Vasküler Endotel Nedir
Kan damarlarının çeperi pek çok önemli biyolojik fonksiyona sahip olan endotel hücrelerinin ince bir tabakasından oluşmuştur. 10-15 µm genişliğinde, 20-25 µm uzunluğunda olan endotel hücreleri; uzamış nükleusları ile kan damarlarının iç yüzeyinin uzun ekseni boyunca sıralanarak tek katlı bir tabaka oluşturan poligonal hücrelerdir. Bu sayede damar endoteli; nontrombojenik bir iç yüzey oluşturduğu gibi, vücudun değişik dokuları ile alışveriş halinde bulunan kan arasında seçici bir geçirgenlik işlevini de üstlenir. Normal koşullarda endotel yüzeyinin sağlam olması ve kanın sürekli akım halinde bulunması, pıhtılaşma sisteminin ve trombositlerin kendiliğinden aktive olmalarını engeller. Fakat travma ve bazı damar hastalıklarında bu yüzeyin bozulmasıyla birlikte koagülasyon sistemi ve trombositleri aktive eden değişiklikler gözlenmektedir
Damar endotel hücrelerinin dış membranı antitrombotik özelliklerden sorumludur. 50-60 angstrom kalınlığında glikokaliks denilen bu proteoglikan tabaka; heparan sülfat, dermatan sülfat ve heparin içerdiğinden dolayı damar endotelinin kana bakan yüzeyinde kaygan bir zemin oluşturur (16,70,109). Heparan sülfat, doğal bir antikoagülan olan Antitrombin III (AT-III) plazma proteinini üretir. AT-III antikoagülan etkisini fibrinojeni fibrine dönüştürmekten sorumlu enzim olan trombin ve Faktör XIIa, FXIa, FXa, FIXa gibi bazı pıhtılaşma faktörlerini inhibe ederek gösterir
Dış membran ayrıca bazı reseptörleri içerir. Trombomodulin böyle bir membran reseptörüdür ve trombinle etkileşerek kuvvetli bir pıhtılaşma inhibitörü olan protein C’nin aktivasyonunu hızlandırır. Aktif protein C; FV ve FVIII’i inaktive ederek ve plazminojen aktivatörlerinin konsantrasyonunu arttırır ve trombozu kontrol altına alır
Endotel hücrelerinden sentezlenen protein S de aktif protein C’nin antikoagülan aktivitesinde kofaktör olarak görev alır
Ayrıca aktif protein C, damar endotelini uyararak Doku plazminojen aktivatörünün (t-PA) salgılanmasını sağlar. T-PA, plazminojenin plazmine dönüşmesinde kritik bir maddedir. Plazmin ise fibrinin parçalanmasından sorumlu olan proteolitik bir enzimdir. Plazminojenin plazmine dönüşümünde gerekli olan diğer bir aktivatör ise, endotel hücreleri ve böbrek hücrelerinde sentezlenen ürokinazdır. T-PA’nın inaktivasyonu ise, yine endotel hücrelerinde sentezlenen ve ürokinazı da nötralize eden plazminojen aktivatör inhibitörü-1 (PAI-1) tarafından gerçekleştirilir
Damar endotel hücreleri, kuvvetli bir trombosit antiagreganı ve vazodilatör olan prostasiklini (PGI2) de sentezler ve salgılarlar. Prostasiklin, trombosit aktivasyonunu inhibe eder ve kan damarının çapını arttırarak vazodilasyonu uyarır. Bunu, trombosit zarında bulunan reseptörlere bağlanarak adenilat siklazı uyarıp trombosit cAMP düzeylerini yükselterek yaparlar. Bu yükselme trombositlerin agregasyonunu, şekil değişikliğini, kollajen ve von Willebrand faktörüne bağlanmasını yani trombus oluşumunu engelleyici bir rol üstlenir
Damar endotel hücreleri, faktör VIII’i (FVIII) de kısmen sentezler. Dolaşan FVIII molekülü; bimoleküler bir kompleks yapı olup, prokoagülan özelliği vardır ve von Willebrand faktör (vWF) adını alır. Aktif trombositlerin membranı üzerinde özgün bir reseptörle etkileşerek, bunların subendotel bileşenlerine ve kollajene adezyonunu kolaylaştıran von Willebrand faktörü hemostazda kritik rol oynar
Endotel hücreleri ayrıca, hemostazda önemli diğer maddeleri de üretirler. Bunlar arasında, travma sonrası hasarlı subendotel ile trombositlerin etkileşiminde önemli olan kollajen tip IV gibi kollajen molekülleri sayılabilir
Endotelde meydana gelecek bir hasar sonucu; nontrombojenik yüzeyin ortadan kalkmasıyla birlikte ortaya çıkan subendoteldeki kollajen lifleri, trombosit adezyonuna ve agregasyonuna neden olur
Aktive olmuş trombositlerden salınan ADP ve tromboksan, çevredeki diğer trombositleri de aktive ederek trombosit tıkacının büyümesini sağlar. Ayrıca subendoteldeki kollajen liflerinin aktive ettiği faktör XII, trombosit yüzeyinde aktive olan faktör XI ve haraplanmış endotel hücrelerinden salınan bir doku faktörü; koagülasyon mekanizmasını başlatır. Fibronektin gibi nonkollajen tipte proteinler de hücre aglutinasyonu, agregasyonu ve adezyonunda rol oynarlar