Omeprazol Nedir
Bir benzimidazol türevi olan omeprazol gastrik asit sekresyonunda uzun etkili bir inhibitördür. Omeprazolün parietal hücrelere ait olduğu bilinen bir proton pompası olan hidrojen, potasyum-adenozin trifosfatazı (H+,K+-ATPaz) inhibe ederek mide asid sekresyonunu güçlü bir şekilde baskıladığı gösterilmiştir. Sıçanda 1033 amino asidden oluşan bu enzim 114 kd moleküler ağırlığa sahiptir. Parietal hücrenin apikal yüzeyindeki H+,K+-ATPaz enzim sistemi, mide mukozasında asid (proton) pompası olarak kabul edilir. Omeprazol, asid üretiminin son adımını bloke ettiği için mide asid pompa inhibitörü olarak tanımlanabilir. Omeprazolün doza bağlı olarak ülserli hastalarda ve sağlıklı kişilerde hem bazal hem de uyarılmış asid sekresyonunu aynı şekilde inhibe ettiği gösterilmiştir
Omeprazole İçeren İlaçlar
H+,K+-ATPaz bir elektronötral H+ / K+ değiştiricisidir. H+,K+-ATPaz ve KCI transport yollarının kombinasyonu ile bir hidrojen ve bir klorid iyonu parietal hücreden ayrılırken K+ iyonları parietal hücrede yeniden absorbe olurlar
Omeprazolün sıçan, köpek ve insanda plazma yan ömrü 40-60 dakikadır. Antisekretuvar etki, plazma yarı ömrü çok kısa olmasına rağmen omeprazolün parietal H+,K+-ATPaz enzimine bağlanmasından dolayı daha uzun sürer. Omeprazolün plazma seviyesi ve antisekretuvar etkisi arasında bir ilişki yoktur (142). Omeprazol protonlaştığı parietal hücre asid kanalcıkları içine kandan hızlıca alınır. Bu şekilde kanalcıklarda konsantredir. Yüklü molekül iken parietal hücre sitosolüne yavaşça yayılır. Omeprazol asid ortamda sülfenamid türevi olan bir tetrasiklik bileşene dönüşür. Böylece H+,K+-ATPaz luminal kısımda sülfıdril grupları ile reaksiyona girerek inhibitör kompleks şeklini oluşturur
Somatostatin Nedir
Somatostatin D Hücreleri Hormonu
Somatostatin Brazeu ve arkadaşları (18) tarafından 1973'de koyun hipotalamusundan izole edilen bir tetradekapeptiddir. Prosomatostatinin posttransyonel ayrılmasından türevlenen, biyolojik olarak aktif olan; somatostatin-14(SS-14) ve somatostatin-28 (SS-28) peptidleridir. Somatostatin hem endokrin (D) hücrelerinde hem de nöral yapılarda bulunur. Ayrıca sıçan ve insanların mide, pankreas ve bağırsak kas tabakalarında SS-14 baskındır. SS-28 hipotalamik kortiko releasing faktör, hipofiz büyüme hormonu ve tiroid uyarıcı hormon sekresyonunun, insülin sekresyonunun ve ekzokrin pankreas sekresyonunun inhibisyonu için SS-14'den nispeten daha seçici davranır, oysa SS-14'ün kortikal nöronlar, glukagon , mide asid inhibisyonu ve gastrointestinal hareket ve dolaşım üzerine SS-28'den daha güçlü etki gösterdiği bildirilmiştir
Sıçan ve tavşanda SS hücreleri mukozanın bazale yakın 1/3'lük kısmında daha yoğun olmak üzere daha üstlerde tek tek dağılmışlardır. Oysa kedi, köpek ve insan pilor mukozasında hücreler mukozanın alttan 1/3, üstten 2/3 arasındaki bölgede yerleşmişlerdir. D hücre granülleri 150-300 nm büyüklüğünde, yuvarlak, membranla çevrili ve orta derecede elektron yoğun, ince granüllü bir merkez içerir. Somatostatin granüllerinin ortalama çapı sıçanda 155-170 nm bulunmuştur. Her D hücresi bazalinde, bir veya daha fazla ince uzun uzantıya sahiptir, bunlar pilorda gastrin hücrelerine, korpusda parietal hücrelere veya esas hücrelere veya enterokromafin hücrelerine uzanırlar. Bu hücrelerde salgı granüllerinin yukarıdan aşağıya doğru taşındığı gösterilmiştir. Korpusda D hücreleri yuvarlak kapalı tip olarak gözükür. Oysa pilordaki bu hücreler, mikrovillusları ile lümenle ilişkidedirler. D hücreleri komşu hücrelere yoğun membran interdigitasyonlarıyla karakterize edilir. D hücrelerinin gerçek endokrin etkiden ziyade lokal (parakrin) etki ettikleri bilinmektedir. Ayrıca paranöron etki şekli de öne sürülmüştür.
Somatostatin hücresinin tokmak gibi şişkin uzun bazal uzantılarının pilorda gastrin hücreleri , korpus mukozasında parietal hücreler gibi effektör hücrelere uzandığının ışık mikroskobunda immunreaktif olarak gözlenmesi, bu kavramı daha da desteklemektedir. Parakrin etkinin yanısıra kan damarları içine endokrin salınma ve açık tip pilor D hücrelerinde apikal hücre uzantıları yoluyla ekzokrin salınma da öne sürülmektedir. Fakat elektron mikroskop seviyesinde henüz gösterilmemiştir. Midenin pilor ve korpus bölgelerinde asid sekresyonun düzenlenmesinde, somatostatinin parakrin rol oynadığı öne sürülmüştür. İn vitro incelemeler somatostatinin hem adenilat siklaz /siklik adenozin monofosfat (cAMP) hem de inositol fosfolipid / protein kinaz C ile parietal hücre fonksiyonunu inhibe ettiğini göstermiştir
İnsanda yiyecek alınımı kana SS sekresyonunu uyarır, özellikle yağ ve protein SS salınımı İçin güçlü bir uyarandır. Oysa karbohidrat daha zayıf bir uyarıcıdır. Ayrıca insülin, hipoglisemi ile vagal uyarı dolaşımda somatostatini yükseltir. Bombesin ve kolesistokinin gibi çeşitli gastrointestinal poiipeptidler somatostatin sekresyonunu uyarırlar
Somatostatinin gastrointestinal kanal üzerinde güçlü inhibitör etkisi vardır.Ekzokrin sekresyon olarak; gastrin, sekretin, kolesistokinin, vasoakttf intestinal peptid, glukagon, motilin, pankreatik polipeptid, insülin, gastrik inhibitör peptid sekresyonunu inhibe eder. Endokrin sekresyon olarak; gastrik asid ve pepsin, pankreatik bikarbonat ve enzimler, barsak sıvısı ve safra sekresyonunun inhibisyonunda rol oynar. Ayrıca mide boşalması, safra kesesi kontraksiyonu ve ince bağırsak geçişinin inhibisyonunda rolü vardır. Glukoz ve amino asidlerin absorbsiyonunun inhibisyonu, mezenterik ve çöliak kan akımının azalması, gastrointestinal mukozanın büyümesinin azalmasında rolü vardır
Gastrin Nedir, Gastrin Hücreleri Hakkında Bilgiler
Gastrin çeşitli moleküler oluşumlar şeklinde dolaşımda ve dokularda mevcuttur. Hem mide pilor mukozasında hem de gastrinoma tümör dokusunda 17 amino asidlik peptid (G17) olan heptadekapeptiddir. Memeli dokularında bu peptid ya sülfatlanmış (Gastrin II) ya da sülfatlanmamış (Gastrin I) şekilde olabilir. Gastrinin sülfatlanmış şekli heptadekapeptidin (G17) 11. amino asidinin tirozil kısmının esterleşmesiyle gerçekleşir. Pilorda gastrinin % 90-95'i G17'dir
Gastrin, midenin pilor bölgesinde yaygın olmak üzere mukozada tek tek dağılmış gastrin (G) hücrelerinin sitoplazmasında salgı granüllerinde bulunur. Gastrin hücreleri çoğunlukla pilorik bezlerin orta veya dip kısımlarına yerleşmişlerdir. Gastrin hücreleri mikrovillusları ile apikal bez lürhenine sıklıkla ulaşırlar yani açık tip hücrelerdir. Gastrin hücrelerinin elektron mikroskopda salgı granülleri yuvarlak, l80-300nm çaplı, granül içeriği değişen elektron yoğunlukta olup, belirgin bir membranfa çevrilidirler. Gastrin hücrelerinin farklı elektron yoğunlukta granüller içerdikleri bildirilmektedir. Bunlar yoğun, açık ve boş granüller şeklinde tanımlanmaktadır. Gastrin hücrelerinden gastrinin salınma şekli olarak tubular füzyon, ekzokrin salınım ileri sürülmektedir. Gastrin hücreleri tarafından yapılan gastrinin büyük bir kısmı kana verilir, bir kısmı da mide lümenine salgılanır. Sistemik dolaşımla parietal hücreye gelen gastrin HCI salgılanmasını artırır.
Gastrin Düzeyi ve Gastrin Testi
Gastrin salınmasında esas fizyolojik uyarı olarak beslenme düşünülür. Protein sindirim ürünleri olan amino asidler ve peptidler ile uyarıcı etki oluşur. Dolaşıma gastrinin salınması; antral şişme, vâgal veya kolinerjik uyarı ve p adrenerjik uyarı ile olur. Gastrin salgısını inhibe eden en önemli etken mide asiditesidir, pH 1'e düşünce gastrin yapımı %100 inhibe olur. Ayrıca duodenumda yağların mevcudiyeti gastrini inhibe eden hormonların salgılanmasına neden olur.Somatostatin hormonunun da gastrin salınmasının inhibisyonunda rolü olduğu bildirilmektedir. Somatostatin ile gastrin salınmasının inhibisyonunda lokal olarak salınmış somatostatinin parakrin etkisinin aracılık ettiği düşünülmektedir. Genellikle somatostatin içeren hücreler gastrin hücreleri ile yakın ilişkide olup sıklıkla somatostatin hücrelerinden gastrin hücrelere uzanan sitoplazmik uzantılar gösterilmiştir. Somatostatinin parietal hücreler üzerine direkt etki ederek, mide asid sekresyonunu inhibe ettiği ve pilordan gastrin salınmasını baskıladığı belirtilmektedir
Gastirn Yüksekliği
Gastrinin esas fonksiyonu parietal hücrelerden HCI sekresyonunu uyarmasıdır. Besinler iyice karışıp, kimus halinde pilor bölgesine dolunca bunların baskısı ve içlerindeki maddelerin uyarıcı etkisiyle pilor bölgesindeki gastrin hücrelerinden gastrin hormonu salgılanır. Gastrin hormonu kana karışır ve kan yoluyla midenin salgı bezlerine ulaşarak mide enzimlerinin bol miktarda salgılanmasını sağlar. Gastrin mide, ince bağırsak, kolon ve pankreas için trafik bir maddedir. Gastrinin diğer biyolojik etkileri; mide, pankreas, karaciğer, duodenumda su ve elektrolit sekresyonunun uyarılması, mide, inde bağırsak ve pankreasda kan akımının uyarılması, keza insülin ve kalsitonin salınmasının da uyarılmasıdır. Alt özofajial sfinkter, mide, ince bağırsak, kolon ve safra kesesinde düz kas kontraksiyonunu uyarır. İnce bağırsakda glukoz, elektrolit ve su absorbsiyonu gastrin tarafından inhibe edildiği gibi pilorik sfinkterin düz kasının kasılması da gastrin ile inhibe edilir