Benign Prostat Hiperplazisi
BPH, histolojik olarak prostatın periüretral zonunda görülen stromal ve epitelyal hücre hiperplazisidir. Prostat erişkin erkeklerde yaklaşık 20 gr ağırlığında bir organdır ve BPB gelişene dek aynı şekilde kalır. Kesin bir klinik tanımı bulunmaması nedeniyle prevalansın hesaplanması güç olmakla beraber, yaşamın 6. dekatında erkeklerin yaklaşık % 50‟sinde histolojik olarak kanıtlanmış BPH bulunurken bu oran 7. dekatta %70 e ve 9. dekatta ise % 90‟a ulaşmaktadır. BPH etyolojisi kesin olarak bilinmemekle birlikte, BPH‟ ın oluşabilmesi için ispatlanmış iki mutlak faktör; dihidrotestosteron ve yaşlanmadır.
Prostat hem sempatik hem de parasempatik innervasyona sahip bir organdır. Noradrenerjik sinirlerden oluşan sempatik sistemin görevi cinsel uyarı ile biriken prostatik sıvının ejakülasyon esnasında antegrad olarak üretraya geçişini sağlamaktır. Kolinerjik sinirlerden oluşan parasempatik sistem ise sekresyondan sorumludur. Prostat üzerinde etkili olan nöronal sistemler arasında alfa ve beta adrenerjik sistemler ile kolinerjik, enkefalinerjik, peptiderjik ve nitriterjik sistemler sayılabilir. Bu sistemler arasında alfa 1 adrenerjik sistem prostata bağlı üretral direncin oluşmasında ve obstrüksiyon gelişiminde birincil rol oynamaktadır.
BPH hayati tehlikesi olan bir hastalık olmasa da, AÜSS‟ye sebep olması nedeniyle hastaların hayat kalitesini düşürmektedir. BPH‟da işeme semptomları, büyümüş prostat glandının fiziksel etkisine ( statik komponent ) ve prostatik stromanın artmış düz kas tonusuna ( dinamik komponent ) bağlı gelişirken, depolama semptomları MÇO nedeniyle oluşan mesane disfonksiyonu ile ilişkilidir. Statik komponent androjen bağımlı olup direkt olarak prostat dokusunun büyümesi ve buna bağlı gelişen obsrüksiyonu temsil ederken, dinamik komponent artmış otonom aktivite ve alfa reseptörlerin uyarılması sonucunda prostatik düz kas dokusunun kasılması ile oluşmaktadır.
BPH, benign prostat büyümesi, AÜSS ve veya MÇO‟ ya sebep olabilen, sık rastlanan benign hastalıklardan biridir. Semptomatik BPH‟lı hastaların % 60‟ında, asemptomatik BPH‟ lı hastaların % 52‟ sinde MÇO tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalarda, AÜSS, BPH ve MÇO arasında net bir ilişki bulunamamıştır.