Menopoz Hakkındaki Tıp Terimleri
Böbrek üstü bezleri: Böbreklerin üstünde bulunan ve adrenalin hormonunu salgılayan küçük bezler.
Dölyatağı kuruluğu: Vajina çeperinin incelmesi.
Rahim boynu testi (Smear Test): Buna Pap testi de denir. Kanser olup olmadığını anlamak için yapılan basit bir işlemdir. Rahim boynundaki hücrelerden küçük bir örnek alınarak test yapılır. İlk iki örnekle yapılacak ilk testten sonra her kadının bu işlemi en az beş yılda bir yaptırması gereklidir.
Rahim boynu: Serviks.
Âdetten kesilme: Yumurtalıkların etkinliğinin aksamaya başlamasıdır ve genellikle menopozdan önce başlar
Âdetten kesilme sendromu: Âdetten kesilme sırasında görülen belirtilerin tümü.
Kyphosis (Dowager kamburu): Belkemiğinin belli bir biçimde çarpılması.
Mongolizm (Down sendromu): Annenin hatalı kromozomundan kaynaklanarak bebekte ortaya çıkan bedensel ve zihinsel anormallikler; bu daha çok geç yaşta doğum yapan kadınlarda görülür.
Disparöni: Cinsel ilişki sırasında acı duyma.
Endometriyum: Menopozdan önce her ay dışarıya atılarak aylık kanamayı oluşturan rahim içizarı. Bu zar kalınlaşarak döllenmiş yumurtanın rahim içine gömülmesini kolaylaştırır ve gebelik sırasında yumurtaya yataklık ederek onun büyümesini sağlar.
Fibroidler: Bunlara lifli tümör de denir: Rahimde ortaya çıkan ve kanserli olmayan lif ve kas dokusu çıkıntıları.
Folikül uyarıcı hormon (FUH): Böbrek üstü bezleri tarafından salgılanan ve yumurtalıkları etkileyen hormon.
Jenital organlar: Dış cinsel organlar.
Salgı bezi: Vücudun sağlıklı çalışabilmesi için, gerekli kimyasal maddeleri (hormonları) salgılayan bazı organlar (karaciğer, pankreas ve böbrekler) ve başka bazı küçük bezeler.
Jinekoloji: Özellikle kadınlarla ilgili hastalıklarla uğraşan tıp dalı. Jinekolog, bu alanda uzmanlaşmış bir doktordur.
Hormon: Bir bez tarafından salgılanan kimyasal madde; bu maddeler, kanla 'amaçlanan' organlara taşınarak onları uyarıp harekete geçirir.
Hiperplazi: Bedensel dokuyu oluşturan hücrelerin sayısında anormal bir artış; aşırı uyarılma durumunda bazen endometriyumda da görülebilir.
Hipertansiyon: Yüksek kan basıncı.
Histerektomi: Rahmin ameliyatla alınması. Yumurtalıkların da alınması durumunda bu ameliyata histerooferektomi denir.
İnsomnia: Uykusuzluk çekme, uyuyamama.
Kyphosis: Omurganın (belkemiğinin) doğal olmayan bir biçimde öne doğru çarpılması; bunun bir türüne 'Dovvager kamburu' denir.
Labia majora: Vajinanın dış ağzını örten büyük, dış dudaklar.
Labia minora: Vajinanın dış ağzını örten ince, iç dudaklar.
Letarji: İlginin ve enerjinin azalması (uyuşukluk).
Libido: Buna cinsel dürtü de denir; cinsel isteklilik.
Yaşamın getirdiği stresler: Yaşamı boyunca herkesi ruhsal açıdan derinden etkileyen olaylar; ergenliğe geçiş, çocuk doğurma, menopoz vb. gibi.
Menopoz: En son âdetin görüldüğü dönem; başka deyişle yumurtalıkların artık yumurta yapmamaya başlaması.
Mongolizm: Down sendromuna verilen başka bir ad. ',
Östrojen: Büyük ölçüde yumurtalıklar tarafından salgılanan, memelerin büyümesi gibi kadınsal özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan ve âdet kanamalarına sebep olan hormon.
Osteoporisis: Yaşlanma ve başka etkenler nedeniyle Vernik dokusu yoğunluğunun azalması; bu durur . yaşlılarda, özellikle de menopozdan hemen sjnra başlayarak kadınlarda görülür.
Ova/Ovum: Yumurtalar/yumurta.
Yumurtalık: Kadınlarda, kadın yumurta hücrelerinin içinde bulunduğu, östrojen ve projesteron hormonlarını salgılayan bez; normal olarak herbiri rahmin bir yanına gelecek biçimde duran iki yumurtalık
vardır.
Pap testi: Rahim boynundan parça alınarak yapılan testin başka bir adı.
Karın tabanı: Karnın altında bulunan ve üstteki organları taşıyan kaslar.
Leğen kemiği: Gövdenin alt tarafında bulunan ve bacakları bel kemiğine bağlayan kemikler; bu kemikler kadınlarda idrar torbasını, rektumu ve üreme organlarını içine alır.
Tükrükbezi: Beynin alt kısmına yerleşmiş, çeşitli hormonlar üreten küçük bir bez; bu hormonlar arasında yumurtalıkları uyararak östrojen ve projesteron üretimini sağlayan hormon da bulunur.
Polipler: Sap gibi uzantılar üzerinde oluşan doku birikintileri; bunlar örneğin rahmin iç çeperine yapışmış durumda olabilir.
Projesteron: Yumurtalıklarda üretilen ve gebeliğin sürdürülmesi açısından önem taşıyan hormon. Projestojen: Yapay olarak üretilmiş projesteron.
Prolapsi: Bir organ ya da yapının, vücut içindeki normal yerini değiştirmesi (rahim gibi).
Ergenlik: Üreme organlarının çalışmaya başladığı dönem; kızlarda bu, aylık kanamaların (âdetin) başlamasıyla belirlenir.
Cinsel organları örten kıllar. Labia majora (büyük dudaklar) ve leğen kemiğinin (pubis) ön kısmını oluşturan kemiklerin üstündeki deriyi kaplayan kıllar.
Ameliyat nedeniyle başlayan menopoz; Ameliyatla rahmin, bazen yumurtalıkların da alınmasıyla âdetin sona ermesi.
Sendrom: Belirtiler toplamı.
Testosteron: Erkeklik hormonu.
Tromboz: Kan pıhtısı.
Menopoz Sık Karşılaşılan Sorunlar
Soru: Doğum kontrolünü son âdetten ne kadar süre sonra bırakabilirim?
Cevap: 12 ay sonra.
Soru: Doktorum bana hormon tedavisi uygulamaya başladı; üçüncü haftada almam gereken küçük, beyaz projestojen tabletlerinden nefret ediyorum. Vücudum şişiyor, kilo alıyorum, başım ağrıyor; kanama sancılı oluyor; göğüslerim şişiyor ve ağrıyor; depresyona giriyorum; zamanlı zamansız ağlamak istiyorum. Bu tabletleri ille de almam gerekiyor mu?
Cevap: Hastaların küçük bir kısmında bu projestojen tabletleri yakınmalara yol açıyor; ama bunlar, rahim çeperinin aşırı biçimde uyarılmasını engellemek için gereklidir. Belki doktorunuz size aynı ilacı başka bir biçimde verebilir.
Soru: Annem 39 yaşında menopoz geçirdi. Ben de aynı yaşta mı geçireceğim?
Cevap: Belki; ama bu sizde de herşey annenizde olduğu gibi olacak demek değildir.
Soru: Hormon tedavisi görürsem, kilo almaktan korkuyorum. Kaç kilo alırım acaba?
Cevap: Aldığınız ve yakamadığınız her 3000 kalori için yarım kilo alırsınız. Östrojen tabletlerinde kalori yoktur.
Soru: Ostrojen, cildimdeki kuruluğu giderir mi?
Cevap: Uzun süre alındığında ostrojen tabletleri deri yağlılığını artırarak kuruluğu giderebilir. Ama kırışıklıklara engel olamaz.
Soru: Menopozdan sonra insan erkekleşir mi?
Cevap: Hayır. Menopozdan önce de, sonra da kadınca bir görünüm içinde olmak mümkündür. Ancak, 'kıllı' ailelerden gelen kadınların yüz kıllarında ergenlikten sonraki herhangi bir dönemde hafif bir artma görülebilir; ayrıca kadınlar hiçbir zaman kel olmazlar. Göğüsler, yaşlılığın normal sonucu olarak küçülür - göğüsleri eski diriliğinde tutabilecek ölçüde çok hormon almak mümkün değildir. 30 yaşında kalın sesli olan bir kadın 60 yaşında da kalın sesli olacaktır. Bir kadını erkeğe dönüştürmek ya da bunun tersi mümkün değildir- ameliyatlardan alınan sonuçlar bile pek başarılı sayılamaz.
Soru: 64 yaşındayım. Herhalde artık bende kanama yaratılamaz.
Cevap: Evet, yaratılabilir; tabii eğer altı ay süresince hormon tedavisi görmeye hazırsanız. Kanamasız hormon tedavisi için henüz bir formül bulunabilmiş değildir.
Soru: 60 yaşındayım. Aylık kanamalarım yeniden başlarsa, gebe kalabilir miyim?
Cevap: Hayır. Bu kanamalar, yumurta oluşumu nedeniyle olmadığından, gebelik söz konusu değildir. Aslında bu kanamalar ilacın, başka bir deyişle hormonun kesilmesiyle yaratılan kanamalardır; normal âdet kanamaları değildir.
Menopoz Tedavisi İçin Öneriler, Menopoz Hakkında
Bugün artık her türlü sorunun çözümü için kendi kendine yardım grupları kurmak moda olmuştur; gene de anlaşıldığına göre kadınlar, temelde gençliğe böylesine önem veren bir toplum içinde, orta yaşlılıktan kaynaklanan bir sorunun çözülebilmesinde kendilerinin yardıma ihtiyaçları olduğunu söylemekten çekiniyorlar. Bununla birlikte, bazı etkenler dikkate alındığında menopozun yarattığı endişelerin çoğundan kaçınmak mümkündür.
Ateş basmaları: Baharatlı ve diğer acılı yiyeceklerden, bu arada alkolden kaçının. Yeni insanlarla tanışacağınız bir odaya girmeden önce, derin derin nefes alın ve rahatlayın. Yapay kumaşlar teri emmez; bu nedenle sizi terletecek, yapış yapış olacak naylondan yapılmış iç çamaşırları değil, pamuk gibi doğal liflerden yapılmış iç çamaşırları giyin; bu da sizi rahatlatacaktır. Sıkı korseler de mide kaslarını tembelleştirecektir; korse giyerek elde edeceğiniz sonuç, şişmanlığınızı örtmek için katlandığınız zahmete değmeyecektir. İyi bir yiyecek rejiminin ve jimnastiğin sağlayacağı yararlar ne denli vurgulansa azdır.
Cinsel Sorunlar: Yararı oluyorsa KY jölesi (kremi) kullanın; eczacınıza bu kremi neden aldığınızı söylemek zorunda değilsiniz. Bu konuyla ilgili birkaç kitap alıp okuyun; hiç değilse o zaman ne gibi zorluklarla karşılaşabileceğiniz konusunda bilginiz olacaktır.
Kendine güven: Kitle iletişim araçları, sürekli olarak gençliği ve güzelliği vurgulamaktadır; hepimiz bu ideallerin etkisi altında kalıyoruz. Bu konular üzerinde iyice düşünüp yanlış yönlerini görebiliyorsanız ne mutlu size! Göremiyorsanız yakınmayı bırakın ve bu konuda elinizden ne geliyorsa yapın. Bir sağlık çiftliğine gitmek ya da her gün biftek yemek çok pahalı yöntemler olabilir; ama her gün yediklerinizin yarısını yerseniz, hem paradan tasarruf etmiş olursunuz, hem de zayıflarsınız! Her hafta yarım kilo kaybetmek demek, yılda 12 kilo kaybetmek demektir. Bu hiç de küçümsenecek bir kilo kaybı değildir; ayrıca kilo kaybı, daha sıkı bir tıbbi denetim altında tutulması gereken çok şişman kadınlarda daha çabuk farkedilir. Fazla yemek sizin için çok büyük bir zevk, vazgeçilmez bir doyum kaynağıysa, o zaman da kendinizi rahat bırakın ve durumu kabullenin; ama rejim yapmanın olanaksızlığından söz açmayın - kimse size zorla yemek yedirmiyor! Rahatlatıcı jimnastik ya da yoga derslerine gidin; vücudunuzdan ve görüşünüzden memnun oluncaya kadar uğraşın. Kendinize olan güveniniz kesinlikle artacak.
Menopoz ve Rahim Kanseri, Rahim Hastalıkları
İki tür rahim kanseri vardır: Rahim boynu (serviks) kanseri ve rahim çeperi (endometriyum) kanseri. Son beş yıl içinde, östrojen alan hastalarda, öncelikle de menopoz belirtilerinin ortadan kaldırılması için östrojen tedavisine tabi tutulan hastalarda, ikinci tür kansere yakalanma tehlikesinin arttığı yolunda güçlü savlar ileri sürülmüştür. Bu araştırma Birleşik Amerika'da yapılmıştır; kitle iletişim araçlarında enine boyuna açıklanıp tartışıldıktan sonra, hormon tedavisi gören kadınlar arasında büyük bir korkuya yol açmış ve hormon tedavilerini bir süre yavaşlatmıştır.
Şimdi artık kesinlikle bilinmektedir ki bu tehlike, projestojen verilmeden yalnızca östrojen alan, yüksek dozlarda östrojen uygulanan ve tedavinin sürdüğü yıllar boyunca iyi denetlenmeyen hastalarda söz-konusu olmuştur. Ayrıca, rahim çeperinin aşırı uyarılmasına, yanlış olarak kanser teşhisi konduğu, oysa doğru teşhisin aşırı büyüme (hiperplazi), endometriyumdaki hücre sayısında anormal bir artış olması gerektiği görüşü ağırlık kazanmıştır. Bu görüş, östrojen alan hastalarda ortaya çıkan 'kanserler'in yüzde 80'inin hafif derecede kanser olduğunun görülmesiyle de desteklenmiştir; bu vakaların daha sonra izlenmesiyle görülmüştür ki kansere yakalanan hastaların yüzde yüzü, en az beş yıl yaşamışlardır! Bu hastaların aslında kanser olmadıkları, çok daha hafif bir rahatsızlık olan hiperplaziden yakındıkları çok açık bir biçimde kanıtlanmıştır.
Bununla birlikte hiperplazi de kaçınılması gereken bir durumdur; bu nedenle doktorlar artık uzun vadeli tedavide östrojenle birlikte verilen projestojenden oluşan bileşik hormon tedavisini gerekli görmektedirler. Hastalara yalnızca altı aylık bir tedavi uygulanacaksa, belirtileri ortadan kaldırmak için gereken en az dozda östrojen verilmesi doğru olur; östrojen, dört haftalık bir süre içinde üç hafta boyunca sürdürülür. Öte yandan, daha uzun süreli bir tedavi gerekiyorsa, aşırı büyümeyi önleyen projestojenin de ayda yedi ilâ on gün boyunca verilmesi şarttır. Böylece hormonun kesilmesiyle kanama sağlanmış ve endometriyumun zarar görmesi sakıncası ortadan kaldırılmış olur.
Östrojen tedavisinin kanser tehlikesi yarattığı yolundaki ilk raporlardan sonra geçen beş yıl içinde doktorlar artık, gerçek olsun, olmasın, bu sakıncanın bileşik hormon tedavisiyle ortadan kaldırılabileceğinden emindirler. Elbette bunun için, uzun vadeli tedavi gören hastaların aylık kanamaları kabul etmeye hazır olmaları gerekir. İstenmese de buna, tedavinin bîr parçası olarak katlanmak gerekecektir.