Balneoterapide Tuzlu İcmeler

Balneoterapide Banyoların Genel Etkileri

Balneoterapi uygulaması sonunda hastalık semptomlarında değişim dışında genel bir iyilik hali ortaya çıkar. Balneoterapinin genel etkileri belli aralıklarla tekrarlayan uyaranlarla organizmanın kendi güçlerini harekete geçirmesi temeline dayanır. Bu süreçte, hem çevresel iklimsel değişimlerin hem de termomineral suların ve çamurların, fizikokimyasal ve termik etkileri söz konusudur. Bu süreç 3-4 hafta olup, uzun süreli etkisi 6-12 aya kadar devam edebilir. Otonom sinir sistemi, endokrin sistem ve immun sistem, balneoterapötik uyaranlara yanıt verirken adaptif yanıtlar geliştirirler.

Adaptasyon süreci sırasında tedavinin 7-10’uncu günleri arasında ortaya çıkan, varolan şikayetlerde artma, halsizlik, bitkinlik gibi semptomlarla karakterize tabloya kür krizi veya termal kriz denir ve bir tür uyumda zorlanma ile açıklanmaktadır. Genellikle tedavi gerektirmez, kendi kendine düzelir fakat şiddetli olduğunda tedaviye bir süre ara verilmesi gerekebilir.

Tuzlu Suların Etkileri

Tuzlu Su Banyoları en sık balneoterapötik uygulama yöntemlerindendir. Deniz suyu ile yapılan çalışmalarda Na ve Cl’ nin 1ml/cm2/h hız ile ciltten emildiği belirlenmiştir. Banyo sonrasında ciltten emilim 100 saat kadar devam etmesine karşılık ilk 24 saat içinde her saat için banyo sırasında gerçekleşenin %2-3’ü kadardır (28). Bu iyonların günlük bilançoları ve dengeleri perkütan yolla su veya deniz banyolarıyla alınan miktarla değişmemektedir. Bu sebeplerden ötürü tuzlu su banyolarında etkilerini ciltten tuz emilimine bağlı olarak oluşan kimyasal etkilerine bağlamak mümkün değildir.


Tuzun ciltteki esas etkisi osmotik yoldandır. Ek olarak derinin sinirleri (vejetatif uyarım), damarları (hiperemi) ve epidermis üzerine etkileri mevcuttur. Ciltteki hiperemi ve buharlaşmadaki değişiklikler ile termoregülasyonda uzun süreli değişiklikler gözlenir. Sıcak tuzlu su banyolarından sonra daha fazla ter atılımı söz konusudur. Osmotik etki nedeniyle keratin tabakasına su alımı tatlı su banyolarından daha azdır. Banyo sonrası tuzlu deri üzerindeki buharlaşma basıncının azalması, banyo sonrasında ciltten su kaybını azaltır. Sonuçta, tatlı su banyolarına göre derinin sıcaklığı daha çok artış gösterir. Hayvan deneylerinde kobayların ciltlerinde mitoz oranının tuz konsantrasyonuna bağlı olarak azaldığı tespit edilmiştir (28). Yine sıçanlarda yapılan çalışmalarda ayaklarında deneysel olarak oluşturulan inflamasyonun tuzlu su uygulamalarını neticesinde azaltıldığı gösterilmiştir.

Tuzlu Su Banyolarının Endikasyonları:

1.Destek ve hareket sisteminin hastalıkları: romatizmal, artritik, posttravmatik ve nörojenik orjinli
2.Cilt hastalıkları: Egzemalar, psöriasis.
3.Kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları, kanlanma bozuklukları.
4.Kronik adneksitler, fonksiyonel infertilite, vejetatif bozukluklar, jinekolojik hastalıkların nekahat devri ve rehabilitasyonu, postmenapozal dönemle ilgili yakınmalar.
Tuzlu suların banyo uygulamaları dışında kür şeklinde içilmesi ile tıbbi yarar beklenmektedir. Tuzlu su içme kürlerinin endikasyon oluşturduğu durumlar şunlardır (30):
1.İştahsızlığın giderilmesi
2.Fonksiyonel sebepli mide ve ince barsak hastalıklarında özellikle yemeklerle ilişkili durumlarda
3.Sıvı-elektrolit eksikliklerinde
4.Gut ve diabette destek tedavisinde
5.Ortostatik dolaşım bozukluklarında

Tuzla İçmeler Mineralli Sulari

Tuzla Kaplıcaları’nda kullanılan su, toplam mineralizasyonu 3367mg/L olan sodyumlu, kalsiyumlu, klorürlü hipotermal özelliktedir (31). Tuzla Kaplıca sularının balneoterapi uygulamalarındaki kullanımları banyo, içme kürleri şeklinde yapılmaktadır.

Tuzla İçmeler mineralli sularının banyo uygulamalarındaki etkinliği üzerine yapılan çalışmalarda anlamlı iyileşmeler bildirilmiştir. Sağlıklı kişilerde yapılan bir çalışmada Tuzla termomineral suyu ile yapılan banyo uygulamasının aynı sıcaklıkta çeşme suyu ile yapılan banyo uygulamasına göre basınç eğri eşiğini daha fazla yükselttiği gösterilmiştir (32). Tuzla Kaplıcaları’ nda yapılan başka bir çalışmada 2 haftalık ve 3 haftalık kaplıca kürlerinin kronik bel ağrılı hastalarda ağrı ve fonksiyon üzerine etkili olduğu saptanmıştır (33). Tuzla Kaplıcaları’ nda yapılan diğer bir çalışmada ise Romatoid artritli hastalarda 2 haftalık kaplıca kür tedavisinin, hastaların şikayetlerinde 6. aya kadar devam eden bir iyileşme ve yaşam kalitelerinde artışa yol açtığı bildirilmiştir.