Kronik Virüs Enfeksiyonu
SLE'li dokularda, EM olarak tübüloretiküler inkluzyonların gözlenmesi ile viral etyoloji fikri ortaya atılmış,fakat daha sonraki çalışmalar bu yapıların, hücre hasarının non-spesifik bir belirtisi olduğunu göstermiştir.
Serum antiviral antikorlarının serolojik çalışmalarda saptanan yüksek düzeyleri, artmış antijenik stimülus sonucu değil de, non-spesifik B lenfosit aktivasyonuna bağlı olduğu düşünülmüştür.
SLE'li hastalardan elde edilen dokularda viral antijenlerin varlığı bildirilirken, ne konvansiyonel ne de sensitif tekniklerde bu hastalardan virüs izolasyonu yapılamamıştır. Yeni geliştirilen ultrasensitif teknikler, viral proteinlerin saptanması,ya da poly-meraz zincir reaksiyonu gibi genomik materyalin saptanması için kullanılmaktadır. Bu yöntemlerle dokularda virüs varlığı araştırılırken, henüz açık ve net bilgiler elde edilmemiştir.
Çevresel Faktörler;
Epidemiyolojik çalışmalar, SLE'nin olası etyolojisine çok sayıda ipucu sağlamıştır. Göç, kalabalık ve sosyoekonomik durumun, SLE'li siyahlar üzerindeki etkiler henüz açıklığa kavuşmamıştır. Ayrıca u.v. ışınları da, SLE gelişiminde presipitan bir faktör ola-rak rol oynamaktadır. Aynı şekilde prokainamid ve hydralazin gibi bazı ilaçlar presipite edici ajanlar olarak kabul edilmektedir.
Hormonal Etkiler:
SLE'lu hastaların, büyük bir çoğunluğunun kadın olması etyo-lojide hormonal faktörleri akla getirmektedir. Bu nedenle sex hormonları konusunda yapılan çalışmalar önemlidir (57).
Bu çalışmalarda:
1) Estrone'nun C-16 hidroksilasyonunda bir artma (ki bu SLE'-lularda estriol ve 16- Beta hydroxyestrone düzeylerinde artmaya neden olur).
2) Estrone'nun C-2 hidroksilasyonunda bir azalma (ki bu da SLE'lularda 2-methoxyestrone ve 2-hydroxyestrone düzeylerinde düşmeye neden olur).
3) SLE'lu kadınlarda C-17-0.Testosteronda artma ile birlikte, testosteronun C-17 oksidasyonunda bir artış saptanmıştır.