Kahverengi – Siyah Pigmentasyon
Kahverengi-siyah pigmentasyonun derecesi pigment üreten hücrelerin, yani melanositlerin sayısına değil de, onların aktivitesine bağlıdır. Aynı zamanda granüllerin çapı ve pigmentin epidermal hücreler içinde dağılımı da önemlidir. Pigmentin keratinositlerden dermis içine serbestleştirilmesi pigment dayanıksızlığı (inkontinans) olarak bilinir. Bu durumda üretilen koyu renkli pigment haftalar ve aylarca burada durarak bir çeşit dövmeye neden olur.
Aynı zamanda kahverengi pigmentasyon, kanın yıkımına bağlı olarak ortaya çıkan hemosiderin maddesinin dokulara sızmasına da bağlı olabilir. Bu durumu, melanin pigmentten klinik ve histolojik olarak ayırt etmek oldukça güçtür ancak özel boyalar yardımcı olabilir.
Özellikle kıkırdak dokular olan kulak ve burun olmak üzere, daha az oranda diğer dokular üzerinde görülen derinin kahverengi-siyah renk almasına alkaptonüride rastlanılır. Bu durum homogentisik asidin yıkımına bağlıdır. Akne skarları veya uzuvlar üzerinde siyah kahverengi pigmentasyon olması, özellikle tetrasiklin grubundan olan minosiklin kullanımına bağlı nadir görülen bir yan etkidir.
Deri renginin yaygın olarak koyulaşması ve katlantı yerlerinde daha belirgin olması Addison hastalığında görülür. Bu durumun, melanosit stimulan hormon sekresyonundaki artış nedeniyle melanositlerde daha fazla pigment üretimine bağlı olduğu düşünülmektedir. Adrenektomi sonrası gelişen Nelson sendromu da, melanosit stimulan hormonun etkisiyle oluşan yaygın pigmentasyon artışının başka bir sebebidir. Bu hastalıkların her ikisinde palmar çizgilerde ve mukozalarda renk koyulaşması görülebilir.