İklim Faktörleri
Bir ekosistemin şekillenmesinde en önemli rolü İKLİM (=KLİMATİK) ETMENLERİ oynar. İklim denince belli bir bölgedeki yıllık hava değşimleri anlaşılır. İklim belli bir boylam için günümüz koşullarında sabittir. Hava durumu birkaç gün veya haftalık dönem hakkında iklim değişimlerini bize verdiği gibi, günlük, hatta saatlik (yağış, güneşli hava gibi) hava değişimlerini de belirtir. İklimin çeşitli bileşenleri kendilerini karşılıklı olarak etkilediği gibi, birbiri ile bağımlıdırlar.
Sıcaklık ve iklim faktörü
Yeryüzüne gelen güneş ışığının büyük bölümü, sıcaklık olarak etki yapar. Işık etkisi sıcaklık etkisi ile bağlantılıdır. Bu sıcaklık yayılımı canlıların çoğunda yaşam için en önemli rolü oynar.Yeryüzüne dakikada 134000 lükslük ışık gelir. Bunun lcm2'deki enerji miktarı 837 jouldür. bunun da ancak %50'si yer kürenin yüzeyine ulaşır. Diğer kısmı ise geriye yansıtılır. Yer küreye ulaşan güneş ışınının da geriye yansıması oranları farklı ekosistemlerde değişiktir, örneğin bu oran su yüzeyinde %3-10, ormanda %5-20, uzun süre yerde kalan kar örtüsünde %40-70 ve yeni yağan karın oluşturduğu örtüde %75-95'dir.
Orta Avrupa'da yaklaşık 70 fenolojik bahçe vardır. Buralarda meyva ağacı, kültür ve diğer bitkilerin mevsimsel değişimleri incelenir. Filizlenme, çiçek açma ve meyva verme tarihleri izlenir. Bu gelişim olayları esas itibarıyla sıcaklığın etkisi altındadır. Böylece çeşitli mevsimlere girildiğine ait bilgiler bu bitkiler izlenerek elde edilir. Orta Avrupa'da, örneğin ilkbahar başlangıcı olarak ELMANİN ÇİÇEK AÇMASI kabul edilir. Bu tip fenelojik gözlemler tarım kesimi için önemlidir. Örneğin tohum atma zamanının tesbitinde böyle gözlemlerden yararlanılır.
Sıcaklığın doğal bitki örtüsünü ve vejetasyonun yükseklik basamağına göre nasıl şekillendiğine özgü ilk gözlemler, Ekoloji Bilminin kurucularından olan büyük Alman doğa bilimcisi Alexander von Humboldt (1669-1759) tarafından yapılmıştır. Bizzat kendisinin yaptığı gözlemlere dayanarak çizdiği resimlerle Güney Amerika'nın ön önemli dağının, yüksekliğe bağlı olarak bitki örtüsünün nasıl değiştiğini ortaya koymuştur. Aynı durumu 2500 m yüksekliğindeki Uludağ / Bursa'da ve 4000 m'lik Alpler'de de görebiliriz. Her iki dağda da bitki örtüsü yükseklik ve sıcaklığa göre farklılık gösterir
Uludağı görenler bilir, belli yüksekliklere çıkıldıkça karşımıza büyük bir tabela çıkar. Bu tabelalar o yükseklikte hakim bitki grubunun ismiyle anılır. Örneğin 200 m (NN = deniz seviyesi) ye kadarki bölümde özellikle defne (Laurus nobilis), zeytin (Olea oleander) gibi sert yapraklı ağaçlar bulunur. Buraya Lauretum Zonu denir. 500 m(NN) yüksekliğe çıkınca başta kestane (Castanea sativa) ve karaçam (Pinus nigra) izlenir. Bu zona Castanetum denir. 800-1000 m (NN) arasında doğu kayını (Fagus orientalis ve meşe türleri izlenir, Bu zona Fagetum denir. 1000 m (NN)'den sonra kara çam ve 1200 m(NN) civannda Uludağ göknan (Abies bornmülleriand) yer alır, 1400 m (NN) lerede bodur ardıç, (Juniperus nana) görülür. Bu bölüm orman sının olan 2000 m'ye kadar devam eder ve Abietum Zonu adını alır. Orman tarafından 2500 m yükseklikte Alp rejyonun orman sınırından sonraki yapıyı andmr bir vejetasyon görülür Alpler'de şu zonlar görülür: Yapraklı ağaç, karışık orman, ibreli orman, bodurağaç zonu, çalı fundalığı, mer'a yosun ve liken tabakası zonu. Bu zonlu yapı yüksekliğe bağlı olarak azalan sıcaklığa göre şekillenir. Bunun dışında UV ışını, su miktarı, buharlaşma, hava basıncı ve rüzgar bu tabakalaşmada etkilidir.
İbreli ağaçlar yapraklılara göre soğuk bölgelerde daha çok yaşar. Zira bunlar soğuğa daha dirençlidir. Sibirya'da olduğu gibi -70°C'ye kadar olan düşük sıcaklıklarda yaşamlarını sürdürürler. Tropların birçok bitkisi ise soğuğa dayanıksız olup 5°C altındaki sıcaklıklara bile dayanamaz.
Çeşitli bölgesel sıcaklık zonları vardır. Bunlardan en önemlileri:
İklim faktörleri nelerdir
a) Ekvatoryal Sıcaklık Zonu: Tüm yıl süresince dengeli ve yüksek bir sıcaklık hüküm sürer (ortalama aylık sıcaklık +24 - 28°C arasında değişir.)
b) Tropik Sıcaklık Zonu: Yıllık sıcaklık değişimleri çok büyüktür; ancak don olayı çok seyrektir.
c) Subtropik Sıcaklık Zonu: Sıcaklık sapmaları çok fazladır, don olayı çok sık ve geceleri olur. Gündüzleri sıcaklık çok artabilir.
d) Tenıperal Sıcaklık Zonu: Sıcak mevsimler yanında çok soğuk mevsimler de görülür. Don olayına gündüzleri de rastlanır. Donlar denizden uzaklaştıkça ve kuzeye doğru artar. Güney yarı kürede bu zon yoktur.
e) Polar Sıcaklık Zonu: Sıcaklık genelde 0°C'nin altındadır. En sıcak ayın ortalaması +10°C'nin altındadır.
Aktif bir yaşam için ortalama sıcaklık hoşgörü değerleri şöyledir: Minimum, suyun donma noktası olan 0°C'dir. Maksimum ise vücudun proteinlerinin sıcaklığa dayanma gücüne bağlıdır. Proteinlerin çoğu 50°C üzerindeki sıcaklıklarda yapılarını değiştirirler, yani inaktif olurlar.
Hoşgörü alanı içinde metabolik olaylar ve buna bağlı olarak yaşam olayları sıcaklığın 10°C artırılması halinde iki-üç misli süratlenir. Burada RSS kuralı (Reaksiyon Sürati-Sıcaklık kuralı) söz konusudur. Bu ilişki vücut sıcaklığının, dış çevre sıcaklığına bağlı olduğu organizmalar için önemlidir. Bunlara örnek olarak böcek, sürüngen, amfibi ve balık gibi vücut sıcaklığı değişken olan, yani POİKİLOTERMAL canlıları verebiliriz. Kertenkele poikilotermal bir hayvandır. Dışarıdaki sıcaklık düşüp kanının sıcaklığı azalırsa, kertenkele uyuşur. Vücut sıcaklığı belli bir derecenin altına düşerse reversibl (=dönüşü mümkün) SOĞUK HAREKETSİZLİĞİ'ne girer. Kertenkele donmanın olmadığı bir yuvada kışı bu durumda geçirir. Vücut sıcaklığı daha da düşerse hayvan SOĞUK ÖLÜMÜ ile ölür. Poikilotermallerde sıcaklık hoşgörü basamağı belli bir dereceyi aşacak şekilde yükselirse SICAKLIK ÖLÜMÜ olur.