Bel Ağrısında Eğitim
Bel ağrısında omurganın yapısı ve görevlerinin bilinmesi eğitimde çok önemlidir. Omurga vücut hareketlerinin eksenini oluşturur ve vücut ağırlığını leğen kemikleri aracılığı ile aşağı tarafa iletir. Omurga hareket birimlerinden (fonksiyonel üniteler) oluşmuştur ve bir hareket birimi üst üste duran iki omur ile bunlar arasındaki eklemler, disk, eklem kapsülleri ile bağlardan oluşmuştur. Hareket birimlerinin ön bölümü yük taşıma ve şokları absorbe etme görevini, arka bölüm ise sinir dokularını koruma ve hareketi yönlendirme görevini üstlenmiştir. Diskler ise iki komşu omur arasına yerleşmiş içi jele benzer bir sıvı ile dolu elastik yapılardır ve omurgalar ile harekete izin verirler. Disklerin iç basıncı omurları birbirinden ayırdığı gibi çevredeki bağların da gergin durumda kalmasını sağlar. Disk doğumda %88 oranında sıvı içerir ve yaşlanma ile bu oran %80'lere iner. Yaşlanma süreci içinde, mekanik darbelere bağlı olarak diskin işlevleri bozulmaya başlar. Bu bozulmalar omur ve omurları tutan faset eklem adı verilen eklemlerde kireçlenmelere yol açar. Omurları birbirine tutan bağlar da bozulmaya başlar. Sonunda da bu yapılardaki ağrı sinirleri hassas hale gelir ve bel ağrısı başlar. Görülebileceği gibi her bel ağrısı bel fıtığına bağlı değildir. Bu nedenle her bir yapının tek tek incelenmesi gerekir.
Bel Ağrısında Tekrarların Önlenmesi
Bel ağrılarında eğitim ağrının yeniden çıkmasının önlenmesinde esastır. Hasta doğru eğitildiği taktirde bel ağrılarının yeniden ortaya çıkması büyük ölçüde önlenmiş olur. Bu amaçla:
1. Bel bölgesindeki yumuşak dokularda yeterli esnekliğin sağlanması
2. Belin fonksiyonunu sağlayan tüm kaslarda yeterli gücün yeniden elde edilmesi
3. Günlük yaşam aktivitelerinde uygun postürün ve bunun devamlı korunmasının öğretilmesi
4. Günlük yaşam aktivitelerinde beli zorlamadan eğilme, kaldırma, itme, çekme, dönme ve oturma hareketlerinin nasıl yapılacağının öğretilmesi
5. Bel ağrısına katkıda bulunan bütün psikososyal, mesleki ve kişisel emosyonel faktörlerin araştırılması ve ortadan kaldırılması.
Yukarıda sayılan beş kural bel ağrısı tekrarlarından korunmada esaslardır ve bunların ilk ağrı epizodundan önce sağlanması ile bel ağrısının ortaya çıkması da önlenebilir. Özellikle ilk üç kuralın uygulanmasında hastaya egzersizlerin öğretilmesi gerekir.
Hastalarda uygun ayakta durma postürün sağlanmasında omurganın boyun, sırt ve bel eğimlerinin en aza indirgenmesi, yani bunların yer çekimi merkezinden en az uzaklıkta olmaları gereklidir. Özellikle beldeki eğimin artmasıyla bel ağrısının fazlalaştığı durumlarda kişilere ayakta durma süresince karın ve kalça kaslarını sıkıştırmaları öğretilir. Boyun pozisyonunun düzeltilmesi kafanın yer çekimi merkezinin tam üstünde durmasının sağlanması ile boyundaki eğim ile beraber beldeki eğim de azalır.
Hastanın düzgün durmamasının nedeni ağrı ve skolyoz gibi doğumsal nedenlere bağlı olabildiği gibi bazı ailevi alışkanlıklara, meslek pozisyonlarına veya emosyonel durumlara da bağlı olabilir ve bunların tek tek gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi gereklidir. Kişinin günlük yaşam aktiviteleri sırasında, gün boyunca normal postürü korumasının öğretilmesi de şarttır. Postürün düzeltilmesi kas kökenli bel ağrıları azaltabildiği gibi, bel bölgesindeki kas ve bağları ani darbelere daha dayanıklı hale getirir ve akut bel ağrısı nöbeti önlenebilir.
Belin İşlevini Sağlayan Tüm Kaslarda Gücün Artırılması
Bel ağrısında tekrarların önlenmesinde bel işlevinin en iyi duruma getirilmesi ve bunun için bu işlevde görev alan tüm kasların güçlendirilmesi gereklidir. Karın kaslarının da güçlendirilmesi gerekir. Çünkü karın kasları bel bölgesindeki basıncı azaltan bir hava yastığı gibi hareket ederler.
Bel Ağrılarından Korunma Yolları
Yukarıda anlatılan tedavi yöntemlerine ek olarak, şu tavsiyeleri de aklınızda bulundurun:
20-30 dakika süreyle düşük dereceye ayarlanmış elektrikli bir ısıtma yastığı kullanın (veya havluya sarılmış bir sıcak su şişesi). Isıtma yastığının çok sıcak olmamasına dikkat edin ve uyuya kalmayın, yanabilirsiniz!
Sırtınıza günde 1-4 kez havluya sarılmış bir buz torbasını 20 dakika süreyle uygulayın. Daha uzun süre uygulamayın, soğuk hasarı oluşabilir.
Yatarken dizlerinizin altına bir yastık koyun.
Başınızın altına yastık koymadan uyuyun.
Fazla kilolarınızı verin.
Doğru duruşu koruyun. Başınız yukarıda, omuzlarınız düz, göğsünüz ileride olmalı ağırlığınız her iki bacağınıza eşit binmelidir.
Aktivitelerinizi ve egzersizleri artırmada kullanacağınız en önemli ölçüt ağrıdır. Küçük rahatsızlık, tutukluk, hafif ağrı aktiviteleri kısıtlamayı gerektirmez. Ancak şu durumlarda aktivitelerinizi geçici olarak sınırlayın:
Belirtiler tekrarlarsa.
Hareketle ağrı artıyorsa.
Artmış aktiviteyle 24 saat içinde ağrı artıyorsa.
Aşağıdakileri uygulayarak bel ağrısından korunabilirsiniz:
Ağır bir cismi hareket ettirmek için kollarınızla itmeyin. Arkanızı dönüp geriye doğru itin, böylece ağırlığı bacaklarınıza vermiş olursunuz..
Arkası düz bir sandalyede oturun ve omurganızı sandalyenin sırtlığına düzgün bir şekilde dayayın.
Ağır bir cismi kaldıracağınız zaman dizlerinizi ve kalçalarınızı bükün ve belinizi düz tutun.
Ağır bir cismi belinizden daha yükseğe kaldırmayın.
Taşıdığınız paketleri kolunuzu bükerek vücudunuza yakın tutun.
Uzun süre aynı pozisyonda oturmanız gerekiyorsa bir ayağınızı hafif yükseğe dayayın. Bu belinizin düzgün durmasını sağlar.
Öne eğileceğiniz zaman dizlerinizi bükün.
Araba kullanırken pedallara yakın oturun, emniyet kemerinizi takın ve belinizin arkasına yastık gibi bir destek koyun.
Uyurken yan yatın ve dizlerinizi bükün. Dizlerinizin arasına bir yastık da koyabilirsiniz.
Sırtüstü yatarken dizlerinizin altına bir yastık koyun.
Başınızı yüksekte tutmanızı gerektiren başka bir sağlık probleminiz yoksa uyurken yüzüstü dönmeyi önlemek için yatağınızın ayak kısmını 20 cm yükseltin.
Sırtınızı ve belinizi rahatlatmak için, aşağıdakilerden her birini 5 dakika ya da daha uzun yapın:
Sırtüstü yatın, dizlerinizi bükün ve dizlerinizin altına bir yastık koyun.
Sırtüstü yatın, boynunuzun altına bir yastık koyun, dizlerinizi 90 derece bükün ve ayaklarınızı bir sandalyeye koyun.
Sırtüstü yatın, dizlerinizi bükün ve bir dizinizi katlayıp göğsünüze getirin ve orada tutun. Bunu diğer dizinizle tekrar edin, sonra her ikisini birlikte göğsünüze getirin. Dizlerinizi göğsünüzde tutarken, dizlerinizin aşırı bükülmesini önlemek için ayağınızdan çok kalçanızı kavrayın.
Sakroiliak Ağrı, Sakroiliak Eklem
Bel bölgesindeki diğer bir ağrı kuyruksokumu kemiğini leğen kemiğine bağlayan eklemde meydana gelen ağrılardır. Belin alt bölgesinde yine bel fıtığı ile karıştınlabilecek bir ağrı biçimidir. Aşırı ağır kaldırma; aniden öne eğilme, ters hareket, düşme gibi nedenlere oluşabilir.
Belin alt bölgesinde ağrı, öne yana harekette kısıtlılık ve ağrı, uzun süre oturunca ağrı, kalça bölgesinde ağrı ortaya çıkar. Düz radyografi, BT ve MR ile tam konabilir.
Tedavisinde ilk iki üç gün bölgeye günde 3-4 kez buz tatbiki ve ağrı kesiciler uygulanır. Yeterli olmadığı taktirde fizik tedavi ya da görüntüleme eşliğinde eklem içerisine kortizon enjeksiyonu uygulanabilir.
Omurilik yaralanmasına bağlı ağrılar
Trafik kazalarının çok fazla görüldüğü ülkemizde omurilik yaralanmaları da aynı biçimde çok fazla görülebilmektedir. Bir çok hastada bu kazalar sonucunda omurilik yaralanmalarına bağlı olarak çok şiddetli ağrılar ortaya çıkar. Omurilik yaralanmaları:
Ateşli silah yaralanmalarına,
Trafik kazalarına,
Balıklama suya atlayıp kuma çarpmaya bağlı olarak, gelişebilir.
Sakroiliak Belirtileri nelerdir?
Belirtiler yaralanan bölgeye göre değişir. Bacaklarda his kaybı ve felç, idrar ve dışkıyı tutamama, nefes alma vermede zorluk gibi bulguların yanı sıra felçli bölgelerde çok şiddetli ağrılar ortaya çıkar.
Tanıda görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Düz filmde kemikte kırık görülebilir. MR görüntülerinde ise omurilikteki harabiyet görüntülenebilir.
Sakroiliak Ağrı Tedavisi
Yaralanmanın tedavisi ile ağrının tedavisi birbirinden farklıdır. Yaralanan bölgenin önce cerrahi girişimlerle güvence altına alınması gerekir. Bu amaçla kemikler yerine konur, omurilik etrafındaki dokular temizlenir. Eğer hastada felç gelişmişse o zaman fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanın yeniden topluma döndürülmesinin temelini oluşturur.
Hasta hem mesane hem bağırsaklarını yeniden kullanabilecek biçimde rehabilitasyona alınır. Bacaklarında kasılmalar meydana gelmemesi için belirli egzersizler öğretilir.
Bazı hastalarda omurilik yaralanmasından sonra kronik son derece şiddetli ve uzun süreli ağrılar baş gösterir. Bu durumda öncelikle ilaç tedavisi ile ağrı kontrol altına alınmaya çalışılır. Normal ağrı kesiciler yeterli olmaz. Genellikle antidepresan ve sinir dokusuna yönelik ağrı kesiciler işe yarar. Ağrı kesicilerin işe yaramadığı durumlarda omurilik pillerinden yararlanılır.
Siyatik Ağrısı, Piriformis Kasına Bağlı Bel Ağrıları
Siyatik sinir kalça içerisinde piriformis adı verilen bir kasın içerisinden geçerek bacağa doğru gider. Siyatik sinirin sıkışması ya da yangısı bütün bacağa yayılan ve siyatik adı verilen ağrılara yol açar. Ancak halk arasında bel fıtığı da benzer bulgularla seyrettiği için siyatik olarak adlandırılabilir.
Piriformis kasının ağır kaldırma ya da ters bir harekete bağlı olarak kasılması, spazmı sonucunda siyatik sinir kas arasında sıkışabilir. Bazen yokuş aşağı hızla koşanlarda da gelişebilir.
Ağrı kalçadan ayağı doğru yayılır. Yanma vardır. Kalçayı oynattıkça artar. Oturup kalkarken artabilir. Teşhisi klinik muayene ile yapılır. Görüntüleme yöntemleri her zaman bir şey göstermeyebilir.
Tedavisi
Tedavisinde her gün 2-3 kez bölgeye 10 ar dakika süre ile buz uygulanabilir. Hafif vakalarda genellikle işe yarar ve geçer. Bunun yanı sıra istirahat, aspirin benzeri yangı azaltıcı ilaçlar kullanılabilir.
Piriformis kasım geliştirici egzersizler işe yarar.
Bu yöntemlerle düzelmeyen hastalarda, lokal anestezikle birlikte düşük doz kortizon piriformis kasına enjekte edilerek rahatlama sağlanabilir.
Diskit Nedir, Diskin iltihabı
Diskit ya da diskin iltihabı çok ağrılı bir durumdur. Bakteri ya da virüslere bağlı olarak gelişebilir. Ya da uygulanan girişimsel bir tedavi yöntemi veya cerrahi sonrasında gelişebilir. Çok ağrılıdır. Hastanın her hareketinde mikrop kapan diskte ağrı meydana gelir.
Çocuklarda da sık görülebilir. Özellikle 6 ay ve 4 yaş arasında görülebilmektedir. Bulgular 24-48 saat içerisinde gelişir.Ateş huzursuzluk, karın ağrısı, bel ağrısı, bel bölgesinde sertlik, hareket edememe gibi bulgular ortaya çıkar. Tedavide iki amaç vardır. Birincisi ağrıya yol açan iltihabın azaltılması, ikincisi ağrının giderilmesi. Bu amaçla hastaya kuvvetli antibiyotiklerin yanı sıra kuvvetli ağrı kesiciler verilir. Antibiyotik tedavisi en az iki hafta sürmelidir.
Dejeneratif Disk Hastalığı
Dejeneratif disk hastalığı disklerde meydana gelen kireçlenmeler ve bozulmalara verilen isimdir. Disk iki kısımdan meydana gelir, ortada çekirdek ismi verilen sulu kısım, etrafındaki çember. Yaşla birlikte disk yüksekliğini ve su içeriğini yitirmeye başlar. Doğuşta %88 olan su oranı yaşla birlikte %80'lere hatta daha aşağıya düşer. Buna bağlı olarak diskleri ve omurları birbirine bağlayan bağlarda da bozulmalar baş gösterir. Diskin daha kolay yırtılmasına zemin hazırlar.
Fiziksel yapı, kalıtım, sigara gibi etkenler de diskin yaşlanmasına neden olan etkenler arasındadır. Diskin içerisinde kırıklar ve fay hatları belirmeye başlar. Bu hastalığın tüm belirtileri her zaman MR veya BT ile görüntülenemeyebilir. Ancak diskografi denilen, disk içerisine boyalı madde verilerek yapılan bir inceleme ile ortaya konabilir.
Dejeneratif disk hastalığının bulguları
En sık görülen bulgu bel ve kalçalara yayılan ağrıdır. Ağrı hareket etme, yük kaldırma, eğilme ya da yana dönme ile artabilir. Günlük aktiviteyi azaltır. Böyle hastalarda hareket kısıtlılığı, günlük etkinliklerden uzak kalma sonucunda depresyon ve diğer psikolojik bozukluklar da baş gösterir.
Dejeneratif Disk Hastalığı Tedavisi
Tedavisinde hastalığın iyileştirilmesinden çok ağrının giderilmesine önem verilir. Başlangıçta ağrı kesiciler yeterli olabilir. Fizik tedavi yöntemlerinden geçici olsa da yararlanabilirler. Daha önemli olan düzenli egzersizlerle bel kaslarının güçlendirilmesidir. Böyle yöntemlerle düzelmeyen hastalarda diskin içerisine elektrot yönlendirerek disk içerisindeki ağrı sinirlerinin yakılmasına dayanan disk içi elektrotermal tedavi uygulanabilir.
Fiziksel aktiviteden kaçınmak yerine özendirilmeli, hasta daha çok hareket etmelidir. Bu amaçla uygulanacak egzersiz programlarında bel ve karın kasları güçlendirilmeli, hasta kilolu ise kilo vermesi sağlanmalıdır. Çok ilerlemiş hastalarda eğer disk yüksekliği sıfıra inmiş ve omurlar birbiri üzerine binmişse fîizyon adı verilen omurların birbiri ile bağlanmasını sağlayan ortopedik ameliyatlar gündeme gelebilir.
Omurga kanalının darlığı- Spinal Stenoz Genellikle yaşlı hastalarda görülen bir bel ağrısı nedeni de omurga kanalının darlığına bağlı olan ağrılardır.
Yaşa bağlı olarak omuriliği çevreleyen kanalın etrafındaki faset eklemlerde ve disklerde kireçlenme gelişir ve yavaş yavaş kanalı daraltmaya başlar. Bel fıtığından tamamıyla farklıdır. Hastada hareketle ağrı gelişmez. Ağrı bir süre yürüyünce başlar. Hasta dinlendiğinde geçer. İlerlemiş vakalarda bu yürüme süresi ve mesafesi kısalmaya başlar. Ayaklar vücudu taşıyamaz hale gelir. Bacakların her ikisinde birden yürüdükçe ortaya çıkan uyuşukluklar olur. Dinlenince geçer.
Başlangıçta fizik tedavi, hasta kilolu ise kilo vermesi gibi yöntemlerle hastanın ağrısı kontrol altına alınabilir. Daha ilerlemiş vakalarda omurga kanalı içerisine kortizon verilerek hasta bir süre rahatlatılmaya çalışılır.
Hasta yürüyemez hale geliyorsa o zaman ortopedi merkezlerine gönderilmeli ve cerrahiye başvurulmalıdır.
Disk Hamisi - Bel Fıtığı Nasıl Oluşur?
Omurların arasında disk denilen yastıkçıklar bulunur. İçi jelatine benzer bir madde ile dolu olan bu yastıkçıkların görevi arabanın amortisörüne benzer. Bel üzerine binen yükleri dengelemeye yarar. Diskin çekirdek denilen sulu kısmının yanı sıra bir çemberi bulunur. Bu çember çeşitli aşırı yüklenmeye bağlı olarak zedelenir. Bu zedelenme üç biçimde seyreder.
1. Bulging: Çemberde aynı parmağınız yandığı zaman biriken su gibi bir ödem meydana gelir. Bu ödem sinire baskı yaparak ağrıya neden olur.
2. Protrüzyon: Eski tip otomobil lastiklerinde olduğu gibi bu çemberde bir baloncuk oluşur ve sinire baskı yapar. Birinciden daha ciddi bir durumdur.
3. Ekstriizyon: Çember artık yırtılır ve diskin içindeki jelatinli madde sinirlerin olduğu bölgeye doğru yayılır. Çemberde bu değişikliklerin meydana gelme riski kilo, yaş, uzun boy, ağır kaldırma, ağır spor gibi etkenlere bağlı olarak artar. Bu oluşumların her üçü de ağrıya neden olur. Sık görülen bulgular
a. Bel veya boyun bölgesinde tutulan sinir dağılımında ağrı
b. Hareketle, öksürmekle, öne eğilmekle artan ağrı
c. Tutulan kol veya bacakta olayın şiddetine göre his kaybı
d. Kuvvet kaybı
e. Refleks kayıp
Sinirler omurilikten çıktıklara bölgelere göre dağılırlar. Bu nedenle hem bel hem boyun fıtığında ağrı ve his kaybı baskı altında kalan sinire göre değişir.
Disk hernisinin tanısı nasıl konur:
Disk hernisi, bel veya boyun fıtığının tanısının konmasında en önemli unsur hastanın klinik muayenesidir. Daha sonra görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Ne yazık ki teknolojinin ve görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi birçok yanlış tedavi yaklaşımını da beraberinde getirmiştir. Sadece görüntüleme, MR ya da Bilgisayarlı tomografi görüntüsüne bakarak tanı ve tedaviye gitmek son derece yanlıştır. Sonuçta tedavi edilecek olan MR görüntüsü değil hastadır.
Disk hernisinin tanısında kullanılan yöntemler şunlardır.
Omurganın radyolojik görüntüsü: ağrı nedeninin kemik dokuda bir bozukluğa, kırığa ya da başka bir nedene bağlı olduğunu gösterir.
MR: Manyetik rezonans görüntüleme olayın bir bel fıtığı ya da eklemlerden kaynaklandığını en iyi gösteren yöntemdir. Özellikle yumuşak doku daha iyi görünür.
Bilgisayarlı tomografi: MR imkanı yoksa kullanılabilir. Kemik dokuyu MR dan daha iyi gösterebilir.
EMG: Sinirlerde meydana gelen harabiyeti ölçmek için kullanılır.
Miyelografi: MR ve BT yokken daha çok kullanılırdı. Boyalı maddenin beyin omurilik sıvısına verilmesini takiben film çekilmesidir.
Diskografi: Disk içine boyalı madde vererek disk içindeki değişiklikleri görmeye yarar.
Bel Fıtığı Tedavi
Bel fıtığının tedavisi sadece ağrının şiddetine göre değil, diğer bulgularla birlikte değerlendirilerek yürütülür. Hastada sadece ağrı varsa o zaman öncelikle yatak istirahatı, ağrılı bölgeye buz tatbiki gibi basit yöntemlerle başlanır. Başlangıçta sadece basit ağrı kesiciler kullanılır. Yetmediği taktirde kas gevşeticiler eklenir. Akut dönemde iki haftaya kadar varan yatak istirahatı eklenmelidir. Daha fazla yatak istirahatı doğru değildir. Bir çok hastada akut ağrı dönemi bu iki hafta içinde geriler. Gerilemediği taktirde çözüm hemen ameliyat değildir. Hastada
a. Kuvvet kaybı
b. His kaybı
c. Reflekslerde azalma ve kayıp yoksa cerrahiye hemen başvurulmaz.
Bu aşamada fizik tedavi ya da algolojinin uyguladığı girişimsel yöntemler uygulanır. Ağrı ön planda ise önce girişimsel yöntemlerle ağrı azaltılır veya dindirilir, daha sonra fizik tedavi ve rehabilitasyona geçilir. Bel ve boyun fıtığı tedavisinde kullanılan girişimsel yöntemler şunlardır:
a. Sinir köküne baskı olan bölgeye görüntüleme altında steroid enjeksiyonu
b. Disk içi elektrotermal tedavi
c. Nükleoplasti.
Bu yöntemler girişimsel yöntemler bölümünde anlatılmıştır.
Hastada kalıcı his kaybı, kuvvet kaybı ve refleks kayıp meydana gelirse o zaman
cerrahiye başvurulması gerekir.
Hasta düzeldikten sonra da bel egzersizleri ve koruyucu tedavi ile kendine
dikkat etmelidir.
Bel Ağrısı Nedir, Bel Ağrıları Nasıl oluşur?
Omurgaya Genel Bakış
Omurganız omur adı verilen 33 kemikten oluşur. Kafa tabanından kuyruk sokumuna kadar uzanır. Baş ve vücudu desteklemek üzere bir silindir şeklinde gelişir. Çevresini kaslar, bağlar ve diğer dokular sarar. Her bir omurun içinde bir delik vardır. Bu delikler birleşerek bir silindir oluşturur ve bu silindirin içinden omurilik geçer. Her bir omur arasında sürtünmeyi önlemek ve hareketliliği sağlamak üzere disk adını verdiğimiz yumuşak yastıklar vardır. Bel fıtığı veya boyun fıtığı işte bu yastıklarda meydana gelen kayma veya yırtılmalardan meydana gelir.
Boyun bölgesinde 7 omur bulunur. Bu omurlar göğüs ve kafa arasındaki dengeyi sağlarlar.
Göğüs bölgesinde 12 omur bulunur. Bu omurlar bel ve baş arasındaki dengeyi sağlarlar. Bu omurlara kaburgalar ve kaslar birleşerek göğüs kafesini oluşturur, Bel bölgesinde 5 omur vardır. Vücudun en kuvvetli ve sert
omurları bu bölgededir. Bel omurlarına bel bölgesinin kasları ve omurlar arası bağlar bağlanır . Bel omurlarının altında leğen kemiği ve kuyruksokumu vardır.
Bel ağrısı genellikle bir omuru normal pozisyonunda tutan bir bağ ya da kasın gerilmesine bağlıdır. Bu kaslar ve bağlar zayıfladığında, omurga bütünlüğünü yitirir, bu da ağrıyla sonuçlanır. Sinirler vücudun her yerine omurilikten dağıldığından, bel sorunları neredeyse vücudun her yerinde ağrı ve güçsüzlüğe neden olabilir.
Bel ağrısı, mesleğinizin ağırlık kaldırma ve ağır cisimleri taşımayı gerektirmesinden veya uzun süre ayakta durmaktan, öne eğilmekten ya da oturmaktan kaynaklanabilir. Düşme veya alışılmadık ağır egzersize bağlı olabilir. Kimi insanlarda baş ağrısı nedeni olan gerilim ve stres, bel ağrısına da yol açabilir. Şiddetli öksürme ve aksırma bile bel ağrısı yapabilir. Aşırı kilolu insanlarda bele binen yükün artmasına bağlı olarak bel ağrısı ortaya çıkabilir.
Bel ağrısı, beldeki kasların, eklemlerin, kemiklerin ve bağ dokusunun bir enfeksiyona veya bağışıklık sistemi problemine bağlı olarak hasarlanmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Eklem hastalıkları bel ağrısı nedeni olabilir. Mesane ya da bağırsak kontrolünün kaybı, bacakları hareket ettirmekte güçlük veya bacaklarda uyuşukluk ve karıncalanmayla birlikte olan bel ağrısı omurilikte ve sinirlerde bir hasarın işareti olabilir ve acilen tedavisi gerekir.
Bel Ağrısında Risk Faktörleri, Bel Sırt Ağrısı
Meslekle ilgili olanlar
Sportif aktivitelerle ilgili olanlar
Kişisel risk faktörleri
Psikolojik risk faktörleri olarak dört ana grupta toplanabilir.
Meslekle ilgili risk faktörleri
Ağır fiziksel aktivite ve ağır kaldırma gerektiren meslekler
Devamlı öne eğilme, eğilerek dönme veya dönerek öne eğilme gerektiren meslekler
Araba, otobüs, kamyon kullanma gibi vücudu devamlı titreşime maruz bırakan meslekler
Statik çalışma pozisyonu gerektiren meslekler
Ağır kaldırma, özellikle dizler düz durumda iken ağır kaldırma ciddi bir risk faktörüdür. 15 kg ve daha fazla yüklerin bu pozisyonda günde 25 defa veya daha fazla kaldırılmasının disk hernisi riskini 7 defa artırdığı tespit edilmiştir. Cisimlerin asimetrik olarak kaldırılması, tek elle kaldırma, cisimleri bel hizasından daha yukarı kaldırma gibi hareketlerde bel ağrısı riski artar. Ellerde 5'er kilo yükle dönerek kaldırma hareketinin 20 defa tekrarlanması ile bel bölgesindeki ekstra yüklenme 40 kiloyu aşmaktadır. Araştırmalar kaldırma, itme, çekme gibi hareketlerin yapıldığı işlerde ve devamlı oturarak çalışma veya ayakta çalışma, sık eğilme, dönerek eğilme gibi hareketleri gerektiren mesleklerde bel ağrısına daha sık rastlanıldığını göstermektedir. Burada disk üzerinde asimetrik yüklemenin rolü kadar bel kaslarında aşırı zorlanma, kas geriliminin artması ve kas yorgunluğu gibi faktörlerin de etkisi vardır.
Araba, otobüs, kamyon ve benzeri araç kullananlarda ise kişi omurganın normal frekansı olan 4.5-5 Hz'lik frekanstan daha yükseğine maruz kalmakta ve bu titreşimler omurga sistemini büyüyerek etkilediğinden kas yorgunluğuna, diskin bozulmasına ve fıtıklaşmasına yol açmaktadır. Yaşam boyu titreşime maruz kalma süresinin uzunluğu ile bel ağrısı sıklığı arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur.
Uzun süre ayakta durma veya oturma gerektiren mesleklerde ise bel kaslarında artan gerilim veya yorgunluk hem fıtık sıklığını artırmakta hem de halk arasında kulunç denilen kas ağrılarına yol açmaktadır.
Sportif aktivitelerle ilgili risk faktörleri
Amatörce yapılan sporların bel ağrısında risk faktörü oluşturmadığı tespit edilmiştir. Buna karşın futbol, halter, kürek ve güreş sporlarının profesyonellerinde bel ağrısı sıklığı artmaktadır.
Kişisel risk faktörleri:
Yaş
Cinsiyet - Duruş
Kas gücü
Fiziksel uyum
Sigara içme alışkanlığı
Bu faktörlerden boy uzunluğu, kilo ve vücut yapısı ile bel ağrısı arasında güçlü bir ilişki vardır. Yaşla bel ağrısı arasındaki en güçlü ilişki 40-60 yaş grubundadır ve kadınlarda yaşlanma ile bel ağrısı sıklığı artmaktadır. Buna karşın disk ameliyatları erkeklerde en fazla 40 yaşlarında ve kadınlardan iki kat daha fazla olarak yapılmaktadır. Duruş bozuklukları arasında yalnız 60 dereceyi geçen ileri skolyozun bel ağrısında risk faktörü olduğu bulunmuştur. Kronik bel ağrılı hastalarda karın ve bel kaslarında güç kaybı sıklıkla görülmektedir. Bu olay bel ağrısına bağlı olarak gelişir. Buna karşın bel ve sırt kaslarında güç azalması özellikle sanayi kesiminde çalışanlarda bir risk faktörüdür.
Fiziksel uyum bozukluğu ise bel ağrısının ortaya çıkmasından çok bel ağrılı hastanın iyileşmesini yani, uzun vadede sonucu etkilemektedir. Sigara içme ise, risk faktörü olarak yılda elli paketten fazla sigara içme öyküsü olanlarda ve bu kişiler 45 yaşın altında iseler önem kazanmaktadır. Sigaranın etkileri sık öksürme ve disk içi basıncın artışı, sağlıksız yaşam tarzı ve osteo-poroza bağlanmıştır. Sigara; diskte beslenmeyi bozarak onu dış etkenlere daha duyarlı hale getirir. Diskte beslenmenin bozulması ise, karbondioksitin kanda daha fazla birikmesine, nikotine bağlı olarak damarların büzüşmesine, kan damarlarında kireçlenmeye ve kan akışkanlığının değişmesine bağlanmaktadır.
Psikolojik risk faktörleri
İşinden memnun olmama, işini sevmeme veya takdir edilmeme gibi durumlar bel ağrısında risk faktörleri arasında sayılmakta ve araştırmalar bel ağrısı nedeni ile hekime başvurma oranının bu kişilerde işini sevenlere göre iki kat daha fazla olduğunu göstermektedir. Psikolojik stres nedeni ile dikkati toplayamama özellikle sanayide iş kazalarından oluşan bel ağrılarına yol açmaktadır. Hipokondri, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik bozuklukların bel ağrısının nedeni değil, sonuçları olduğu kanısına varılmıştır.
Bel Ağrıları
Bel Ağrısı Niçin önemlidir?
Bel ağrısı gelişmiş toplumlarda işlevsel yetmezlik ve sakatlık yapan en önemli nedenlerden biri olarak tanınmaktadır. Tüm dünyada nüfusun %70 ila %90'ının hayatlarının herhangi bir döneminde bel ağrısı geçirdikleri tespit edilmiştir.
Bel ağrısı bütün yaş guruplarında %20-30 arasında bir sıklık göstermekte ve ağrıya en çok 40-50 yaş grubunda rastlanmaktadır. Bu sendrom gelişmiş toplumlarda kronik hastalık tedavisi açısından kalp hastalıklarından sonra ikinci sırayı almakta ve cerrahi tedavi yapılan hastalıklar arasında beşinci sırada bulunmaktadır.
Bel ağrısının önemi özellikle sanayi kesiminde ve çalışan toplumda ortaya çıkmaktadır. Ağrı nedeniyle iş günü ve işgücü kaybı, tanı, tedavi ve tazminat maliyeti toplamı ABD gibi ülkelerde yılda 16-20 milyar dolara varmaktadır. Bütün bu ciddi verilere rağmen, özellikle mekanik bel ağrısı, tümör, enfeksiyon, romatizmal hastalıklar gibi nedenlere bağlı olmayan bel ağrısı esasta selim bir sendromdur. Bel ağrısı geçirenlerin %70-85'i ilk akut ataktan sonra, herhangi bir tedaviye gerek kalmadan iyileşebilmektedir.
Buna karşın akut bel ağrı atağı geçirenlerin %38'inde bir yıl içinde ikinci atak ve kronik bel ağrısı olanların %81'inde aynı yıl içinde akut atak gelişmektedir. Burada önemli olan bel ağrısının ilk akut atağından korunmadır ve aynı derecede önemli olan ilk atağı geçirenlerin ikincisini önlemeyi öğrenmeleridir. Çünkü tekrarlarla ağrı sonunda kronikleşir ve hasta kronik ağrının tüm bulgularını gösteren bir bel sakatı haline gelir.
Bel ağrısını önleme ve koruma bir bilgilendirme ve eğitim işidir. Kişilerin bellerini tanımaları, belin hangi hareketle ne kadar zorlanacağını bilmeleri, bel ağrısına yol açan risk faktörlerini, egzersizlerin ağrıda nasıl etkili olduklarını, günlük yaşamda ağrıdan nasıl korunabileceğini öğrenmeleri, uzun vadede ise bel ağrısına rağmen günlük yaşama nasıl devam edilebileceğini ve ağrı ile baş edebilme yeteneklerinin nasıl geliştirileceğini anlamaları gereklidir. Bel ağrısı geçirmiş olanlara bu tür eğitimi veren bel okulları 1970'li yıllarda ilk defa İsveç'te kurulmuştur .
Bel ağrısından korunmada birinci basamak bel ağrısına yol açabilecek risk faktörlerinin ortadan kaldırılması veya en alt düzeye indirilmesidir.
Bel Ağrısı Niçin Önemlidir?
Bel Ağrısında Risk Faktörleri
Bel Ağrısı Hakkında Bilgiler
Disk Hamisi - Bel Fıtığı
Dejeneratif Disk Hastalığı
Diskit, Diskin iltihabı
Siyatik, Piriformis Kasına Bağlı Bel Ağrıları
Sakroiliak Ağrı
Bel Ağrılarından Korunma Yolları
Bel Ağrısında Eğitim
Bel Ağrısı ve Bel Fıtığı Egzersizleri
Karpal Tünel Sendromu Nedir
Karpal tünel sendromu (KTS) elde ve kolda ağrı ve uyuşukluğa neden olan bir rahatsızlıktır. Bu durum kadınlarda daha sıktır ama erkeklerde de ortaya çıkabilir. KTS bileğin aşırı kullanımına bağlı olarak kötüleşir.
Karpal tünel bilekte yer alan sekiz küçük kemiğin ve çeşitli bağların oluşturduğu bir geçittir. Karpal tünelin içinden her biri yaklaşık olarak bir kurşun kalem kalınlığında olan dokuz tendon geçer. Bu tendonlar koldaki kasların parmak kemiklerine tutunmasını sağlarlar ve kasların kasılmasıyla parmak hareketleri sağlanır. Ayrıca karpal tünelin içinde elin bir bölümünün duyusunu ve hareketini sağlayan median sinir adındaki bir sinir de yer alır. Sağlıklı bir bilekte tendonlar, bağlar ve median sinir uyum içinde çalışırlar. Fakat tünelin içinde yer alan yapıların genişlemesi halinde median sinir baskı altında kaldığından hasta parmaklarında, bileğinde ve kolunda ağrı, uyuşma ve karıncalanma hisseder. Bu durum Karpal Tünel Sendromu olarak isimlendirilir.
Çeşitli durumlar karpal tünel sendromuna yol açabilir. Bunlardan başlıcaları:
Tendonlarda yangı ve ödem
Bilek kırıkları ve çıkıkları
Bilekte ezilmeye yol açan yaralanmalar
Romatoid artrit
Şeker hastalığı
Median sinirin kalınlaşması
Tümörler
Hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması)
Gebelik
Uzun süre koltuk değneği kullanma ve avuç içinde ağırlık taşıma, şeklinde sıralanabilir.
Karpal tünel sendromunda serçe parmağı haricinde bir veya birkaç parmakta uyuşma, yanma ve karıncalanma en sık görülen belirtidir. Ağrı ve uyuşukluk günün her saatinde olabilir, ancak sıklıkla gece ortaya çıkar ve hastayı uykusundan uyandırır. Zaman zaman ağrı kola doğru çıkabilir, dirseğe hatta omuz ve boyna kadar yükselebilir. Eli sıkmak, masaj yapmak ya da yüksekte tutmak ağrının azalmasını sağlayabilir.
Karpal Tünel Sendromu Tedavisi
KTS hastalarının büyük çoğunluğunda cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tedavi mümkündür. Şikayetleri hafif olan hastalara yapılan konservatif tedavi eli ve kolu dinlendirmeyi ve belirtileri şiddetlendiren aktivitelerden kaçınmayı içerir. Bir başka konservatif tedavi şekli bileklik kullanmaktır. B-6 vitaminin de şikayetlerde gerileme oluşturması mümkündür. Antienflamatuar ağrı kesici ilaçlar da denenmiş, ancak özellikle şikayetleri şiddetli olan hastalarda etkili bulunmamışlardır. Bir başka tedavi şekli ise karpal tünel içine kortizon enjeksiyonudur. Bu işlemin etkinliği kanıtlanmıştır ve en azından kısa süreli rahatlama sağlar. Bu konservatif tedavi seçenekleri yetersiz kalırsa veya şikayetler çok şiddetliyse karpal tünelin cerrahi operasyonla gevşetilmesi yoluna gidilir.
Lateral Epikondilit (Tenisçi Dirseği), Kol Ağrı
Tenisçi dirseği, dirseğin dış tarafındaki kemik çıkıntıda ağrı ve hassasiyetle karakterize bir hastalıktır.
Dirsek eklemi kolun üst kısmındaki humerus adındaki kemikle kolun alt kısmındaki ulna adlı kemik arasında yer alır. Humerus kemiğinin alt kısmındaki kemik çıkıntılara epikondil adı verilir. Dıştakine lateral epikondil denir ve buna bazı önkol kaslarının kirişleri yapışır.
Tenisçi dirseği elin ve bileğin düz tutulması ve kaldırılmasını sağlayan önkol kaslarının fazla kullanılmasından kaynaklanan bir durumdur. Bu kaslar aşırı kullanıldıklarında kirişler tekrarlayıcı bir şekilde tutundukları nokta olan lateral epikondili çekerler. Sonuç olarak kirişlerde reaksiyon ve ödem oluşur. Kirişlerdeki tekrarlayan küçük yırtıklar ağrı oluşturur. Tenisçi dirseğine neden olan aktiviteler tenis ve diğer raket sporları, marangozluk, makine işleri, uzun süre klavye ile yazı yazmak ve örgü örmektir.
Tenisçi dirseğinin belirtileri şöyle sıralanabilir:
Dirseğin dış tarafında ağrı ve hassasiyet
Eli ve bileği düzeltme veya kaldırma sırasında ağrı
Ağır cisim kaldırırken ağrının artması
Eli yumruk yaparken, el sıkma esnasında, bir cismi kavrarken veya kapı kollarını çevirirken ağrı
Dirsekten önkola ya da üst kola yayılan ağrı
Tenisçi Dirseği Hastalığı Tedavisi
Ağrı geçene kadar dirseğe 2-3 gün süreyle 3-4 saatte bir 20-30 dakika buz uygulanır.
Tenisçi dirseği için yapılmış özel bir dirseklik verilir. Bu dirseklik dirseğin altından önkolu sarar ve önkol kaslarının ağrılı epikondili çekmelerini önlemeye yardımcı olur.
Ağrı kesici, yangı giderici ilaçlar verilir.
Fizik tedavi ve düzenli egzersiz programı önemli fayda sağlar.
Lateral epikondil çevresine kortizon enjeksiyonu fayda sağlayabilir.
Şiddetli olgularda cerrahi tedavi gerekebilir.
Belirtiler düzelene kadar tenisten ve diğer raket sporlarından ve dirseğin tekrarlayan hareketlerine neden olan aktivitelerden uzak durulmalıdır. Cisimleri kaldırırken lateral epikondili fazla kullanmaktan kaçınmak için avuç yukarıya dönük olmalıdır.
Belirtiler tedavi başladıktan sonra 1-2 hafta içinde geriler. Ancak bu süre içinde durumu kötüleştirecek fiziksel aktivitelerden uzak durulmalıdır.
Medial Epikondilit (Golfçü Dirseği), Kol Ağrıları
Golfçü dirseği, dirseğin iç tarafındaki kemik çıkıntıda ağrı ve hassasiyetle karakterize bir hastalıktır
Dirsek eklemi kolun üst kısmındaki humerus adındaki kemikle kolun alt kısmındaki ulna adlı kemik arasında yer
alır. Humerus kemiğinin alt kısmındaki kemik çıkıntılara epikondil adı verilir.
Bunlardan iç tarafta yer alanı medial epikondil olarak adlandırılır.
El bileğinin bükülmesi işlevinden sorumlu olan kol kaslarının kirişleri medial epikondile yapışır. Bu kasların aşırı kullanımına bağlı olarak golfçü dirseği oluşabilir. Kaslar aşırı kullanıldığında tendonlar yapıştıkları bölgede tekrarlayan çekme kuvvetine maruz kalırlar. Bunun sonucunda da tendonlarda yangı ve küçük yırtıklar oluşur Bu da ağrıya neden olur. Medial epikondilit golf oynayan kişilerde sık görüldüğünden golfçü dirseği adıyla da anılır. Ayrıca raket sporları yapanlarda, sürekli yazı yazanlarda ve marangozlarda da rastlanabilmek-tedir.
Golfçü dirseği ağrısı dirseğin iç tarafındadır, önkolun iç kenarına doğru yayılabilir ve eli yumruk yapınca ağrıda artış görülür.
Golfçü Dirseği Tedavisi
Ağrı geçinceye dek 3-4 saat aralıklarla 20-30 dakika süreyle dirseğe buz uygulanır. Dirsekte şişme varsa kolu yüksekte tutmak fayda sağlar. Şişmeyi önlemek için dirseğe elastik bandaj sarılır. Tenisçi dirseği için kullanılan dirseklikler golfçü dirseğinde de kullanılabilir. Bu şekilde kasların ağrılı epikondili zorlamaları önlenmiş olur. Ağrı kesici ve yangı giderici ilaçlar hem ağrının azalmasını sağlar hem de iyileşmeyi hızlandırır. Bazı hastalarda medial epikondil çevresine kortizon enjeksiyonları da aynı işlevi görür. Bu tedavilere dirençli hastalar için cerrahi tedavi düşünülebilir.
Ağrı iyileşene kadar durumu kötüleştirecek sporlardan ve aktivitelerden kaçınmak gerekir.
Omuz Kol Ağrısı, Omuz Ağrıları
Donmuş Omuz Sendromu
İlk bahsedeceğimiz Omuz Kol Ağrısı; Donmuş omuz sendromu omuz ekleminde ağrı ve hareket kısıtlılığı ile kendini gösteren bir durumdur. Genellikle omuza yönelik bir darbe sonrası gelişir. Bazen açık bir neden olmadan da oluşabilir.
Donmuş omuz sendromunda omuz normal hareket yeteneğini yitirir. Kol yukarı kaldırılamaz ve el sırta götürülemez. Hasta omzunu hareket ettirmeye çalıştığında şiddetli ağrı duyar. Bazen bir sürtünme de hissedebilir.
Tanı muayene ve görüntüleme yöntemleri ile konur. Manyetik rezonans tanıya yardımcıdır. Ayrıca EMG adı verilen ve sinir kas iletimini ölçen tanı yöntemine de başvurulabilir.
Donmuş Omuz Sendromu Tedavisi
Donmuş omuz sendromunun tedavisinde fizik tedavinin yeri çok önemlidir. Etkili bir şekilde uygulanırsa omuz eklemi hareketlerinin tamamen normale dönmesi sağlanabilir. Fizik tedavi ile birlikte hastaya pasif egzersizler yaptırılır ve evde uygulaması için aktif egzersiz programı da verilir. Fizik tedavinin yanı sıra ağrı kesici ve yangı giderici ilaçlar da verilir. Ayrıca günde 3-4 kez 15 dakika süreyle buz torbası uygulamak da fayda sağlar.
Donmuş omuz sendromunda şiddetli ağrı nedeniyle fizik tedavi etkin bir şekilde uygulanamayabilir. Bu durumda omuz eklemi içine lokal anestezik ve düşük doz kortizon enjeksiyonu ile ağrı ortadan kaldırılarak hastanın fizik tedaviye ve egzersiz programına uyumu kolaylaştırılabilir. Bu amaçla ayrıca, omuz bölgesinin duyusunu taşıyan supraskapular sinir geçici olarak bloke edilebilir veya boyun bölgesine yerleştirilen bir kateterden ilaç verilerek çok daha etkili bir şekilde ağrısız fizik tedavi uygulanabilir. Bu tür girişimsel yöntemlerin gelişmesinden önce uygulanan genel anestezi altında donmuş olan omuzu açma işlemi ise artık uygulanmamaktadır.