Çocuklarla ve Bebeklerle geçirilen zaman nasıl daha nitelikli bir hale getirilebilir?
Zaman, özellikle kentte yaşayanların en büyük sorunudur. Kendimize de, sevdiklerimize de bir türlü yetmez. Çocuklarımıza ayırdığımız zaman, -aslında çocuklarımızla geçen zaman demek daha doğrudur; çünkü çok azımız çocuklarımıza, onlarla baş başa geçirdiğimiz özel bir zaman dilimi ayırabiliyoruz- tam bir kargaşa içinde geçer.
Çocukların herkesten çok anne babaları ile sağlıklı ilişki kurmaya ihtiyaçları vardır. Günün büyük bir bölümünü kreş ya da okulda geçiren çocukların bile günlerini okulda olup bitenlerden çok anne babaları ile yaşananlar belirler. Tıpkı biz yetişkinlerde olduğu gibi, çocukların da evden mutlu ayrılmaları onların günlerini mutlu bir şekilde geçirmelerini sağlar. Her ne kadar anne baba eve geldiğinde gün çoktan bitmiş olsa da gün çocuk için yeni başlar. Çünkü o, anne babasının gelişini, akşamın olmasını, onlarla geçireceği zamanı bütün bir gün beklemiştir.
Elbette yorucu bir günün sonrasında anne babanın, üstelik de evde onları bekleyen başka görevlerin olduğu düşünülürse çocuklara zaman ayırmaları zordur. Anne babanın hem birbirlerine hem de kendilerine zaman ayırmaya ihtiyaçları varken, tüm zamanlarını doğal olarak yalnızca çocukları ile geçiremezler. Çocukları ile geçirilen zamanın verimli olması açısından anne babaların da muhakkak kendilerine ait zamanları olması gerekir. Üstelik çocuklarla yoğun bir şekilde baş başa uzun bir süre geçirmek de oldukça yorucudur. Zaten anne babanın çocuğu ile geçirdiği zamanda önemli olan bu zamanın "niceliği" yani süresi değildir. Önemli olan zamanın nasıl geçirildiğidir. Yani duygusal olarak çocuğunuzla olabilmenizdir.
Çocuğunuzla ilişkinizde duygusal olarak var olabilmeniz için tüm varlığınızla onu dinlemeye, anlamaya çalışmanız gerekir. Çoğunlukla duygusal varlığımızdan çok, yalnızca fiziksel olarak katıldığımız toplantı ve iş ilişkilerini düşünürsek kendimizi ilişkiye duygusal olarak verebilmemiz oldukça zordur. Sözgelimi; çocuğunuzla bir oyun oynarken ya da onunla birlikte herhangi bir şey yaparken onu ne kadar can kulağı ile dinlemeye çalışıyorsunuz? Dikkatli bir şekilde gözlemleseniz de hem kendinizin hem de çocuğunuzun duygularının ne kadar farkında olarak davranabiliyorsunuz? İşte bu farkındalığın oranı, birlikte geçirdiğiniz zamanın niteliğini belirler.
Çocuğun yaptığı her şey ve dünyanın kendisi onun için yeterince baş döndürücü ve merak uyandırıcıdır. O yüzden de çocuk durmadan keşfetmek, denemek ister. Eline geçirdiği herhangi bir şey onun için çok pahalı bir oyuncaktan farksızdır. Bu nedenle de çocuğunuzla ne yaptığınızdan çok, nasıl yaptığınız önemlidir.
Ona hem sözlü olarak hem de davranışları ile kendisini ifade edebilmesi için şans vermeniz, onu dinlemeniz, ilgi ve sevginizi ten temasını da içerecek şekilde hissettirmeniz önemlidir. Böylece geçirilen zaman da anlamlı, nitelikli olur. Ama bir taraftan çok sevdiğiniz bir diziyi takip ederken ya da bir işinizi tamamlamaya çalışırken çocuğunuzla ilişki kurmaya çalıştığınızda bu her iki taraf için de doyumlu olmaz. Üstelik bu durum çocuğunuzun huzur-suzlaşmasına, hatta giderek hırçın davranmasına neden olur.
Kendisi ile bir süre nitelikli zaman geçirilen çocuk, daha sonra kolaylıkla kendisine onu meşgul edebilecek uğraşılar bulabilir, kendi kendisi ile bağımsız zaman geçirmeyi öğrenmesi için ihtiyacı olan duygusal kapasiteyi de geliştirmiş olur.