırmalarda meme kanseri hücrelerini öldürdüğü gösterilmiştir. CLA hayvanlarda kemik dansitesini artırır. Hayvan çalışmalarında CLA'nın vücut yağını azalttığı ve kas kitlesini artırdığı saptanmışsa da, insanlarda yapılan bilimsel çalışmalarda 1,5-3 mg/kg dozunda alındığında farklı sonuçlar elde edilmiştir. Bazı klinik çalışmalarda kilo verdiği bazılarında faydası olmadığı görülmüştür.
İlaçla Şişmanlık Tedavisi, Diyet Yaparken İlaçların Etkisi
Üç ay süreyle diyet ve egzersiz uyguladığı halde kilo veremeyen kişilerde ilaç tedavisine başlanabilir. Ama ilaç tedavisi mutlaka doktor kontrolünde olmalıdır. Doktora sormadan bu tür ilaçlara başlamak sakıncalıdır. İlaç seçiminde iştah durumu ve diğer etkenler göz önüne alınmakta ve doktorunuz tarafından size uygun olan ilaç verilmektedir. Bu nedenle bir endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanına başvurmak uygun olur.
Kalp, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği ve gece uykuda nefes kesilmesi olan şişman kişilerde, diyet ve egzersizle birlikte hemen ilaç tedavisine başlanabilir.
İlaç tedavisiyle 3 ila 6 ayda yüzde 10 ve daha fazla kilo kaybı sağlanmışsa, tekrar kilo almayı önlemek için ilaca devam etmek uygundur. Ne kadar uzun süre ilaç kullanılacağına, kişinin risk durumuna göre doktoru karar verir.
Zayıflama ilaçlarının başarılı olması için mutlaka diyet ve egzersizin birlikte yapılması gerekir. Diyet ve egzersiz yapmadan bu ilaçlarla zayıflamak mümkün değildir.
İlaç tedavisiyle ilk ayda 2 kilodan fazla veremeyenler, ileride bu tedaviden fayda görmeyecek demektir. Bu durumda aynı ilaca devam etmenin bir faydası yoktur. İlacı değiştirmek gerekir. Başka ilaçla da aynı başarısızlık yaşanırsa, bu hastaya ilaç tedavisi önerilmez.
İlaç tedavisi sırasında ilaçların yan etkileri yönünden hastanın yakından takip edilmesi gerekir.
Bugün piyasada uzun süre kullanımına izin verilen orlistat ve sibutramin kimyasal maddelerini içeren ilaçlar vardır. Orlistat etken maddesini içeren ilaçlar bağırsaklardan yağ emilimini azaltarak zayıflamaya yardımcı olur. Yemeklerden beş dakika önce alınır ve yağsız bir yemek yenilir. Sibutramin etken maddesi ise beyin yoluyla etki ederek iştahı azaltmaktadır. Hangi ilacı kullanmanızın sizin için uygun olacağını endokrinoloji ve metabolizma uzmanı doktorunuza sorarak anlayabilirsiniz.
Hastalarımızın yaptıkları en büyük yanlışlardan biri, bu ilaçlarla zayıfladıktan sonra ve ilaç kesildikten hemen sonra eski beslenme alışkanlıklarına devam etmeleri ve kilo almalarıdır. Burada önemli olan zayıfladıktan sonra sağlıklı beslenme ve hareketli olmaya devam etmektir. Aksi takdirde emekler boşa gider ve tekrar kilo alırsınız.
Doğal bir ilaç olan hiroksisitrik asitle yapılan çalışmalarda farklı sonuçlar alınmıştır. Bazı çalışmalar hidroksisitrik asitin etkisiz olduğunu belirtirken, yeni yayınlanan bir çalışmada etkili olduğu belirtilmiştir.
Beslenme desteği olarak psyllium posası ve chitosan posası da zayıflamaya yardımcı olarak kullanılabilir. Bu posalar tokluk hissi sağlayarak zayıflamaya yardımcı olabilir.
Gıdaların Doygunluk İndeksi Nedir?
Gıdaların doygunluk hissi verme derecesi doygunluk indeksiyle ölçülük. Bazı gıdalar yenince tokluk hissi olurken bazılarıyla hiçbir şey yememiş gibi hissedebiliriz veya yine acıkırız., beyaz ekmeğin doygunluk indeksi 100 kabul edilirse, beyaz makarna 119, kahverengi pirinç 138, tahıllı ekmek 154, tam buğday ekmeği 157, haşlanmış patates 323, kekler 65, şeker 70, yoğurt 88, dondurma 118, muz 118, patlamış mısır 154, yumurta 150, portakal 202, balık 225, kurufasulye 168 doygunluk indeksine sahiptir.
Doygunluk indeksi 100'ün üzerinde olan gıdalar daha fazla doygunluk sağlamaktadır ve bu tür gıdaları yemek kilo vermek açısından daha faydalıdır. Kuru baklagiller daha fazla tok tutmaktadır. Balık tok tutucu bir gıdadır. Muz ise portakal ve elmadan daha az doygunluk sağlar. Haşlanmış patates beyaz ekmekten 3 kat daha fazla doygunluk sağlamaktadır. Meyvelerin ise doygunluk sağlama süresi kısadır. Bunun nedeni mideden çabuk boşalmalarıdır.
Kan Şekeri Neden Düşer, Kan Şekeri Düşüklüğü Hakkında
Kan şekerinde düşüklüğe neden olan hormon hastalıkları ve beslenme bozukluğunun teşhis edilmesi ilk iştir. Bu amaçla kan şekerini düşüren nedenler araştırılır ve şeker yükleme testi (OGGTT) yapılır.
Altta yatan nedenler şunlar olabilir;
Kanda insülinin yüksek olması ve aşırı kilo, kortizol düşüklüğü (böbrek üstü bezinin az çalışması), tiroit bezinin az çalışması, pankreasta insülinoma denen tümör olması veya pankreas iltihabı (pankreatit), böbrek ve karaciğer hastalığı, beyinde bulunan ve birçok hormon salgılayan hipofız bezinin az çalışması, şeker hastalığının başlangıcında olmak, mide ameliyatı geçirmiş olmak, alınan şekerli gıdaya reaksiyon olarak (reaktif hipoglisemi), çok alkol almak, uzun süre stres altında kalmak, çok düşük kalorili diyet yapmak, kısa zamanda çok kilo vermek, şekerli gıdaları çok yemek, yetersiz gıda alıp aşırı egzersiz yapmak, aşırı sigara içmek, kafeinli içecekler içmek veya fazla çikolata tüketmek.