Obezitenin Tanımı ve Önemi
Obezite, enerji alınımının enerji harcanmasını aştığı durumlarda vücutta aşırı yağ depolanması ile karakterize kronik enflamatuar bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde giderek artan ciddi bir halk sağlığı sorunudur (1,27). İnsan ömrünün çok uzun olmadığı dönemlerde; güç, refah ve sağlık göstergesi iken, günümüzde giderek artan, tedavi edilmesi gereken bir hastalık, bir halk sağlığı problemi olarak kabul edilmeye başlanmıştır (6). ABD'de tütün kullanımından sonra önlenebilir ölümlerin en sık ikinci nedenidir (28). Obezite ülke ekonomilerine olumsuz yönde etki eden bir unsur olarak da karşımıza çıkmaktadır, gelişmiş ülkelerde sağlık harcamalarının %2-7'sini oluşturmaktadır (6). Obez çocukların 1/3’ü, obez adölesanların %80’i erişkin yaşa ulaştıklarında da obez kalmaktadır (3). Çocukluk çağı obezitesinin yetişkinlik obezitesine yol açtığı, pek çok kronik hastalık için zemin oluşturduğu ve mortaliteyi arttırdığı düşünüldüğünde; obezitenin önlenmesine ve obezite ile mücadeleye çocukluk çağında başlamanın önemli olduğu açıkça görülmektedir
Prevalans
Obezite XX. yüzyılın son çeyreğinde 2-5 kat artış göstermiştir (2,3). Gelişmiş ülkelerde kentlerde yaşayan yoksullar hem beslenme alışkanlıkları, hem de sınırlı fiziksel aktivite olanakları nedeni ile şişmanlığa daha yatkın olmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise batı hayat tarzına uygun ve daha yüksek düzeylerde yağ ve şeker içeren diyete geçiş nedeni ile toplumun sosyoekonomik düzeyi yüksek kesiminde daha sık olarak gözlenmektedir (1).
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve yaklaşık 1.6 milyardan fazla kilolu birey bulunmakta ve 2015 yılında bu rakamların sırasıyla 700 milyon ve 2.3 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir (28). Çocuklardaki obezite sıklığındaki artış ile ilgili en dramatik veriler ABD’den bildirilmekte, bu ülkede 1976-80 yıllarında yapılan ikinci “Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması” ile 1999-2000 yıllarında yapılan benzer araştırma arasında geçen sürede obezite sıklığının 6-11 yaş grubunda iki kat, 12-17 yaş grubunda 3 kat arttığı görülmektedir. Günümüzde ABD’deki çocuk ve adolesanların % 16.3’ünün obez, % 15.6’sının kilolu (overweight) olduğu bildirilmektedir (29).
Ülkemizde Cinaz ve arkadaşlarının (8) Ankara’da 6-14 yaş arası 12.600 okul çocuğunu kapsayan geniş saha çalışmasında obezite prevalansı %7.5 kilolu çocuk prevalansı %6.3 olmak üzere toplam %13.8 çocukta fazla kilo olduğu saptanmıştır.
İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde 12-13 yaş grubunda 1044 adolesan üzerinde yapılan bir çalışmada çocukların %12'si fazla kilolu ve %2'si obez olarak saptanmıştır (30).
Ülkemizde yapılan çalışmalarda obezite sıklığı %1.6-8.4 arasında değişmektedir. Genel olarak batı illerimizde doğu illerimize göre daha fazla görülmektedir. Ülkemizdeki obezite sıklığının Avrupa ülkelerine benzediği söylenebilir. Kilolu çocuk sıklığı %10-14 aralığında olup, bu oran obezite sıklığının tersine bölgelere göre önemli bir değişiklik göstermemektedir (29,31).
Ülkemizde çocuklarda obezite sıklığının yıllar içindeki değişimi konusunda yapılan çalışmada İstanbul’da 6-16 yaş arasında kızlarda son 8 yılda kilolu çocuk sıklığı pek değişmezken (%12.9), obezite sıklığı iki katına yükselmiştir, yüksek sosyo-ekonomik grupta ise 4 katına yükselmiştir. Bu araştırma sonucu son yıllarda önemli sayıda çocuğun fazla tartılı grubundan obez grubuna geçtiğini, obeziteye yol
açan risklerde bir yoğunlaşma olduğunu düşündürmüştür