Kalınbağırsak Bakterileri ve Hastalıkları
Yemek yerken, genellikle aerobi (hava ile yaşayan) mikropları da yutulur. Bu mikroplar mide asidi ve safranın etkisiyle hızla yok edilir. Böylece incebağırsaktaki (ileumun üst kısmı ve jejunumda) sıvıda 1000/ml. mikrop bulunur. İleumda ise mikrop sayısı giderek artar. Safra ve midenin etkisinden kaçarak, yaşamın ilk 2-3üncü yıllarında çok az sayıda var olabilen aerobi mikroplan da söz konusudur. Bu mikroplar giderek ileumun son kısmı ve kalınbağırsakta yerleşir, orada çoğalırlar ve tahrip olarak, kalınbağırsakta bir taraftan niteliksel, diğer taraftan niceliksel (Tablo-1) bir mikrop dengesi (biteyi) kurarlar:
Niceliksel denge sayısal olarak şöyledir:
İleumda: 10 milyon/ml.
Körbağırsakta: 1 milyar/ml.
Sol kalınbağırsak ve dışkıda 1000 milyar.
Niteliksel denge: Kolibasil, laktobasil, klostridi, veillon biteyi, perfringens farklı bireylerde hemen, hemen sabit oranlarda bulunur. Fakat aksine genellikle onların az sayıda olduklarına inanılır. Gerçekten onlar, bakteroid (bakteri benzeri) denilen gruba nazaran 100 defa daha az sayıdadırlar. Bakteroidler ise iyi tanınmaktadır. (kalınbağırsak polipleri)
Her bireyin mikrop sayısının dengesi dikkate değerdir:
Zira öküz etinden olağandışı zengin bir rejim veya mayalanmayı arttıran laktuloz alımı veya bitkisel liflerden çok zengin bir rejimi 1 ay uyguladıktan sonra, bu mikrop sayısının dengesi değişmemektedir. Neomycine gibi bazı antibiotiklerin alınması, kalınbağırsaktaki bu mikrop sayısını geçici olarak azaltabilir. Fakat hastanın tedavisi durduktan birkaç gün sonra, tedaviden önceki aynı mikrop düzeyi oluşur.
Önceden sindirilmiş ürünlerle devamlı beslenme halinde (elemanter diyet) kalınbağırsak mikroplarında belirgin bir azalma meydana gelir. Mikrop biteyinin terkibinde gözlenen niteliksel değişiklikler kararsız ve çelişmelidir. (kalınbağırsak sarkması)
İsa'nın ikinci kez dünyaya döndüğüne inanan 7. gün adventisleri ilginç çalışmalara yol açmıştır. Dinleri tarafından, hayvansal ürünleri yemenin, yasak olduğu kuzey Amerikalı ve Avrupalılar söz konusudur. Bazıları çok titiz şekilde et yemeyen, yalnız sebze ve meyva yiyen vejeteryan, diğerleri de süt ve yumurta ile beslenenlerin dışkıları karşılıklı kıyaslanmış, vejeteryan ve adventist olmayanların dışkılarına yakın bulunmuştur. Mikropların tüm miktarı bütün olgularda hemen, hemen aynıdır. Yalnızca 2 fark vardır. Adventistlerin dışkıları daha çok laktobasil ve daha az klostridium perfringens, septikum ve tersium, fusobakteri içerir. Bu değişikliklerin anlamını tayin etmek güncel olarak güçtür.
Bağırsak mikropları bazı sindirim olaylarında da etkili olmaktadır:
O Maya bakterileri, karbonhidrat artıklarını sindirerek yaşarlar. Bu artıklar 3 temel kaynaktan gelir:
a) İncebağırsak enzimlerden kaçan çeşitli nişastalar, diholosidler.
b) Besinsel selüloz lifleri, hemiselüloz, pektin.
c) Karbonhidratların (glusidlerin) önemli bir kısmını oluşturan muko-proteinler (%70-80).
Bakteriler şematik olarak 2 farklı devrede etki ederler:
İlki, var olan poliholosidlerin bilinen hidrolizidir (su ile çözüşme). Amilaza benzer bakteri a - glukozidazı gibi veya selülozun bir kısmını parçalayan bizzat özellikle bakteriye ait (3 -glukozidaz söz konusudur. Diğer enzimler
Bütün bu etkilerin sonucu (glukoz, fruktoz, galaktoz, pentoz) gibi basit şekerlerdir.
Diğeri, gerçek "mayalanma"'dır. Uçucu asitlerin üretimi {asetik, propionik, butirik asitler vs.) ve (karbondioksit, hidrojen, metan) gazlarının oluşması ile ilgilidir Karbondioksit bikarbonata bağlanır. Hidrojen ve metan gazları dolaşıma karışıp akciğerlerle atılır. Böylece solunum havasında hidrojen tayini kalınbağırsaktaki mayalanmanın önemini anlamaya yarayabilir (Hidrojen soluma test)
Kokuşma da mayalanma gibi iki devrede oluşur:
Başlıcası proteinleri parçalayan ve amino asitleri serbestleştiren Klostridium Perfringens,dn. Sonra bakteriler amino asitlere de saldırarak onları ya amonyak ve yağ asitlerine (bu sonuncusu mayalanma yolunu takip eder) ya da karbondioksit ve bir aminden az çok toksik olan (indol, skatol, histamin v.b.) dönüştürür
© Özellikle bağırsak mukozası ile temas halinde yerleşmiş bazı bakteriler Üreaz üretirler. Bu üreaz, üre çevriminde ve son olarak amino asitlerin bireşiminde ö-nemli rol oynar. (kalın bağırsak polip)
Hergün organizmanın çeşitli bölgelerinde oluşan protein parçalanması 20-25 gr. üre oluşumu ile sonuçlanır ve bunun da 13-18 gramı hergün idrarla atılır. Geri kalan 7 gr. ise bağırsak cidarından özellikle kalınbağırsaktan emilir.
Bakteri üreazı üreyi karbondioksit ve amonyağa parçalar. Şayet kalınbağırsağın pH'ı uygunsa amonyak kalınbağırsak mukozasından geri emilerek karaciğere gelir ve amino asit yapımında ve bu aminoasitler de protein oluşumunda kullanılır.
O Bazı bakteriler de safra içeriğine etki ederek, bilirubinin sterkobiline dönüşmesini sağlarlar. Kalınbağırsak kanserinin oluşumunda safra asitlerinin bazı parçalama ürünlerinin olası rolü hakkındaki çalışmalar ilginçtir. Gerçekten kalınbağırsak kanseri varlığı ikincil safra asitlerinin, özellikle kanser yaptığı bilinen bir türevinin dışkı ile fazla atılımı arasında oldukça yakın bir ilişki var gibi görünmektedir. Oysa bu türev, kalınbağırsak kanserli hastaların dışkılarında bulunan ancak, çok özel bir bakteri olan Klostridium'un doğrudan sorumluluğu altında meydana gelebilmektedir