Radyoterapinin Yumuşak Dokular Üzerine Etkisi
Teorik olarak aslında bütün malign tümörler yeterince yüksek doz radyasyon verilirse eradike edilebilir. Pratikte ise tümöre komşu normal dokularda meydana gelen biyolojik olaylar sonucunda oluşan komplikasyonlar, radyoterapi için doz sınırlayıcı etmen olmaktadır. Radyoterapi dozu belirlenirken minimum normal doku hasarı yaratılarak maksimum tümör kontrolü sağlamak hedeflenir.
Radyoterapinin yan etkileri erken ve geç olarak ikiye ayrılabilir. Erken yan etkiler radyoterapiden hemen sonra görülür. Geç yan etkiler ise radyoterapiden aylar hatta bazen yıllar sonra ortaya çıkmaya başlar. Geç ve erken yan etkiler arasındaki sınır insanda gelişigüzel olarak doksan gün olarak belirlenmiştir. Ancak erken ve geç yan etkileri farklı biyolojik doğaları birbirinden ayırır.
Erken yan etkiler genellikle, kemik iliği, epidermis, mukoza, gastrointestinal sistem gibi hızlı hücre döngüsü olan dokularda meydana gelir. Akut semptomlar radyasyona bağlı hücre üretiminin durmasına bağlı meydana gelir. İyileşme genellikle tamdır ve hayatta kalan kök hücrelerden ve komşu dokulardan göç eden kök hücrelerin aktivitesi ile sağlanır.
Geç yan etkiler genellikle tüm organlarda meydana gelir. Erken yan etkilerdeki ana patolojik etmen hücre kaybı iken, geç yan etkilerin mekanizması daha komplekstir. Geç yan etkiler birkaç istisna dışında geri dönüşümsüz ve ilerleyicidir. Zamanla daha ciddi yan etkilere neden olurlar ve bu risk hastanın yaşamı boyunca devam eder.
Radyoterapinin en sık görülen yan etkilerinden biri akut deri reaksiyonlarıdır. Deri reaksiyonlarının akut olarak değerlendirilebilmesi için kabul edilen zaman aralığı 6 aydır Bu reaksiyonlar eritem ile daha ciddi olan yaş deskuamasyon ya da ülserasyon arasında geniş bir seriyi kapsar. Eritemin başlaması için en az 2 Gy radyoterapi uygulanmalıdır.
Radyoterapinin diğer bir önemli akut yan etkisi de vaskülopatilerdir. Vasküler sistem içinde radyasyona bağlı endotel hasarına en yatkın olanlar küçük damarlardır (arteriyoller, kapillerler vs). Bu damarlar müsküler ve adventisya katmanlarından yoksundurlar ve sonuç olarak oluşabilecek tromboz ya da rüptüre daha meyillidirler.
Geç reaksiyonlara kronik radyasyon etkileri de denir. Kronik radyasyon etkileri belli bir organdaki fonksiyonel hücrelerin veya ünitelerin ciddi olarak azalması ile ortaya çıkar. Bu duruma yanıt olarak parankimal hücrelerde kompansatuvar proliferasyon meydana gelir. Ancak bu proliferasyon belirgin fibrozisle birliktedir. Ayrıca bu çoğalma esnasında meydana gelen mitotik ölümler hücre kaybını daha da arttırır. Başlangıçtaki hücre kaybı ne kadar fazla ise bu mekanizma daha belirgin olur. Aslında radyoterapi dozu arttıkça bu geç etkileri ortaya çıkaran bekleme periyodu kısalır.
Radyasyona maruz kalan organlarda parankimal hücre hasarına ek olarak vasküler endotel hücrelerde, kapillerlerde ve fibroblastlarda meydana gelen önemli değişiklikler kronik radyasyon hasarı patogenezine katkıda bulunur. Radyasyona maruz kalınmasından sonra endotel hücre ölümü apopitoz veya gecikmiş mitotik ölümle meydana gelir. Mitotik fibroblastlarsa radyoterapiden sonra fibrositlere farklılaşıp yoğun şekilde kollajen depolar. Radyoterapiden sonra endotel hücrelerinde vakuolizasyon ve ayrılma odakları görülür. Serum komponentlerinin damar duvarına geçişi ve bunun sonucunda subendotelyal ödem gözlenir ve tromboz oluşumu ve kapillerlerin tıkanması görülür. Damar duvarına lökosit adezyonu ve infiltrasyonu sabit olarak meydana gelir. Kapillerlerin ilerleyici kaybı, arteriolerdeki tunica media tabakısının progresif fibrozisi ile birlikte doku perfüzyonunda belirgin olarak azalma meydana gelir.
Radyoterapinin deri üzerine kronik yan etkileri genellikle derialtında fibrozis ve endurasyon, yağ tabakasında incelmedir. Geç yan etkiler arasında; telenjektazi, yoğun dermal fibroz, sebase gland atrofisi, kıl foliküllerinin kaybı, ilerlemiş melanin depolanması ve deri ülserleri sayılabilir. Bu yan etkilerin ortaya çıkması ayları ve hatta yılları bulabilir. Fibroz için latent period 3 yıl, telenjektazi için ise 5 yıldır. Geç toksisite radyoterapi dozları 2.5 Gy/fx ve üstüne çıkıldıkça artar.
Radyoterapinin damarlar üzerindeki erken ve geç yan etkileri bilinmesine rağmen, serbest flep uygulamalarında komplikasyonları arttırıp arttırmadığı literatürde tartışmalıdır. Özellikle radyoterapinin geç etkilerinin arter anastomozu üzerine etkisini irdeleyen ve yağ enjeksiyonu ile bu etkilerin giderilip giderilemeyeceğini araştıran bir çalışma literatürde yoktur.