Antibiyotik Yan Etkileri, Antibiyotiklerin Zararları
Antibiyotiğin spektrumu (etki sahası) genişledikçe özellikle ağızdan alınan tiplerde barsak ve diğer floranın bozulmasına sebep olur. Flora'dan kast edilen normalde ağız, cilt, bağırsaklar gibi organlarda mevcut olan zararsız, hatta faydalı mikroplardır. Bunların normal şartlarda zararı olmak bir yana başka mikropların buraya yerleşmelerine engel olmak fonksiyonları vardır. Flora bozulması ile çoğu kez durdurulması zor ishaller ortaya çıkar.
Antibiyotiklerin alerji dışında karaciğer, böbrek gibi önemli organlar üzerinde zehirleyici etkileri olabilmektedir. Hekim kontrolü altında verilmeyen antibiyotiklerde bu tür toksik (zehirleyici) tesirler görülebilir.
Kalp Krizinden Korunma Yolları, Kalp krizinden nasıl kaçınabilirim?
Kalp krizi tehlikesini azaltmak için aşağıdaki kaideler tatbik edilmelidir:
1- Normal vücut ağırlığını koruyunuz.
2- Margarin ve kolesterol ihtiva eden yemekler yemeyin.
3- Sigara ve alkolden uzak durun.
4- Tansiyonunuz yüksekse, devamlı doktor kontrolünde kalmalısınız.
5- Aşırıya kaçmadan yapılan egzersizler son derece faydalıdır. Bu açıdan yürüyüş ve namazın en güzel egzersizler olduğunu belirtelim.
Ailesinde kalp krizi geçirmiş kişiler bulunan biri olarak, otuz sekiz yaşımda, bir kalp krizinden nasıl kaçınabilirim? Bunun, karıma ve çocuklarıma karşı bir sorumluluk olduğu görüşündeyim.
Bunu şimdiden planlamakla akıllılık ediyorsunuz. İlerde bunun yararını görürsünüz.
Kalp krizleri, yaklaşık olarak önceden tahmin edilebilir. Kalp krizlerinin belli başlı nedenlerini veren kompüterli çalışmalarda, bunlardan nasıl korunulabileceği de gösterilmektedir.
Kalp krizlerine karşı olan kalıtsal eğiliminiz, genetik özelliklerinize karşı pek birşey yapamazsınız. Belki de yakın gelecekte genler kromozomlar üzerindeki tıbbî girişimler mümkün olacak ve bu etken de kontrol altına alınabilecektir.
Bununla birlikte, o zamana kadar, kalp krizlerini hazırlayan başlıca etkenlerden bazılarını gözden geçirebiliriz:
1. Kalp kasına kan ve oksijen sağlayan kan damarlarının daralmasında sigaranın önemli bir rol oynadığı, genellikle kabul edilmektedir.
2. Aşırı şişmanlık, kalp üzerinde gereksiz bir yük ve kalp hastalıkları açısından fazladan bir risk oluşturur.
Bütün bu etkenlerin ortak yanı nedir? Bu etkenlerin hepsi ortadan kaldırılabilir, bunlardan kaçınılabilir ve kontrol altına alınabilir. Bu olayda da birçok kalp krizinin arkasındaki üzücü hikâye yatmaktadır. Evdeki ve işteki duygusal baskılar da kalp krizlerinde birer etken sayılabilirler.
Kalp krizine en iyi aday, "Hareketsiz, şişman, çok sigara içip bol hayvansal yağlı, şekerli, kolesterinli besinler yiyen, orta yaşlı bir erkek" olarak tanımlanabilir. Bütün bu etkenler, disiplinle azaltılabilir ya da ortadan kaldırılabilir. Bu tabloya, gut ve şeker hastalıklarına eğilim de eklenebilir. Aynaya dikkatli bir bakış, kocanıza, bu tabloya uyup uymadığını gösterebilir. Yukarıdaki aday'a uyuyorsa, hemen, bu tablodakilerin tam tersine bir programı, disiplinli bir biçimde uygulamaya başlamalıdır.
Akciğer Röntgeni Hangi Durumlarda Çektirilmelidir?
1- 10 günden fazla süren ve antibiyotik tedavisine cevap vermeyen öksürük,
2- Koyu, yapışkan, sarı-yeşil renkte veya fena kokulu balgam,
3- Öksürükle kan veya kanlı balgam gelmesi,
4- Nefes alırken veya verirken hırıltı olması,
5- Nefes darlığı,
6- Her türlü göğüs ve sırt ağrısı, özellikle batar tarzda ağrı,
7- Sebebi belirlenemeyen yüksek ateş,
8- Solunum yollarına yabancı cisim kaçması,
9- Göğüse olan darbelerde,
10- Sebepsiz iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, geçe terlemesi gibi durumlarda bir akciğer röntgeni çektirilmesi gerekir.
Sigara tiryakilerinin hiç bir yakınmaları olmasa da yılda bir defa akciğer röntgeni aldırmalarında, akciğer kanserinin erken teşhisi açısından büyük yarar vardır.
Akciğer röntgenleri normal bulunmuş bile olsa, atılmamalı, saklanmalıdır. Sonraki yıllarda ortaya çıkabilecek hastalıkların değerlendirilmesinde, kıyaslama imkanı sağlaması açısından çok değerli oldukları unutulmamalıdır.
Bronşial Astma Hastalığı Hakkında Bilgiler
a) Bronşial astma, bir bronşitin türü müdür? Değilse nedir?
b) Aşırı hassasiyet reaksiyonunun bu hastalıkla ilgisi var mı?
c) Tavsiyeleriniz nelerdir?
Asthma bronşiale, küçük çaptaki havayollannın, yani bronşiallerin yapışkan bir sekresyon ile tıkanması sonucu ortaya çıkan ve akciğerlerle doldurulan havanın dışarı atılmasındaki zorluk hali ile karakterize bir akciğer patolojisidir.
Sebebine göre iki tür asthma vardır. Biri allerjik asthma dediğimiz Ekstrensek tip astma bronşiale, diğeri ise İntrensek astma bronşialedir. Allerjik astmalı kişinin hassas olduğu mesela küf, mantar, ilkbahar aylannda çiçek tozlan (polenler) gibi partiküller veya tozlu, dumanlı hava gibi tesirlerle karşılaşması durumunda hemen aniden, o ana kadar normal olan kişide had safhada bir nefes darlığı gelişebilmektedir. Bu durumdaki kişilere uygulanacak en seçkin tedavi yolu, bunlara cilt testleri yapılarak hassas olduğu tesirleri tesbit edip, bu maddeyi gidererek artan dozlarda cilt yoluyla vermek suretiyle kişiyi hassasiyeti ortadan kaldırmaktır.
İkinci sorunuzda, aşın hassasiyet reaksiyonlarında (ki bu alerjik astma veya diğer tür cilt lezyonları olabilir, meselâ kurdeşen, yani tıp dilinde ürtiker gibi) kan tahlillerinde herhangi bir pataloji olabilir mi? diye soruyorsunuz. Evet aşın hassasiyet reaksiyonlarında hangi çeşidi olursa olsun kanda kısaca IGE ismini verdiğimiz İmmunglobin E artışı söz konusudur.
Üçüncü sorunuzda, bu hastalıktan tam kurtulmanın yolunu soruyorsunuz. Herhalde alerjik astmayı kastediyorsunuz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi asıl sebebe yönelik tedavi immunoterapi diğer bir tabirle Desensibilizasyon dediğimiz, kişinin hassas olduğu faktörleri belirleyip, bunlara karşı aşı yaparak hassasiyeti ortadan kaldırmaktır. Bu tabii uzun süreli bir tedavi, bunun yanısıra acilen hemen yapılacak semptomatik tedavide, oksijen ve nefes açıcılar, balgam sökücü ilaçlar ve antibiotik, hatta dirençli vak'alarda kortizon yer almaktadır.
Mide Gazı, Midenin Gaz Yapmasının Nedenleri
Hakikaten gaz şikâyeti ile hekim hekim dolaşan çeşitli "gaz" ilaçlan deneyen hastaların sayısı az değildir.
Geğirme, aerogastri belirtisi olup, farkında olmadan sürekli yutkunarak hava yutan ruh yapısı labil (değişken) olan hastalarda sık görülmektedir. Genellikle bu kişiler başkalarının yanında gürültülü bir şekilde peşpeşe geğirirler. Ancak bazı önemli hastalıkların seyri sırasında aerogastri bulunabilir. Bu hastalıkları koroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği, mide ülseri, üre hastalığı (böbrek yetersizliği), karaciğer yetersizliği şeklinde sıralayabiliriz.
Yutulan havanın çok az bir kısmı bağırsaklara geçebilir. Bağırsaklardaki havanın büyük bölümü yine bağırsaktaki bakteriler tarafından oluşturulur. Bağırsaklardaki aşırı gaz nadiren geğirti ile çıkar. Çoğu kez anüsten atılır (Flatus). Kalınbağırsaklarda bakteriler, ince bağırsaklarda tamamen emilmeyen sindirilmemiş karbonhidrat (sebze, meyve, baklagil artıkları vb.) ve amino asitlerden gaz oluştururlar. Özellikle bazı sindirim enzimlerinin yetersizliği ve süt şekerine (laktoz) olan alerji durumlarında kalın bağırsaklara gelen karbonhidrat miktarı fazla olup, bu da fazla miktarda gaz oluşumuna yol açacaktır. Yine aşırı soğuk yiyecek ve içeceklerin alınması, çıplak ayaklarla taşa basılması, ayakların uzun süre su içinde kalması da aynı sebeple bağırsaklarda aşın gaz oluşumuna yol açabilir. Bunlardan sonra aşırı gaz meselesi (yanı sıra geğirme ve yellenme şikayeti) olanlara tavsiyelerimize gelince:
1- Baklagiller, sebze veya meyve alımı azaltılmalı, laktoza karşı aşırı duyarlılığı olanlar süt ve sütlülerden sakınmalıdır.
2- Gaz problemine ilaç olarak neyin iyi geldiği kesin bilinmemekle birlikte pankreas enzimleri diye nitelediğimiz ilaçlar denenmeli, yararı olmasa da zararı da olmadığı için yaygın olarak kullanılmaktadır...
3- Halk arasında mide şurubu diye bilinen antiasidler, özellikle yemeklerden yarım ila bir saat sonra alınırsa faydalı olmaktadır. Bir de gazı emen, absorbe eden aktif kömür içeren preparatların da yaran olabilir.
4- Son olarak gaza sebep olacak faktör tesbit edilmeli ve ona yönelik tedbir ve tedavi uygulanmalıdır.
Tabii bu mesele dahiliyeyi ilgilendirdiği için, bir iç hastalıkları uzmanına başvurmanızı tavsiye ederim.
Çok gaz çıkarıyorum. Bu da beni rahatsız ediyor. Ne yapmalıyım?
Sindirim sisteminde bulunan gazlar başka beş ayrı gazın karışımı şeklindedir. Bunlardan üç tanesi (hidrojen, metan, karbondioksit) farklı seviyelerde bağırsaklarda üretilir. Diğer ikisi (oksijen, ozon) ise yutulan havadan (aerofaji) dolayı bağırsaklarda bulunur. Bağırsak gazlarının kendine has kokusunu veren gazlar ise bütün bunların % 1'den azını oluşturur ve eser gazlar olarak adlandırılır.
Sağlıklı insanda sindirim sisteminde gaz sadece mide kubbesi (fundus) ve kalınbağırsaklarda bulunur. Bu gazın teşekkülünde üç önemli faktör rol oynar:
1-Hava yutma: En önemli faktördür. Özellikle sıcak içecek içilirken veya kötü yeme alışkanlığı olanlarda (acele yeme vs.) görülür.
2- Karbondioksit teşekkülü: Pankreas sıvısının veya ağızdan alınan bikarbonatın mide asidi ile reaksiyonu sonucu oluşur.
3- Bağırsaklarda bakteri yıkımı.
Yapılan araştırmalar bir şişe "Coca Cola"nın sıvı hacminin yanı sıra, 490 ml. gaz teşekkülüne yol açtığım göstermiştir.
Gaz şikâyetinin önlenmesi ve tedavisine gelince; bu konuda klasik sindirim kitaplarında 15-20 maddelik öneriler yer almaktadır. Fakat bu tavsiyeler içinde en önemlisi kişinin yeme alışkanlığını düzelterek hava yutmasını engellemeye yönelik çalışmalardır. Bu ise:
1- Su içerken suyun üst dudağa değdirilerek içilmesi,
2- Hızlı yememe,
3- Sakin ortamda yemek yeme gibi basit gündelik tedbirlerden psikoterapiye kadar uzanan geniş bir yelpazede değerlendirilmektedir. Bunun dışında sindirim sistemi enzimlerinin dışarıdan verilmesi, yüzey aktif maddelerle bağırsak içi gaz baloncuklarının küçültülüp atılması, aktif karbon bileşikleri, bugün kullanılan diğer gaz tedavi metodlarıdır.
Mide gurultusu neden olur? Mide Sesi Nedenleri
"Mide gürültüsü"nun, kulağa daha hoş gelen tıbbî bir adı vardır: Borborigmus. Bu gurultular kalın bağırsakta gaz birikmesinden olur. Bu gaz birikmesi, çoğunlukla, yeme, içme sırasında hava yutmasıyla başlar. Çok çabuk yemekten ve içmekten kaçının. Yemek sırasındaki hızlı, heyecanlı konuşmalar, hava yutulmasını kolaylaştırır. Gene yemek sırasındaki üzüntüler de hava birikimini kolaylaştırır. Derin iç çekme ve zoraki geğirmelerin arkasından da hava yutma olur. Emilmemiş, su ile hapsolan hava, gurultu sesini verir.
Eğer yüksek sesli inatçı gurultular varsa, bir barsak hastalığının erken belirtisi olup olmadığı araştırılmalıdır, ince ve kalın bağırsaklarda yapılacak röntgen araştırmalarıyla sebep bulunup gereken tedavi uygulanmaya başlanır.
Kolit Nedir, Kronik Kolit Hastalığı Tedavisi
Kolit türlü biçimler gösterir. Bazısı kısa sürüp bir daha hiç yinelenmez. Öbürleri düzensiz aralıklarla tekrar ortaya çıkar.
Bazıları, temiz olmayan besinleri yiyip içmekten olur, parazitlere ve amiplere bağlıdır. En çok rastlanan tipler, müköz ve ülseröz kolitlerdir.
Kesin iyileşme, hastalığın gerçek özelliklerine, ne zamandan beri var olduğuna, yoğun olarak tedavi edilip edilmediğine ve duygusal etkenlerin çok önemli bir rol oynadığının kabul edilmesine bağlıdır.
Duygularla bu denli bağlantılı olan hastalık azdır. Bu nedenle, tıbbî tedaviye ek olarak yapılacak psikolojik tedavinin değeri, anlatılmayacak kadar büyüktür. Bazı vakalarda antibiyotikler ve kortizon çok yararlıdır.
Genellikle, bu gibi hastalar, biraz düzelince diyeti ve tedaviyi bir yana bırakıverirler. Bu yanlıştır. Sıkıntısız dönemlerdeki tedavi, alevli dönemlerdekinden belki daha önemlidir.
Kabızlığın sebepleri nelerdir? Tedavisinde ve korunmada nasıl bir yol izlemeliyim?
Kabızlık Sorunu, Kabızlık İçin, Kabızlık Nasıl Giderilir
İnsanoğlunun çok eski çağlardan beri başına musallat olan kabızlığın başlıca sebepleri şöyle sıralanabilir:
1- Yanlış beslenme alışkanlıkları (lifsiz besinler yemek, çiğnemeden lokma yutmak, beslenme rejimini sürekli değiştirmek ve hızlı yemek gibi)
2- Oturarak çalışma (bağırsakların baş düşmanı özellikle sürekli oturarak çalışmak zorunda kalanlarda ortaya çıkar.)
3- Stresler (fizik ve zihni yorgunluk, depresif durumlar).
4- Bazı ilaçlar (barbitüratlar, antiasitler, idrar söktürücüler, parkinson hastalığına karşı kullanılan ilaçlar).
5- Şişmanlık.
6- Dışarı düzenli çıkmama alışkanlığı (özellikle çocuklarda okul tuvaletini kullanmama, yetişkinlerde uzun yolculuklar, bitmek bilmeyen toplantılar, alıştığı tuvalet dışında tuvalet kullanamama.)
Özellikle çocuklarda kabızlıkla mücadelede annelerin besin türleri arasına meyve ve yeşillikleri, ayrıca yoğurt, bisküvi ve meyve sularını katmaları şart.
Yaşlılarda görülen kabızlığın ruhi sebeplere bağlı olarak ortaya çıktığı sanılıyor. Bu arada dişlerin besinleri çiğneme görevini gerektiği gibi yerine getirmemeleri, bir başka kabızlık sebebi.
Kabızlığın tedavisinde uzmanlar düzenli bir yol öneriyorlar. Herşeyden önce hergün belirli saatlerde yemek alışkanlığı büyük önem taşıyor. Elbette gündelik streslerin yemek yenen mekâna taşınmaması da şart. İyice çiğnenerek yutulan lokmaların, bağırsakların çalışmasını kolaylaştırdığı bir gerçek.
Kabızlığa karşı kepek yararlı bir madde. Günde 20-25 gr. alınabilir. Bu arada günde 1.5 litre içilebilecek su da sindirimi kolaylaştırır. Yediğimiz eti ise haftada 2-3 defayla sınırlamak gerekir. Ayrıca kara unlu ekmekleri, beyaz ekmeklere tercih edin. Bu arada yoğurdun ve günde 300 gram oranında alınacak sebzelerin kabızlığı altetmekte rolleri inkar edilemez.
Kabızlığı tabiî diyet yollarından yenemeyenler, başvurdukları doktorun verdiği ilaçların kölesi haline geliyorlar. Bağımlı hale geldikleri ilaçlar etkisiz kalınca, bu defa başka ilaçlara yöneliyorlar. Bir yerde laksatifler bir tutku haline geliyor.
Aslında laksatifler ancak özel ve gerekli durumlarda kullanılmalıdır. Mesela bir gezide veya iklim değişmelerinde, kritik durumlar ortaya çıktığında. Yalnız şu bilinmeli: îdeal bir laksatif yoktur.
Ancak yine bu doktorun kontrolünde kabızlığa hemoroid varisli damarlar, şeker gibi hastalıklar eşlik ediyorsa, laksatife başvurulabilir.
Eğer kabızlık çekiyorsanız, bunu kendi kendinize yenmeyi öğrenmelisiniz.
Kabızlık Bitkisel Tedavi, Kabızlık Giderici
Kabızlıkta yasak olmayan meyve sebzeler: Erik, portakal, kavun, incir, üzüm, şeftali, kayısı, kiraz, armut, bezelye, domates, lahana, kereviz, pırasa, pancar.
Kabızlıkta yasak olan içecekler ve yiyecekler: Av eti, çikolata, pirinç, morina balığı, salam, alkol, beyaz şarap.
Lif açısından zengin besinler: Nohut, mercimek, kurufasülye, çekirdek, kuru bezelye, ahududu, kara ekmek, karnı bahar, enginar.
Ben 27 yaşında bir kadınım. Benim derdim kabızlık. Bu mevzuda hiçbir doktora gitmiş değilim. En az üç gün, en fazla bir haftada dışarı çıkıyorum. Buda beni rahatsız ediyor. Boyuma göre kilom normal. Kabızlığı meydana getiren sebepler nelerdir? Bir de bunun besinlerle bir ilgisi var mı ve ilâçsız bir tedavi mümkün mü?
Normal bir boşaltma iyi bir sağlık belirtisidir. Birçok sağlıklı insan günde bir defa dışkılar. Atılan dışkı, olağan kokulu, yumuşak olmalıdır ve zorlamadan çıkarılmalıdır. Boşaltım günde 2 veya 3 defa da olsa, yine bu insan sağlıklıdır; fakat sindirimi çok iyi değildir. Besinler hızlı geçmekte, içinde vitamin ve protein taşıyan parçalar dışkı ile atılmaktadır. îki günde bir dışkılayanlar da bir ölçüde sağlıklıdır ve dışkı sert değilse kabızlık yoktur. Bir insanda dışkının az olması da kabızlık değildir, selülozlu besinleri az yiyorsa.
Şayet dışkı sert, kuru, zor çıkan cinstense burada kabızlıktan söz edilir. Bunun tersine, şekilsiz ve sıvı bir dışkı varsa, bu durumda ishal söz konusudur. Kabızlık ve ishal, sağlığın bozuk olduğunu belirtir ve durumu düzeltmek için bir çaba harcamak gerekir.
Laksatif denen müshiller zararlıdır ve hiçbir zaman sürekli kullanılmamalıdır.
Tabiî madeni sular "kaplıca suları" içmek, bağırsakları birden doldurunca çok tesirli olan ve zararsız bir metoddur. iki çay kaşığı tabii maden suyu tuzunu bir litre ılık suya karıştırıp tümünü sabah aç karnına içmek gerekiyor. Yarım saat içinde barsaklar boşalacaktır. Bunu da alışkanlık şekline sokmamak gerekir; zararsızdır ama besin cevherleri kayıplarına yol açabilir.
Fitil ve lavmanlar, seyrek olarak ve az bir sıvıyla kullanılınca zarar vermezler. Sık kullanılmamalıdır ve kullanılışına özen gösterilmelidir.
En ideal yol, hiçbir araç kullanmadan doğal olarak dışkılamayı düzene koymaktır. Birçok durumlarda kabızlık, daha çok B vitaminleri yönünden zengin ve dengeli bir beslenme ile kısa zamanda düzelir. Kepekli unla yapılmış ekmek ve yiyecekler hergün yenmelidir. Pekmez, çok iyi bir barsak çalıştırıcıdır ve beyaz şeker yerine kullanılmalıdır. Beyaz un ve toz şekerden yapılan besinlerin değerleri yoktur ve beslenmeden çıkarılmalıdır. Salata, meyve ve sebze yenerek, vitamin ve selüloz sağlanmalıdır.
Yoğurt, barsak tembelliğinin birçok durumlarında çok yararlıdır. Bol yoğurt, süt ve peynir tüketenlerde dışkılarda kolay ve rahat olur. Kısacası:
* Bol posa bırakan yiyecekler tercih edilmelidir.
* Yemekler zeytinyağı ile yapılmalıdır.
* Hergün sabah aç karnına yarım fincan zeytinyağı alınız.
* Dışkılamaya hergün sabah çıkınız ve buna bünyenizi alıştırınız.