İlaç alerjik reaksiyonlarının gelişmesinde göz ardı
edilmemesi gereken ilaçlara ve hastaya ait birçok risk faktörleri mevcuttur.
İlaca
Ait Risk Faktörleri
İlacın
yapısı
Bir ilacın alerjik reaksiyonlara yol açabilecek
başlıca üç antijenik determinantı vardır. Bunlar ilacın molekülü (küçük veya
büyük molekül ağırlıklı), ilacın metabolitleri, ilaçta meydana gelen
kontaminasyondur.
Bir ilaç saf halde, dolayısıyla molekül yapısı
değişikliğe uğramamış ise alerjik reaksiyonlar meydana getirme ihtimali oldukça
zayıftır.
Genellikle ilaçlar küçük moleküllü olup, molekül
ağırlığı 1000 dalton’ dan azdır. Bunların alerjik olabilmeleri için değişikliğe
uğraması veya öz moleküllerinin veya metabolitlerinin vücutta taşıyıcı bir
proteine (makromoleküler taşıyıcı) bağlanması (hapten özellik göstermesi)
gerekir. Örneğin Beta-laktam halkası içeren antibiyotiklerin taşıyıcı
proteinlere bağlanma kapasitesi çok fazladır. Ayrıca bu ilaçlardan açığa çıkan
reaktif metabolitler de taşıyıcı proteinlere bağlanarak immünojenik özellik
kazanırlar.
Heterolog antiserumlar, Streptokinase, L-Asparaginase,
İnsülin gibi büyük moleküllü ilaçların tam bir antijen özelliği vardır. Saf
olarak elde edildikleri halde büyük moleküllü olmalarından dolayı taşıyıcı bir
proteine bağlanmadan bir immün cevaba ve aşırı duyarlık reaksiyonuna neden
olurlar.
İlacın metabolitleri ile ilgili olarak düşük
glutatyon seviyesi olan ve yavaş asetilleyiciler olarak bilinen kişilerde
sülfonamid grubu ilaçlara karşı ilaç hipersensitivitesinin artmış olduğu
belirtilmiştir. Fakat daha sonraki yapılan çalışmalar ile bu bilgi tam olarak
doğrulanamamıştır.
İlaç herhangi bir madde ile kontamine olmuş ise
bulaşmış madde ile vücut taşıyıcı proteinleri arasındaki reaksiyonundan dolayı
antijenik özellik kazanabilirler.
İlacın
veriliş yolu
İlacın alınma yolu duyarlılığın oluşmasında veya
oluşacak olan alerjik reaksiyonun şiddetinde etkilidir.
Cilde topikal olarak uygulanan antibiyotikler
sıklıkla aşırı duyarlılığa yol açarak, aynı antibiyotiğin tekrar parenteral
olarak alınmasında anafilaktik şoka kadar varabilen reaksiyonlara sebep
olabilmektedir (18). Parenteral uygulama en immünojenik yoldur. Ağız yolu ile
kullanım hem duyarlılaşma daha az olduğundan hem de daha hafif reaksiyonlara
neden olduğundan en güvenilir olanıdır.
İlaca maruz kalma şekli
İlaçlarla karşılaşma sıklığının alerji gelişmesinde
önemli olduğu bilinmektedir. Bir kişi ne kadar sık ilaç ile karşılaşırsa, o
kadar alerjik reaksiyon geliştirme riski taşır.
Tek doz kullanıma göre uzun süreli, yüksek doz ilaç
kullanımları daha fazla alerjik reaksiyona neden olur. Uzun sureli
kullanımlarda ilacın aralıklı ve tekrarlayan dozlarda verilmesi devamlı
kullanımına göre daha fazla reaksiyona neden olur.
İlacın
dozu
İlacın alınan dozu ile ilaç alerjisi gelişmesinin
bir önemi yoktur. Çok küçük dozlarda bile ağır anafilaksi tabloları
gelişebilir. Ancak Hidralazin tedavisi sırasında ilacın dozu ve tedavi süresi,
Lupus Eritematosus’a yol açması bakımından önem kazanabilir. Yine yüksek doz
penisilin kullanımı hemolitik anemiye neden olabilir.