Gazların Devri
Gazların midedeki emilimi, diğer sindirim katlarına nazaran daha azdır. İncebağır-sakta ise, mideden gelen veya insitu (doğal ortamı içinde) teşekkül etmiş olan oksijen, hidrojen, karbondioksit mukoza kapillerlerinden çok çabuk emilebilirler. Karaciğere kapı toplar damarı ile taşınan gazların bir kısmı, burada biyokimyasal değişikliklere uğrar; diğer bir kısmı karaciğer toplar damarı ile sağ kalp ve akciğere gider. Buna karşın, olağan koşullarda incebağırsakta bulunan az miktarda gazın, atmosferden gelen azot gazından ibaret olduğu kabul edilirse, azotun diğerlerine nazaran çok daha güç emildiği anlaşılır (kan ve alveol havasmdaki azot, çevre hava-sındaki miktarına nispetle, doymuş durumdadır). En fazla gaz oluşumu ve emilimi sağ kalınbağırsak, körbağırsak ve ileumun'un son kısmında oluşur.
Sindirim kanalının herhangi bir kısmında gerim (tönüs) azalması nedeniyle, bu hizada gazların kısmi basıncının azalmasına bağlı olarak (zira gazlar genişler) gazlar, kandan bağırsak boşluğuna doğru geçebileceği gibi [54] genelde gaz devri, ancak bağırsak-kan yönünde olur.
Hidrojen, metan ve az miktarda bulunan diğer gazlar, bağırsak zarının her iki tarafındaki kısmi basıncın çok farklı olması nedeniyle, devamlı ve çok çabuk olarak ortamdan yok edildiklerinden normal durumda kanda bulunmazlar.
Karbondioksit, bağırsağı diğer gazlardan daha hızlı terk eder; nedeni, emilme katsayısının yüksek olması (37° C de karbondioksit suda, oksijenden 20 kez daha çok erir) yanında, karbonik anhidraz enziminin de rolü vardır. Özellikle bağırsak yapısının pH'sı düşük olduğunda, artan bikarbonat yoğunluğu ile beraber, karbondioksit kısmi basıncı da yükselir. 60 ml/lt'den yüksek olan bikarbonat yoğunluklarında, karbondioksit kısmi basıncının yüksek olması, pH'yı 8'den aşağıda tutmaya yardım eder. Böylece karbondioksit üretiminin, bağırsak içeriğinin önemli bir tampon elemanı olduğu anlaşılmaktadır