Yogun Bakim Uniteleri

Protokollerine Göre Yoğun Bakım Üniteleri

Kapalı Yoğun Bakım Ünitesi


Hasta takibinde ve tedavisinde sade­ce yoğun bakım ekibinin sorumluluk aldığı, hastayı izlediği ve order verdiği ünitelerdir.

Açık Yoğun Bakım Ünitesi

Hastayı dışarıdan izleyen hekimin ünite içinde de izlemeye devam ettiği ve order verdiği ünitelerdir

İdeal olarak, yoğun bakım üniteleri kapalı sistem olmalıdır. Bu konuda ya-pılmış olan pek çok çalışma sonucunda; hastanın yatış, izlem, tedavi ve çıkış ka­rarları belli bir ekip tarafından üstlenil­diğinde, birçok hastalık grubunda morbidite ve mortalitenin azaldığı orta­ya konulmuş, kapalı sistem yoğun ba­kım ünitelerinin sağkahmı olumlu yön­de etkilediği gösterilmiştir.

Yoğun bakım üniteleri, hastanelerin başka hiçbir bölümünde olmayan bir hasta değişimi ile aynı anda çok değişik hastalara hizmet veren bir servis özelli­ğine sahiptir. Bu nedenle, fiziki özellik­leri önemli ayrıcalıklar gösterir.

Yoğun bakımların fiziki özellikleri söyle değerlendirilir:

YBÜ'nin hastane içindeki yerleşimi
Yatak sayısı
Yatakların ünite içinde yerleşimi
Ünitenin mimari özellikleri
Havalandırma sistemi
Aydınlatma sistemi
Gürültü düzeyi
Medikal gaz ve vakum sistemi
İletişim
Veri yönetim sistemi
Monitörizasyon
Ünite destek birimleri gözönüne alınarak yoğun bakımların
fiziki özellikleri değerlendirilir.

Yatak Sayısı ve yoğun bakım enfeksiyon

Yoğun bakımın özelliği, yatak kapa­sitesinin belirlenmesinde en önemli et­kendir. Bu ünitelerde yatak sayıları merkezler arasında değişiklik göster­mekle birlikte, aslında bir hastanenin sahip olması gereken yoğun bakım has­ta yatak sayısının, toplam hasta yatağı­nın %2'si olmasının uygun olacağı dü­şünülürken, geçen zaman içerisinde bu sayının artan talebi karşılamadığı gözle­nerek, hastane toplam yatak sayısının %5ine kadar arttırılması öngörülmüş­tür. Başka bir deyişle; 100 yataklı bir hastanede en az 6 yataklı bir yoğun ba­kım ünitesi bulunmalıdır.

Yatakların Ünite İçine Yerleşimi

Amerikan Yoğun Bakım Derneği'ne göre, ideal olan £ yataklı olmasıdır ve 12'yi geçmemelidir.

Yoğun Bakıma Kabul Kriterleri ve yoğun bakım prosedürü

Avrupa Yoğun Bakım Derneği'ne göre; akut hastalık, cerrahi girişim veya herhangi bir nedenle birden fazla vital fonksiyonun tehdit altında bulunduğu durumlarda, sürekli monitörizasyonu gerektiren hastalar ile kardiyovasküler, serebral, solunumsal, renal, metabolik gibi nedenler ile vital fonksiyonların yetersiz durumda olduğu hastalar, ya da normal servislerde bakımın yetersiz kalabileceği olgular yoğun bakım hastala­rını oluşturur. Burada uygulanacak tedavinin amacı, iyileşmenin do­ğal süreci başlayıncaya kadar yaşamı devam ettirebilmektir. Yoğun bakım gözetimine alınması gereken hastalar şu şekilde sıralanabilir:

Solunum yetmezliği
Kardiyovasküler sistem yetmezliği
Akut böbrek yetmezliği
Akut metabolizma bozuklukları
Politravma
Yanık
Çeşitli nedenlerle gelişen koma
Gastrointestinal kanama
Postoperatif komplikasyonlar
Kanama pıhtılaşma bozuklukları
Su-elektrolit, asit-baz dengesi bozuklukları
Zehirlenmeler
Nörolojik hastalıklar
Tetanoz
Eklampsi
Resüsitasyon sonrası tedavi
Ağır enfeksiyonlar

Temel oluşturabilecek bu sıralamaya rağmen, yoğun bakıma kabul endikas-yonlarında zaman zaman farklılıklar olabilmektedir. Bu nedenle kriterler şu şekilde de belirlenebilir:

1. Politravmaya uğramış ya da majör ameliyatlar geçirmiş olan ve bu nedenle sürekli gözlem, inceleme ve vital fonksiyonlar yönünden desteğe gereksinim gösteren hastalar

2. Hava yolunun devamlılığına veya solunumun yapay olarak desteklenmesine gereksinim duyan hastalar

3. Kardiyovasküler sistem desteğine gereksinim gösteren hastalar

4. Zehirlenmeler

5. Transplantasyon yapılan ya da bu işleme hazırlanan hastalar

Yogun Bakim Unitesi ve Siniflandirilmasi

Yoğun Bakım Sınıflandırılması ve Yoğun Bakım Ünitesi

1. Düzey (Level 1)


Sadece EKG, nabız takibi, kan ba­sıncı takibi ve oksijen satürasyonu izle­yerek hastaların gözlendiği, doktor hiz­metini konsültasyon şeklinde alan, ser-visdeki hastalara göre daha yoğun ola­rak hemşire bakımı verilen ve invaziv olmayan solunum desteği verilebilen yerlerdir ve Ara Yoğun Bakım olarak da tanımlanırlar.

2. Düzey (Level 2)

Yoğun bakım uzmanının tam gün ça­lıştığı, fakat 24 saat sürekli doktor hiz­metinin verilemediği, doktorun gerekti­ğinde çağrıldığı, buna karşın; tam gün iyi bir hemşirelik bakımının verilebildi­ği, gerektiğinde uzun süreli yapay solu­num desteğinin uygulanabildiği servis lerdir.

3. Düzey (Level 3)

Başında bir sorumlunun bulunduğu, yoğun bakım uzmanlarının sürekli ola­rak servis içerisinde hizmet verdiği, uzun süreli yapay solunumun tüm yön­temlerinin uygulanabildiği, 24 saat tüm radyoloji ve laboratuvar hizmetlerinin verilebildiği, en gelişmiş cihazlarla do natılmış ileri monitorizasyon (EKG, na-f biz, invaziv ve non-invaziv kan basıncı, Sp02, EtC02, ısı) sağlanabilen gelişmiş servislerdir.
Yoğun bakım üniteleri protokolleri­ne göre de ayrılırlar

Yogun Bakim Tedavi İlkeleri

Yoğun Bakımda Tedavi İlkeleri

Yoğun bakım, kısmen yada tamamen fonksiyonlarını yitirmiş olan organ veya organ sistemlerinin fonksiyonlarının ge­çici olarak yerine getirilmesi ve hastalı­ğı oluşturan temel nedenlerin tedavi edilebilmesi için kullanılan yöntemlerin tamamı olarak tanımlanabilir.

Yenidoğan yoğun bakım

Yoğun bakım kavramı, doktorların insan yaşamını her türlü koşulda tüm olanakları kullanarak sürdürebilme ça­baları ile oluşmuştur. Savaşlar sırasında yaşanan olaylarda örneğin; volüm kay­bının zamanında yerine konulmasının hayat kurtarıcı olduğunun farkedilmesi ve bu yöntemlerin rutin uygulanmaya başlanmasının, çelik ciğerlerin, diyaliz uygulamalarının, defibrilasyonun ve bunlar gibi sayılabilecek pek çok tekno­lojik yöntemin ölümü geciktirebileceği gösterilmiştir. Kimilerine göre yoğun bakım kavramı; 1852 yılında Kırım Sa­vaşı sırasında Florence Nightingale'm yoğun bakım gerektiren hastaları özel hemşirelik hizmeti uygulayabilmek için aynı yere toplaması ile oluşmuştur. Yo­ğun bakım uzmanlığının temelinin atıl­ması ise; Florence Nightingale'den 100 yıl sonra 1952'de Kopenhag'da başlayan poliyomiyelit salgını ile gerçekleşmiş­tir. Bir anesteziyolog olan Bjorn Ibsen, daha önce sadece ameliyathanede uygu­lanan dikkatli havayolu bakımını ve po­zitif basınçlı ventilasyonu, solunum pa-ralizisi ile gelen bu hastalara da uygu­layarak, mortalitenin önemli ölçüde azaldığını göstermiştir.

Yoğun bakım biliminin, Anesteziyo-loji biliminden yaklaşık 40 yıl önce Fransa ve Amerika Birleşik Devletle-ri'nde doğduğu bildirilmektedir. Son 15 yıl içerisinde çok önemli gelişmeler kaydeden yoğun bakımlarda, havayolu korunması ve ventilatör bakımı ön pla­na geçtiği için, tüm dünyada anestezi-yologlar, yoğun bakım ünitelerinin ku­rulmasına ve böylece yeni bir tıp branşı olan yoğun bakım hekimliği kavramına öncülük etmişlerdir.(yoğun bakım hemşireliği kursu)

Yoğun bakım bilimi, her tıp dalının ölümle yaşamı ayıran sınırdaki hastala­rına, ilgili bilim dalı ile işbirliği içeri­sinde hayatı kurtarıcı yöntemleri kulla­narak yaklaşan, kritik hastalarda hasta­lığın sebebinin veya çeşitli durumlarda ortaya çıkan semptomlarının tedavileri­ne yönelmiş bir bilim dalıdır. Bir heki­min yoğun bakım uzmanı özelliğini ta­şıyabilmesi için, profesyonel iş zamanı­nın tümünü yoğun bakım servisinde ge­çiriyor olması ve yoğun bakım ünitele­rinde izlemi gereken kritik hastalıklara ve bu hastalıklar için uygulanan giri-şimsel işlemlere tümüyle hakim olması gerekir. Bu konuların başında;

temel ve ileri yaşam desteği
hemodinamik instabilite
monitörizasyon
solunum yetmezliğinde mekanik ventilasyon uygulamaları
akut nörolojik, renal, metabolik,
endokrin ve hematolojik sorunlar
zehirlenmeler
komalar
ciddi enfeksiyonlar
beslenme desteği ve bunun gibi durumlar sayılabilir.

Yoğun Bakım Standartları

Günümüzde yoğun bakımlar, gerek­tiğinde yapay solunum ve diyaliz aygıt­ları, defibrilatör gibi cihazlar kullanan, aynı zamanda organ ve sistem yetersiz­liklerinde farmakolojik yöntemleri uy­gulayan, kadrosunda yetişmiş hekim, hemşire, teknisyen ve yardımcı perso­nelin yer aldığı servisler olarak tanım­lanmaktadır.

Yoğun bakım servisleri genelde mul-tidisipliner olarak hizmet görürler ve kritik tabloda bulunan travmatoloji, iç hastalıkları, nöroloji, genel cerrahi, nef-roloji, hematoloji gibi bilim dallarının hastalarına aynı servis içerisinde bakıla­bilir. Bunların dışında eğer hasta yo­ğunluğu fazla ise, pek çok yerdeki uy­gulamalarda olduğu gibi; açık kalp cer­rahisi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi ve yeni doğan yoğun bakım üniteleri ayrıca kurulabilir. 1950'lerde bazı yer­lerde kurulmaya başlayan bu ünitelerin, 1960'lı yıllardan sonra hemen her hasta­nede kurulması gereği ortaya çıkmıştır. Günümüzde ülkemizde de eski hastane­lerde bu ünitelerin yer alması çalışmala­rı yapılmakta ve yeni yapıların ise mi­mari planlarında artık bu üniteler de yer almaktadır. Hastanelerde çağdaş tıbbın önemli uygulamalarından biri haline ge­len yoğun bakım ünitelerinde ortaya ko­nulan çalışmalar ve gösterilen perfor­mans, o hastanelerin hizmet etkinliği yönünden değerlendirilmesinde kriter olarak dikkate alınmaktadır.


Yoğun bakımlar uğraş verdikleri konulara göre ayrılabildikleri gibi, kuruluş amaçlarına ve hedefledikleri tedavi yet­kilerine göre de ayrıca düzeylere ayrıl­maktadırlar.