Burun Travması ve Tedavisi
Burna doğrudan gelen güçlü bir darbe burun kemerini oluşturan kemiklerin kırılmasına yol açabilir. Genellikle burun önden gelen darbelere karşı yandan gelenlere göre daha dirençlidir. Burun kırığı şekil bozukluğuna neden olduğundan travmadan hemen sonra klinik olarak saptanabilir ancak ödem şekil bozukluğunu maskeleyebilir.
Burun travması olan hastada, burun sırtında ödem, ekimoz ve burun kanaması bulunur. Etmoid kemik kırığı ve duramater yırtığı varsa beyin omurilik sıvısı (BOS) rinoresi oluşabilir. Koku işlevi bozulur, beyin hasarı gelişebilir. Yüz kemiklerinde başka kırık olup olmadığı araştırılmalıdır. Burun kemikleriyle birlikte zigomatik ve maksiller kemiklerde kırık olması çenenin açılmasını önleyip, dişlerin okluzyonunu bozabilir; diplopiyle birlikte, infroorbital sinirin inerve ettiği deri bölgesinde duyu kaybına yol açabilir. Söz konusu travmalarda genellikle yanakta yumuşak dokular şişer, subkonjonktival kanama olur. Palpasyonla krepitasyon alınır ve orbita kenarları özellikle orbita iç duvarı dikkatlice incelenir. Göz hareketleri değerlendirilir (medyal rektus sıkışması) ve enoftalminin bulunup bulunmadığı araştırılır.
Ön rinoskopi muayenesinde septum hema-tomu, deviasyonu ve mukoza yırtıkları değerlendirilir. Radyoloji incelemesi genellikle gerekli değildir ancak adli tıp açısından yapılmalıdır (lateral os nazal ve Waters). Burun çatısı bir yana kayıp asimetri oluşturmuşsa (glabella açısı bozulmuş) radyoloji ancak tanıda destek olabilir. Bazı durumlarda, bir yana kaymış burun grafide normal çıkabilirken normal sütür hatları kırık izle-mini verebilir. Burun kırığıyla birlikte öteki kemik yapılarda da (örn. kribriform lamina) kırıktan şüpheleniliyorsa, mutlaka BT incelemesi yapılmalı, gerektiğinde beyin cerrahisi ve göz konsültasyonlarına başvurulmalıdır.
Burun kırığından hemen sonra (ilk birkaç saatte) ödemin gelişmediği dönemde değerlendirme daha iyi yapılabildiğinden yerel anesteziyle redüksiyon yapılabilir. Ödem geliştiğinde, 2-4 gün kadar ödemin geçmesi beklenir ve travmadan sonraki 5-7 günler redüksiyon için en uygun dönemdir. Burun kemikleri travmadan sonra üç hafta içinde kaynayacağı için, tedavinin gerekliliği ikinci hafta içinde değerlendirilmeli ve gerekli görülürse genel anestezi altında redüksiyon yapılmalıdır. Bu işlem yerel anesteziyle de gerçekleştirilebilir; ancak bu durumda hastayla çok iyi bir ilişki kurmak gerekir.
Redüksiyon işlemi hem kapalı, hem de açık teknikle yapılabilir. Kapalı teknikte bir ele-vatörle, anatomiye uygun olarak, kaymış olan kemikler dışa doğru itilirken, dışarıdan da elle bastırılarak yardımcı olunur. Kapalı teknikle kırık parçaları yerine oturtulamazsa, açık teknik uygulanmalıdır. Rinoplasti tekniklerinde uygulanan bir yaklaşımla burun sırtına ulaşılarak kırık kemik parçaları yerine oturtulur. Her 2 teknikte de ameliyat sonrası burun içine tamponlar konur, dışarıdan ise burun sırtına sabitleyici splintler konarak, hem hematom önlenebilir hem de burun çatısının sabitleşmesi sağlanır. Burun travmaları çoğu kez, septum deviasyonuna ve burun tıkanıklığına yol açar ve bu durum burun kırığının redüksiyonuyla düzelmez. Kapalı teknik uygulanıyorsa birkaç ay sonra, açık teknik düşünülüyorsa hemen redüksiyon sırasında septum da düzeltilmelidir (Septoplasti).
Burun travmalarından sonra gelişebilen septum hematomları, burun deliklerinden bakıldığında, septumun her iki yanında mor-mavimsi şişliklerle tanınır. Bu yapılar burnun tıkanmasına yol açtığı gibi tedavi edilmezse (ensizyon drenaj+antibiyotik) septal apseye dönüşerek kıkırdak nekrozu ve sonuçta şekil bozukluklarına yol açar.
Travma sonrası BOS rinoresinden kuşkulanıldığında, hastanın sümkürmemesi, başını yatarken yüksekte tutması önerilir ve birkaç hafta beklenir. Sıvı biriktirilerek biyokimyasal incelemesi yapılabilir. BOS sızıntısı genellikle kendiliğinden durur, ancak 3 haftadan daha uzun süre devam ederse menenjiti önlemek ve dura açıklığını kapatmak amacıyla endoskopik yolla girişim yapılabilir.