Sezeryan Dogum Ameliyati

Sezeryan Ameliyatı

Sonunda bütün bürokratik işleri tamamladınız. Size bir hastane gömleği, trombozu önleyici çoraplar bir de ame­liyat salonunda sorun çıkarmasın diye saçlarınız için bone verildi. Ebe idrar kesesine kateter taktı ve kardiyotokogram da yolunda. Öyleyse artık başlayabilir... Sizi ameliyat İşte Başlıyor salonuna götürüyorlar. En geç şu anda üstünüzdeki bütün takıları çıkarmış olmalısınız. Hareketli bir takma diş kulla­nıyorsanız, onu da çıkarmalısınız. (Sonda operasyon salo­nunda, hasta narkozu aldıktan sonra da takılabilir/Son za­manlardaki uygulama genellikle bu şekildedir. Lavman ise genellikle operasyondan önce yapılır -tıbbi redaktörün notu.)

Sezaryen Ameliyatı hemen öncesi

Genellikle ameliyat salonunun hemen yanında bir hazırlık odası vardır, anestezi ve ameliyat için gereken bütün ön Çalışmalar burada yapılır. Edep yeri kıllarının tıraş edilme­si de bunlar arasındadır. Tüylerin ne ölçüde uzaklaştırıla­cağı klinikten kliniğe değişir. Bazılarında tamamı tıraş edi­lir, bazılarında sadece küçük bir şerit kesilir.

Ameliyat kısmı narkoz altında yapılacaksa, PDA ya da CSE kateteri daha hazırlık odasındayken takılır. Ayrıca hastaya kalıcı bir toplardamar kanülü de takılır, çünkü
PDA yadaa CSE'den önce organizmaya yeterince sıvı verilmesi gerekir.

Kısmi narkozdan önce sıvı takviyesi

Lokal anestezinin etkisi başladıktan sonra, çoğu kez, is­tenmeyen bir tansiyon düşmesi olur, çünkü kan damar­larında sıvı dağılımı değişir. Kan, deyim yerindeyse, vü­cudun enjeksiyon yerinin aşağısında kalan bölgesine "çöker." Bu olayı önceden dengelemenin yolu, omuri­lik yanı anestezisinin etkisiyle geçici olarak eksilen sıvı ne kadarsa, aşağı yukarı o miktarda sıvıyı dolaşım siste­mine vermektir.
Bunun için, lokal uyuşturmada ek olarak nötr bir sıvı damardan damla damla infüzyonla vücuda verilir. Bu sıvı ilaç içermez; yalnızca tuz, potasyum gibi çok çeşitli mine­rallerle karıştırılmıştır. Yoğunluğu ve bileşimi hemen he­men vücut suyu gibidir. Bu yolla, gereken miktarda sıvı hızla dolaşıma sokulmuş olur. Buna fizyolojik sıvı takviye­si de denir. Bu işlem—toplardamar kanülünün yerleştiril­mesi hariç—kesinlikle acısızdır. Toplardamara infüzyon iğnesiyle yapılması gereken ponksiyon ise normal kan alı­mıyla karşılaştırılabilecek bir acı verir.

"Önce güvenlik": Gözetim gerekir

Bu işler yapılırken bir yandan da müdahale sırasında kan dolaşımının sürekli gözetimi için hazırlıklar yapılır. Yaşam belirtilerinin kontrolünde en önemli ölçüm parametreleri kalp frekansının, kan basıncının ve kanın oksijen doygun­luğunun gözlenmesidir.
Kalp etkinliği Kalp etkinliğini gözlemek için hastanın göğsüne üç yapışkan elektrot konur. Böylece anestezist bunlara bağlı bir monitörden hastanın kalp etkinliğini her an izleyebilir (EKG).

Tansiyon ve ilk sezaryen ameliyatı

Kan basıncı kontrolü için üst kola bildik bir tansiyon kolluğu takılır. Bu kolluk genellikle bir alete bağlıdır ve böy­lece kan basıncı bir iki dakikalık aralıklarla otomatik olarak ölçülür. Ölçümler yalnızca kolluğun sık sık tekrarlayan şiş­melerinden hissedilebilir. Yalnız ilk ölçümde kolluk biraz fazla gerilebilir; bu, aletin mevcut basınç koşullarına uyum sağlayabilmesi içindir, ikinci ya da üçüncü ölçümden son­ra artık hiçbir şey hissedilmez hale gelir. Anestezist kan ba­sıncı değerlerini de monitörden okuyabilir.

Oksijen iletimi

Ameliyat sırasında kana oksijen iletimi de, yine anestezist-in düzenli olarak incelediği önemli bir değerdir. Bunun için, hastanın parmaklarından birine çamaşır mandalına benzeyen özel bir alıcı tutturulur. Bütün bu ölçümler "invazif olmayan" bir biçimde gerçekleştirilir, yani hastanın
vücudunun içine ölçüm sondası sokulmaz. Elektrotlar, sondalar ve kolluklar yalnızca deri üstüne yapıştırılır, ko­nur ya da tutturulur. Ölçülen değerler aynı zamanda mo­nitörde görünür ve böylece anestezist kanın oksijen doy­gunluğunu sürekli gözleyebilir. Bu üç ölçüm parametresi sayesinde, anestezistler hastanın kan dolaşımı hakkında her an bilgi sahibi olur ve değişiklikleri anında fark ederek gerektiğinde hemen müdahale ederler.

Bir yerlerden bip sesi gelirse korkmayın

Böyle bir "yanlış alarm" kolayca fark edilir ve düzeltilir. Hazırlık odasında ve ameliyat salonunda geçen tüm süre boyunca ikide bir alışılmadık sesler çıkar ya da ilk bakışta anlaşılmaz gelen şeyler olur. Merak ettiğinizde, açıkça ne olduğunu sorun. Böylece olup bitenleri öğrenirsiniz ve endişelenmenize gerek kalmaz. Anestezi ve ameliyat per­soneli hiç kuşkusuz size her şeyi seve seve açıklayacaktır!
Ayrıca: Hayatınızdaki belki de "en güvenli" anları bir anestezistin gözetimi altındayken geçirirsiniz.

Kısmi narkoz veriliyor

Asıl lokal anestezi için aşağıdaki pozisyonu almanız gere­kir: Yan yatıp bacaklarınızı kendinize çekersiniz. Bazı anestezistler de kadından oturup biraz öne eğilmesini is-terler. Sırtın kedi kamburu denen şekilde bükülmesi ponksiyonu çok kolaylaştırır, çünkü bu pozisyonda omurlar
arasındaki açıklık büyür. Ayrıca ayağa kalkarken düşmeme­niz için size yardımcı da olur. Şimdi, sırtta ponksiyon ya­pılacak yer dezenfekte edilir ve yerel uyuşturma yapılır. Bu etkisini gösterince, asıl lokal anesteziyi yapmak üzere kateter yerleştirilebilir. Narkoz doktoru, bir iğne ya da sivri uç­lu ahşap bir nesneyle deriye dokunarak anestezinin etkisi­ni gösterip göstermediğini inceler. Bu teste dayanarak nar­koz doktoru uyuşmanın şimdiden ne kadar şiddette olduğunu anlayabilir. Hasta önce hafif, daha sonra kuvvetli iğ­ne batışlarını hissetmez hale geldiğinde, narkoz etkisini yeterince göstermiştir ve doktor hastayı asıl ameliyat oda­sına taşıtır.

Ameliyat salonunda

Ameliyat salonuna geldiğinizde, herhalde buranın çok sıcak olduğu dikkatinizi çekecektir. Bu, çocuğun doğumdan he­men sonra birdenbire soğukta kalmaması içindir. Ama ga­liba burada edineceğiniz tek hoş izlenim de budur. Onun dışında ortalıkta ruhsuz bir iş atmosferi egemendir ve me­kân hemen her zaman işlevsel bir şekilde döşenmiştir.

Ebenizi tanıdınız mı?

Burada sizi cerrahlar, aletlerle ilgilenen personel, aneste­zistler, anestezi bakıcıları ya da hemşireleri, ebe ve büyük olasılıkla bir de çocuk doktoru bekliyor olacak. Yani şimdi etrafınız tamamen tıp personeliyle çevrili ve hepsi sadece sizinle çocuğunuz için orada bulunuyor. Şu anda herhan­gi bir probleminiz ya da soracağınız bir soru varsa, birisi­ne söylemekten çekinmeyin. Şimdi hepsi bone ve ağız maskesi takmış olduğundan "ebenizi" ya da "cerrahınızı" tanımanız kolay olmayabilir. Bu sizi şaşırtmasın, oradaki insanların hepsi sorularınızı yanıtlayabilir ya da güvendiği­niz kişiyi yanınıza getirebilir.

Alışılmadık bir durum

Yine de her şeye rağmen birçok kadın bu durumdan rahat­sız olur ve korku duyar. Bunun nedeni herhalde, içinde bulundukları durumda kendilerini eli kolu bağlı hissetme­leridir: Anesteziyle hareket yeteneğini yitirmiş, öznel an­lamda çaresiz... Eşin orada bulunması bu duyguyu büyük ölçüde hafifletebilir. Tıp personeli arasında güven duyulan bir kişinin olması da aynı etkiyi yaparak korku duygusunu yatıştırır. Hele hastanın cerrahla önceden tanışmış olması korkuları iyice azaltır.Herkes sadece sizin için orada

Bazen her şeyin çok hızlı gelişmesi gerekir, doğum sırasın­da yanınızda ne eşiniz ne de güvendiğiniz ebe bulunamayabilir, doktorlar da tanıdığınız kişiler olmayabilir; ama bu durumda bile belki işe yarayacak bir şey vardır. Şunu dü­şünün: Etrafınızdaki herkes sadece size ve çocuğunuza yardım etmek için orada bulunuyor. Hepsi sizin korkularınızı anlıyor ve çocuğunuzun doğumunun sizin için korkusuz, ağrısız geçmesini sağlamak istiyor.

Ameliyat masasında

Ameliyat salonunda gerekli her şey hazırlandıktan sonra, kadın asıl ameliyat masasına yatırılır. Bacaklarınız, jineko­lojik muayene koltuğundakine benzer bir duruşla sabitlenir. Bu zorunludur, böylelikle cerrah, olabilecek bir vajinal kanamayı zamanında fark edebilir, ya da—sadece çok en­der durumlarda gerekebilecek bir şey—zorunlu vajinal müdahaleler için yeterince yeri olur. (Türkiye'de pek nadi­ren böyle yatırılıyor. Genelde dümdüz, bacaklar da bitişik olarak yatırılıyor -tıbbi redaktörün notu.) Kadın ameliyat masasına çıplak yatmaz. Sadece hastane gömleği karın açıkta kalacak şekilde yukarı çekilir. Bunun ardından karın derisi bir dezenfeksiyon ilacıyla yıkanır.

Dezenfeksiyon ilacı kuruduktan sonra, operasyon böl­gesi bezlerle steril bir biçimde kapatılır. Hastanın göğsü­nün önünde bulunan metal bir askının üstüne de yine bir ameliyat bezi örtülür. Böylelikle ameliyat bölgesini gör­meniz engellenmiş olur. O arada ameliyat hemşireleri gerekli aletleri hazırlamışlar, cerrahlar da ellerini dezenfekte etmeyi bitirmişlerdir. Artık ameliyat gömleklerini giye-
bilirler.

APGAR skoru

APGAR şeması, adını Amerikalı doktor Virginia Ap-gar'dan almıştır. Yeni doğan çocukları standartlaştırıl-mış bir nokta şemasına göre değerlendirme sistemidir. 1952'de ortaya atıldıktan sonra tüm dünyada kabul edilmiştir. APGAR şeması yeni doğmuş bir çocuğun sağlık durumuna ilişkin belirleyici beş kriterin güvenilir biçimde incelenebilmesi gibi paha biçilmez bir yarar sağlar. Bu kriterlerin ilk harfleri "APGAR" adını verir. Bunun bulucusunun adıyla da aynı olması tümüyle rasdantıdır ve şemanın ortaya atılışında akılda kolay kal­masını sağlayan bir araç olmuştur:

A = Activity (kas tonüsü, iskelet kaslarının gerginliği)
P = Puls (kalp atımları)
G = Grimace (refleks etkinliği, ayak tabanındaki ref­leksler, ağlama)
A = Appearance (ten rengi)
R = Respiration (solunum)