Folliküler Tiroid Kanseri
İkinci sıklıkta görülen tiroid kanser tipidir (%15). Kadın-erkek görülme oranı 3’e 1 ve ortalama görülme yaşı 50’dir. Daha çok iyottan fakir coğrafyalarda görülür. Dishormonogenezle ilişkilendirilmiş tek tiroid kanser tipidir. Ailesel veya Cowden Sendromu (Otozomal dominant olarak aktarılan, karakteristik cilt lezyonlarının ve meme kanseri eğiliminin bulunduğu bir sendrom)’nun bir parçası olarak da görülebilir. Radyasyon ve ras onkogen aktivasyonu ile indüklenebilir. On yıllık sağkalım oranı papiller tiroid kanserinden daha düşük, ortalama olarak %60-70’dir.
Papiller tiroid kanserinin aksine vasküler yolla yayılım görülür. En sık metastaz odakları kemik, karaciğer ve akciğerlerdir. Bölgesel lenf nodu metastazları enderdir.
Multifokalite sık görülmez, kalsifikasyon pek olmaz ve desmoplastik reaksiyon göstermez. Olgun, sağlıklı tiroid dokusuna benzediği için folliküler adenomdan ayrımı güçtür. Malignensi teşhisi ancak vasküler invazyonun veya metastazların saptanması ile konur.
Histopatolojik olarak folliküler adenomdan ayrımı için daha kalın ve düzensiz kapsüle sahip olması ve kapsül invazyonunun görülmesi gerekmektedir. Folliküler kanserler invazivliklerinin derecesine göre 2 gruba ayrılır. Minimal invaziv folliküler kanserlerde sınırlı kapsüler ve/veya vasküler invazyon görülür. Yaygın invaziv folliküler kanserlerde ise kapsül/vasküler invazyonun haricinde çevre yumuşak dokulara ve/veya kan damarlarına da invazyon görülür. Tümörlerdeki agresiflik vasküler invazyon derecesinin artmasıyla artış gösterir.
Daha önceden oksifilik veya Hürtle hücreli olarak adlandırılan kanser tipi, WHO sınıflamasında folliküler kanserin onkositik varyantı olarak adlandırılmaktadır. Tüm tiroid kanserlerinin %3-4’ünü oluşturur. Medyan tanı konma yaşı 61, kadın-erkek görülme oranı ise 6.5’a 3.5’tur. Genellikle soliter, tam ya da tama yakın kapsüllü bir tümördür. Malignite potansiyeli folliküler tiroid kanseri gibi vasküler veya kapsül invazyonu ile ölçülür. Ektratiroidal yayılım, uzak organ ve lenf bezi metastazı folliküler tiroid kanserinden daha sık görülür. Tg üretmesine rağmen iyot yakalaması klasik iyi diferansiye tiroid kanserleri gibi yüksek değildir.
Patogenez
Radyasyon, tiroid kanseri patogenezinde ilk sırada yer almaktadır. En sık maruz kalma şekli terapötik ışınlanma ve çevre felaketleridir. Radyasyonun DNA zincirinde kırılmalara neden olması sonucu malignite gelişme potansiyeli artar. En önemli örnek Çernobil felaketinden sonra çocukluk çağında görülen tiroid kanser oranlarındaki artıştır.
Onkogenler de tiroid kanseri oluşumunda rol oynar. Örnek olarak nokta mutasyonlar (ret, ras, BRAF, p53 süpresör gen) ve kromozomal mutasyon veya yeniden gen düzenlenmesi (Ret/PTC, TRK, PAX8/PPARδ) verilebilir. Revize ATA kılavuzunda bu moleküler göstergeçlerin prognoz ve tedavi seçimi konusunda kullanımı önerilmektedir.
Genelde tiroid kanseri gelişimi öncesi hastalarda guatr, benign tiroid nodülü, lenfositik tiroidit veya Graves hastalığı bulunur. Ancak bu hastalıkların tiroid kanseri için predispozan faktörler oldukları henüz kanıtlanmamıştır.
Kadın-erkek arasında tiroid kanseri görülme oranının puberte ve menapoz döneminde 1’e yakın olması, ancak reprodüktif dönemlerde kadınlarda büyük farklılık göstermesi hormonal ve reprodüktif faktörlerin de patogenezde yer aldığını göstermektedir.
İyotun yeterli alındığı veya iyot replasmanı yapılan bölgelerde papiller tip, iyottan fakir bölgelerde ise folliküler tip tiroid kanserinin sık görülmesi de diyetin patogenezdeki rolünü göstermektedir.
kaynak: http://Zehirlenme.blogspot.com