Rahim ağzına ait kısırlık nedenlerinin tedavisi
Burada bozukluk bizzat rahim ağzına ait olabileceği gibi, rahim ağzı salgısına da ait olabilir. Eğer bozukluk rahim ağzında doğumsal bir yapı bozukluğu ise, tedavisi operasyonla düzeltme işlemidir. Bazı hallerde de rahim ağzı kanalında bir darlık, bir tümör veya yapışıklık söz konusu olabilir. Böyle bir durumun tedavisi ise basit bir müdahale ile mümkündür.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bazı kadınlar gebe kalırlar, fakat belirli bir aydan sonra düşük yaparlar. Daha sonra yapılan tetkiklerle arka arkaya yapılan bu düşüklerin nedeni rahim ağzı yetmezliği ise ona uygun bir tedavi tipi seçilir. Burada uygulanan tedavi, bir torba ağzının büzülmesi gibi, rahim ağzının büzülmesidir. Genellikle gebeliğin 14-16 haftası civarında böyle rahim ağzı iple büzülerek zamansız açılması ve dolayısıyla düşükler önlenir. Doğum zamanında ise bu kesilerek çıkarılır ve rahim ağzının açılmasını engelleyen faktör ortadan kaldırılmış olur, normal doğum gerçekleşir.
Rahim ağzını ilgilendiren iltihaplı hastalıklar da kısırlık nedenidir. Burada iltihabın varlığı, hem spermlerin ölmesinde rol alırlar ve hem de rahim ağzı salgısının yapısını bozarlar. Böyle hallerde kronik bir rahim ağzı iltihabı söz konusu olabilir ve halk arasında rahim ağzı yarası adını alır. Tedavisi ise rahim ağzının elektrokoterizasyonu ve koni-zasyonudur(yani yakılmasıdır). Basit bir iltihap ise ilaçla tedavi edilebilir.
Rahim ağzında hiçbir bozukluk olmadan, iltihap olmadan da sadece rahim ağzı salgısının kalitesinin bozukluğu veya miktarının azlığı kısırlık nedeni olabilir. Bu durum genellikle hormonal bir yetersizlik sonucu olup ona göre uygun bir tedavi uygulanır.
Rahime ait kısırlık nedenlerinin tedavisi
Rahimin de doğumsal bozuklukları ya da sonradan oluşan hastalıkları kısırlık nedenleri arasındadır.
Doğumsal, yani yapısal bozukluklar (rahimin çift oluşu, bölmeli oluşu veya boynuzlu oluşu gibi) ancak ameliyatla düzeltilebilir. Fakat böyle kadınlar gebe kalabilirler, ancak gebelikleri düşükle sonlanabilir, sonuçta çocuk sahibi olamazlar. Eğer bozukluk hafif derecede ise normal bir kadın gibi, istedikleri kadar çocuk sahibi olmaları da mümkündür. Bozukluğun şiddeti arttıkça, paralel olarak sonuç da değişir, gebe kalır fakat düşükle sonlanır veya gebe dahi kalamaz. Böyle gebe kalabilen, fakat düşüklerle gebelikleri sonlanan kadınlara plastik biroperasyon yapılarak, rahimdeki bu doğumsal olan bozukluk düzeltilir, yani rahim için boşluğu normal yapısına getirilir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, rahimin arkaya dönük oluşu ya da ters oluşu kısırlık nedeni değildir. Yapılan muayeneler sonucu başka bir neden ortaya çıkarılamazsa ancak o zaman rahimin ters oluşu kısırlık nedeni olarak kabul edilebilir ve operasyon ile bu terslik düzeltilebilir.
Bu anatomik bozukluklardan başka rahim iç örtüsünün iltihapları, tümörleri de kısırlık nedeni olduğundan tedavi edilmelidir.
Rahime ait kısırlık faktörleri arasında önemli bir yeri olan bozukluklardan biri de rahim iç örtüsünün (endometrium) gebelik için yeterli özelliklere sahip olmamasıdır. Bu hormonal bir bozukluğun sonucu olup, tedavisi de ona göredir.
Fallup borularına (tüplere) ilişkin kısırlık nedenlerinin tedavisi
Bugünkü bilgilerimize göre tüplerin kapalı oluşu ya da geçirilmiş operasyon veya iltihaplı hastalıklar sonucu yapışıklıklar oluşu veya fonksiyon bozukluğu, başta gelen kısırlık nedenleri arasındadır. Gebe kalamayan yaklaşık 4-5 kadından birinde tüplerle ilgili bozukluklar vardır. Burada bir diğer grubu da, daha önce doğum kontrolü amacıyla tüplerini bağlatmış, fakat daha sonra çeşitli nedenlerle çocuk doğurmaya karar vermiş kadınlar oluşturur. Böyle kadınlara operasyonla yardımcı olmak ve kısırlıklarını çözmek mümkündür. Son yıllara kadar bu tür ameliyatlar, diğerleri gibi çıplak gözle yapılmakta idi. Fakat günümüzde bu tür ameliyatlar mikroskop altında gerçekleştirilmektedir. Çünkü, operasyon uygulanan tüplerin kalınlığı ancak milimetre bo-yutlarındadırve çok ince aletler ve iplikler kullanılmalıdır. Bu şartlarda da başarı şansı yaklaşık 3-4 misli artmaktadır. Şimdi kısaca mikro-cerrahiden bahsedelim.
Yumurtlaması olmayan veya yumurtlama bozukluğu olan kadınların tedavisi
Bütün yumurtlayan kadınlar düzenli âdet görürler veya yumurtla-: ması olmayan kadınlarda muhakkak âdet bozukluğu vardır demek yanlış olur. Başka bir deyişle yumurtlama ile âdetin kesin ilişkisi vardır* demek doğru olmaz.
Ancak çoğunlukla hiç âdet görmemek veya düzensiz âdet görmek, yumurtlama bozukluğunun belirtilerinden sayılabilir.
Konuyu iki düzeyde ele almak istiyoruz.
Birincisi hiç yumurtlamamanın tedavisi, ikincisi ise yumurtlama olduğu halde yumurtanın döllenebilmesi için yeterli hormon desteğine sahip olmadığı durum (korpus luteum yetersizliği).
Bu iki durum daha evvel de belirttiğimiz gibi 5 noktanın bozukluğuna bağlı olabilir.
Birinci nokta hipotalamustur. Beyinin bu bölgesi normal fonksiyonlarını yerine getirmez. "Gonadotropin riziling" faktör dediğimiz nöro-hormonu üretmez ve dağıtmaz ise hem yumurtlamak, hem de âdet görmek mümkün değildir.
Bu noktadaki bozukluğun tedavisi için günümüzde bu nörohormon yerine konarak yumurtlama sağlanabilmektedir. Bu nörohormon bir âdet süresince kandaki düzeyi açısından yükselmeler, alçalmalar gösterir.
O nedenle bu hormon vücuda bağlanan özel pompa ile devamlı olarak verilerek tedavi sağlanmaktadır.
Hipotalamusta yapılan PRL (prolaktin) ifraz edici veya durdurucu nörohormonun pratikte özel bir tedavisi yoktur. Bu noktadan olan bozukluklar endirekt olarak hipofiz seviyesinde düzeltilmeye çalışılır.
İkinci nokta hipofiz bezidir. Bu bezin bir bölümü veya tümü çalışmayabilir. O takdirde gene çalışmayan bölümünün yaptığı hormon gene dışarıdan verilebilir. Bunun için yumurtlama sağlamak amacı ile bazı hayvanların idrar ve serumlarından elde edilen hormonlar kullanıldığı gibi doğrudan doğruya insan hipofizinden elde edilen hormonlar veya menapoza girmiş kadının idrarından elde edilmiş hormonlar da kullanılabilir.
Bu ilaçlar tıpkı insanın kendi hormonuymuş gibi belirli aralıklarla verilerek kullanılabilir (HCG), (HMG). Son 20 yılda "klomifen sitrat" adlı ilaç özellikle hipotalamusa etkisiyle, hipofizi uyararak yumurtlama ama-cı ile hormon ürettiği anlaşılmış olduğundan bu amaçla kullanılmaktadır.
Ancak klomifen sitrat kullanılırken daha önce belirttiğimiz LH hormonunun yerini tutan HCG (humen koryonik gonodotropin, insan sonundan, plasentasından elde edilen hormon) hormonu tarafından takviye edilerek kullanılır.
Ayrıca son yıllarda klomifen sitrata benzer etkileri olan başka ilaçlar da üretilmiş ve kullanılmaktadır (Siklofenil, epimesterol, tamoksi-fen v.b.). Bu konuda en etkili ve en çok kullanılan ilaç, klomifen sitrattır.
Ancak bütün bu ilaçlar kesinlikle doktor kontrolunda alınmalıdır. Ciddi yan etkileri olabileceğinden ve de ayrıca hangi sıra ile kullanılmasının lazım geldiğinin sağlanması nedeniyle, doktor kontrolü kaçınılmazdır. En çok meydana gelen yan etkilerden bir tanesi yumurtalıklarda kist teşekkülüdür. Bu ilaçlar kullanılırken meydana gelen bu kistler için ameliyat kesinlikle söz konusu değildir. Zira bu ilaçlar kesildiğinde, bu kistler de ortadan kaybolur.
Hipofiz bezi fazla prolaktin salgılarsa hem yumurtlama olmayabilir, yumurtlama olsa da yeterli hormon desteği olmayan bir yumurtlama şeklinde olabilir.
Başka bir gerçek de prolaktin yüksek olduğu zaman mekanizması bilinmeyenlerde kısırlık söz konusu olabilir. Onun için prolaktin hormonunun kandaki seviyesi kesinlikle normalin üstüne çıkmamalıdır.
Eğer bu prolaktin seviyesinin yüksekliği hipofizde mevcut çok küçük urcuklardan ise (mikroprolaktinoma) veya işlev bozukluğundan ise tedavi ilaçla yapılabilir (Bromoergokriptin).
Bu ilaç hormon değildir. Çavdar mahmuzundan elde edilmiş bir maddeye benzer bir ilaçtır. Eğer prolaktin salgılanmasının fazlalığı büyük bir tümöre bağlı ise (makroprolaktinoma diğer hipofiz "beyin" urları v.b.) o takdirde ameliyat söz konusudur.
Üçüncü nokta yumurtalıklardır. Yumurtalıklar daha evvel bahsettiğim östrojen, progesteron hormonlarını imal edemeyecekler ise, yumurtlama olmaz, meydana gelen yumurtanın döllenmesi de olmaz. 40 yıldan fazla zamandan beri bu hormonlar ilaç olarak imal edilmiş olup kadınlarda kullanılmaktadır.
' Kullanmada yöntem, gene yerine koyma yöntemidir. Hangi hormon yetersiz ise onun yerine dışardan hormon verilerek tedavi mümkün olabilir. Ancak unutmamalıdır ki, bu hormonlar hipotalamus ve hipofiz-den emir geldikten sonra yapılırlar (özellikle östrojen hormonu).
Eğer yukarıdan emir verici hormonlar gelmiyor ise yumurtalık hormonları verilerek, döllenebilir yumurta imal etmesine imkân yoktur. Genellikle yumurtlama olmuş ve az miktarda progesteron hormonu yapılıyor ise yerine dışarıdan ilaç şeklinde progesteron verilerek yetersiz yumurtlama takviye edilebilir, gebelik elde edilir.
Dördüncü nokta ise daha evvelce anlattığımız yumurtlama mekanizmasında sayılan ve sıra ile çıkan hormonların arasındaki çok hassas ilişkidir (feedback mekanizması). Bu hassas ilişki bozulursa bütün hormonlar kanda yeterli seviyede bulunsa dahi yumurtlama olmayabilir veya olsa da yeterli bir yumurtlama olmaz. Bunun düzeltilmesi yine yukarıda belirttiğimiz hormonları kullanarak mümkün olur.
Beşinci nokta, vücudun genel bozuklukları, kansızlık, ileri derecede zayıflık, ağır mikroplu hastalıklar v.b. gibi diğer iç salgı bezlerinin (böbrek üstü bezi, pankreas v.b. gibi) bozukluğuna bağlı olarak meydana gelir.
Yumurtlama bozukluklarından biri de polikistik över sendromu (küçük kistçiklerin mercimek, toplu iğne başı v.b.) bulunduğu yumurtalık dediğimiz bu hastalıktır. Burada bozukluğun yukarda sayılan 5 noktanın hangisine ait olduğu ortaya konmamıştır. Son zamanlarda yumurtalıkların enzim bozukluğu hastalığın 2. nedeni olarak düşünülmektedir.
Bu hastalığın düzeltilmesi için de yukardaki hormonlar kullanılır, ancak yumurtlama olayı için cerrahi girişimin söz konusu olduğu yegârje hastalık budur.
Ancak polikistik över sendromunda cerrahi girişim yıllarca hormon kullanılarak başarı elde edilemeyen kadınlarda söz konusudur.
Bu hastalıkta uygun ve doğru dozlarda kullanılan ilaçlarla (klomifen sitrat HCG, HMG, v.b. gibi) çoğu zaman sonuç alınabilmektedir.Onun için hekim (VVedge resection) denilen yumurtalıklardan ince bir dilim kesit yapma girişimine başvurmadan sabırlı ve dikkatli olmalıdır.