Türkiye'de ve dünyada meme kanserinin görülme sıklığı nedir? Meme kanserinde ölüm ve iyileşmenin Türkiye'deki oranı nedir?
Meme kanseri dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türü. Ölüme sebebiyet verme açısından ise akciğer kanserinden sonra ikinci sırada. 40 ile 79 yaş arasındaki kadınların ölümlerinin birinci sorumlusu meme kanseri. Örneğin, 30'lu yaşlara dek meme kanseri, ortalama her 2 bin kadından l'inde görülürken, 50'li yaşlarda bu oran 54 kadında l'e, 70'li yaşlarda 14 kadında l'e, 80'li yaşlarda ise 10 kadında l'e kadar yükseliyor. Kabaca dünyada her yıl, 1 milyon kadında yeni meme kanseri saptanıyor. Her yıl 375 bin kadın meme kanserinden ölüyor.
Bizim ülkemizde çok düzenli kayıtlar olmamakla birlikte, Batı Anadolu'da yapılan küçük ölçekli bir araştırmada her 100 bin kadından l'nde meme kanseri saptanmış. Ancak meme kanserinin görülme sıklığı, ırk ve etnik farklılıklar gösteriyor. Genel olarak bizim de içinde bulunduğumuz kuzey yarımkürede meme kanseri görülme sıklığı, batıdan doğuya ve kuzeyden güneye doğru azalıyor. Yani ispanya'da Türkiye'ye göre daha fazla meme kanseri görülüyor.
Aynı mantıkla Norveç'te İtalya'ya göre daha fazla görünüyor öyle mi? Peki, Türkiye'de bölgelere göre bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Norveç, İtalya örneğinde haklısınız. Kuzey ülkeleri bu konuda en yoğun mücadelenin yapıldığı yerler. Türkiye'de de bu mantıkla Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Marmara ve Ege'ye göre daha az görülmesi beklenebilir. Ancak bu konuda elimizde kesin bir veri yok.
Bu durumda "meme kanseri ülkemiz için önemsiz bir hastalıktır" diyebilir miyiz?
Bunu söylemek mümkün değil. Diğer kanser türlerinden daha farklı olarak, memenin özellikle kadınlar açısından ifade ettiği sosyal önemi de göz önüne alındığında, yakalanma sıklığı görece düşük bile olsa, meme kanseri Türkiye'de de önemli bir hastalık.
Dünyada kanser hastalarının her geçen yıl daha da artacağı söyleniyor, meme kanseri için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Diğer kanser çeşitlerine oranla meme kanseri tedavisindeki başarı oranı daha mı yüksek, yoksa daha mı düşüktür?
Kanser hastalarında genel bir artış olması gayet normal aslında. Özellikle 90'lardan itibaren 50 yaşın üzerindeki kadınlarda meme kanseri saptanmasında belirgin bir artış söz konusu. Her şeyden önce insanlar artık kanser olacak kadar uzun yaşıyorlar. Hormon tedavilerinin kullanımının artması, menopoz sonrası şişmanlığın artması ve fiziksel aktivitenin azalmasının da meme kanserinin görülme sıklığının artışında etkisi olduğu düşünülüyor. Modern dünyada kanser yapan maddelerle temasımız artıyor. Meme kanseri için konuşacak olursak, dünyada görülme sıklığı geçmiş yıllara göre binde 5 oranında artmış durumda.
Bu endişe verici bir durum değil mi?
Hayır. Bu artış kimseyi endişelendirmesin, çünkü son yıllarda meme kanserinden ölümlerde de ciddi azalma var. Yine Amerikan istatistiklerine göre 90'larda yüzde 33 civarında olan meme kanserinden ölüm oranları, 2000'li yıllarda yüzde 26,7'ye kadar gerilemiş durumda.
Bu güzel bir haber. Verdiğiniz rakamlara göre meme kanserinden ölüm oranları, yüzde 1 ile 2 oranında düşmüş görünüyor. Bu azalmanın sebepleri neler?
En önemli faktör, meme kanserinin artık daha fazla konuşulur olması. Böylece hastalar daha bilinçli hale geliyorlar. Kendi kendilerini daha ciddi kontrol ediyorlar, herhangi bir sorun olduğunu düşündüklerinde derhal bir cerraha başvuruyorlar. Hiçbir sorunları olmasa bile düzenli kontrollerini aksatmıyorlar. Yıllık olağan kontrollerin ve mamografik taramaların artması sayesinde, meme kanseri daha sık ama daha erken dönemde yakalanır oldu. Böylece meme kanseri, daha ele gelen bir kitle oluşturmadan bile saptanabiliyor. Hem erken dönemlerde saptanması hem de teknoloji sayesinde tedavi ve seçeneklerinin gelişmesi de etkili tedavi sağlıyor.
Tüm bunlar birleştiğinde meme kanseri elli sene önceki kadar korkulan bir hastalık olmaktan çıkmış durumda.
"Erken dönemde ya da belli bir döneme kadar hiçbir belirti göstermeme gibi bir durum söz konusu olabilir" demiştiniz. Burada düzenli kontrollerin yararı bir kez daha ortaya çıkıyor. Erken teşhisin önemi nedir?
Düzenli kontroller ve gelişen teknoloji sayesinde meme kanseri daha erken dönemde yakalanmaya başlandı. Mamografi sayesinde 50 yaş üzeri kadınlarda, kanserli dokunun hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından iki yıl önce yüzde 85-90 oranında saptanabilmekte.
Örnek vereyim: Düzenli mamografi ile saptanan bir meme kanserinin ortalama boyutu 1,1 cm. iken tesadüfen saptanan bir tümörün ortalama boyutu 3,6 cm. Mamografi ile sağlanan erken tanı, kansere bağlı ölüm oranını yüzde 20 ila 70 oranında azaltabilir. Erken dönemde yakalanan meme kanserinin, hem tedavisi daha kolay yapılıyor hem de daha iyi kozmetik sonuçlar alınıyor. Doğal olarak ölüm oranları da düşüyor.
Yapılan çalışmalara göre koltuk altı lenf düğümlerine sıçrama yapmamış, yani erken dönemde yakalanmış meme kanserinde beş yıllık genel yaşam süresi yüzde 83 iken, lenf düğümlerinde sıçrama varsa genel yaşam süresi yüzde 73'e kadar geriliyor. Kanserin sıçradığı lenf düğümü sayısı arttıkça genel yaşam süreleri yüzde 15-20'lere kadar düşüyor.